TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Gürer: Tarım Şurası kararları hızla uygulanmalı

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, karkas et kesim fiyatlarındaki artışın tüketiciyi daha fazla zorlayacağını belirtti.

Haber Giriş Tarihi: 31.10.2024 09:44
Haber Güncellenme Tarihi: 31.10.2024 09:47
Kaynak: BÜLTEN

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman, Köy İşleri Komisyonu üyesi Ömer Fethi Gürer, karkas ette kesimhane fiyatlarında Ulusal Kırmızı Et Konseyi'nin artışa gideceğini açıklamasının, tüketiciye ulaşan et ve etten mamul ürünlerde fiyat artışına yol açacağını söyledi. Gürer, “Emekli, asgari ücretli ve sabit gelirli vatandaşlar et ve sütten mamul ürünlere erişimde sıkıntılar yaşıyordu. Bu son fiyat artışı ile de mağduriyetleri daha da artacaktır. Emekli raftaki ete ancak bakacak” dedi.

“Hayvancılık maliyeti arttıkça et fiyatları da artıyor”

CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer, “2023 yılı, 2022 yılına göre et fiyatları 8 artış göstermişti. 2023 yılında karkas dediğimiz kemikli et dana 198 TL, kuzu 190 TL idi. 2024 yılının Ocak ayında kombine ve kesimhane fiyatı, Et ve Süt Kurumu hariç, dana 265 TL, kuzu 281 TL olarak gerçekleşti. Bugün açıklanan kesimhane fiyatı dana için 332 TL, kuzu için 389 TL olarak duyuruldu. Et ve Süt Kurumu dahil edildiğinde dana kilo fiyatı 323 TL, kuzu kilo fiyatı ise 364 TL olarak oluşuyor. Bu fiyatın rafa yansıması en az %30-%40 artışlarla gerçekleştiği için şu anda marketlerin ve büyükşehirlerdeki kasapların reyonlarındaki fiyatlar kısa süre içinde değişkenlik gösterecektir. Peşin kesim fiyatı hesaplarken, ortalama bir dana için 456 kg olarak düşündüğümüzde, bugün açıklanan fiyatla çarptığınızda 150.000 liralık bir maliyet ortaya çıkıyor. Bu fiyat doğal olarak hayvancılık yapanlar için büyük bir maliyet. Çünkü artan yem fiyatları hayvancılığı zorlaştırıyor. Besi yemi, yemlik arpa, buğday kepeği, Ayçiçek tohum küspesi, buğday samanı, mısır silajı sürekli zamlandığı için ve hayvana verilen yem fiyatları arttığı sürece et fiyatlarındaki artış devam edecektir. Hayvancılıkta giderlerin %70’i yemdir. Yeme dayalı hayvancılıkta yem ithal edildiğinden döviz kurundaki dalgalanmalar da yem fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Bu da hayvancılık maliyetini önemli ölçüde arttırıyor. Buna ahır giderleri, elektrik, mazot ve işçilik eklenince besi maliyeti yükseliyor. Maliyetlerin artması doğal olarak kesime giden hayvanın fiyatında da artışı beraberinde getiriyor. Yem fiyatlarındaki artış, ahır giderlerinin artması, veteriner ve aşı giderleri, işçilik ve çoban maliyetlerinin artması devam ederse et fiyatlarında daha da artış yaşanacaktır” şeklinde konuştu.

“Çiftçiler para kazanamadıkları takdirde hayvanlarını kesime götürüyorlar”

Ömer Fethi Gürer hayvancılığın giderek azaldığına değinerek şunları söyledi: “Mera hayvancılığı ülkemizde bitti. 12 ay hayvan kapalı olarak beslenmekte. 12 ay boyunca her gün bir hayvana en az on ila on iki kilogram arasında yem veriliyor. Bu yemle beslenen hayvanların doğal olarak maliyeti artıyor. Bu işi yapanlar pazarı, bayramı, tatili olmayan ve sürekli fedakarca hayvanlarına bakan insanlardan oluşuyor. Para kazanamadıkları takdirde hayvanlarını kesime götürüyorlar. Süt inekleri dahi üreticide iken süt para etmeyince kesime gitti. Süt fiyatları litresi 14,65 kuruş olarak Ulusal Süt Konseyi tarafından açıklansa da, bizim bölgemizde farklı yerlerde süt 11 TL’den 12 TL’den alınıyor, bu yüzden süt inekleri kesime gidiyor. Süt ineği ve gebe ineğin kesime gitmesi, en az üç tane yavrunun doğumunun da ortadan kalkması demektir.”

CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer, “Hayvancılıkta planlama olmazsa, öngörü olmazsa ve sürdürülebilirlik esas alınmazsa, ithal hayvanla bu sorun çözülmez; fiyatlar artar ve bu artış tüketiciye kat be kat yansır. Kısa süre içinde etin raftaki fiyatının artması demek, Et ve Süt Kurumu'nun piyasayı dengelemek için ithal et getirmesi, emeklinin ve dar gelirlinin yine kuyruklara girmesi demektir. Et ve Süt Kurumu'nda emekliler, asgari ücretliler ve dar gelirliler kuyruklara giriyor çünkü et kısa sürede tükeniyor. Tükenmemesi için emeklilere uygun fiyatla ürün sağlamak kamunun görevidir. Gelir-gider dengesinde vatandaşların protein içeren et ve süt ürünlerine erişememesi, sağlık açısından da ileriki aşamada problemlere yol açacaktır. Bu bağlamda üreticinin, besicinin maliyet girdilerindeki artışla ortaya çıkan fiyat artışının raftaki ürüne yansıması, sorunların daha da katlanmasına yol açacaktır” dedi.

Gürer, “Kırsalda 10-20 aralığında hayvanı olan ahırların çoğu boşaldı. Kırsalda küçük aile tipi işletmeler ve hayvancılık bitme noktasına geldi. Türkiye, ithal hayvan varlığı ile politikasını oluşturuyor. İthal gelen ürünlerin fiyatları daha düşük olması beklenirken, rafa daha yüksek olarak yansıyor. Cumhurbaşkanlığı yıllık program verisine göre 2023 itibariyle 16.400.000 baş sığır varlığımız bulunuyor; %44,5’i kültür melezi, %49’u saf kültür ırkından oluşuyor ve düşündürücü olan ise sadece 1 milyon yerli ırk sığırımızın kalmış olması. Hayvan varlığında ithalat geçen yıl 818.000 baş olarak gerçekleşti, oysa 2022 yılında ithalat sadece 117.000 idi. 2022’de artık ithalat olmayacağı söylenirken 2023 yılında ithalat patladı. 2024 yılında da ithalat devam etti ve 300.000 baş sığır ülkemize giriş yaptı. Bu veriler, 2024 yılı için olup yıl sonunda daha netleşecektir. Süt üretiminde de düşüş olduğu ifade edildiğinde genelde ‘süt üretiminde düşüş yok’ deniyordu. Ancak Cumhurbaşkanlığı’nın yıllık program verilerine göre, süt üretimi 2021 yılında 23.504.000 litre iken 2023 yılında 21.482.000 litreye düşmüş durumda” şeklinde konuştu.

“Yoksul kesimlerin ete erişimi giderek zorlaşıyor”

Gürer iktidara seslenerek et fiyatlarının düşürülmesini talep ederek şunları söyledi: “Kasaplar da et fiyatı artışından şikayetçi. Satışlarının azaldığını, kira, işçilik, nakliye, elektrik ve diğer dükkan giderlerinin artması nedeniyle kazanamadıklarını söylüyorlar. Gidişat iyi değil. Türkiye’nin kendi kendine yeterliliği sağlanmadan, ette, sütte ve gıda ürünlerinde sağlıklı bir geleceği konuşmak zor. Yoksul kesimlerin ete erişimi giderek zorlaşıyor. Çözüm var ama mevcut iktidarın çözüm arayışı yok. Hayvancılıkta ithalatı değil, üretimi esas alacak bir planlama ile yerli üretim desteklenmeli. İktidar derhal Tarım Şurası kararlarını işletmeli. Tarım Kanunu'nu uygulamalı. Yemde %50 destek sağlamalı. Yem fabrikaları kurarak yerli yem üretimini hayata geçirmeli. Tarım ve Orman Bakanlığı, etkin bir şekilde çalışmalar yürüterek besicinin kazanacağı, tüketicinin erişeceği bir modeli hayata geçirmesi.” dedi.

Kaynak: BÜLTEN

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.