SON DAKİKA

Bayram namazını kılmanın hükmü nedir?

Yazının Giriş Tarihi: 29.03.2025 15:39
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.03.2025 15:39

Bayram namazı, biri Ramazan Bayramı'nda diğeri Kurban Bayramı'nda olmak üzere her yerde iki defa kılınan iki rekâtlık bir namazdır. Bayram namazı Hanefi mezhebinde Cuma namazının vücub şartlarını taşıyan kimselere vaciptir.

Şafii ve Malikilere göre ise bayram namazları müekked sünnettir. Vacip, ister sünneti kabul etsin, hangi mezhepten olursa olsun, Müslümanların kaynaşmasına, partiye hediye olan bayram namazlarına katılmaya devam etmesi fayda ve sevap vardır. Kadınlar ve erkekler İslam nazarında temel ibadetlerde (namaz, oruç, zekat...) fark etmeksizin değişebilirler. Erkeğe farz olan farz namazlar kadına da farzdır. Ama meşakkat olmasın diye bazı ibadetler kadın için farz kılınmıştır. Cuma namazı, bayram namazı gibi.

Ama kadın istemesi halinde Cuma namazını da Bayram namazını da camiye gidip eda edebilir. Dini anlamda bunun bir mahzuru söz konusu değildir.

Bayrama ait oruç tutmanın yasaklanmaması hikmeti nedir?

Ramazan Bayramı'nın birincisi ve Kurban Bayramı'nın dört oruç tutmak Hanefi Mezhebine göre tahrimen (harama yakın) mekruh Şafii mezhebine göre ise haramdır.

Bunun sebebi hikmeti bu günler, bayram, ziyaret ve ikram günlerdir. O günlerin karşılıklı beslenmesi esastır. Bu nedenle de bu günlerde oruç tutmak gerekir.

Aynı zamanda bayram işlemleri mümin manen Allah'ın misafiri kabul edilir. Kişinin misafir olduğu günde oruçlu olması demek, bir anlamda ikramı ret etmek anlamına gelmek için bayramlaşmak veya uç tutmak yasaklanmıştır.

Vaktinde ödenmeyen sadaka-ı fıtır borcu nasıl ödenir?

Bütün ibadetlerde olduğu gibi sadaka-i fıtır borcu de geciktirilmeyip zamanında yerine getirilmelidir. Bununla birlikte zamanında ödenmemişse, bu fitrelerin mümkün olduğu ilk fırsatta kapasite gerekir. Yani fıtır sadakasının borcunu kaza etmek gerekir.

Mezarlığa gitmeden ayrılan yerlerden ölülerimize Kur'an ve dua edilmekte kabul edilir mi?

Hz. Peygamber, mezarlıkları ziyaret etmiş ve bu ziyaretlerinde ölülere selam vermiştir. Efendimizin ayrıca mezarlıklarda şu duayı okuduğu kaynaklarda vardır: "Ey Mü'minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız." (Müslim, "Cenâiz", 104.) Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır.

Mezar ziyaretleri güzel ve sevap olduğu gibi ziyaret etme imkanı sunan bolluğun bulunduğu yerden ölüsüne Kur'an okuması ya da dua etmesi de uygun ve sevaptır.

Aynı şekilde yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Buna göre kişi, mezarlığı ziyaret etme imkanı yoksa bulunduğu yerde okuduğu Kur'anı, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını ölüsüne bağışlayabilir.

Şevval yerinde ramazandan kalan kaza orucu mu yoksa nafile oruç mu çözülebilir ?

Oruç, namaz gibi dinin farz kıldığı ibadetleri yerinde ve zamanında yerine getirmek gerekir. Bir dosya olmadan bunları sonraya, kazaya bırakın dinen büyük bir günahtır. Ama bir özür varsa özre binaen geciktirilebilir.

Özür ortadan kalkınca en yakın zamanda kaza yapmak gerekir. Oruç borçları olan (hastalıktan, yolculuktan) Ramazan gününün bitmesi ile bayramdan sonra bunların kaza olması gerekir.

Olayda kaza olmazsa, ahiret görülenler sorulur. Allah affetmezse azapta görür.

Buna göre kaza borcu olan kimse sorumlu değildir ve ahiretin azap görmesine izin vereceğine dair nafile orucu tutmalıdır, üzerinde olan borçları kaza orucunu tutmalıdır. Kaza oruçları bitince istediği kadar nafile orucu tutabilir.

Günün Ayeti

Müminler ancak kardeştir. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin.

Hucurât, 49/10.

Günün Hadisi

“Bir kimsenin Müslüman kardeşiyle üç günden fazla küs isimleri helal değildir.”

Müslim, “Birr”, 8.

Günün Sözü

Şerler içerisinde ceza en çabuk olanı ise, zulmetmek ve akrabalarla alakayı kesmektir.

İbn Mâce, “Zühd”, 23.

Günün Duası

Allah'ım uymadığımız oruçları, kıldığımız namazları, yaptığımız hayırları kabul et. Bayramı bize, ailemize ve ümmeti İslam hayırları vesile kıl.

Ramazan Kavramlar

Ramazan Bayramı

İslam aleminde, oruç tutma ayı olan Ramazan'ın ardından üç gün boyunca kutlanan dini bir bayramdır. Hicri takvime göre onuncu ay olan Şevval bölgeleri ilk üç büyür kutlanır. Bayramdan bir önceki gün, Ramazanın son günü olan arifedir.

Günün Nüktesi

Bir bayram günü Peygamberimiz İle Yetim Abdullah…

Abdullah küçük yaştayken, bir savaşta babasını kaybetmişti. Annesi yeniden evlenince üvey baba, Abdullah'ı istememişti. Ve Abdullah sokaklarda sahipsiz kalmış. Dertliydi. Yardımseverlerin sundukları karını doyurabiliyordu. Arkadaşları gülüp ilişkilerinde, o, bir köşede oturur, başlarının ellerinden alır, düşüncelerine dalardı.

Bir bayram günü, Abdullah yine böyle bir kesinti vardı, başlarının ellerinin vardı. Cıvıldaşan parçalara bakıyordu ağlıyordu. Üstü lime lime idi. Gömleği belki kırk yerden yamanmıştı. Fazlasıyla sabahtan beri yiyecek bir şey de bulamamıştı.

O sırada Peygamberimiz geçiyordu. Oynanırken izlemek için biraz durdu. Gülümsedi. Birkaç çocuğu okşadı. Abdullah'ı gördükten sonra. Kenarda sırasında ebeveynleri dikkatini çekmişti. Yanına gitti. Ve nedensel davranışlarla oynamadığını, neden ağladığını sordu. Abdullah üzüntüsünden Peygamberimizi tanıyamamıştı.

- Amca dedi, babası bir savaşta şehit düştü, anam evlendi. Üvey babası beni istemedi. Yapayalnız oldum. Ne yiyecek bir dilim ekmeğim, ne giyeceğim yeni bir gömleğim var. Bu yüzden arkadaşlara katılamıyorum.

Peygamber Efendimizin mübarek gözleri doldu.

- Peki yâ Abdullah, dedi, sen Hasan ile Hüseyin'e kardeş olmak ister misin?

Hasan ile Hüseyin, Peygamberimizin torunlarıydı. Abdullah'ın isteği şöyle:

- Çok rica ederim.

- Fâtıma'ya evlât, Peygamber'e torun olmak ister misin?

Abdullah hemen cevap verdi:

- Çok rica ederim.

- Bugünlerde bizde yürüyoruz, bundan sonra benim torunumsun...

Abdullah ancak o zaman Peygamberimizin durumlarının anlaşılması ve ellerine sarılıp öptü.

Birlikte eve gittiler. Abdullah'ın karnı aylardan beri ilk defa güzelce doydu. İlk defa yeni elbiseler giydi. Ve Peygamberimizden izin alıp tekrar ülkelerdekilerin geri dönmesine izin verdi. Ama bu sefer kenardan seyretmiyordu. Oyuna katılmış, onlar gibi hoplayıp zıplamaya başlamıştı. Çocuklar bu değişimi merak edip etmediğini Abdullah'a sordular:

- Ey Abdullah, bir saat önce ağlıyordun, üstün başın dökülüyordu, şimdi bakıyoruz yeni elbiseler giydin, aramıza katılıp oynuyorsun. Sebebi nedir?

Abdullah memnun memnun gülümseyerek dedi ki:

- Benim yerimde olsaydınız siz de sevinirdiniz. Ben Hz. Ali ile Hz. Fâtıma'ya evlat, Hasan ile Hüseyin'e kardeş, Peygamber Efendimize de torun oldum.

Çocuklar gıpta ile iç çektiler. Bir ağızdan şöyle dediler:

- Keşke biz de senin gibi yetim kalsaydı, Peygamberimizin torunu olmayı şerefini kazansaydı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.