SON DAKİKA
Hava Durumu

AK Parti Sözcüsü Çelik: Hedefimiz, terörsüz bir Türkiye’dir

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamalarda Kürt meselesi, terörle mücadele, Gazze’deki insanlık dramı ve Suriye politikalarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Çelik, “Hedefimiz, terörsüz bir Türkiye’dir” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 13.01.2025 18:47
Haber Güncellenme Tarihi: 13.01.2025 18:47
Kaynak: Haber Merkezi
AK Parti Sözcüsü Çelik: Hedefimiz, terörsüz bir Türkiye’dir

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Kürt meselesi ve terörle mücadele konusunda açıklamalarda bulundu. Çelik, “Kürt kardeşlerimiz her zaman doğru yerde durdular. Yanlış tutum terör örgütüne aitti. Bu örgütler, bölge Kürtlerinin medeni, müreffeh ve eşit yaşam hakkının karşısında duruyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Devlet Bahçeli’nin mesajları nettir: Hedefimiz terörsüz Türkiye’dir” ifadelerini kullandı.

AK Parti Sözcüsü Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

Kürt kardeşlerimizin bu meseleyle birlikte anılmasına dönük her yaklaşımı emperyalist proje olarak gördük. Bugün de en büyük iştahın, motivasyonun siyonistlerden geldiğini görüyoruz.

Kürt kardeşlerimiz her zaman doğru yerde durdular. Yanlış duran terör örgütünün tutumuydu. Biz bunu Kandil'de gördük, Suriye'de görüyoruz. Bu hassasiyetimizi en nitelikli şekilde korumaya devam ettiğimizi ifade etmek istiyorum.

SİYONİZM VE EMPERYALİZM ELEŞTİRİSİ

Şimdiye kadar Gazze'de soykırım, Batı Şeria'ya yönelik saldırılar, Lübnan'a saldırı, yeni yerleşim yerlerinin açılması, bütün bunlar aslında emperyalizmden daha yakıcı siyonist projenin hayata geçirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Esasında sıcak mesaj verdikleri tek yer Kürt kardeşlerimizin aleyhine terör örgütüne mesaj vermeye çalışıyorlar. Bu mesajların oradaki Dürzileri de kullanmaya dönük olduğunu görüyoruz.

Geçmişte hiçbir dış güçle bağlantılı olmaksızın Türkiye'nin demokratik olma ve iç cephenin güçlendirilmesi, Türk kardeşlerimizin üzerindeki kimlik ve dil yasaklarını kaldıran büyük reformlara öncülük ettik.

Hem askeri vesayet içerisinde bunu sabote etmek üzere hem de yargıdan birtakım refleksler türedi. Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşu sayesinde Türkiye bütün bu yasakları yırttı attı.

Bunun her zaman karşısında olan ise terör örgütleri oldu. Gerek PKK gerekse Suriye'deki SDG hem bölge Kürtlerinin medeni, müreffeh, kendi ülkelerinde eşit olarak yaşama iradesinin karşısında duruyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve sayın Devlet Bahçeli'nin mesajları çok açıktır; hedef terörsüz Türkiye'ye ulaşmaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerinden herhangi bir taviz sözkonusu değildir.

Sayın Cumhurbaşkanımıza ve sayın Devlet Bahçeli'ye dönük olarak son derece hadsiz yorumlarda bulunuluyor. Taviz sözkonusu değildir. Ne milletimizin birliğinden ne de Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerinden taviz sözkonusu değildir. Burada iç cepheyi güçlendirme ve terörsüz Türkiye hedefinin dışında temelsiz birtakım iddialar hiçbir şekilde bu süreçle ilgili değildir.

Terörü bitirmek için teröristlerle bir müzakere yoktur. Bir çerçeve var ve bu çerçeve Türkiye Cumhuriyeti'nin temel prensipleri çerçevesinde ortaya konulan çerçeve. Bugün gelinen noktada bölgedeki Kürt kardeşlerimizi emperyalist ve siyonist projeler için lejyoner yapmaya çalışanlar var. Biz kardeşlik diyoruz. Cumhurbaşkanımızın o ilk zamanlarda Esad'ın reform yapma istediğinin gündemde olduğu zamanlarda Esad'a söylediği sözlerden bir tanesi 'Suriye'deki Kürtleri eşit vatandaş olarak konumlandır' şeklindeydi.

Şimdi mesele YPG ve PYD'ye geliyor. Esad rejiminin çökmesinden sonra Esad rejiminin türevi olarak kalmış tek yapı PYD, YPG yapısıdır. Bu çökmüş bir rejimin türevidir. Bulunduğu bölgelerde Kürtleri temsil etme kabiliyeti yoktur. Suriye'yi şu anda yönetenler 'silahlı gruplar silahlarını bıraksın' diyerek siyasi sistemin kurulmasında eşit unsurlar olsun dendiğinde, bu terör yapıların mantığı, Kürtleri yeni dönemin kazanımlarından mahrum bırakma şeklinde son derece yanlış tutumdur. Doğru olan oradaki örgütün kendisini feshetmesidir.

Orada Kürtleri temsil eden partiler olarak, başka partilerin içinde yer alarak Suriye'nin milli egemenliği ve toprak bütünlüğü içerisinde yollarına devam etmeliler. Bölgede herhangi etnik, mezhep unsuruna karşı dışlayıcı, onları haklarından mahrum etmeye çalışan yaklaşım olursa bunun karşısında Türkiye Cumhuriyeti'nde duracağından kimsenin kuşkusu olmasın. Bölgedeki Kürt kardeşlerimize dönük, hiçbir dışlayıcı yaklaşıma müsamaha ile yaklaşmayacağımızı bir kez daha belirtiyorum.

Suriye'ye Batı'lı ülkelerden ziyaret gerçekleşiyor. Bu ziyaretlerden memnuniyet duyuyoruz; fakat Türkiye'yi burayı yönlendirecek yapı kurmakla eleştirenlerin reel karşılığı yoktur. Türkiye 'Suriye Suriyelilerindir' temelinde ve egemenliğinin korunması temelinde biz kardeşçe şimdiye kadar nasıl Suriye halkının yanında olduysak bu yolculukta yol arkadaşlığı yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.

Biz bunları söylediğimiz zaman kendisine dış politika uzmanı olduğunu söyleyen birileri 'Suriye ile niye bu kadar ilgileniyorsunz?' diyor. Suriye'de olup biten her şey Hatay'ı, Antep'i, Kilis'i ilgilendiriyor. Burada ortaya çıkacak istikrarsızlığın ülkemize maliyet üreteceği son derce önemli.

Burada patronaj kurmaya dönük herhangi yaklaşımımız yok. Tamamen kardeşlik çerçevesinde bir yol arkadaşlığıdır. Tabii ki Batılı ülkelerin de buraya gitmesi, Suriye'ye yardımcı olacaklarını söylemeleri son derece kıymetlidir. Orada verilen mesajlarda problem var. Her giden 'Burada İran ve Rusya etkisi olmasın ama Suriye şöyle şöyle olsun' diyerek kendilerinin patronaj yaratmaya çalıştıklarını görüyoruz.

Biz diyoruz ki çoğunluk ya da azınlık hepsi Suriye'nin geleceğinde rol oynasın diyoruz.

Bütün bu süreç içerisinde yeterli olmayan ama iyi olan gelişme, Suriye'ye uygulanan yaptırımlara muafiyetler getirilmesidir. Amerikan yönetimi Suriye'ye yönelik yaptıtımlarına belli muafuyetler yayınladı. Bu gerek merkezi yönetimin ve gerekse yerel yönetimlerin iyi işlemesi açısından son derece kıymetli olduğunu ifade ediyoruz.

Soykırımcı Netanyahu hükümeti karşısında ortaya koyan bütün çabalara rağmen, UCM'nin ortaya koyduğu net tavra rağmen maalesef katliam ve soykırımı devam ediyor. Ateşkes, esir takası ve tabii ki Gazze'ye insani yardımların hiçbir kısıt, sınırlama olmadan girmesi konusundaki inisiyatifimizi devam ettiriyoruz.

Dünya halklarının Gazze'ye dönük olarak ortaya koydukları sahiplenme son derece asildir, dünya ve insanlık tarihine geçecek yaklaşımlar ortaya çıkarmıştır. 1 Ocak sabahı sivil toplum örgütlerimizin Galata Köprüsü'nde net mesaj vermesi, çok kıymetli olmuştur, onları da buradan bir kez daha selamlıyoruz. Gazze ile ilgili 1967 temelinde ve başkenti Doğu Kudüs olarak devam edecektir.

SORULAR YANITLAR

Biz ister Cumhuriyetçiler ister Demokratlar kazansın her ikisiyle çalışma ajandamız var demiştim. Seçilmiş Başkan Trump'la sayın Cumhurbaşkanımızın hukukunu biliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanımızla çok kez bir araya geldiler. Aralarında sorunlara yaklaşımı ve çözümüyle ilgili yöntem oluştu. Gazze'de ateşkesin sağlanması ve soykırımın durmasını ifade ediyoruz. Gazze meselesinde bu durumun bir an evvel sona ermesi gerekir. Bu durumda yönetimin adım atması gerekir.

Önemli olan atılacak adımlardır. Biz eylemlere bakacağız.

Sayın Özel'in konuşmasını dinledim. Birtakım Da Vinci şifreleriyle konuşuyor. Buna gerek yok, açık konuşsun. O kişinin ağzından da birtakım açıklamalar yapılıyor. Böyle şifreli konuşmaya gerek yok. Sayın Cumhurbaşkanımız devletin başıdır. Kendisiyle görüşmek isteyen çok sayıda belediye başkanı oluyor. Çok sayıda siyasiler oluyor. Devletin başı olarak mesaisinin elverdiği ölçüde kapısı herkese açık. İl ziyaretleri sırasında bir sürü belediye başkanı görüşmek arzu ediyorlar. Ortada illegal durum yok. Komplo teorisine bağlanacak herhangi bir şey yok. Çıkar 'şöyle şöyle olmuş' diye söyler. Decordere ihtiyaç olan konuşmalara gerek yok.

Bu ziyaretler normaldir, terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yapılan görüşmeler son derece kıymetlidir. Sayın Cumhurbaşkanımız terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda ortaya çıkan mutabakattan ve birtakım cümleler hariç, onları düşersek eğer genel olarak kullanılan dil ve yaklaşımdan, ortaya çıkan mutabakattan memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Daha önceki süreçlerin içerisinde ben ve Efkan Bey bulunmuştuk. Bütün bu meselenin safahatından alarak bugün neler yapılması gerektiğini biz buna 'iç cephenin güçlendirilmesi' diyoruz. Muhataplarımızın kullandığı literatüre onay veriyoruz diye bir şey yok. Burada gördüğümüz geçmiş dönemde ortaya çıkan savrulmaların, sabotajların etki etmemesi üzerine yüksek hassasiyet var.

Bazı siyasi partiler bu süreci konuşmak, cümle söylemek yerine konuları başka yerlere çekiyorlar. Müzakere ediliyor, taviz veriliyor diyorlar. Böyle bir taviz bizim siyasi tarihimizide olmadı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Bahçeli'nin ortaya koyduğu irade nettir; terörsüz Türkiye'dir. Buradan şehit ailelerimize en içten hürmetimi iletiyorum. Biz siyasi hayatımız boyunda şehit ailelerimizin ve gazilerimizin yanında olmayı şiar olarak kabul ettik. Burada herhangi bir şekilde şehit ailelerimizi incitecek, maneviyatlarına zarar verecek herhangi adımın atılması asla sözkonusu olmayacaktır. Şehitlerimizin canlarını feda ettiler, egemenliğimiz ve toprak bütünlüğümüzü korumak için. Partimizde de Fatma Betül hanım şehit ailelerimizle yakın zamanda bir araya geldi.

Siyasi partiler çerçevesi içerisinde bu kabulü gerçekleştirdik. Gayet nezaketli ortamda karşılıklı olarak görüşlerimizi paylaştık. Görüşmenin içeriğiyle ilgili bir şey söylemeyeceğiz. Bu görüşme trafiği bu aşamada bu şekilde tamamlanmıştır.

İlişkiler çerçevesinde onların ve bizim mesaimiz var. Ortak bir tarih, ilerleyen zamanlarda bir ziyaret tabii ki mümkün olacaktır. Ancak şu anda böyle bir şey hayata geçmedi.

AK Parti kurulduğundan beri siyasi hareketin içerisindeyim. Bizim siyasi tarihimizde bu mezhepçilik meselesinin siyasi alana sokulmamasıyla ilgili ciddi hassasiyet ve birikimimiz var. Herhangi bir şekilde mezhep meseleleri siyasi tartışmaların parçası haline getirilmedi. Bunun ilk defa siyasi literatüre sokulması, 14-28 Mayıs seçimlerinden önce 6'lı Masa tarafından yapıldı. Sayın Kılıçdaroğlu bir tivit attı. Kendisini nitelendirerek 'Alevi' dedi. Siyasi tartışmaların ve mücadelelerin mezhep kimlikleri üzerinden yapılması son derece sakıncalıdır.

Biz vatandaşlarımızın etnik kökenine, mezhebine bakmayız, aynı milletin parçalarıyız. Sayın Kılıçdaroğlu'nun mezhep meselesini gündeme getirmesi son derece yanlış ve sakıncalıdır.

Biz vatandaşlarımızın etnik kökenine, mezhebine bakmayız, aynı milletin parçalarıyız. Sayın Kılıçdaroğlu'nun mezhep meselesini gündeme getirmesi son derece yanlış ve sakıncalıdır.

İnsanların kimliklerine sahip çıkması iyi bir şeydir ama kimlikçilik kötüdür. Mezhebe ait olmak saygıdeğerdir ama mezhepçilik tehlikelidir. İnsanlar sünni, şi, alevi olabilir, başka mezhebe mensup olabilir. Mezhep üzerinden siyasallaşma nasıl felaketler götürdüğünü başka ülkelerde görüyoruz. Bu mezhep tartışmasını siyasi tartışma haline getiren ilk kişi CHP'nin eski genel başkanı ve 6'lı Masa'nın üyeleridir. Özgür Bey bir şey söyleyecekse oraya söylemelidir.

Cumhurbaşkanımızla yol yürüyenler olarak bu bizim gündemimizde. Bunun orada gündeme gelmesi, bu şekilde bağlanmasından büyük memnuniyet duyduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın sayın Tatlıses'in sorusuna sorduğunu biz de aynı şekilde cevaplıyoruz; siz varsanız biz de varız. Sayın Cumhurbaşkanımızın birikimi, siyasi dirayetinin ülkemiz ve bölgemiz için ne kadar kıymetli olduğu ortadadır. İnşallah bu süreçleri hayırlı bir şekilde yürütürüz.

Kaynak: Haber Merkezi

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.