SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ömer Çelik

İLKHABER-Gazetesi - Ömer Çelik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ömer Çelik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ömer Çelik'ten Özgür Özel'e sert tepki: Yassıada zihniyeti Haber

Ömer Çelik'ten Özgür Özel'e sert tepki: Yassıada zihniyeti

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Çok partili hayata geçtiğimizden beri CHP'yi en iyi tanımlayan ifade ‘Yassıada Zihniyeti'dir. Özgür Özel'in kendi siyasi çizgilerini ‘Meclis' ve ‘anayasa' yanlısı göstermesi ise açık bir siyasi çarpıtmadır" dedi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "CHP Genel Başkanı Özgür Özel ‘siyasi tarih' bilmediği için ‘siyasi tarif' konusunda da tam bir yeteneksizlik sergiliyor. Özgür Özel'in kendi partisinin siyasi çizgisini demokrat olarak nitelendirmesi, yalan siyasetinin bile sınırlarını zorlayan bir açıklama olmuş. Çok partili hayata geçtiğimizden beri CHP'yi en iyi tanımlayan ifade ‘Yassıada Zihniyeti'dir. Özgür Özel'in kendi siyasi çizgilerini ‘Meclis' ve ‘anayasa' yanlısı göstermesi ise açık bir siyasi çarpıtmadır. Sayın Cumhurbaşkanımız ülkemizde ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ilkesi temelinde demokrasi mücadelesi verirken, demokrasi karşıtı tüm girişimlerin ‘siyasi karargahı' CHP genel merkeziydi. Özgür Özel ise ‘iç vesayetçiliğin markası' olan CHP genel merkezini daha da öteye taşıyarak dış vesayet arayışının odağı yaptı. Yabancı devletlerin CHP'ye neden sahip çıkmadığından şikayet eden ilk CHP Genel Başkanı Özgür Özel oldu. Böylece Yassıada zihniyetine bir de ‘dış vesayet davetiyesi' eklemiş oldu. ‘Safları netleştirelim' çağrısı iyi bir çağrı ama zaten her şey net. Cumhuriyet, demokrasi, anayasa ve Meclis bizim safımıza yazılır. Özgür Özel ise CHP'nin safına sokak barbarlığı, Yassıada zihniyeti ve dış vesayet arayışını yazmıştır" dedi.

AK Parti'den Özgür Özel'e sert tepki: Milli firmaları hedef göstermek siyasi yobazlıktır! Haber

AK Parti'den Özgür Özel'e sert tepki: Milli firmaları hedef göstermek siyasi yobazlıktır!

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabı üzerinden CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yönelik sert eleştirilerde bulundu. Çelik, Özel'in son bir haftadaki performansını "kötü ve zararlı" olarak değerlendirirken, bazı açıklamalarının sorumsuzluk ve kontrolsüzlük içerdiğini savundu. ÇELİK'TEN ÖZEL'E "SİYASİ YOBAZLIK" ELEŞTİRİSİ Ömer Çelik, paylaşımında Özgür Özel'in milli firmaları, "kahve içilen" ve "kitap satılan" yerler olarak tanımlayarak hedef gösterdiğini ileri sürdü. Bu durumun "siyasi yobazlık" olduğunu vurgulayan Çelik, bu tür açıklamalar nedeniyle söz konusu mekanlara fiziki saldırılar gerçekleştiğini belirtti. "ÖZEL'İN FANATİZMİ AİLELERİ HEDEF HALİNE GETİRDİ" İDDİASI Çelik, Özel'in "siyasi fanatizmi"nin, kitap ve kahve mekanlarında oturan aileleri, kadınları, gençleri ve çocukları provokatörlerin hedefi haline getirdiğini iddia etti. Özel'in "sorumsuzluğu"nun bu mekanların şiddetin hedefi olmasına neden olduğunu savunan Çelik, şiddete başvuranların hukuk önünde cezasız kalmayacağını ifade etti. "AÇIKLAMALARINI DÜZELTMEZSE KIŞKIRTICI OLARAK KALACAK" Kitap ve kahve mekanlarını hedef alan açıklamaların "siyasi yobazlıktan başka bir şey olmadığını" söyleyen Ömer Çelik, Özgür Özel'e çağrıda bulunarak, "Özgür Özel sorumsuz açıklamalarını düzeltmezse, kitap satılan ve kahve içilen yerlere yapılan saldırıların kışkırtıcısı olarak kalacaktır," ifadelerini kullandı.

Ömer Çelik: CHP yönetimi iddia sahibi üyelerine cevap vermeli Haber

Ömer Çelik: CHP yönetimi iddia sahibi üyelerine cevap vermeli

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "CHP yönetimi konuyu saptırmamalı, iddia sahibi CHP'lilere cevap yetiştirmelidir. CHP yöneticilerinin, CHP gibi köklü bir partiyi saldırgan ve zorba bir zihniyetin merkezi haline getirmesi vahimdir" dedi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi: "CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir saldırgan gibi konuşmaya devam ederek, siyasetçi gibi konuşmaktan tamamen uzaklaşmıştır. Her konuşmasında Cumhurbaşkanımızı, partimizi ve ittifakımızı, medya kuruluşlarını, şirketleri hedef alan bu saldırgan dil sadece kendisine zarar verecektir. Bütün vatandaşlarımız bu yıkıcı ve zorba zihniyeti tam olarak görmüştür. Özgür Özel milli şirketleri boykot etme çağrısı yaparak, sadece kendisinin CHP Genel Başkanlığına liyakatini boykot etmiştir. Özgür Özel'in medya kuruluşlarını ve şirketleri açıkça bu şekilde tehdit etmesi, siyasal zorbalıktan başka bir şey değildir. Siyasi cümle kurma kabiliyeti olmayanların tehdit dilinden başka bir yeteneği olmadığı görülmüştür. Özgür Özel'in kendini ispat çabası içinde kullandığı bu dil siyaset rotasından tamamen çıkmıştır. CHP'nin kendi iç gündemi olan konularla ilgili Cumhurbaşkanımıza, AK Parti'mize ve Cumhur İttifakı'mıza saldırması hedef saptırmaktan başka birşey değildir. İşin siyasi açıdan esası şudur. Bazı CHP'liler bazı CHP'li belediyelerin yolsuzluk yaptığını söyleyerek aylardır gündemdeki iddiaları dile getirdi. Bazı CHP'liler, geçmiş kurultayda hile yapıldığını öne sürerek CHP Olağanüstü Kurultayı'nın iptali için mahkemeye başvurdu. CHP yönetimi konuyu saptırmamalı, iddia sahibi CHP'lilere cevap yetiştirmelidir. CHP yöneticilerinin, CHP gibi köklü bir partiyi saldırgan ve zorba bir zihniyetin merkezi haline getirmesi vahimdir. Rakiplerimizin sağduyulu olmasını ve gerçek siyasetle karşımıza çıkmasını isteriz. Karşımıza zorbalık ve saldırganlık dolu sahte siyasetle çıkanlara ise gerekli cevabı ve hakettiklerini layıkıyla veririz."

Ömer Çelik: Savcının iddianamesini değerlendirecek olan siyasiler değil Haber

Ömer Çelik: Savcının iddianamesini değerlendirecek olan siyasiler değil

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da aralarında bulunduğu 106 kişi hakkında verilen gözaltı kararı sonrası siyasi arenada gerilim yükseldi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in operasyonu "darbe" olarak nitelendirmesine AK Parti cephesinden sert tepkiler geldi. ÖZGÜR ÖZEL 'DARBE' DEMİŞTİ CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla ilgili yaptığı açıklamada operasyonu "darbe" olarak değerlendirmişti. AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÇELİK'TEN SERT YANIT AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bu benzetmeye yönelik yaptığı açıklamada, masumiyet karinesinin evrensel bir prensip olduğunu vurgulayarak, siyasetçilerin yargı sürecini izlemesi gerektiğini belirtti. Çelik, "Hiçbirimiz dosyanın içeriğiyle ilgili bilgiye sahip değiliz. Savcının iddianamesini değerlendirecek olan siyasiler değil" dedi. Süreç başladığından beri Özgür Özel'in olayı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti tarafından CHP'ye dönük bir darbe girişimi olarak nitelendirdiğini hatırlatan Çelik, "Sayın Özel’in kullandığı kavramlar, herhangi bir siyasi değerlendirmenin temelini teşkil edecek, okuryazarlık konusunda CHP’de ağır bir sorun olduğunu bir kere daha gösteriyor" ifadelerini kullandı. AK PARTİ DEMOKRASİYE BAĞLI BİR PARTİDİR Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'nin adının her zaman demokrasiyle yan yana yazıldığını söyleyen Çelik, "Biz karşımıza en karanlık odakların çıktığı zamanda bile millet iradesine giderek bu ülkede büyük değişimleri gerçekleştirmiş bir partiyiz. Biz siyaset meydanlarının partisi olarak milletimizle buluşurken, CHP’nin yapmaya çalıştığı karanlık koridorlarda millet iradesini sakatlamaya dönük bir takım komitacılık faaliyetlerinin içinde olmaktan ibaret olmuştur" şeklinde konuştu. ÇELİK'TEN ÖZEL'E ÇAĞRI: CHP'LİLERİN İDDİALARINA AÇIKLIK GETİR Çelik, soruşturma kapsamında ortaya çıkan iddiaların uzun zamandır CHP'liler tarafından da dile getirildiğini belirterek, "Bunlar kamuoyunun yabancısı olduğu iddialar değil. Bunlar CHP’liler tarafından gündeme getirilmiş iddialardır. Sayın Özel bize saldıracağına, saygısız ifadeler kullanacağına, dönecek bizzat CHP’liler tarafından dile getirilen bu iddialarla ilgili ne düşündüğünü söyleyecek. Özgür Özel iddialara ilişkin açıklama yapmalı" çağrısında bulundu.

AK Parti ve DEM Parti görüşmesi sonrası Ömer Çelik’ten açıklama: Tek vatan, tek millet, tek bayrak ilkesiyle hareket ediyoruz Haber

AK Parti ve DEM Parti görüşmesi sonrası Ömer Çelik’ten açıklama: Tek vatan, tek millet, tek bayrak ilkesiyle hareket ediyoruz

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti ile DEM Parti arasında gerçekleşen görüşmeye dair açıklamalarda bulundu. Çelik, “Ortaya konulan irade önemli bir fırsat penceresi araladı. Tek vatan, tek millet, tek bayrak ilkesi ile önümüze getirilen teklifleri ele alacağız. Milletin değerlerinden taviz vermeyeceğiz” dedi. Çelik, sürecin bir pazarlık olarak değerlendirilmediğini vurgulayarak, “Al-ver süreci gibi bir yaklaşımımız yok. Öncelikli konumuz, PKK’nın silah bırakıp kendini feshetmesidir” ifadelerini kullandı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, basın toplantısında şu ifadeleri kullandı: CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN NEVRUZ KUTLAMALARINA KATILACAK Ramazan vesilesiyle teşkilatımızın yoğun çalışması var. Bütün arkadaşlarımız illeri ziyaret edip vatandaşla bir araya geliyor. Bu çerçevede teşkilat başkanımız kapsamlı bir sunum yaptı. Ulaştırma bakanımız ulaştırma hizmetleri hakkında MKYK'mızı bilgilendirdi. Nevruz'u Türk Dünyası'ndan Balkanlar'a kadar her yerde baharın müjdecisi olarak kutluyoruz. Bu çerçevede 21 Mart'ta Haliç Kongre'de cumhurbaşkanımızın katılımı ile program gerçekleştireceğiz. Bu kaos döneminde bütün bu bölgeye kardeşlik mesajı açısından nevruz kadim bir anma olarak kutlanacak. Türkiye'nin terör belasından kurtulması açısından da önemli bir aşama olmasını temenni ediyoruz. Fiilen görüyoruz ki ikinci dünya savaşı sonrası kurulan düzen bitmiştir. Önümüzdeki dönemde dünyanın nasıl tutum alacağı en önemli konulardır. Türkiye kilit olma rolünü korumakta. Nasıl bir yol izleyeceğimiz, dünya düzeninin nereye gideceği açısından önemli ipucu olacaktır. "TÜRKİYE'Yİ SADECE GÜVENLİK KONULARINA İNDİRGEYEMEZSİNİZ" Bugün Avrupa liderlerinin dış politikaya dair eleştirilerini, yakınmalarını alt alta koyun, oradan çıkacak toplam Türkiye'ye dönük siyasetin özeti olarak önlerine gelecektir. Türkiye kilit rol üstlenmeye devam edecek. Türkiye kilit konumunu koruyor. Avrupa güvenlik mimarisi açsından pek çok tartışma yapılıyor. Avrupa ordusu tartışması yapılır ama ilerleme sağlanamaz. Türkiye'nin vazgeçilmez olduğuna dair çok sayıda makale çıktığını görüyoruz. Türkiye'yi sadece güvenlik konularına indirgeyemezsiniz. Türkiye'yi ekonomik, sosyal değerler bakımından değerlendirmeniz gerekir. Ukrayna konusunda yapılan toplantılarda da ifade ettik, Türkiye'siz yapılan görüşmelerin vizyonsuzluk olacağını belirttik. Türkiye'nin Avrupa üyeliğini aşırı sağ yüzünden erteleyenler kendi demokrasilerinin aşırı sağ taraflıdan kuşatıldığını görüyorlar. Faşist partiler Avrupa'nın pek çok yerinde birinci ve ikinci parti olmakta. Umarız Türkiye'nin bütün potansiyelini de hesaba katan çerçeve ile Türkiye'nin önüne gelirler. Dünyada yürüyen kaos karşısında doğru eksen için önemlidir. SURİYE VE TERÖRLE MÜCADELE: "SURİYE'DE SİVİLLERİN ÖLDÜRÜLMESİNİ DE LANETLİYORUZ" Suriye'deki gündemi yakından takip ediyoruz. Her olay bizi etkilediği açıktır. Günler önce bir Esad'a bağlı grupların meşru yönetime saldırısı ile bazı olaylar meydana geldi, ortaya çıkan çatışmalar oldu. .çeşitli şekillerde kaosu tetiklemeye çalışan odakları gördük. Alevi kardeşlerimize dönük saldırılar oldu ve hayatını kaybedenler oldu. Bu saldırıları geçekleştirenleri lanetliyoruz. Suriye yönetiminin masumları hedef alan saldırganları ortaya koyduğu irade son derece önemlidir. Bunların cezalandırılması önemli olacaktır. Burada Esad artığı gruplar Suriye yönetimine silahlı saldırı gerçekleşti. Bunu tabii ki lanetliyoruz, buna cevap verilirken orada sivillerin öldürülmesini de lanetliyoruz. Esad'ın katliamları Alevilere, DEAŞ'ın yaptığı katliamlar Sünnilere mal edilemez. Tepkilerimize rağmen CHP'li vekillerin Hatay ziyaretinde çarpıtma yaparak olayı başka yerlere taşımaya çalıştığını gördük. Biz sanki oradaki Nusayrilere Esad artığı diyormuşuz gibi algıya giriştiler bu çok ayıptır. Büyük kaldıraç elde etmeye çalıştılar ama kardeşliğe zarar vermekten başka bir şey ifade etmedi. SİYASİ MEZHEPÇİLİK TEPKİSİ Birilerinin çıkıp İsrail'in müdahale etmesi gerektiğini söylemesi, siyasi odakların hangi emeller peşinde koştuğunu gösteren tutumdur. Bizim Esad artığı dediklerimiz orada silahlanmış gruplarla, bir takım devletlerin vekil gücü olarak hareket ederek bu saldırıyı gerçekleştiren teröristlerdir. Hiçbir topluluğun, mezhebin topyekûn suçlanması doğru değildir. Teröristin mezhebi ve etnik kökeni olmaz. Mezhep ve etnik grubunu eklerseniz başına o mezhebi ve etnik grubu hedef almışsınız demektir. Bazıları Hatay kaderi ile Lazkiye kaderi birdir diyor. Biz Antep kaderi ile Halep kaderini bitişik olduğunu söylediğimizde bize Suriye'de ne işiniz var diyorlardı şimdi bundan bahsediyorlar. Biz orada Sünni liderlerle de Şii liderlerle de, Dürzi liderlerle de görüşüyoruz. Biz ülkemizi siyasi mezhepçilik belasından kurtarma konusunda hassasiyetimizi en yüksek noktada tutacağız. Bizim burada baktığımız şey Suriye'nin terör unsurlarından temizlenmesidir. Azerbaycan Ermenistan arasındaki barış için hemen hemen bütün unsurlarda anlaşmaya varıldı. Kafkasya'daki barış vizyonu açısından bu aşama önemli aşamadır. AK PARTİ DEM PARTİ GÖRÜŞMESİ 2 saate yakın bir görüşme yaptık. Terörsüz Türkiye için sağlıklı dil önemli. Siyasetinin dilinin doğru kurulması gerekir. Önceliğimiz yapılan çağrıda ortaya konuşulduğu gibi PKK'nın silah bırakıp kendini feshetmesidir. Öncelikli konumuz bu çerçevede konunun değerlendirilmesidir. Ortaya konulan irade önemli fırsat penceresi araladı. Tek vatan, tek millet, tek bayrak ilkesi ile önümüze getirilen teklifleri ele alacağız. Milletin değerlerinden taviz vermeyeceğiz. Al ver süreci gibi bir değerlendirme yapmıyoruz. Bir pazarlık yok. Bizim meseleye yaklaşımımız siyasi ve sosyal alanlardaki sorunların çözümü için demokrasi standartlarının yükseltilmesidir. Bunun için şart sayılabilecek herhangi bir şeyin gündeme gelmemesi gerekir. Terörsüz Türkiye'yi doğrudan hedeflemeyen, örgütün feshini doğrudan hedeflemeyen, geçiş kategorilerinin de olmaması gerekir. Tabelanın farklı olması bir şeyi değiştirmez. Hangi adla olursa olsun bütün tabelaları ile silahın bırakılması gerekir. "SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI SDG VE YPG'Yİ DE İLGİLENDİRİR" Burada bir takım parçalarda bir takım silahlı grupların olmasını, bir takım grupların yaşıyor olmasını doğru bulmuyoruz. Kimlerle nasıl iş birliği yapıldığı görülmekte. Bu Suriye'nin toprak bütünlüğünü de tehdit eden görüntü ve bunun ortadan kalkması gerekir. PKK silah bıraksın derken bu SDG ve YPG'yi de ilgilendirir. Suriye bayrağı temsiliyeti altında olmaları, bütün alanların Suriye devletine devredilmesinin Suriye için olumlu sonuç doğuracağını değerlendiriyoruz. Oradaki terör örgütünün sözde hâkimiyet alanlarını korumaya devam edeceğine dair söylemler var bu Suriye güvenliği açısından da olumsuz ve bizim açımızdan da olumsuzdur. Anlaşmanın maddelerinin Suriye'nin toprak bütünlüğüne katkı verecek şekilde hayata geçmesi gerekir. Sayın cumhurbaşkanımız devlerimizin başıdır ve tüm görüşmeleri onun iradesi ile gerçekleştiriyoruz. Onun ortaya koyduğu ilkeler ve hassasiyetler herkes tarafından bilinmektedir. Bir çağrı ortaya çıktı, biz bunun pratiğe dökülmesini bekliyoruz. Nasıl bırakılacak nereye bırakacaklar diye. Devletimizin kapasitesi yüksek, önemli olan silah bırakma sürecinin başlamasıdır. Bahsettiğim Nevruz programı görünüyor Cumhurbaşkanı'mızın. Ziyaretleri ile ilgili hedef terör örgütünün silah bırakmasıdır. Başka başka konular da gündeme gelebiliyor. Bu trafiğin esası işte bu çağrının yapılmasıydı. Çağrı da yapıldı. Bundan sonra ihtiyaç duyulursa tabii ki yapılır.

Ömer Çelik: İslamofobi ile mücadele insanlık değerlerini savunmaktır Haber

Ömer Çelik: İslamofobi ile mücadele insanlık değerlerini savunmaktır

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İslamofobi'yle Mücadele Uluslararası Günü kapsamında sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu.AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İslamofobi'yle Mücadele Uluslararası Günü'nün İslami değerlere yönelik bir nefret oluşumunu engellemek adına ortaya çıktığını vurguladı. AK Parti Sözcüsü Çelik, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "Bugün İslamofobi'yle Mücadele Uluslararası Günü. İslami değerlere dönük saldırıların olduğu her yerde, tüm insanlığı ve medeni dünyayı hedef alan insanlık düşmanı bir nefretin olduğunu görüyoruz. Gelişmiş demokrasiler İslamofobi ile mücadelede yeterince etkili olamıyorlar. Bu da demokrasilerinin faşistler tarafından kuşatılmasına yol açıyor. Herkesin İslamofobi ile mücadelenin insanlık değerlerini savunmakla eşdeğer olduğunu anlaması gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız İslamofobi kavramının yetersizliğine vurgu yaparak, küresel düzeyde bu nefreti körükleyenlerin tutumlarını ‘İslam düşmanlığı' olarak tanımlamıştır. İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılığın halen Batılı ülkelerde yayılmaya ve siyasetçisinden kamu görevlisine kadar toplumun tüm kesimlerini zehirlemeye devam ettiğini endişeyle görüyoruz. İslam düşmanlığı olarak yayılan ve Müslümanları hedef alan ideolojik fanatizmin, DEAŞ ile bir farkı yoktur. İslam düşmanlığıyla mücadele tüm insanlığın meselesidir. Batılı devletler ve siyasetçiler bu mücadelede daha çok sorumluluk üstlenmelidirler."

Ömer Çelik, Adana'da gündemi değerlendirdi Haber

Ömer Çelik, Adana'da gündemi değerlendirdi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Suriye’de Arap, Kürt, Türkmen, Alevi, Sünni, Dürzi, Şii, Nusayri bütün hepsini kapsayacak şekilde azınlıkların da asla dışlanmaması, onların da haklarının korunduğu bir temelde tüm grupların güven içerisinde olduğu bir yapının ortaya çıkması gerektiğini söylüyoruz" dedi. Çelik, Adana’da AK Parti İl Başkanlığı binasında son günlerde Suriye’nin Lazkiye Tartus kentinde yaşanan olayları değerlendirdi. Çelik, yaptığı değerlendirmede, "Suriye'de Lazkiye ve Tartus merkezli olarak gerçekleşen olayları yakından takip ediyoruz. En uzun sınırımızın olduğu kardeş Suriye'deki olaylarda bütün bu gelişmelerin istikrar içerisinde güçlü bir Suriye'nin ortaya çıkması sürecine dönük olarak değerlendiriyoruz. Biliyorsunuz Suriye'de Esad rejiminin başlattığı katliamlarla ortaya çıkan tabloya Cumhurbaşkanımız ilkeler temelinde Suriye'nin güvenlik ve istihbarat temelinde bir yaklaşımla ve Suriye halkının tamamına sahip çıkalım yaklaşımıyla yaklaşmış, katliamların uluslararası topluma daha çok duyurulması konusunda en kararlı en yüksek ses Türkiye'den Cumhurbaşkanımızdan gelmiştir. Esad rejiminin yıkılmasından sonra Suriye'den güvenlik politikaları konusunda en hassas ülkenin Türkiye olduğunu Cumhurbaşkanımızın mesajlarının bu çerçevede uluslararası toplumla paylaşıldığını hepimiz biliyoruz. Bu çerçevede Lazkiye’de ortaya çıkan Suriye güvenlik güçlerine saldırının Suriye'nin birliğine dönük terörist saldırı olduğunu biliyoruz" diye konuştu. "Lazkiye ve Tartus’taki gelişmeleri yakından takip ediyoruz" Suriye’nin tüm Suriyelilerin olduğuna dikkat çeken Çelik, şöyle devam etti: "O çerçevede herhangi bir odağın, herhangi bir devletin vekil güçleri vasıtasıyla Suriye'yi herhangi bir uydu devlet haline getirmeye çalışmasına ya da istilasına karşıyız. İki tane hassasiyetimiz var. Suriye’nin toprak bütünlüğünü sonuna kadar savunuyoruz. Suriye halkını kucaklayacak bir tablonun ortaya çıkması son derece önemlidir. Cumhurbaşkanımızın vurguladığı üzere kapsayıcı bir yönetimin ortaya çıkması önemlidir. Kapsayıcı yönetimden kastımız da Suriye halkının tamamının temsil edildiği bir yönetimdir. Suriye halkı özgür bir hayat istiyor. Normal bir hayat istiyor. Medeni bir hayat istiyor. Ve burada uluslararası toplumun, Suriye yönetiminin, Suriye halkının yanında olması gerekiyor. Suriye'de uydu devletlerin bir takım vekil güçler vasıtasıyla orayı istikrarsızlaştırmak istediğini biliyoruz. Bu nedenle maalesef mezhep provakasyonu, etnik provakasyonlar çıkabilir. Dolayısıyla bizim burada Suriye Suriyelilerin derken Arap, Kürt, Türkmen, Alevi, Sünni, Dürzi, Şii, Nusayri bütün hepsini kapsayacak şekilde azınlıkların da asla dışlanmaması, onların da haklarının korunduğu bir temelde tüm grupların güven içerisinde olduğu bir yapının ortaya çıkması gerektiğini söylüyoruz. Dil son derece özenli olmalıdır. Örneğin bu terörist saldırıyı gerçekleştirenlerle ilgili olarak bir dil kullanılırken 'bu bir Nusayri isyanıdır' gibisinden bir dilim kullanılması son derece yanlıştır." Çelik, mazluma sahip çıkmak için onun mezhebine meşrebine bakmadıklarını belirterek, "Etnik kökenine bakmayız, dinine bakmayız. Zalime karşı çıkmak için de onun mezhebine meşrebine, etnik kökenine herhangi bir şekilde bakmayız. Mazluma ne olursa olsun sahip çıkılmalıdır. Zalim de zalimdir kim olursa olsun ona karşı çıkılmalıdır" dedi. "Suriye’nin toprak bütünlüğü önceliğimiz" Suriye’yi parçalamaya çalışan birtakım gruplarla mücadele ederken sivillerin hayatlarının korunması konusunda geliştirilen yeni denetimlerin son derece kıymetli olduğunun da altını çizen Çelik, şöyle konuştu: "Birtakım grupları ya da güvenlik güçleri içinde kontrolden çıkıp birtakım abartılı yaklaşımlar sergileyerek aşırı güç kullanarak sivillere zarar verenlerin mutlaka gereken şekilde cezalandırılacağını inanıyoruz. Şimdiye kadar olaylar başladığından beri bugün sabah da Suriye yönetimi Cumhurbaşkanı bu konuda yaptıklarının terörle mücadele olduğunu, mücadele dışında sivillerin hedef alınmasının hiçbir şekilde kabul edilmeyeceğini net bir şekilde ifade etmiştir. Fakat muhalefetten sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize, partimize ve İttifaka dönük suçlamalar gerçekten Suriye'de olup biteni anlamak konusunda ne kadar uzak olduklarını ve burada artık bilgisizlik ve insafsızlık arasında giden bir eleştiri geliştirdiklerini görüyoruz. Bütün siviller konusunda hassasiyete çağıran bütün yaklaşımları saygıdeğer. Ama orada Alevilere dönük bir takım eylemleri sistematik bir şekilde bizim hükümetimiz tarafından görmezden gelindiği gibi bir yaklaşım siyasi cehaletten öte siyasi vicdansızlıktır. Burada Sünni olsun, Alevi olsun, Şii olsun, Dürzi olsun, Nusayri olsun, etnik kimliği mezhep kimliği ne olursa olsun bütün siviller konusundaki hassasiyetimiz en üst düzeydedir. Buradaki her grubun canlarının korunması ve haklarının korunması konusunda en hassas ülke dünyadaki en hassas ülke Türkiye Cumhuriyetidir. Dünyadaki en hassas lider sayın Cumhurbaşkanımızdır." "Mezhep ve etnik provokasyonlara karşı dikkatli olmalıyız" Çelik, Türkiye içindeki kışkırtmalara hiçbir şekilde müsaade etmeyeceklerine vurgu yaparak, "Bunlara karşı hukuk içerisinde ve siyasetin imkanları içerisinde davranacağımızı bir kere daha ifade ediyoruz. Hiç kimse Türkler ile Kürt'ün kardeşliğinin arasına hiç kimse Sünni ile Alevi'nin kardeşliğinin arasında bir girişimde bulunamaz. Buna hiçbir şekilde müsaade etmeyiz. Türk, Kürt, Arap, Sünni, Alevi adlarımız farklı olabilir ama hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Türkiye Cumhuriyeti adlarımız farklı olsa da hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyetidir ve hepimiz tek bir milletin unsurlarıyız" şeklinde konuştu.

AK Parti Sözcüsü Çelik: Terör örgütüyle pazarlık süreci yok Haber

AK Parti Sözcüsü Çelik: Terör örgütüyle pazarlık süreci yok

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantının ardından açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündemdeki konulara ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İmralı sürecine ilişkin, "Devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur" dedi. Çelik, Gazze halkının Ramazan ayını tebrik etti. Çelik, MYK Toplantısı'nda Teşkilat Başkanlığının, Kadın Kolları Başkanlığının ve Gençlik Kolları Başkanlığının Ramazan ayında yapılacak etkinliklerle, vatandaşlarla nasıl buluşulacağı ile ilgili birer sunum yaptıklarını belirtti. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için ortaya çıkan durumla ilgili, gelinen aşamayla ilgili değerlendirmeleri de hassas bir şekilde yaptıklarını ifade eden Çelik, "Bütün bir süreci çok yakinen takip ediyoruz. Tabii bu tablonun oluşturduğu mesaj, Türkiye'nin içinden bununla ilgili olarak siyasetin kahir ekseriyetinin verdiği mesajlar, dünya açısından da anlamlı bir referans kaynağı olmuştur. Özellikle bazı bölgedeki istikrarsızlaştırıcı devletlerin bölgeyi daha çok kaosa, daha çok krize götürmek isteyenlerin, bölge halklarını birbirine düşürmek, bölge halklarına daha çok acı ve gözyaşı yaşatmak için kendi soykırımcı siyasetlerini hayata geçirmek için uyguladığı stratejiler dikkate alındığında, Türkiye'nin hem kendi içerisinde Türk-Kürt kardeşliğini, vatandaşlarımız arasında Türk-Kürt-Arap, Alevi-Sünni hepsinin birlikteliğini daha da pekiştirme anlamında bir iç cepheyi güçlendirme başlığıyla verdiği mesaj, hem bölgede terör örgütlerinin bölge halklarına karşı birtakım emperyalist projeler tarafından kullanılmasını engellemek için terörsüz Türkiye hedefi çerçevesinde ortaya koyduğu yaklaşım, ki bunun devamı doğal olarak terörsüz Suriye, terörsüz Irak şeklinde bütün bir bölgeyi, bütün bir Orta Doğu'yu kapsayacak bir vizyonun aslında çekirdeğidir" diye konuştu. Benimsenen ilkelerin çok açık ve net olduğunu belirten Çelik, "Silahların terör örgütü tarafından bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesi ve tabii ki terör örgütünün Irak ve Suriye'deki bütün unsurlarıyla, bütün uzantılarıyla, bütün şubeleriyle feshedilmesi. Yani ister adına PKK densin, ister PYD densin, ister YPG densin, ister başka bir şemsiye altında SDG densin, bütün bu terör yapılarının artık bölgenin bir istikrarsızlaştırıcı unsuru olmaktan çıkarılması bizim buradaki temel yaklaşımımızdır. Herhangi bir devlet ya da o devlete bağlı bazı vekil unsurlar, bir takım vekalet savaşları çerçevesinde herhangi bir şekilde Kürt kardeşlerimize, Türkmen kardeşlerimize, Arap kardeşlerimize, Alevi'ye, Sünni'ye, Dürzi'ye, Nusayri'ye her kim olursa olsun bölge halklarına silah çekerse Türkiye Cumhuriyeti bunun net bir şekilde karşısında olacaktır dedik ve bu tutumumuzu kararlı bir şekilde sürdürmeye devam ediyoruz. Tabii bizim bütün bu süreçlerle ilgili olarak çok geniş ve çok derin bir tecrübemiz var, çok boyutlu bir tecrübemiz var. Irak, Suriye'yi kapsayan yakın bölgemizde terör örgütlerinin silah bırakması, feshedilmesi, herhangi bir şekilde bölge gerçekliğinin dışına çıkarılmasıyla ilgili olarak bir adım atılmaya kalkılsa, bunun o terör örgütlerinin içinde vekilleri bulunan bazı devletler tarafından sabote edilmeye çalışıldığını geçmişte gördük" şeklinde konuştu. "SABOTAJLARA KARŞI TEYAKKUZDAYIZ" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplantıda yaptığı konuşmada terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yürütülen çalışmalara gerekli titizliğin ve gerekli özenin gösterilmesinin bir kere daha altını çizdiğini aktaran Çelik, "Burada kullanılan dilden tutun da, bu tip bahsettiğim fiziki sabotajlara kadar her türlü konuya son derece dikkat etmek gerekir. Bu konuda geniş ve derin bir tecrübemiz vardır. Geniş ve derin kavramlarının bütün anlamlarını ihtiva eden manada söylüyorum. Bunları takip ediyoruz, yakından izliyoruz. Yine bazı devletlerin bu bölgedeki terörün sona ermemesi için, bu terör örgütleri vasıtasıyla hem bölgenin zayıflatılması, hem bu terör örgütlerinin Türkiye'ye karşı kullanılmasından çıkar elde eden bazı devletlerin birtakım vekil güçleri vasıtasıyla yapacakları birtakım sabotajlara karşı teyakkuz halindeyiz" açıklamasında bulundu. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılırken aslında çok açık bir dille ve şeffaf bir şekilde bütün ilkelerini, prensiplerini ifade ettiklerini belirten Çelik, "Ama Türkiye'nin içerisinde maalesef doğrudan siyasi yalan diyebileceğimiz, sonuçları itibarıyla siyasi provokasyon olan ama en kötüsü de bölgede terörün sona ermesini istemeyen birtakım devletlerin ve vekil güçlerinin sonuç olarak işine yarayan birtakım yaklaşımların ortaya çıktığını görüyoruz. Biz bunları yalanlıyoruz tabii ki. Ama bu söylemlerde bulunanların da siyasi partilerde görevliyseler bir siyasetçi olarak daha dikkatli bir şekilde davranmalarında fayda vardır. Çünkü sonuç olarak verilen herhangi bir taviz yoktur. Bundan hem Türkiye Cumhuriyeti kazanacaktır hem de bölgedeki bütün halklar kazanacaktır. Türkiye'nin içerisinde de kardeşlik siyaseti ve iç cephenin güçlendirilmesi yaklaşımı bundan büyük oranda kazançlı çıkacaktır ve bu pekişecektir" değerlendirmelerinde bulundu. "TERÖRLE PAZARLIK SÖZ KONUSU DEĞİL" Bazı siyasilerin ‘Devlet bütün bu süreçlerin karşılığında ne verdi, hangi tavizi verdi’ gibisinden konuştuklarını gördüklerini söyleyen Çelik, "Devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur, herhangi bir al-ver süreci yoktur. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri bütün vatandaşlarımızı kendisi de Türk desin, Kürt desin, Arap desin, Türkmen desin, Alevi desin, Sünni desin bütün vatandaşlarımızı kapsayacak yüksek bir birikime sahiptir. Esas olan bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir. Sorunların ortaya çıkmasının toplumsal hayattaki sebebi az demokrasidir. Dolayısıyla bu sorunların, toplumsal hayatta ortaya çıkmış sorunların, bunlar ister kimlik sorunları olsun, ister başka sorunlar olsun, bunların çözümü daha çok demokrasi, siyasetin işlem gücünün daha yükseltilmesi, sivil siyasetin daha da pekiştirilmesi yoluyla gerçekleşebilecektir" ifadelerini kullandı. Bazı çevrelerin şehit ailelerine dönük olarak yanlış söylemler kullandıklarını ifade eden Çelik, "Cumhurbaşkanımız ilk iftarını her zaman olduğu gibi şehit ailelerimizle ve gazilerimizle yaptı. Biz şunun bilincindeyiz; şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakarlığının bu dünyada bir karşılığı yoktur. Cenab-ı Allah'tan onları, şehitlerimizi en büyük mükafatlarla mükafatlandırmasını niyaz ediyoruz bu Ramazan ayında. Ama şehitlerimiz, bu ülkede hepimiz hür yaşayalım, vatanımız bölünmesin, ülkemiz birliğini, dirliğini korusun diye bu fedakarlığı yaptılar. Dolayısıyla biz bu fedakarlığın farkındayız, bunu başımızın üzerinde taşıyoruz, omuzlarımızın üzerinde taşıyoruz. Şehitlerimizin bu vatan bölünmesin diye, bu ülkede birlik, dirlik içerisinde hür bir şekilde, bağımsız bir şekilde yaşayalım diye bize bıraktığı bu emanete, yani vatanımızın hür ve bağımsız olmasına, birliğimizin ve dirliğimizin korunmasına, ülkemizin, milletimizin, devletimizin geleceğe en sağlam adımlarla yürümesine sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu ilkeler çerçevesinde şehit ailelerimizi ve gazilerimizi incitecek hiçbir adımın ortaya çıkmayacağını net bir şekilde bir kere daha ifade etmek isterim" dedi. "Anayasanın değiştirileceği, bayrakla ilgili, vatanın tanımı ile ilgili, devletle ilgili ya da milletin tanımı' ile ilgili kendilerinin asla kabul etmeyecekleri birtakım çalışmaların yapıldığı, birtakım düzenlemelerin yapılacağı şeklinde ifadelerde bulunulduğunu söyleyen Çelik, "Burada her zaman ifade ettiğim gibi tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ülkesi bizim her zaman yol göstericimizdir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin çatısıdır, hepimizin adları farklı olsa da yegane soyadımız Türkiye Cumhuriyeti'dir. Dolayısıyla bu birliği ve dirliği koruma çerçevesinde tarih bilincimize ve coğrafya şuurumuza, bunun getirdiği büyük birikime güvenerek bütün bu yolları yürüyoruz. Bu meselelere baktığımızda ortaya koyduğumuz mercek ve yaklaşım budur. Burada sabotajlara karşı, birtakım sözlerin verilip tutulmamasına karşı, terörün devam etmesinden nemalanmaya çalışanlara karşı tabii ki dikkatimizi koruyacağız. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın iç cephenin güçlendirilmesi çağrısından sonra Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı tarihi çağrı ve ortaya çıkan irade, sadece bu varlığıyla bile aslında bölgedeki şer şebekelerine karşı kardeşlik siyasetini nasıl ayakta tuttuğumuzu ve desteklediğimizi gösteren son derece etkili bir mesaj ortaya çıkarmıştır. Bugünün meselesi de değildir. Bu tarih bilincimizden süzülüp gelen ve bugünkü haliyle bu şekilde tecelli eden coğrafya şuurumuzun gereği olan devlet aklının doğal bir neticesi olarak gündemimize gelmiştir. Dolayısıyla tabii ki dikkatle takip edilmesi gereken çeşitli provokasyonlara, sabotajlara karşı titiz olunması gereken bir süreçtir. Ama kardeşliğin yanında durmaya devam edeceğiz, yalan siyasetine direneceğiz, provokasyonlara direneceğiz" diye konuştu. İmralı'dan gelen çağrı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel'in açıklamalarına ilişkin soru üzerine Çelik şu şekilde cevap verdi: "Genel olarak CHP'nin bu konuyla ilgili yaptığı ilk açıklama dahil olmak üzere büyük oranda bir titizlik, dikkat görüyoruz. Tabii ki temkinli olunacaktır. Sürecin bundan sonrasına dönük olarak hassasiyetler ifade edilecektir. Sonraki aşamalara dönük olarak birtakım yaklaşımlar ortaya konulacaktır. Terörsüz Türkiye hedefini karşısına alan bir tutum içerisine kimse girmemelidir. Genel olarak ortaya konulan silahların bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesiyle ilgili genel olarak bir sağduyu görüyoruz. Bir kısmı maalesef dönüyor devlete, hükümete 'Bu sürecin karşısında ne verdiniz?' diyor. Bunu söyledik, bu süreç bir al-ver meselesi değil. Birileri devlete şartlar dayatmaya kalkıyor hukuk ve siyaset alanında. Bu iki yaklaşımı dışarıda tutuyoruz. Bu iki yaklaşım doğru değil. O sebeple Özgür Bey'in ilk yaptıkları yazılı açıklama gayet dengeli ve sağduyulu gözüküyordu. 24 saat içinde başka söylemler gelmeye başladı. CHP'nin de bu konunun çözümüyle ilgili yayınladığı raporlar, ileri ifadeler ve öneriler vardı. Bunu geçmişte tartıştık. Sayın Özel'in AYM'den, Yargıtay'dan üyeler, yüksek yargıçlar bu konuyu çalışıyor gibisinden verdiği bilgi doğru değil. 1 ay içerisinde bir şey görüyorum. Özgür Bey mümkün olduğu kadar dikkatli konuşmaya çalışıyordu. 1-1,3 aylık süreçte TSK'da komuta kademesinde, komutanlarımızın ismini vererek hedef aldığında, bu bilgiye nasıl ulaştığı konusunda 'Ben duydum, bana söylediler' diyordu. Böyle bir çerçeve olmaz. En basit akıl yürütme şunu söylüyor; geçmişte orduda yer almış, daha sonra emekli olmuş ve şu anda CHP'de görev yapan birilerinin Sayın Özel'e dedikodu aktardığı, onun da bilgi zannettiği ortaya çıkıyor. Bunu dış politikayla ilgili olarak da yaşadık. 'Ben duydum' diyordu. Muhtemelen emekli diplomatların CHP'de görev yaparken ürettikleri bir şey. Bu şekilde politika olmaz. Böyle bir çalışma düzeni yoktur. Bu büyük meseleler, Türkiye'nin terörden kurtarılması, belli demokratikleşme meseleleri, belli reformlar herkesin meselesidir. Bu durumlarda buna katkı sağlamak, tabii ki doğru eleştiri yoluyla büyük katkı sağlanır. Buna ihtiyaç da vardır. Farklı bakış açılarıyla konuşmak da her zaman değerlidir. Anlamlı cümle, iyi analiz olduğu zaman biz de kulağımızı kabartıyoruz. TSK'nın komuta kademesi hedef alınırken bir komutanla ilgili 'Sizin kimin altını oymaya çalıştığınızı biliyorum' deniyor. Bunlar dedikodular. Bunlar siyasetin alfabesi temelinde hassas olması gereken yaklaşımlardır. CHP'nin terörsüz Türkiye hedefine yapacağı katkı da çok önemlidir. Bunun doğru bir üslupla yapılması son derece önemlidir." SEÇİM TARTIŞMALARINA NET YANIT Erken seçime ilişkin gelen soruya Çelik, "MYK'nın ve MKYK'nın seçimle ilgili belirlediği bir tarih ve gündem yok. Arkadaşlarımız Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesi, onun büyük birikiminin Türkiye için paha biçilmez olduğunu biliyorlar. O sebeple Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesiyle ilgili güzel temenniler dile getiriyorlar. Ama kurumsal olarak seçim gündemi ve tarihi yoktur. Hükümet işin başındadır. Önümüzdeki 2-3 yıl boyunca Türkiye ve bölge meselelerinin çözümü için kapsamlı ve geniş bir ajandamız var. Seçim meselesini ne MYK ne de MKYK'da konuşmadık" şeklinde cevap verdi.

Çelik'ten Özgür Özel'e sert yanıt: "CHP'nin yönetim sorunu var" Haber

Çelik'ten Özgür Özel'e sert yanıt: "CHP'nin yönetim sorunu var"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Cumhuriyet Halk Partisi açısından bir genel başkanlık sorunu, bir yönetim sorunu var" dedi.AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kadın Kolları Merkez Karar Yönetim Kurulu ve Gençlik Kolları Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantısına başkanlık ettiğini belirtti. Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uluslararası diplomasi trafiğini devam ettirdiklerini aktardı. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in grup konuşmasında yaptığı konuşmaya cevap veren Çelik, "Tabii grup konuşmasında kullandığı cümleler özellikle bir disiplin soruşturması vesilesiyle ‘bana birtakım silahlı kuvvetlerden bazı kişiler söyledi' diyerek birtakım dedikodulara dayandığını kendisi ifade ederek, kuvvet komutanlarını doğrudan hedef alan bir açıklama yaptı. Kuvvet komutanlarını doğrudan hedef alarak ve isimlerini zikrederek Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan'ın ‘Ben bunları not ediyorum' diyerek bir konuşma yapması her türlü siyaset adabına aykırı olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi'nde aslında geçmiş zamanlarda da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin iç işlerine karışma, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde hizipçilik, komitacılık üretme ve bu vasıtayla Cumhuriyet Halk Partisi'ne siyaset yolu açma şeklindeki tavrın aynen devam ettiğini gösteriyor" diye konuştu. "Geçmişte de çok iyi bildiğimiz gibi Cumhuriyet Halk Partisi'nin hiçbir zaman milletten vize alamadığı için milletin onayıyla iktidar olamadığı için tercih ettiği iki tane yol vardı" ifadelerini kullanan Çelik, "Bir tanesi Türk Silahlı Kuvvetleri'nin iç işlerine karışarak bir kaos ortamı oluşturup siyaset kurumuna karşı bu kaos ortamı çerçevesine kendisine bir siyasi yol bulmak ki bunu bu çerçevede de milli iradeyi desteklemek yerine askeri vesayetten yana rol oynamak şeklindeydi. İkinci konu ise yargının içine karışarak oralarda hizipçilik, komitacılık, kadroculuk yaparak birtakım kaoslar çıkarma şeklindeydi. Şimdi tabii çok uzun zamandır bu konular tartışıla tartışıla belli bir noktaya geldiğini zannediyorduk" dedi. Özgür Özel'in sözleri yadırgandı CHP'nin yönetilmesindeki kapasitesizlik Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyaset üretememe konusundaki maalesef kronik olduğunu ifade eden Çelik, "Kendisine çıkış yolu olarak siyaset üzerinde vesayet kurmanın siyaseti kayıt dışı siyaset haline getirme şeklindeki kötü alışkanlıkların depreşmesi şeklinde bir yol ortaya çıkarıyor. Şimdi de tutmuş bir disiplin soruşturması çerçevesinde ortaya çıkan gündemle ilgili olarak kuvvet komutanlarını ve Genelkurmayı kuvvet komutanlarının ismini vererek hedef gösteriyor" ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Halk Partisi açısından bir genel başkanlık sorunu bir yönetim sorunu olduğunu belirten Çelik, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönetilememesiyle ilgili bir sorun sürekli olarak bu tip spekülasyonlarla kapatılmaya çalışılıyor. Sonuç bu kadar yol yüründü, bu kadar Türkiye'de dönüşüm gerçekleşti ama Cumhuriyet Halk Partisi sürekli olarak bağışıklık sistemi demokrasi konusunda zayıflayan hatta öyle bir bağışıklık sistemi var ki demokrasiyi gördüğü zaman bunu virüs olarak algılayan yanlış bir siyasi yazılıma sahip" ifadelerine yer verdi. Kuvvet komutanlarının hedef alındığı haberleri zaman zaman okuduklarını söyleyen Çelik, "İsimleri verilerek hedef alındığı birtakım haberler okuyoruz. Ama biz bunları nerede okuyoruz? Türkiye'ye rakip devletlerin ya da Türkiye'ye düşmanlık eden devletlerin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bazı operasyonları karşısında kuvvet komutanlarımızı isim vererek hedef aldığını biliyoruz. Örneğin Ege'de Libya'da Suriye'de yapılan operasyonlar çerçevesinde birtakım ülkelerin kendi vekâlet savaşlarına engel oluşturduğunu düşündükleri için Türkiye'nin bu tutumunun kuvvet komutanlarımızın ismini vererek bu hedef alma şeklinde haber yapma kara propaganda üretme gibisinden birtakım tutumlar içerisine girdiğini görüyoruz. Bunun tabii rakip devletlerin birtakım kara propaganda merkezleri tarafından ya da birtakım düşmanlık eden devletlerin karanlık şebekeleri tarafından yapılmasını anlıyoruz. Buna karşı da her zaman önlenme önlemlerimiz var. Bunlarla mücadele etme konusunda yüksek bir kapasiteye sahibiz. Ama bizim şimdiye kadar gördüğümüz komutanlarımızın isminin verilerek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta heyetinin isminin verilerek hedef alınması ancak bu şekildeki unsurlar tarafından gerçekleşiyordu. Şimdi ise içeride aynı değil. CHP genel başkan tarafından ifade ediliyor" diye konuştu. Siyasi partilerin muhatabının siyasi partiler olduğunu, kuvvet komutanları ve diğer görevliler konumları gereği siyasi bir saldırıya cevap veremeyecek durumda olduğunu ifade eden Çelik, "Bu durumda yapılması gereken nedir? Siyasetin siyaseti muhatap almasıdır. Ama şimdi Özgür Özel çıkıp da böyle bir tutum gerçekleştirdiği zaman onların açısından onların vesayet zihniyeti yassıada zihniyet açısından bu normal. Ama demokrasi açısından son derece anormal bir yaklaşımdır. Dolayısıyla Özgür Özel'in bu kadar çaba sarf etmesine, bu kadar söz sarf etmesine genel başkanlığa geldiğinden beri gerek yoktu. Geçmiş dönemlerdeki birtakım Cumhuriyet Halk Partisi tarafından üretilen operasyonlar metinleri kes, kopyala, yapıştır diyerek aynen konuşma metinlerini de kullanabilirdi. Bu tamamen antidemokratiktir. Tamamen sivil siyasetin ne demek olduğunu anlamamaktır. Bir siyaset parti genel başkanlığının Türk kuvvetlerinin komuta kademesiyle ilgili dedikodu üzerine bir söylem üretemeyeceğini bir şekilde bir üslupla konuşamayacağını anlatmak bile gerçekten son derece üzücü. Bu son derece yadırganması gereken bir şey" ifadelerine yer verdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Ramazan öncesinde başlattığı kampanyaya ilişkin söylediği "Recep Tayyip Erdoğan'a karşı askıda tutulan vicdan" sözlerine yanıt veren Çelik, "Özgür Özel tarafından gündeme getirilen Cumhur İttifakı'na karşı cumhurbaşkanımıza karşı askıda tutulan vicdan diye kendisi bir değerlendirme ortaya koyuyor. Sayın Devlet Bahçeli'nin Ramazan öncesinde son derece insani sebeplerle ve büyük bir hassasiyetle her zaman yaptığı gibi vatandaşlarımız arasında birlik beraberliği, dayanışmayı artırmak için ortaya koyduğu kampanyalardan birini eleştirmek için birtakım cümleler sarf ediyor. Ondan sonra da tutuyor diyor ki ‘Recep Tayyip Erdoğan'a karşı askıda tutulan vicdan' diyor. Türkiye'deki meselelere, etrafımızdaki meselelere bakın. Cumhur İttifakı'nın bütün üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ve diğer yerlerde siyasi vicdanı ve siyasi ilkeleri en yüksekte tutmak için her türlü gayreti gösteriyorlar" diye konuştu. Cumhuriyet Halk Partisi'nde askıda tutulan siyasi aklın askıdan bir türlü inmediğini gördüklerini belirten Çelik şu ifadeleri kullandı: "Cumhuriyet Halk Partisi'nde gerçekten bu siyasi vicdan konusunda da diğer ilkeler konusunda da son derece duyarlı arkadaşlarımız var. Onların çeşitli platformlarda sosyalist enternasyonalden tutun da başka platformlarda yine AKPM'de ve diğer yerlerde ortaya koydukları bu iradeyi de tabii ki saygıyla ve takdirle karşılıyoruz. Burada hepimiz bu insanlık vicdanına sahip çıkma konusunda hassasiyet gösteren hepimiz beraberiz. İç cephe açısından bu dış cepheye karşı bu iradeyi sürdüreceğiz." "Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur İttifakı'mıza dönük her gün mesnetsiz, dayanağı olmayan bir şey ürettiğini görüyoruz" CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in genel başkanlığı döneminde de siyasi aklın askıya asıldığını söyleyen Çelik, "Yani normalleşme söyleminden Türk Kuvvetlerinin komuta kademesini hedef almaya kadar hiçbir yerinde özellikle son zamanlardaki siyasi savrulmaların hiçbir yerinde siyasi akıl yok. Hiçbir yerinde siyasi basiret yok, hiçbir yerinde siyasi hassasiyet yok. Siyasi navigasyonunu kaybetmiş bir yönetimle karşı karşıyayız. Ha biz sadece parti çıkarları açısından düşünsek bu durumdan memnuniyet duyarız. Ama bunu böyle düşünmüyoruz. Türk siyasetinin nitelikleri açısından, Türk siyasetinin kapasitesi açısından demokrasimizin geleceği açısından kaliteli bir muhalefet olması gerektiğini değerlendirdiğimiz için bu durumu son derece yadırgıyoruz. Gerçekten bu durum siyaseti önemseyenler, demokrasiyi önemseyenler siyasetin üstünlüğü önemseyenler açısından üzüntü vericidir. O yüzden Sayın Özgür Özel'in parti içi tartışmaları kapatmak için parti içinde yönetemediği meselelerin üstünü örtmek için Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur İttifakı'mıza dönük her gün mesnetsiz, dayanağı olmayan bir şey ürettiğini görüyoruz" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Özel'in Cumhuriyet Halk Partisi'ni yönetmeye odaklanması gerektiğini ifade eden Çelik, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin nasıl yönetileceği konusunda önce fikrini söylemelidir. Sonra Türkiye meseleleriyle ilgili fikrini söylemelidir. Yani kırmızı kart kampanyasından normalleşmeye oradan işte bugün yaptığı açıklamalara kadar siyasi navigasyonu olmayan bir yönetim tarzı ortaya koyuluyor. Bir an evvel Cumhuriyet Halk Partisi'nde siyasetin alfabesi düzeyindeki meselelerin bile yönetilemediği bu yapıdan çıkmaları siyasetin geleceği açısından Türkiye'nin kaliteli muhalefet ihtiyacı açısından önemlidir. Dolayısıyla bu meselelere odaklanmalarında fayda vardır. Şimdi tabii uğraşmaları gereken en önemli mesele Cumhuriyet Halk Partisi'nde Şaibeli Kurultay gündemi. Şimdi bu gündeme yakından baktığımızda bu gündemin aslında en büyük iddia sahiplerinin önceki genel başkan Sayın Kılıçdaroğlu birtakım Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları ve milletvekilleri olduğunu görüyoruz. Önceki dönemde görev yapmış. Dolayısıyla Sayın Özgür Özel bu şaibeli kurultay meselesiyle ilgili bunlara bir şey söylemesi gerekir. Bu meseleyi yönetmesi gerekir ve bu meseleyi açığa çıkartması gerekir. Her gün yeni bir tartışma ortaya çıkıyor. Ya biz burada gerçeğin açığa çıkmasını istiyoruz. Çünkü bu sivil siyasetin kalitesi ve ahlaki standardının korunması bakımından son derece önemlidir. Şimdi tutmuş hiçbir şey bulamamış. Cumhuriyet Halk Partisi'nin eski genel başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi'nin eski milletvekilleri, önemli görevler yapmış büyük belediye başkanları ve milletvekilleri Sayın Özgür Özel'in dönüp oraya bir şey söylemesi lazım. O konuda hiçbir şey üretemiyor" dedi. "Cumhur İttifakı'na saldırarak bu siyasi cari açığı kapayamaz" CHP Genel Başkanı Özel'in Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönetilememesiyle ilgili cari açığı kapatmak için Cumhur İttifakı'na saldırdığını söyleyen Çelik, "Cumhur İttifakı'na saldırarak bu siyasi cari açığı kapayamaz. Her gün yeni bir gelişme oluyor. Bugün de oldu. Bu siyasi cari açık büyüyor. Ve yönetilemez hale geliyor. Ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi siyasi olarak konkordato ilan etmek durumuyla karşı karşıya kalıyor. Bu siyasi cari açığı yönetsinler. Ondan sonra Türkiye meseleleri bölge meseleleriyle ilgili sözleri gündeme alınsın" ifadelerini kullandı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.