Adana’da, Adana Eczacı Odası (ADEO) Bilimsel Eczacılığın 184. Yılı kapsamında ‘Deprem Paneli’ düzenledi.
Haber Giriş Tarihi: 11.05.2023 12:56
Haber Güncellenme Tarihi: 11.05.2023 12:56
Kaynak:
Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
SERHAT AKARSU
ADANA (İLKHABER)- Adana’da, Adana Eczacı Odası (ADEO) Bilimsel Eczacılığın 184. Yılı kapsamında ‘Deprem Paneli’ düzenledi.
ADEO 14 Mayıs Bilimsel Eczacılığın 184. Yılı kapsamında, moderatörlüğünü Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ö. Mürsel Yalbuzdağ’ın yaptığı Deprem Paneline TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı ve İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur konuşmacı olarak katıldı.
TOPLUMSAL SAĞLIK VE ÖNCE İNSAN ŞİARIYLA
Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Selahattin Menteş, TMMOB İKK Sekreteri Ahmet Uncu, Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Recai Can, Çevre Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Deniz Orhan ve bir çok önemli eczacıların katıldığı Deprem panelinin açılış konuşmasını yapan Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ö. Mürsel Yalbuzdağ, “184 yıldan bu yana daha sağlıklı bir toplum hedefi ile çalışan bir mesleğin mensubu olmaktan gurur duyuyoruz. Toplumsal sağlık ve önce insan şiarıyla zor günlerin ilacı, iyiliğin ve sağlığın adresiyiz. Bilimin ışığında, toplumun kalbi olmaya her zaman devam edeceğiz. 50 binin üzerinde insanımızı, 44 eczacımızı kaybettiğimiz 6 Şubat depreminden umarız ders alınır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bir insan için en önemli hak, yaşam hakkıdır. Ve bu yaşam hakkı mutlak suretle korunmalıdır. Ülkemizin birçok ilinin bereketli toprakları, tarım arazileri rant uğruna imara açılarak akla ve bilime karşı gelindi. Sonuç felaket oldu. Yaşanan bu afette STK’lar ve bizim gibi meslek odaları afetzedelere yardım için seferber olup, aç susuz, uykusuz şekilde dimdik ayakta durduk. Ülkesi için vatandaşı için çalışan, üreten tüm meslek örgütlerimizle, meslektaşlarımızla gurur duyduk. ‘İyi ki varız’ dedik. Bu noktadan sonra ne yaparız? Ne yapacağımızı sorgulamak için buradayız. Bu anlamda bilgilerini bizlerle paylaşacak olan oda başkanlarımıza çok teşekkür ediyoruz.” dedi.
DEPREM KUŞAĞI
Depremlerin 50 yıllık periyotlarla meydana geldiğini dinleyicilere vurgulayan Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, ‘Depremler ve Korunma Yöntemleri’ başlığıyla yaptığı sunumda “Dünya’mızın atmosferden başka Yerkabuğu, Manto (Ateş küre), Çekirdek gibi üç katmanı daha vardır. Günümüzden 540 milyon yıl önce “PANGEA” adındaki tek bir kıtadan ve sulardan oluşuyordu. Bu büyük tek kıta, levha hareketleriyle kuzey ve güneye doğru ayrıldı. Dünya üzerindeki levhalar boyunca uzanan bölgelere “deprem kuşağı” diyoruz. Ülkemizde bu deprem kuşağı üzerindedir. Ülkemizi etkileyen Avrasya levhası, Arabistan levhası, Afrika levhası ve Anadolu bloğudur. Levhalar hareket ettiğinde bu sıkışmalar ve gerilmeler sonucunda yerkabuğunun bazı bölümlerinde enerji birikir. Bu enerji yüzlerce yıllık bir süreçte, yer kabuğunun daha ince ve zayıf yerlerin kırılmasına neden olabileceği gibi kayma ve çökmelerde meydana gelebilir. Kırılan bu kesimlere bizler kırık yani (FAY) diyoruz. Oluşan bu ilk harekete “ana şok” ya da “deprem” diyoruz. Şiddetli sarsıntının etkisiyle o bölgedeki yerkabuğunun zayıf kısımlarının kırılmasına da “artçı şoklar ya da artçı depremler” diyoruz. Artçı sarsıntılar daha kısa süreli küçük depremlerdir. Bilim insanları yaptıkları araştırmalar sonucu olacak depremlerin zamanını yaklaşık olarak biliyor, ilgili kurumları uyarıyorlar. Adana’mız da büyük ölçekte bir deprem beklememekteyiz.” diye konuştu.
Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, “Biz jeofizik mühendisleri olarak açığa çıkan deprem dalgalarının geçici ortamlardaki geçici özelliklerinden faydalanarak herhangi bir deprem olmadan önce bir takım modellemeler yaparak zeminin her hangi bir deprem anında üzerindeki yapıya hangi frekanslarda salınım ileteceğini sismik yöntemle bulmaya çalışıyoruz. Tabiatın neden olduğu bu büyük enerji ortaya çıktığında deprem dalgaları yayılmaya başlıyor. Bu dalgalar Cisim Dalgaları ve Yüzey Dalgaları olarak ikiye ayrılıyor. Bunlara da kendi aralarında P (boyuna) Dalgaları, S (enine) Dalgalarıdır. P hissedilen ilk dalga. S ise bizleri sallayan yıkıcı dalgalardır. Yapılacak işler ahlaklı ve vicdanlı yapılmalı, depremlerin her zaman olacağını kabul edip, ona göre yaşamalıyız.” dedi.
GEÇMİŞTEN GELEN ŞEHİR PLANINDA EKSİKLİKLER OLDUĞUNU GÖRDÜK
Yaşanan büyük deprem felaketi sonrası, felaketten kaçan insanların kent içinde sığınabileceği toplanma alanlarının olmadığını gördüklerini söyleyen Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı, “Deprem sonrası geçici ve kalıcı bir yerlerin olmadığını gördük. Kentsel ulaşım ağının yetersizliğini gördük. Geçmişten gelen şehir planında eksiklikler olduğunu gördük. Adananın coğrafi açıdan önemli bir şehir olduğunu gördük. Depremi yaşayan illere lojistik desteklerin Adana’dan gittiğini gördük. Diğer illerde tarım sekteye uğradı ama Adana tarımsal üretime devam etti.” Şeklinde konuşan Kafalı, Dirençli Kente Nasıl Olur? Konusuna açıklık getirirken Kentsel Dönüşüme bütüncül planlamanın şart olduğunu dile getirdi.
İMAR AFFI GETİRMEK DOĞRU BİR YÖNTEM DEĞİLDİR
Deprem sonrası incelenen ve görülen en büyük sorunun imar affından yararlanan binalarda yıkımın çok daha fazla olduğunu belirten İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur,” Amele mantığıyla yapılmış evlere, kaçak yapılara İmar Affı getirmek doğru bir yöntem değildir. Sonuç ortadadır. 1975 yılı mühendisliği sonrası günümüz mühendisliği çok gelişmiştir. Gelişen rant hırsıylada yaşanan depremde 50 binin üzerinde canımız gitmiştir. Deprem sonrası vatandaşlarımızın endişelerini artırmış, hasarsız ve hafif hasarlı binalara bile girmekte tereddüt yaşatmıştır. Vatandaşlarımızın bu endişelerini istismar edecek kişiler de hemen piyasada dolaşmaya başlamıştır. Vatandaşlarımızı bu vesile ile tekrar uyarmak isterim: Hasarlı binaların teorik olarak kurtarılması mümkün. Ancak; sistematiğe uygun binalarda güçlendirme yapılabilir. Binaların deprem dayanıklılığı analizi ve güçlendirme, yetkin ve işin ehli kişi ve kurumlar tarafından yapılmalı; öneriler çözümler mutlaka belgelendirilmelidir. Güçlendirme maliyetleri yüzde 50-60’ı geçiyorsa binanın yıkılıp, yeniden yapılması daha hayırlıdır.” dedi.
Katılımcıların merak ettiği soruların yanıt bulduğu panelde Çukurova İlçesinde 70, Seyhan’da 453, Yüreğir’de 544, Sarıçam’da 287, Ceyhan’da 642, Kozan’da 290, İmamoğlu’nda 240, Karaisalı’da 55, Karataş’ta 34, Saimbeyli’de 49, Tufanbeyli’de 127, Yumurtalık’ta 85 ağır hasarlı bina bulunduğu bilgisi verildi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ADEO Deprem Paneli düzenledi
Adana’da, Adana Eczacı Odası (ADEO) Bilimsel Eczacılığın 184. Yılı kapsamında ‘Deprem Paneli’ düzenledi.
SERHAT AKARSU
ADANA (İLKHABER)- Adana’da, Adana Eczacı Odası (ADEO) Bilimsel Eczacılığın 184. Yılı kapsamında ‘Deprem Paneli’ düzenledi.
ADEO 14 Mayıs Bilimsel Eczacılığın 184. Yılı kapsamında, moderatörlüğünü Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ö. Mürsel Yalbuzdağ’ın yaptığı Deprem Paneline TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı ve İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur konuşmacı olarak katıldı.
TOPLUMSAL SAĞLIK VE ÖNCE İNSAN ŞİARIYLA
Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Selahattin Menteş, TMMOB İKK Sekreteri Ahmet Uncu, Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Recai Can, Çevre Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Deniz Orhan ve bir çok önemli eczacıların katıldığı Deprem panelinin açılış konuşmasını yapan Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ö. Mürsel Yalbuzdağ, “184 yıldan bu yana daha sağlıklı bir toplum hedefi ile çalışan bir mesleğin mensubu olmaktan gurur duyuyoruz. Toplumsal sağlık ve önce insan şiarıyla zor günlerin ilacı, iyiliğin ve sağlığın adresiyiz. Bilimin ışığında, toplumun kalbi olmaya her zaman devam edeceğiz. 50 binin üzerinde insanımızı, 44 eczacımızı kaybettiğimiz 6 Şubat depreminden umarız ders alınır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bir insan için en önemli hak, yaşam hakkıdır. Ve bu yaşam hakkı mutlak suretle korunmalıdır. Ülkemizin birçok ilinin bereketli toprakları, tarım arazileri rant uğruna imara açılarak akla ve bilime karşı gelindi. Sonuç felaket oldu. Yaşanan bu afette STK’lar ve bizim gibi meslek odaları afetzedelere yardım için seferber olup, aç susuz, uykusuz şekilde dimdik ayakta durduk. Ülkesi için vatandaşı için çalışan, üreten tüm meslek örgütlerimizle, meslektaşlarımızla gurur duyduk. ‘İyi ki varız’ dedik. Bu noktadan sonra ne yaparız? Ne yapacağımızı sorgulamak için buradayız. Bu anlamda bilgilerini bizlerle paylaşacak olan oda başkanlarımıza çok teşekkür ediyoruz.” dedi.
DEPREM KUŞAĞI
Depremlerin 50 yıllık periyotlarla meydana geldiğini dinleyicilere vurgulayan Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, ‘Depremler ve Korunma Yöntemleri’ başlığıyla yaptığı sunumda “Dünya’mızın atmosferden başka Yerkabuğu, Manto (Ateş küre), Çekirdek gibi üç katmanı daha vardır. Günümüzden 540 milyon yıl önce “PANGEA” adındaki tek bir kıtadan ve sulardan oluşuyordu. Bu büyük tek kıta, levha hareketleriyle kuzey ve güneye doğru ayrıldı. Dünya üzerindeki levhalar boyunca uzanan bölgelere “deprem kuşağı” diyoruz. Ülkemizde bu deprem kuşağı üzerindedir. Ülkemizi etkileyen Avrasya levhası, Arabistan levhası, Afrika levhası ve Anadolu bloğudur. Levhalar hareket ettiğinde bu sıkışmalar ve gerilmeler sonucunda yerkabuğunun bazı bölümlerinde enerji birikir. Bu enerji yüzlerce yıllık bir süreçte, yer kabuğunun daha ince ve zayıf yerlerin kırılmasına neden olabileceği gibi kayma ve çökmelerde meydana gelebilir. Kırılan bu kesimlere bizler kırık yani (FAY) diyoruz. Oluşan bu ilk harekete “ana şok” ya da “deprem” diyoruz. Şiddetli sarsıntının etkisiyle o bölgedeki yerkabuğunun zayıf kısımlarının kırılmasına da “artçı şoklar ya da artçı depremler” diyoruz. Artçı sarsıntılar daha kısa süreli küçük depremlerdir. Bilim insanları yaptıkları araştırmalar sonucu olacak depremlerin zamanını yaklaşık olarak biliyor, ilgili kurumları uyarıyorlar. Adana’mız da büyük ölçekte bir deprem beklememekteyiz.” diye konuştu.
Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, “Biz jeofizik mühendisleri olarak açığa çıkan deprem dalgalarının geçici ortamlardaki geçici özelliklerinden faydalanarak herhangi bir deprem olmadan önce bir takım modellemeler yaparak zeminin her hangi bir deprem anında üzerindeki yapıya hangi frekanslarda salınım ileteceğini sismik yöntemle bulmaya çalışıyoruz. Tabiatın neden olduğu bu büyük enerji ortaya çıktığında deprem dalgaları yayılmaya başlıyor. Bu dalgalar Cisim Dalgaları ve Yüzey Dalgaları olarak ikiye ayrılıyor. Bunlara da kendi aralarında P (boyuna) Dalgaları, S (enine) Dalgalarıdır. P hissedilen ilk dalga. S ise bizleri sallayan yıkıcı dalgalardır. Yapılacak işler ahlaklı ve vicdanlı yapılmalı, depremlerin her zaman olacağını kabul edip, ona göre yaşamalıyız.” dedi.
GEÇMİŞTEN GELEN ŞEHİR PLANINDA EKSİKLİKLER OLDUĞUNU GÖRDÜK
Yaşanan büyük deprem felaketi sonrası, felaketten kaçan insanların kent içinde sığınabileceği toplanma alanlarının olmadığını gördüklerini söyleyen Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı, “Deprem sonrası geçici ve kalıcı bir yerlerin olmadığını gördük. Kentsel ulaşım ağının yetersizliğini gördük. Geçmişten gelen şehir planında eksiklikler olduğunu gördük. Adananın coğrafi açıdan önemli bir şehir olduğunu gördük. Depremi yaşayan illere lojistik desteklerin Adana’dan gittiğini gördük. Diğer illerde tarım sekteye uğradı ama Adana tarımsal üretime devam etti.” Şeklinde konuşan Kafalı, Dirençli Kente Nasıl Olur? Konusuna açıklık getirirken Kentsel Dönüşüme bütüncül planlamanın şart olduğunu dile getirdi.
İMAR AFFI GETİRMEK DOĞRU BİR YÖNTEM DEĞİLDİR
Deprem sonrası incelenen ve görülen en büyük sorunun imar affından yararlanan binalarda yıkımın çok daha fazla olduğunu belirten İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur,” Amele mantığıyla yapılmış evlere, kaçak yapılara İmar Affı getirmek doğru bir yöntem değildir. Sonuç ortadadır. 1975 yılı mühendisliği sonrası günümüz mühendisliği çok gelişmiştir. Gelişen rant hırsıylada yaşanan depremde 50 binin üzerinde canımız gitmiştir. Deprem sonrası vatandaşlarımızın endişelerini artırmış, hasarsız ve hafif hasarlı binalara bile girmekte tereddüt yaşatmıştır. Vatandaşlarımızın bu endişelerini istismar edecek kişiler de hemen piyasada dolaşmaya başlamıştır. Vatandaşlarımızı bu vesile ile tekrar uyarmak isterim: Hasarlı binaların teorik olarak kurtarılması mümkün. Ancak; sistematiğe uygun binalarda güçlendirme yapılabilir. Binaların deprem dayanıklılığı analizi ve güçlendirme, yetkin ve işin ehli kişi ve kurumlar tarafından yapılmalı; öneriler çözümler mutlaka belgelendirilmelidir. Güçlendirme maliyetleri yüzde 50-60’ı geçiyorsa binanın yıkılıp, yeniden yapılması daha hayırlıdır.” dedi.
Katılımcıların merak ettiği soruların yanıt bulduğu panelde Çukurova İlçesinde 70, Seyhan’da 453, Yüreğir’de 544, Sarıçam’da 287, Ceyhan’da 642, Kozan’da 290, İmamoğlu’nda 240, Karaisalı’da 55, Karataş’ta 34, Saimbeyli’de 49, Tufanbeyli’de 127, Yumurtalık’ta 85 ağır hasarlı bina bulunduğu bilgisi verildi.
Özgür Özel’den Cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklaması: "Aday değilim, olmayacağım"
Usulsüz çakar kullananlara ağır ceza: 96 bin TL para cezası ve araç men edilecek
Adana’da firari hükümlüler jandarma operasyonuyla yakalandı
Adana’da 22 Kasım Diş Hekimliği Günü etkinliklerle kutlanmaya başladı
Adana’da ‘Engelsiz İletişim’ semineriyle toplumda farkındalık yaratıyor
SON HABERLER
Kemal Kılıçdaroğlu 25 sayfalık savunmasını yaptı
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında "kamu görevlisine hakaret" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü.
Ölümünde sorumluluğunun bulunduğu bebeği duruşmada hatırlamadı
İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine beşinci gününde devam ediyor. Bağcılar Medilife Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakım sorumlu doktoru olarak çalışan ve 4 bebeğin ölümünde sorumluluğu olduğu iddianamede belirtilen Dursun Eryılmaz, verilen aranın ardından savunma yaptı. Eryılmaz savunmasında, bir bebeğin ölümü ile ilgili basın tarafından linç edildiğini söylerken, ölümünden sorumlu tutulduğu bir başka bebeği ise hatırlamadı.
Adanalı işçi dönerini kediye kaptırdı
Adana’da bir işçinin kısa süreliğine içeri gitmesini fırsat bilen bir kedi, işçinin yemeğini kaptığı gibi kaçtı. O anlar güvenlik kamerası tarafından anbean kaydedildi.