Adana’da "Fotoğraftan Uzun, Öyküden Kısa" Video Art Atölyesi

Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği, 8 Mart'ta yapılacak olan "5. Berna Ateşoğlu Sanat Günleri" kapsamında "Fotoğraftan Uzun, Öyküden Kısa" isimli Video Art Atölyesi başlatacak.

Derneğin Başkanı Dr. Haluk Uygur, kültürel ve sanatsal etkinliklere ara vermeden devam ettiklerini söyledi.

Değişen dünyada, Video Art'ın hızla önem kazandığını ifade eden Uygur, "Yeni ufuklara doğru seyahat hissi uyandıracak 'Fotoğraftan Uzun, Öyküden Kısa' isimli Video Art Atölyesi eğitimi, 28-29-30 Kasım ve 1-2 Aralık günlerinde saat 18.30 ile 20.00 arasında 5 gün yüz yüze yapılacak. Bu konudaki eğitimi uzman Şebnem Ragıpoğlu verecek. Eğitimde video işleme programı da dahil, Video Art'ın incelikleri anlatılacak. Eğitime, fotoğraf makineleri veya iyi fotoğraf-video özelliğine sahip cep telefonu ile katılım sağlanabilecek. Bu 5 günlük eğitimden sonra, bir ay kadar da yapılan çalışmalar WhatsApp üzerinden tartışılacak uzaktan bir eğitim süreci olacak. Ardından çekilen kısa videoları kısa öykülere dönüştürmek içinde yüz yüze yeniden eğitim süreci başlayacak. Yapılan videolar, oluşturulacak jüri tarafından seçilerek bunların 10'u Berna Ateşoğlu günlerinde gösterilecek" dedi.

Televizyon veya sinemanın aksine, hareketli imgelere dayalı sanatsal işlerin bir alt türüne 'Video Art' (Video Sanatı) adı veriliyor.

Görüntü veya ses verilerinden oluşan Video Art eserler, analog veya dijital ortamlarda saklanabiliyor. Bu eserler, film ile arasında birçok paralellik ve ilişki olmasına rağmen film olarak tanımlanmıyor.

Video sanatı ile sinema arasındaki farklardan biri de, videonun, sinemanın dayandığı birçok temele dayanmaması; oyuncu, diyalog, konu, senaryo gibi öğelere sahip olmak zorunda olmaması ve eğlence amaçlı sinemada bulunan özelliklere bağımlı olmamasıdır.

Bu ayrım, videoyu sadece sinemadan değil, tanımların bulanıklaştığı bağımsız filmler, kısa filmler, avant-garde sinema gibi sinemanın alt kategorilerinden de ayırmak açısından önemli.

Temel olarak, sinemanın ana amacı eğlendirmek iken, videonun ise mecranın sınırlarını keşfetmek veya izleyicinin alışılageldik sinema nedeniyle oluşmuş beklentilerine saldırıda bulunmak gibi çeşitli amaçlar güdebildiğini söylemek mümkün.

'Video Art' ismi; video kayıt teknolojisinin ilk dönemlerinde kullanılan orijinal analog 'video bant'tan geliyor. Dijital teknolojinin ortaya çıkması ile daha gelişmiş ve sanatçılarına daha geniş olanaklar sunulabilen bir sanat dalı hâline dönüştü.

Nam June Paik'ın 1965 yılında satın alıp denemelerine başladığı Sony Portapak ile Video Art'ın başladığı kabul ediliyor. İlk olarak Papa VI. Paul'un New York'taki geçişini kaydetmiş, daha sonra aynı gün bunu Greenwich Village Cafe'de oynatmıştır.

Sony Portapak çıkmadan önce hareketli resim teknolojisi yüksek fiyatlar ve anında oynatılamama gibi nedenlerden dolayı tüketiciler arasında yaygın değildi. Bunun sonucunda birçok sanatçı videoya filmden daha çok ilgi duydu. Bu teknolojiler birbiri içine geçtiğinde de bu ilgi daha da arttı.

Video sanatı en etkili zamanlarını 1960 ve 1970'lerde yaşadı. Hâlâ da uygulanmaya devam edilen video sanatı, günümüzde daha çok başka ortam ve araçlarla birleştirilmekte, örneğin büyük bir enstalasyonun veya performansın bir parçası olarak kullanılıyor.