Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Ahmet Suntur, şiddetin en yakıcı sorun haline geldiğini, sağlıkta şiddet sona erene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerini söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 17.04.2024 17:07
Haber Güncellenme Tarihi: 17.04.2024 17:07
Kaynak:
Haber Merkezi
Dr. Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından öldürülmesinin üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen sağlıkta şiddetin önüne geçilemediği gerekçesiyle Adana Tabip Odası basın açıklaması yaptı. Adana Tabip Odası önünde bir araya gelen hekimler adına açıklama metnini Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Ahmet Suntur okudu. Suntur, Ersin Arslan’ın katledilmesinin üzerinden tam 12 yıl geçtiğini söyledi.
İlkhaber Gazetesi'nden Ahmet Akdeniz'in haberine göre; Arslan’ın öldürüldüğü gününün, TTB tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan edildiğini anlatan Suntur, “Gaziantep’te görevi başında katledilen meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ın ölümünün üzerinden 12 yıl geçti. TTB tarafından “sağlıkta şiddete karşı mücadele günü” ilan edilen bu günde, başta Dr. Ersin Arslan olmak üzere, sağlıkta şiddet nedeniyle bugün aramızda olmayan, kaybettiğimiz tüm meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz” dedi.
Günde ortalama 50’den fazla sağlıkta şiddet başvurusu yapıldığını anlatan Suntur, “Son 20 senede sağlık kurumlarında ve çalışma ortamlarımızda karşılaştığımız şiddet korkunç boyutlara ulaşarak biz hekimlerin/sağlık emekçilerinin en yakıcı sorunu haline gelmiştir. 2023 yılında kamuoyuna yansıyan Beyaz Kod verilerinden günde ortalama 50’den fazla sağlıkta şiddet başvurusu yapıldığını biliyoruz. Üstelik yaptığımız çalışmalarımızda da gördüğümüz, sağlıkta şiddet olaylarının yarıdan fazlasında Beyaz Kod bildirimi yapılmadığıdır. Sağlık çalışanları olarak bizler neredeyse her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz ve bu kayıtlara girmemektedir” diye konuştu.
Sağlıkta şiddetle baş etmekte zorluk yaşadıklarını da ifade eden Suntur, “Hatta nefes bile alamaz hale geldiğimiz herkes tarafından bilinip, kabul edilmesine rağmen; halen gerçek nedenler görmezden geliniyor ve bu nedenlere yönelik çözümlere yaklaşılmıyor. Sağlık Bakanlığı’nın uyarı ve çağrılara rağmen sağlıkta şiddetle alakalı halen herhangi bir ciddi adım atmaması, Dr. Ersin Arslan’ın ölümünden sonra olduğu gibi, yeterli olmayan yasal düzenlemelerle yetinmesinin nedeninin sağlıkta şiddetin sona erdirilmesine yönelik bir adım olmadığını, sistemi korumaya yönelik olduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.
Beyaz kod verilerinin kendileri ile paylaşılmadığını anlatan Suntur, “Üstelik Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod verilerini bizimle ile paylaşmaktan da kaçınıyor! Ancak biz, TTB olarak bu bilgileri sınırlı da olsa mahkeme kararıyla alabiliyoruz. Tüm bunlar, her geçen gün bizi çalışamaz hale getiren şiddetin çözümüne dönük etkin, sahici adımlar değildir. Kamu otoritesinin, ilgili meslek örgütü ve sendikalarla en küçük işbirliğinden dahi kaçınması da şiddeti bitirmeye yönelik ciddi bir irade olmadığının delili olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer yasa ve düzenleme önerilerimize kulak verilseydi; 2022 yılında Konya’da hastanede silahlı saldırı sonucu kaybettiğimiz Dr. Ekrem Karakaya ve daha birçok meslektaşımız şu an hayatta olabilirdi” ifadelerini kullandı.
Suntur sözlerini şöyle tamamladı;
“Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla birlikte hasta ve yakınlarının müşteri olarak görüldüğü ve sınırsızlık tanındığı, biz sağlık çalışanlarının ise gittikçe değersizleştirildiğimiz bir sistemde çalışmaktayız. Sağlıkta şiddet bizi tüketen bu sistemin, hastalarla ve kendi aramızda oluşan sağlıksız iletişimin bir parçası haline gelmiştir. Ancak bireyci, sermaye odaklı ve ölümcül bir rekabeti önümüze koyan sağlık sistemi sadece şiddet üretmiyor. Bu sistemde sağlık hizmetleri de niteliksizleşiyor ve sonucunda toplumun sağlığının daha da geriye gittiğini istatistikler bize gösteriyor. Ancak mücadele, dayanışma ve örgütlülükle, “şiddet sona ersin” sloganının tüm dünyada yankılanmasıyla şiddetsiz bir yaşamı hep birlikte kurabiliriz.
Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak bu zamana kadar çalışma ortamlarımızdaki şiddet sorununun çözümü için her alanda, her düzeyde emeğimizi ortaya koyduk. Sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettiklerimizin anılarını yaşattık, yaşatacağız. Sağlıkta şiddete karşı mücadele gününde sözümüzü yineliyoruz! Sağlıkta şiddet sona erene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Adana’da Ersin Arslan anıldı sağlıkta şiddete ‘dur’ denildi
Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Ahmet Suntur, şiddetin en yakıcı sorun haline geldiğini, sağlıkta şiddet sona erene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerini söyledi.
Dr. Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından öldürülmesinin üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen sağlıkta şiddetin önüne geçilemediği gerekçesiyle Adana Tabip Odası basın açıklaması yaptı. Adana Tabip Odası önünde bir araya gelen hekimler adına açıklama metnini Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Ahmet Suntur okudu. Suntur, Ersin Arslan’ın katledilmesinin üzerinden tam 12 yıl geçtiğini söyledi.
İlkhaber Gazetesi'nden Ahmet Akdeniz'in haberine göre; Arslan’ın öldürüldüğü gününün, TTB tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan edildiğini anlatan Suntur, “Gaziantep’te görevi başında katledilen meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ın ölümünün üzerinden 12 yıl geçti. TTB tarafından “sağlıkta şiddete karşı mücadele günü” ilan edilen bu günde, başta Dr. Ersin Arslan olmak üzere, sağlıkta şiddet nedeniyle bugün aramızda olmayan, kaybettiğimiz tüm meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz” dedi.
Günde ortalama 50’den fazla sağlıkta şiddet başvurusu yapıldığını anlatan Suntur, “Son 20 senede sağlık kurumlarında ve çalışma ortamlarımızda karşılaştığımız şiddet korkunç boyutlara ulaşarak biz hekimlerin/sağlık emekçilerinin en yakıcı sorunu haline gelmiştir. 2023 yılında kamuoyuna yansıyan Beyaz Kod verilerinden günde ortalama 50’den fazla sağlıkta şiddet başvurusu yapıldığını biliyoruz. Üstelik yaptığımız çalışmalarımızda da gördüğümüz, sağlıkta şiddet olaylarının yarıdan fazlasında Beyaz Kod bildirimi yapılmadığıdır. Sağlık çalışanları olarak bizler neredeyse her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz ve bu kayıtlara girmemektedir” diye konuştu.
Sağlıkta şiddetle baş etmekte zorluk yaşadıklarını da ifade eden Suntur, “Hatta nefes bile alamaz hale geldiğimiz herkes tarafından bilinip, kabul edilmesine rağmen; halen gerçek nedenler görmezden geliniyor ve bu nedenlere yönelik çözümlere yaklaşılmıyor. Sağlık Bakanlığı’nın uyarı ve çağrılara rağmen sağlıkta şiddetle alakalı halen herhangi bir ciddi adım atmaması, Dr. Ersin Arslan’ın ölümünden sonra olduğu gibi, yeterli olmayan yasal düzenlemelerle yetinmesinin nedeninin sağlıkta şiddetin sona erdirilmesine yönelik bir adım olmadığını, sistemi korumaya yönelik olduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.
Beyaz kod verilerinin kendileri ile paylaşılmadığını anlatan Suntur, “Üstelik Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod verilerini bizimle ile paylaşmaktan da kaçınıyor! Ancak biz, TTB olarak bu bilgileri sınırlı da olsa mahkeme kararıyla alabiliyoruz. Tüm bunlar, her geçen gün bizi çalışamaz hale getiren şiddetin çözümüne dönük etkin, sahici adımlar değildir. Kamu otoritesinin, ilgili meslek örgütü ve sendikalarla en küçük işbirliğinden dahi kaçınması da şiddeti bitirmeye yönelik ciddi bir irade olmadığının delili olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer yasa ve düzenleme önerilerimize kulak verilseydi; 2022 yılında Konya’da hastanede silahlı saldırı sonucu kaybettiğimiz Dr. Ekrem Karakaya ve daha birçok meslektaşımız şu an hayatta olabilirdi” ifadelerini kullandı.
Suntur sözlerini şöyle tamamladı;
“Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla birlikte hasta ve yakınlarının müşteri olarak görüldüğü ve sınırsızlık tanındığı, biz sağlık çalışanlarının ise gittikçe değersizleştirildiğimiz bir sistemde çalışmaktayız. Sağlıkta şiddet bizi tüketen bu sistemin, hastalarla ve kendi aramızda oluşan sağlıksız iletişimin bir parçası haline gelmiştir. Ancak bireyci, sermaye odaklı ve ölümcül bir rekabeti önümüze koyan sağlık sistemi sadece şiddet üretmiyor. Bu sistemde sağlık hizmetleri de niteliksizleşiyor ve sonucunda toplumun sağlığının daha da geriye gittiğini istatistikler bize gösteriyor. Ancak mücadele, dayanışma ve örgütlülükle, “şiddet sona ersin” sloganının tüm dünyada yankılanmasıyla şiddetsiz bir yaşamı hep birlikte kurabiliriz.
Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak bu zamana kadar çalışma ortamlarımızdaki şiddet sorununun çözümü için her alanda, her düzeyde emeğimizi ortaya koyduk. Sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettiklerimizin anılarını yaşattık, yaşatacağız. Sağlıkta şiddete karşı mücadele gününde sözümüzü yineliyoruz! Sağlıkta şiddet sona erene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!”
Kaynak: Haber Merkezi
'Onarıcı Pamuk Politikaları Danışmanı' aranıyor
Devlet Bahçeli, İYİ Parti lideri Dervişoğlu'nun attığı ipi istedi
İçişleri Bakanı Yerlikaya: ''4 şehit, 14 yaralımız var, 3'ünün durumu ağır''
Hukuk muhakemelerinde yeni ücret tarifeleri belli oldu
Semt pazarını aratmayan Yüreğir Devlet Hastanesi girişinde trafik çilesi
Merkezi yönetimin 2025 yılı bütçe öngörüsü açıklandı... Gider 14,7 trilyon, gelir 12,8 trilyon lira!
Van Depremi'nin 13. yıldönümü: Van yeni bir depreme hazır mı?
Adana’da kadın cinayetlerine karşı ses yükseldi: 6284 Sayılı kanun etkin kullanılmalı
TFF, Blogger ve Blogspot'a erişim yasağı getirdi
Ankara'da TUSAŞ Tesislerine terör saldırısı: Patlama ve silah sesleri panik yarattı
SON HABERLER
UEFA Avrupa Ligi: Galatasaray: 4 - Elfsborg: 3
UEFA Avrupa Ligi 3. haftasında Galatasaray, konuk ettiği İsveç ekibi IF Elfsborg’u 4-3 mağlup etti.
Bahçeli: "Hiçbir hain ve hasmane hesap milli birlik ve kardeşliğimizin karşısında tutunamayacaktır"
MHP lideri Bahçeli: "Hiçbir hain ve hasmane hesap tutmayacak, hiçbir kanlı ve kalleş proje milli birlik ve kardeşliğimizin karşısında tutunamayacaktır"
CHP Genel Başkanı Özel, Diyarbakır'daki programını iptal ederek Ankara'ya dönüyor
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara'nın Kahramankazan ilçesindeki Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) tesislerine gerçekleştirilen terör saldırısının ardından MYK ve PM üyeleri ile milletvekilleriyle olağanüstü olarak bir araya gelerek, Diyarbakır'daki programını iptal etme ve Ankara'ya dönme kararı aldı.