Omurganın doğal eğriliğindeki bozulma olarak tanımlanan skolyoz, özellikle ergenlik öncesi ve sonrasında ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Skolyozun dışarıdan görünümü S veya C harfi şeklinde olabiliyor ve her 100 ergenden 3’ünde bu rahatsızlığın bulunabiliyor.

Skolyoz hastalığının sebebi nedir ve nasıl anlaşılır?

Skolyoz hastalığının sebebi her ne kadar çoğu zaman bilinmese de, erken yaşlarda ve hızlı ilerleyen omurgada meydana gelen eğriliklerde tanı koymanın önemi büyük. Zira sinir sistemini etkileyen belirtiler de mevcutsa, skolyozun tedavisi çok daha önemli hale geliyor. Çoğu skolyoz hastası, fiziksel görünümdeki farklılıklar dışında, yaşıtları gibi atletik aktivitelerde yer alabiliyor ve başka herhangi bir sağlık problemi yaşamıyor.

Skolyoz tanısının konulması için en sık başvurulan yöntem, düşük düzeyde radyasyona maruz kalınan x-ray görüntülemesidir. Gerekli görüldüğünde manyetik rezonans (MR) ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi ileri görüntüleme teknikleri de kullanılıyor. Skolyoz tanısının konabilmesi için omurgadaki eğriliğin en az 10 derece olması gerekiyor.

Hastalığın tedavisi ise gözlem, egzersiz ve düzenli takiptir. Eğer eğrilik 10 ile 25 derece arasındaysa, belirli aralıklarla yapılan x-ray incelemeleriyle hastalık takip ediliyor. Eğriliğin 25 dereceden fazla, ancak 40-45 dereceyi geçmediği durumlarda, hekim kontrolünde breysleme yani ortezleme yöntemine başvurulabiliyor. Ancak bu yöntem, son yıllarda daha az tercih edilen bir tedavi seçeneği haline gelmiştir. Eğrilik 40 dereceyi aştığında ise cerrahi müdahale gündeme gelebilir. Spinal füzyon cerrahisi adı verilen bu yöntemde, omurgayı oluşturan kemikler, uzun çubuklar ve vidalarla birleştirilir. Bu yöntemle omurganın düzeltilmesi sağlanırken, büyüme çağındaki hastalarda ilerleyen dönemlerde yeniden ayarlama gerekebilir.

Skolyoz tedavisinde erken teşhis ve düzenli takip büyük önem taşıyor. Omurganın eğriliği, sadece fiziksel bir problem değil, aynı zamanda kişinin kendine bakışını ve yaşam kalitesini de etkileyebilecek bir durum. Dolayısıyla tedavi sürecinde, hastaların duygusal halleri de göz önünde bulundurulmalı. Skolyozun neden olduğu fiziksel sorunların yanı sıra, hastaların dış görünüşleri hakkında hissettikleri olumsuz düşünceler de tedavi sürecinin önemli bir parçası olarak ele alınmalı.