İstanbul Başakşehir'de bir sitenin içerisindeki "Eros" isimli kediyi, canice öldüren İbrahim Keloğlan'ın davası bugün görüldü. Bir insan nasıl olursa bir cana kıyabilir. Bunun insan öldürmekten ne farkı var. Kedide bir can taşımıyor mu? 

Bir kedinin ölümü neden bu kadar büyük bir yankı uyandırır insanın içinde? Eros'un acı dolu hikayesi, aslında birçok hayvanın yaşadığı zorlukların, şiddetin ve ihmalkarlığın bir yansıması. Toplum olarak, bu tür acı olaylara sessiz kalamayız. Eros'un ardından, adalet arayışıyla bir araya gelmeli ve hayvan haklarına verdiğimiz önemi yeniden gözden geçirmeliyiz.

Hayvanlar da bizler gibi sevgiye, şefkate ve korunmaya ihtiyaç duyarlar. Belki de Eros'un acı dolu ölümü, bize insanlık ve merhamet duygularımızı hatırlatmak için bir fırsattır.

Kediler, biz insanlar gibi duygulara ve hislere sahip canlılardır. Sevgiye, şefkate ve korunmaya ihtiyaçları vardır. Onların yaşam haklarına saygı göstermek, aslında insanlığımızın bir göstergesidir. Bir kediyi dövmek, aç bırakmak veya kötü muamele etmek, sadece onlara değil, aynı zamanda insanın vicdanına da zarar verir.

Kedilere eziyet etmek, toplumumuzun değerlerine ve ahlaki ilkelerine aykırıdır. Bir canlının yaşam hakkını gasp etmek, insanlık onurunu zedeler ve toplumumuzu geriye götürür. Bu nedenle, kedilere karşı şiddeti ve kötü muameleyi kınıyor ve herkesi hayvan haklarına saygı göstermeye davet ediyorum.

Umarım İbrahim Keloğlan adlı katil hak ettiği cezayı alır...