Bir çocuğun hayatı söndüğünde, hepimizin yüreği yanar. Narin Güran’ın katledilmesi, hepimizin vicdanında derin yaralar açtı. Henüz sekiz yaşında, hayalleri, umutları, geleceği elinden alınmış bir çocuk. Peki, bizler ne yapıyoruz? Gözlerimizi mi kapıyoruz, kulaklarımızı mı tıkıyoruz? Yoksa suçluların cezasız kalmasını mı izliyoruz?
Bir çocuk kaybolduğunda, ilk sorumuz neden bu kadar geç haberimiz oldu olmalı. Çünkü bu olaylar hep bir boşlukta, bir ilgisizlikte meydana geliyor. Narin’in hikayesi de böyle bir ilgisizlik sonucu açığa çıktı. Bu ihmaller zinciri, bir çocuğun hayatına mal oldu.
Narin Güran’ın acı ölümü, bize çocuklarımızı korumak için ne kadar daha yol kat etmemiz gerektiğini bir kez daha gösterdi. Çocukların istismar edildiği, haklarının yok sayıldığı bir toplumda, hiçbirimizin huzuru olamaz. Narin’in hikayesi, hepimiz için bir uyarı olmalı: Çocuklarımıza sahip çıkalım. Onları korumak, kollamak, geleceğe umutla bakmalarını sağlamak, hepimizin ortak görevi.
Eğer çocuklarımızın güvenliğini sağlayamazsak, geleceğe dair hiçbir şeyin garantisi olamaz. Her bir çocuğun gülüşü, geleceğe umut demek. O umutları soldurmayalım. Narin Güran’ın katledilmesi unutulmasın, unutturulmasın. Kız çocuklarımızı koruyalım, sahip çıkalım ve bu toplumun yaralarını birlikte saralım.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Fatma AKÇAY
Bir "Narin" daha kaybetmek istemiyoruz
Bir çocuğun hayatı söndüğünde, hepimizin yüreği yanar. Narin Güran’ın katledilmesi, hepimizin vicdanında derin yaralar açtı. Henüz sekiz yaşında, hayalleri, umutları, geleceği elinden alınmış bir çocuk. Peki, bizler ne yapıyoruz? Gözlerimizi mi kapıyoruz, kulaklarımızı mı tıkıyoruz? Yoksa suçluların cezasız kalmasını mı izliyoruz?
Bir çocuk kaybolduğunda, ilk sorumuz neden bu kadar geç haberimiz oldu olmalı. Çünkü bu olaylar hep bir boşlukta, bir ilgisizlikte meydana geliyor. Narin’in hikayesi de böyle bir ilgisizlik sonucu açığa çıktı. Bu ihmaller zinciri, bir çocuğun hayatına mal oldu.
Narin Güran’ın acı ölümü, bize çocuklarımızı korumak için ne kadar daha yol kat etmemiz gerektiğini bir kez daha gösterdi. Çocukların istismar edildiği, haklarının yok sayıldığı bir toplumda, hiçbirimizin huzuru olamaz. Narin’in hikayesi, hepimiz için bir uyarı olmalı: Çocuklarımıza sahip çıkalım. Onları korumak, kollamak, geleceğe umutla bakmalarını sağlamak, hepimizin ortak görevi.
Eğer çocuklarımızın güvenliğini sağlayamazsak, geleceğe dair hiçbir şeyin garantisi olamaz. Her bir çocuğun gülüşü, geleceğe umut demek. O umutları soldurmayalım. Narin Güran’ın katledilmesi unutulmasın, unutturulmasın. Kız çocuklarımızı koruyalım, sahip çıkalım ve bu toplumun yaralarını birlikte saralım.