2024 yılı, bir dönemin kapanıp, yeni bir dönemin başlangıcına tanıklık ettiğimiz bir yıl oldu. Zaman hızla geçiyor ve biz her geçen gün, hem kişisel hem de toplumsal olarak değişiyoruz. 2024'ü geride bırakırken, bu yılın bize neler kattığını, neleri öğrettiğini ve 2025’e nasıl daha güçlü bir şekilde adım atmamız gerektiğini düşünmemiz gerekiyor.
Geçen yıl birçok açıdan önemli olaylara sahne oldu. Sosyal, ekonomik ve politik alanda yaşanan değişimlerin yanı sıra, kişisel yaşamlarımıza da birçok yenilik ve zorluk girdi. Hızla gelişen bu dünyada, adapte olabilmek bazen oldukça zorlayıcı oldu. Ancak 2024, aynı zamanda dayanıklılığımızı sınayan, sabrımızı ve kararlılığımızı test eden bir yıl oldu.
2024’ün bizlere kattığı en önemli derslerden biri, belki de bilinçli yaşamaya olan ihtiyaçtı. Hem kişisel sağlığımıza hem de çevremize daha fazla özen gösterdiğimiz bir yıl geçirdik. Kendimize vakit ayırmak, sağlığımızı korumak, iç huzurumuzu bulmak daha fazla önem kazandı. Özellikle pandeminin etkilerinin yavaşça azalmaya başlamasıyla birlikte, insanlar kendilerine ve sevdiklerine daha fazla vakit ayırmaya, daha anlamlı ilişkiler kurmaya özen göstermeye başladılar.
2025'e adım atarken, önümüzdeki yılın neler getireceğini tahmin etmek zor olsa da, geçen yılın izleriyle daha bilinçli ve sorumluluk sahibi bir şekilde hareket etmek önemli. Her yeni yıl, yeni bir başlangıçtır ve 2025 de kendine has fırsatlar ve zorluklarla dolu olacak. Belki de bu yılın en büyük hedefi, hepimizin üzerimize düşeni yaparak, daha yaşanabilir bir dünya inşa etmek ve daha sağlıklı, huzurlu bir toplum oluşturmak olmalı.
2025 yılının Gazze ve Suriye başta olmak üzere dünyada zulüm altında yaşayan ve insanca yaşamayı hak eden çocuk ve kadınların barış, huzur, umut içinde yaayacağı bir yıl olmasını ediliyorum...
Gazze’de, Suriye’de, Yemen’de, Afrika’nın farklı köylerinde ve dünyanın her köşesinde, zulüm altında yaşayan masum insanlar var. Özellikle çocuklar, en savunmasız gruptur. Onlar, sadece bir yaşama şansı, sevgi dolu bir yuva ve barış içinde bir gelecek hak ediyor. Ama ne yazık ki çoğu, bombaların, açlığın ve göçün arasında hayatta kalma mücadelesi veriyor.
2025’in barış getirmesini diliyorum, çünkü her bir insan, doğuştan sahip olduğu haklar ve onuruyla yaşamak zorundadır. Her çocuğun güvende büyüme hakkı, her kadının sağlıklı bir yaşam sürme hakkı vardır. Bu haklar, sınır tanımamalıdır. Gazze’deki bir çocuk, Suriyeli bir kadın, Afrika’da bir aile, dünyanın neresinde olursa olsun eşit haklara sahiptir. Bu yüzden, savaşların, çatışmaların, ekonomik yıkımın ve siyasi baskıların son bulması gerektiği gerçeğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Fatma AKÇAY
2025 yılından barış diliyorum!
2024 yılı, bir dönemin kapanıp, yeni bir dönemin başlangıcına tanıklık ettiğimiz bir yıl oldu. Zaman hızla geçiyor ve biz her geçen gün, hem kişisel hem de toplumsal olarak değişiyoruz. 2024'ü geride bırakırken, bu yılın bize neler kattığını, neleri öğrettiğini ve 2025’e nasıl daha güçlü bir şekilde adım atmamız gerektiğini düşünmemiz gerekiyor.
Geçen yıl birçok açıdan önemli olaylara sahne oldu. Sosyal, ekonomik ve politik alanda yaşanan değişimlerin yanı sıra, kişisel yaşamlarımıza da birçok yenilik ve zorluk girdi. Hızla gelişen bu dünyada, adapte olabilmek bazen oldukça zorlayıcı oldu. Ancak 2024, aynı zamanda dayanıklılığımızı sınayan, sabrımızı ve kararlılığımızı test eden bir yıl oldu.
2024’ün bizlere kattığı en önemli derslerden biri, belki de bilinçli yaşamaya olan ihtiyaçtı. Hem kişisel sağlığımıza hem de çevremize daha fazla özen gösterdiğimiz bir yıl geçirdik. Kendimize vakit ayırmak, sağlığımızı korumak, iç huzurumuzu bulmak daha fazla önem kazandı. Özellikle pandeminin etkilerinin yavaşça azalmaya başlamasıyla birlikte, insanlar kendilerine ve sevdiklerine daha fazla vakit ayırmaya, daha anlamlı ilişkiler kurmaya özen göstermeye başladılar.
2025'e adım atarken, önümüzdeki yılın neler getireceğini tahmin etmek zor olsa da, geçen yılın izleriyle daha bilinçli ve sorumluluk sahibi bir şekilde hareket etmek önemli. Her yeni yıl, yeni bir başlangıçtır ve 2025 de kendine has fırsatlar ve zorluklarla dolu olacak. Belki de bu yılın en büyük hedefi, hepimizin üzerimize düşeni yaparak, daha yaşanabilir bir dünya inşa etmek ve daha sağlıklı, huzurlu bir toplum oluşturmak olmalı.
2025 yılının Gazze ve Suriye başta olmak üzere dünyada zulüm altında yaşayan ve insanca yaşamayı hak eden çocuk ve kadınların barış, huzur, umut içinde yaayacağı bir yıl olmasını ediliyorum...
Gazze’de, Suriye’de, Yemen’de, Afrika’nın farklı köylerinde ve dünyanın her köşesinde, zulüm altında yaşayan masum insanlar var. Özellikle çocuklar, en savunmasız gruptur. Onlar, sadece bir yaşama şansı, sevgi dolu bir yuva ve barış içinde bir gelecek hak ediyor. Ama ne yazık ki çoğu, bombaların, açlığın ve göçün arasında hayatta kalma mücadelesi veriyor.
2025’in barış getirmesini diliyorum, çünkü her bir insan, doğuştan sahip olduğu haklar ve onuruyla yaşamak zorundadır. Her çocuğun güvende büyüme hakkı, her kadının sağlıklı bir yaşam sürme hakkı vardır. Bu haklar, sınır tanımamalıdır. Gazze’deki bir çocuk, Suriyeli bir kadın, Afrika’da bir aile, dünyanın neresinde olursa olsun eşit haklara sahiptir. Bu yüzden, savaşların, çatışmaların, ekonomik yıkımın ve siyasi baskıların son bulması gerektiği gerçeğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.