Yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Kişi okuduğu Kur'an'ın yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını başkasına bağışlayabilir.

İster sağ, ister ölmüş olsun, kendisine sevap bağışlanan kimseye, bundan yararlanacağı umulur. Başkası tarafından bağışlanan sevapla, bir kimsenin bizzat yapması gereken ibadet borçları ödenmemiş ise bunların iyilik ve sevaplarının çoğalmasına ve derecesinin yükselmesine sebep olabilir.

Ayrıca kişi sevabı bağışlarken kendi sevabından bir şey kaybetmez. Her iki kişi de aynı şekilde çalışıyor.

Dinen yasak olan bir hususta adakta bulunmak caiz mi?

Adak, bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı ibadet cinsinden bir şeyi kendisine vacip kılmasını ifade eder. Kur'an-ı Kerim'in farklı yerlerinde verilen sözün yırtılması emredilir. Ayrıca kişinin yaptığı adağa uygun davranması iyi kulların vasıfları arasında sayılmaktadır.

Hz. Peygamber de hadislerinde Allah'a itaat kabilinden adakların yerine getirilmesini emretmiş Allah'a isyan veya masiyet kabilinden olan kurallı adakta bulunulmamasını, şayet mevcutsa buna uyulmamasını istiyordur.

Buna göre İslam fıkhında bir ilke olarak haram olan bir adak yerine getirilemez. İçki içme, zina yapma, çalıştırma yapma adı… gibi. Ama Allah'a isyan ve masiyet edilmediği sürece yapılan adak yerine getirilmelidir.

Elde olmayan ve ele geçeceği umulmayan mala zekat çıkar mı?

Elde olmayan ve ele geçemeyeceği malda Hanefi mezhebine göre zekat yoktur. Kimi Hanefilere göre faydalanılmayan malda da zekat yoktur. Bu ikinci görüşe göre inkar edilen, gasbedilen, düşman tarafından alınan, kaybolan, denize düşen, bir yere gömülen yer unutulan mallar tekrar sahipleri tarafından ele geçirilmedikçe zekata tabi değildir. Çünkü bu mallarda elde bulundurma ve tasarruf imkanı yoktur.

Şafii fıkıhçılarına göre ise malın bulunmayışı zekat ödeme yükümlülüğünün ortadan kaldırılmasız. Buna göre gasbedilen, kaybolan, çalınan, denize düşen malların sahibinin eline geçince tahakkuk eden bütün zekatları vardı.

Fıtır sadakasını toruna vermek caiz mi?

Fıtır sadakasının sarf yerleri ile zekatın sarf yerlerinin aynı değildir. Zekat verilmeyen kimselere fıtır sadakası da verilmez. Anne, baba, dede, dokuz, çocuk, torun gibi akrabalara zekat verilemediği gibi fıtır sadakası da verilemez. Buna göre toruna fıtır sadakası verilemez.

Oruçluyken kan vermek oruca zarar verir mi?

Kan vermekle veya uç bozulmaz. Çünkü bedene giren bir gıda yok, bilakis bedenden çıkan bir sıvı var. Bedenden bir çıkışın çıkması ile oruç bozulmaz.

Bedene dışarıdan bir çıldırtıcı ağız burun kanalı ile işlenmesi ileuçur veya bozulur. Kan vermek orucu bozmamakla beraber kişiyi takatten düşürmek için oruçlu olarak kan vermek mekruh görülür.

Aldığımız veya ortak geçmişteki hislerin zekata tabî midir?

Alınıp sunulan his ürünlerine yatırım yapan kişinin, sahip olduğu his değerlerinin değeri, nisap miktarına ulaşmışsa ve üzerinden bir yıl geçmiş ise 1/40 oranında zekatını sağlaması gerekir.

Günün Ayeti

Namazı doğru kılın zekatı verin; mevcut için hayır olarak ne takıyorsun onu Allah'ın indinde

(Bakara, 2/110)

Günün Hadisi

"Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yer, içerse orucunu tamamlasın, bozmasın. Çünkü onu, Allah yedirmiş, içirmiştir"

(Buhari, "Savm", 26)

Günün Sözü

"Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetin kapısı da oruçtur."

İbn Mübarek

Günün Duası

Allah'ım elimizi, ayağımızı, gözlerimizi, bütün organlarımızı haramdan, oruçlarımızı da riyakarlıktan koruyalım.

Ramazan Kavramları

Fitre Nedir?

Ramazan Bayramına kavuşan ve dinen zengin sayılan Müslümanların, kendilerinin gördüğü ve görmesi gereken kişiler için fakirlere vermeleri gereken belli miktarda mal ya da paradır.

Günün Nüktesi

Dünyayı kabul edenlerden mi oldum?

Hz. Ebu Bekir kavurucu bir yaz günü oruç tutmuş ve akşam iftar sofrasında sadece bir tas su vardı. İftar vakti geldiğinde su ile orucunu açmak için bardağı ağzına götürdü. Ama bardağı ağzına götürmesiyle bırakması bir oldu. Ve hıçkırıklara boğuldu. Yanındakiler Hz. Ebu Bekir'in bu haline gelen bir anlam ifadeleri. Hz. Ebu Bekir kendine gelince neden bir anda hıçkırıklara büründüğünü sordular.

Hz. Ebu Bekir şöyle cevap verdi:

Bir gün Allah Resulü ile otururken hareket ediyor. Sanki birisi varmış gibi ona git diyordu diye sordu.

-Ya Resulallah eli iter gibi hareket ediyorsunuz? Diye sordum.

Cevap verdi;

Dünya yanıma geldi kendini bana kabul etmeye çalıştı, git dedim kendini bana kabul edemezsin dedim.

-Yeminler olsun sana, senden benden kaçıp kurtulsan senden sonrakiler benden kurtulamayacaklar benden onları kabul ettiririm.

Hz. Ebu Bekir:

-Ben de bu suyu içerken dünyayı kabul edenlerden mi oldum diye ağladım.