İslam dini Reenkarnasyonu neden kabul etmemektedir?
Yazının Giriş Tarihi: 10.11.2024 14:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.11.2024 14:06
Tenasüh, hulûl, ruh göçü kavramlarıyla da ifade edilen reenkarnasyon, ruhların beden değiştirerek dünyaya tekrar tekrar gelmelerine inanmaktır.
Bu inanca sahip olanlara göre, ruhun bir defa dünyaya gelmesiyle dünyayı tanıması mümkün değildir. Bunun için bir beden ölünce ruhu, başka bir bedene geçer. Bu yeni bedende ruh öncekine oranla daha da olgunlaşır. Söz konusu intikal her ömrün sonunda başka bedende ve varlıkta gerçekleşebilir.
İslam inancına göre ruh, ezelî olmayıp sonradan yaratılmıştır. O, bedenin tamamlayıcısıdır. Ölümle bedenden ayrılan ruh, tekrar başka bedenlerle dünyaya gelmeyecek, ahirette beden yeniden yaratılınca ruh tekrar ona iade edilecektir. Dolayısıyla kişi dünyadaki ameline göre mükâfat veya cezaya muhatap olacaktır.
Kur’ân’da ruh göçünün olmadığı kesin olarak ifade edilmektedir: “Nihayet onlardan birine ölüm gelince: ‘Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki, terk ettiğim dünyada salih bir amel yapayım' der. Hayır! bu sadece onun söylediği boş bir sözden ibarettir. Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir perde (berzah) vardır.” (Mü'minûn, 23/99-100.)
Bu ayeti kerimede de ifade edildiği gibi, tenasüh inancı İslâm'la bağdaşmaz.
İslam’a göre kişinin sorumlu olması için hangi şartları taşıması gerekir?
Mükellef demek erginlik çağına gelen akıllı insanlar demektir. Mükellef, dinin emirlerini yapmak ve yasaklarından sakınmakla sorumludur. Mükellef sayılmak için insanda iki şartın bulunması gerekir;
1- Akıllı olmak,
2- Erginlik çağına gelmek.
Akıllı olmayan deliler ile erginlik çağına gelmemiş çocuklar mükellef değildirler. Erginlik (büluğ) çağı, çocukların vücut yapılarına ve iklim şartlarına göre değişir.
Erginlik erkek çocuklarında oniki ile onbeş, kız çocuklarında dokuz ile onbeş yaşları arasında olur. Onbeş yaşını bitirdiği halde kendisinde erginlik belirtileri görülmeyen çocuklar erkek olsun, kız olsun erginlik çağına gelmiş sayılır ve dinin emir ve yasaklarına uymakla sorumlu olurlar.
Genç görünmek için yüze Botoks yaptırmak caiz midir?
İslam’da, yaratılıştan getirilen özellikleri (fıtrat) değiştirmeye yönelik tasarruf ve müdahaleler yasaklanmıştır. Nitekim Hz. Peygamber, güzelleşmek maksadıyla vücuda dövme yapmak, dişleri incelterek seyrekleştirmek gibi işlemleri, yaratılışı değiştirmek kapsamında değerlendirmiş ve bunu yapanların Allah’ın rahmetinden uzak olacağını ifade etmiştir (Buhârî, Libâs, 83-87; Müslim, Libâs, 33).
Yüzdeki kırışıkları gidermek için, botulinum denilen zehirli (toksit) bir maddeden elde edilen sıvının, yüzde kırışıkların bulunduğu yere iğne ile az miktarda zerk edilmesini ifade eden “botoks” da genel amacı itibarı ile estetik müdahale niteliğindedir. Bu sebeple, botoks yaptırmak caiz değildir.
Günün Ayeti
Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirsen onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz.
Hucurat, 49/6.
Günün Hadisi
Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası."
(İbn Mâce, “Dua”, 11)
Günün Sözü
Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir.
Tefsîr, hadîs, fıkıh gibi nakil yoluyla elde edilen ve değişmeyen dînî ilimler demektir.
Günün Nüktesi
Ey İman Edenler Siz Kendinize Bakın…
Kays İbnu Ebî Hâzım anlatıyor:
Hz. Ebu Bekir buyurdu ki:
"Ey insanlar! Sizler şu ayeti okuyor ve fakat yanlış anlıyorsunuz: 'Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez.' (Maide, 5/105).
Biz Hz. Peygamber'in:
'İnsanlar, zalimi görüp elinden tutmazlarsa, Allah’ın, hepsine ulaşacak umumî bir belâ göndermesi yakındır.' dediğini işittik."
Keza ben, Resûlullah'ın: 'İçlerinde kötülükler işlenen bir cemiyet, bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu halde, seyirci kalır, müdahale etmezse, Allah'ın hepsini saran umumî bir belâ göndermesi yakındır.' dediğini işittim."
(Ebu Dâvud, “Melâhim”, 17.)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doç. Dr. Zeki Uyanık
İslam dini Reenkarnasyonu neden kabul etmemektedir?
Tenasüh, hulûl, ruh göçü kavramlarıyla da ifade edilen reenkarnasyon, ruhların beden değiştirerek dünyaya tekrar tekrar gelmelerine inanmaktır.
Bu inanca sahip olanlara göre, ruhun bir defa dünyaya gelmesiyle dünyayı tanıması mümkün değildir. Bunun için bir beden ölünce ruhu, başka bir bedene geçer. Bu yeni bedende ruh öncekine oranla daha da olgunlaşır. Söz konusu intikal her ömrün sonunda başka bedende ve varlıkta gerçekleşebilir.
İslam inancına göre ruh, ezelî olmayıp sonradan yaratılmıştır. O, bedenin tamamlayıcısıdır. Ölümle bedenden ayrılan ruh, tekrar başka bedenlerle dünyaya gelmeyecek, ahirette beden yeniden yaratılınca ruh tekrar ona iade edilecektir. Dolayısıyla kişi dünyadaki ameline göre mükâfat veya cezaya muhatap olacaktır.
Kur’ân’da ruh göçünün olmadığı kesin olarak ifade edilmektedir: “Nihayet onlardan birine ölüm gelince: ‘Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki, terk ettiğim dünyada salih bir amel yapayım' der. Hayır! bu sadece onun söylediği boş bir sözden ibarettir. Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir perde (berzah) vardır.” (Mü'minûn, 23/99-100.)
Bu ayeti kerimede de ifade edildiği gibi, tenasüh inancı İslâm'la bağdaşmaz.
İslam’a göre kişinin sorumlu olması için hangi şartları taşıması gerekir?
Mükellef demek erginlik çağına gelen akıllı insanlar demektir. Mükellef, dinin emirlerini yapmak ve yasaklarından sakınmakla sorumludur. Mükellef sayılmak için insanda iki şartın bulunması gerekir;
1- Akıllı olmak,
2- Erginlik çağına gelmek.
Akıllı olmayan deliler ile erginlik çağına gelmemiş çocuklar mükellef değildirler. Erginlik (büluğ) çağı, çocukların vücut yapılarına ve iklim şartlarına göre değişir.
Erginlik erkek çocuklarında oniki ile onbeş, kız çocuklarında dokuz ile onbeş yaşları arasında olur. Onbeş yaşını bitirdiği halde kendisinde erginlik belirtileri görülmeyen çocuklar erkek olsun, kız olsun erginlik çağına gelmiş sayılır ve dinin emir ve yasaklarına uymakla sorumlu olurlar.
Genç görünmek için yüze Botoks yaptırmak caiz midir?
İslam’da, yaratılıştan getirilen özellikleri (fıtrat) değiştirmeye yönelik tasarruf ve müdahaleler yasaklanmıştır. Nitekim Hz. Peygamber, güzelleşmek maksadıyla vücuda dövme yapmak, dişleri incelterek seyrekleştirmek gibi işlemleri, yaratılışı değiştirmek kapsamında değerlendirmiş ve bunu yapanların Allah’ın rahmetinden uzak olacağını ifade etmiştir (Buhârî, Libâs, 83-87; Müslim, Libâs, 33).
Yüzdeki kırışıkları gidermek için, botulinum denilen zehirli (toksit) bir maddeden elde edilen sıvının, yüzde kırışıkların bulunduğu yere iğne ile az miktarda zerk edilmesini ifade eden “botoks” da genel amacı itibarı ile estetik müdahale niteliğindedir. Bu sebeple, botoks yaptırmak caiz değildir.
Günün Ayeti
Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirsen onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz.
Hucurat, 49/6.
Günün Hadisi
Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası."
(İbn Mâce, “Dua”, 11)
Günün Sözü
Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir.
BRIGITTE
Günün Duası
Allah’ım ölülerimizi kabrin azabından, mahşerin sıkıntısından, cehennemin azabından muhafaza eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Nakli İlimler Nedir?
Tefsîr, hadîs, fıkıh gibi nakil yoluyla elde edilen ve değişmeyen dînî ilimler demektir.
Günün Nüktesi
Ey İman Edenler Siz Kendinize Bakın…
Kays İbnu Ebî Hâzım anlatıyor:
Hz. Ebu Bekir buyurdu ki:
"Ey insanlar! Sizler şu ayeti okuyor ve fakat yanlış anlıyorsunuz: 'Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez.' (Maide, 5/105).
Biz Hz. Peygamber'in:
'İnsanlar, zalimi görüp elinden tutmazlarsa, Allah’ın, hepsine ulaşacak umumî bir belâ göndermesi yakındır.' dediğini işittik."
Keza ben, Resûlullah'ın: 'İçlerinde kötülükler işlenen bir cemiyet, bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu halde, seyirci kalır, müdahale etmezse, Allah'ın hepsini saran umumî bir belâ göndermesi yakındır.' dediğini işittim."
(Ebu Dâvud, “Melâhim”, 17.)