TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cennette ölmek ya da yaşlanmak var mıdır?

Yazının Giriş Tarihi: 19.10.2024 13:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.10.2024 13:03

Cennete girenler ölümsüz hayatın zevkini ve sevincini yaşarlar. Orada hastalık, ihtiyarlık, keder, sıkıntı ve buna benzer şeyler yoktur. Sayısız nimetler ve gençlik vardır. Yaşlanmak, ölmek, kederlenmek ise yoktur.

Nitekim sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Cennetlikler cennete girince bir kimse şöyle seslenir: Siz cennette ebediyen kalacak hiç ölmeyeceksiniz; hep sağlıklı olacak hiç hastalanmayacaksınız, hep genç kalacak, hiç yaşlanmayacaksınız; hep nimet ve mutluluk içinde yaşayacak hiç keder ve sıkıntı çekmeyeceksiniz”. (Müslim, “Cennet”, 22.)

Çocuğa birinci günde isim koymak zorunlu mu?

Doğan çocuğa isim koymak ile ilgili rivayetlere baktığımızda isim koyma günü anlamında farklı rivayetler söz konusudur. Bazı rivayetlerde doğumun üçüncü, bazılarında ise yedinci gününde isim koyulması gerektiğini müşahede etmekteyiz.

Bununla beraber Hz. Peygamber’in oğlu İbrahim için, “Bu gece bir oğlum doğdu, ona dedem İbrahim’in adını verdim” (Müslim, “Fedâil”, 62.) hadisinden hareketle doğumun birinci gününde çocuğa isim koymak daha doğru ve sahih olandır.

Buna göre sünnete uygunluk açısından bebeklere mümkün mertebe birinci gün isim konulmalıdır. Ancak bunu yedinci günden sonraya da bırakmamak gerekir.

Yeminimizi nasıl bozabiliriz?

Gereksiz yere yemin etmek ve onu alışkanlık haline getirmek doğru bir iş değildir. Müslüman yemin etmeye ihtiyaç duymayacak şekilde sözüne güvenilen ve çevresi tarafından böyle bilinen bir kimse olmayı gaye edinmelidir.

Yerine getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına yemin eden kişi, bu yeminini yerine getirmelidir. Yeminin yerine getirilmemesi halinde, keffâret ödenmesi gerekir.

Yemînin keffâreti ise, on fakiri doyurmak veya giydirmek ya da köle azât etmektir. Buna gücü yetmeyen kimse üç gün peşpeşe oruç tutar. Yüce Allah, “Allâh sizi kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı değil, fakat kalplerinizin kastettiği yeminlerden dolay sorumlu tutar. Yemînin keffâreti, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on fakiri yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle âzât etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yemininizin keffâreti budur. Yemin ettiğinizde yeminlerinizi tutun. Şükredesiniz diye Allâh size böylece ayetlerini açıklıyor.” buyurmaktadır (Mâide 5/89).

Farz veya vacip olan bir şeyi yapmamaya; haram ve günah olan bir şeyi yapmaya yemin eden kişinin, bu yeminini yerine getirmeyip keffâret vermesi gerekir.

Müslüman kimse Müslüman olmayan kişiye haram olan bir malı satabilir mi?

İslam dinin’de bir kimsenin herhangi bir malı satabilmesi için, önce o mala sahip olması gerekir. Sahip olunmayan bir mal satılamaz.

Buna göre, domuz eti, sarhoşluk veren içki ve benzerleri mallar Müslüman’ın sahip olabileceği mütekavvim bir mal değildir. Müslüman bunları satın alamaz, imal edemez ve edinemez. Bundan dolayı bir Müslüman’ın, müşterileri gayr-ı Müslim bile olsa, bu tür haram malların ticaretini yapması dinen caiz değildir.

Günün Ayeti

Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azab vardır.

Al-i İmran 3/77.

Günün Hadisi

“Zaman yakınlaşmadıkça Kıyamet kopmaz. Bu yakınlaşma öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay bir hafta gibi, haftada bir gün gibi, gün saat gibi, saat de bir çıra tutuşması gibi (kısa) olur.”

Tirmizi, "zühd", 24.

Günün Sözü

Mezardakilerin pişman olduğu şeyler için, dünyadakiler birbirini yiyor.

İmam-ı Gazali

Günün Duası

Allah’ım bizi bugün hiçbir konuda aciz ve çaresiz bırakma

Bunları biliyor muyuz?

Şekur nedir?

Allah'ın isimlerinden biri olup, kullarına yaptıkları ibadetlerinin karşılığı olarak çok mükâfat ve nimet veren, az veya çok her itaati ödüllendiren, bol, çok ve devamlı nimet ihsan eden demektir.

Günün Nüktesi

Allah’ın Kulunu Sevmesi…

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

Allah bir kulu sevdiği zaman Cebrâil’e:

“Allah filanı seviyor, onu sen de sev!” diye emreder.

Cebrâil de o kulu sever, sonra gök halkına:

– Allah filanı gerçekten seviyor; onu siz de seviniz! diye hitâbeder.

Göktekiler de o kimseyi severler.

Sonra da yeryüzündekilerin gönlünde o kimseye karşı bir sevgi uyanır.

Allah Teâlâ bir kula buğzettiği zaman da Cebrâil’e:

– “Ben, filanı sevmiyorum, onu sen de sevme!” diye emreder. Cebrâil de onu sevmez. Sonra Cebrâil gök halkına:

– Allah filan kişiyi sevmiyor, onu siz de sevmeyin, der. Göktekiler de o kimseyi sevmezler. Sonra da yeryüzündekilerde o kimseye karşı bir kin ve nefret uyanır.

Buhârî, “Bedü’l-halk”, 6.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.