TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yüreğir Ziraat Odası Başkanı

İLKHABER-Gazetesi - Yüreğir Ziraat Odası Başkanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yüreğir Ziraat Odası Başkanı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mehmet Akın  Doğan: Tarımda teknoloji kullanımı kaçınılmaz Haber

Mehmet Akın  Doğan: Tarımda teknoloji kullanımı kaçınılmaz

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, tarımda teknolojinin önemine vurgu yaparak, çiftçilerin üretim süreçlerini daha verimli hale getirmek için teknolojiye olan adaptasyonun kaçınılmaz olduğunu belirtti. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan oğan, tarımda teknoloji kullanımı, geleneksel yöntemlerin ötesine geçerek çiftçilere üretim süreçlerinde büyük avantajlar sunduğunu kaydederek, “Hem verimliliği artıran hem de sürdürülebilirliği sağlayan bu teknolojiler, tarımsal üretimin geleceği için kritik bir öneme sahip. Bölge tarımının sürdürülebilirliği ve verimliliği artırma hedefi doğrultusunda, teknolojik yeniliklere yatırım yapılması zorunlu hale geldi” dedi. Akıllı tarım uygulamaları  Teknoloji kullanımının çiftçilere sağladığı avantajlara dikkat çeken Doğan, ‘’İklim sensörleri, uydu görüntüleme sistemleri ve dronlar gibi akıllı tarım teknolojileri sayesinde çiftçiler ekim, sulama, gübreleme ve hasat süreçlerini daha iyi yönetebiliyor. Bu, daha az kaynak kullanarak daha fazla ürün elde etmeye imkan tanıyor. Tarımda teknolojinin kullanılması, çiftçilerin üretim maliyetlerini düşürmesine yardımcı oluyor. Hassas tarım uygulamaları, tohum, gübre ve pestisit gibi girdilerin daha doğru ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlıyor. Böylece, çiftçiler gereksiz harcamalardan kaçınarak üretim maliyetlerini azaltabiliyor. Ayrıca, otomasyon sistemleri iş gücüne olan bağımlılığı azaltarak işçilik maliyetlerini de düşürüyor’’ diye konuştu. Teknolojinin çiftçilere iklim değişikliklerine ve zorlu çevre şartlarına daha kolay uyum sağlama imkanı sunduğunu kaydeden Doğan, “Hava durumu ve iklim verilerini gerçek zamanlı olarak takip eden sistemler, çiftçilere ekim ve hasat zamanlamasını optimize etme olanağı veriyor. Aynı zamanda, toprak analizi yapan teknolojiler, hangi bitkilerin hangi toprakta daha iyi yetişeceğini belirleyerek, doğal kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlıyor. Bu da hem çevrenin korunmasına hem de çiftçinin daha iyi sonuçlar almasına yardımcı oluyor’’ şeklinde konuştu. İklim değişikliği ile mücadele Dünyadaki su kaynaklarının giderek azaldığına da vurgu yapan Doğan, ‘’Bu nedenle tarımda suyun verimli kullanımı her zamankinden daha önemli. Akıllı sulama sistemleri, topraktaki nem oranını izleyerek suyu yalnızca ihtiyaç duyulduğunda kullanıyor. Böylece hem gereksiz su tüketimi engelleniyor hem de bitkilerin ihtiyaç duyduğu kadar su alması sağlanıyor. Bu teknoloji, özellikle su kıtlığı yaşanan bölgelerde büyük bir avantaj sunuyor. Tarım teknolojileri, çiftçilerin üretim süreçlerinde de veri bazlı kararlar almasına yardımcı oluyor, uygulamalar ve yazılımlar, ekimden hasata kadar olan süreçlerde veri toplayarak çiftçilere hangi yöntemlerin daha başarılı olduğunu gösteriyor. Bu veri analizi sayesinde çiftçiler gelecekteki üretimlerini optimize edebiliyor, hata oranlarını en aza indiriyor ve kârlarını maksimize edebiliyorlar’’ ifadelerin kullandı. Doğan, teknolojinin tarımda sağladığı avantajların, çiftçilerin daha verimli, ekonomik ve çevre dostu bir üretim modeli benimsemelerini sağladığını belirterek, “Çiftçiler, bu yeni teknolojilere uyum sağladıkça tarımsal üretim süreçlerinde büyük gelişmeler elde ederek, sürdürülebilir tarımın kapılarını aralıyor. Teknoloji ve tarımın bu güçlü birlikteliği, tarımın geleceğini şekillendirirken, çiftçilere de daha yüksek kazanç ve verim sağlıyor” şeklinde konuştu.

Adana’da ‘Beyaz Altın’ hasadı başladı Haber

Adana’da ‘Beyaz Altın’ hasadı başladı

Bir zamanlar pamuk ağalarıyla ünlü Adana'da ‘Beyaz altın’ pamuğun hasadı başladı. Sıcak hava nedeniyle verimi düşen pamuktan 70 bin ton rekolte bekleniyor. Çukurova’nın en önemli tarım üretim merkezlerinden uçsuz bucaksız tarım alanlarının sahibi pamuk ağaları ile film ve romanlara konu olan Adana'da 'Beyaz altın' olarak nitelendirilen pamukta, hasat başladı. Pamuk, lifiyle tekstile, çekirdeğiyle yağ ve yem sanayisine, linteriyle kağıt sanayine, küspesiyle de hayvancılık sektörüne ham madde sağlarken Adana, ülke üretiminde 5. sırada yer alıyor. Pamuk ekim alanları azaldı Bu sene kentte yaklaşık 147 bin dönüm alanda ekilen pamuktan dönüm başına ortalama 350-400, genel olarak da 70 bin ton rekolte bekleniyor.  Çiftçiler fiyat belirsizliğinden şikayetçi İlk hasadın başladığı Karataş ilçesinde ise pamuğun kilogram fiyatı 19-20 liradan alıcı buluyor. Çiftçiler ise fiyatın en az 30 lira olmasını, prim desteğinin de 5 lira olmasını istiyor. Sıcak hava verimi düşürdü Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, pamukta verimin sıcak havalar nedeniyle düştüğünü anlatarak, “Aşırı sıcaklar nedeniyle pamuk kozaları büyümedi. Geçen sene dönüme 500-550 kilogram verim alınan tarlalardan bu sene 300-350 kilogram verim alınıyor. Geçen yıl 182 bin dönüm alanda pamuk ekimi vardı ama bu sene ekim alanı 147 bin dönüme geriledi” ifadelerini kullandı. Türkiye’de yetişen pamuğun ülke ihtiyacını karşılayamadığını aktaran Doğan, “Şuanda ihtiyacımız olan pamuğun 3’te 1’ini üretiyoruz. Pamuk fiyatları şuanda 20-21 lira arasında. Ancak biz fiyatların en az 30 lira olmasını, prim desteğinin de 5 lira olmasını bekliyoruz” dedi. 300 dönüm alanda pamuk eken çiftçi Melih Mert Çopur ise verimin düşük, fiyatlarında kendilerini kurtarmadığını söyledi.

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan: Tarımda planlama ve iklim dostu uygulamalar şart Haber

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan: Tarımda planlama ve iklim dostu uygulamalar şart

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, tarımda plansız üretim ve iklim değişikliği gibi sorunların üstesinden gelmek için tarımsal üretimde planlamaya dayalı bir model benimsenmesini ve çiftçilerin piyasa taleplerine uygun üretim yapmalarının teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Doğan, tarım sektörüne katkı sunan çiftçilerin, bir yandan fazla ekilen ürünlerin pazar değerinin düşmesiyle zarar ederken, diğer yandan artan sıcaklıklar ve aşırı hava şartları nedeniyle ürün kayıpları yaşadıklarını hatırlatarak, “Bu durum, çiftçilerin gelirlerinde büyük düşüşlere yol açıyor ve tarım sektörünün sürdürülebilirliği açısından ciddi tehditlerle karşı karşıya kalınıyor” diye konuştu. Plansız üretim ve iklim değişikliği tarımı nasıl etkiliyor? Tarım sektörünün son yıllarda yaşanan plansız üretim ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle karşı karşıya olduğunu kaydeden Doğan, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'de tarım sektöründe uzun yıllardır süregelen plansız üretim, çiftçilerin en büyük sorunlarından biri haline gelmiştir. Özellikle belirli ürünlerde, piyasa talebinin üzerinde bir üretim gerçekleştirildiğinde, ürün fazlası meydana gelmekte ve bu durum pazar fiyatlarının ciddi şekilde düşmesine neden olmaktadır. Örneğin, bu yıl fazladan ekilen bazı ürünler, çiftçilerin beklediği geliri elde edememesiyle sonuçlanmıştır. Ürün fazlası nedeniyle pazar doygunluğu oluşmuş, fiyatlar düşmüş ve çiftçiler emeğinin karşılığını alamamıştır. Plansız üretim yalnızca ekonomik kayıplara neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda doğal kaynakların verimsiz kullanılmasına da yol açıyor. Özellikle su ve toprak gibi kaynakların gereksiz yere tüketilmesi, tarımsal üretimin uzun vadede sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Bu da, ülkenin tarımsal potansiyelini zayıflatıyor ve gıda güvenliğini riske atıyor.” Doğan, bölgede çiftçilerin, iklim değişikliğinin getirdiği zorluklarla da başa çıkmak zorunda kaldığını ifade ederek, “Özellikle son yıllarda artan sıcaklıklar ve aşırı hava olayları, tarımsal üretimi olumsuz yönde etkiliyor. Bu yıl, Çukurova’da sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle ekinler yandı ve çiftçiler büyük ürün kayıpları yaşadı. Aşırı sıcaklar, bitkilerin büyüme sürecini olumsuz etkileyerek verimliliği düşürdü ve hasat döneminde beklenen ürün miktarı elde edilemedi. Ayrıca, iklim değişikliği yalnızca sıcaklık artışıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda yağış rejimlerinde de düzensizliklere yol açıyor. Beklenmedik kuraklıklar veya ani sağanak yağışlar, tarımsal faaliyetleri sekteye uğratıyor ve çiftçilerin planlarını altüst ediyor. Bu durum, tarımda belirsizliği artırarak çiftçilerin risklerini yönetmelerini zorlaştırıyor" dedi. "Pamuk üreticileri zor durumda destekler yetersiz kalıyor" Doğan, mısıra ve buğdaya verilen desteğin pamukta yetersiz kaldığını belirterek, "Pamuk üreticileri zor durumda kaldı. Pamuk üreticileri, artan maliyetler ve düşük piyasa fiyatları karşısında yeterli gelir elde edemediler. Desteklerin dengesiz dağılımı, bazı bölgelerde pamuk üretiminin azalmasına ve çiftçilerin alternatif ürünlere yönelmesine neden oldu. Pamuk, Türkiye ekonomisi için stratejik öneme sahip bir ürün olmasına rağmen, çiftçilerin bu üründen elde ettiği gelirler son yıllarda azalma eğiliminde. Desteklerin yetersizliği, pamuk üreticilerini zor durumda bırakmakta ve bu durum, pamuk üretimindeki sürekliliği tehlikeye atmaktadır. Çiftçilerin pamuk üretiminden uzaklaşması, hem yerli sanayiye ham madde teminini zorlaştıracak hem de ülkenin pamuk ithalatına bağımlılığını artıracaktır" ifadelerini kullandı. Çiftçilerin geleceği için ne yapılmalı? Doğan, tarım sektöründe yaşanan zorlukların çiftçilerin geleceğe dair kaygılarını artırdığını ifade ederek, "Plansız üretim, iklim değişikliği ve yetersiz destekler gibi sorunların çözüme kavuşturulması, tarım sektörünün sürdürülebilirliği için hayati önem taşımaktadır. Tarımda plansız üretim ve iklim değişikliği gibi sorunların üstesinden gelmek için, öncelikle, tarımsal üretimde planlamaya dayalı bir model benimsenmeli ve çiftçilerin piyasa taleplerine uygun üretim yapmaları teşvik edilmelidir. Bunun yanı sıra, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek için tarımsal faaliyetlerde iklim dostu uygulamaların yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır. Devlet desteklerinin çiftçi zarar etmeyecek şekilde dağıtılması, çiftçilerin ekonomik istikrarını sağlamada kilit rol oynayacaktır. Pamuk gibi stratejik ürünlerde desteklerin artırılması, çiftçilerin bu alanda faaliyet göstermeye devam etmelerini teşvik edecektir. Bu sayede, hem tarım sektörünün sürdürülebilirliği sağlanacak hem de ülke ekonomisi güçlendirilecektir" şeklinde konuştu.

Yüreğir Ziraat Odası’ndan çiftçilere ekstra maliyet uyarısı Haber

Yüreğir Ziraat Odası’ndan çiftçilere ekstra maliyet uyarısı

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, tarım sektörünün içinde bulunduğu zorlu süreci değerlendirirken, çiftçilerin karşılaştığı maliyet baskısına dikkat çekti. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, kredi çekmek isteyen çiftçilerin 10 milyon ve üzerinde çıkan tarla veya bahçesi için ikinci ekspertiz uygulamasının çiftçiler üzerinde ekstra maliyet unsuru haline geldiğini belirterek, bu uygulamanın 20 milyon ve üzeri rakamlar için yapılmasını ve ekspertiz ücretlerinin de azaltılması gerektiğini vurguladı. Çiftçilerin tüm yıl boyunca birçok sorunla mücadele ettiğini ve her geçen gün artan maliyetlerle karşı karşıya kaldığını ifade eden Doğan, ‘’Çiftçiler üretime devam edebilmek için kredilere ihtiyaç duymaktadır. Ancak, kredi başvuru sürecinde ekspertiz ücretlerinin yanı sıra 10 milyon TL’nin üzerinde çıkan rakamlar için ikinci bir ekspertiz raporu istenmesi, çiftçilere ekstra bir maliyet anlamına gelmektedir. Tek ekspertiz raporu için 13 bin TL ödeyen ve zaten zor durumda olan çiftçilerin, ikinci ekspertiz ücreti mali yükünü daha da artırmakta ve çiftçiler üzerinde bir baskı oluşturmaktadır” dedi. Tarım sektörünün sürdürülebilirliği açısından bu tür ekstra maliyetlerin azaltılmasının önemli olduğunu kaydeden Doğan, “BDDK’nın, her yıl enflasyon oranına göre ekspertiz limitlerini artırması gerekiyor. Bu artış yapılmadığında, limitler düşük kalıyor ve bu durum, ikinci bir ekspertiz yapılma zorunluluğunu doğuruyor. Sonuç olarak, tüm çiftçilerimiz bu durumdan mağdur oluyor. Bu yanlıştan bir an önce kurtulmamız gerekiyor. Çiftçilerimiz, zaten artan girdi maliyetleri ve düşük ürün fiyatları ile mücadele ediyor. Gerekli adımlar bir an önce atılmalı, rakamlar bir an önce revize edilmelidir. Yetkililerden, bu uygulamanın gözden geçirilmesini ve çiftçilerin mali yükünün hafifletilmesini talep ediyoruz’’ şeklinde konuştu.

Adana'da sıcak hava pamuk rekoltesini düşürdü Haber

Adana'da sıcak hava pamuk rekoltesini düşürdü

Adana'da sıcak hava pamukta rekolteyi etkiledi. Yaklaşık 147 bin dönüm alanda ekilen pamuktan 70 bin ton rekolte bekleniyor. Uçsuz bucaksız tarım alanlarının sahibi pamuk ağaları ile film ve romanlara konu olan Adana'da 'beyaz altın' olarak nitelendirilen pamukta hasat yaklaşık 2 hafta sonra başlayacak. Pamuk, lifiyle tekstile, çekirdeğiyle yağ ve yem sanayisine, linteriyle kağıt sanayiine, küspesiyle de hayvancılık sektörüne ham madde sağlıyor. Pamukta Adana, üretimle beşinci sırada yer alırken bu sene kentte yaklaşık 147 bin dönüm alandan 70 bin ton rekolte bekleniyor. Sıcak havanın verimi düşürdüğü pamukta ise çiftçiler fiyatın 30 lira olmasını bekliyor. “Fiyat 30 lira olmalı” Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Bir zamanlar aklımıza pamuk ağaları gelirdi. Ancak Adana ve birçok ilde pamukta sıkıntılar var. Pamukta gümrük vergilerini arttıramadığımız için fiyatlar doğrudan dünya pamuk fiyatlarıyla entegredir. Şu anda kütlü pamuğun kilogram fiyatı serbest piyasada 19 lira. Ocak-Şubat aylarında 25 liraya çıkmıştı. Hasatta fiyatın 30 lira olması gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Pamukta verim kaybı yaşadık” Pamukta rekoltenin sıcak hava nedeniyle düştüğünü anlatan Doğan, “Pamuğun kozaları sıcak havalar nedeniyle büyümedi. O nedenle verim kaybı yaşayacağız. Pamuk ülkemiz için olmazsa olmaz ürünlerden. Ülkemize yeteceği pamuğun 3'te 1'ini üretiyoruz. Pamuğun kilogram fiyatına 1 lira 60 kuruş prim desteği veriliyor. Bu desteğinde 5 lira olması gerekiyor. Şu andaki gibi hasatta da fiyat 19 lira olursa çiftçi pamuktan para kazanamaz” diye konuştu.

Adana'da mayer limon hasadı başladı: Bahçede 13, halde 25 lira Haber

Adana'da mayer limon hasadı başladı: Bahçede 13, halde 25 lira

Adana'da hasadı başlayan mayer cinsi limonun bahçede kilogram fiyatı 10-13 liradan satılırken halde 20-25 liradan alıcı buluyor. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Şu an alıcılar ve satıcılar memnun. Hasat, havaların sıcak olmasından dolayı erken başladı” dedi. Türkiye'nin en önemli tarım merkezlerinden Adana'da mayer cinsi limonun hasadı başladı. Hava sıcaklığı nedeniyle hasadı yaklaşık 3 hafta önce başlayan ve kent genelinde 230 bin dönüm alanda üretimi yapılan limondan 641 bin ton rekolte hedefleniyor. Kesim tarihi belirlenmedi Öte yandan limonun resmi kesim tarihinin ise ‘Turunçgil Kesim ve İhraç Tarihlerini Belirleme Komisyonu' tarafından önümüzdeki günlerde açıklanması, şu anda kesilen limonlara pahalılığın önüne geçilmesi için göz yumulduğu öğrenildi. Mayer cinsi limonun fiyatı bahçede 10-13 lira arasında, halde ise 20-25 lira arasında alıcı buluyor. “Sıcak hava hasadı erkene çekti” Hasat sırasında gazetecilere konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Bu yıl havaların çok sıcak ve nemli gitmesinden dolayı hasat erken başladı. Şu an limonun suyu var ama biraz daha beklersek limonda su daha da bollaşacak. Eski yatak limonun şu anda halde kilogram fiyatı 50-55 lira ama bu mayer cinsi limon bahçede 10-13, halde 20-25 lira arasında. 1 hafta sonra yatak limonlar bitecek ve bu mayer cinsi limon piyasada kalacak” dedi. “641 bin ton rekolte bekleniyor” Adana genelinde 230 bin dönüm alanda limon dikimi olduğunu söyleyen Doğan, “Adana'da bu sene 641 bin ton limon rekoltesi bekliyoruz. Geçen seneye oranla rekoltede yüzde 30 düşüş var. Bunun da en büyük nedeni hem sıcak hava hem de geçen sene para etmeyen limon ağaçları söküldü. Ancak bu rekolteyle de hem yurt içine hem de yurt dışına yetecek limonumuz var. Şu anda alıcı da satıcı da memnun” ifadelerini kullandı. 280 dönüm alanda limon üretimi yapan çiftçi Metin Televi ise fiyatlardan memnun olduklarını, verimin de dönüm başına 5-6 ton limon beklediklerini söyledi.

Çukurova'da kuraklık çiftçileri zor durumda bıraktı Haber

Çukurova'da kuraklık çiftçileri zor durumda bıraktı

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, 2024'ün ilk yarısında Çukurova'da yağışın beklenenden az olduğunu ifade ederek, “Bölgede su kıtlığı ve kuraklık yaşandı. Kuraklık, tarımsal sulama ihtiyaçlarını artırdı ve bu da çiftçilerin maliyetlerini yükseltti. Özellikle narenciye bahçeleri, mısır tarlaları vs. gibi sulama gerektiren alanlar, su kıtlığından olumsuz etkilendi. Su kaynaklarının azalması, ürün verimliliğini düşürdü ve çiftçilerin gelirlerinde azalmaya neden oldu" dedi. Türkiye tarımının başkentinde üreticilerin 2024 yılının ilk altı ayında çeşitli zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldığına dikkat çeken Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, sorunlar ve çözüm önerileriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Kuraklık ve su kıtlığı Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan, 2024'ün ilk yarısında Çukurova'da yağışın beklenenden az olduğunu ifade ederek, “Bölgede su kıtlığı ve kuraklık yaşandı. Kuraklık, tarımsal sulama ihtiyaçlarını artırdı ve bu da çiftçilerin maliyetlerini yükseltti. Özellikle narenciye bahçeleri, mısır tarlaları vs. gibi sulama gerektiren alanlar, su kıtlığından olumsuz etkilendi. Su kaynaklarının azalması, ürün verimliliğini düşürdü ve çiftçilerin gelirlerinde azalmaya neden oldu. Öncelikle, su yönetimi ve damlama sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması önemlidir. Kuraklıkla başa çıkmak için su kaynaklarının etkin kullanımı ve su tasarrufu sağlayan yöntemlerin uygulanması gerekmektedir. Devlet destekli hibe programları ve düşük faizli krediler, çiftçilerin bu sistemleri kurmalarına yardımcı olacaktır” dedi. Girdi maliyetlerindeki artış Doğan, gübre, tohum, yakıt ve tarım ilaçları gibi tarımsal girdilerin maliyetlerinde yaşanan artışın, çiftçilerin üretim maliyetlerini ciddi oranda yükselttiğini söyleyerek, “Döviz kurlarındaki dalgalanma riski, ithal edilen tarım girdilerinin maliyetlerini artırırken, enflasyonist ortamın oluşturduğu belirsizlik ihracatta da rekabet gücünü azalttı. Çiftçilerin kar marjları daraldı, ekonomik baskı oluştu. Girdi maliyetlerindeki artış, çiftçilerin yeni yatırımlar yapmasını ve tarımsal üretimde verimliliği artırıcı teknolojileri kullanmasını zorlaştırdı. Girdi maliyetlerinin azaltılması için, gübre ve diğer tarımsal girdilerde devlet desteklerinin artırılması ve yerli üretimin teşvik edilmesi önemlidir” diye konuştu. Pazarlama ve satış sorunları Ürünlerin pazarlara erişiminde yaşanan lojistik sorunlar ve düşük ürün fiyatları, çiftçilerin gelirlerini olumsuz etkilediğini kaydeden Doğan, “Özellikle temel tarım ürünlerinde fiyat dalgalanmaları yaşandı. Tarım ürünlerinin pazara zamanında ve uygun fiyatlarla ulaşmaması, çiftçilerin gelir kaybına uğramasına neden olurken tüketiciler de bu durumdan olumsuz etkilendi. Ayrıca, ihracat pazarlarında yaşanan rekabet ve standartlara uyum sorunları da çiftçilerin satışlarını olumsuz etkiledi. Ürünlerin pazara erişimini kolaylaştırmak için lojistik altyapının iyileştirilmesi ve yurtdışında yeni pazarların oluşturulması gereklidir. Devlet ve özel sektör iş birliğiyle oluşturulacak dijital pazarlama platformları, ürünlerin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayabilir. Bu sayede, çiftçiler ürünlerini daha rahat ve zarar etmeden satabilme imkanı bulabilir” dedi. İklim değişikliği İklim değişikliğinin etkilerinin tarım takviminde belirsizliklere ve bazı ürünlerde verim kayıplarına yol açtığını belirten Doğan, şunları kaydetti: “Özellikle ani hava değişimleri, ürünlerin olgunlaşma süreçlerini olumsuz etkiledi. Bu yıl tüm zamanların en sıcak Haziran ayında meteorolojik afet yaşandı. Hava sıcaklığının gölgede 43 derece olmasından dolayı aşırı sıcaktan insanlar kadar başta kavun, karpuz, domates olmak üzere bitkiler de etkilendi. Bu durum, çiftçilerin planlama yapmasını zorlaştırdı ve tarımsal üretimde aksamalara neden oldu. İklim değişikliğine uyum sağlamak için gerekli önlemler alınmadığında, uzun vadede tarımsal üretimde ciddi sorunlar yaşanabilir. İklim değişikliğine uyum sağlamak için, erken uyarı sistemleri kurulmalı ve iklim dostu tarım uygulamaları teşvik edilmelidir. Çiftçilerin iklim değişikliğine karşı dirençli çeşitler kullanmaları ve uygun tarım tekniklerini benimsemeleri önemlidir. Bu sayede, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri en aza indirilebilir. Sonuç olarak, 2024 yılının ilk altı ayında Çukurovalı çiftçilerin yaşadığı sorunlar, tarımsal üretim üzerinde ciddi etkiler oluşturmuştur. Bu sorunların çözümü için alınacak önlemler ve yapılacak yatırımlar, bölgenin tarımsal üretim potansiyelini artırabilir ve çiftçilerin ekonomik durumlarını iyileştirebilir. Çiftçilere yönelik finansal destek programları artırılmalıdır. Mikro krediler oluşturulmalı, faizsiz krediler tanımlanmalı mevcut borçlar faizsiz ertelenmelidir. Tarım sektörünün sürdürülebilirliği ve gelecek nesillerin gıda güvenliği için, çiftçiler pozitif ayrımcılıkla desteklenmelidir.”

Mehmet Akın Doğan: Milletvekilleri narenciye üreticilerine sahip çıkmalı Haber

Mehmet Akın Doğan: Milletvekilleri narenciye üreticilerine sahip çıkmalı

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, Ağustos- Eylül aylarında hasadı başlanacak narenciye ile ilgili sulama fiyatlarının artışlarına dikkat çekerek, milletvekillerinin çiftçilere sahip çıkmasını istedi. İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT'un haberine göre; Narenciye üreticileri sulama fiyatlarından dertli.  23 yılında Devlet Su İşleri sulama kanallarından 200 dönüm için narenciye sulaması için ödenen rakam 15 bin 684 lira iken, bu rakam 2024 yılında 88 bin 447 liraya yükseldi. Mazottan ilaca, gübreden işçiliğe yüksek girdi maliyetleriyle üretim mücadelesi veren çiftçilerin bu zamla birlikte mağduriyetleri daha da arttı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, narenciye üretimi yapan çiftçilerin kullandıkları girdi maliyetlerinin yanı sıra kullandıkları su paralarında da ciddi artış yaşandığını anlattı. Bu konu ile ilgili gerekli görüşmeleri her fırsatta yaptıklarını aktaran Doğan, milletvekilleri ile konuyu görüştüklerini belirtti. Bu güne kadar belli başlı milletvekillerinin yanı sıra kimsenin bu sorunları dile bile getirmediğine dikkat çeken Doğan, Adana Milletvekillerine şöyle seslendi; “2023 yılında Devlet Su İşleri sulama kanallarından 200 dönüm için narenciye sulamasına ödediğimiz para 15.684 liraydı. Bu yıl sulama fiyatlarına gelen yeni zamlarla birlikte 88.447 lira ödememiz gerekiyor. Çiftçimiz 2023 yılında hangi üründen para kazandı ki? 2024 yılında narenciye yok denecek kadar az. Çiftçimizin hiçbir ürününe bu kadar zam gelmemişken, Devlet Su İşleri çiftçiyi düşünmeden hesap yapıyor. Çiftçi bu borçları ödeyemez. Sizden Milletvekili olarak çiftçilerimize sahip çıkmanızı istiyoruz.” Adana’nın ülke tarımının başkenti olduğunu vurgulayan Doğan, “Adanalı çiftçilerimizin sorunlarını sizlere iletiyoruz, ancak çiftçimizin sorunlarına yönelik bir cevap dahi alamıyoruz. Adana, ülke tarımının başkenti ve önemli bir şehir olmasına rağmen, milletvekillerimiz tarafından maalesef sahipsiz bırakılıyor. Sorunlarımızı dikkate almanız ve çözüm önerileri ile bizlere destek olmanız umuduyla” ifadelerini kullandı.

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan : Çukurova'da modern sulama sistemlerine geçiş şart Haber

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan : Çukurova'da modern sulama sistemlerine geçiş şart

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan Çukurova’nın tamamında eski vahşi sulama alışkanlıklarının olduğunu ve bir an önce yerini cazibeli kapalı basınçlı sulama, yağmurlama ve damlama sulama sistemlerine bırakmasının sağlanması gerektiğini söyledi. Doğan, yaptığı açıklamada, “Bölgelerimizdeki tarım arazilerimiz, Yedigöze Barajı, Çatalan Barajı ve Seyhan Barajlarımızla sulanmakta. Ancak maalesef Çatalan Barajı’nın kotu 125 metre. Adana ilimiz ve ilçelerimizin bir kısmına 115 metreden içme suyu sağlanmakta. Çatalan Barajı'nın şu anda geldiği kot yüksekliği 118 metre ve 3 metre daha inerse içme suyu sağlanamayacağı için tarımsal sulama sekteye uğrayacak” dedi. Doğan, şöyle devam etti: "Barajlarımızda 2 milyar 100 milyon metreküp su var ancak biz bu suyun sadece üçte birini kullanabiliyoruz. 1 milyar 400 milyon metreküp suyu 115 metrenin altındaki rakımda olduğu için kullanamıyoruz. Kuzeyden dağlardan barajlarımıza gelen su 10 milyon metreküp, saniyede 230 metreküp su kullanılmakta yani günlük kullanılan su 20 milyon metreküp. Tarımda sulama sıkıntısı olmaması için aradaki bu yüzde 50 farkın kapanması gerekmektedir. Büyükşehir Belediyesi Adana’ya verilen içme suyunun 115 metre kotun altına çekme çalışmalarına acilen başlamalıdır." Doğan, “Ürünlerin yıl sonuna kadar sulanmasını sağlamak amacıyla Temmuz ayının ortalarından sonra mısır sulaması bittiğinde 5 gün bir bölgeye 5 gün diğer bölgeye olmak üzere, sulama sisteminde rotasyona gidilecek. Bizim bölgemizde pamuk, soya, mısır gibi ürünler vahşi sulama sistemiyle sulandığı için akşamdan verilen su toprağın üstünde erozyona sebep oluyor ve topraklarımızın verimi azalıyor. Buharlaşarak suyun kaybolduğu da değerlendirilirse gelecek nesillere verimli topraklar bırakmak için modern sulama sistemlerine geçilmesi desteklenmelidir” ifadelerini kullandı. Doğan, vahşi sulama yapılmaması gerektiğini belirterek, “Vahşi sulama yöntemlerinin yerine, daha verimli olan ve sürdürülebilir damla sulama ve yağmurlama gibi modern sulama sistemleri ve sulama tekniklerinin benimsenmesi, su kaynaklarının daha etkili kullanılmasını sağlarken, aynı zamanda bitkilerin ihtiyaç duyduğu su miktarını optimize eder. Bu yöntemler, su tasarrufu sağlayarak, su kaynaklarının sürdürülebilirliğini artırır ve tarım arazilerinin verimliliğini korur” şeklinde konuştu

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.