TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yılmaz Güney

İLKHABER-Gazetesi - Yılmaz Güney haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yılmaz Güney haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü' alan Nur Sürer kadına şiddete dikkat çekti Haber

Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü' alan Nur Sürer kadına şiddete dikkat çekti

Ülkemizin en prestijli organizasyonlarından biri olan Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin 61. yılı, görkemli bir kapanış gecesiyle sona erdi. Bu yıl 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü', "Mukadderat" filmindeki performansıyla Nur Sürer ve "Ayşe" filmindeki rolüyle Binnur Kaya'ya verildi. Ödül konuşmasında kadına şiddet konusuna dikkat çeken Sürer, "Çocuklardan elinizi çekin. Kadınlardan elinizi çekin. Hayvanlardan elinizi çekin. Ağaçlardan elinizi çekin," diyerek toplumsal sorunlara yönelik güçlü bir mesaj iletti. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde İki Kadın Oyuncuya 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü' Ödül töreninin sunuculuğunu üstlenen Şebnem Dönmez'in açılış konuşmasının ardından, jüri üyesi Gökçe Bahadır, iki oyuncunun performanslarını övdü: “Öyle iki kadın vardı ki, biz o iki kadına da ödül vermeyi çok istedik. Bu dalda iki ödülümüz olacak,” diyerek bu yılki ödüllerin özel bir anlam taşıdığını vurguladı. Bahadır, “Toplumumuzda çok farklı yerlerden gelen iki kadını çok farklı şekillerde temsil eden iki hikayenin iki güçlü kadını,” diyerek her iki oyuncunun da performanslarını takdir etti. Nur Sürer’den Duygusal Bir Konuşma Ödülü alan Nur Sürer, sahnede yaptığı konuşmasında Yılmaz Güney'e atıfta bulundu. Sürer, “Bu ödülü, biz sinemacıların en kıymetlisi, en ustamız Yılmaz Güney için alıyorum,” diyerek ödülünü ona ithaf etti. 45 yıllık oyunculuk kariyerinden bahseden Sürer, geçmişte kendisine ilham veren yönetmenleri andı ve toplumsal sorunlara değindi: "Çocuklardan elinizi çekin. Kadınlardan elinizi çekin. Hayvanlardan elinizi çekin. Ağaçlardan elinizi çekin."

Güney: Yılmaz Güney filmleri adaletsizlikle, baskıyla ve zulümle mücadelenin bir manifestosu niteliğindedir Haber

Güney: Yılmaz Güney filmleri adaletsizlikle, baskıyla ve zulümle mücadelenin bir manifestosu niteliğindedir

Türkiye sinemasının önemli isimlerinden Yılmaz Güney, ölümünün 40’ıncı yılında, Esenyurt’taki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde Güney Kültür Sanat Edebiyat dergisi tarafından düzenlenen programla anıldı. Güney’in eşi Fatoş Güney, “Yoksulların umudu, susturulmaya çalışılanların haykırışı oldu. Filmleri adaletsizlikle, baskıyla ve zulümle mücadelenin bir manifestosu niteliğindedir. Bizler de onun eserlerinden, mücadele ruhundan ve direnişinden ilham alarak onun açtığı yolda yürümeye devam ediyoruz” dedi. “Savaşa karşı barışı savunmak için daha kararlı olmalıyız” Programın açılış konuşmasını yapan Güney dergisi sorumlu yazı işleri müdürü Tuncay Özkaradeniz, “Savaşa karşı barışı savunmak için daha kararlı olmalıyız. Şu lanetli ortamda kültür, sanat, edebiyat cephesinde Güney’i güçlü bir mevzi hâline getirmekten başka çaremiz yoktur. Bizim kavgamız, ezilen ve baskı altında tutulan halkların kendi kaderlerini kendilerinin belirledikleri düzenin kurulması kavgasıdır. Sözlerimi Yılmaz Güney’in sözleriyle noktalamak istiyorum; ‘Dost ve düşman herkes bilsin ki, kazanacağız. Mutlaka kazanacağız. Bir köle olarak yaşamaktansa özgürlük savaşçısı olarak ölmek daha iyidir’.” “Yaşasaydı ya hapishanede ya da sürgünde olacaktı” Fatoş  Güney, “İçimizde güzel günlere olan inanç ve umut tükenmez. Umut hiçbir zaman tükenmez, sürer. Yaşasaydı ya hapishanede ya da sürgünde olacaktı. Bugün burada Yılmaz Güney’i anarken onun mirasını yaşatmak, yeni nesillere aktarmak sorumluluğunu taşıyoruz hepimiz. Yoksulların umudu, susturulmaya çalışılanların haykırışı oldu. Filmleri adaletsizlikle, baskıyla ve zulümle mücadelenin bir manifestosu niteliğindedir. Bizler de onun eserlerinden, mücadele ruhundan ve direnişinden ilham alarak onun açtığı yolda yürümeye devam ediyoruz. Yılmaz’ın hatıraları önünde aşkla ve minnetle eğiliyor ve onu saygıyla, özlemle bir kez daha anıyorum” şeklinde konuştu.

Yılmaz Güney’in hayatı film oluyor Haber

Yılmaz Güney’in hayatı film oluyor

Oyuncu, yönetmen, senarist ve yapımcı Yılmaz Güney'in hayat hikayesi beyaz perdeye aktarılıyor. Yapımcılığını Kazım Çarman, yönetmenliğini Cihan İnan'ın üstleneceği filmin Yılmaz Güney’in hayat hikâyesini beyaz perdeye taşıyacak sinema filminin hazırlıkları başladı. "Cem Karaca’nın Gözyaşları" filminde de rol alan oyuncu İsmail Hacıoğlu, "Yılmaz Güney"i canlandıracağı konuşulurken yeni bir iddia da gündeme geldi. Yılmaz Güney’in eski eşi Nebahat Çehre bu duruma rahatsız oldu. Ugly King Production'ın yapımcılığında çekilecek filmde, Güney'in Isparta yarı açık ceza evinde yatarken Hubschmide'e gönderdiği mektubun ardından yaşananlar, yarım kalan "Yol" filminin tamamlanma süreci, Isparta cezaevinden Rodos adasına, İsviçre ve Fransa'ya uzanan kaçış hikayesi konu alınacak. İsviçreli yapımcı Edi Hubschmid, Güney'in hapishaneden kaçışı ve ölümüne kadar geçen süreyi "Yol Bir Sürgün Hikayesi" adlı kitapta toplamıştı. Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin'in haberine göre ise Güney'in 1967-68 yıllarında evli kaldığı Nebahat Çehre'nin ise filmde adının geçmesini istemediği iddia edildi. Oyuncu Nebahat Çehre, "Ben isteseydim çoktan film yapardım. Çok şey yaşadık ama bunların film olmasını ya da bir filmde geçmesini istemem... "Yaşadıklarımız bizde kalsın. Zaten Fatoş Hanım'ın da bizden bahsedeceğini sanmıyorum" dedi.

Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk'un kaleminden '2000 yıllık Adanalı Hadro' hikâyeleri Haber

Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk'un kaleminden '2000 yıllık Adanalı Hadro' hikâyeleri

Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk'un 1. Yüzyıl’da Taşköprü’yü yaptıran Roma İmparatoru Hadrianus'un “2000 yıllık Adanalı Hadro” başlığıyla sosyal medyada yayınladığı hikâyeleri, Adana’nın renkli tarihini yeniden canlandırıyor. Çukurova'nın kalbinde yer alan ve tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış köklü bir şehir olan Adana, Türkiye'nin sanayileşen ilk şehirlerinden birini oluşturuyor. Bereketli toprakları, stratejik konumu ve canlı kültürü ile öne çıkan Adana'nın tarihi M.Ö. 7000'li yıllara kadar uzanıyor. İlk yerleşimlerin Neolitik dönemde gerçekleştiği bilinen Adana, Hititler, Asurlular, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar gibi birçok medeniyetin izlerini taşıyor. Her medeniyetin tarihi dokusu ile kültürel açıdan zenginleşen Adana, farklı kültürlerin ve etnik kökenlerin bir arada yaşadığı kozmopolit bir şehir olarak öne çıkıyor. Güçlü bir kültürel mirasa sahip olan Adana, zengin mutfak kültürüyle Türkiye'nin önemli gastronomi rotasında yer alırken, misafirperver ve sıcakkanlı insanlarıyla konuklarına kucak açıyor. Geleneklere ve göreneklerine bağlı olan Adanalılar, aynı zamanda yeniliklere de açık bir toplum olarak gerek yurt içinde ve gerekse ülke sınırları dışında bu değerleriyle ününü koruyor. Adana, sanat, spor ve iş dünyasına da birçok isim kazandırdı Eğitimci İlay Bilgili'nin "Orhan Kemal olmasaydı ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’ ya da ‘Hanımın Çiftliği’ adlı romanlar hayatımızda asla olmayacaktı. Eğer çirkin kral ‘Yılmaz Güney’ olmasaydı, 1982 yılında Cannes Film Festivali’nin En İyi Film kategorisindeki ödülü Türkiye ‘Yol’ filmi ile bir yumruk gibi havaya kaldıramayacaktı. Ferdi Tayfur olmasaydı ‘Ben de özledim ben de…’ diye asla içlenemeyecektik örneğin. Eğer Ali Özgentürk olmasaydı Selvi Boylum Al Yazmalım’ın senaryosu öyle şahane yazılamayacaktı. Muzaffer İzgü olmasaydı örneğin belki ‘bazı’ şeylere başka bir gözle bakmayacaktık. Aytaç Arman olmasaydı Türk sineması bir eksik kalacaktı hep. Haluk Levent olmasaydı gitar çalmak isteyen her gencin o ilk şarkısı olmayacaktı, sahillerde ateş başında söz ve müziği Serhan Kelleözü'ne ait olan ‘Akdeniz Akşamları’ söylenmeyecekti hiç." ifadeleriyle bahsettiği bereketli topraklara sahip Adana, sanat, spor ve iş dünyasına da birçok isim kazandırdı. Yaşar Kemal, Feridun Düzağaç, Atilla İlhan, Erol Büyükburç, Şener Şen, Fatih Terim, Hasan Şaş, Murat Göğebakan, Müslüm Gürses, Kıvanç Tatlıtuğ, Demir Demirkan, Menderes Samancılar, Ayşe Arman, Nebil Özgentürk, Cenk Koray, Salih Güney, Faruk Tınaz, Ümit Besen gibi ünlü isimler, şimdilerde festivaller kenti olan Adana'da dünyaya gözlerini açtı. Sanatın hemen hemen her alanında adından söz ettiren Adana, yazın dünyasında olduğu gibi medyada da güçlü kalemlerle anıldı. Bu güçlü kalemlerden biri olan Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk da, kendine has şiveye ve deyimlere sahip Adana'nın tüm değerlerini, bir süre önce kaleme almaya başladı. Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk'un, sosyal medya platformlarında paylaştığı hikâyelerin baş kahramanı ise 1. Yüzyıl’da Adana'da meşhur Taşköprü'yü yaptıran Roma İmparatoru Hadrianus (Hadro) oldu. '2000 yıllık Adanalı Hadro' başlıklı hikâyelerde, İsmet Ramazan Selçuk, Adana yaşamının her alanındaki anekdotlara yer vermeye başladı. Binlerce kişi tarafından beğeniyle okunan hikâyeler, Selçuk'un "Lan gardaş, mavra, allöş, cıncık, cırlazmak, mızıkçılık yapmak, çimmek, essah ve gadasını almak" gibi yöresel deyimlerle daha da çekici hâle geldi. Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk'un Hadrianus'un "Hadro" ismiyle sosyal medya platformlarında paylaştığı hikâyeleri, tarihi eğlenceli ve ilgi çekici bir şekilde sunumla geniş bir kitleye ulaşmayı başardı. Yılmaz Pütün’ün (Yılmaz Güney) beyaz perdeye uzanan ilginç hikayesi '2000 yıllık Hadro' hikâyelerinin 4 bölümden oluşan ve esas adı Yılmaz Pütün olan Yılmaz Güney ile ilgili kısımları da hayli ilgi çekici oldu. İsmet Ramazan Selçuk, Yılmaz Pütün’ün (Yılmaz Güney) kardeşi Yaşar Pütün'den de bahsettiği paylaşımlarında, 'Çirkin Kral'ın yaşamında bugüne kadar az bilinen kesitlere yer verdi. İsmet Ramazan Sulçuk, Adana'nın sosyal ve kültürel zenginliklerini gelecek kuşaklara aktarmak ve bu konuda kalıcı eser bırakmak amacıyla hikayeler yazmaya başladığını belirterek, "Önce Adana'nın geçmişte kullanılan ve bazıları gümünüze kadar gelen bazı yöresel deyimlerinin ağırlıklı olduğu bu yazı dizisinde, yolumuz Roma İmparatoru Hadrianus ile kesişti. Köklü geçmişi, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olması, kültürel çeşitliliği, sanat ve spor dünyasına katkıları ve ünlü isimlerin yetiştiği bir kent olduğu vurgulanan Adana'daki unutulmaz yaşanmışlıklar, Hadro ile yine yöresel deyimlerle anlatılmaya başlandı." dedi. Yine Adanalı olan Sefa Sofuoğlu’nun Hadrianus ve İsmet Ramazan Selçuk’u betimlediği görsel ile sunulan  '2000 yıllık Hadro' hikâyelerinin, daha sonra başka hikayelerinde yer alacağı kitap haline gelmesi bekleniyor.

Ahmet San ile Fatoş Güney arasındaki anlaşmazlık son buldu: Film projesi başlıyor Haber

Ahmet San ile Fatoş Güney arasındaki anlaşmazlık son buldu: Film projesi başlıyor

Yapımcı Ahmet San, Yılmaz Güney'in hayatını beyazperdeye taşıyacakları film projesinde anlaşmazlık yaşadığı Fatoş Güney ile uzlaştı. Fatoş Güney'in önceki sözleşmeyi feshetmesiyle ortaya çıkan süreç, taraflar arasında sona erdi. Ahmet San, çekimlere yakında başlayacaklarını açıkladı. Film, Fatoş Güney'in "Camları Kırın Kuşlar Kurtulsun" adlı kitabından uyarlanacak. Ahmet San, Midwood şirketi olarak projeyi üstlenmişti. Ancak daha önce Fatoş Güney'in sözleşmeyi tek taraflı feshetmesi ve ardından dava açmasıyla süreç karmaşıklaşmıştı. Şimdi ise taraflar arasındaki anlaşmazlık çözüldü ve projeye yeşil ışık yakıldı. Ahmet San, Fatoş Güney ile bir araya gelerek poz verdi ve projenin devam edeceğini duyurdu. San, "Fatoş'la aramızda maddi veya ticari bir anlaşmazlık hiçbir zaman olmadı. Hukukçular, sözleşmede pürüzler olduğunu ileri sürdü. Ancak o pürüzler giderildi. Çekimlere ilkbahar-yaz gibi başlayacağız. Filmin yıl sonu vizyona girmesini planlıyoruz." dedi. Yönetmen Yüksel Aksu'nun koltuğunda oturacağı filmde, Yılmaz Güney'i kimin canlandıracağı merak konusu oldu. Ancak Ahmet San, Caner Cindoruk ve Cihangir Ceyhan gibi isimlerle ilgili çıkan haberleri yalanladı. Başrol için henüz bir karar verilmediğini belirtti. Ahmet San, projede Yılmaz Güney'in tüm yakınlarıyla görüştüklerini ve Fatoş Güney haricinde Yılmaz Güney'in oğlu Yılmaz Güney ve kızı Elif Güney ile de mutabakat sağlandığını belirtti. Ayrıca, mirasçı olmayan aile fertlerinin de gönüllerini alarak projeye devam ettiklerini ifade etti.

Perran Kutman'ın unutamadığı Haber

Perran Kutman'ın unutamadığı "Sanatçı Kenti Adana" anısı

ALİ GÜRELİ ADANA (İLKHABER) - Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapan bereketli topraklara sahip Adana,  bu bereketli topraklarında sinemadan edebiyata, müzikten tiyatroya kadar birçok ünlüyü Türkiye'ye kazandırdı. Türkiye'nin en sıcak kentlerinden olan Adana'dan ülkenin kültür ve sanat dünyasına dahil olan isimlerin birçoğunun ünü ülke sınırlarını aştı. Bu ünlülerden dünyaca ünlü Adanalı Keman Virteözü merhum Suna Kan, sıla hasretiyle 9 Eylül 1984 tarihinde Paris'te yaşamını kaybeden Yılmaz Güney, Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ünlü yazar Yaşar Kemal, akıllarda kalan bazı isimler oldu. "Bereketli Topraklar Üzerinde ve Hanımın Çiftliği" romanlarının yazarı Orhan Kemal, 1982 yılında Cannes Film Festivali’nin En İyi Film kategorisinde ödül aldığı ‘Yol’ filminin senaryo yazarı Yılmaz Güney, Şener Şen, "Selvi Boylum Al Yazmalım" senaryosunun yazarı Ali Özgentürk, Muzaffer İzgü, "Akdeniz Akşamları" şarkısının yazarı ve bestecisi Serhan Kelleözü, sanatçı kimliğinin yanı sıra kurduğu Ahbap Derneği ile özellikle Kahramanmaraş merkezli depremlerde ihtiyaç sahiplerine koşan Haluk Levent,  Ferdi Tayfur, Atilla İlhan, Çolpan İlhan, Türkiye'nin Elvis Presley’i Erol Büyükburç hep bu bereketli topraklarda yetişti. Müslüm Gürses, Kıvanç Tatlıtuğ, Demir Demirkan, Menderes Samancılar, Ayşe Arman, Cenk Koray, Salih Güney, Faruk Tınaz ve Ümit Besen'in yanı sıra daha nice sporcu, yazar, politikacı ve bilim insanını Güney'in incisi Adana, Torosların ötesine yolculadı. Altın Koza Türkiye'ye sanatın hemen her alanında ünlü isim kazandıran Adana, sanata ve sanatçıya sahip çıkma adına "Adana Altın Koza Film Festivali"ne de ev sahipliği yapmaya başladı. İlk olarak 1969 yılında düzenlenen festival arada kesintiler olsa da günümüze kadar ulaştı ve uluslararası statüye kavuşturularak bu yıl 30. kez düzenlendi. Sıcak kentin yardımsever sıcakkanlı insanları 30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin "Onur Ödülleri" ise bu yıl Perran Kutman ve Cihan Ünal’a takdim edildi. Türk sinemasına, tiyatrosuna ömrünü veren sanatçı Perran Kutman’a ödülünü, Halil Ergün takdim etti. Perran Kutman  "Sinemamızın bir emekçisi olmak benim için onurların en büyüğü. Cumhuriyetimizin 100. yılında sinema adına yapılan bu organizasyonun bir parçası olmak o kadar mutluluk verici ki. Güzel insan demek Adanalı demek benim için. Sinemaya tutkulu insanların şehri demek. Pamuk demek, sanat demek, bereket, barış ve sevgi demek. Tüm Adanalılara, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Festivalde Onur Ödülü’nü alan usta oyuncu Cihan Ünal'a da ödülünü, Zeydan Karalar ve Biket İlhan verdi. Perran Kutman'ın Adana anısı Perran Kutman, ödül aldığı gecede bir de hiç unutamadığı Adana anısını konuklarla paylaştı. Yıllar önce Müjdat Gezen ile bir oyun için Adana'ya gelen Perran Kutman, bu anıyı şu cümlelerle ifade etti: "Oyundan sonra kaldığımız otelle girerken kapıda muz satan satıcıdan muz almak istedik. Ancak satıcı parayı bozmakta zorlanınca bir tereddüt yaşadık. Tam almaktan vazgeçecektik o sırada elinde çanta olan 8 yaşlarında bir çocuk yaklaşarak koca bir insan edasıyla 'Hayırdır! Bir durum mu var?' diye sordu. Muz alacağız paramızı bozamıyor derken o çocuk 'Sorun değil' diyerek çantasından para çıkarıp, muzun parasını ödedi. İtiraz edecek olsam da çocuk 'Olur mu abla, burası Adana, bir kilo muzun lafı mı olur' diye cevap verdi. Bu cümlenin arkasından 'Ben bu yaşıma geldim, daha Adana'da misafire para ödetmedim’ diye ekledi.” Perran Kutman'ın anlatımına göre, anısında bahsettiği çocukla ilgili detaylar burada da bitmedi. Kutman, şöyle devam etti: "Olaydan yıllar sonra, Beyoğlu'nda bir araba yolda kebap tepsisi taşıyan bir çocuğa çarptı ve tepsinin içindekiler yerlere saçıldı. Çarpanlar oralı olmadı ama arkadan elinde çantayla koşarak gelen biri çocuğu kaldırıp teselli etmeye çalıştı. Benim yüz hafızam çok iyidir. 30'lu yaşlardaki bu adam, Adana'da bize muz ısmarlayan çocuktu." “Adana öyle bir şehir ki” Perran Kutman’ın anlattığı bu anı, geceye katılan Adanalı sanatseverler tarafından sosyal medya hesaplarından da paylaşıldı. Anıyı paylaşanlar arasında Altın Oran Düşünce ve Sanat Derneği Başkanı Dr. Haluk Uygur da yer aldı. Haluk Uygur, “Adana öyle bir şehir ki; Adana özgün kişiliği olan bir kenttir. Böyle şehirler azdır. Bu özgünlük Adana'da yüzyıllar içinde oluşan kültürel mozaikten kaynaklanır. Misafirperverlik de Adanalı davranış biçimlerinin vazgeçilmezidir." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.