TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yasa

İLKHABER-Gazetesi - Yasa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yasa haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Koç: Cumartesi çalıştırmalarına son verilmeli Haber

Koç: Cumartesi çalıştırmalarına son verilmeli

KESK/HABER-SEN 8 Nolu Şube, PTT personellerinin Cumartesi günleri çalışmak istememesi üzerine basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı, HABER-SEN Ceyhan Temsilcisi İsmet Koç okudu. Koç, PTT'nin yıllardır personel alımı yapmadığını ve çalışma koşullarına dair yasal düzenlemelere ve mahkeme kararlarına dikkat çekti. İsmet Koç, “PTT 2018 den beri personel alımı yapmıyor. Bugün kurumda taşeron emekçiler dâhil çalışan sayısı 40 binin altına düşmüştür. Mahkemeler bugüne kadar onlarca emekçinin açtığı cumartesi çalıştırma davasını hukuka aykırı bulmuş, kurum her davada masraf ve  avukat gideri ödemek zorunda kalarak ta maddi zarara uğramıştır” diye ifade etti. İsmet Koç açıklamasında çalışma koşulları için düzenlenmiş yasalara değinerek şunları söyledi: “Fazla Çalışma mevzuatta 657 sayılı yasanın 99. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde fazla çalışmanın keyfi uygulamalara dönüşmesinin önüne geçmek istemektedir. 399 sayılı KHK’nin 20. maddesi sözleşmeli personelin haftalık çalışma süresini 40 saat olarak düzenlemiştir. Bu maddeye göre; 399 sayılı KHK’nin fazla çalışma ücretlerini düzenleyen  30. maddesinde sözleşmeli personele; “ …a) Zorunlu ve istisnai hallere münhasır olmak üzere, normal çalışma saatleri dışında veya tatil günlerinde yaptırılacak fazla çalışmalar karşılığında bütçe kanunlarında belirlenen miktarlarda saat başı fazla çalışma ücreti ödenir. Ancak aylık olarak, fazla çalıştırma yaptırılacak personel sayısı kurumun sözleşmeli personel sayısının% 5’ini; personel başına ödenecek fazla çalışma ücreti toplamı da ilgililerin temel ücretlerinin % 15’ini geçemez….” hükmü yer almaktadır. Danıştay 8. dairenin 1996/1213 Esas no.lu kararında devlet memurlarının hafta sonu tatillerinde çalıştırılmalarının ancak amir tarafından bir hafta önceden yazılı olarak bildirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Danıştay, bu usule uyulmadan yapılan görevlendirmelere çalışan uymaz ise, hakkında disiplin cezası verilmeyeceğine dair karar vermiştir.”

Aile hekimleri her Pazartesi  siyah giysilerle muayene yapıyor Haber

Aile hekimleri her Pazartesi siyah giysilerle muayene yapıyor

Temmuz ayının son günlerinde Muğla’nın Bodrum ilçesinde hasta ve hasta yakını şiddeti sonucu kalbi duran ve hala yoğun bakımda tedavisi süren aile hekimi Dr. Mustafa Hürkal Tezvar’ın uğradığı şiddet için meslektaşları 'Siyah Protesto' başlattı. Dr. Tezvar’ın aile hekimliğine devam etmeyeceği haberi alınırken AHEF Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Türkü Yağmur Nehir, şiddet yüzünden bir aile hekiminin daha görevini bırakmasından büyük üzüntü duyduklarını, her pazartesi muayenelerini siyah giyinerek yapmaya devam edeceklerini söyledi. “Sağlık çalışanına şiddet için acilen yasal düzenleme ve ağır cezai yaptırımlar bekliyoruz” Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu aile hekimlerinin yurt genelinde şiddeti protesto için başladığı siyah eylem bir ayını doldurdu. Muğla’da meslektaşlarının şiddete uğramasından bu yana her Pazartesi muayenelerini siyah giyinerek yapan aile hekimleri, mesleklerinin en büyük çilesi olan şiddetin son bulmasını istiyor. AHEF Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Türkü Yağmur Nehir aile hekimlerinin maruz kaldığı şiddet ile ilgili şunları söyledi: “Özellikle de son beş yıldır toplumumuzda şiddet eğiliminin ciddi oranda arttığını haberlerden ve çevremizde yaşanan olaylardan gözlemliyoruz. Ne yazık ki bu durumdan en çok nasibini alan da sağlık çalışanları oluyor. Son yıllarda aile hekimlerinin şiddete uğrama sayısındaki artış endişe verici. Bu nedenle bazı meslektaşlarımız aile hekimliğini bırakırken yeni mezun tıp öğrencileri de aile hekimliğine sıcak bakmıyor. Sağlık çalışanına şiddet için acilen yasal düzenleme ve ağır cezai yaptırımlar bekliyoruz. Yeni Sağlık Bakanımızın bu konuya eğileceğine dair ümitlerimiz büyük. Kendisine büyük görev düşüyor ve bizleri mağdur etmeyeceğine inanmak istiyoruz.” “Hekime yönelik şiddet, hiçbir gerekçeyle mazur görülemez” Dr. Türkü Yağmur Nehir, “Hekime yönelik şiddet, hiçbir gerekçeyle mazur görülemez. Mevcut hukuki düzenlemelerin caydırıcılığı çok yetersiz. Artık bu kadar şiddet yeter! Halkımızı kim eğitecek, gerekli cezaların verilmesini kim sağlayacak. Bu konularda harekete geçilmeli ve aile hekimleri iç rahatlığı ile işlerini yapabilmelidir” dedi.

Kandemir: Şiddet yasası çıkarılmadığı ve can güvenliğimiz sağlanmadığı sürece daha çok canımız yanacak Haber

Kandemir: Şiddet yasası çıkarılmadığı ve can güvenliğimiz sağlanmadığı sürece daha çok canımız yanacak

Hastane ve sağlık merkezlerinde şiddet son bulmadığı gibi artarak devam ediyor. 29 Temmuz’da, Muğla’nın Bodrum İlçesinde bulunan Ortakent Aile Sağlığı Merkezi’nde görev yapan Dr. Hürkal Tezvar, görevi başında hasta ve yakını tarafından uğradığı şiddet nedeniyle yoğun bakıma alındı. Şiddet olayının ardından Türkiye’nin birçok ilinden Aile hekimleri olayın meydana geldiği ASM önünde toplanarak ortak basın açıklaması yaptı. AHESEN, TTB, AHEF, BDS, SES, GENEL-SAĞLIK-İŞ, HEKİMBİRLİĞİ, MUĞLAHED, MUĞLASED, İZAHED, AYAHED, MUĞLA TABİP ODASI, AYDIN TABİP ODASI gibi çok sayıda STK’nın katıldığı basın açıklamasında acil çağrısı ile şiddet yasasının çıkarılması öne çıkarıldı. “Görevimiz insanların sağlığını korumak olmasına rağmen kendi canımızı koruması gerekenler sessiz kalmaya devam etmektedir”  Basın açıklamasında konuşan Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) Genel Başkanı Dr. Ahmet Kandemir, “Bugün burada tam da bu ASM’de şiddete maruz kalan ve şu anda yoğun bakımda yaşam savaşı veren meslektaşımıza Türkiye’nin her yerinden destek olmaya geldik. Dün yaşanan olayda da görüldüğü üzere Aile Sağlığı Merkezleri’nde can güvenliğimiz yoktur. Sevdiklerimize, hastalarımıza ve yakınlarımıza buradan sesleniyoruz; can güvenliğimiz olmadan görev yapıyoruz, bizi koruması gereken yetkili mercilere, yetkili makamları göreve davet ediyoruz. Şiddet yasası çıkarılmadığı ve can güvenliğimiz sağlanmadığı sürece daha çok canımız yanacak. Bu duruma dur demesi gerekenler maalesef gereğini yapmamaktadır. Görevimiz insanların sağlığını korumak olmasına rağmen kendi canımızı koruması gerekenler sessiz kalmaya devam etmektedir. Aile Hekimliği Sendikası olarak bugüne kadar her sorunun kararlılıkla takipçisi olduk, bundan böyle de olmaya devam edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Birileri ısrarla görmezden gelse de Türkiye'de başıboş köpek sorunu var'' Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Birileri ısrarla görmezden gelse de Türkiye'de başıboş köpek sorunu var''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında, köpek saldırıları nedeniyle hayatını kaybeden çocukları ve bu olayların toplumsal etkilerini gündeme getirdi. Erdoğan, 10 yaşındaki bir çocuğun köpek yüzünden hayatını kaybetmesinin ardından yaşananları örnek göstererek, acı çeken bir annenin ve bu olayla ilgilenen kişilerin merhamet anlayışının yetersiz olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, köpek saldırıları ve bu tür trajedilere karşı toplumsal duyarlılığın artırılması gerektiğini vurguladı. "Köpek yüzünden hayatını kaybetmiş 10 yaşındaki kızının acısını yüreğinde taşıyan annenin, 10 yaşındaki oğlu parçalanmış babanın üzerine yürüyen bir karakter fukarasının diline en son alacağı kelime merhamettir," diyen Erdoğan, bu tür olaylarda toplumun daha duyarlı ve sorumlu davranması gerektiğini belirtti. SOKAK HAYVANLARINA YÖNELİK DÜZENLEME Cumhurbaşkanı, köpek saldırılarının önlenmesi için alınması gereken önlemleri ve yapılması gereken düzenlemeleri de gündeme getirerek, ilgili kurumların ve belediyelerin bu konuda daha etkin çalışmaları gerektiğinin altını çizdi. Erdoğan, sokak köpekleriyle ilgili sorumluluğun sadece yerel yönetimlere değil, tüm topluma ait olduğunu ifade etti ve bu tür olayların tekrar yaşanmaması için toplumun birlikte hareket etmesi gerektiğini söyleyerek, ''Birileri ısrarla görmezden gelse de Türkiye'de başıboş köpek sorunu var. Maalesef bu sayı her yıl katlanarak artıyor. Komisyonda kızının acısını yüreğinde taşıyan annenin üstüne yürüyen karakter fukarasının diline en son alacağı kelime merhamettir. Kimse bize merhamet dersi vermeye kalkmasın." dedi.

Av. Sevil Aracı: Hayvanlarımızı kaybetmek üzereyiz, destek bekliyoruz Haber

Av. Sevil Aracı: Hayvanlarımızı kaybetmek üzereyiz, destek bekliyoruz

Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi ve Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi, sahipsiz hayvanlarla ilgili yasa teklifinin TBMM’de görüşüldüğü sıralarda teklife karşı Adana’da Atatürk Park’ında ortak açıklama yaptı. “Bir sabah uyandığınızda, sizi selamlayan, kuyruk sallayan mahalle sakininiz Çomar'ı, göremeyeceksiniz” Avukat Sevil Aracı, “Köpek saldırısına uğrayan ‘çocukları’ meclise soktular ve teşhir ettiler, tekrar travma yaşamalarına sebep oldular, biliyor musunuz?  Muhalefet partileri vekilleriyle birlikte kurduğumuz baskı ile 22 Temmuz Pazartesi günü, saat 14'e ertelenen ikinci toplantıda görüşülecek 14 madde daha var. 14 maddeyi de geçirirlerse, toplam 17 maddelik yasa tasarısının ne anlama geldiğini biliyor musunuz?  Bir sabah uyandığınızda, sizi selamlayan, kuyruk sallayan mahalle sakininiz Çomar'ı, göremeyeceksiniz. Çünkü öldürecekler!  Suyunu tazelemek için Sarman'ı arayacaksınız, ama bulamayacaksınız” diye ifade etti. “Birlikte, barış içinde bir yaşam kurmak mümkün” Sevil Aracı basın açıklamasında sokak hayvanları hakkında şunları söyledi: “Hayvanların tek tüyünü size vermeyeceğiz! Almaya geldiğinizde kollarımızla sarılacağız, mecliste, sokakta, parklarda, alanlarda verdiğimiz mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz! Halkımıza sesleniyoruz: Birlikte, barış içinde bir yaşam kurmak mümkün. Biz yaşam hakkı savunucuları, etik veteriner hekimler ile, davranış bilimi uzmanları ile bu yaşamı birlikte kurmaya hazırız. Tek eksiğimiz, sizin desteğiniz.” "Dostlarımızın yanında olmaya var mısınız?" Sevil Aracı, “Bizimle birlikte bu yaşamın ortağı olun.  Hayvanlar için ses çıkartın. Ölümün değil, yaşamın yanında olun.  Eylemlerimize gelin, gelemiyorsanız, her akşam saat 21'i gösterdiğinde tencere-tavanızla camlarınızdan seslenin: Çek çek yasayı çek!  Yasa henüz geçmedi. Birlikte durdurabiliriz. Bir olursak kimse ölmez, kimse acı çekmez.  Nefrete, ölüme inat; bizimle birlikte ölüme, katliama karşı durmaya, dostlarımızın yanında olmaya var mısınız” diyerek ifade etti.

Ayhan Barut: Ülkemizde sokak hayvanları sahipsiz ve yalnız değildir Haber

Ayhan Barut: Ülkemizde sokak hayvanları sahipsiz ve yalnız değildir

Sokak hayvanlarına esaret ve ölüm getiren yasa teklifi görüşmelerinde tansiyon yükseldi, komisyon üyesi CHP'li Milletvekilleri teklifin tümüyle geri çekilmesi için tavizsiz mücadele etti. Teklifin görüşüldüğü Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi, CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, "Yaşamı savunuyoruz, yaşatacağız" diyerek sert sözlerle iktidarı eleştirdi. Önceki gün saat 14.00'da başlayıp dün sabah saat 08.00'a kadar süren ve teklifin ilk 3 maddesinin görüşüldüğü komisyon toplantısı Pazartesi gününe ertelendi. "Öldürmek, katletmek, çözüm değil” Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi, CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, "Sonda söyleyeceğimi başta söylemek istiyorum. Bu yasa teklifi ölüm getiriyor. Öldürmek, katletmek, çözüm değil. Öldürmek, popülasyonu da düşürmüyor. Yaşam; Hayvanıyla, toprağıyla, havasıyla, suyuyla, çiçeğiyle, böceğiyle bir bütündür. Bu yaşam döngüsü çok kıymetlidir. Yaşam döngüsü kırıldığında doğal denge bozulur. Biz yaşam savunucuları da ülkemizi, tüm canlı ve cansız varlıkları, bu hayatı bir bütünlük içerisinde görüyoruz ve sonsuza dek de yaşatmayı istiyoruz. Gönül isterdi ki yaşamın bütünlüğü anlamında bütün canlılar için, toplanmış olalım ancak sokak hayvanlarının ölümü ve esareti isteniyor" diye ifade etti. “Çözümün başında da her zaman söylediğimiz gibi kısırlaştırmak geliyor” Ayhan Barut, "Bir yasayla köylerin mahalle olmasıyla bu köy ortadan kalkmıyor, yaşam sürüyor. Türkiye'de yaklaşık 35 -40 bin civarında köy var. En az 25 bin köyde mutlaka köylülerimiz, Anadolu insanı, çoban köpekleri gibi çeşitli köpekler besliyorlar. Her köyde yaklaşık 10 civarında köpek olduğunu düşündüğümüzde, 30 bin köy varsayıp 10’la çarptığımızda 300 binin üzerinde bir köpek yapar. Bunların yarısının dişi, yarısının da erkek olduğunu düşündüğümüzde, ortalama 2 defa yavruladıklarını hesaplarsak, 7-8 tane yavrulama yapıyorlar, yılda 700-800 bin civarında bir popülasyon artıyor. Yani sizin getirmek istediğiniz bu kanunla yok ederek, itlaf ederek bir çözüm olmuyor, çözümü kaynağında halletmek gerekiyor. Çözümün başında da her zaman söylediğimiz gibi kısırlaştırmak geliyor, üretim çiftliklerinin kapatılması gerekiyor ve hayvan satışlarının, ticaretin in de durdurulması gerekiyor” dedi. “Bu yasanın derhâl geri çekilmesi lazım” Ayhan Barut, "Şimdi, bir kanun geliyor, canlıların biz de can dostu olarak savunuculuğunu yapıyoruz. Günahtır, Allah'tan korkar insan. Peygamber Efendimiz bu konuda 'Merhametli olmadan imanlı olamazsanız' buyurunca, oradakiler 'Ya Resul Allah hepimiz merhametliyiz' dediklerinde, 'Yalnız insanlara değil, bütün mahlukata merhametli olmak gerekir' diye buyurdu. Şimdi, siz hayvanı öldürmekten, yasal hâle getirmekten bahsediyorsunuz. Kanunen suç olmaktan, kanunen kendinize göre günah olmaktan çıkarmış oluyorsunuz. Ya Allah katında ki günah ne olacak? Yüce 'Verdiğim canı ben alırım' derken size kim veriyor bu yetkiyi? Bu kanun başından bu tarafa hep yanlışlarla dolu ve bu kanunun, bu yasanın derhâl geri çekilmesi lazım." “Halkımızın da mağdur ve çaresiz olan bu dilsiz canlılara sahip çıkması gerekir” Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı olan geçmiş dönem Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi'ye seslenen Ayhan Barut, şunları söyledi: "Sayın Başkanım, sizin de Tarım Bakanı olduğunuz dönemde, 26 Kasım 2022'de bir demeciniz vardı, 'Can dostlarımıza şiddeti kabul etmemiz asla mümkün değildir' diye. Çok güzel bir demeç, hakikaten çok güzel ama bugün görüyorum ki burada, Tarım Komisyonu Başkanı olarak bu yasanın geçmesine katkıda bulunuyorsunuz. Yani o gün neydi, bugün niye böyle oldu? Yani aslında siz de bizim gibi düşünüyorsunuz, söylemek istediğim bu. Bakın, gayet güzel ifadeler 'Can dostlarımıza şiddeti kabul etmemiz mümkün değil' dediniz ve Bakanlığınız dönemin de 'Bu sorunu kökten çözmemiz gerekiyor, kurutmamız gerekiyor' dediniz.  O günden bugüne gelindi, yine bugünkü anlayışla yine böyle devam ediyor. Burada bizim güzel ülkemizde sokak hayvanları sahipsiz ve yalnız değildir diyorum. Halkımızın da mağdur ve çaresiz olan bu dilsiz canlılara sahip çıkması gerekir. Onları kısırlaştırarak, aşılatarak yaşatmamız gerekir. Bu kanun yasalaşır ve Meclis'ten geçerse bütün günahı, vebali imzayı atanlardadır."

Barut: Sokak hayvanlarımız güvende değil Haber

Barut: Sokak hayvanlarımız güvende değil

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, sokak hayvanlarına ölüm getiren yasa teklifinin hemen geri çekilmesi çağrısını tekrarladı. Barut, "Sokaklarımızda insanlarımız da hayvanlarımız da güvende değil. Yapılması gereken şey çok net. Üretimi durdur, ticareti yasakla, kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat" dedi. “Hayvanları koruma kanunu değil hayvan hakları yasası çıkarılmalı" Türkiye'de sokak hayvanlarının sahipsiz ve yalnız, halkın da mağdur ve çaresiz halde bırakıldığına belirten Ayhan Barut, "Öncelikle sorunun doğru tarif edilmesi şart. İşe yasanın adını doğru koyarak, tanımı düzgün yapıp buna göre çözüm üreterek başlanmalı. Hayvanları Koruma Kanunu değil Hayvan Hakları Yasası çıkarılmalı" diyerek ifade etti. “Teklifi derhal geri çekin” Ayhan Barut, "Sokakta insanlarımızın da, can dostlarımızın da neler yaşadığını, büyük sorunların yaşandığını herkes görüyor ve biliyor. Net olan şu ki, insanların da hayvanların da yaşadığı bu acılar artık son bulmalıdır. İktidarın hayvan hakları, toplumsal yaşam ve insanlarımızın güvenliği açısından ele alındığında mevcut 5199 sayılı yasanın hükümlerinin etkisiz kaldığı çok açık. Ancak neden Hayvan Hakları Yasası konusunda bunca öneriye rağmen AKP sessiz kalıyor? Çünkü umurlarında değil. 15 Ekim 1978 tarihinde UNESCO binasında kabul Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesi'ne sahip çıkmıyorlar. Bu tutum kabul edilemez. Bu teklif büyük sakıncalarla dolu. Yanlışa geçit vermeyelim. Üretimi durdur, ticareti yasakla, kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat! Çözüm bu kadar net. Teklifi derhal geri çekin” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda şiddeti önlemek için yasa hazırlığında Haber

Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda şiddeti önlemek için yasa hazırlığında

Milli Eğitim Bakanlığı, son zamanlarda artan okul şiddeti olaylarına karşı önemli bir adım atıyor. Bakan Yusuf Tekin, eğitim çalışanlarına yönelik şiddette öngörülen cezaların yüzde 50 oranında artırılmasının ve şiddet fiilinin doğrudan tutuklama sebebi sayılmasının öngörüldüğü bir yasa taslağı hazırladıklarını açıkladı. Düzenlemenin içeriği netleşirken, öğretmen ve tüm eğitim çalışanlarına yönelik tehdit, hakaret, direnme ve saldırı gibi suçlarda cezaların iki katına çıkarılacağı belirtiliyor. Ayrıca, yönetici, öğretmen ve diğer personele karşı görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işlenen 'kasten yaralama’ suçu tutuklama sebebi sayılacak. Şiddet nedeniyle verilen hapis cezalarının ertelenmemesi ve özel okullarda görev yapan öğretmenlerin de düzenlemeden etkilenmesi öngörülüyor. Bakan Tekin, okullarda şiddetin önlenmesi için hazırlanan düzenlemenin en kısa sürede Meclis'e gönderileceğini belirtirken, eğitim sendikalarıyla yapılan görüşmelerin ardından bu konuda birlik mesajı verdi. Şiddete uğrayan eğitimcilerle ilgili farkındalığı artırmak için medyanın desteğine de ihtiyaç duyduklarını ifade etti. Bakan Tekin'in açıklamalarıyla, eğitim camiasının şiddete karşı birlikte hareket etme kararlılığı gözler önüne serildi. Tasarı, önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulacak ve çocukların ve öğretmenlerin güvenli eğitim ortamlarını sağlamaya yönelik önemli bir adım olacak.

Doğa Derneği, 'ekokırım' konusunda Belçika'yı örnek gösterdi Haber

Doğa Derneği, 'ekokırım' konusunda Belçika'yı örnek gösterdi

Türkiye ve dünyadaki Önemli Doğa Alanlarının yaşaması için çok sayıda faaliyet yürüten ve doğanın sorunları konusunda yapıcı ve yerinde çözümler üretmeyi ilke edinen Doğa Derneği, ekokırımı ilk kez hem ulusal hem de uluslararası alanda suç olarak tanıyan Belçika'yı örnek gösterdi. Ekokırım, ‘doğal çevrenin insan faaliyetleriyle bilinçli bir şekilde yok edilmesi’ eylemlerini ifade ediyor. Ekoloji ve soykırım kelimelerinin birleşiminden oluşarak doğaya karşı işlenen bir suç olarak nitelendirilen ekokırıma, ‘ormanların yok edilmesi, su kaynaklarının kirletilmesi, nesli tükenmekte olan türlerin avlanması ve toprak kirliliği" gibi hukuka aykırı veya keyfi olarak işlenen eylemler, örnek olarak gösteriliyor. Ekokırımın, sadece insanlığın geleceği için değil, tüm canlı türleri için de büyük bir tehdit oluşturduğunu açıklayan çevreci kuruluşlar, bu nedenle, ekokırımın önlenmesi ve bu suçu işleyenlerin cezalandırılması için acil adımlar atılması gerektiği çağrısında bulunuyor. Doğa Derneği de Belçika Federal Parlamentosu tarafından 22 Şubat 2024’te yenilediği Ceza Kanunuyla Avrupa Birliği’nde ekokırımı ilk kez hem ulusal hem de uluslararası alanda suç olarak tanıması konusunu ele aldı. Belçika Federal Parlamentosu'nda onaylanan Ekokırım Yasası'nın, doğaya karşı işlenen ciddi, büyük ölçekli ve geri dönüşü olmayan suçların 20 yıl hapis ve 1.6 milyon avro para cezasıyla cezalandırılmasını mümkün kıldığı ifade edilen Doğa Derneği paylaşımında, şu ifadeler yer aldı: “Doğanın hakları, Anayasal güvence altına alınmalı” "Belçika, daha önce soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçunu tanıyan ülke, şimdi de uluslararası hukuk kapsamında, ekokırımı beşinci bir suç olarak tanıyarak ceza kanununa doğa merkezli bir unsur eklemiş oldu. Türkiye’de ekokırım suçları her alanda işlenmeye devam ediyor. Bu alanlardaki yıkıma karşı neredeyse hiçbir yaptırım bulunmuyor. Doğanın haklarının, Anayasal güvence altına alınması, bu konuda atılması gereken ilk ve temel adım." Belçika'da ulusal düzeyde büyük petrol sızıntıları gibi çok ciddi çevresel bozulma vakalarını önlemeyi ve cezalandırmayı amaçlayan yeni ekokırım yasası, karar verme yetkisine sahip, önemli pozisyonlardaki kişilere ve şirketlere uygulanacak. Kişiler 20 yıla kadar hapis cezasına, şirketler ise 1.6 milyon avroya kadar para cezasına çarptırılabilecek.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.