TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#yargıtay

İLKHABER-Gazetesi - yargıtay haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, yargıtay haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yargıtay'dan hastaneye önemli tazminat kararı Haber

Yargıtay'dan hastaneye önemli tazminat kararı

Yargıtay, hastalanan çalışanından aldığı kan ve idrar örneğine habersiz narkotik test yapan hastanenin ödeyeceği manevi tazminatı az bularak kararı bozdu. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinde 2017 yılında görülen taraflar arasındaki hizmetin ayıplı olmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama Yargıtay'a taşındı. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, hastanede anestezi teknikeri olarak çalışırken hastalanıp aynı hastanede tedavi gördüğü sırada idrar ve kan örneği veren çalışanın izni olmadan örnekler üzerinde narkotik test yaptırıp doğrulama sonuçları gelmeden sonucu iş yerine açıklayan hastane yönetimini suçlu buldu ve hastanenin çalışanına ödeyeceği manevi tazminatın arttırılması için kararı bozdu. Yargıtay’ın incelemesi ve kararı İçtihat bülteninden edinilen bilgiye göre, İstanbul'daki bir hastanede görev yapan bir anestezi teknikeri aniden fenalaşınca yakındaki bir hastaneye kaldırıldı. Bir gün sonra kendini iyi hisseden tekniker çalıştığı hastaneye gelerek tedavisine çalıştığı hastanede devam etti. Çalıştığı hastanenin yönetim kısmından gelen bir kişi kendisine şeker hastalığı ile ilgili hekimin talep ettiği kan ve idrar tahlillerini yaptırmasını söyledi. Bunun üzerine anestezi teknikeri acil servise giderek kan ve idrar verdi. Ancak çalışanın narkotik madde kullandığından şüphelenen hastane yönetimi hukuki düzenlemelere aykırı bir şekilde çalışanına haber vermeyip rızasını almadan kan ve idrar tahlillerinde narkotik test de uyguladı. Test sonuçlarının pozitif görünmesiyle birlikte doğrulama testlerinin sonuçlarını beklemeyen hastane yönetimi çalışanından tüm çalışma arkadaşlarının arasında istifa etmesini istedi. Doğrulama testlerinin negatif çıkmasının ardından anestezi teknikeri çalıştığı hastane hakkında dava açtı. Anestezi teknikerinin vekil avukatı müvekkilinin çalışma arkadaşlarının önünde aşağılanarak işyerinden uzaklaştırıldığını, hastanenin müvekkiline izni dışında müdahale gerçekleştirdiğini, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin hastanenin sadece hastanın izin verdiği konular ile ilgili girişim yapılabileceği, bunun genişletilemeyeceği, sadece acil hallerde genişletilebileceğini öngördüğünü, hastanenin yaptığı eylemin Medeni Kanunun 24' üncü maddesi kapsamında kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu ve özel yaşamının ihlal edildiğini, doğrulama testlerinin de bu verileri doğrulamadığını beyan ederek, fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 5 bin TL maddi, 250 bin TL manevi tazminatın 16.06.2017 olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep etti. Davalı vekili, davanın reddini talep etti. İlk Derece Mahkemesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alarak davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebi yönünden 4 bin TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verdi. Belirtilen karara karşı taraf vekilleri süresi içinde istinaf başvurusunda bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi tarafların istinaf taleplerini reddetti. Bölge Adliye Mahkemesinin, tarafların istinaf taleplerini reddetmesi üzerine kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunuldu. Hastane yönetimi suçlu bulundu Yargıtay 3. Hukuk Dairesi: İlk Derece Mahkemesi davacı lehine daha yüksek manevi tazminata hükmetmelidir.Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, temyiz incelemesi neticesinde davacının maddi tazminat talebine ilişkin olarak ispatlanamamasından dolayı temyiz itirazlarını reddetti. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, manevi tazminata yönelik yaptığı temyiz incelemesi sonucu somut olaya göre manevi tazminatın oldukça az olduğu ve bu yüzden İlk Derece Mahkemesince; davacı için daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesi için hükmü bozdu. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, böylelikle çalışanın onayı olmaksızın kan ve idrar örneğinden narkotik test bakılıp henüz doğrulama sonuçları gelmeden sonucun işyerine açıklanması manevi tazminatı gerektiği yönünde emsal bir karara imza attı.

Adli tatil sona erdi: 2024-2025 adli yılı yarın başlıyor Haber

Adli tatil sona erdi: 2024-2025 adli yılı yarın başlıyor

Yargıda toplu izin kullanımı anlamına gelen ve 20 Temmuz'da başlayan adli tatil sona erdi. 2024-2025 adli yılı yarın başlıyor. Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğinin genelgesiyle 20 Temmuz'da başlayan adli tatil boyunca, adliyelerde görev yapan nöbetçi mahkemeler, tutuklusu olan ve acil nitelik taşıyan davalara baktı. Diğer davalara ise yeni adli yıla kadar ara verildi. Yüksek yargı organları Danıştay ve Yargıtayda da bu süreçte nöbetçi heyetler görev yaptı. Anayasa Mahkemesi ise adli tatil kapsamında yer almadı. Yeni adli yıl, yarın Yargıtayda düzenlenecek törenle başlayacak. Yeni adli yılda görülecek önemli davalar Yeni adli yılın başlamasının ardından kamuoyunca önemli görülen davaların görülmesine devam edilecek. Bu kapsamda, 9 Eylül'de Ayhan Bora Kaplan suç örgütü davası, 30 Eylül'de de eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davaların duruşması görülecek. FETÖ'nün "emniyet mahrem imamı" olduğu iddiasıyla "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçundan hakkında dava açılan Kemalettin Özdemir de 11 Eylül'de hakim karşısına çıkacak. MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçının sonunda hakem Halil Umut Meler'e saldıran, aralarında eski Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca'nın da bulunduğu 4 sanığın yargılanmasına ise 2 Ekim'de devam edilecek.

Yargıtay’dan ziynet eşyaları için emsal karar: Düğün takıları kime ait olacak? Haber

Yargıtay’dan ziynet eşyaları için emsal karar: Düğün takıları kime ait olacak?

Evliliklerde sıkça karşılaşılan ziynet eşyası paylaşımındaki belirsizlikler, Yargıtay'ın yeni kararıyla ortadan kalkıyor. Özellikle boşanma süreçlerinde yaşanan tartışmalara son noktayı koyan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, düğün sırasında takılan altın ve diğer ziynet eşyalarının, kime takıldığına göre o kişinin mülkü olacağına hükmetti. ÖNCELİK ANLAŞMA, SONRA ÖRF VE ADET Avukat Buket Nurşah Tekışık'in açıklamalarına göre, Yargıtay'ın bu yeni içtihadı, çiftler arasında bir anlaşma olup olmadığına bakılarak başlayacak. Eğer çiftler arasında ziynet eşyaları konusunda bir anlaşma varsa, bu anlaşmaya göre paylaşım yapılacak. Anlaşma bulunmaması durumunda ise örf ve adetlere göre değerlendirme yapılacak. Yani, geleneklere göre hangi cinsiyete ait olduğu kabul edilen takılar, o cinsiyete ait olacak. BELİRSİZLİK DURUMUNDA BİLİRKİŞİ Eğer takının hangi cinsiyete özgü olduğu konusunda bir belirsizlik yaşanırsa, bilirkişi incelemesi yapılacak. Bilirkişi incelemesi sonucunda takının her iki cinsiyete de uygun olduğu belirlenirse, kime takıldıysa ona ait kabul edilecek. ORTAK KESEDE TOPLANAN TAKILAR Günümüzde birçok düğünde takıların gelin ve damadın üzerine takılmak yerine ortak bir kerede toplanması uygulaması yaygınlaştı. Bu durumda, takıların cinsiyete göre nitelikleri incelenecek. Eğer cinsiyete özgü bir nitelik tespit edilemezse, takılar ortak mülkiyet kabul edilecek. YARGITAY'IN YENİ KARARININ ÖNEMİ Yargıtay'ın bu emsal niteliğindeki kararı, boşanma davalarında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda ortaya çıkan anlaşmazlıklara yeni bir bakış açısı getirecek gibi görünüyor. Bu karar, evliliklerde ziynet eşyalarının mülkiyetinin belirlenmesinde tarafların anlaşmalarına, örf ve adetlere ve son çare olarak bilirkişi incelemelerine dayalı bir sistem sunuyor.

CHP İstanbul İl Başkanlığı binasının tapuda hazine adına tescili istendi Haber

CHP İstanbul İl Başkanlığı binasının tapuda hazine adına tescili istendi

CHP İl Başkanlığında çekildiği öne sürülen para sayma görüntülerine ilişkin soruşturma sonucunda 22 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin bir örneğini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, usulsüz toplanan paralarla satın alındığı gerekçesiyle davaya konu taşınmazın hazine adına tapuya tescil edilmesi ve paraların da hazineye aktarılması için gereğinin yapılmasını talep etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda çekildiği öne sürülen para sayma görüntülerine ilişkin 22 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin bir örneğini 9 Ağustos'ta resmi yazıyla birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Savcılığın yazısında, sosyal medya platformunda 11 Mart itibarıyla kimliği belirsiz bir şahsın siyah renkli çantadan deste halindeki banknotları çıkartarak masanın üzerine dizdiğine ilişkin görüntülerin paylaşıldığı bildirildi. Görüntülerle ilgili olarak maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve somut olayda herhangi bir suç veya suç unsurunun bulunup bulunmadığın tespiti açısından resen soruşturma başlatıldığı bilgisine yer verilen yazıda, görüntülerdeki paraların, SEAS Besicilik şirketi yetkilisi Ali Rıza Braka tarafından Sarıyer ilçesindeki 14 taşınmazın, CHP'ye satılması sırasında kullanılanlar olduğunun tespit edildiği anlatıldı. Yazıda, siyasi partilerin taşınmaz mal edinmelerinin ve hangi usule göre gelir sağlayabileceklerinin Siyasi Partiler Kanunu'nda düzenlendiği, siyasi partilerin mali denetimlerinin de Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacağının ilgili kanunda açıkça belirtildiği vurgulanarak, şöyle devam edildi: "CHP İstanbul İl Başkanlığı binası olarak kullanılan taşınmazların usulsüz şekilde toplanan paralarla satın alınması nedeniyle Siyasi Partiler Kanunu 69, 74 ve 76. maddeleri uyarınca, Cumhuriyet Halk Partisi hakkında gerekli inceleme ve değerlendirme yapılarak, usulsüz toplanan paraların hazineye irat kaydedilmesi, söz konusu taşınmazların hazine adına tapuya tescil edilmesi hususunda gereğinin takdiri amacıyla soruşturma dosyasının onaylı bir sureti yazımız ekinde gönderilmiştir."

Yargıtay, araçların şasi numaralarını değiştirmeyi Haber

Yargıtay, araçların şasi numaralarını değiştirmeyi "resmi belgede sahtecilik" suçu saydı

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, piyasaya sürmek üzere 10 aracın şasi numarasını değiştiren sanığa "resmi belgede sahtecilik" suçundan verilen 2 yıl 1 ay hapis cezası ile araçlara el konulması kararını onadı. Dairenin kararına göre, Balıkesir'de hurdacılıkla uğraşan bir kişinin hasarlı araçların motor ve şasi numaralarını değiştirerek trafiğe dahil etmeye çalıştığı ihbarı üzerine soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında üzerine kayıtlı 10 aracın şasi numaralarını değiştirdiği tespit edilen kişi hakkında "resmi belgede sahtecilik" suçundan kamu davası açıldı. Yargılamayı yapan Balıkesir 3. Asliye Ceza Mahkemesi, tanık beyanları ile araçların şasi numaralarında sahtecilik yapıldığına dair uzman bilirkişi raporları doğrultusunda, atılı suçun işlendiğinin sabit olduğunu belirledi. Sanığa 2 yıl 1 ay hapis cezası veren Mahkeme, ayrıca, suça konu araçların müsadere edilmesine hükmetti. Mahkumiyet ve müsadere kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri süren sanık, yerel mahkeme kararına itiraz etti. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesi, verilen cezayı hukuka uygun bularak oy birliğiyle onadı. Dairenin kararında, yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun yapıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edildiği ve eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği kaydedildi.

Emekli Yargıtay üyesi, TÜİK'e enflasyon davası açtı Haber

Emekli Yargıtay üyesi, TÜİK'e enflasyon davası açtı

Ülkenin en saygın yargı organlarından biri olan Yargıtay'dan emekli olan 7. Ceza Dairesi Eski Onursal Üyesi Seyfettin Çilesiz, Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) dava açtı. Çilesiz, TÜİK'in açıkladığı enflasyon verilerinin gerçek hayatla uyuşmadığını ve bu nedenle emekli maaşının eridiğini belirtiyor. "ÇARŞIYA, PAZARA UYMAYAN VERİLER" Çilesiz'e göre TÜİK'in enflasyon verileri, günlük hayattaki fiyat artışlarını yansıtmaktan uzak. Bu durum, emekli maaşlarına yapılan zamlarda büyük bir mağduriyete neden oluyor. Çilesiz, TÜİK'ten enflasyon verilerini yeniden hesaplayarak düzeltmesini talep ediyor. AVUKAT ALİ ERDEM GÜNDOĞAN: "TÜİK'E MENFAATİ OLAN HERKES DAVA AÇABİLİR" Çilesiz'in avukatı Ali Erdem Gündoğan, müvekkilinin maaşının TÜİK'in yanlış enflasyon hesaplamaları nedeniyle ciddi şekilde azaldığını belirtiyor. Gündoğan, "Yüksek yargı üyesi bile bu durumdayken, diğer emeklilerin durumu daha da kötü" diyerek TÜİK'in bu sorunu çözmesi gerektiğini vurguluyor. Gündoğan, TÜİK'in 30 gün içinde Çilesiz'in talebine cevap vermemesi durumunda idare mahkemesine dava açacaklarını belirtiyor. Ancak dava sürecinin ve maliyetlerinin yüksek olduğunu ifade ediyor. Gündoğan, "Yargı harçları ve avukatlık ücretiyle birlikte dava masrafları 4-5 bin TL'yi bulabiliyor. Bilirkişi atanması halinde bu tutar 15 bin TL'ye çıkabilir" diyor. TÜİK İÇİN MİLYONLARCA LİRALIK MASRAF Gündoğan, davanın kazanılması halinde TÜİK'in milyonlarca liralık bir masrafla karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor. Ancak bu durumun, TÜİK'in enflasyon verilerini daha doğru hesaplaması için bir teşvik olacağını düşünüyor. SON BAŞVURU TARİHİ 7 EYLÜL Gündoğan, TÜİK'e yapılan başvuruların 60 gün içinde sonuçlandırılması gerektiğini ve bu sürenin adli tatil nedeniyle 7 Eylül'de sona ereceğini belirtiyor. 31 Aralık 2023'ten önceki dönemler için ise zaman aşımı süresi dolduğu için dava açılamayacağını söylüyor.

Eksik yatırdığınız 1 kuruş yüzünden evden tahliye edilebilirsiniz Haber

Eksik yatırdığınız 1 kuruş yüzünden evden tahliye edilebilirsiniz

Kiracı ve ev sahipleri arasında sular durulmazken Yargıtay'ın kararı davalarda emsal olmaya devam ediyor. Kiracılara ciddi uyarılarda bulunan Avukat Buket Nurşah Tekışık, "Kira ödemesini banka yolu ile yapan kiracılar dikkatli olması gerekiyor. Ev sahipleri 1 kuruş dahi eksik kira göndermesi durumunda kiracısını tahliye edebiliyor" dedi. Kiracı ve ev sahipleri arasında kira sebebiyle sular durulmazken Avukat Buket Nurşah Tekışık, 2021 yılında Yargıtay tarafından verilen emsal karara dikkat çekti. Kiracıların ödeme konusunda dikkatli olması gerektiğini söyleyen Avukat Tekışık, "Kira ödemesini banka yolu ile yapan kiracılar dikkatli olması gerekiyor, ev sahipleri 0,1 kuruş dahi eksik gönderilmesi durumunda kiracısını tahliye edebiliyor. Kiralanan gayrimenkulde herhangi bir onarım bakım yapılıp bu bedelin kira bedelinden düşülmesini isteyen ev sahipleri bilerek bu yöntemi tercih ediyor. Eksik kira yatırıldı diyerek dava açıp kiracısını tahliye etme düşüncesiyle hareket ediyor. Yapılan masraflar dahi kira bedelinden düşülmemelidir. Kira bedeli eksiksiz ve tam yatırılmalıdır" diye konuştu. "Gönderilen kira bedelinden gönderme masrafı altında bir bedel kesilemez" Yargıtay'ın Türk Borçlar Kanunun 89. maddesiyle vereceği kararı desteklediğini belirten Avukat Buket Nurşah Tekışık, "TBK'nun 89. maddesi uyarınca kira parası götürülüp ödenmesi gereken borçlardan olduğundan, kiralayana götürülüp elden ödenmesi veya gideri kiracıya ait olmak şartıyla banka hesabına yatırılması ya da konutta ödemeli olarak PTT kanalıyla gönderilmesi gerekir. Kira bedelinin kiraya verenin banka hesabına yatırılması durumunda banka tarafından kesilen havale giderinden kiracı sorumludur. Bu nedenle takibe konu eksik ödenen kira bedelleri üzerinden itirazın iptali ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerektiği Yargıtay tarafından mahkemeden istendi. Kira bedelini ödeme borcu borçlu tarafından alacaklı kiraya verene götürülmesi gereken borçlardan olup, paranın kiraya verene ulaştırılması kiracıya ait bir külfettir. Kira bedelinin kiraya verenin banka hesabına yatırılması durumunda banka tarafından kesilen havale giderinden kiracı sorumludur. Banka hesabına havale ile yapılan kira ödemelerinde, havale ücreti kiracıya aittir ve havale ücreti kiraya verenden tahsil edilerek ödeme yapılırsa kiracı eksik ödeme yapmış olur. Gönderim tutarını oluşturan kira bedeli üzerinden mahsup yolu ile gönderim masrafının alınması halinde kira bedeli tutarının eksik ödenmesi gerçekleşmiş olacağından TBK'nın 315. maddesi uyarınca temerrüt ihtarı sonrasında bir ödeme söz konusu olduğunda eksik ödeme gerçekleşeceğinden temerrüt nedeniyle tahliyeye sebebiyet oluşturacaktır. Kira bedelinin kiraya verene net ödenmesi gerekir. Eğer kira bedeli konutta ödemeli olarak PTT kanalı ile gönderilecekse net olarak gönderilmesi gerekir. Gönderilen kira bedelinden gönderme masrafı altında bir bedel kesilemez. Belirtilen şekilde yapılmayan ödemeler yasal ödeme olarak kabul edilemeyeceğinden mahkemece, takibe konu eksik ödenen kira bedelleri üzerinden itirazın iptali ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekir" dedi. Avukat Tekışık, Yargıtay kararının davalarda emsal olduğunu, kiracıların dikkatli olması gerektiğini söyledi. "Banka tarafından hesap işletim ücreti olarak 31,50 TL kesildi" 2012 yılında başlanan davanın 2021 yılında Yargıtay ile karara bağlandığını dile getiren Avukat Buket Nurşah Tekışık, "Ev sahibi, 2012 yılında kiracının 450 TL olan kirasını ödemediği, 4 ay da ise eksik ödediği gerekçesiyle kiracıyı dava etti. Davalı aylık kira bedellerini ödediğini ve borcu olmadığını beyan ederek itirazda bulundu. Kiracı, ev sahibinin iddia ettiği eksik ödeme hususunun tamamen kendi kusuruna dayandığını, davacının bildirdiği banka hesap numarasına her ay 450 TL ödediğini, banka tarafından hesap işletim ücreti olarak 31,50 TL kesildiğini, söz konusu kesintiden kendisinin değil ev sahibinin sorumlu olduğunu, kira sözleşmesi uyarınca kira bedelleri elden peşin olarak ödenecekken davacının istemi ile banka havalesi yoluyla ödenirken oluşacak kesintinin de tarafından karşılanmasının hukukla ve kira akdiyle bağdaşmadığını belirterek davanın reddini savundu. 1. Sulh Hukuk Mahkemesi eksik ödemelerin elden ödenmesi kararlaştırılan aylıkların banka aracılığı ile gönderilmesi nedeni ile bankaca alınan masraflardan kaynaklandığı, dolayısı ile elden ödenmesi kararlaştırılan kira bedellerinin bankaya yatırılmasının istenmesi nedeni ile ortaya çıkan masraflara davalının katlanmak zorunda olmadığı, ortada ödenmeyen kira bedeli bulunmadığından temerrüt nedeni ile açılan tahliye davasında davacının haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verdi" şeklinde konuştu. "31,50 TL banka masraf kesintisi yapıldığı için ev sahibine aylık 450 TL yerine 418,50 TL ödeme yapıldı" Karara itirazda bulunularak en son Yargıtay'ın son noktayı koyduğunu söyleyen avukat Tekışık, "Sözleşmede aylık kira bedeli 450 TL olup, ödemelerin her ayın ikisinde peşin olarak yapılacağı kararlaştırılmış. Davacı (alacaklı) davalı (borçlu) hakkında 26.03.2013 tarihinde başlattığı haciz ve tahliye istemli icra takibinde, 2012 yılı Kasım ayı kira bedeli olarak 450 TL ile 2012 yılı Aralık, 2013 yılı Ocak, Şubat ve Mart ayları için 31,50TL'den eksik yatan kira farkları 126 TL olmak üzere toplam 576 TL'nin tahsilini istemiş. Davalı süresinde yaptığı itirazında, sözleşme gereğince aylık kira bedellerini süresinde ödediğini, bu nedenle borcu kabul etmediğini ileri sürmüş ve 4 ödeme dekontu sundu. Davalı tarafından sunulan ödeme dekontlarından 31,50 TL banka masraf kesintisi yapıldıktan sonra takip konusu ayların kira bedeli için aylık 418,50 TL ödeme yapıldığı anlaşıldı. Takibin konusu, sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğundan ve sözleşmede aksine bir şart konulmadığından kira bedeline ilişkin para borcu alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeridir" ifadelerini kullandı.

Yargıtay, darbe girişimine ilişkin Genelkurmay çatı davasının temyiz incelemesini tamamladı Haber

Yargıtay, darbe girişimine ilişkin Genelkurmay çatı davasının temyiz incelemesini tamamladı

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Genelkurmay çatı davasında aralarında eski orgeneral Akın Öztürk'ün de bulunduğu 17 sanığa verilen 138'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının onanmasını kararlaştırdı. Daire, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince 20 Haziran 2019'da verilen hükme ilişkin temyiz incelemesini tamamladı. Buna göre, sözde yurtta sulh konseyinin üyesi olarak gösterilen ve darbe girişiminin "yöneticileri" ve "asli failleri" kabul edilen sanıklar eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi eski orgeneral Akın Öztürk ile eski tümgeneraller Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, eski tuğgeneraller Hakan Evrim, Erhan Caha, Mehmet Partigöç, Ali Osman Gürcan, eski tuğamiraller Ömer Faruk Harmancık ve Sinan Sürer, eski albaylar Bilal Akyüz, Cemil Turhan, Fırat Alakuş, Ahmet Özçetin, Murat Koçyiğit, Orhan Yıkılkan, Osman Kılıç ve Muhsin Kutsi Barış’a "anayasayı ihlal" ve "Cumhurbaşkanına suikast" suçlarından birer, 136 kişiye yönelik de "kasten öldürmek" suçundan verilen 136'şar kez olmak üzere toplam 138'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları onandı. Bu sanıklara 26 defa "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan verilen 416'şar yıl hapis cezalarının da onanması kararlaştırıldı.Bu sanıklarla aynı cezalara çarptırılan, yerel mahkeme hükmünün açıklanmasından sonra hayatını kaybeden eski albay Mustafa Barış Avıalan hakkındaki hükmün ise düşmesine karar verildi. Yerel mahkemece, bu sanıklar hakkında, 3 maktul yönünden "kasten öldürme" suçlamasıyla verilen hapis cezaları, "olası kastla öldürme" yönünden yargılama yapılması gerektiği belirtilerek bozuldu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.