SON DAKİKA
Hava Durumu

#WWF Türkiye

İLKHABER-Gazetesi - WWF Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, WWF Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dünya Saati 2025: Gezegeni korumak için bir saatlik farkındalık Haber

Dünya Saati 2025: Gezegeni korumak için bir saatlik farkındalık

22 Mart 2025'te, WWF Türkiye’nin çağrısıyla milyonlarca kişi gezegenimizi korumak için bir saat ışıkları kapatarak Dünya Saati etkinliğine katıldı. Etkinlik, çevre bilincini artırmak ve iklim krizine dikkat çekmek amacıyla düzenlendi. WWF Türkiye, katılımcılara doğa ile iç içe olma, su kaynakları hakkında bilgi edinme ve çevreye duyarlı davranma konusunda ilham verdi. Etkinliğe kurumsal ve kişisel katılım sağlayanları bir saatliğine binaların ışıklarını kaparak farkındalık yarattı.  WWF Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, her yıl milyonlarca kişinin bu küresel farkındalık hareketine katıldığını belirterek, “Bu yıl da saat 20.30’da, dünya genelinde ışıklar kapatılarak doğaya ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık gösterildi. Dünya Saati, doğayı koruma sorumluluğumuzu hatırlatan önemli bir etkinlik haline geldi. Tüm katılımcılara teşekkür ediyoruz” dedi. Geçmiş yıllarda yapılan Dünya Saati  WWF’in 150’den fazla ülkede düzenlediği dünyanın en büyük çevre hareketi Dünya Saati uygulaması geçmiş yıllarda da büyük ilgi gördü. Başta iklim değişikliği olmak üzere gezegenin karşı karşıya olduğu çevre sorunlarına dikkat çekmek amacıyla Türkiye’den pek çok Valilik, Belediye, şirket ve onbinlerce kişi katılım kararlılığı gösterdi. Boğaz Köprüleri, Galata Kulesi gibi pek çok sembolik yapının ışıkları da 20.30-21.30 arasında kapatılarak, Dünya Saati’ne destek sağlandı.  

'Dünya Saati'ne katıl, gezegen için bir saat ayır Haber

'Dünya Saati'ne katıl, gezegen için bir saat ayır

Her yıl milyonlarca insan, gezegenimizi koruma adına bir araya gelerek Dünya Saati hareketine katılıyor. Bu yıl da 22 Mart 2025 tarihinde saat 20.30'da milyonlarca kişi, gezegenimizi koruma amacıyla bir saatlik farkındalık hareketine katılacak. WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) Türkiye, bu küresel etkinliğe katılmak isteyen herkese ilham veriyor. Dünya Saati, yalnızca bir saatlik ışıkları kapatarak farkındalık yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda doğaya katkı sağlamak için farklı yollar sunuyor. WWF Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, bu yılki Dünya Saati etkinliği hakkında şunları söyledi: “Dünya Saati, iklim krizine karşı durmanın ve doğayı korumanın çok önemli bir simgesi haline geldi. Her yıl milyonlarca insanın bir araya geldiği bu etkinlik, gezegenimizin geleceğine dair sorumluluklarımızı hatırlatıyor. Bu yıl, bireylerin ve kurumların doğa dostu aktivitelerle katılım sağlamalarını bekliyoruz.” Dünya Saati'ne katılmanın farklı yolları var WWF Türkiye’nin mesajında, Dünya Saati’ne katılmanın farklı yollarla yapılabileceğini belirtiliyor. Etkinliğe katılacaklar, çeşitli aktivitelerle gezegene katkı sunabilirler. İşte önerilen bazı yollar: Işıkları kapatarak farkındalık yaratın: Saat 20:30’da tüm dünyada olduğu gibi ışıkları kapatarak iklim krizine dikkat çekebilirsiniz. Bu basit ama etkili adım, çevreyi koruma adına önemli bir fark yaratabilir. Açık havada yürüyüş yapın: Doğada vakit geçirerek çevreyi gözlemleyebilir, kuş gözlemi yapabilirsiniz. Bu hafta sonu doğayla iç içe olmak için harika bir fırsat! Evde saksı bitkileriyle ilgilenin veya kompost yapın: Toprakla vakit geçirmek ve kompost yaparak atıkları geri dönüştürmek de bir katkı sağlayabilir. Su kaynağınızı öğrenin: Dünya Su Günü’ne yaklaşırken, evinizdeki musluklardan gelen suyun kaynağını araştırarak bölgenizdeki nehir havzaları hakkında bilgi edinebilirsiniz. Doğa belgeselleri izleyin ve kitap okuma grupları oluşturun: İklim krizi hakkında bilgi edinmek ve çevre bilincini artırmak adına sevdiklerinizle kitap okuma grupları oluşturabilirsiniz. Kurumsal katılım için fırsatlar Kurumsal olarak da Dünya Saati’ne katılmak mümkün. Şirketler, çalışanlarını bir araya getirerek doğa dostu etkinlikler düzenleyebilir ve gezegenimize katkı sağlamak için bir saatlik aktiviteler organize edebilirler. WWF Türkiye, kurumların, yemek, fitness, eğlence, yaratıcılık, sürdürülebilirlik ve doğa alanlarında bir saatlik etkinlikler düzenleyebileceğini belirtiyor. Dünya Saati’ne katılamayan kurumlar Dünya Saati’ne katılımda bazı kısıtlamalar bulunuyor. Savunma sanayi, tütün, fosil yakıt üretimi, madencilik faaliyetleri, yenilenebilir olmayan enerji üretimi, nükleer enerji yatırımları, CITES-EK1 listesinde yer alan türlerin ticareti ve hayvan testi faaliyetleri yürüten kurumlar, bu küresel farkındalık hareketine katılamıyor. Katılım kuralları Dünya Saati kampanyasına katılacak kurumların, belirli kurallara uyması gerekiyor. WWF Türkiye, görsellerin üzerinde değişiklik yapılmaması gerektiğini ve kurumların, görselleri logolarını eklemeden kullanabileceklerini vurguluyor. Ayrıca, görsellerin üzerine logo ekleme veya tasarım yapma hakkının yalnızca kampanya sponsorlarına ait olduğu belirtiliyor. WWF Türkiye tarafından kampanyaya katılmak isteyen kurumların, WWF Türkiye’nin onayı olmadan herhangi bir iç veya dış iletişim materyali tasarlamamalarını ve basın bülteni yayımlamamaları gerektiği de kaydedildi.

Yavru gorilin evine güvenle dönme sürecine yakın takip Haber

Yavru gorilin evine güvenle dönme sürecine yakın takip

WWF Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Ömür Kula, İstanbul Havalimanı’nda yasa dışı yollarla taşınan bir goril yavrusunun, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMPGM) himayesine alındığını anımsattı. Yavru gorilin durumunu yakından takip ettiklerini ve onun en uygun şartlarda evine dönebilmesi için gereken adımları desteklediklerini ifade eden Kula, "Goril yavrusunun bakımı yetkililer tarafından titizlikle yapılırken, korunmasına yönelik gerekli güvenlik önlemleri de alınmış durumda. Ülkemizin de taraf olduğu CITES Sözleşmesi (Nesli Tehlike Altındaki Yaban Hayvan ve Bitki Türlerinin UIuslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme) uyarınca yavru gorilin ait olduğu doğaya güvenle dönebilmesi için gerekli süreçler, DKMPGM tarafından yürütülüyor" dedi. Kula, Nijerya’dan Bangkok’a götürülmek üzere kafese hapsedilmiş olan yavru gorilin, ne yazık ki doğal yaşamından koparılan, yasadışı ticaretin kurbanı olan türlerden biri olduğunu belirterek, "Birçok hayvan türü yaban hayatı ticareti nedeniyle tehlike altında. Goriller, tehdit altındaki türler arasında yer alıyor. Koruma önlemlerine rağmen yasa dışı hayvan ticareti nedeniyle yüzlerce goril, doğal yaşamlarından koparılıyor, ailesinden ayrılıyor ve hayatta kalma mücadelesi veriyor" diye konuştu. Her canlının, doğanın döngüsünde kritik bir role sahip olduğunu dile getiren Kula, şunları kaydetti: "Ancak bu döngü, yasadışı ticaret ve insan etkisiyle kırılıyor ve birçok türün yok oluşa sürüklenmesine sebep oluyor. İstanbul’da kurtarılan yavrunun evine güvenle dönebilmesi için süreci yakından takip etmeye ve gelişmeleri duyurmaya devam edeceğiz. Tüm canlıların ait oldukları yerde, özgürce yaşamalarını sağlamak zorundayız. Doğal hayatı ve tüm canlılarla ortak geleceğimizi korumak birlikte mümkün." Rehabilitasyon süreci devam ediyor Tarım ve Orman Bakanlığı da, İstanbul Havalimanı'nda yakalanan goril yavrusunun rehabilitasyon sürecinin devam ettiğini duyurdu. Bakanlığın sosyal medya hesabından "ufaklıktan haber var" mesajıyla yapılan duyuruda, "Goril yavrusunun rehabilitasyon süreci Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ekiplerince sürdürülüyor. Önceliğimiz 5 aylık erkek yavrunun sağlığı ve aynı durumları tekrar yaşamaması için ona güvenli ortamı oluşturmak. Başta nesli tehlike altındaki türler olmak üzere yaban hayatını korumaya ve yasa dışı hayvan ticaretiyle mücadeleye devam edeceğiz" ifadelerine yer verildi.

İstanbul Havalimanı'nda el konulan 300 Afrika gri papağandan 112’sinin hikâyesi, mutlu sonla bitti Haber

İstanbul Havalimanı'nda el konulan 300 Afrika gri papağandan 112’sinin hikâyesi, mutlu sonla bitti

Ağustos ayı başında İstanbul Havalimanı’nda ülkeye kaçak olarak sokulmaya çalışılan 300 Afrika gri papağanına,  ihracat izni olmadığı gerekçesiyle Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından el konuldu. Gri papağanların 50’den fazlası el konulduğu günlerde, 138’i ise daha sonra telef oldu. İadeleri konusundaki yasal süreç tamamlanana kadar tutulmak üzere Gaziantep Hayvanat Bahçesi’ne gönderilen 112 papağanın getirildikleri ülkeye iadesi konusunda World Parrot Trust'ın da aralarında bulunduğu yaban hayatı koruma kuruluşları ile Türkiye ve Kongo’dan CITES yetkilileri yoğun bir çalışma yürüttü. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Ömür Kula, Afrika gri papağanlarının İstanbul’a taşınmasında kullanılan Türk Hava Yolları’nın, World Parrot Trust ile çalışarak iade sürecinin tamamlanmasının ardından papağanları ücretsiz olarak Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin başkenti Kinşasa’ya götürdüğü bilgisini verdi. Afrika gri papağanlarının karantina, sağlık testleri ve rehabilitasyon çalışmalarının ardından, Lomami Ulusal Parkı’nda doğal yaşam alanlarına salınmasının beklendiğini ifade eden Kula, “112 Afrika gri papağanının hikayesi mutlu sonla bitti, ancak yasadışı yaban hayatı ticareti tüm dünyada mücadele edilmesi gereken ciddi bir sorun” dedi. Kula, Afrika gri papağanı (Psittacus erithacus) yabani popülasyonlarının, evcil hayvan ticareti ve yaşam alanı kaybı nedeniyle azaldığına dikkati çekerekü, “2016’da koruma statüleri artırılan bu türün uluslararası ticareti yasaklandı. Ancak, yasadışı ticaret devam ediyor. İstanbul Havalimanı’nın, yasadışı yaban hayatı ticareti sevkiyatlarında hâlâ transit konumda olması, yaban hayvanlarının sevkiyatlarına ilişkin yasa ve mevzuatın titizlikle uygulanmasını daha da önemli kılıyor” ifadelerini kullandı.

İstanbul’un nefes kaynağı tarihi Belgrad Ormanı için yüksek seviyede koruma talebi Haber

İstanbul’un nefes kaynağı tarihi Belgrad Ormanı için yüksek seviyede koruma talebi

İstanbul'un nefes kaynağı tarihi Belgrad Ormanı'nın, bir bölümünün Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün (DKMP) Orman Genel Müdürlüğü'ne (OGM) yaptığı başvuru sonucu Milli Park statüsüne dönüştürülmesinin, koruma - kullanım dengesinin bozulması riskine neden olacağı belirtildi. Belgrad Ormanı’nın yaklaşık beşte birinin Milli Park statüsüne dönüştürüldüğünü ifade eden WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, "Milli Park kendi içinde bir korunan alan türü olsa dahi, Milli Parklar içinde ülkemizde görülen rekreasyon amaçlı yapılaşma, orman varlıklarımızı tehdit etmektedir" dedi. Ormanın 5 bin 237 hektarlık alanının 1150 hektarlık kısmının Milli Park ilan edilmesinin, tarihi ormanda bölünme ve turizm amaçlı yapılaşmanın önünü açabileceği endişesi taşıdıklarını dile getiren Kula, "Bu karar ile ormanın yalnızca belli bir kısmının Milli Park olarak belirlenmesi de uzmanlarca orman bütünlüğünü bozmaya açık bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor. Son yıllarda sık sık karşımıza çıkan ve ormanlarımızı tehlikeye atan kullanımlar, orman ekosistemlerimizin hızla aşınmasına ve bütünselliğini yitirmesine yol açarak iklim düzenleme, toprak koruma, su temini, biyoçeşitlilik gibi ekosistem hizmetlerini yerine getirme gücünü zayıflatıyor" diye konuştu. Kula, doğal, tarihi ve kültürel mirasımız olan Belgrad Ormanı’nın bütünlüğü içinde korunmasının İstanbul için hayati önem taşıdığını vurgulayarak, "Belgrad Ormanı’nın Milli Park adı altında bölünmesine ve bir karışının dahi kaybedilmesine göz yumamayız. Statü olarak en yüksek seviyede koruma, Belgrad Ormanı için acilen hayata geçirilmelidir." ifadelerini kullandı.

Akyatan Ormanları, nesli tükenme tehlikesindeki yavru deniz kaplumbağalarının korunmasına katkıda bulunuyor Haber

Akyatan Ormanları, nesli tükenme tehlikesindeki yavru deniz kaplumbağalarının korunmasına katkıda bulunuyor

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle 2006 yılından bu yana Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nda sürdürülen "Yeşil Deniz Kaplumbağaları Koruma Çalışmaları" başarıyla devam ediyor. Okulların açılmasıyla birlikte sakinleşen Akyatan sahilindeki koruma çalışmalarında bir sezon daha sona ererken, yumurtadan çıkan yüzlerce yavru, Akdeniz'in mavi sularıyla buluştu. Çevrecilerin çalışmalarının yanı sıra, Akyatan Ormanları da, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan yeşil deniz kaplumbağalarının üreme alanlarında tehditlere karşı adeta set oluşturdu. Adana Orman Bölge Müdürü Tahsin Etli, 1972 yılında başlayan ağaçlandırma çalışmalarıyla oluşturulan Akyatan Ormanları'nın, tarım alanları ile yeşil deniz kaplumbağalarının üreme alanları olan Akyatan Kumulları arasında set oluşturarak, bu canlıların korunması için önemli görev üstlendiğini söyledi. Yeşil deniz kaplumbağalarının en önemli üreme alanlarından birinin, Doğu Akdeniz sahilleri olduğunu ifade eden Bölge Müdür Tahsin Etli, "Bu üreme alanından olan Akyatan Ormanları sahilinde 18 yıldır yavru çıkışı takip ediliyor. Yavru çıkışı döneminde alanda sıkı koruma sağlanıyor. Koruma çalışmalarının başladığı günden bu yana 250 binden fazla yavru denize ulaştı" dedi.

Akdeniz'i koruyan Blue Panda Yelkenlisi, misyonuna İtalya'da devam edecek Haber

Akdeniz'i koruyan Blue Panda Yelkenlisi, misyonuna İtalya'da devam edecek

WWF-Türkiye deniz ekibi ve WWF-Fransa dalış ekibi, Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde denizlerin ormanları ya da mavi ormanlar olarak bilinen endemik deniz çayırlarını (Posidonia oceanica) ve kayalık deniz alanlarında biyolojik çeşitliliği gözlemledi. Akdeniz'deki ekosistemde hayati önem taşıyan ve karadaki ormanlara eşdeğer kabul edilen endemik deniz çayırları için özel çalışma yapılan Blue Panda yelkenlisinde yer alan ekip, sık dalış yaparak çekimler gerçekleştirdi ve farklı etkinlikler gerçekleştirdi. Yelkenlinin Ekim ayına kadar önce İtalya, ardından Hırvatistan ve Arnavutluk'u ziyaret ederek misyonuna bu ülkelerde devam edeceğini ifade eden WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere, Akdeniz’in endemik deniz çayırlarının tüm deniz ekosistemi içinde hayati önem taşıdığını söyledi. “Deniz çayırları, biyoçeşitlilik açısından da önemli bir rezerv görevi görüyor” Yaklaşık 40 metreye kadar olan derinlikte kumlu deniz tabanı üzerinde geniş çayırlar oluşturan deniz çayırlarının, denizdeki oksijen seviyesini yükselttiğini ve Akdeniz’deki denizel türlerin yaklaşık yüzde 20’sine habitat sağladığına dikkati çeken Karadere, ilkhaber-gazetesi.com'a yaptığı açıklamada, "Biyoçeşitlilik açısından da önemli bir rezerv görevi gören deniz çayırları, ticari değere sahip birçok türün ürediği ve büyüdüğü yavrulama alanları açısından önem taşıyor." dedi. Karadere, deniz çayırlarının Akdeniz ülkelerinin neden olduğu CO2  emisyonlarının yüzde 11 ila yüzde 42’sini tuttuğunun tahmin edildiğini dile getirerek, "Atmosfere salınan sera gazlarını azaltmak için küresel bir  mücadelenin verildiği günümüzde bu rezervin korunması gerekir. Deniz çayırları, iklim değişikliğinin fiziksel etkilerini azaltmanın yanı sıra, gövdesi, yaprakları ve deniz tabanından 4 metre derine kadar uzanan kökleriyle oluşturduğu kalın katmanla başlı başına bir karbon yutağı görevi görüyor" ifadelerini kullandı. Karadere, WWF Akdeniz Girişimi’nin (MMI) Blue Panda yelkenlisinin de Akdeniz’in mavi ormanları olarak bilinen deniz çayırlarını (Posidonia oceanica) korumak için Türkiye’ye geldiğini anımsatarak, yapılan çalışmaların önemine değindi.

Karadaki ormanlara eşdeğer kabul edilen Akdeniz'in deniz çayırları için özel çalışma Haber

Karadaki ormanlara eşdeğer kabul edilen Akdeniz'in deniz çayırları için özel çalışma

Tüm deniz ekosistemi içinde hayati önem taşıyan ve karadaki ormanlara eşdeğer kabul edilen Akdeniz’in endemik deniz çayırları için özel çalışma yapılacak. Akdeniz’in endemik deniz çayırları (Posidonia oceanica), tüm deniz ekosistemi içinde hayati önem taşıyor. Yaklaşık 40 metreye kadar olan derinlikte kumlu deniz tabanı üzerinde geniş çayırlar oluşturan deniz çayırları, denizdeki oksijen seviyesini yükseltiyor ve Akdeniz’deki denizel türlerin yaklaşık yüzde 20’sine habitat sağlıyor.  Biyoçeşitlilik açısından da önemli bir rezerv görevi gören bu çayırlar, ticari değere sahip birçok türün ürediği ve büyüdüğü yavrulama alanları olarak önem taşıyor. WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere,  posidonia çayırlarının Sanayi Devrimi’nden bu yana Akdeniz ülkelerinin neden olduğu CO2  emisyonlarının yüzde 11 ila yüzde 42’sini tuttuğunun tahmin edildiğini söyledi. Atmosfere salınan sera gazlarını azaltmak için küresel bir  mücadelenin verildiği bugünlerde bu rezervin korunmasının elzem olduğunu ifade eden Karadere, "İklim değişikliğinin etkileri çoğaldıkça, Posidonia’nın oynadığı rolün önemi de artıyor. Fırtına ve kasırgaların arttığı ve şiddetlendiği dönemde deniz çayırları dalgaların ve akıntıların enerjisini azaltıp deniz tabanını korur ve çökeltileri sabitler. Hava koşullarının kötüleştiği sonbahar aylarında, dökülen Posidonia yaprakları yüzeyi kaplayarak deniz taşkınlarını yavaşlatır ve kıyılarda yıllar boyu erozyonu engelleyecek yoğun tabakalar oluşturur.İklim değişikliğinin fiziksel etkilerini azaltmanın yanı sıra, Posidonia, gövdesi, yaprakları ve deniz tabanından 4 metre derine kadar uzanan kökleriyle oluşturduğu kalın katmanla başlı başına bir karbon yutağı görevi görür" dedi. Deniz çayırlarının ekolojik açıdan son derece önemli olmalarının yanı sıra, sosyo-ekonomik öneme de sahip olduklarını belirten Karadere, "Deniz çayırlarının korunması sadece birçok denizel türün hayattta kalmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda CO2’nin depolanmasından kıyıların korunmasına ve avlanabilir türlerin varlığını devam ettirerek geçim kaynağı sağlanmasına kadar sağladıkları tüm ekosistem hizmetleri sayesinde insanlar için de hayati önem taşırlar. Bu değerli habitatı korumak için tüm önlemlerin alınması şarttır. Mavi karbon yutağımız deniz çayırları, iklim değişikliği, teknelerin çapalamaları ve balıkçılık faaliyetleri nedeniyle tehdit altında" diye konuştu. Karadere, WWF Akdeniz Girişimi’nin (MMI) BluePanda yelkenlisinin de Akdeniz’in mavi ormanları olarak bilinen deniz çayırlarını (Posidonia oceanica) korumak için Türkiye’ye geldiğini dile getirerek, şunları kaydetti: "2019 yılından bu yana Akdeniz’in doğal zenginliklerine ve karşı karşıya bulunduğu tehditlere dikkat çekmek için Akdeniz’i dolaşan BluePanda yelkenlisi, Datça'da demirledi. Blue Panda, 18 Ağustos’a kadar sürecek olan Türkiye ziyaretinde Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde yürütülecek denizel çalışmalara destek verecek.  BluePanda, bu yıl Akdeniz’in endemik deniz çayırlarına (Posidonia oceanica) yönelik tehditlere dikkat çekmeyi hedefliyor.  iklim krizine karşı en önemli müttefiklerimizden biri olan ve iklim değişikliği, istilacı türler, demirleme, kıyıların turizm amaçlı kullanımı gibi insan faaliyetlerine bağlı habitat kayıpları nedeniyle tehlikede olan deniz çayırları konusunda önemli çalışmalar yapılacak."

WWF-Türkiye uyardı: 1 yıllık doğal kaynaklar ilk 7 ayda tükendi Haber

WWF-Türkiye uyardı: 1 yıllık doğal kaynaklar ilk 7 ayda tükendi

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Küresel Ayak İzi Ağı’nın (Global Footprint Network) verilerine göre 1 yıllık doğal kaynakların ilk 7 ayda tüketildiğini bildirdi. Doğal kaynaklar, hayatın devamlılığı ve ekonomik gelişim için temel unsurları oluşturuyor. Su, hava, toprak, mineraller ve enerji kaynakları gibi bu unsurlar, hem ekosistemlerin sağlığı hem de insanlığın refahı açısından kritik önem taşıyor. Ancak, sınırsız olmayan bu kaynakların yanlış yönetilmesi, hızla tükenmesi riski oluşturuyor. Doğal kaynakların verimli kullanımı, bu kaynakların gelecek nesillere ulaşabilmesi için gereklilik, ekonomik açıdan avantaj, biyoçeşitliliğin sürdürülmesi, enerji ve su krizlerinin önlenmesi açılarından önem teşkil ediyor. Hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürülebilir bir geleceğin anahtarı olarak kabul edilen doğal kaynakların verimli kullanımı, Küresel Ayak İzi Ağı’nın (Global Footprint Network) verilerine göre tehlike sinyalleri veriyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) uyarısına göre, Global Footprint Network verileri, 1 yıllık doğal kaynakların yılın ilk 7 ayında tüketildiğini gösteriyor. WWF-Türkiye tarafından yapılan paylaşımda, "1 yıllık doğal kaynakları, ilk 7 ayda tükettik. Doğal kaynak tüketimi bir spor olsa, insanlık olimpiyat rekoru kırardı. İnsanlık olarak artık büyüme yarışını bırakıp, kaynak tüketimini tersine çevirme yarışına girmeliyiz. Çünkü başka bir Dünya yok. Kaynaklarımızı daha verimli kullanmazsak geleceğimiz doğal kaynaklarımızla beraber yok olacak. Aşırı kaynak tüketimi, küresel düzeyde biyolojik çeşitliliğin azalmasına, atmosferde sera gazının artmasına, gıda ve enerji krizlerinin derinleşmesine neden oluyor. Sıcak hava dalgaları, kuraklık gibi aşırı hava olaylarından kaynaklı büyük orman yangınları, seller gibi tüm canlıların hayatını tehlikeye atan afetlerin görülme sıklığı artıyor. Oysa bu gidişat kader değil. Limit Aşımı Günü’nü, otomobil kullanımını yarı yarıya azaltarak 13, fosil yakıt tüketimini terk ederek 93, binalarda enerji verimliliği sağlayarak 21, gıda israfını yarı yarıya azaltarak 13 gün ileri kaydırabiliriz." ifadeleriyle, konunun önemine dikkat çekiliyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.