TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#WWF Türkiye

İLKHABER-Gazetesi - WWF Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, WWF Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akyatan Ormanları, nesli tükenme tehlikesindeki yavru deniz kaplumbağalarının korunmasına katkıda bulunuyor Haber

Akyatan Ormanları, nesli tükenme tehlikesindeki yavru deniz kaplumbağalarının korunmasına katkıda bulunuyor

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle 2006 yılından bu yana Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nda sürdürülen "Yeşil Deniz Kaplumbağaları Koruma Çalışmaları" başarıyla devam ediyor. Okulların açılmasıyla birlikte sakinleşen Akyatan sahilindeki koruma çalışmalarında bir sezon daha sona ererken, yumurtadan çıkan yüzlerce yavru, Akdeniz'in mavi sularıyla buluştu. Çevrecilerin çalışmalarının yanı sıra, Akyatan Ormanları da, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan yeşil deniz kaplumbağalarının üreme alanlarında tehditlere karşı adeta set oluşturdu. Adana Orman Bölge Müdürü Tahsin Etli, 1972 yılında başlayan ağaçlandırma çalışmalarıyla oluşturulan Akyatan Ormanları'nın, tarım alanları ile yeşil deniz kaplumbağalarının üreme alanları olan Akyatan Kumulları arasında set oluşturarak, bu canlıların korunması için önemli görev üstlendiğini söyledi. Yeşil deniz kaplumbağalarının en önemli üreme alanlarından birinin, Doğu Akdeniz sahilleri olduğunu ifade eden Bölge Müdür Tahsin Etli, "Bu üreme alanından olan Akyatan Ormanları sahilinde 18 yıldır yavru çıkışı takip ediliyor. Yavru çıkışı döneminde alanda sıkı koruma sağlanıyor. Koruma çalışmalarının başladığı günden bu yana 250 binden fazla yavru denize ulaştı" dedi.

Akdeniz'i koruyan Blue Panda Yelkenlisi, misyonuna İtalya'da devam edecek Haber

Akdeniz'i koruyan Blue Panda Yelkenlisi, misyonuna İtalya'da devam edecek

WWF-Türkiye deniz ekibi ve WWF-Fransa dalış ekibi, Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde denizlerin ormanları ya da mavi ormanlar olarak bilinen endemik deniz çayırlarını (Posidonia oceanica) ve kayalık deniz alanlarında biyolojik çeşitliliği gözlemledi. Akdeniz'deki ekosistemde hayati önem taşıyan ve karadaki ormanlara eşdeğer kabul edilen endemik deniz çayırları için özel çalışma yapılan Blue Panda yelkenlisinde yer alan ekip, sık dalış yaparak çekimler gerçekleştirdi ve farklı etkinlikler gerçekleştirdi. Yelkenlinin Ekim ayına kadar önce İtalya, ardından Hırvatistan ve Arnavutluk'u ziyaret ederek misyonuna bu ülkelerde devam edeceğini ifade eden WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere, Akdeniz’in endemik deniz çayırlarının tüm deniz ekosistemi içinde hayati önem taşıdığını söyledi. “Deniz çayırları, biyoçeşitlilik açısından da önemli bir rezerv görevi görüyor” Yaklaşık 40 metreye kadar olan derinlikte kumlu deniz tabanı üzerinde geniş çayırlar oluşturan deniz çayırlarının, denizdeki oksijen seviyesini yükselttiğini ve Akdeniz’deki denizel türlerin yaklaşık yüzde 20’sine habitat sağladığına dikkati çeken Karadere, ilkhaber-gazetesi.com'a yaptığı açıklamada, "Biyoçeşitlilik açısından da önemli bir rezerv görevi gören deniz çayırları, ticari değere sahip birçok türün ürediği ve büyüdüğü yavrulama alanları açısından önem taşıyor." dedi. Karadere, deniz çayırlarının Akdeniz ülkelerinin neden olduğu CO2  emisyonlarının yüzde 11 ila yüzde 42’sini tuttuğunun tahmin edildiğini dile getirerek, "Atmosfere salınan sera gazlarını azaltmak için küresel bir  mücadelenin verildiği günümüzde bu rezervin korunması gerekir. Deniz çayırları, iklim değişikliğinin fiziksel etkilerini azaltmanın yanı sıra, gövdesi, yaprakları ve deniz tabanından 4 metre derine kadar uzanan kökleriyle oluşturduğu kalın katmanla başlı başına bir karbon yutağı görevi görüyor" ifadelerini kullandı. Karadere, WWF Akdeniz Girişimi’nin (MMI) Blue Panda yelkenlisinin de Akdeniz’in mavi ormanları olarak bilinen deniz çayırlarını (Posidonia oceanica) korumak için Türkiye’ye geldiğini anımsatarak, yapılan çalışmaların önemine değindi.

Karadaki ormanlara eşdeğer kabul edilen Akdeniz'in deniz çayırları için özel çalışma Haber

Karadaki ormanlara eşdeğer kabul edilen Akdeniz'in deniz çayırları için özel çalışma

Tüm deniz ekosistemi içinde hayati önem taşıyan ve karadaki ormanlara eşdeğer kabul edilen Akdeniz’in endemik deniz çayırları için özel çalışma yapılacak. Akdeniz’in endemik deniz çayırları (Posidonia oceanica), tüm deniz ekosistemi içinde hayati önem taşıyor. Yaklaşık 40 metreye kadar olan derinlikte kumlu deniz tabanı üzerinde geniş çayırlar oluşturan deniz çayırları, denizdeki oksijen seviyesini yükseltiyor ve Akdeniz’deki denizel türlerin yaklaşık yüzde 20’sine habitat sağlıyor.  Biyoçeşitlilik açısından da önemli bir rezerv görevi gören bu çayırlar, ticari değere sahip birçok türün ürediği ve büyüdüğü yavrulama alanları olarak önem taşıyor. WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere,  posidonia çayırlarının Sanayi Devrimi’nden bu yana Akdeniz ülkelerinin neden olduğu CO2  emisyonlarının yüzde 11 ila yüzde 42’sini tuttuğunun tahmin edildiğini söyledi. Atmosfere salınan sera gazlarını azaltmak için küresel bir  mücadelenin verildiği bugünlerde bu rezervin korunmasının elzem olduğunu ifade eden Karadere, "İklim değişikliğinin etkileri çoğaldıkça, Posidonia’nın oynadığı rolün önemi de artıyor. Fırtına ve kasırgaların arttığı ve şiddetlendiği dönemde deniz çayırları dalgaların ve akıntıların enerjisini azaltıp deniz tabanını korur ve çökeltileri sabitler. Hava koşullarının kötüleştiği sonbahar aylarında, dökülen Posidonia yaprakları yüzeyi kaplayarak deniz taşkınlarını yavaşlatır ve kıyılarda yıllar boyu erozyonu engelleyecek yoğun tabakalar oluşturur.İklim değişikliğinin fiziksel etkilerini azaltmanın yanı sıra, Posidonia, gövdesi, yaprakları ve deniz tabanından 4 metre derine kadar uzanan kökleriyle oluşturduğu kalın katmanla başlı başına bir karbon yutağı görevi görür" dedi. Deniz çayırlarının ekolojik açıdan son derece önemli olmalarının yanı sıra, sosyo-ekonomik öneme de sahip olduklarını belirten Karadere, "Deniz çayırlarının korunması sadece birçok denizel türün hayattta kalmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda CO2’nin depolanmasından kıyıların korunmasına ve avlanabilir türlerin varlığını devam ettirerek geçim kaynağı sağlanmasına kadar sağladıkları tüm ekosistem hizmetleri sayesinde insanlar için de hayati önem taşırlar. Bu değerli habitatı korumak için tüm önlemlerin alınması şarttır. Mavi karbon yutağımız deniz çayırları, iklim değişikliği, teknelerin çapalamaları ve balıkçılık faaliyetleri nedeniyle tehdit altında" diye konuştu. Karadere, WWF Akdeniz Girişimi’nin (MMI) BluePanda yelkenlisinin de Akdeniz’in mavi ormanları olarak bilinen deniz çayırlarını (Posidonia oceanica) korumak için Türkiye’ye geldiğini dile getirerek, şunları kaydetti: "2019 yılından bu yana Akdeniz’in doğal zenginliklerine ve karşı karşıya bulunduğu tehditlere dikkat çekmek için Akdeniz’i dolaşan BluePanda yelkenlisi, Datça'da demirledi. Blue Panda, 18 Ağustos’a kadar sürecek olan Türkiye ziyaretinde Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde yürütülecek denizel çalışmalara destek verecek.  BluePanda, bu yıl Akdeniz’in endemik deniz çayırlarına (Posidonia oceanica) yönelik tehditlere dikkat çekmeyi hedefliyor.  iklim krizine karşı en önemli müttefiklerimizden biri olan ve iklim değişikliği, istilacı türler, demirleme, kıyıların turizm amaçlı kullanımı gibi insan faaliyetlerine bağlı habitat kayıpları nedeniyle tehlikede olan deniz çayırları konusunda önemli çalışmalar yapılacak."

WWF-Türkiye uyardı: 1 yıllık doğal kaynaklar ilk 7 ayda tükendi Haber

WWF-Türkiye uyardı: 1 yıllık doğal kaynaklar ilk 7 ayda tükendi

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Küresel Ayak İzi Ağı’nın (Global Footprint Network) verilerine göre 1 yıllık doğal kaynakların ilk 7 ayda tüketildiğini bildirdi. Doğal kaynaklar, hayatın devamlılığı ve ekonomik gelişim için temel unsurları oluşturuyor. Su, hava, toprak, mineraller ve enerji kaynakları gibi bu unsurlar, hem ekosistemlerin sağlığı hem de insanlığın refahı açısından kritik önem taşıyor. Ancak, sınırsız olmayan bu kaynakların yanlış yönetilmesi, hızla tükenmesi riski oluşturuyor. Doğal kaynakların verimli kullanımı, bu kaynakların gelecek nesillere ulaşabilmesi için gereklilik, ekonomik açıdan avantaj, biyoçeşitliliğin sürdürülmesi, enerji ve su krizlerinin önlenmesi açılarından önem teşkil ediyor. Hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürülebilir bir geleceğin anahtarı olarak kabul edilen doğal kaynakların verimli kullanımı, Küresel Ayak İzi Ağı’nın (Global Footprint Network) verilerine göre tehlike sinyalleri veriyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) uyarısına göre, Global Footprint Network verileri, 1 yıllık doğal kaynakların yılın ilk 7 ayında tüketildiğini gösteriyor. WWF-Türkiye tarafından yapılan paylaşımda, "1 yıllık doğal kaynakları, ilk 7 ayda tükettik. Doğal kaynak tüketimi bir spor olsa, insanlık olimpiyat rekoru kırardı. İnsanlık olarak artık büyüme yarışını bırakıp, kaynak tüketimini tersine çevirme yarışına girmeliyiz. Çünkü başka bir Dünya yok. Kaynaklarımızı daha verimli kullanmazsak geleceğimiz doğal kaynaklarımızla beraber yok olacak. Aşırı kaynak tüketimi, küresel düzeyde biyolojik çeşitliliğin azalmasına, atmosferde sera gazının artmasına, gıda ve enerji krizlerinin derinleşmesine neden oluyor. Sıcak hava dalgaları, kuraklık gibi aşırı hava olaylarından kaynaklı büyük orman yangınları, seller gibi tüm canlıların hayatını tehlikeye atan afetlerin görülme sıklığı artıyor. Oysa bu gidişat kader değil. Limit Aşımı Günü’nü, otomobil kullanımını yarı yarıya azaltarak 13, fosil yakıt tüketimini terk ederek 93, binalarda enerji verimliliği sağlayarak 21, gıda israfını yarı yarıya azaltarak 13 gün ileri kaydırabiliriz." ifadeleriyle, konunun önemine dikkat çekiliyor.

Yavru deniz kaplumbağaları, Akyatan’da Akdeniz'in mavi sularıyla buluşuyor Haber

Yavru deniz kaplumbağaları, Akyatan’da Akdeniz'in mavi sularıyla buluşuyor

Çukurova Deltası’nda yer alan ve Türkiye'nin en büyük lagün gölü olan Akyatan’daki yuvalarda yumurtadan çıkan yavru Yeşil deniz kaplumbağaları, Akdeniz'in mavi sularıyla buluşuyor. Denizlerdeki yolculuğunu 110 milyon yıldan buyana sürdüren deniz kaplumbağalarının bu sezonda da Akdeniz kıyılarında bıraktıkları yumurtalar, yuvalarda çatlamaya başladı. İnsan faaliyetleri nedeniyle tehdit altına olan deniz kaplumbağalarının yuvalama kumsallarında yumurtadan çıkan yavrular, sürüler halinde Akdeniz'in mavi sularıyla buluşmaya başladı. Bu kumsallardan birini oluşturan Çukurova Deltası’nda yer alan ve Türkiye'nin en büyük lagün gölü olan Akyatan'daki yuvalardan çıkan yavru deniz kaplumbağalarının Akdeniz'e doğru kısa ama zor olan yolculuğunun, devam ettiği belirtildi. Akyatan'da 2006 yılından bu yana Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle, deniz kaplumbağaları izleme ve koruma çalışmaları yürüten WWF Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), yaklaşık 250 bin yavru yeşil deniz kaplumbağasının denize ulaşmasına destek oldu. WWF-Türkiye tarafından yapılan açıklamada, "Akyatan Kumsalı’nda bu yılın ilk yavruları denizle buluştu. Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü ile Akyatan’da sürdürdüğümüz koruma çalışmalarımız, Yeşil deniz kaplumbağaları için umut olmaya devam ediyor. Yeşil deniz kaplumbağalarının (Chelonia mydas) yuvalama için geldiği Akyatan kumsalında, anne kaplumbağalar mayıs sonunda yumurtalarını bırakmaya başladılar. Temmuz ortasında ise ilk yuvalardan yavrular çıkmaya başladı. Doğa koruma çalışmaları sayesinde, Yeşil deniz kaplumbağalarının yuva sayısında ve popülasyonunda artış var. IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği) açıklamasına göre, Yeşil deniz kaplumbağası Akdeniz alt popülasyonu, Kritik tehlikede (CR) statüsünden, Tehdide yakın (NT) statüsüne alındı. Yeşil deniz kaplumbağalarından gelen güzel haberlerin devam etmesi için doğa koruma çalışmalarımıza destek olabilirsiniz." ifadeleri yer aldı.

Çevreci kuruluşlarda 'Maden Yönetmeliği iptali' sevinci Haber

Çevreci kuruluşlarda 'Maden Yönetmeliği iptali' sevinci

Danıştay 8. Dairesi’nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yayımlanan ve zeytinlik sahalarını madencilik faaliyetlerine açan tartışmalı Maden Yönetmeliği'ni iptal etmesi, doğanın korunmasına yönelik faaliyetlerde bulunan çevreci kuruluşlar tarafından sevinçle karşılandı. Muğla'nın Milas ilçesi İkizköy Akbelen Ormanı’nda bilirkişi keşfinin yapılacağı gün olan 1 Mart 2022’de Maden Yönetmeliği’nde zeytinlik sahaları madene açan değişikliğe karşı, dernekler ve kooperatifler hukuk mücadelesi başlatmıştı. Danıştay 8. Dairesi, dava sonunda Maden Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik ile eklenen 115. Maddenin 4. Fıkrasının iptaline karar verdi. Danıştay kararında, yönetmelikteki değişikliğin Zeytin Kanunu’na aykırı olduğu belirtilerek, şu ifadelere yer verildi: "Değişikliğin, zeytinlik alanlardaki zeytinlerin sökülüp taşınması, başka yere dikilmesi, taşınmanın mümkün olmaması halinde ise doğrudan madencilik faaliyetine başlanılarak faaliyetin sonunda sahanın rehabilite edilip eski haline getirilmesi yönünde madencinin vereceği taahhütname ve davalı bakanlığın izniyle madencilik faaliyeti için yeterli olduğunu açıklayarak düzenlemenin Zeytin Kanunu’na aykırı olduğunu, yönetmelik değişikliği ile zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetine idarenin izni ve madencinin taahhütnamesi ile olanak sağlayan düzenlemenin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle değişikliği iptal etmiştir." Danıştay 8. Dairesi'nin bu kararı ise doğanın korunmasına yönelik faaliyetlerde bulunan çevreci kuruluşların yöneticileri tarafından sevinçle karşılandı. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)  tarafından yapılan bir paylaşımda, zeytinlik sahaları maden faaliyetine açan yönetmeliğe karşı açılan davanın kazanılmasındaki memnuniyet vurgulandı. "Bu davada yanımızda yer alan ve doğa koruma mücadelemizde bizimle yürüyen herkese teşekkürler." ifadesi yer alan WWF-Türkiye paylaşımında, şunlar kaydedildi: "Bin yıllardır Anadolu topraklarında varlığını sürdüren zeytinlikler, sayısız türde memeli, amfibi sürüngen, kuş ve bitkiye ev sahipliği yapıyor. Doğa ve insan için alınan bu olumlu kararın, bugünümüz ve yarınlarımız için örnek olmasını diliyor, insan faaliyetleri sebebiyle yaşanan doğa kayıplarının son bulmasını umut ediyoruz. Doğa koruma mücadelemiz hız kesmeden devam edecek. Zeytinlikleri korumazsak kaybederiz."

Deniz kirliliği, küçük ölçekli balıkçılığı tehdit ediyor Haber

Deniz kirliliği, küçük ölçekli balıkçılığı tehdit ediyor

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜR-KOOP) tarafından, küçük ölçekli balıkçılığı tehdit eden deniz kirliliğine karşı sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarının artırılması amacıyla iş birliği protokolü imzalandı. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜR-KOOP), küçük ölçekli balıkçıların yönetim süreçlerine katılımını güçlendirerek sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarının artırılması amacıyla harekete geçti. Bu kapsamda, "Küçük Ölçekli Balıkçılık Teknik İş Birliği" protokolü imzalandı. Protokolün, WWF-Türkiye’nin Hırvatistan, İspanya, İtalya, Tunus ile birlikte yer aldığı uluslararası "Akdeniz'de Küçük Ölçekli Balıkçılığın Dönüşümü" projesi kapsamında imza altına alındığı ifade edildi. WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, kıyıya yakın bölgelerde pasif av araçları ile yapılan günübirlik balıkçılık faaliyeti olarak tanımlanan küçük ölçekli balıkçılığın, geçimini balıkçılıkla sağlayanların refahı açısından önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, "Denizlerimizdeki balık stokları hızla tükeniyor, deniz ekosistemleri hızla kirleniyor ve tahrip oluyor. Bu yok oluş, sadece bir doğa sorunu değil, aynı zamanda ülkemizdeki yaklaşık 13 bin küçük ölçekli tekne ile geleneksel balıkçılıkla uğraşan ailelerin geçim kaynağı olması nedeniyle, sosyo-ekonomik açıdan da yaşamsal bir tehdit oluşturuyor." dedi. Kula, küçük ölçekli balıkçılığın, gerek balıkçılıkla geçimini sağlayan toplumların gıda güvenliği ve refahı, gerekse deniz ekosisteminin sağlığının korunması açısından kilit bir role sahip olduğunu dile getirerek, imzalanan iş birliği protokolünün önemine dikkati çekti.

Balıkesir’de deniz çayırlarının sökülmesine tepki Haber

Balıkesir’de deniz çayırlarının sökülmesine tepki

Denizdeki oksijen seviyesini yükselten, karbon yutağı görevi gören ve Akdeniz’deki denizel türlerin yaklaşık yüzde 20’sine habitat sağlayan deniz çayırlarının Balıkesir’de sökülmesine, çevre kuruluşlarından tepki geldi. Balıkesir'in Erdek ilçesi Narlı Mahallesi'nde 7 ev sahibi, kepçe kiralayarak evlerinin önündeki plajın kıyı kesiminde bulunan deniz çayırlarını söktürmüştü. Kepçe operatörüne Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 13 bin 118 lira para cezası kesilirken, Balıkesir Valiliğince, ilçeye bağlı kırsal mahallede yaşanan deniz çayırlarının sökülmesiyle olayıyla ilgili olarak tahkikat başlatıldı. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) tarafından da söz konusu olaya tepki gösterildi. Deniz çayırlarının "Yüzerken ayağımıza değmesin" gerekçesiyle yok edildiği ifade edilen tepki açıklamasında, şunlar kaydedildi: "Geçtiğimiz günlerde Balıkesir’de deniz çayırları 'temizlik' gerekçesiyle kepçeyle söküldü. Oysa sökülen deniz çayırları, Akdeniz’e özgü pek çok canlıya ev sahipliği yapan ekosistemlerdir. Akdeniz’in endemik deniz çayırları (Posidonia oceanica), denizdeki oksijen seviyesini yükseltiyor, karbon yutağı görevi görüyor ve Akdeniz’deki denizel türlerin yaklaşık yüzde 20’sine habitat sağlıyor. Biyoçeşitlilik açısından önemli bir rezerv görevi gören bu çayırlar, birçok türün ürediği ve büyüdüğü yavrulama alanlarıdır. Kıyı şeritlerinin genişleyip gelişmesi, limanların, setlerin ve yapay plajların inşası nedeniyle su altı dünyası ve deniz çayırları tahrip ediliyor, denizel biyoçeşitlilik tehlike altına giriyor. Akdeniz havzasındaki deniz çayırı örtüsünün yüzde 50'sinden fazlasına ev sahipliği yapan Türkiye'de, Yunanistan, Fransa ve Tunus’ta ilgili paydaşlarla birlikte, deniz çayırı 'Mavi Karbon' ekosistemlerinin sağlığını yeniden tesis etmek ve geçimini bu kaynaklardan sağlayan kıyı topluluklarının desteklenmesine katkı sağlamak üzere Mavi Ormanlar Projesi hayata geçti. Bölgesel iş birlikleri ile deniz çayırlarının korunmasına katkı sağlamak acil önem taşıyor."

Deniz kaplumbağaları, Akyatan'daki yuvalama kumsallarına çıkmaya başladı Haber

Deniz kaplumbağaları, Akyatan'daki yuvalama kumsallarına çıkmaya başladı

Yeşil deniz kaplumbağaları, Çukurova Deltası’nda yer alan ve Türkiye'nin en büyük lagün gölü olan Akyatan’daki yuvalama kumsallarına çıkmaya başladı. WWF Türkiye-Doğal Hayatı Koruma Vakfı, deniz kaplumbağalarının yuvalama kumsallarında rahatsız edecek davranışlarda bulunulmaması çağrısı yaptı. Denizlerdeki yolculuğu 110 milyon yıldan buyana devam eden deniz kaplumbağaları, bu sezon da yumurtalarını bırakmak üzere Akdeniz kıyılarındaki yuvalama kumsallarına çıkmaya başladı. İnsan faaliyetleri nedeniyle tehdit altına olan deniz kaplumbağalarının yuvalama kumsallarında dikkat edilmesi gerekenler konusunda uyarılarda bulunan WWF Türkiye-Doğal Hayatı Koruma Vakfı, bu kumsallardan birinin de Çukurova Deltası’nda yer alan ve Türkiye'nin en büyük lagün gölü olan Akyatan olduğuna dikkati çekti. Yuvalama kumsalı yakınında olan vatandaşların, deniz kaplumbağalarını rahatsız eden davranışlarda bulunan kişileri uyarmalarını isteyen WWF-Türkiye'nin konuyla ilgili paylaşımında, şunlar kaydedildi: "2006 yılından bu yana Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle, deniz kaplumbağaları izleme ve koruma çalışmaları yürüttüğümüz Akyatan Kumsalı'nda 18 yıllık çalışmalarımız sonucunda yaklaşık 250 bin yavru yeşil deniz kaplumbağasının denize ulaşmasına destek olduk. Akdeniz’de bu öncelikli türün yaşam alanlarının hızlı kaybı göz önüne alınarak koruma çalışmaları hız kesmeden devam etmeli. Deniz kaplumbağalarını korumak desteklerinizle birlikte mümkün." Yaşam, üretkenlik, dayanıklılık ve kötülüklerden korunmanın sembolü Dünya denizlerinde yaşayan ve tarih boyunca birçok kültürde uzun yaşam, üretkenlik, dayanıklılık ve kötülüklerden korunmanın sembolü olan Dermochelys coriacea, Eretmochelys imbricata, Lepidochelys kempii, Lepidochelys olivacea, Chelonia mydas, Caretta caretta, Natator depressus deniz kaplumbağası türlerinin tamamının, insan faaliyetleri sebebiyle tehlike altında olduğuna dikkat çekiliyor. Yaşamlarının büyük bir bölümünü kıtalararası denizlerde geçiren bu türlerden yeşil deniz kaplumbağası (Chelonia mydas) ve iribaş deniz kaplumbağası (Caretta caretta) ise Akdeniz Havzası’nda yuvalıyor. Her bin yavrudan bir veya ikisi erişkinliğe ulaşabiliyor Ergin dişi deniz kaplumbağaları, yuvalamak için kumsala çıktıkları her seferde, ortalama 100-150 yumurta bırakıyor. Dişilerin bıraktıkları yumurtalar veya yumurtadan 45-60 gün sonra çıkan yavrular, kumsalda yengeç, çakal, deniz kuşları, deniz ortamında balıklar gibi sayısız avcının besin kaynakları arasında yer alıyor.  Bu nedenle her bin yumurtadan çıkan yavrulardan bir veya ikisi erişkinliğe ulaşabiliyor. Yaşamları boyunca birçok tehditle karşı karşıya kalan deniz kaplumbağalarının popülasyonları üzerinde insan aktivitelerinin de olumsuz etkilere sahip olduğu belirtiliyor. Türün sağlıklı olarak yaşamını sürdürebilmesi için ise yuvalama kumsalları ile beslenme ve kışlama alanları başta olmak üzere yaşam alanlarındaki insan kaynaklı tehlikelerin en aza indirgenmesi gerekiyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.