TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#UNESCO

İLKHABER-Gazetesi - UNESCO haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, UNESCO haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dr. Tatar: Jeolojik miras alanlarının korunması için acil önlemler alınmalı Haber

Dr. Tatar: Jeolojik miras alanlarının korunması için acil önlemler alınmalı

TMMOB TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, 6 Ekim Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü dolayısıyla bir açıklama yaparak, jeoçeşitliliğin insanlık ve gezegen üzerindeki hayati önemine dikkat çekti. Dr. Tatar, UNESCO tarafından bu yılın ana temasının "Geçmişi Korumak-Geleceği Sürdürmek" olarak belirlendiğini belirterek, jeoçeşitliliğin yeterince anlaşılamadığı ve korunması gereken bir zenginlik olduğunu vurguladı. Jeolojik miras alanlarinin korunmasi gerekiyor Dr. Mehmet Tatar, Türkiye’nin jeolojik miras niteliğindeki zenginliklerinin yeterince korunmadığını, bu konuda gerekli çalışmaların yapılmadığını dile getirdi. Kapadokya ve Pamukkale’nin 2022 yılında Uluslararası Jeoloji Bilimleri Birliği (IUGS) tarafından dünyanın ilk 100 jeolojik miras alanı içerisine alındığını hatırlatan Dr. Tatar, iki yıllık sürede bu alanlarla ilgili tek bir çalışmanın dahi yapılmamasını eleştirdi. Tatar, aynı zamanda, Salda Gölü’nün de “Mars Gezegeninin Yeryüzündeki Temsilcisi” olarak tanıtılmasına rağmen gereken ilginin gösterilmediğini belirtti. Ülkenin zengin jeoçeşitliliğinin yeterince değerlendirilmiyor Türkiye’nin UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan 15 miras alanı arasında jeolojik miras alanının bulunmamasının büyük bir eksiklik olduğunu söyleyen Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, ülkenin zengin jeoçeşitliliğinin yeterince değerlendirilemediğini vurguladı. Dr. Tatar Jeolojik miras alanlarının UNESCO Küresel Jeopark statüsüne alınması için bilimsel, teknik ve idari çalışmaların bir an önce başlatılması gerektiğini ifade etti. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak jeolojik miras alanlarının korunması ve insanlığın hizmetine sunulması için çalışmaya devam edeceklerini belirten Dr. Tatar, bu alanların tahrip edilmeden korunması gerektiğinin altını çizdi.

Bisiklet tutkunları Klaus Schmidt için pedal çevirdi Haber

Bisiklet tutkunları Klaus Schmidt için pedal çevirdi

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Göbeklitepe'yi yaptığı kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkaran Prof. Dr. Klaus Schmidt ölümünün 10. yıl dönümünde unutulmadı. Schmidt için bir araya gelen yüzlerce bisiklet tutkunu, arkeoloğun evini ziyaret edip Göbeklitepe'ye pedal çevirdi. Şanlıurfa'da bu yıl 5'incisi düzenlenen anma etkinliği kapsamında bisiklet tutkunları Alman Arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt'in yaşadığı evde bir araya geldikten sonra ‘'Klaus Schmidt'in İzinde Göbeklitepe'ye Pedallıyoruz" bisiklet etkinliği ile yola koyuldu. Kent merkezinde yola çıkan 100 kişilik bisikletli grup, yaklaşık 20 kilometre boyunca pedal çevirerek Göbeklitepe'ye ulaştı. Bisiklet tutkunları Göbeklitepe ören yerini gezme imkanı buldu. Etkinliğe öncülük eden Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Daire Başkanı Merve Ofluoğlu, “Biz bu etkinliği her sene daha kapsamlı ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Çünkü Göbeklitepe bizim dünyaya açılan yüzümüz ve bunu bize kazandıran Klaus Schmidt'i her zaman rahmetle anıyoruz ve ismini de anmaya devam edeceğiz” dedi. Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürü Aydın Aslan da, Prof. Dr. Schmidt'in Göbeklitepe başta olmak üzere insanlık tarihine yaptığı katkılar vurgu yaptı. Prof. Dr. Klaus Schmidt'in bilim dünyasında bıraktığı derin izlerin ve Şanlıurfa'daki etkisinin hatırlatıldığı etkinlik, katılımcılardan büyük takdir topladı. Göbeklitepe'de yürüttüğü kazı çalışmaları ve elde ettiği bulgularla tarihe ışık tutan Prof. Dr. Klaus Schmidt, 2014 yılında hayatını kaybetmişti.

Vali Pehlivan: Haber

Vali Pehlivan: "Tarihi varlıklarımızı UNESCO kalıcı listesine aldırma gayretimiz var"

Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, Mersin Turizm İşletmeciler Derneğinin düzenlediği toplantıda turizmcilerle bir araya geldi. Mersin'in doğası, tarihi, denizi, güneşi ile yurt içinde ve yurt dışında tanınırlığının artırılması konusunda büyük bir gayret gösterildiğinin altını çizen Vali Pehlivan, ”Akdeniz’in kıyısında 321 kilometre sahil şeridinde 11’i mavi bayraklı 41 plajı ve 100’ün üzerinde koylarıyla deniz turizminde tercih edilen önemli tatil merkezlerinden olan Mersin, sahip olduğu çok sayıdaki tarihi yapıları, doğal varlıkları, antik kentleri, inanç turizm merkezleri, zengin mutfağı ve eşsiz doğasıyla her geçen gün daha fazla turisti ağırlıyor" dedi. "Tarihi varlıklarımızı UNESCO kalıcı listesine aldırma gayretimiz var" Mersin'in tanıtımına katkı yapmak ve sahip olduğu yapıları, varlıkları ön plana çıkarmak amacıyla UNESCO geçici miras listesinde olan Tarsus'taki St. Paul Kuyusu ve çevresi, Erdemli'deki Korykos Antik Kenti, Mut ilçesindeki Alahan Manastırı ve Anamur'daki Mamure Kalesi’ni kalıcı listeye aldırmak için çalışmalar yürüttüklerini vurgulayan Vali Pehlivan, "Ayrıca diğer tarihi varlıklarımızı da önce geçici listeye sonrada kalıcı listeye aldırmak gibi bir hedefimiz var. Bunun yanında tescilli yapılarımız da bulunmaktadır. 926 tescilli antik ve tarihi değeri olan eserimizle beraber bin 642 tescilli tarihi yapımız var. Bir çok medeniyete ev sahipliği yapan, tarihi limanlarıyla önemli bir ticaret merkezi olan Mersin'de, 11 ören yerimiz ve 11 de müzemiz var. Buralara binlerce ziyaretçi geliyor. 605 otelimiz de 45 bine yakın yatak kapasitemiz var. Buralarda da yıldan yıla ziyaretçi sayısı artıyor. İlimizin diğer sektörlerde olduğu gibi, turizm alanında gelişim çıtasını daha da yukarılara çıkarmak için başta Kültür ve Turizm Bakanlığımız olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarla, turizm paydaşlarıyla iş birliği, koordinasyon ve uyum içerisinde çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Toplantıya, İl Kültür ve Turizm Müdürü Hakan Doğanay, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı ve Mersin Turizm İşletmeciler Derneği Başkanı Hamit İzol ve turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin sahipleri ve yöneticileri katıldı.

Mersin'in Ayasofya'sı Alahan Manastırı turistlerin ilgi odağı Haber

Mersin'in Ayasofya'sı Alahan Manastırı turistlerin ilgi odağı

Mersin Mut Belediye Başkanı Murat Orhan, Alahan Manastırı’nın il genelinde UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde yer alan 4 kültür varlığından biri olduğuna dikkat çekerek turistlerin ilgi odağı olduğunu söyledi. Orhan, Hıristiyanlığın hac yollarından biri olarak da bilinen Mut ilçesindeki Alahan Manastırının tarihi bir yolculuğa çıkmak isteyen yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline geldiğini, il genelinde UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde yer alan 4 kültür varlığından biri olduğuna dikkat çekti. Orhan, tarihi yapının biri yıkılmış iki kilisesi, kayalara oyulmuş keşiş odaları ve vaftizhaneyi barındırdığını, Mersin’in Ayasofya’sı olarak da bilinen ve 2000 yılından itibaren Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Alahan Manastırı, 2011 yılında restore edildiğini ifade etti. Orhan, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ye benzer mimarisi ve süslemeleri nedeniyle ‘Mersin’in Ayasofya’sı’ olarak da bilinen Alahan Manastırı'nın, Hıristiyanlığın geçiş yolu olarak da önem taşıdığı için her yıl turistlerin hac yollarından biri olarak anıldığını belirtti. Manastırın doğu ve batısındaki yapıları, sütunlu bir yürüme yoluyla birbirine bağlanan Alahan Mahallesindeki kilisenin arkasında, suyu bir kaynak tarafından sağlanan hamam yapısının da bulunduğuna dikkat çeken Orhan şunları kaşydetti: "Alahan Manastırının 17. yüzyılda Evliya Çelebi tarafından da ziyaret edildiği bilinirken, Çelebi seyahatnamesinde, manastırı ustasının elinden yeni çıkmış gibi duruyor sözleriyle tanımlanıyor. Yapımında kullanılan ve pek çoğu arazilerden kesilerek çıkarılan taşların kesim izleri ve üzerindeki çeşitli figürlerin, günümüzde dahi görülebildiği manastır, turistlerin uğrak yerleri arasında bulunuyor. Mersin genelinde çok ender tarihi eserlerden biri. Şu anda 6. yüzyılda yapılan bu manastır, 16. yüzyıl boyunca tarihe meydan okurcasına ayakta durmuş. Bugüne kadar ciddi anlamda bölümleri ayakta ve zaman zaman yıprandığı konularda var. Gerek dünya turizmine, gerek Mersin turizmine, gerek Türkiye turizmine çok katkı yapacağından eminiz. Ama ilgili bakanlığımızın biraz daha buraya hem yol meselesini hem gelen ziyaretçileri biraz daha sosyal alanlarda rahat edebilmesi için yatırım yapmasını istiyoruz. Biz yerel yönetimler olarak buranın gerek reklamında, gerek tanıtımında devamlı yanındayız. Başta biz olmak üzere bu konuda herkesi göreve davet ediyorum. İlçemize kazandıralım, geçmişimize sahip çıkalım ve bu anlamda da insanların görmesini, gezmesini sağlayalım.” Arkadaşlarının önerisi üzerine Alahan Manastırını gezmeye geldiklerini ifade eden ziyaretçilerden Bekir Çoban, “Alahan Manastırı gerçekten anlattıkları kadarından daha güzel ve harika bir yer. Herkese gelip gezmelerini tavsiye ediyoruz. Yerli ve yabancı turistleri buralara getirerek tanıtımını yapacağım” dedi. Manastırı arkadaşlarıyla ziyarete gelen Mehmet Gürbüz ise, “Burası tarih kokuyor. Ziyaret ettim o kadar memnun kaldım ki anlatamam. Herkesin gelip ziyaret etmesini isterim” diye konuştu. "MANASTIRIN TARİHÇESİ" MS 4. ve 6. yüzyıllar arasında yoğun olarak kullanılan ve Hristiyanlar için hac merkezi olduğu düşünülen Alahan Manastırı, Torosların yamaçlarındaki özgün tomografik konumu zengin bezemeli iki büyük kilisesi mevcut. Vaftizhanesi, sütunlu yolu, kaya mezarları, su kaynakları, hamamı ve konaklama yerleri ile erken Hıristiyan sanatında ve Bizans mimarlık tarihinde önemli bir yere sahip. Manastırın kurucusu olduğu sanılan Keşiş Terasis’in kayalara oyulmuş lahidinin üzerinde 13 Şubat 462 tarihi görülüyor. Buradan da manastırın 450’li yıllarda kurulduğu anlaşılıyor. Evliya Çelebi, Arap akınları sırasında terk edildiği sanılan Alahan Manastırı’nı Kal’a-i Takyanos olarak adlandırır ve kimsenin yaşamadığı manastırın bir mimarın elinden yeni çıkmış gibi göründüğünü anlatır. 1961–1962 yıllarında İngiliz arkeolog Michael Gough’ın manastırda arkeolojik kazılar yaptığı biliniyor.

Safranbolu'da Kurban Bayramı otelleri yüzde 100 dolulukla kapladı​​​​​​​ Haber

Safranbolu'da Kurban Bayramı otelleri yüzde 100 dolulukla kapladı​​​​​​​

UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan ve "açık hava müzesi" olarak adlandırılan Karabük'ün Safranbolu ilçesi 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde oteller yüzde 100 doluluk seviyesine ulaştı. Osmanlı'nın şehir hayatı ve kültürünü yansıtması dolayısıyla "Osmanlı'nın parmak izi" olarak adlandırılan ve geçtiğimiz aylarda Cittaslow kategorisinde yer alan tarihi ilçenin Kurban Bayramının dolu dolu geçirmesi bekleniyor. Sakin şehirler ağına dahil olan ve Türkiye'nin kent ölçeğinde UNESCO Dünya Miras Listesi'nde tek yeri olma özelliği taşıyan Safranbolu'daki otellerde doluluk seviyesi yüzde 100'e ulaştı. 18. ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında yapılan evleri ve Arnavut kaldırımlarıyla misafirlerine tarihte yolculuğa çıkaracak olan ilçedeki hareketlilik sayesinde esnafın yüzü de gülecek. Türkiye'deki yaklaşık 50 bin kültür ve tabiat varlığının bin 125'ini bünyesinde barındıran tarihi ilçe, Cinci Han ve Hamam, Kent Tarihi Müzesi, Saat Kulesi, tarihi camileri, Hıdırlık Tepesi, Cem Seyir Terası, İncekaya Su Kemeri ve kanyonu gibi yapılarıyla turistleri kendisine hayran bırakacak. Safranbolu Turizm İşletmecileri Derneği (SAFTİD) Başkanı Şebnem Urgancıoğlu, “Bayramın 9 güne çıkarılması bizim de misafir sayımızı arttırdı ve buna yansıdı. Hemen hemen tesislerimiz yüzde 100 dolulukla bayramda hizmet verecekler. Bununla birlikte şehirde yine esnafımızın çok yorulacağını düşünüyoruz. Çünkü bir tek konaklayan konuklar değil aynı zamanda şehir dışında yaşayan Safranbolulu hemşehrilerimizin de yoğun olarak şehrimize ilgi göstereceğini ve ziyaret edeceğini düşünüyoruz. Bu anlamda Kurban Bayramı'nda yoğun bir misafir bekliyoruz” dedi. ​​​​​​​ “Şehrimizin konumu itibariyle bir kere denizlere yakınlığı var” diyen Urgancıoğlu, “Bununla birlikte yani kent ölçeğinde korunan Türkiye'deki tek şehir Safranbolu. Tarih sunuyoruz, doğa sunuyoruz. Dediğim gibi deniz bile sunuyoruz yakınımızda. Kanyonlarımız, yeşil alanlarımız, sarıçiçek yaylamız bu anlamda yine serinlik isteyenler için Bağlar bölgesinde geniş bahçelerimiz var. Yani konuklarımızın turizm hareketliliği için de talep edebilecekleri her şeyi aslında bir küçük bir şehirde kompakt bir şekilde sunuyoruz” ifadelerini kullandı.

Şanlıurfa'da UNESCO müzik şehri ünvanıyla geleceğin sanatçıları yetişiyor: Çocuk konservatuvarı ilkleri başarıyla gerçekleştiriyor Haber

Şanlıurfa'da UNESCO müzik şehri ünvanıyla geleceğin sanatçıları yetişiyor: Çocuk konservatuvarı ilkleri başarıyla gerçekleştiriyor

UNESCO Müzik Şehri Şanlıurfa'da, 2019 yılında Türkiye'de ilk defa kurulan Çocuk Konservatuvarı, geleceğin sanatçılarını ağırlıyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Daire Başkanlığı Konservatuvar Şube Müdürlüğü bünyesinde hayata geçirilen Çocuk Konservatuvarı, 2019 bahar döneminde 20 öğrenci ile eğitim hayatına başlamıştı. Çocuk Konservatuvarı, her yeni eğitim döneminde 2. sınıftan 5. sınıfa kadar her okul kademesinde, her dönem her sınıf düzeyi için toplam 20 kişilik kontenjan dahilinde öğrenci alıyor. Öğrencilere, fiziksel ve zihinsel gelişimlerini desteklemek amacıyla Çalgı Eğitimi, Piyano, Koro Eğitimi, Orff Eğitimi, Solfej (Nota okuma) Eğitimleri veriliyor. Çocuk Konservatuvarı'nın devamı olan Gençlik Konservatuvarı ise Ortaokul 6. sınıftan başlayıp 8. sınıfa kadar her sınıf düzeyinde 20 öğrenci alımı gerçekleştiriyor. Gençlik Konservatuvarı'nda; Çalgı Eğitimi, Piyano Eğitimi, Koro Eğitimi, Türk Müziği Nazariyatı, Batı Müziği Nazariyatı eğitimleri verilmektedir. Ayrıca Konservatuvar bölümünde yetişkinlere yönelik haftanın yedi günü çalgı eğitimi olarak Piyano, Keman, Gitar, Bağlama, Ney, Erbane, Def, Darbuka eğitimleri ve Gazelhanlık, Mevlüthanlık eğitimleri verilmektedir. Üniversitelerin Müzik Öğretmenliği ve Konservatuvar bölümlerine hazırlanan öğrencilere de sınava hazırlık eğitimi verilmektedir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.