TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tüsi̇ad

İLKHABER-Gazetesi - Tüsi̇ad haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tüsi̇ad haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TÜSİAD Başkanı Turan: Enflasyonu yüzde 40'ın altına çekmeyi umuyoruz Haber

TÜSİAD Başkanı Turan: Enflasyonu yüzde 40'ın altına çekmeyi umuyoruz

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında konuşan Orhan Turan, pandemi, savaşlar, depremler ve ekonomik zorluklarla dolu bir dönemi geride bırakma ihtimalinin belirdiğini söyledi. Türkiye'nin ikinci yüzyılına girerken bu zorlukların yakışmadığını belirten Turan, temkinli ama umutlu olduklarını ifade etti. ENFLASYONLA MÜCADELE VE DIŞ KIRILGANLIKLAR Turan, Türkiye'nin enflasyonla mücadelede tecrübeli bir ülke olduğunu hatırlatarak, doğru para politikasına dönülmesinin önemini vurguladı. Enflasyonun yıl sonunda yüzde 40'ın altına inmesini umduklarını belirten Turan, bu hedefe ulaşana kadar kararlılıkla devam edilmesi gerektiğini söyledi. Dış kırılganlıklar konusuna da değinen Turan, cari açığın azalmasının umut verici olduğunu ancak yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Merkez Bankası rezervlerinin güçlenmesinin ise önemli bir gelişme olduğunu belirtti. Orhan Turan, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısı açılış konuşmasında şunları söyledi: "Son yılların arka arkaya gelen zor gündemi, hepimizi yormuş, moralimizi bozmuştu. Pandemi, savaşlar, depremler, gibi felaketler arka arkaya gelmişti. Ekonomide de, çok zor bir dönem geçirmiştik. Siyasi kamplaşma ve gerilimler geçirmiş olduğumuz seçimlere damgasını vurmuştu. Yeni normallerimiz bunlar olmuştu. Oysa, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken bu durum bize hiç yakışmazdı. Nihayet bu günleri geride bırakma ihtimali belirdi. Tabi ki temkinliyiz, tabi ki adımlarımızı atarken kılı kırk yarıyoruz, her ihtimali ölçüp biçiyoruz. Hepimiz iş dünyasının içindeyiz. TÜSİAD üyelerinin temsil ettiği şirketlerin, ekonomik, finansal ve ticari alanlarda dünya ile yakın işbirlikleri mevcut. Bu şirketler, yaptıkları ihracat, yarattıkları katma değer, istihdam ettikleri insan kaynakları, ödedikleri vergi itibariyle, Türkiye ekonomisinde önemli bir ağırlığa sahip. Ekonomiyi doğrudan, ya da dolaylı olarak etkileyen her konu bu nedenle TÜSİAD’ın ilgi alanına giriyor. Türkiye enflasyonla mücadele konusunda, çok tecrübeli bir ülke. Çünkü çok uzun bir enflasyonist geçmişi var. Yıllık enflasyon 1990’lar boyunca % 60’ın altında inmemişti. Ama 2002 yılının başında %70’lerde olan enflasyonu yıl sonunda %30’un altına geriletebildik. Enflasyon bir yıl sonra %20’nin, bir sonraki yıl ise, ’un altına indi. 2011 yılında %4’ün bile altına indiğini görmüştük. Fakat 2016 sonrası dönemde uyguladığımız hatalı politikalar sonucunda, enflasyon performansı kötüleşti. Bu olumsuz süreç, 2021 sonrası dönemde daha da hız kazandı. Son bir yıldır yeniden doğru para politikasına dönmüş olmamızı çok önemsiyoruz. Enflasyonu yıl sonunda %40’ın altına çekebilmeyi umuyoruz. Enflasyonu, arzu ettiğimiz noktalara düşürene kadar, kararlılıkla bu sürece devam etmeliyiz. Dış kırılganlıklarımız ise, takip ettiğimiz bir diğer önemli konu. Cari açık yıllardır mücadele ettiğimiz bir süreç. Bu sene bu oranın %2.5’lara kadar gerileme ihtimali umut veriyor. Yine de düşük cari açık rakamlarını sürdürebilmemiz için, yapısal değişimlere ihtiyacımız var. Fakat bunun ötesinde en önemli dış kırılganlıklarımızdan biri haline gelen ve TÜSİAD olarak son yıllarda özellikle altını çizdiğimiz, zayıf Merkez Bankası döviz rezervlerinin, son dönemde yeniden güçlü seviyelere geliyor olması, çok memnuniyet verici. En önemli dış kırılganlıklarımızdan birini geride bırakıyoruz. Yılın geri kalanında da rezervlerdeki bu olumlu performansın devam edeceği inancındayız. 2001 yılında merkezi bütçe açığının GSYH’ya oranı .9 idi. 2005’te bu oranı %1’e indirdik. Bu, 2000’li yıllardaki ekonomik istikrar hikayemizin müthiş bir ayağını oluşturur. İzleyen yıllarda da olağanüstü koşullar haricinde %1’ler seviyesinde tutabildik. Bu sene OVP’ye göre %6.4 tahmin ediliyor. Maliye politikasında son dönemde attığımız ve atmayı planladığımız adımlarla, gerçekleşmenin, bunun çok daha altında olma ihtimali var. 2025 yılı hedefi ise %3.4. Ve tabii kişi başı milli gelir rakamları. 2013’te kişi başı milli gelir 12,582 dolardı. Sonra geriledi. Son 10 yılda fakirleştik. 2023 sonunda yeniden 13,000 dolar seviyesine geldik. Biliyoruz ki geride bıraktığımız 10 yılı kaybetmemiş olsaydık, bugün çok farklı bir tabloyu konuşabilirdik. Düşük enflasyon, bütçe disiplini, hiç sorunsuz finanse edilebilen bir cari açık ve stabil TL, çok daha yüksek kişi başı gelir anlamına gelecekti. Ne gelir dağılımı böylesine bozulmuş olacaktı, ne emeklinin satın alma gücü bu kadar düşmüş, ne de gençler geleceklerini yurtdışında arar hale gelmiş olacaktı. Vakit kaybettik. Vakit kaybetmenin bedeli ağır oldu. Şimdi ise yeniden doğru adımlar atmaya başladık. Öte yandan, vakit kaybettiğimiz bu süreç, bize, sıkı sıkıya sarılmamız gerekenleri de tekrar hatırlattı: • Kurumlarımızın bağımsızlığını korumanın, • Hukukun üstünlüğüne gölge düşürmemenin, • Yönetişim kalitemizin gerilemesine rıza göstermemenin, • Özgürlüklerden, çoğulculuktan ödün vermemenin ve • Genel kabul görmüş, veriyle doğrulanmış politikalardan uzaklaşmamanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bütün bu ilkelere sıkı sıkıya bağlı kalarak bugün çok daha iyi bir yerde olmamız mümkündü. Şimdi ise geçmişten ders çıkartıp geleceğe bakalım… Yüksek İstişare Konseyi Başkanımız Sayın Ömer Aras, dünyada hüküm sürmekte olan değişimlere işaret etti ve bu değişimleri kaçırmamamız gerektiğini söyledi. Kaybettiğimiz vakti geri kazanabilmemiz mümkün. Bunun için öncelikle enerjimizi tüketen kısır çekişmeleri bir kenara bırakmak gerekiyor. Kamplaşmanın, kutuplaşmanın kimseye faydası olmuyor. Siyasette normalleşme adımları hepimizi umutlandırıyor. Zamanımızı ve enerjimizi neyi, hangi önceliklendirme ile nasıl yapmalıyız sorularına ayıralım. Ülkemizi ileri götürmek için tüm fikirlere açık olalım, özgürce tartışalım. Ama siyasette de, ekonomide olduğu gibi bir zamanlar sahip olduğumuz ve sonradan yitirdiğimiz standartları geri kazanmaya çalıştığımızı da unutmayalım. Bunun için, siyasetçiler arasında, toplumda, hatta iş dünyasında bile yaygın olan bazı temelsiz kabulleri artık geride bırakıp, yerine veriye ve bilime dayalı politikaları uygulayalım. İzninizle birkaç örnek vereyim: • Enflasyonla mücadele uzun vadede işsizliğe yol açmaz; büyümeyi düşürmez. Türkiye örneği yeterlidir. Yüksek enflasyondan hiçbir ülke yarar görmedi. Yüksek enflasyon ekonomiyi de siyaseti de, toplumu da yorar, bozar; yozlaştırır. • İhracat artışı için TL’nin değer kaybetmesi gerekmez. Düşük verimlilikle, yüksek maliyetle yapılan üretimle rekabet gücü kazanılmaz. Dünya pazarlarında rağbet görmeyen ürünlerle ihracat artırılmaz. • Kayıt dışı ile mücadele etmek KOBİ’lerimizi zora sokmaz. Kayıt dışılık, finansmanı pahalı ve erişilemez hale getirir. Kayıt dışı çalışan bir firmanın modern teknolojilerden yararlanması, yetkin çalışanlar istihdam etmesi zordur. Kayıt dışı haksız rekabet yaratır, vergi tabanını daraltır, kayıtlı işletmeler üzerindeki vergi yükünü artırır. • Yerel bilgi ve tecrübeyi harekete geçirmek Türkiye’yi bölmez. Aşırı merkezi ve hiyerarşik bir yönetim anlayışı, iyi ve yenilikçi fikirlerin ortaya çıkışını zorlaştırır. Milletin oyuyla seçilmesi gereken pozisyonlara atama yoluyla görevlendirme yapılması, ya da seçilmiş vekillerin Meclis’te yer almaması ile milli irade korunmaz. • İfade özgürlüğü siyaseti kaosa sürüklemez. Farklı fikirler ayrılık değil, zenginlik getirir. Türkiye demokratik rüştünü ispat etmiş bir ülkedir. Özellikle son iki seçimin sonuçlarını düşündüğümüzde, halkın siyasi ferasetinden şüphe etmek yersizdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi “Demokrasi asla ve asla sıfır toplamlı bir oyun değildir. Demokrasinin kazandığı yerde kaybeden olmaz. Sivil siyaseti güçlendiren her sonuç Türk siyaseti açısından eşsiz bir başarıdır.” • Bilimsel bilgi ile ahlak ve değerler arasında bir karşıtlık yoktur. Bilimsel ve teknolojik ilerleme bilginin üzerine kuruludur. Bilginin öğrenilmesi değerleri zedelemez. Bilginin öğretilememesi çağın gerisine düşürür. Listeyi daha da uzatmak mümkün. Ama önümüzdeki yılları esas belirleyecek olan yeşil ve dijital dönüşüm konusunda da doğru adım atılmasını zorlaştıran tereddütler var. İklim değişikliği ile mücadele ve çevreye duyarlı bir ekonomik büyüme modeli Türkiye’nin rekabet gücünü azaltmaz. TÜSİAD olarak biz yeşil ve dijital dönüşümü iş dünyamız için bir risk ve maliyet kalemi olarak görmüyoruz. Tam tersine, Türkiye’nin rekabet gücünü koruyabilmesi için, bu politikaları benimsemesi gerekiyor. Çünkü birçok ülke kendi ekonomisini bu doğrultuda dönüştürüyor. Dijital dönüşüm Türkiye için bir lüks, uyulması neredeyse imkânsız bir fantezi değildir. Her teknoloji devriminde olduğu gibi, teknolojiye ayak uyduramayanlar silinir gider. Bu bireyler için de, firmalar için de, ülkeler için de geçerlidir. Türkiye’nin dijital dönüşümü kaçırma lüksü yoktur. Geçtiğimiz aylarda yurtiçinde ve yurt dışında bir dizi temaslarımız oldu. Bu temaslarda ülkemizin ne kadar zengin bir potansiyele sahip olduğunu, bir kez daha görme fırsatı buldum. Ülkemizin yeniden şekillenmekte olan küresel değer zincirlerindeki konumunun güçlenmesi mümkün. Fakat bunun bazı koşulları olacak. Bu koşulların en başında ekonomik istikrar geliyor. Enflasyonla mücadele sürecini destekliyoruz. Bu konudaki çalışmaların, doğru yönde atılmış önemli adımlar olduğunu düşünüyoruz. Para politikasının mali disiplin ile de desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde açıklanan “Kamuda tasarruf ve verimlilik paketi”ni kamu harcamalarının denetlenmesi ve kısıtlanması doğrultusunda atılmış bir adım olarak görüyoruz. Bu adımın önümüzdeki dönemde kamu ihale reformu, vergide adalet ve etkinlik, kayıt dışılıkla mücadele gibi alanlardaki çalışmalarla desteklenmesini bekliyoruz. Enflasyonla mücadelenin başarılı olabilmesi için, toplumun tüm kesimlerinde bu konuda bir mutabakat olması gerekiyor. Bu süreç reel kesim üzerinde de maliyetler oluşturacaktır. İş dünyası da Türkiye ekonomisinin bir süredir devam eden sorunlarını çözmesi ve daha dengeli, sürdürülebilir bir büyüme patikasına girmesi için, oluşacak maliyetin kendi üzerine düşen kısmını üstlenmelidir. Bu noktada kuruluşundan bu yana TÜSİAD’ın ülke çıkarlarını, hep en öne koymuş olduğunu hatırlatmak isterim. Biz, enflasyonla mücadelenin yükünü üstlenmeyelim; başkaları üstlensin demeyiz. Bu çerçevede, gündemdeki vergi düzenlemeleri vergi yükünün mali güce göre adil şekilde dağıtıldığı ve hukuka güvenin korunduğu etkin bir vergi sistemine ulaşma amacına hizmet etmelidir. Bunun için düzenlemelerin vergi tabanını genişletmeyi hedeflemesini, adil, öngörülebilir ve uluslararası standartlara uygun olmasını gerekli görüyoruz. Ayrıca düzenlemelerin istişare ile, ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüş ve değerlendirilmeleri alınarak hazırlanmasının, son derece önemli olduğuna inanıyoruz. Bu alanlarda kapsamlı adımlar atılmaksızın, sadece vergi yükünün önemli bir kısmını yüklenen “kayıtlı mükellef grubu” üzerindeki vergi yükünü daha da arttıracak düzenlemelerle yetinilmesinin, bu sürecin başarısını gölgeleyeceğini düşünüyoruz. Vergi düzenlemelerinin amaçlarına ulaşması için kayıt dışı ile mücadelenin sıkılaştırılması gerektiğine inanıyoruz. Makroekonomik istikrarın ve öngörülebilirliğin sağlanması ve enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi için, diğer reform alanlarında da, adım atılması gerekiyor. Bu çerçevede; hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla etkin işlemesinin sağlanması, düzenleyici kurumların özerkliği, çoğulcu demokrasi, ifade özgürlüğü, eğitim reformu, toplumsal cinsiyet eşitliği, teknoloji ve yenilikçilik gibi başlıklarla güçlendirilmesini önemsiyoruz. Çünkü, kalkınma, ekonomik yapıdaki dönüşüm, bireysel ve bölgesel gelir adaletinin iyileştirilmesi, salt ekonomi politikalarının dışına taşan bir çerçeve gerektiriyor. Eğitim, TÜSİAD’ın kuruluşundan bu yana en çok üzerinde durduğu alanlardan birisidir. Bu konu derneğimizin kuruluş tüzüğünde de yer bulmuştur. Bu konuda rahmetli Feyyaz Berker’in, rahmetli Abdi İpekçi ile 1971 yılında yapmış olduğu röportajı hatırlayalım. Sayın Berker bu röportajda şöyle diyordu: Eğitim davası memleketimizin en başta gelen davasıdır. Öğretim ve Eğitim sistemimizin herkese okumada fırsat eşitliğini ve imkanını temin edecek şekilde fakat memleket gerçekleri ve ihtiyaçlarına uygun olarak reorganizasyonu zorunludur. Gençlerimiz Atatürk ilkelerinin sarsılmaz inancı ve sevgisine dayanan bir çalışma içinde olmalıdırlar. Sanayi de muhtaç olduğu teknik ve idari elemanları yetiştirmek sorumluluğunu taşımaktadır. Sanayi Sektörü olarak dünyanın süratle değişen şartlarına uymak mecburiyetindeyiz. O halde sanayide eğitim, prodüktivite kadar önemli bir faktördür. Eğitimin önemini 50 yıldan beri vurgulayan bir kuruluş olarak, müfredatta yakın zamanında yapılmış olan değişiklik hepimizin dikkatini çekti. Bu değişiklik toplumda da önemli tepkilere yol açtı. Daha önce de dile getirmiş olduğumuz gibi, Cumhuriyet değerlerine, bilimselliğe ve çağdaş eğitim normlarına uygunluk konusundaki eleştiriler giderilmeden uygulamaya alınacak bir müfredatın, çocuklarımızın geleceğine ve kalkınma hedeflerimize katkı sağlamayacağına inanıyoruz. Toplumun tümünü ilgilendiren eğitim konusunda, müfredattan öğretmene kadar her alanda düzenlemeler yapılırken, tarafların desteğini alarak, katılımcı şekilde planlama yapılmalı. Unutmayalım ki ülkemizin rekabet gücü ve refah düzeyinin artmasının arkasında şüphesiz insan kaynaklarınızın sanayileşmeye, sürdürülebilir kalkınmaya ve büyümeye elverişli olarak yetişmeleri zorunluluğu var. Ürün ve pazar rekabeti dediğimiz zaman özünde ülkeler arası bir eğitim rekabeti, insan kaynakları için rekabet var. İnsanınızı rakip ülkelerden daha iyi eğitmez iseniz, gençlerinize ve ailelerine umutlu bir gelecek sağlayamazsınız, dışa açık piyasa ekonomisinin nimetlerinden de faydalanamazsınız. Dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi olacaksak, eğitim sistemimizin kalitesi de dünyada ilk 10’a girmeli. Oysa PISA sonuçlarına göre, Türkiye’nin okuma, matematik ve fen bilimlerindeki sıralaması 36, 39 ve 34. sıralarda. TÜSİAD Yönetim Kurulu olarak, bu dönem yoğunlaştığımız başlıklardan birisi de, kadınların yönetimdeki rolünün güçlendirilmesi. TÜSİAD olarak yönetimde kadın oranının artırılmasını ivmelendirmek amacıyla, kendi üyelerimizden başlayarak iş dünyasını harekete geçirmek üzere bir çağrıda bulunduk. Bu çağrımıza çok olumlu bir cevap aldık. Üyelerimizin artan şekilde bu çağrımıza destek olmasını ve daha fazla kadını şirketlerimizin yönetim kademelerinde görmeyi bekliyoruz. Kadının rolünü sadece aile içinde tanımlamıyoruz. Kadınlar ve erkekler hayatın her alanında eşit haklara, fırsatlara ve sorumluluklara sahip olmalı. Bunu hayata geçirebilmek için kadın haklarını her boyutu ile gündemimizde bulunduruyoruz. Toplumsal gelişmenin düz bir çizgide hareket etmediğini, zikzaklarla ilerlediğini biliyoruz. Bir yandan son yerel seçimlerde, kadın belediye başkanları sayısında dikkati çekecek bir artış oldu. Bunu memnuniyetle karşıladık. Diğer yandan, İstanbul Sözleşmesinden çıkılması kadına yönelik şiddetin önlenmesine hizmet etmedi. Ayrıca 9. Yargı Paketi taslağında “Kadının soyadı” düzenlemesinin, kadınların toplumsal konumunun güçlendirilmesi hedefi ile uyumlu olmadığını düşünüyoruz. Türk Ceza Kanunu’na eklenmesi önerilen, etki casusluğu gibi muğlak ve güveni azaltıcı özellikler taşıyan düzenlemelerin paketten çıkartılması olumlu olsa da, gündeme gelen her bir mevzuat değişikliğinin algı ve beklentiler üzerinde önemli bir etki yarattığını gözlemliyoruz. Sonradan değiştirilse ve yasalaşmasa bile, bu tür düzenlemelerin gündeme getirilmesinin güven ortamının iyileştirilmesi ve normalleşme beklentilerine hizmet etmediğini düşünüyoruz. Konuşmamım başında da söylediğim gibi, zor bir dönemden çıktık. Konjonktürün geçmişe oranla daha elverişli olacağı bir döneme giriyoruz. Her ne kadar kapsamı, derinliği, hızı itibariyle tartışmaya açık olsa da, geçmişe oranla daha umutlu bir yerdeyiz. Türkiye’de demokratikleşme ve kalkınma mücadelesini çok uzun bir koşu olarak görüyoruz. Ama bizler bu koşunun 100 metresi için burada değiliz. Bunun bir maraton olduğunu biliyoruz. Hızımızı bazen düşüreceğiz; bazen artıracağız. Ama sonunda hedefimize varacağız! "

Turan: Yönetimde kadın oranının artırılması konusunda iş dünyasının dönüştürücü gücüne inanıyoruz Haber

Turan: Yönetimde kadın oranının artırılması konusunda iş dünyasının dönüştürücü gücüne inanıyoruz

TÜSİAD'ın ev sahipliğinde düzenlenen “Yönetimde Kadınların Eşit Temsili için Paydaş Çalıştayı” 2 Temmuz tarihinde gerçekleşti. Toplantıya iş hayatında ve yönetimde kadın temsilini artırmaya yönelik çalışmalar yürüten, çok geniş ve farklı etki alanları olan paydaş kuruluşlar katıldı. TÜSİAD, 13 Mart 2024 tarihinde kamuoyu ile paylaştığı “Yönetimde Kadın Temsilinin Artırılması için İş Dünyası Çağrısı” etkinliğinde, başta halka açık şirketler olmak üzere, tüm şirketleri, yönetim kurullarındaki kadın üye oranını 2 yıl içinde %25 ve 5 yıl içinde en az %33 oranına ulaştırmaya davet etmişti. Ayrıca şirketlerin tüm yönetim kademelerindeki kadın oranlarını açıklaması için çağrıda bulunmuştu. Bu çağrının bir devamı olarak “Yönetimde Kadınların Eşit Temsili için Paydaş Çalıştayı” düzenlendi. İlgili özel sektör temsil örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleşen çalıştayda, belirlenen süre içerisinde iş dünyasının bu hedeflere erişmesini hızlandıracak bir yol haritası için öncelikli adımlar ve işbirliği alanları ele alındı.  Çalıştayın açılış konuşmalarını, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Kalkınma Yuvarlak Masası Başkanı Yılmaz Yılmaz ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan yaptı. “İş dünyasını, yönetimde kadın temsilinin artırılması için harekete geçmeye davet ettik”   TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Kadın ve erkeklerin karar alma mekanizmalarında eşit temsiliyeti ve söz hakkı, hem kurumların etkin yönetimi açısından, hem de toplumun daha adil işleyişi için vazgeçilmez önemde. Biz de üyelerimizden başlayarak iş dünyasını, yönetimde kadın temsilinin artırılması için harekete geçmeye davet ettik. Çağrımıza, başta üyelerimiz olmak üzere iş dünyasından olumlu geri dönüşler alıyoruz. Yönetimde kadın oranının artırılması konusunda iş dünyasının dönüştürücü gücüne inanıyoruz. Bu konuyu işbirlikleriyle sürekli gündemde tutmaya da kararlıyız” diyerek ifade etti. “Dünya Ekonomik Forumu tarafından Küresel Cinsiyet Uçurumu raporunda 146 ülke arasında ne yazık ki 127. sıradayız” TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Kalkınma Yuvarlak Masası Başkanı Yılmaz Yılmaz konuşmasında şunları söyledi: “Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından Küresel Cinsiyet Uçurumu raporunda 146 ülke arasında ne yazık ki 127. sıradayız.  İş dünyasında da durum pek iç açıcı değil, daha hızlı ilerleme sağlamaya ihtiyacımız var. Üstelik yapılan birçok araştırma kadın yöneticilerin artmasının şirketlerin verimliliğini, performansını, sürdürülebilirliğini ve kârlılığını artırdığını da gösteriyor. Mc Kinsey'in 2020'de yaptığı bir araştırmaya göre yönetim kurullarında daha fazla kadın üye bulunduran şirketler %25 daha fazla kar getirme olasılığına sahip. Buna rağmen bu konuda ilerleme çok yavaş. İş dünyası olarak bizlerin sorumluluğu büyük. Kadınların yönetimde eşit temsili konusunda “işbirlikleri”nin önemini paydaşlarımızla birlikte  vurgulamak ve hep birlikte çağrımızı yinelemek istiyoruz.” Stratejik yönetim danışmanı, bağımsız YK üyesi ve yazar İdil Türkmenoğlu'nun moderasyonunda yürütülen çalıştayda, paydaş kuruluşlar da çözüm önerilerini ve kendi çalışmalarını paylaşırken; iş dünyasında etki alanını büyütmek için işbirliklerini güçlendirmeye ve TÜSİAD ile birlikte konunun takibini yapmaya devam edeceklerini bildirdiler. Toplantıya katılan kuruluşların listesi aşağıdaki isimlerden oluşuyor: Arya Kadın Yatırım Platformu - Birleşmiş Markalar Derneği - Business Women Network - Değişim Liderleri Derneği – EBRD -  Ses Eşitlik ve Dayanışma Derneği - Global Compact Türkiye – GYİAD - IWF-Uluslararası Kadın Forumu Türkiye – KAGİDER - Kurumsal İletişim Derneği (KİD) - LEAD Network Türkiye – PERYÖN - Professional Women's Network İstanbul - Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (SU CGFT) – SEDEFED - Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) – TAİDER - Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) - Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) – TÜRKONFED - Yanındayız Derneği - Yeniden Biz Derneği - Yönetim Kurulunda Kadın Derneği (YKKD) - Yönetim Kurulu Üyeleri Derneği (YÜD) - Yüzde 30 Kulübü Türkiye

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı B. Can Yücaoğlu Budapeşte'de düzenlenen Avrupa İş Dünyası Zirvesi'ne katıldı Haber

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı B. Can Yücaoğlu Budapeşte'de düzenlenen Avrupa İş Dünyası Zirvesi'ne katıldı

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı B. Can Yücaoğlu, Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Hale Hatipoğlu ve TÜSİAD-TİSK AB Temsilcisi ve BusinessEurope Daimi Delegesi A. Dilek Aydın 27-28 Haziran tarihlerinde Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de düzenlenen Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu BusinessEurope Başkanlar Konseyi toplantısına katıldı.  Başkanlar Konseyi toplantısı 2024 yılının ikinci yarısında AB Dönem Başkanlığını üstlenecek olan Macaristan'ın iş dünyası temsil kuruluşu MGYOSZ ev sahipliğinde düzenlendi. Toplantıda Avrupa iş dünyası temsilcileri Macaristan Cumhurbaşkanı Dr. Tamás Sulyok, Ulusal Ekonomi Bakanı Márton Nagy, İtalya Eski Başbakanı ve Jacques Delors Enstitüsü Başkanı Enrico Letta ile istişareler gerçekleştirdi.   Avrupa iş dünyası temsilcilerinin ana gündemi Avrupa Birliği 2024-2029 yasama döneminde Yeşil Mutabakat'ın Rekabetçilik Mutabakatı ile desteklenmesi ve AB politikalarının rekabetçiliğe odaklanması için somut adımlardı. Enerji maliyetleri, yasal düzenlemeler kaynaklı yüklerin azaltılması, açık ve kural temelli ticaret artırılırken, AB üyesi olmayan Avrupa ekonomileri ve AB üyeliğine aday ülkeler öncelikli olmak üzere yakın ekonomik ortaklarla ilişkilerin derinleştirilmesi, teknolojik inovasyon ve yetkinliklerin geliştirilmesi, iddialı bir sanayi stratejisi benimsenmesi, Tek Pazar'ın bütünleşmesi konuları tartışmaların merkezinde yer aldı. Bu hedeflere ulaşmak için iş dünyasının beklentileri BusinessEurope Başkanlar Konseyi Bildirisi çerçevesinde Macaristan AB Dönem Başkanlığı temsilcilerine sunuldu. AB Komisyonu ve AB Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi'nin Kasım 2023 tarihli "Türkiye-AB siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerinin mevcut durumu" konulu ortak bildirisinin ilerletilmesi de öncelikler arasında yer aldı. Bu çerçevede, AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin  modernizasyonunu destekleyecek şekilde ticaretle ilgili sorunların hızlı ve etkin çözümü ve yapıcı, karşılıklı yarar sağlayan, uygulanabilir bir sürece odaklanılması çağrısında bulunuldu. "Siyasi gerekçelerle geciktirilmesi tüm ekonomik hedeflerimiz ve jeopolitik gerçeklikle çelişmektedir" TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yücaoğlu: “Gümrük Birliği'nin güncellenmesi rekabetçilik hedeflerine ulaşmak için AB ve Türkiye'nin elindeki en etkili ve hızlı sonuçları sağlayacak araçlardan. Siyasi gerekçelerle geciktirilmesi tüm ekonomik hedeflerimiz ve jeopolitik gerçeklikle çelişmektedir” diyerek ifade etti. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı B. Can Yücaoğlu BusinessEurope zirvesinde ve ikili temaslar  için şunları söyledi: “Avrupa'nın rekabetçiliğini güçlendirmek için en hızlı ilerleyebileceğimiz alanlardan biri AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin güncellenmesi müzakerelerinin başlatılmasıdır. AB-Türkiye ekonomik ortaklığının kapsamının genişletilerek, derinleştirilmesi, ekonomik güvenlik ve açık stratejik özerklik hedeflerini besleyecek en etkili araçlarımızdandır. Bu sürecin siyasi gerekçelerle geciktirilmesi tüm ekonomik hedeflerimiz ve jeopolitik gerçeklikle çelişmektedir. Küresel rekabet dinamikleri ve dönüşüm gündemi ışığında eyleme geçmemek geriye düşmek anlamına gelir. Bu sebeple Avrupa iş dünyasının Gümrük Birliği'nin güncellenmesi çağrısı AB Rekabetçilik Mutabakatının öncelikli adımları arasında değerlendirilmeli ve ilerlenmelidir.”

TÜSİAD Yönetim Kurulu Suudi Arabistan'da önemli temaslarda bulundular Haber

TÜSİAD Yönetim Kurulu Suudi Arabistan'da önemli temaslarda bulundular

Temaslar kapsamında Bakanlıklar, iş dünyası, ticaret odaları ve Suudi Arabistan'ın önde gelen aileleri ile bir araya gelerek Suudi Arabistan'ın 2030 vizyonu çerçevesinde başlatmış olduğu projelerin sunduğu fırsatlar ve yatırım teşvikleri hakkında bilgi alındı.    Suudi Arabistan’a giden TÜSİAD heyetinde Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Yönetim Kurulu Üyeleri Çağatay Özdoğru ve Perihan İnci, Genişletilmiş Yönetim Kurulu Üyeleri Meltem Akol ve Aydın Buğra İlter, Körfez Ağı Koordinatörü Arda Cenk Tokbaş, Körfez Çalışma Grubu üyeleri Houmer Balazadeh, Kaan Kiziroğlu, Emre Kemal Mimaroğlu, Yurdaer Kahraman, Genel Sekreter Yardımcısı Hale Hatipoğlu, Küresel Ekonomik İlişkiler Direktörü Aslı Başkaracaoğlu ve Küresel Ekonomik İlişkiler Direktör Yardımcısı Başat Şimşek yer aldı. “Türkiye ve Suudi Arabistan hem yüksek üretim kapasitesine hem de büyük pazarlara sahip iki ülke” TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ziyarete yönelik şunları söyledi: “TÜSİAD olarak bu Suudi Arabistan'a yaptığımız ilk ziyaret. Bakanlıklar, iş dünyası, ticaret odaları, önde gelen aileler ile son derece verimli ve kapsamlı görüşmeler yaptık. Türkiye ve Suudi Arabistan hem yüksek üretim kapasitesine hem de büyük pazarlara sahip iki ülke. Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin günden güne iyiye gittiğini memnuniyetle takip ediyoruz.” Başkan Turan, “Ziyaretimiz Suudi Arabistan'ın 2030 vizyonu çerçevesinde başlatmış olduğu projelerin sunduğu fırsatlar ve yatırım teşviklerini anlamak için son derece faydalı oldu. Gelişen ekonomik ilişkilerimiz sonrası, ihracatımız 2023 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık 0 artış göstererek 2,6 milyar dolar seviyesine; ticaret hacmimiz de 6,8 milyar dolara ulaştı.  Suudi Arabistan'ın Vizyon 2030 kapsamındaki projelerin hayata geçirilmesinde Türk özel sektörünün önemli katkıları olabilir. Bu süreç içinde ticaret ve yatırım ilişkilerimizi geliştirmek, ekonomik işbirliğimizi derinleştirmek için önemli fırsatlar olduğuna inanıyoruz” diyerek ifade etti.

Gençler, iş dünyası liderleriyle bir ara geldi Haber

Gençler, iş dünyası liderleriyle bir ara geldi

TÜSİAD tarafından Sabancı Holding şirketleri Brisa, Kordsa ve Temsa’nın destekleriyle “Seninle İyi Gelecek” etkinliği gerçekleştirildi. Etkinliğe katılan gençler, iş dünyası liderleriyle bir ara gelerek yenilikçi ve sürdürülebilir fikirleri geliştirme olanağı buldu. 18-30 yaş arasındaki gençlerin sürdürülebilirlik alanında farkındalıklarını artırmayı hedefleyen “Seninle İyi Gelecek” etkinliği, Sabancı Holding şirketleri Brisa, Kordsa ve Temsa’nın destekleriyle gerçekleştirildi. Farkındalık oturumları, ağ buluşmaları ve etkileşim oturumlarıyla iş dünyası liderleriyle tanışma fırsatı yakalayan gençler, fikir maratonuyla da yenilikçi ve sürdürülebilir girişim fikirleri geliştirdiler. Etkinliğin açılış konuşmalarını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper gerçekleştirdi. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, konuşmasında, TÜSİAD’ın gençleri iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli paydaşlardan biri olarak gördüğünü söyledi.  Turan, “Gençlerin yenilikçi fikirleri, sosyal farkındalıkları, girişimcilik ruhu ve değişimlere uyum sağlayabilme yetenekleri iklim değişikliğiyle mücadeledeki en güçlü yanlarımızdan biri. İş dünyasının, kurumların ve gençlerin sürdürülebilirlik ve girişimcilik konusundaki farkındalığının artırılması için çalışıyoruz. Bu doğrultuda girişimcilik programları düzenliyor, yaptığımız proje ve rapor çalışmalarına gençleri dahil ediyoruz. Bugün gerçekleştirdiğimiz etkinlikte konuşulan konuların, sorulan soruların ve ortaya atılan fikirlerin sürdürülebilirlik ve girişimcilik konusundaki çalışmalarımızı perçinleyeceğine inanıyorum. Gençler hem umudumuz hem de dünyanın bugünü ve geleceği.” Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper de etkinlik için bir video mesaj gönderdi.   Mesajında, dünyada yaşanan gençlik aydınlanmasının insanlığın en büyük şanslarından biri olduğunu ifade eden Alper, “Tek seçeneğimiz bu şansı iyi kullanmak. Artık doğru ve parlak fikirlerin, para ve finansmandan çok daha önemli olduğu bir dönemdeyiz. Bugün birçok şirket 2030, 2040, 2050 için sürdürülebilirlik hedefleri koyuyor. Ama mevcut teknolojilerle, iş modelleriyle sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmamız mümkün değil. Bu yüzden gençlerin fikirlerine, kararlılığına, tutkusuna ihtiyacımız var” ifadeleri kullandı. Mesajının son bölümünde girişimcilere seslenen Cenk Alper şöyle devam etti: “Girişimcilik sizin hayattaki belki de en büyük yılmazlık sınavınız olacak. İleride görüyorsunuz; bir vaha var.  Ama o vahaya giden yol dikenlerin içinden, bataklıklardan geçiyor. Bu yolda birçok hata yapacaksınız. Korkmayın. Hata yapmak yanlış değildir. Yanlış olan hatadan dönmemeyi tercih etmektir. Hatadan dönün, kalkın, devam edin.  Biz sizin yanınızdayız. Her zaman da olmaya devam edeceğiz.” Etkinlik kapsamında  “4 Lider 40 dakika” başlıklı panelde TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Girişimcilik ve Gençlik Yuvarlak Masa Başkanı Dr. İzel Levi Coşkun, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Enerji, Çevre ve İklim Değişikliği Yuvarlak Masa Başkanı Cevdet Alemdar, IFC Kıdemli Ülke Müdürü Selma Rasavac ve Sabancı Holding Strateji ve İş Geliştirme Grup Başkanı Gökhan Eyigün panelde sunum yaptı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.