TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#turşu

İLKHABER-Gazetesi - turşu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, turşu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kışlık hazırlıkları nasıl yapılmalı? Haber

Kışlık hazırlıkları nasıl yapılmalı?

Ağustos ayında başlayan ve Sonbaharda da devam eden kışlık hazırlıkları devam ediyor. Kış hazırlığı için kolları sıvayan ev hanımları sofralarımızın vaz geçilmezi salça, konserve, turşu, sos ve kurutmalıklar için hummalı çalışma içerisine girerken, uzamanlar bazı durumlarda oluşabilecek riskler için uyarıda bulunuyor. İLKHABER Gazetesi'nden Serhat Şanlı'nın haberine göre; Her yıl annemizin ya da babaannemizin özenle hazırladığı konserveler, salçalar veya turşular ev hanımları için adeta hayat kurtarıyor.  Geçmişten günümüze yemek kültürümüzde önemli bir yeri olan özellikle ev salçası, konserve, turşu, şalgam, pekmez, reçel, kurutmalık sebze ve meyveler vb. birçok ürünü hazırlayıp kış mevsiminde de yazın doğal, mis gibi kokan ürünlerini tüketmek isteyenler hummalı bir çalışma içerisine girdi. Tüm bunlarla beraber kışlık ürünleri hazırlarken dikkat edilmesi gereken kurallar var. Sağlık açısından önem arz eden gıdaların hazırlanmasında doğru yol izlenmediğinde riskli olma ihtimalide var. Gazetemize kışlık hazırlıkları konusunda önemli açıklamalarda bulunan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, gıdanın erken bozulabileceğini, uygun şekilde hazırlanmadığında ise çok büyük sağlık riskleriyle karşı karşıya kalınabilir dedi. Ağustosta başlayan ve Eylül ayı ile birlikte devam eden kışlık ürünlere değinen Alparslan, “Vatandaşların yaz mevsimi ürünlerini kış mevsiminde de tüketmek için hummalı bir çalışma içerisine girdiğini görmekteyiz.  Yaz mevsimine ait taze, doğal güneşte yetişmiş ürünleri kış döneminde bulmayı hepimiz isteriz. İnsanlar kendi yaptıkları konservelerin katkısız ve daha vitaminli olduğunu dile getirirken, maliyet olarak da daha karlı olduğunu belirtiyor. Ayrıca kış mevsiminde birçok ürünü bulmanın zor olduğu kadar yazın verdiği tadı da bulmak zor diyorlar. Ancak gıda çok önemli ve bozulmaya da müsait. O bakımdan işin usulünü bilmek ve doğru şekilde hazırlamak çok önemli. Unutmamak gerekir ki kışlıkların hazırlanmasında yapılacak en ufak bir hata, büyük sorunlara neden olabilir” diye konuştu. Kışlıkların doğru hazırlanmasının önemine dikkat çeken TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan şu açıklamalarda bulundu; “Soğuk kış günlerinde severek tükettiğimiz ve kültürümüzde büyük yeri olan, sofralarımızın vazgeçilmezi konserve, salça, turşu, kurutma için meyve-sebze, reçel vb. ürünler; insanlığın varoluşundan beri var ve var olmaya da devam ediyor. Gelişen teknoloji ile birlikte şuan günümüzde her ne kadar dört mevsim bazı ürünlere ulaşılabilse de yine de kültürümüzde büyük yeri olan ve çok tüketilen bu ürünleri hazırlama önemli bir iş.. Çetin doğa koşullarında hayatlarını idame ettirebilmek için daha çok deneme yanılma yöntemiyle geliştirilen çeşitli yöntemlerle başlamış ve günümüze kadar devam etmiş bir uygulamadan bahsediyoruz. Bu yöntemler kısmen de olsa temini mümkün ve kolay olduğu mevsimden gıdaları alıp, zorlaştığı veya mümkün olmadığı mevsime taşımayı sağlar. Tüm bunların yanında evlerde hazırlanan kışlık Özellikle ölçü-tartının göz kararı ile hazırlanması doğru değil. Aksine büyük risk oluşturur. Ev koşullarında genellikle ısıl işlemde sıcaklık-süre, tartı gibi parametrelerde göz kararı, el yordamı, alışkanlık, tecrübe gibi ölçütler kullanılması ve herhangi bir ölçü aletinin kullanılmamasının ürünlerde bazı riskleri beraberinde getirmektedir. Genellikle her yıl Ağustos ayı sonlarına doğru çalışmalar başladı ve Eylül ayı sonuna kadar da devam edecek. Yapılan iş aslında gıdaların içeriğinde bulunan suyun uzaklaştırılması ve dolayısı ile gelişim göstermek için suya ihtiyaç duyan mikroorganizmalar için ortamı elverişsiz hale getirmedir. Örnek verecek olursak; kurutma, salamura, fermantasyon, şeker ilavesi ile suyu bağlama, kıvam arttırma (pekmez), tuzlama vb. Diğer yöntemler ise konserve, dondurma yöntemleri olarak sıralayabiliriz. Kurutma: Sebze-meyveler, salça, pastırma. Salamura, fermantasyon: Turşu, sirke, et sucuğu, peynir. Şeker ilave: Reçel, marmelat vb. Kıvam arttırma: Pekmez, konsantre meyve suları. Konserve: Sebze, meyve konserveleri. Dondurma: Sebze, et, bazı süt ürünleri… Burada önemli olan gerekli malzemenin doğru seçilmesi ve evde yapılan konservelerin mutlaka basınçlı tencerelerde hazırlanmasıdır. Çünkü Botulizm veya botulismus, Clostridium botulinum bakterisi riski var ve özellikle konserve gıdalarda ürettiği toksinden kaynaklanan bir zehirlenme türüdür. Çoğunlukla evde hazırlanmış ve uygun şekilde sterilize edilmemiş konservelerden kaynaklanmaktadır. Mikroorganizma tehdidinin tamamen ortadan kaldırılması edilmesi için en az 120 °C 15 dk sıcaklıkta kaynatılması gerekmektedir. Bu sıcaklığa ise ancak düdüklü tencere ile veya endüstriyel kazanlarla ulaşılabilmektedir.  Yapılması gereken ilk iş konserve ve turşuların hazırlanmasında kullanılan malzemelerin, satın alınmasından tüketime kadar tüm aşamalarda hijyen koşullarına dikkat edilmelidir. Burada konuya gıda bilimi ışığında yaklaşmamız gerekir. Tehlikeli sonuçlar doğurabilen bir etkenin tespiti ve yok edilmesinin zorluğu karşısında ev şartlarında sebze konservesi üretimini asla önermemekteyiz. Bunda ısrar edecek olan yurttaşlarımıza aşağıdaki hususları hatırlatmakta fayda var. Öncelikle konserve hazırlamadan önce mutfağımızı, kullanacağımız (bıçak, tencere, doğrama tahtası vb.) alet ve ekipmanların temizliğine dikkat etmeliyiz. Ayrıca hazırlayacak olan kişinin kişisel temizliği sağlaması önemlidir. Özellikler elinde yara olan kimsenin konserve hazırlamaya yeltenmemesi gerekir. Kullanılacak kavanozların da kapakları daha önce kullanılmamış olması gerekmektedir. Konserveler kavanozlara sıcakken doldurulmalı çünkü kapakların içinde bulunan ve çoğunlukla dikkatten kaçan contanın yıpranmamış olması oldukça önemlidir. Contanın işlevini sağlayabilmesi ve diğer taraftan kapakta bulunan bazı mikroorganizmaların ısı etkisi ile yok olması için konserveler sıcak doldurulduktan sonra ters çevrilmelidir. Konserveler mümkün olduğunca hızlı bir şekilde soğutulmalı, soğuduktan sonra serin ve güneş görmeyen ortamda muhafaza edilmeli. Konserve, tüketilmeden önce gözle kontrol edilmeli, kapağında şişme, sızıntı varsa ayrıca ürün içerisinde hava kabarcıkları oluşmuşsa, kapağı açıldığında normal olmayan kötü bir koku hissedilirse kesin olarak tüketilmemelidir. Et sucuğu yapımında kullanılan baharatlar güvenilir olmalı, tazeliğine dikkat edilmelidir. Pekmez ve reçel yapılırken aşırı kaynatma yapılmamalı, dolum yapılacak olan kapların temiz olmasına dikkat edilmeli, doldurmadan önce mümkünse kapakları ile birlikte kaynatılmalı, ürün sıcak olarak doldurulmalıdır. Diğer önemli husus da kullanılan kavanoz, bidon, torba, tepsi, leğen gibi ekipman ve ambalajların gıda ile temasında sakınca bulunmayan malzemeden üretilmiş olmasıdır. Burada renkli plastik kullanılmamalıdır. Ayrıca geleneksel olarak hazırlanan kışlık yiyeceklerde son zamanlarda öğrenilmiş bazı yanlış uygulamaları da görebiliyoruz. Buna en çarpıcı örnek ev şartlarında hazırlanan turşularda halk arasında “Turşu Tozu” tabir edilen madde kullanımıdır. Buna en çarpıcı örnek ev şartlarında hazırlanan turşularda halk arasında “Turşu Tozu” tabir edilen madde kullanımıdır. Turşunun bozulmasını önleyici olarak kullanılan bu maddenin bazı sanayi ürünü gıdalarda “koruyucu” olarak kullanılan potasyum sorbat, sodyum benzoat gibi kimyasal ürünler olduğu bilinmelidir. Gıda sanayinde bazı ürünlerde kontrollü olarak kullanılan bu tür koruyucuların ev şartlarında ölçüsüz olarak, el yordamıyla kullanılması ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Bilinilmelidir ki ister sanayi ürünü olsun ister el yapımı olsun gıda için en önemli kriter “güvenilir” olmasıdır” DONDURMAK DAHA İYİ Aslında ev koşullarında konserve yapımı ciddi risk oluşturmaktadır. Biz, konserveye alternatif olarak sebzelerin dondurularak saklanmasını öneriyoruz. Ayrıca gıdaların yetecek miktarlarda porsiyonladıktan sonra dondurulması ve kullanılmak üzere çözündürülen dondurulmuş ürünlerin tekrar dondurulmaması gerekir. Derin dondurucuda saklanıldığı zaman gıdaları kışın aynı tazelikte yemek mümkün. Tabi derin dondurucu için hazırlamada önemli. Sebzeleri 1-2 dakika haşlayıp, suyunu süzüp, soğuk sudan geçirdikten hemen sonra pişirilecek miktarlarda ambalajlayıp dondurmak gerekir. Ayrıca biber, domates, kayısı gibi ürünler kurutularak da saklanabilir.”

Dünyaya açılan lezzet Gaziantep turşusu Haber

Dünyaya açılan lezzet Gaziantep turşusu

Gribe ve soğuk algınlığına iyi gelen, bağışıklık sistemini güçlendiren turşu ve turşu suyu, Gaziantep’te mutfaklardaki yerini aldı. Farklı sebze ve meyvelerden yapılan turşular, sofralara renk katıyor. Turşu, kış aylarında sağlıklı ve lezzetli bir seçenek olarak öne çıkıyor. Gaziantep turşusunun faydalarının saymakla bitmediğini, en önemli özelliğinin ise acı biberlerde bulunan C vitamini olduğunu söyleyen turşu satıcısı Atilla Duru, "Gaziantep’te ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yetişen acı biberler, turşunun hem rengini hem de tadını belirliyor" dedi. "Antep biberi, lahana ve sarımsak turşusu gibi çok çeşitli turşularımız var" Gaziantep’te turşu satıcısı Atilla Duru, çok çeşitli turşuların bulunduğunu söyledi. Duru, eylül ve ekim aylarının turşu zamanı olduğunu belirterek, “Bu aylarda herkes kendi evinde mutlaka turşu yapar. Yapamıyorsa hazır bir şekilde alır. Biz de bu talebe göre turşularımızı hazırlıyoruz. Süs biberi, tombul acı biber, domates, cin biberi turşusu, ezme turşu, kornişon, acı sos turşusu, acur, Antep biberi, lahana ve sarımsak turşusu gibi çok çeşitli turşularımız var. Her damak tadına uygun turşu bulabilirsiniz” ifadelerine yer verdi. "Turşu, bağışıklık sistemini güçlendirir" Turşunun sağlığa da faydalı olduğunu belirten Duru, “Turşu, bağışıklık sistemini güçlendirir, ayrıca turşu suyu da çok faydalıdır. Özellikle kış aylarında soğuk algınlığına iyi gelir. Turşu suyu, boğaz ağrısına ve öksürüğe de iyi gelir” ifadelerini kullandı. "Püf nokta sebzelerin küçük olmasıdır" Turşunun yapılışı ve lezzeti ve püf noktalarına değinen Atilla Duru, “Acurlar küçük olmak şartıyla toplanır. Biberlerin de aynı şekilde küçük olanları ayrılır. Püf nokta sebzelerin küçük olmasıdır. Bidonun içine, biber, sarımsak ve turşu olacak diğer malzemeler konulur. Daha sonra turşu suyuna konulacak tuz, sirke ve limon tuzu ayarı yapılır. Belli bir süre olması için beklenir. Daha sonra bidonlara basılan turşu yemeklerin yanında tüketilir” şeklinde konuştu. "En çok satış yaptığımız ülkeler ise Almanya ve Hollanda’dır" Yurt dışına ve çevre illere de satış yaptıklarını aktaran Duru, “Daha çok yurt dışına satışımız var. En çok satış yaptığımız ülkeler ise Almanya ve Hollanda’dır. Çevre illerden satış yaptığımız iller ise şu şekilde; İzmir, İstanbul, Ankara, Bursa ve Gaziantep’e daha önce gelen kişiler tarafından da talep çok fazla diyebiliriz” ifadelerine yer verdi. Fiyatların yüzde 100 artığını söyleyen Duru, “Geçen yıla oranla fiyatlarda yüzde 100 zam var. Bu yıl fiyatlarımız ise 280-300 arasında değişmektedir” diye konuştu.

Probiyotik kullanımına dikkat: “Tek başına bağışıklık sistemini düzenleyemez” Haber

Probiyotik kullanımına dikkat: “Tek başına bağışıklık sistemini düzenleyemez”

Probiyotiklerin ve prebiyotiklerin sağlık açısından faydalı olduğu iddiasıyla giderek daha çok kullanıldığını ifade eden Gastroenteroloji Uzmanı Dr. İsmail Acar, “Probiyotikler, belirli miktarda bakterinin kişiye verilmesi ile bireyin sağlığı üzerinde yararlı etkileri olduğu düşünülen canlı mikroorganizmalardır. Prebiyotikler ise yararlı bağırsak mikroorganizmalarının büyümesini ve/veya işlevini uyaran, sindirilmeyen gıda bileşikleridir. Her ne kadar sindirim sistemimizdeki bakterilerin, cildimizde, solunum yollarımızda ve bağırsaklarımızdaki rollerine ilişkin anlayış hızla ortaya çıksa da vücudumuzdaki bakteriler ile bağışıklık sistemimiz üzerindeki etkileri ile ilgili bilimsel veriler sınırlıdır ve mide bağırsak sistemimizdeki bu mikroorganizmalar ‘kara kutu>’ olarak kalmaya devam etmektedir” dedi. “Yararlı etkileri olduğu gibi zararlı sonuçlarının da olduğu biliniyor” Probiyotik ve prebiyotik ürünlerin doğrudan bağışıklık fonksiyonlarına etkisi hakkında konuşan Dr. Acar, “Probiyotikler, ince ve kalın bağırsaklarımızda, bağırsak epitelimizle doğrudan etkileşime girerek bağışıklık sistemi üzerinde düzenleyici etkiler ortaya çıkarabiliyor. Alerjik ve otoimmün hastalıkların baskılanması veya bağışıklık sisteminin uyarılması da dahil olmak üzere, bağışıklık sistemimize fayda sağlamak için probiyotik ve prebiyotiklerin verildiği bilimsel çalışmalarda, yararlı etkiler olduğu gibi zararlı sonuçlarının da olduğu biliniyor” ifadelerini kullandı. “Bilimsel çalışmalarla kanıtlanmamıştır” Probiyotiklerin özellikle antibiyotik kullanımı sonrası görülen ishallerin tedavisinde yararlı olduğunu belirten Dr. Acar, “Ayrıca karın ağrısı, ishal veya kabızlıkla seyreden huzursuz bağırsak sendromu ve hastanede yatışlarda görülen ishallerin tedavisinde probiyotikler kullanılmaktadır. Alerjik astım, dermatit veya egzama gibi hastalıklara herhangi bir faydaları olduğu yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmamıştır. Daha da önemlisi, şu anda piyasada bulunan probiyotik ürünler, hastalıkları tedavi etmekten ziyade, hastalıklara yakalanma riskini azaltmak amacıyla, sağlıklı bireylerde kullanılması tavsiye edilmektedir” şeklinde konuştu. “Verdiği tepki kişiye göre değişebilir” Probiyotik ilaçlara bağışıklık sisteminin verdiği tepkinin kişiye göre değişebileceğine değinen de Beykent Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. İsmail Acar, “Kişide bağışıklık sisteminde zayıflık olmadığında bu değişikliklerin biyolojik etkilerinin ne olacağını tahmin etmek zordur. Ayrıca farklı probiyotik suşları veya ilaç firmalarından ziyade, yani kullandığımız probiyotiğin isminden ziyade, herkesin bağışıklık sistemi ilaca farklı tepkiler vermektedir” dedi. “Yanıt bekleyen birçok soru var” Probiyotik kullanımı ile ilgili yanıt bekleyen birçok soru bulunduğunu belirten Dr. Acar, “Probiyotik ve prebiyotiklerin tüm sağlıklı kişilerde bağışıklık sistemi üzerinde etkilerini ortaya çıkarmasını bekleyebilir miyiz? İstediğimiz etki nedir? Bir bireyin bağışıklık düzenleyici veya güçlendirici bir ilaçtan en fazla fayda sağlayıp sağlayamayacağına kim karar verebilir? Ayrıca probiyotiklerin bağışıklık sistemini düzenleyici etkilerinin kısa vadeli mi yoksa uzun vadeli mi veya sürekli mi olduğu belirsizliğini korumaktadır” ifadelerini kullandı. “Sağlık durumu belirli aralıklar ile kontrol edilmeli” “Probiyotiklerin çoğu bağırsakta kalıcı olarak yerleşmediğinden, tüketimlerinden kısa bir süre sonra bağırsaktan atılırlar ve biyolojik etkileri kaybolur” diyen Dr. Acar, “Sağlıklı çocuklarda uzun süreler boyunca probiyotik kullanımının bağışıklık sistemi üzerinde etkileri beklenen bir durumdur, ancak bu durumun kişinin sağlığı üzerinde olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğu bilinmemektedir. Yani bir biyolojik mikroorganizma türünün uzun süre uygulanmasının bağışıklık sistemi üzerine sonucunun ne olacağı açık değildir. Acaba bağışıklık sisteminin tepkisini zayıflatır mı? Mikroplara karşı daha duyarlı mı olur? Bu nedenle kişinin bağışıklık sistemi ve sağlık durumu belirli aralıklar ile kontrol edilmelidir” dedi. “Ne için kullanılacağı dikkatlice değerlendirilmeli” Probiyotiklerin ve prebiyotiklerin tek başına bağışıklık sistemini düzenleyemeyeceğini söyleyen Dr. Acar, “Kişinin genetik geçmişi, bağırsak mikrobiyotasının bileşimi (yani sindirim sistemimizde bulunan yararlı ve zararlı bakteriler), diyeti ve yaşam tarzı gibi kişiye bağlı faktörlerin de aynı derecede veya daha da önemli olduğu bilinmelidir. Sonuç olarak sağlıklı bireylerde kullanılmak üzere bir probiyotik veya prebiyotik önermeden önce, bunun bağışıklık sistemini ne derece etkilediği ve ne için kullanılacağı dikkatlice değerlendirilmeli ve mutlaka uzman doktor görüşüne başvurulmalıdır” şeklinde konuştu.

Kadınların kışa hazırlıkları sürüyor Haber

Kadınların kışa hazırlıkları sürüyor

Bayram BULUT /Özel Haber ADANA (İLKHABER)-Ev kadınlarının yaz aylarında yaptıkları kışa hazırlıkları sürüyor. Kışın tüketecekleri salçadan turşuya, konserveden reçele kadar çeşitli ürünleri kadınlar yapmaya devam ediyor. Yaz aylarında taze ürünü uygun fiyata bulan ev kadınları, bu avantajı iyi değerlendiriyor. Kadınların en çok emek sarf ettiği alanların başında ise salça yapımı, konserve yapımı, biber ve patlıcan kurutma ve turşular geliyor. Pazarlardan uygun fiyatlı bulunan ürünler satın alınıyor. Satın alınan bu ürünler, amacına uygun olarak hazırlanıyor. UYGUN FİYATLI ÜRÜNLER ARANIYOR Konserve yapacak ev kadınları uygun fiyatlı domateslerden satın alıyor. Domatesleri pazarlardan uygun fiyatlı alanların yanı sıra Adana Hal’ine giderek buradan kasa kasa domates alarak konser ve yapanlarda oluyor. Hal’den alınan domates ve diğer ürünlerin fiyatlarında ciddi bir kar elde ediliyor. KADINLAR TARAFINDAN SATIN ALINIYOR Salçalık biber, kurutmalık biber, patlıcan, turşu ve reçel yapılacak ürünlerde kadınlar tarafından satın alınıyor. Bu ürünleri satın alan kadınlar kendi el emekleri ile ürünlerini yapıp kış aylarında fiyatların yüksek olduğu dönemlerde bu ürünleri gönül rahatlığı ile tüketiyor. TARLALARDAN ALIYORLAR Kentlerde durum böyle iken çadırlarda yaşayan tarım işçileri de direk tarlalardan aldıkları ürünleri, salça, turşu, reçel yapıp, bazılarını da kurutuyor. Kalabalık nüfusa sahip olan çadırlarda yaşayan tarım işçileri bolca yaptıkları ürünleri kış aylarında ise tüketiyor. TURŞU VE BİBER KURUTMA Çadırlarda yaşayan mevsimlik tarım işçisi kadınların daha çok biber kurutma ve turşu yaptıkları görüldü. Turşu ve biber kurutma yapan tarım işçisi kadınlar kuruttukları bu biberlerin bazılarını pul biber yaparken, bazılarını ise yemelik şekilde ayırdıkları öğrenildi. KIŞIN PAHALILAR Nurcan Çanak isimli çadırlarda kalan tarım işçisi vatandaş, meyve sebzelerin kışın pahalı olduğu için yaz aylarında kendilerinin kışa hazırlık yaptıklarını söyledi. Yaptıkları hazırlıkları anlatan Çanak, “Biber ve domates salçası yapıyoruz. Biber, patlıcan kurutuyoruz. Reçel yapıyoruz. Turşu yapıyoruz” dedi. BİBERLER KURUTULUYOR Kendilerinin tarlalardan bu ürünleri uygun fiyatla satın alarak yaptıklarını belirten Çanak, “Fiyatlar uygun olduğunda bunu değerlendiriyoruz. Görüyorsunuz biberleri kurutuyoruz. Salçalarımız var. Turşu yapıyoruz. Yani kalabalık nüfuslara sahibiz. Bunları yapmak zorundayız. Kışın çok pahalı oluyorlar ve herkes gibi bizlerde satın alamıyoruz” diye konuştu. KONSERVERLER YAPILIYOR Evlerinde konserve yapan vatandaşlar ise domatesin kilogram fiyatını konservelik olarak toplu aldıklarında 8 liradan aldıklarını dile getirdi. Kışın domatesin fiyatının 50 liraya kadar çıkabildiğine vurgu yapan kadınlar, “Kışın konservemizi yapıp yemeklerde rahat rahat kullanıyoruz. Çok canımız çekerse az miktarda alıp salatalarda kullanıyoruz. Yoksa kışın fiyatlara gü yetmez” şeklinde konuştular. KENDİ ÜRÜNLERİNİ YAPIYORLAR Kadınların kış ayına hazırlık mesaileri sürerken, kendi bahçelerinde ektikleri ürünleri de turşu ve konserve yapan kadınlarında olduğu görüldü.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.