TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türkiye Ziraat Odaları Birliği

İLKHABER-Gazetesi - Türkiye Ziraat Odaları Birliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye Ziraat Odaları Birliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şemsi Bayraktar: Kırsal göçün en büyük sebebi sosyal güvencesizlik ve gelir yetersizliği Haber

Şemsi Bayraktar: Kırsal göçün en büyük sebebi sosyal güvencesizlik ve gelir yetersizliği

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Kırsal alanlardan kente göçün en büyük sebebi sosyal güvenceden yoksunluk ve yeterli gelirin elde edilememesidir. 25 yıldır çocuk doğmamış kırsal alanlarımız bulunuyor. İnsanlarımız köylerini ve tarımı terk ediyorlar” dedi. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü dolayısıyla yazılı basın açıklaması yaptı. "Dünyada ve ülkemizde tarımsal üretimde, beslenmede, gelecek nesillere bilgiyi aktarmada, çocuk eğitiminde, hasta ve yaşlı bakımında kadınlar en önemli katkıyı sağlıyor” diyen Bayraktar, şunları kaydetti: “Kadın çiftçilerimiz, ülkemizde büyük bir çoğunluğu küçük işletmelerden oluşan tarım sektöründe erkeğin en büyük destekçisidir. Türkiye Ziraat Odaları Birliği verilerine göre; 755 Ziraat Odamıza kayıtlı toplam 933 bin 723 kadın çiftçi bulunuyor. Üyelerimizin yüzde 17,82'si kadın çiftçilerimizden oluşuyor. Sosyal Güvenlik Kurumu 2023 yılı verilerine göre; Türkiye'de 4/b kapsamındaki toplam 460 bin 260 Tarım BAĞ-KUR'lu çiftçinin yüzde 24'ünü oluşturan 110 bin 381 kadın çiftçi sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olarak Tarım BAĞ-KUR'unu kendisi ödüyor.” “İNSANLARIMIZ KÖYLERİNİ VE TARIMI TERK EDİYORLAR” Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ziraat Odalarımıza kayıtlı her çiftçi 5510 sayılı Kanuna göre Tarım BAĞ-KUR'lu olmak zorundadır. Ancak Tarım BAĞ-KUR'unu ödeyemeyecek durumda olan, tarımsal aylık geliri 20 bin 2 liradan düşük çiftçilerimiz muafiyet belgesi alarak Tarım BAĞ-KUR'undan vazgeçmek zorunda kalıyor. Tarımda kadınlar işgücünün önemli bir kısmını oluşturmasına rağmen çoğunluğu sosyal güvenceden yoksun durumdadır. Ziraat Odalarına kayıtlı 933 bin 723 kadın çiftçinin sadece yüzde 11,8'i Tarım BAĞ-KUR'unu ödeyerek Sosyal Güvenlik Kurumu'na kayıtlıdır. Yani Ziraat Odalarına kayıtlı çalışan kadınların yüzde 88,2'si gelirinin düşük olması sebebiyle sosyal güvenlik sistemine kayıtlı değildir. Pozitif ayrımcılığı hak eden kadın çiftçilerimizin sosyal güvenlik sistemine katılımının desteklenmesi kadınlarımızı kırsalda tutabilmek için bir zorunluluktur. Zira kırsal alanlardan kente göçün en büyük sebebi sosyal güvenceden yoksunluk ve yeterli gelirin elde edilememesidir. 25 yıldır çocuk doğmamış kırsal alanlarımız bulunuyor. İnsanlarımız köylerini ve tarımı terk ediyorlar.” Bayraktar, “Tarımda çalışan kadınlarımızın 2024 yılında açıklanan asgari ücret ve aylık prim ödeme gün sayısının 30 olması sebebiyle aylık 6 bin 900 lira, indirimli olarak aylık 5 bin 900 lira olan Tarım BAĞ-KUR primlerini ödeyebilmesi mümkün değildir. Aile çiftçiliği ile uğraşan kadın ve erkek bireylerden sadece erkek birey prim ödeyecek güçte ise sosyal güvenlik sistemine dâhil oluyor. Kadın çiftçilerimizin de toplumsal cinsiyet eşitliği ve adaleti sağlanarak sosyal güvenlik sistemine katılımları desteklenmelidir. Kadın çiftçilerimize Tarım BAĞ-KUR prim desteği sağlanması, kırsalda yapılacak en büyük reformdur” ifadelerini kullandı. "KADIN ÇİFTÇİLERİMİZİN HEPSİNİ KAPSAYACAK PROGRAM VE MEVZUAT DÜZENLEMELERİNE İHTİYAÇ VARDIR" Bayraktar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Geçmişten günümüze kadın her zaman tarımsal üretimin içinde yerini almıştır. Kadınların ekonomik kalkınmaya, kırsal kalkınmaya etki edebilmeleri için ekonomik ve sosyal statülerinin iyileştirilmesi ve buna yönelik politikalar geliştirilmesi önemlidir. Kadınların işgücüne katılım oranı, kadın işgücünün kadın nüfusuna oranı olarak tanımlanıyor. Bu oranın artması ekonomik verimliliği artıracak, ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayacaktır. Bakanlıklar hibe projelerinden daha kolay faydalanmaları için projelere başvuran kadın ve gençlere artı puanlar veriyor. Bu çalışmaların olumlu yansımaları olsa da, projelerin sadece yeterli bütçeye sahip kadın çiftçileri kapsadığı da aşikârdır. Kadın çiftçilerimizin hepsini kapsayacak program ve mevzuat düzenlemelerine ihtiyaç vardır. Kırsal alanlarda kadın çiftçilerimizin sosyal imkânlara ulaşması gerekiyor. Tarımda çalışan kadınlarımızın ve gençlerimizin internet hizmetlerine erişimleri ücretsiz karşılanmalıdır. Bu alanlarda kreşlere, yaşlı, engelli ve hasta bakım hizmetlerine ihtiyaç vardır. Bu konuda kaymakamlıklara, belediyelere büyük görevler düşüyor."

TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar: Havuç, limon ve kuru kayısıda fiyat farkı 3 katına ulaştı Haber

TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar: Havuç, limon ve kuru kayısıda fiyat farkı 3 katına ulaştı

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Eylül ayında üretici ve market fiyatları arasındaki farklar ve üreticilerin yaşadığı sorunlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bayraktar, özellikle havuç, limon, kuru kayısı, kuru soğan ve patates gibi ürünlerde fiyat farklarının dikkat çekici seviyelere ulaştığını söyledi. HAVUÇTA FİYAT FARKI %249 Eylül ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla havuçta görüldüğünü ifade eden Bayraktar, havuçtaki fiyat farkının yüzde 249 olduğunu belirtti. Bayraktar, bu farkı yüzde 219,8 ile limon, yüzde 212,9 ile kuru kayısı, yüzde 212,2 ile kuru soğan ve yüzde 205,6 ile patatesin takip ettiğini kaydetti. Bayraktar, "Üreticide 7 lira 50 kuruş olan havuç, markette 26 lira 18 kuruşa satıldı. Limon 11 lira 50 kuruşken 36 lira 78 kuruşa, kuru kayısı 130 lira iken 406 lira 76 kuruşa, kuru soğan 5 lira 60 kuruşken 17 lira 48 kuruşa, patates ise 4 lira 70 kuruşken 14 lira 36 kuruşa marketlerde satıldı" diye konuştu. EN FAZLA ARTIŞ KURU İNCİRDE Eylül ayında markette fiyatı en fazla artan ürünün kuru incir olduğunu belirten Bayraktar, üreticide ise kabakta fiyat artışının dikkat çektiğini ifade etti. Fiyatı en fazla düşen ürünler arasında ise markette limon, üreticide yeşil soğan yer aldı. MARKET FİYATLARINDAKİ ARTIŞLAR Bayraktar, Eylül ayında markette 36 ürünün 23’ünde fiyat artışı, 13’ünde ise fiyat düşüşü görüldüğünü belirtti. Üreticide ise 28 ürünün 12’sinde fiyat artışı olurken, 13’ünde fiyatların düştüğünü söyledi. Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 24,3 ile yeşil soğanda görüldü. Yeşil soğandaki bu düşüşü yüzde 22,8 ile maydanoz, yüzde 18,2 ile marul ve kuru fasulye izledi. Üreticide en çok fiyat artışı ise yüzde 48,6 ile kabakta görüldü. PATATES VE KURU SOĞAN ÜRETİCİLERİNİN SORUNLARI Patates ve kuru soğan üreticilerinin zor günler geçirdiğini ifade eden Bayraktar, "Patates ve kuru soğanda bu yıl üretim artışı yaşanıyor, ancak bu durum fiyatların düşmesine neden oldu. Devletin patates ve kuru soğana müdahale etmesi, ihracat kapılarının açılması gerekiyor" dedi. Bayraktar ayrıca, patates üretiminde geçen yıla göre 1,5 milyon ton artış beklendiğini ve patates fiyatlarının bir önceki yıla göre yüzde 50 oranında düştüğünü belirtti. Kışlık patatesin depolama ve işçilik maliyetlerinin arttığını vurgulayan Bayraktar, üreticilerin bu maliyetler karşısında zorlandığını ve borçlarını ödeyememe korkusu yaşadığını dile getirdi.

Temmuz ayında markette 37 ürünün 24’ünün fiyatı düştü Haber

Temmuz ayında markette 37 ürünün 24’ünün fiyatı düştü

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Temmuz ayında markette 37 ürünün 13’ünde fiyat artışı, 24’ünde fiyat azalışı oldu. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 42,4 ile karpuz oldu” dedi. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı basın açıklamasıyla üreticilerin beklentilerini ve temmuz ayında üretici ile market arasındaki fiyat değişimlerini değerlendirdi. Kuru soğanda erkenci çeşitlerin hasadının Amasya ve Merzifon bölgelerinde başladığını söyleyen Bayraktar, “Erkenci soğan depolanamadığı için üreticilerimiz ürününü kısa sürede elinden çıkarmak zorunda kalıyor. Rekolte yüksekliği ve hızlı hasat arzda artışa neden oldu. Bu sebepten soğan fiyatları düştü. Geçen sene temmuz ayında 6 lira 50 kuruş olan kuru soğan fiyatı, enflasyon ve girdi fiyatlarındaki artışa rağmen yüzde 6 oranında azaldı. Halen ortalama 6 lira seviyesinde olan soğan fiyatları, Polatlı’da 5 liraya kadar geriledi. Kuru soğanda bu yılki verim yüksekliği ve erkenci çeşitlerin ihracata uygun olmayışı nedeniyle piyasadaki arz fazlası fiyatların gerilemesine neden oluyor” ifadelerini kullandı. Kuru soğanda yaşanan durumun bir benzerinin domateste de meydana geldiğini belirten Bayraktar, “2018 yılında 519 bin dekar olan salçalık domates üretim alanı 2023 yılında yüzde 36 oranında artarak 705 bin dekara yükseldi. Aynı şekilde 2018 yılında 3,7 milyon ton olan salçalık domates üretimi, 2023 yılında yüzde 49 oranında artarak 5,5 milyon tona yükseldi. Geçen sezon diğer ürünlerden hak ettiği geliri elde edemeyen üreticilerimiz, bu yıl domates üretimine yöneldi. Ziraat odalarımızdan aldığımız bilgilere göre İzmir ve Bursa gibi salçalık domates üretimi olan illerde üretim alanlarında yüzde 30’lara varan artış olduğu görülüyor. Domateste meydana gelen arz artışı fiyatların düşmesine neden oldu. Fiyatların düşmesinin bir diğer sebebi de üreticilerimizin salça fabrikalarıyla yaşadığı sıkıntılardır” diye konuştu. Kuru kayısıda ise arz fazlası yaşanması nedeniyle fiyatlarda düşüş meydana geldiğini aktaran Bayraktar, “Geçen sezon 190 lira seviyelerine kadar yükselen kuru kayısı fiyatları bu yıl rekoltenin de yüksek olması nedeniyle geçen sezonun da altına, 110 lira seviyesine kadar geriledi. Üreticilerimiz, Avrupa Birliğinden coğrafi tescil alan ürünlerinin hak ettiği değeri görmesini istiyor. Toprak Mahsulleri Ofisi devreye girerek alım yapmalı ve piyasada dengeyi sağlamalıdır” şeklinde konuştu. "Üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 420,5 ile havuçta görüldü" Temmuz ayında üreticideki ve marketteki fiyatları da karşılaştıran Bayraktar, şunları kaydetti: “Temmuz ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 420,5 ile havuçta görüldü. Havuçtaki fiyat farkını yüzde 333,9 ile limon, yüzde 328,6 ile elma, yüzde 313,9 ile kuru incir takip etti. Havuç 5,2 kat, limon ve elma 4,3 kat, kuru incir 4,1 kat, kuru kayısı 3,9 kat fazlaya satıldı. Üreticide 6 lira olan havuç 31 lira 23 kuruşa, 15 lira olan limon 65 lira 9 kuruşa, 10 lira 38 kuruş olan elma 44 lira 49 kuruşa, 115 lira olan kuru incir 476 lira 9 kuruşa markette satıldı. Temmuz ayında fiyatı en fazla artan ürün markette limon, üreticide yumurta olurken, fiyatı en fazla düşen ürün ise hem markette hem de üreticide karpuz oldu.” Temmuz ayında markette 37 ürünün 24’ünde fiyat azalışı oldu Bayraktar, konuşmasını söyle sürdürdü: “Temmuz ayında markette 37 ürünün 13’ünde fiyat artışı, 24’ünde fiyat azalışı oldu. Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 36,2 ile limon oldu. Limondaki fiyat artışını yüzde 32,9 ile elma, yüzde 13,9 ile yumurta, yüzde 12, 6 ile maydanoz takip etti. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 42,4 ile karpuz oldu. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 27,8 ile patates, yüzde 25,5 ile Antep fıstığı, yüzde 21,2 ile kabak izledi.” "Üreticide 29 ürünün 13’ünde fiyat düşüşü görüldü" TZOB Başkanı Bayraktar, “Temmuz ayında üreticide 29 ürünün 7’sinde fiyat artışı olurken, 13’ünde fiyat düşüşü görüldü. 9 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 48,4 ile karpuzda görüldü. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 33,3 ile kabak, yüzde 29,4 ile havuç, yüzde 21,4 ile kuru kayısı izledi. Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 25,5 ile yumurtada görüldü. Yumurtadaki fiyat artışını yüzde 13,5 ile yeşil soğan, yüzde 10,8 ile marul izledi” ifadelerine yer verdi. "İklim değişikliği tarım sektörünü olumsuz etkiledi" Üreticideki fiyat değişiminin nedenlerine de değinen Bayraktar, şunları kaydetti: “İklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı sıcaklar ve şiddetli yağışlar birçok sektörü olduğu gibi tarım sektörünü de olumsuz etkiledi. Aşırı sıcaklar tarım ürünlerinde hasara ve verimde kayıplara neden oldu. Yeşil soğan, marul, yeşil fasulye ve maydanozda yaşanan fiyat artışı arzdaki azalmadan kaynaklandı. Yeşil mercimeğin fiyatı yeni sezon ürünü olmasından dolayı yükseldi. Karpuz, kabak, salatalık ve sivri biberde yoğunlaşan hasatla birlikte ürün arzındaki artış fiyatların düşmesine neden oldu. Havuçta talepteki azalma fiyatın düşmesine neden oldu. Yumurtada arz ve talepteki değişimlerden kaynaklı fiyatta yükselme yaşandı.”

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: Türkiye'nin fındık üretimi olmazsa, dünya çikolata sektörü durma noktasına gelir Haber

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: Türkiye'nin fındık üretimi olmazsa, dünya çikolata sektörü durma noktasına gelir

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, dünya fındık üretiminin yüzde 64'ünün Türkiye'de gerçekleştirildiğini ve en yakın üretici olan İtalya ile aramızda 7,7 kat üretim farkı olduğunu belirterek, "Biz fındığı üretmezsek dünya çikolata sektörü durma noktasına gelir" dedi. TÜRK FINDIĞININ TADI VE AROMASI EŞSİZ Bayraktar, çikolatada başka ürünler denenebileceğini ancak Türk fındığının verdiği tat ve aromanın yakalanamayacağını vurguladı. Türkiye'nin en çok fındık ihraç ettiği ülkelerin Almanya ve İtalya olduğunu belirten Bayraktar, bu ülkelerin fındığı işleyerek tüm dünyaya pazarladığını ve Türkiye'nin kazandığı gelirin kat kat fazlasını kazandıklarını söyledi. "ÜRETİM KADAR FINDIĞI TÜKETİYORUZ" Türkiye'nin fındık üretiminin yüzde 80-85'ini ihraç ettiğini belirten Bayraktar, "Üretim ile ihracat arasındaki ilişkiye baktığımızda birbirine paralel seyrettiği görülüyor. Çok ürettiğimiz yıl çok, az ürettiğimiz yıl ise az ihracat gerçekleştiriyoruz ama bu ihracat oranını hep koruyoruz. Bu ihracatın üzerine ortalama 110 bin ton iç piyasa tüketimini de koyduğumuzda hemen hemen ürettiğimiz kadar fındığı tükettiğimiz görülüyor. Elimizde stok olarak fındık kalmıyor." dedi. "ÜRETİCİLER TATMİN EDİCİ BİR TABAN FİYAT BEKLİYOR" Son bir yılda mazot, gübre ve tarım ilacı fiyatlarında yaşanan yüksek artışlara dikkat çeken Bayraktar, fındık üretiminde en önemli maliyet unsuru olan işçilik ücretlerinin sadece son bir yılda 2,5 kat arttığını hatırlattı. Üreticilerin artan maliyetler nedeniyle tatmin edici bir taban fiyat açıklanmasını beklediğini ifade eden Bayraktar, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) fındık alım fiyatını belirlerken artan girdi maliyetlerini, enflasyon oranını ve üreticilerin kârını da göz önüne alması gerektiğini vurguladı. TMO'YA ÇAĞRI Bayraktar, TMO'nun en kısa sürede fiyat ve alım politikasını açıklaması, alımlarda hızlı davranması, kota uygulamaması, tüm ürünü alacağını beyan etmesi ve ürün bedellerini en geç bir hafta içerisinde üreticilerin hesabına aktarması çağrısında bulundu. "ALAN BAZLI DESTEK ARTIRILMALI" Fındık üreticilerinin devletin kendilerine sahip çıkmasını beklediğini belirten Bayraktar, fındık alan bazlı destek miktarının günün şartlarına uygun olarak artırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, ekonomik ömrünü tamamlamış bahçelerin sökülerek yerlerine yeni bahçeler oluşturulması ve çay ürününde uygulanan yenileme tazminatına benzer bir destekleme modelinin fındık ürünü için de geliştirilerek uygulamaya konulması gerektiğini ifade etti.

TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, TMO'nun fındık alım fiyatını açıklamasını talep etti Haber

TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, TMO'nun fındık alım fiyatını açıklamasını talep etti

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) 2024 fındık alım fiyatını en kısa sürede açıklamasını istedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, fındıkta hasat zamanının geldiğine dikkati çekti. Karadeniz Bölgesi'nde üretici, sanayici, tüccar, ihracatçı, esnaf, manav dahil tüm Karadeniz insanının fındık alım fiyatının açıklanmasını beklediğini aktaran Bayraktar, fındıkta iklim değişikliği sebebiyle hasat tarihlerinde öne kaymalar yaşandığını belirtti. Bayraktar, "İklim değişikliğinden kaynaklı hastalık ve zararlılarda yaşanacak değişiklik ve artışlar da verim üzerinde ciddi etkiye sahip oluyor. Ülkemiz bir an önce verimi artırmaya yönelik çözüm odaklı uygulamaları hayata geçirmelidir. Ekonomik ömrünü tamamlamış bahçelerin sökülerek yerlerine yeni bahçeler oluşturulmalıdır. Çay ürününde uygulanan yenileme tazminatına benzer bir destekleme modeli fındık ürünü için geliştirilerek uygulamaya konulmalıdır." ifadelerini kullandı. Kuraklık ve hava sıcaklıklarındaki ani değişimlerin, diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi fındığı da olumsuz etkilediğini ve muhtelif yerlerde güneş yanığı görüldüğünü bildiren Bayraktar, kahverengi kokarca gibi istilacı türlerin yanı sıra mantar hastalıklarının neden olduğu zararların da fındıkta verimi etkilediğini kaydetti. Bayraktar, "Fındıkta dökülmeler var. İstilacı türler ve mantar hastalıklarıyla mücadelede belirli bir seviyeye gelinse de aşırı sıcaklarla birlikte bu yıl fındık rekoltesinde düşüş bekleniyor. Bu yıl bu kayıplarla birlikte fındık üretiminin 700 bin tonun altında gerçeklemesini bekliyoruz." değerlendirmesini yaptı. TMO'ya çağrı Üreticilerin artan maliyetler nedeniyle tatmin edici bir taban fiyat açıklanmasını beklediğini aktaran Bayraktar şunları kaydetti: "TMO fındık alım fiyatını belirlerken artan girdi maliyetleri, enflasyon oranı ve üreticilerimizin karını da göz önüne almalıdır. Ziraat Odalarımızın bölgede açıkladığı fiyat beklentilerini karşılamalıdır. TMO 2024 fındık alım fiyatını ve alım politikasını zaman kaybetmeden açıklamalıdır. Hasat öncesi fındık alım fiyatının açıklanması üreticilerimiz ve tüm paydaşlar için olduğu kadar ülkemiz için de önemlidir. Fiyat ne kadar erken açıklanırsa üreticisinden ihracatçısına, sanayicisinden manavına kadar tüm kesimler geleceğe yönelik ekonomik planlarını o kadar sağlıklı yapabilecektir. TMO alımlarda hızlı davranmalı, kota uygulamamalı, tüm ürünü alacağını beyan etmeli ve ürün bedellerini en geç bir hafta içerisinde üreticilerimizin hesabına aktarmalıdır. Fındık alan bazlı destek miktarının da günün şartlarına uygun olarak artırılmasını bekliyoruz."

TZOB Başkanı Bayraktar: Ayçiçeği üreticileri beklenen verimi alamıyor Haber

TZOB Başkanı Bayraktar: Ayçiçeği üreticileri beklenen verimi alamıyor

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Akdeniz Bölgesi’nde ayçiçeği hasadı başladı, çiftçilerimiz beklediği verimi alamıyor" dedi.Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ayçiçeği üreticilerinin sorunları ve beklentileri ile ilgili basın açıklaması yaptı. "Ayçiçeği, ülkemiz ekonomisi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Tohumları yüzde 40-45 oranında yağ içermekte olup, sıvı yağ tüketimimizin yüzde 80’i ayçiçeğinden elde ediliyor. Küspesinin içerdiği yüzde 30-40 oranındaki protein ile de değerli bir yem olarak hayvan beslemesinde kullanılıyor" diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü: "2022 yılında yağlık ayçiçeği üretimi 2 milyon 550 bin tona ulaştı. Bu üretim ülkemiz için bir rekordur. 2022 yılında gerçekleşen rekor üretime karşılık fiyatların düşük olması ile 2023 yılında ekim alanları azaldı. 2023 yılında ekim alanlarında görülen azalma ile üretim 2 milyon 198 bin tona geriledi. Türkiye İstatistik Kurumu ilk tahmin sonuçlarına göre ise bu yıl ayçiçeği üretiminin yüzde 8,7 artışla 2 milyon 390 bin ton olması bekleniyor. Ülkemizde 59 ilimizde ayçiçeği üretimi yapılıyor. Ayçiçeği üreten illerin başında Edirne gelirken bu ili Adana, Tekirdağ, Kırklareli ve Konya illeri takip ediyor. Nisan ayında ekilen ayçiçeğinin hasadı ilk olarak Temmuz ayı ortasında Çukurova’da başladı. Ağustos ayı itibarıyla Marmara Bölgesi ve diğer bölgelerde de başlayacak. Bu yıl ayçiçeği üretiminin yoğun olarak gerçekleştirildiği illerde bahar aylarında çiftçilerimiz beklediği yağışı alamadı. Yaz aylarında sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşti. Haziran ayı son 53 yılın en sıcak haziran ayı oldu. Bu yıl artan aşırı sıcaklıklar çoğu üründe olduğu gibi ayçiçeğinde de verimde azalmaya neden oldu. Bu nedenle çiftçilerimiz ayçiçeğinde beklediği verimi alamıyor." "Ayçiçeğinde yeterliliğimiz son yıllarda düşüyor" Türkiye’de tüm çabalara rağmen ayçiçeğinde üretimin yeteri kadar artırılamadığını belirten Bayraktar, "Artan nüfusa paralel kişi başı tüketim de yıllar itibariyle artış gösteriyor. 2022/2023 döneminde kişi başı tüketim 56,5 kilogram ile son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. 2022 yılına kadar artan üretime rağmen, 2015 yılında yüzde 79 olan yeterlilik oranımız yüzde 51’e geriledi. Ayçiçeği üretimimizin ülke ihtiyacını karşılamada yetersiz kalması nedeniyle söz konusu üretim açığı ithalat yoluyla karşılanıyor. Ülkemiz ayçiçeğinde başlıca ithalatçı ülkeler arasında yer alıyor. Ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi için toplam ödediğimiz döviz 2023 yılında 2 milyar 67 milyon dolar oldu. Son 5 yılda ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi için ödediğimiz bedel yüzde 117 oranında arttı. 2024 yılı 5 aylık verilerine göre 892 milyon 766 bin dolar değerinde ithalat yapıldığı görülüyor" dedi. "Ayçiçeği üreticilerimiz piyasada yeterli geliri elde edecek fiyatın oluşmasını bekliyor" Ayçiçeğinde fiyat, üreticilerin refahı için ne kadar önemliyse, ayçiçeği üretiminin istenilen düzeyde artması için de o derece önemli olduğunu ifade eden Bayraktar, "Artan maliyetler ve azalan verimle beraber çiftçilerimiz yeterli geliri elde edeceği fiyatın oluşmasını bekliyor. Geçtiğimiz günlerde Çukobirlik 2024/2025 kampanya dönemi için yağlık ayçiçeği alım fiyatını yüzde 24,4 oranında artırarak brüt kilo başına 15 lira 30 kuruş olarak açıkladı. Üreticilerimiz artan maliyetler karşısında bu fiyatı yeterli bulmuyor. Başta Trakyabirlik olmak üzere, Karadenizbirlik, Tarım Kredi Kooperatifleri gibi alıcı kurumlar ayçiçeği alım fiyatını belirlerken artan girdi maliyetleri, enflasyon oranı ve üreticilerimizin kârını da göz önüne almalıdır. Ülkemizde ayçiçeği üretimini artırmak ve halkın temel tüketim maddesinde ithalata bağımlılığı azaltmak için üretmeye istekli çiftçilerimiz var. Yeter ki çiftçilerimiz ürettiği ayçiçeğinden yeterli geliri elde edebilsin. 2022 yılında çiftçilerimiz üretti, ülkemiz için rekor üretimi gerçekleştirdi. Fazla üreten çiftçilerimiz, düşük fiyatla gerçekleştirilen ithal ürünler karşısında mağdur edilmemelidir. Son iki yıldır fiyatların gerilemesi ile ayçiçeğinde ekim alanları azaldı. Öte yandan iklim değişikliği ile aşırı sıcaklar da ayçiçeği üretiminin daha da artırılmasını engelliyor. İthalata ödenen milyarlarca liranın üreticilerimize aktarılmasıyla üretimimizi artırabilir, kendimize yeterli hale gelebiliriz" şeklinde konuştu. "Ayçiçeği üreticilerimiz yeterli geliri elde edemezken, tüketicilerimiz ayçiçeği yağını pahalı tüketiyor" Ayçiçeğinde iki yılda üretici fiyatlarının maliyet seviyesinde kaldığını dile getiren Bayraktar, "Çiftçilerimiz yüksek girdi maliyetlerini karşılayarak üretimini devam ettirmekte zorlanırken, tüketicilerimiz ise uygun fiyatla yağ tüketemiyor. Yaptığımız üretici market fiyat çalışmalarında, yağ fiyatlarında son yıllarda önemli artışlar olduğunu görüyoruz. 2024 yılı Ocak ayında ayçiçeği yağı litre fiyatı 58 lira iken Haziran ayında yüzde 15 oranında artarak, litre fiyatı 67 liraya yükseldi. 2024 yılı Haziran ayında son bir yılda yüzde 47 artış oldu. Halkımızın en çok tükettiği yağ olan ayçiçeği yağında görülen bu fiyat artışını kontrol edebilmek ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için ayçiçeği üretimimizi artırmamız şarttır. Üretim olmadan tüketim olmaz. Üretim planlaması yapılacak ürünler arasında ayçiçeği mutlaka olmalıdır" ifadelerini kullandı. Üreticilerin yüksek girdi fiyatlarıyla üretimlerini devam ettirdiğini hatırlatan Bayraktar, "Haziran ayı itibarıyla girdi fiyatlarını incelediğimizde; mazot fiyatları yıllık yüzde 78,5, gübre fiyatları yüzde 51, tarım ilacı fiyatları da yüzde 58 oranında arttı. Bu maliyet yükü altında üretim yapan çiftçilerimiz emeğinin karşılığını alması şarttır. Önümüzdeki üretim sezonunda bazı ürünlerde başlanacak olan üretim planlamasında ayçiçeği mutlaka olmalıdır. Üretimine izin verilecek il ve ilçelerde ayçiçeği üreticilerimize fiyat ve pazarlama garantisi verilmeli, destek miktarları planlama öncesinde açıklanmalıdır. Ayçiçeğine verilen prim, gübre ve mazot destekleri de üreticilerimiz açısından büyük önem taşıyor. Desteklerin en az girdi enflasyonu oranında artırılması gerekiyor. Ülke içi üretimin korunması ve artırılması için ayçiçeği ve ürünlerinde gümrük vergi oranları yıl boyunca yüksek tutulmalıdır. Üreticilerimizin alın terinin karşılığını aldığı bir sezon olması en büyük temennimizdir" diye konuştu.

Adanalı buğday üreticileri üzgün: Alım fiyatında güncelleme yapılmayacak Haber

Adanalı buğday üreticileri üzgün: Alım fiyatında güncelleme yapılmayacak

Türkiye'nin tarımsal üretiminin önemli bölümünün karşılandığı Adana'da buğday üretimi yapan çiftçiler, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın buğday alım fiyatında güncelleme yapılmayacağına yönelik açıklamasına üzüldü. 2023-2024 üretim sezonunda yağışların düzensiz ve geç gelmesi ve sıcaklıkların aniden yükselmesinin bazı bölgelerde bitkide dane oluşumunu olumsuz etkilediğini belirten Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, arpa ve buğdayda rekoltenin düşeceği göz önünde bulundurularak, açıklanan müdahale alım fiyatlarının revize edilmesini talep etmişti. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, açıklanan buğday alım fiyatının, çiftçilerin ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalmasına yol açtığını belirterek, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın bu konuda güncelleme yapılmayacağına yönelik açıklamasının, üreticileri üzdüğünü söyledi. Mehmet Akın Doğan, geçtiğimiz günlerde TMO tarafından yapılan açıklamaya göre; 2024 mahsulü hububat alım fiyatlarının (2. gruplar için) ton başına; makarnalık buğdayda 10.000 TL, ekmeklik buğdayda 9.25 TL, arpada 7.25 TL olarak belirlendiğini anımsatarak, “Söz konusu açıklamada, ‘Bakanlığımızca, Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı üreticilerimize buğday için ton başına 1.750 TL'ye kadar, arpa için ton başına 750 TL'ye kadar fark ödemesi desteği verilecektir. Bakanlığımızca verilecek fark ödemesi desteği ile birlikte üreticilerimizin eline ton başına; makarnalık buğdayda 11.750 TL,  ekmeklik buğdayda 11.000 TL, arpada 8.000 TL geçecektir.’ ifadeleri yer almıştı. Türkiye'nin tarımsal üretiminin önemli bölümünün karşılandığı Adana'da buğday üretimi yapan çiftçiler, 15 TL olmasını bekledikleri buğday alım fiyatının düşük olmasıyla hüsrana uğradı” dedi. Mehmet Akın Doğan, gerek Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ve gerek ülke genelindeki Ziraat Odaları Başkanları tarafından buğday ve arpada müdahale alım fiyatlarının revize edilmesini sıklıkla dile getirdiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Örneğin Adana'da bu sezon kent genelinde 1 milyon 330 bin dekar alanda buğday ekildi. Toplam 750 bin tona yakın rekolte beklenen kentimizdeki üreticiler, açıklanan fiyattan memnun olmadı. Ton başına 15 bin lira alım fiyatı, prim desteğinin ise ton başına 3 bin TL olmasını istiyorduk. Ancak ‘Evdeki hesap çarşıya uymadı’ misali, açıklanan fiyatlar ovadaki üreticileri gerçekten hüsrana uğrattı. Alım fiyatlarının revize edileceği umuduyla beklerken, Sayın Bakan Yumaklı’nın alım fiyatında güncelleme yapılmayacağını ifade etmesi, tüm üreticilerin boynunu büktü. 'Buğday, stratejik bir ürün olarak hem ekonomik büyüme hem de gıda güvenliği için vazgeçilmez' İstihdamdan ihracata, gıda sanayisinden enerji üretimine kadar geniş bir yelpazede etkili olan buğday, stratejik bir ürün olarak hem ekonomik büyüme hem de gıda güvenliği için vazgeçilmezdir.  Geçen yıl Haziran ayında ekmek 5 TL idi, bugün ekmek 2 TL'lik artışla 10 TL oldu. Yani ekmeğe buğday fiyatları henüz açıklanmadan yüzde 100 zam geldi. Dekarda veya kilo başına üretim maliyeti belli olan buğday alım fiyatının Türkiye şartlarına göre revize edilmesini umutla bekliyoruz. Bu, sürdürülebilir tarım açısından son derece önemli.”

TZOB Genel Başkanı Bayraktar : Haziran ayında kirazda üretici ile market fiyat farkı yüzde 303,98 Haber

TZOB Genel Başkanı Bayraktar : Haziran ayında kirazda üretici ile market fiyat farkı yüzde 303,98

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Haziran ayında üretici ve market arasındaki en fazla fiyat farkının yüzde 303,98 ile kirazda görüldüğünü bildirdi.Bayraktar, açıklamasında, Haziran'da üreticiyle market arasında oluşan fiyat farklarına ve afetlerin etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişimlere değinen Bayraktar, "Haziran ayında üretici ve market arasındaki en fazla fiyat farkı yüzde 303,98 ile kirazda görüldü. Kirazdaki fiyat farkını yüzde 291,3 ile havuç, yüzde 284 ile kuru incir, yüzde 260 ile Antep fıstığı takip etti." ifadesini kullandı. Bayraktar, kirazın 4 kat, havucun 3,9 kat, kuru incirin 3,8 kat, Antep fıstığının 3,6 kat fazlaya satıldığına işaret ederek, üreticide 24,88 lira olan kirazın markette 100 lira 51 kuruşa, 8 buçuk lira olan havucun 33 lira 26 kuruşa, 115 lira olan kuru incirin 441 lira 64 kuruşa ve 250 lira olan Antep fıstığının 900 liraya satıldığı bildirdi. Fiyatı en fazla düşen ürün patates oldu Haziranda markette 37 ürünün 23'ünde fiyat artışı, 12'sinde fiyat azalışı görüldüğünü, 2 üründe ise fiyat değişimi olmadığını ifade eden Bayraktar, şu bilgileri verdi: "Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 65,7 ile limon oldu. Limondaki fiyat artışını yüzde 51,2 ile Antep fıstığı, yüzde 44 ile çilek, yüzde 34,3 ile kuru kayısı, yüzde 29,7 ile fındık ve yüzde 24,7 ile nohut takip etti. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 17,2 ile patates oldu. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 16,5 ile domates, yüzde 16,1 ile yumurta, yüzde 8,1 ile maydanoz ve yüzde 7,6 ile yeşil soğan izledi." Bayraktar, söz konusu ayda üreticide 29 ürünün 10'unda fiyat artışı, 8'inde fiyat düşüşü yaşandığını, 11 üründe ise fiyat değişimi olmadığını belirterek, "Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 44 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 26,8 ile domates, yüzde 26,2 ile patlıcan, yüzde 22,7 ile havuç, yüzde 12,6 ile yumurta ve yüzde 8,7 ile maydanoz izledi. Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 100 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 63,3 ile salatalık ve yüzde 30,2 ile kırmızı mercimek izledi." ifadelerini kullandı. "Yüksek hava sıcaklıkları kuru soğanda yanmaya sebep oldu" Bayraktar, limonda sezonun sonuna gelinmesiyle üreticilerin elindeki ürünün azaldığına ve fiyatların arttığına dikkati çekti. Yüksek hava sıcaklıklarının kuru soğanda yanmaya sebep olduğunu ifade eden Bayraktar, Çukurova'da patates hasadının sonuna gelindiğini, Haziran'da yoğunlaşan hasatla arzdaki artışın fiyatların düşmesine neden olduğunu belirtti. Bayraktar, haziranda bir önceki aya göre DAP gübresinin yüzde 3,8 artarken, 20.20.0 kompoze gübresinin yüzde 1,9, ÜRE gübresinin yüzde 1,6, amonyum sülfat gübresinin yüzde 1,2 ve amonyum nitrat gübresinin yüzde 0,8 arttığını bildirerek, şunları kaydetti: "Geçen yılın Haziran ayına göre son bir yılda amonyum sülfat gübresi yüzde 50,8, DAP gübresi yüzde 33,9, ÜRE gübresi yüzde 32,2, amonyum nitrat gübresi yüzde 30,4 ve 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 27,5 artış gösterdi. Haziranda mayıs ayına göre besi yemi yüzde 1,1, süt yemi yüzde 0,9, son bir yılda süt yemi yüzde 37, besi yemi ise yüzde 34,3 yükseldi. Elektrik fiyatları yıllık yüzde 19,8 artarken tarım ilacı fiyatları yüzde 58,2 artış kaydetti." "Afetler en fazla tarım sektörünü ve üreten çiftçilerimizi etkiliyor" İklim değişikliğinin etkisiyle bu yıl normallerin üzerinde gerçekleşen sıcakların tarımsal üretime ve tarım arazilerine zarar verdiğini belirten Bayraktar, artan sıcaklarla orman ve tarım arazilerinde yangınların artığını hatırlattı. Bayraktar, resmi verilere göre haziranda Türkiye'nin kırsal alanlarında toplam 1120 yangın çıktığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu: "Araştırmalar ülkemizde yangınların takribi yüzde 80'inin haziran-ekim döneminde çıktığını gösteriyor. Yaşanan afetler en fazla tarım sektörünü ve üreten çiftçilerimizi etkiliyor. Bir üretim sezonu emek veren çiftçilerimiz çıkan bir yangınla mahsulünü kaybediyor. Özellikle kontrol altına alınamayan geniş alanlara sıçrayan yangınlarda ürünlerini, hayvanlarını ve tarımsal varlıklarını kaybeden üreticilerimize devlet yardımı yapılmalıdır. Aşırı sıcaklıklar sebebiyle Adana'da kavun, karpuz, domates ve biber başta olmak üzere sebzeler yandı. Aşırı sıcaklar Manisa'da üzüm bağlarında yanmalara neden oldu. Yüksek seyreden sıcaklıklar nedeniyle daha fazla sulama yapıldı. Artan sulama ücretlerinin yanı sıra sulama sayısının artması maliyetleri daha da artırdı."

TZOB Başkanı Bayraktar: Tarımsal elektrik zammı geri çekilmeli Haber

TZOB Başkanı Bayraktar: Tarımsal elektrik zammı geri çekilmeli

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Temmuz ayı itibarıyla elektrik fiyatlarına yapılacak yüzde 38 zammı eleştirdi. Bayraktar, tarımsal üretimde elektrik kullanımının arttığını ve bu nedenle tarıma pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini vurguladı. SERACILIK VE HAYVANCILIKTA ELEKTRİK KULLANIMI ARTTI Bayraktar, Türkiye'de seracılık ve hayvancılığın gelişmesi ve sulanan alanların artmasıyla tarımsal üretimde elektrik kullanımının arttığını belirtti. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, 2024 Haziran ayı itibarıyla tarımsal sulama abone grubu için elektrik birim fiyatının 256,46 kuruş olduğunu hatırlatan Bayraktar, 1 Temmuz 2024'ten itibaren tarımsal faaliyetlerde yüzde 30 oranında bir zam yapılacağını kaydetti. AŞIRI SICAKLIKLAR SULAMA İHTİYACINI ARTIRDI Bu yıl hava sıcaklıklarının normallerin üzerinde seyretmesinden ötürü çoğu il ve ilçede olağanüstü sıcaklıkların gerçekleştiğini ifade eden Bayraktar, aşırı sıcaklıkların bu aylarda ekili ve dikili tüm sulanan ürünlerde sulama ihtiyacını artırdığını söyledi. Çiftçilerin artan su ve elektrik bedellerini ödemekte zorlandığını belirten Bayraktar, "Hal böyle iken, elektrik fiyatlarında yapılacak yüzde 30 oranındaki artış, sulanan ürünlerde maliyetleri daha fazla artıracak, üretimde sürdürülebilirlik riske girecektir" dedi. GIDA GÜVENCESİ İÇİN TARIMA POZİTİF AYRIMCILIK Gıda güvencesinin sağlanması ve korunması için tarıma pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, "Tarımda maliyetlerin azaltılması ve üretimin sürdürülebilir kılınması bakımından tarımsal üretimde kullanılan elektrikte, 1 Temmuz 2024 tarihinden itibaren geçerli olacak yüzde 30’luk zam geri çekilmelidir" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.