TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#türkiye

İLKHABER-Gazetesi - türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, türkiye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Türkiye – Galler milli maçı ne zaman? Saat kaçta? Hangi kanalda? Haber

Türkiye – Galler milli maçı ne zaman? Saat kaçta? Hangi kanalda?

A Milli Takımımız, UEFA Uluslar Ligi B Ligi 4. Grup’ta Galler ile tarihi bir mücadeleye çıkacak. 16 Kasım 2024 Cumartesi günü Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has Stadyumu'nda oynanacak bu kritik karşılaşma, saat 20:00’de başlayacak. Türkiye, Galler’i mağlup ederek grubunda liderliğini sürdürmeyi ve A Ligi’ne yükselme yolunda büyük bir adım atmayı hedefliyor. Maç, TV8 kanalından canlı ve şifresiz olarak yayınlanacak. Türkiye’nin bu önemli mücadelesini kaçırmak istemeyen futbolseverler, TV8 ekranlarından veya dijital platformlardan takip edebilecek. Türkiye-Galler Maçı Ne Zaman ve Saat Kaçta? Maç TV8’de Şifresiz Yayınlanacak A Milli Takım'ın kritik Galler maçı, TV8 kanalından canlı ve şifresiz olarak yayınlanacak. Maçı izlemek için TV8 kanalının yayın akışını ve frekans ayarlarını yapmanız yeterli olacak. TV8 Yayın Akışı 16 Kasım 2024: TV8 kanalında gün boyunca çeşitli programlar yer alacak. İşte detaylı yayın akışı: 06:00 Dizi 07:45 Süper 1 Takım 08:00 Türkiye'nin Doktorları / Yeni Bölüm 09:00 Çöller Kasırgası 10:45 Komançi İstasyonu 12:15 Gazete Magazin / Yeni Bölüm 18:45 Maç Başlıyor / Canlı 20:00 Türkiye - Galler / UEFA Uluslar Ligi - Canlı 22:00 MasterChef Türkiye / Yeni Bölüm 00:15 Gazete Magazin 02:45 Sinema TV8 Frekans Ayarı ve Uydu Bilgileri: TV8’i izlemek isteyenler için frekans ayarları oldukça önemli. İşte TV8’in uydu bilgileri ve frekans ayarı için gerekli bilgiler: Uydu: Türksat 4A Frekans: 12356 MHz Polarizasyon: Yatay (Horizontal) Symbol Rate: 7100 Ksym/s FEC: 2/3 Alternatif Yayın Bilgileri: D-Smart: Kanal 28 Tivibu: Kanal 29 (HD yayın) Digitürk: Kanal 34 (S 34) Kablo TV: Kanal 28 (Yüksek çözünürlük) A Milli Takım Kadrosu Teknik direktör Montella’nın yönettiği A Milli Takım, Galler karşısında en iyi kadrosunu sahaya sürmeye hazırlanıyor. İşte maç kadrosunda yer alan oyuncular: Kaleciler: Altay Bayındır (Manchester United), Mert Günok (Beşiktaş), Muhammed Şengezer (RAMS Başakşehir), Uğurcan Çakır (Trabzonspor) Defans: Abdülkerim Bardakçı (Galatasaray), Mert Müldür, Samet Akaydın (Fenerbahçe), Emirhan Topçu (Beşiktaş), Eren Elmalı (Trabzonspor), Merih Demiral (Al-Ahli), Yasin Özcan (Kasımpaşa), Zeki Çelik (Roma) Orta saha: Doğucan Haspolat (Westerlo), Hakan Çalhanoğlu (İnter Milan), İsmail Yüksek (Fenerbahçe), Kaan Ayhan (Galatasaray), Okay Yokuşlu (Trabzonspor), Orkun Kökçü (Benfica) Forvet: Ahmet Kutucu (Eyüpspor), Arda Güler (Real Madrid), Barış Alper Yılmaz, Yunus Akgün (Galatasaray), Bertuğ Yıldırım (Getafe), Enes Ünal (Bournemouth), Eren Dinkci (Freiburg), Kerem Aktürkoğlu (Benfica), Semih Kılıçsoy (Beşiktaş) Türkiye Galler’i Yenerse Ne Olacak? Bu karşılaşma, A Ligi’ne yükselme yolunda kritik bir adımdır. Türkiye, Galler’i yenerse 5 puan farkla grup liderliğini garantileyecek ve A Ligi’ne yükselme şansını elde edecek. Galler'in Türkiye'yi mağlup etmesi durumunda, son maç öncesi grup liderliği riske girebilir. Türkiye'nin Galler karşısında alacağı galibiyet, A Ligi için büyük bir avantaj oluşturacak. Sonraki Maçlar: 19 Kasım 2024: Karadağ - Türkiye

Greta Thunberg'in Türkiye İsrail'in petrol ihtiyacını karşılıyor iddialarına Enerji Bakanlığı'ndan yanıt gecikmedi Haber

Greta Thunberg'in Türkiye İsrail'in petrol ihtiyacını karşılıyor iddialarına Enerji Bakanlığı'ndan yanıt gecikmedi

İklim aktivisti Greta Thunberg, Türkiye ve Azerbaycan’ın İsrail’e petrol tedarik ettiğini öne sürerek, insanların bu iki ülkenin büyükelçilikleri önünde toplanmalarını istedi. Ancak, bu açıklamanın ardından Türkiye’nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ceyhan limanından İsrail’e petrol sevkiyatı yapıldığı ve Türkiye’nin buna izin verdiği yönündeki iddiaların tamamen asılsız olduğunu duyurdu. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, özellikle Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı (BTC) üzerinden gerçekleştirilen petrol satışları ile ilgili önemli bilgiler paylaşıldı. Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında 1999 yılında imzalanan uluslararası anlaşmalara dayanan bu hattın Türkiye kesiminin işletmesinin BOTAŞ International A.Ş. tarafından yürütüldüğü belirtildi. Ancak BOTAŞ’ın, hattın işletimi ve petrolün alım satımı konusunda herhangi bir etkisi olmadığı vurgulandı. Bakanlık açıklamasında, BTC hattı üzerinden taşınan petrolün, Türkiye’nin herhangi bir şekilde İsrail’e sevk edilmediği ve bu konuda herhangi bir ticaretin gerçekleştirilmediği ifade edildi. Özellikle, teslimatın İsrail’e yapılmadığına dikkat çekildi. Ayrıca, Türkiye'nin İsrail'e yönelik ticaret sonlandırma kararına da saygı gösterildiği belirtildi. ''İDDİALAR ASILSIZDIR'' Greta Thunberg’in açıklamaları, sosyal medya kullanıcıları arasında yoğun bir tartışma başlattı. Ancak, Türkiye’nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bu iddiaları net bir şekilde yalanlayarak kamuoyunu bilgilendirdi ve Ceyhan limanından yapılan sevkiyatların uluslararası standartlara uygun olarak gerçekleştiğini açıkladı. Bakanlık, kamuoyunun doğru ve güvenilir bilgilere ulaşmasını sağlamak amacıyla, "Ceyhan’dan İsrail’e petrol sevkiyatı yapıldığı ve Türkiye’nin buna izin verdiği yönündeki iddialar tamamen asılsızdır" açıklamasını yaptı.

Büyük Önder Atatürk'ün ebediyete intikalinin üzerinden 86 yıl geçti Haber

Büyük Önder Atatürk'ün ebediyete intikalinin üzerinden 86 yıl geçti

Selanik'te 1881'de dünyaya gelen Atatürk, Annesi Zübeyde Hanım'ın arzusuna uyarak ilköğrenimine Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde başladı. Daha sonra babası Ali Rıza Efendi'nin isteği üzerine geçtiği Şemsi Efendi Mektebinde ilkokulu tamamlayan Atatürk, ortaokul eğitimi için gittiği Selanik Mülkiye Rüştiyesinden kendi isteğiyle ayrılarak, öğrenimini Selanik Askeri Rüştiyesinde sürdürdü. Bu okulda, matematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi, Atatürk'ü sınıftaki diğer "Mustafa"lardan ayırmak için üstün yetenekli öğrencisine ikinci ad olarak "Kemal" ismini verdi. Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesini bitirdikten sonra Manastır Askeri İdadisinden ikincilikle mezun oldu. Askeri öğreniminin yanında yabancı dil eğitimi de alan Atatürk, yazları izinli döndüğü Selanik'te Fransızca öğrendi. İstanbul'a gelerek 1899'da girdiği Harp Okulunu 1902'de teğmen rütbesiyle tamamlayan Atatürk, Harp Akademisinden de 1905'te kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Atatürk, kurmaylık stajı için 1905'te Şam'da 5. Ordu emrine atandı. Suriye bölgesindeki üstün hizmetleri dolayısıyla Beşinci Rütbe'den Mecidi Nişanı verilen Atatürk, 1907'de merkezi Makedonya'nın Manastır şehrinde bulunan 3. Ordu Karargahı'na atandı. Atatürk, 3. Ordu Karargahı'nın Selanik'teki kurmay şubesinde görevlendirildi. Mustafa Kemal Atatürk, Manastır ve Selanik'te görevliyken 1909'da İstanbul'daki 31 Mart Vakası'nı bastıran Hareket Ordusu'nda görev yaptı. 1910'da Arnavutluk'taki isyanı bastırmak için düzenlenen harekatta da görevlendirilen Atatürk, İtalya'nın 1911'de Trablusgarp'a asker çıkarması üzerine Tobruk'a gönderildi. Tobruk ve Derne'de Türk kuvvetlerini başarıyla yönettikten sonra binbaşı rütbesiyle 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşı'na katılan Atatürk, Edirne'yi Bulgaristan'dan geri alan kolorduda görev yaptı. Vatanın müdafaasından daha yüce bir vazife olamaz Sofya'da 1913'te ataşelik görevine atanan Atatürk, Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine, Başkomutanlık Vekaleti'ne müracaat ederek cephede görev almak istedi. Kendisine, "Sizin için orduda her zaman bir görev vardır. Ancak Sofya Ataşemiliterliğini daha önemli gördüğümüzden sizi orada bırakıyoruz." cevabının verilmesi üzerine Büyük Önder, Başkomutan Vekili Enver Paşa'ya şu mektubu yazdı: "Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben, Sofya'da ataşemiliterlik yapamam. Eğer birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise lütfen açık söyleyiniz." Bunun üzerine Atatürk, 1915'te Esat Paşa komutasındaki 3. Kolordu'ya bağlı Tekirdağ'da oluşturulacak 19'uncu Tümen Komutanlığına atandı. Gelibolu Yarımadası'na asker çıkaran ve Conkbayırı'na ilerleyen düşman birlikleri Atatürk'ün komutasındaki 19'uncu Tümen kuvvetlerinin taarruzuyla geri çekildi. Atatürk, "Anafartalar Kahramanı" olarak ün kazandı. Cebindeki saat ölümden kurtardı Conkbayırı'nda çatışmalar büyük bir hararetle sürerken göğsüne isabet eden şarapnel parçasının cebindeki saate gelmesi Atatürk'ü ölümden kurtardı. Doğu Cephesi'nde 16'ncı Kolordu Komutanlığına atanan Atatürk, 1916'da Rus saldırılarını durdurarak Bitlis ve Muş'u düşmandan aldı ve bu cephede generalliğe terfi etti. 1917'de Filistin ve Suriye'de görevli 7'nci Ordu Komutanlığına atanan Atatürk, aynı yıl Veliaht Vahdettin ile Almanya'ya giderek Alman Genel Karargahı ve Alman savaş cephelerinde incelemelerde bulundu. 1918'de yeniden görevlendirildiği Suriye cephesinde 7'nci Ordu Komutanıyken, Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İstanbul'a döndü. Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak amacını gizli tutarak, Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul'dan ayrıldı. TBMM, Ankara'da tarihi görevine başladı Karadeniz yoluyla 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkan Mustafa Kemal, 22 Haziran 1919'da Amasya Genelgesi'ni yayımladı. Türk milletine, "Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu, azim ve kararlılıkla vatanın kurtarılması için Sivas'ta bir kongre toplanacağını" bildirdi. Ayrıca Osmanlı hükümetinin verdiği görevden ve askerlikten istifa ederek, 23 Temmuz 1919'da Erzurum'da, 4 Eylül 1919'da Sivas'ta toplanan kongrelerin başkanlığını yaptı. Bu kongrelerde, "Düşman işgaline karşı milletin vatanı savunacağı, bu amaçla geçici bir hükümetin kurulacağı ve bir milli meclisin toplanacağı, manda ve himayenin kabul edilmeyeceği" kararları alındı ve açıklandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), onun çabalarıyla 23 Nisan 1920'de Ankara'da tarihi görevine başladı. Mustafa Kemal Atatürk, Meclis ve Hükümet Başkanı seçildi. Milli Mücadelenin sesi AA'yı kurdu TBMM açılmadan 17 gün önce, 6 Nisan 1920'de, Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla Anadolu Ajansı (AA) kuruldu. "Türkiye'nin sesini dünyaya duyurmak" amacıyla kurulan AA, TBMM'nin çıkardığı ilk yasaları duyurdu, Milli Mücadele'nin ve Kurtuluş Savaşı'nın her aşamasına tanıklık etti. TBMM açılarak milli bir hükümet kurulmasına rağmen Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması imzalandı. Büyük Önder Atatürk, United Telegraph gazetesi muhabirine yaptığı açıklamada, Sevr Antlaşması'nı tanımadıklarını vurgulayarak, "Siyasi, adli, iktisadi ve mali bağımsızlığımızı imhaya ve neticede yaşama hakkımızı inkara ve kaldırmaya yöneltilmiş Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir." ifadelerini kullandı. TBMM tarafından Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr Antlaşması'nın kabul edilmediği dünyaya duyuruldu. Türk ordularına verdiği emir tarihin akışını değiştirdi İtilaf Devletleri'nin yardımıyla İzmir'i işgal eden Yunan kuvvetlerinin ilerlemesi, 1921'de Birinci ve İkinci İnönü savaşlarıyla durduruldu. Yunan ordusunun 23 Ağustos 1921'de yeniden taarruz etmesiyle Sakarya Meydan Muharebesi başladı. Atatürk, birliklere, "Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." emrini verdi. Yunan ordusu bozguna uğratılarak, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın yönettiği Türk ordusu, Sakarya Meydan Muharebesi'ni zaferle sonuçlandırdı. 22 gün süren bu savaşta Yunan ordusu ağır kayıplara uğratıldı. Bu zafer dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk'e, TBMM tarafından "Mareşal" rütbesi ve "Gazi" unvanı verildi. Sakarya Zaferi'nin ardından 13 Ekim 1921'de Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması, 20 Ekim 1921'de Fransızlarla Hatay haricinde bugünkü Türkiye sınırının çizildiği Ankara Antlaşması imzalandı. Atatürk'ün komutanlığında Türk ordusu, vatanı düşman işgalinden kurtarmak için 26 Ağustos 1922'de karşı saldırıya geçerek Büyük Taarruz'u başlattı. Mustafa Kemal Paşa'nın yönettiği 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar (Başkomutan) Meydan Muharebesi'nde Türk ordusu, Yunan ordusunun büyük kısmını yok etti. Bozguna uğrayarak kaçan düşman kuvvetlerini izleyen Türk ordusu, 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdi. Anadolu'yu düşman istilasından kurtaran büyük askeri zaferlerin ardından 11 Ekim 1922'de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve İtilaf Devletleri işgal ettikleri Türk topraklarından çekildi. Türkiye'nin bağımsızlık belgesi Lozan Barış Antlaşması imzalandı İsmet İnönü başkanlığındaki Türkiye heyeti ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile Türkiye, bağımsız ve egemen bir devlet olarak tanındı. Büyük Önder, Lozan Antlaşması'na ilişkin, "Bu antlaşma, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması'yla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastın yıkılışını ifade eder bir vesikadır." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı Kurtuluş Savaşı'nın ardından TBMM tarafından 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilirken, Mustafa Kemal Atatürk de Cumhurbaşkanı seçildi. 1938'de ölümüne dek arka arkaya 4 kez Cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'e 14 Haziran 1926'da İzmir'de yapılması planlanan suikast girişimi engellendi. Elebaşları İzmir'de tutuklandı. Büyük Önder, suikast girişimine ilişkin Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada, "Alçak girişimin benim şahsımdan ziyade mukaddes Cumhuriyetimize ve onun dayandığı yüksek ilkelerimize yönelmiş bulunduğuna şüphe yoktur. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." değerlendirmesinde bulundu. Gazi Mustafa Kemal'e, 24 Kasım 1934'te 2587 sayılı Kanunla "Atatürk" soyadı verildi ve bu soyadının başkaları tarafından kullanılması yasaklandı. Tarihe adını altın harflerle yazdırdı Mustafa Kemal Atatürk, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı'nın etkilerini hafifletmek ve ülkenin kalkınmasını hızlandırmak amacıyla 1933'te Beş Yıllık Sanayi Planı'nı başlattı. Aynı dönemde dış politikada da önemli adımlar atıldı. Milletler Cemiyeti'ne girilmesi, Balkan Antantı'nın imzalanması, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Sadabat Paktı gibi girişimler, Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada etkili bir aktör olarak öne çıkmasına katkıda bulundu. Atatürk, Hatay'ın ana vatana katılması için yoğun diplomatik çaba sarf etti ve onun bu amacı, vefatının ardından 1939'da gerçekleşti. Yalnızca Türk milletinin Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yöneten bir komutan olarak değil, aynı zamanda gerçekleştirdiği devrimlerle de dahi bir devlet adamı olarak tarihe geçen Atatürk, 57 yıl süren yaşamında, milletinin ve vatanının bağımsızlığı için yılmadan çalıştı. Askeri ve siyasi dehasıyla Türk ve dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938'de 57 yaşındayken Dolmabahçe Sarayı'nda saat 09.05'te hayata gözlerini yumdu. Atatürk'ün vefatı sadece Türkiye'de değil bütün dünyada büyük üzüntüyle karşılandı. Ata'nın cenazesinin Anıtkabir yolculuğu 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yuman Atatürk’ün naaşı, 16 Kasım'da Dolmabahçe Sarayı tören salonunda katafalka konuldu. 19 Kasım günü cenaze büyük bir kalabalık tarafından Yavuz Zırhlısı ile İzmit'e oradan da aynı günün akşamı tüm yurt gezilerinde kullandığı tren ile Ankara'ya uğurlandı. 20 Kasım'da Ankara'da devlet erkanı tarafından karşılanan cenaze, TBMM önünde katafalka konuldu. 21 Kasım 1938'de çok büyük bir cenaze töreni ile Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine konulan Atatürk'ün naaşı, ebedi istirahatgahı Anıtkabir'e taşındığı 10 Kasım 1953'e kadar burada kaldı. "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" diyen Atatürk, ebedi istirahatgahı olan Türkiye'nin kalbi Anıtkabir'de Türk milletinin gönlünde yaşamaya devam ediyor.

Türkiye-İran sınırında 25 katmanlı güvenlik duvarı: Kaçak geçişe izin yok Haber

Türkiye-İran sınırında 25 katmanlı güvenlik duvarı: Kaçak geçişe izin yok

Türkiye, İran sınırında güvenliği en üst düzeye çıkararak yasa dışı geçişleri ve terör faaliyetlerini önlemeye yönelik kapsamlı tedbirler uyguluyor. 6. Tugay Komutanlığı'nın sorumluluğunda olan sınır hattı, modüler beton duvarlar, hendekler, insansız hava araçları ve gelişmiş güvenlik sistemleriyle 7 gün 24 saat boyunca koruma altında tutuluyor. MODÜLER BETON DUVAR VE HENDEKLERLE FİZİKSEL GÜVENLİK Türkiye-İran sınır hattının yüzde 70’inde Modüler Beton Duvar (MBD) bulunuyor. Bu duvarları aşmak isteyenler için ise 4 metre genişliğinde ve 4 metre derinliğinde hendekler yer alıyor. Fiziksel engellerin yanı sıra, hattın tamamı elektronik güvenlik sistemleriyle de izleniyor. 7/24 GÖZETİM SAĞLAYAN İHA VE DRON DESTEKLİ ELEKTRONİK SİSTEMLER Türk Silahlı Kuvvetleri, yerli üretim insansız hava araçları (İHA) ve dron'larla sınırı sürekli gözetim altında tutuyor. İHA'lar ve dron'lardan alınan veriler doğrultusunda kaçak geçişler ve terörist hareketler anında tespit ediliyor. Sismik Hareket Algılayıcı sistemler sayesinde ise sınırda gerçekleşen en ufak hareketlilik bile takip edilebiliyor. ASELSAN ÜRETİMİ İNSANSIZ KARA ARAÇLARI İLE EKSTRA GÜVENLİK Güvenlik önlemleri, ASELSAN üretimi insansız kara araçları ASLAN ile daha da güçlendiriliyor. ASLAN’a entegre edilen akustik silah, yasa dışı geçiş yapmaya çalışan kişilerin sınırdan uzaklaştırılmasında etkili oluyor. TSK personeli ayrıca KİRPİ II ve VURAN gibi zırhlı araçlarla devriye faaliyetlerini sürdürüyor. GECE GÖRÜŞ VE TERMAL KAMERALARLA 7/24 İZLEME Gündüz gözetim faaliyetleri gece de ara vermeden devam ediyor. Gece görüş ve termal kameralar, sınırda oluşabilecek hareketliliği anında belirleyerek TSK personelinin müdahale etmesini sağlıyor. Gözetleme kulelerinden tüm hareketler dikkatle takip ediliyor. 25 KATMANLI GÜVENLİK SİSTEMİ Hudut güvenlik yönetim merkezinde, sınır güvenliği için 25 katmanlı bir güvenlik sistemi uygulanıyor. Buradan elde edilen veriler, sınır karakolundaki yönetim merkezinde toplanarak komutanlıklara eş zamanlı olarak iletiliyor. Kolluk kuvvetleri de anında müdahale imkânı sunuyor. YASA DIŞI GEÇİŞLERDE DÜŞÜŞ Yoğun güvenlik tedbirleri sayesinde, sınır hattında kaçak geçişler büyük ölçüde azaldı. 2020 yılında 62 bin 818 olan engellenen yasa dışı geçiş sayısı, 2023 yılında 49 bin 49’a kadar düştü. Bu yıl ise bu sayı 15 bin 422 olarak kaydedildi.

'Binaların deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilmesindeki eksikliler konuşulmuyor' Haber

'Binaların deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilmesindeki eksikliler konuşulmuyor'

Türkiye'de son yıllarda meydana gelen depremler yapıların dayanıklılığı ve güvenliği konusundaki tartışmaların gündemde kalmasına neden olurken,  binlerce kişinin yaşamını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonraki artçı sarsıntılar da vatandaşlarda tedirginliğe neden oldu. Jeofizik Mühendisleri Odası Genel Merkezi Onur Kurulu Üyesi deprem uzmanı Melih Baki, deprem kuşağında yer alan Türkiye'de binaların deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilmesi konusunda daha da titiz davranılmasının önemine dikkati çekti. Adanalı deprem uzmanı Melih Baki, "Deprem yönetmeliği, binaların tasarımından inşasına kadar birçok aşamada dikkate alınması gereken standartları belirliyor. Bu standartlar, yapıların depreme karşı dayanıklılığını artırmayı ve can kaybını en aza indirmeyi hedefliyor. Deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde, inşaat firmalarının bu yönetmeliklere sıkı sıkıya uyması, hem malzeme kalitesini hem de inşaat tekniklerini doğru bir şekilde uygulamaları gerekiyor. Binaların inşasından önceki zemin etüdü ve sonrasındaki yapı imalatında da yerel yönetimlerin denetimi çok büyük önem taşıyor" dedi. İnşaatların yönetmeliklere uygun yapılmamasının, hem kamu güvenliği hem de yatırımcıların can ve mal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturabileceğini dile getiren Baki, "Binaların sadece görsel açıdan değil, aynı zamanda dayanıklılık açısından da yeterli olması gerekir.  Eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları da bu süreçte büyük önem taşıyor. İnşaat sektöründe çalışanların deprem yönetmeliği ve yapı güvenliği konularında sürekli eğitim alması da önem taşıyor" diye konuştu. Baki, deprem yönetmeliğine uygun inşa edilmiş binaların, sadece mevcut nesil için değil, gelecek nesiller için de güvenli bir yaşam alanı sunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Tüm paydaşların iş birliğiyle, daha güvenli bir çevre yaratmak mümkün. Binalarımızı güvence altına alarak, deprem sonrası yaşanabilecek olumsuz etkileri en aza indirebiliriz. Ortada bir gerçek var ve bu gerçek de deprem coğrafyasında olmamız. Deprem olacak mı? Olacak. Bunu durdurma şansımız yok. Kaç deprem geçirdik. Hep aynı acılar, aynı yıkımlar. Kahramanmaraş ve Hatay'da olan depremler kaç kilometre uzaklıkta ama Adana'da 400 üzerinde bina yıkılıyor. Bu durum depremden ders alamadığımızın net görüntüsü. Depremlerde binaların yıkılmasından kaynaklanan can kayıplarından ders almayan bir ülke olurmu. Bu güne kadar binalar neden yıkılıyor. Depreme dayanıklı bina nasıl yapılır bunu konuşanı hiç duydunuzmu? Bütün dünya önlemini almış. Yasa ve yönetmeliklerde eksikliler nedir neden kimse konuşmuyor. Yazık bu cennet vatanımıza. Buradan sesleniyorum. Deprem olabilir diye konuşmasınlar. Tek konuşmamız gereken konu, 'depreme dayanıklı binalar nasıl yapılır' olmalı. Bilmiyorlarsa deprem coğrafyasında yer alan Çin, Japonya, ABD, Fransa, gibi ülkelerin yönetmeliklerini okusunlar. Bilim ve teknoloji çağındayız. Yasalarda zemin etüdünü yapanlar ile binayı yapan ve denetleyenlere yasal sorumluluk getirilmeli. O zaman herkes işini doğru yapar."

S&P, Türkiye'nin kredi notunu yükseltti Haber

S&P, Türkiye'nin kredi notunu yükseltti

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P), Türkiye'nin kredi notunu "B+"dan "BB-"ye yükseltirken, kredi notu görünümünü "durağan" olarak belirledi. S&P, Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmesini açıkladı. Kredi derecelendirme kuruluşundan yapılan açıklamada, Türkiye'nin uzun vadeli kredi notunun "B+"dan "BB-"ye yükseltildiği ve kredi notu görünümünün "durağan" olduğu bildirildi. Ülkenin "B" olan kısa vadeli kredi notunun da teyit edildiği kaydedildi. Açıklamada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) sıkı para politikası duruşunun, Türk yetkililerinin lirayı istikrara kavuşturmasına, enflasyonu düşürmesine, rezervleri yeniden inşa etmesine ve finansal sistemi dolarizasyondan arındırmasına olanak sağladığı aktarıldı. Türkiye'nin dünyanın geri kalanıyla arasındaki tasarruf açığının daraldığı belirtilen açıklamada, bu durumun cari açığın Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) oranında 2022'den bu yana kaydedilen yaklaşık 4 puanlık düşüşte görüldüğü ifade edildi. Açıklamada, görünümün yetkililerin halen yüksek olan enflasyonu düşürme, çalışanların ücret beklentilerini yönetme ve Türk ekonomisini yeniden dengeleme konusundaki iddialı planlarına yönelik gelecek 12 aydaki dengeli riskleri yansıtacak şekilde durağan olduğu kaydedildi. S&P'nin açıklamasında, enflasyonun tek haneli seviyelere indirilmesi ve Türk lirasına ve daha geniş anlamda yerel sermaye piyasalarına olan uzun vadeli güvenin yeniden tesis edilmesi konusunda daha fazla ilerleme kaydedilmesi halinde notun yükseltilebileceği belirtildi. Açıklamada, ücret belirlemede artış oranının, hükümetin 2025 yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 17 yerine, yaklaşık yüzde 44 olan 2024 enflasyon oranına endekslenmesinin, enflasyonla mücadele programı için bir risk olduğuna işaret edildi. Ücret anlaşmasının bu iki uç nokta arasında belirleneceğinin varsayıldığı aktarılan açıklamada, ancak yüzde 30'dan yüksek herhangi bir artış oranının enflasyonla mücadele sürecini uzatacağı kaydedildi. Açıklamada, ülkede 2028'e kadar planlı herhangi bir seçim olmaması nedeniyle, kademeli mali ve gelir politikası sıkılaştırması yoluyla talebi ve enflasyonu baskılamak için alan olabileceği belirtildi. Özel tüketimin yavaşlamasının, Türkiye ekonomisini soğutmada merkezi bir rol oynayacağına işaret edilen açıklamada, reel GSYH büyümesinin 2025'te yüzde 2,3 olacağının öngörüldüğü bildirildi. S&P, son olarak mayıs ayında Türkiye'nin kredi notunu "B"den "B+"ya yükseltirken, kredi notu görünümünü "pozitif" olarak korumuştu.

Oğlunu arayan anne Amerika ve Almanya duyarsız kalınca Türkiye'den yardım istedi Haber

Oğlunu arayan anne Amerika ve Almanya duyarsız kalınca Türkiye'den yardım istedi

Berlin'deki evinden üç yıl önce "Alaska'ya bisiklet turuna gidiyorum" diyerek ayrılan Soydan Karasinan'ı bulmak için Türkiye'ye dönen 80 yaşındaki Nevriye Güvenç, Türk yetkililerden yardım bekliyor. Almanya ve Amerika'da ihbarda bulunmadık yer bırakmayan Güvenç, oğlunun kaybolmasının ardından yaşadığı çaresizliği dile getirerek, "Ne olur benim oğlumu bulun, ben anneyim" şeklinde yalvardı. Oğlunun bulunması için her kapıyı çalan yaşlı kadın, Türkiye'deki yetkililere ulaşarak yardım talep ediyor. İnegöl’de doğup büyüyen Nevriye Güvenç, yıllar önce Almanya’ya işçi olarak gitmiş ve orada evlenerek dört çocuk sahibi oldu. Ancak, 5 Mayıs 2022'de Berlin'deki bağ evinden bisiklet turuna çıkan 51 yaşındaki oğlu Soydan, Alaska'da kaybolmuş ve o günden beri kendisinden haber alınamadı. En son 10 Mayıs'ta Alaska dağlarında kamp yaparken çektiği videoları paylaşan Soydan, ailesine "beni buradan takip edersiniz" diyerek bir rota da bırakmıştı. ALMANYA VE AMERİKA'DAN OLUMLU YANIT ALAMADI Nevriye Güvenç, o günden bu yana Berlin ve Alaska arasında mekik dokuyarak oğlunu bulmaya çalıştığını, ancak hiçbir yetkiliden olumlu bir yanıt alamadığını belirtti. Bursa'daki baba ocağına geri dönerek Türk yetkililere yardım çağrısında bulunan yaşlı kadın, gözyaşlarıyla "Artık dayanacak gücüm kalmadı. Bittim, tükendim" ifadelerini kullandı. ANNE'DEN EVLADIMI BULUN ÇAĞRISI Güvenç, Türk yetkililere seslenerek, "Ne olur benim oğlumu bulun, ben anneyim. Artık dayanacak gücüm kalmadı. Bittim tükendim. Almanya'da kimse ilgilenmiyor, "devletim bana yardım eder" diye Türkiye'ye geldim. Burası benim memleketim. Ben yanıyorum, bana yardım edin. Ne olursunuz evladımın ölüsü ya da dirisi ne durumdaysa bulun" şeklinde konuştu." dedi. 

Togg’a olan ilgi artıyor: 40 bine yakın T10X yollarda Haber

Togg’a olan ilgi artıyor: 40 bine yakın T10X yollarda

Türkiye'nin yerli otomobili Togg, kullanıcılarından büyük bir ilgi görüyor. Togg'un sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, yılın ilk 10 ayında 20 bin adedin üzerinde T10X aracının yola çıktığı ve toplamda 40 bine yakın aracın kullanıcılarla buluşturulduğu belirtildi. Açıklamada, "Sürekli yenilenen ve yeni kalan T10X’e gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz. Yola çıktığımızdan bu yana 40 bine yakın T10X’i kullanıcılarımızla buluşturmuş olmanın gururunu yaşıyoruz," ifadelerine yer verildi. Togg T10X’te Heyecanlandıran Yenilikler Togg, kullanıcı deneyimini artırmak amacıyla T10X için yeni yazılım güncellemeleri yapmaya devam ediyor. 4 Kasım'da başlayacak olan yeni yazılım güncellemesi 1.5 ile birlikte pek çok yeni özelliği beraberinde getirecek. Yenilenen medya arayüzü ve ekran dokunma hassasiyeti ayarları, kullanıcıların deneyimini geliştirecek. Yapılan açıklamaya göre, T10X’in yeni yazılımı, kullanıcıların trafik işareti algılama sistemi, arka trafik çarpışma uyarısı, akıllı şerit takip sistemi gibi toplamda 7 yeni özelliği kullanabilmesini sağlayacak. V2 cihazları ise dur-kalk fonksiyonlu adaptif hız sabitleyici ve adaptif sürücü asistanı özellikleri ile daha da donanımlı hale gelecek. Togg CEO’su Karakaş’tan Açıklama Togg Üst Yöneticisi (CEO) M. Gürcan Karakaş, güncellemeler sayesinde T10X kullanıcılarının sürekli yenilenen cihazlar kullanmasını hedeflediklerini vurguladı. Karakaş, "Kurulduğumuz günden bu yana kullanıcılarımızın sesine kulak veren, sıkça sunduğumuz güncellemelerle yollardaki cihazlarımızı sürekli yeni tutan bir markayız," dedi. Ayrıca, yeni yazılımın yürürlüğe girmesiyle birlikte araçların siber güvenlik standartlarına uygun hale getirileceğini belirtti.

HÜDA PAR GİK Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu: Türkiye’de bireyselleşme ve düşük doğurganlık oranı tehlike yaratıyor Haber

HÜDA PAR GİK Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu: Türkiye’de bireyselleşme ve düşük doğurganlık oranı tehlike yaratıyor

HÜDA PAR Adana İl Başkanlığı, İlkhaber Gazetesi’ni ziyaret etti. Ziyarette HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, Adana İl Başkanı Fethullah Beyazçiçek, Seyhan İlçe Başkanı Yusuf Özbay ve Yüreğir İlçe Başkanı Yusuf Yaman yer aldı. Görüşme sırasında Türkiye’nin aile yapısı ve nüfus yapısındaki değişimlere değinen Tanrıkulu, Türkiye’nin geleceğinin ciddi bir tehlike altında olduğunu vurguladı. Tanrıkulu, bireyselleşmenin artması ve doğurganlık oranlarının düşmesiyle birlikte Türkiye'nin genç nüfus yapısının hızla yaşlanma riskiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, bu durumu engellemeye yönelik çeşitli öneriler sundu. “Türkiye’nin geleceği çok ciddi tehlike ile karşı karşıya” HÜDA- PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu Türkiye’nin doğurganlık oranı üzerine değinerek şunları söyledi: “Teknoloji geliştikçe, şehirler büyüdükçe insanlar artık bireysel yaşamaya, bireysel çıkarlarına önem vermeye başlıyor. Aslında toplumun yapımını tehdit eden unsurlardan bir tanesi bu. Bireysellik düşüncesi hakim olduğu zaman kişi kendi menfaatini önce tutar. Geçtiğimiz günlerde TÜİK’in açıklamış olduğu verilerde Türkiye'nin doğurganlık oranı düşmüş. Eğer devlet bunun önlemini almazsa 20 yıl sonra Türkiye’nin genç toplumu tamamen yaşlı olacak. Türkiye’nin geleceği çok ciddi tehlike ile karşı karşıya.” “Eğitim seviyesi yükseldikçe doğurganlık seviyesi azalıyor” Tanrıkulu, “Bizim Türkiye’nin nüfus politikası ile ilgili önerilerimiz var. 25 Yıl boyunca evli olan kadınlara emeklilik hakkı verilsin. 25 Yıl boyunca kendi ailesine bakmış, çocuklarını yetiştirmiş ve evliliği devam ettirecek şartıyla bu kadınlara emeklilik maaşı bağlansın. Amacımız çalışmayan kadınların kendilerini geçindirecek belli bir gelirleri olsun hem de toplumdaki aile yapımız çekirdek aile yapısına dönüştü. Bunu büyük aile yapısına dönüştürmek ve gençleri evliliğe teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Günümüzde evlilik yaşı çok fazla yükseldi. Şu an çocuklu ailelere bakıyoruz çocuk sayısı 1-2 tane. Çalışan kadın mecburen az çocuk doğuracak. Maddi gelir artınca çocuk sayısı da artacak. Eğitim seviyesi yükseldikçe doğurganlık seviyesi azalıyor. Bunları önleyici tedbirler alınmazsa ülkenin doğurganlık seviyesi düşmeye devam edecek” diye ifade etti. Şeyhmus Tanrıkulu, “Kadınlara pozitif ayrımcılık yapılsın istiyorum. Kadın personel işe 2 saat geç gelsin, 2 saat erken çıksın. Çalışan kadında olsa evde sorumluluğu var. Kadına pozitif ayrımcılık yapılacaksa mesai saatleri gevşetilsin. Gençleri evliliğe özendirmek gerekiyor. Hükümetin pilot bir uygulaması var. Evlenecek olan gençlere faizsiz 150 bin kredi verildi. Bizim yine bir önergemiz, üniversitede evli yurtlar yapılsın. Gençler hem üniversite okusun hem de kaldıkları ev onlara tahsis edilsin. Buna benzer hususlarda adım atılırsa bir aileyi muhafaza edilebilir. Şu an ülkemiz aile yapısında bir çatırdama mevcut. Kadın ve erkek bir birine rakip olarak gösteriliyor o yüzden aradaki saygı azaldı. Günümüzde aile yapısında erkek kadın ilişkisi sonsuza kadar değil arkadaşlık ilişkisine dönüştü. Evlilik bu yüzden basite indirgenmiş bir zihniyet hakim. Bu şekilde devam ederse 20 yıl sonra aile yapısı diye bir şey kalmayacak.  Bugün Avrupa da tekli aile yapısı oluşmakta. Örnek vermek gerekirse kadın ve tek çocuk veya erkek çocuk. Biz de ülkemizde tedbir almazsak aile yapımız o yöne gidebilir” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.