TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#TTB

İLKHABER-Gazetesi - TTB haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, TTB haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Orman yangınları, hava kirliliğiyle insan sağlığı üzerinde risk yaratıyor Haber

Orman yangınları, hava kirliliğiyle insan sağlığı üzerinde risk yaratıyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Kolu, havaların ısınmasıyla birlikte yurt genelinde meydana gelen orman yangınlarının insan sağlığına olumsuz etkilerine yönelik uyarılarda bulundu. TBB'nin yetkilileri, son günlerde Adana, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Elâzığ, Denizli, Diyarbakır, İzmir, Manisa, Mardin, Muğla ve Uşak’ta meydana gelen orman yangınlarının endişeyle takip edildiğini belirtti. Orman ve anız yangınlarından dolayı yaşamını yitirenlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, yaralananlara acil şifalar dileyen TBB yetkilileri, orman yangınlarının insan sağlığına olumsuz etkilerine yönelik uyarılarda bulundu. Doğaya, canlılara ve yerleşim yerlerine zarar veren orman yangınlarının bir diğer etkisinin, yangınından kaynaklanan dumanın içinde bulunan kanserojen özellikteki parçacık maddeler nedeniyle ortaya çıktığına dikkati çeken TBB yetkilileri, "Rüzgârın da etkisiyle yayılan dumanlar, hem yangın alanında çalışan ormancıları hem de yakın çevrede yaşayanları olumsuz etkilemektedir" dedi. Orman yangınlarının, insan sağlığına zarar vermeye devam ettiğini bildiren TBB yetkilileri, yangın dumanının sağlığa olumsuz etkileri, dumandan kimlerin daha çok etkilendiği, yangın esnasında ve sonrasında alınacak önemler konusunda bilgi notu paylaştı. Orman yangınlarından kaynaklanan hava kirliliğinin sağlık etkileri TBB'nin, orman yangınlarından kaynaklanan hava kirliliğinin insan sağlığı etkileri ile ilgili bilgi notunda, şunlar kaydedildi: "Duman, ahşap ve diğer organik maddeler yandığında oluşan gazların ve ince partiküllü (parçacık) maddelerin karışımından oluşur. Dumandan kaynaklanan en büyük sağlık tehdidi ince parçacıklardır. Bazı mikroskobik parçacıklar akciğerlere derinlemesine nüfuz edebilir. Ve bunlar gözlerde yanmadan, burun akıntısından, ağır ve kalıcı kalp ve akciğer hastalıklarına kadar çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir. Parçacık kirliliğine maruz kalma, kanser ve erken ölümle de bağlantılıdır. Orman yangınından kaynaklanan duman, içinde bulunan ve kimi zaman gözle görülemeyen ve kanserojen olan parçacık maddeler nedeniyle sağlık tehdidi oluşturan bir karışımdır. Kısa süreli partikül madde maruziyetinin, göz ve solunum yolu tahrişinden başlayıp akciğer fonksiyonunda azalma, akciğer iltihabı (zatürre), bronşit, astım ve diğer akciğer hastalıklarının alevlenmesi gibi daha ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını, kalp yetmezliği gibi çeşitli kalp damar hastalıklarını ağırlaştırdığını, hatta erken ölümlere neden olduğunu gösteren fazlasıyla kanıt mevcuttur. Tekrarlanan ve günlerce devam eden orman yangını dumanına maruz kalma veya ardışık birden çok yangından kaynaklanan kümülatif maruziyetlerin olası sağlık etkilerine dair elde bulunan veriler, maalesef oldukça sınırlıdır. Kimler daha çok etkilenir? Orman yangınına maruz kalan nüfus çeşitli boyutlarda etkilenmektedir; fakat çoğu sağlıklı yetişkinler ve çocuklar, yangın sonrasında dumanın akut etkilerinden kısa sürede kurtulabilirler. Fakat solunum veya kardiyovasküler hastalıkları olanlar, çocuklar ve yaşlılar, hamile kadınlar, düşük sosyoekonomik koşullarda yaşayanlar ve açık havada çalışmak zorunda olan işçiler gibi belirli yaş grupları ve belli topluluklar, daha büyük sağlık sorunlarıyla karşılaşmaya adaydır. Olay yerine özgü tehlikeler, üst düzey profesyoneller dışında herkes tarafından bilinemeyeceğinden; her ne kadar istekli-gönüllü-motive yardımseverler müdahale etmek isteseler de durum, çok fazla sayıda kişinin riskli bir işe girişmesine dönüşebilir ve sağlık sorunları, can kayıpları yaşanabilir. Görevlilerin, tahliye için ‘Yaklaşmayın, şu yöne gitmeyin, bu alana girmeyin’ gibi uyarıları, ciddiye alınmalıdır. Yangın ve duman ortamları bilgisi olmayan, bu ortamlarda tecrübesi olmayıp, hazırlıklı olmayanlar için daha da ölümcül tehlikeler içerebilmektedir. Yangın dumanındaki partiküllü maddeler, ortamdaki görüş kalitesini normal fenerler ile üstesinden gelinemeyecek kadar düşürür. Yangına müdahale sırasında görevlilerin ‘Yangın elbisesi, kask ve koruyucu başlık, çizme, eldiven, temiz hava solunum cihazları ya da duman maskesi’ gibi kişisel koruyucu donanımları kullanmaları gerekmektedir.”

TTB, binlerce kişinin yaşamını yitirdiği Filistin'e yardım eli uzatacak Haber

TTB, binlerce kişinin yaşamını yitirdiği Filistin'e yardım eli uzatacak

Türk Tabipleri Birliği (TTB), İsrail güçlerinin 7 Ekim'den bu yana düzenlediği saldırılarda 33 bin 37 kişinin yaşamını yitirdiği Filistin'e Ramazan Bayramı'nda yardım eli uzatacak. İsrail güçleri tarafından 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlenen saldırılarda en az 14 bin 500’ü çocuk, 9 bin 560'ı kadın olmak üzere toplam 33 bin 37 Filistinli yaşamını kaybederken, yaklaşık 76 bin kişi de yaralandı. Enkaz altında halen binlerce kişinin cesedinin bulunduğu İsrail saldırılarında, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları da hedef alınıyor. İsrail topçu birliklerinin son olarak Gazze Şeridi'nin Han Yunus ile Refah kentine düzenlediği saldırılarda ölen ve yaralananlar olduğu bilgisi geliyor. Gazze'de binlerce yaralı, tıbbi müdahale bekliyor Türk Tabipleri Birliği (TTB), insani dramın yaşandığı Filistin'e yardım eli uzatmak üzere harekete geçti. TTB tarafından, İsrail’in saldırıları altındaki Filistin’i ziyaret etmek için 1 Nisan 2024 günü Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'na, Filistin ile İsrail'in Türkiye'deki büyükelçiliklerine ve Türkiye'nin Filistin'deki Kudüs Başkonsolosluğu ile İsrail'deki Tel Aviv Büyükelçiliği'ne birer yazı gönderildi. Filistin’de yaşanan sağlık hakkı ihlalleri ve sağlık tesislerine yapılan saldırıları gözlemlemek, sağlık yardımı götürmek, kalıcı koruyucu sağlık hizmeti merkezi çalışmaları başlatmak ve hekimler ve sağlık emekçileri ile bayramlaşmak amacıyla Ramazan Bayramı’nda bir ziyaret planlandığı belirtilen yazıda, gerekli izin ve kolaylık sağlanması istendi.

TTB'den İliç’teki maden faciası ile ilgili suç duyurusu Haber

TTB'den İliç’teki maden faciası ile ilgili suç duyurusu

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Erzincan İliç’te yaşanan maden faciasında sorumluluğu bulunan şirket yetkilileri ve kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni alanında 13 Şubat 2024 günü liç yığınının göçmesi sonucu 9 işçi toprak altında kalmıştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından menfezlerin kapatıldığı, siyanür ve sülfürik asit barındıran toprağın Fırat Nehri’ne karışma tehlikesinin bertaraf edildiği, topraktan ve sudan alınan numunelerde herhangi bir kirliliğe rastlanmadığı açıklanmıştı. Öte yandan işçiler için yapılan arama ve kurtarma çalışmaları da yeni bir heyelan gerekçesiyle durdurulmuştu. Türk Tabipleri Birliği (TTB), facianın ekosistemde geri dönülmez bir zarara yol açtığı, Fırat Nehri’nin geçtiği her bölgede halk ve çevre sağlığı açısından uzun vadede ciddi sorunlara sebep olacağı gerekçeleriyle İliç Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu metninde, Anagold Madencilik ve projenin izin sürecinde yer alan yetkililerinin; projenin inşaat ve işletme aşamalarında Çevresel Etki Değerlendirme raporu ile çevre hukukuna uygun hareket edilip edilmediğini denetleyen kamu görevlilerinin; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile il müdürlüğü yetkililerinin; İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerinin atılı suçlardan cezalandırılması taklep edildi.  Türk Tabipleri Birliği suç duyurusunda aynı zamanda Anadolu Madencilik’e verilen tüm izinlerin iptali de istendi.

TTB'ye göre, deprem bölgesi Hatay'da sağlık riski sürüyor Haber

TTB'ye göre, deprem bölgesi Hatay'da sağlık riski sürüyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB), "Asrın felaketi" olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinde büyük yıkıma uğrayan Hatay'da sağlık sorunlarının devam ettiğine yönelik açıklama yaptı.   Depremlerde en çok etkilenen ve 23 binin üzerinde kişinin yaşamını kaydettiği, 30 binden kişinin de yaralandığı Hatay'da TTB tarafından inceleme ve taramalara ilişkin raporlar yayımlanmıştı. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Hatay Asbest Teknik İnceleme Raporu’nda bölgeden alınan 8 numunenin 4’ünde asbest tespit edildiğini açıklamış, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Gamze Varol da Hatay'da 15-20 yıl sonra asbest nedeniyle akciğer zarı kanseri vakalarının görüleceğini öne sürmüştü. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı da, TTB’nin finansal ve teknik desteği, Temiz Hava Hakkı Platformu’nun teknik uygulayıcılığında deprem bölgesindeki 3 yerleşim yerindeki asbest tespit çalışması sonucunu değerlendirmesi ile ilgili şunları kaydetmişti: "Hatay’daki partikül madde yoğunluğu Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği ortalamanın üç kat üstünde. Asbest, 40-50 yıl sonra akciğer, karın zarı, gırtlak, yumurtalık kanserleri ile akciğer ve kalp zarlarında sertleşme, solunum ve dolaşım yolu hastalıklarına yol açıyor. Bunun yanı sıra, enkaz kaldırma çalışmalarının usulüne uygun yapılmaması nedeniyle bu çalışmalarda yer alan ve koruyucu önlemlerden yoksun çalışanlar da risk altında." "Temel sağlık sorunları çözülmedi" iddiası Türk Tabipleri Birliği tarafından yapılan son paylaşımda ise Şubat depremlerinin üzerinden 10 ay geçmesine karşın, deprem bölgelerindeki en temel sağlık sorunlarının halen çözülmediği öne sürüldü. Yapılan paylaşımda, "TTB, Hatay Tabip Odası ve SES üyesi gönüllü hekimler/sağlık emekçileri, Hatay’da yaşanan uyuz vakalarındaki artış nedeniyle geçici yerleşim alanlarında tarama, bilgilendirme ve ilaç dağıtımı faaliyetlerini sürdürüyor. Deprem bölgesindeki salgın hastalıklara karşı etkin çalışmalar yürütmesi için kamu otoritesini daha fazla görev almaya; sağlık alanının tüm bileşenleriyle ortak hareket etmeye çağırıyoruz." ifadesine yer verildi.

Tabip Odası’ndan TTB açıklaması Haber

Tabip Odası’ndan TTB açıklaması

İlkhaber Gazetesi'nden Abdurrahim Sağ'ın haberine göre; Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Yönetim Kurulu Üyelerinin mahkeme kararıyla görevden alınmaları kararı çıktı. Bu kararın ardından Adana Tabip Odası Başkanlığı tarafından basın açıklaması yapılarak karar ile ilgili görüşler paylaşıldı. Adana Tabip Odası Toplantı Salonu’nda açıklama yapan Genel Sekreter Doktor Ahmet Suntur, 100 binin üzerinde üyesi olan, yaklaşık 180 bin hekimi temsil eden TTB’nin Merkez konseyi siyasi bir dava sonucunda görevinden alındığını söyledi.  TTB, sadece Merkez Konseyi üyeleri ile sınırlı bir meslek örgütü olmadığını dile getiren Suntur, “TTB, tüm üyelerinin bütünlüğü içinde var olan, mücadelesini tüm üye olan olmayan hekimlerle birlikte yürüten bir örgüttür. Seçilmişleri yargıyı kullanarak görevden almak, meslek örgütleri ve demokratik kamuoyu temsilcilerini susturmak iktidarın siyasi ajandasında her zaman önemli bir yer tutmuştur. Siyasi otoritenin bu tür uygulamaları ilk değildir. Daha geçtiğimiz günlerde anayasa mahkemesi için yapılanlar halen gündemdedir” dedi. Topluma kendi söylediğini tekrarlatmak dışında bir amaç gütmeyenler için TTB’nin söyledikleri amaç dışı gibi görünebileceğini savunan Suntur, “TTB şimdiye kadar neler söyledi. Hekimler güvenli çalışma alanlarında çalışmalıdır. Üniversiteler akademik özgürlüklerine kavuşturulmalı ve nitelikli tıp eğitimi sağlanmalıdır. Birinci basamak sağlık hizmetleri güçlendirilmeli ve koruyucu sağlık hizmetleri öncelenmelidir. Kadın sağlığı korunmalı ve kadına yönelik şiddetin önüne geçilmelidir. Nükleere karşı güvenli enerji kaynakları kullanılmalı, çevre korunmalıdır. Savaşa karşı barışın yanında yer almıştır. Pandemi ve depremde şeffaf olunmasını savunmuştur. ” ifadelerini kullandı. Suntur sözlerini şöyle sürdürdü; “Yeşili ve çevreyi korumak için Akbelen’de , Kaz Dağları’nda  ormanı savunmuştur.  Hakimlerin mesleki bağımsızlığını savunmuş, mobinge karşı meslektaşlarının yanında yer almıştır. Topluma kendi söylediğini tekrarlatmak dışında bir amaç gütmeyenler için TTB’nin faaliyetleri amaç dışı gibi görünebilir. TTB MK  görevinin ve sorumluğunun bilincindedir, görevinin başındadır. TTB Merkez Konseyi tüm baskılara rağmen bilimsel bilginin kılavuzluğundan, hekimlik mesleğinin etik ilkelerinden taviz vermeden; toplum sağlığı, meslektaşları ve tüm sağlık emekçilerinin hakları için mücadele etmeye devam edecektir. Verilen karar ne olursa olsun; hekimlik mesleğinin toplumsal sorumluluğunu yürekten hisseden TTB dün susmadı, bugün de susmayacaktır”

Türkiye’de COVID-19 güncel durumu ve öneriler Haber

Türkiye’de COVID-19 güncel durumu ve öneriler

NİLGÜN TAZE (İLKHABER) - Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye’de COVID-19 güncel durumu ve önerilere ilişkin açıklamada bulundu. TTB'nin internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de COVID-19 hastalığının sıklığına ve yol açtığı ölümlere dair bilgi paylaşımının 2023 Mart ayında sonlandırıldığı belirtildi. Sağlık Bakanlığı'nın, 11 milyon dolayında kişinin doğrudan, yurt içinde yerinden olma sonucu ülke genelinin dolaylı olarak etkilendiği Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra hastalığın yayılmasına uygun ortamın oluşmasına rağmen kış ortamında yeterli önlemi almadığı öne sürülen açıklamada, "Şimdi yine kışa girmekteyiz ve COVID-19 gibi bulaşıcı hastalıklara yönelik bir hazırlık halen görünmemektedir." denildi. Eris varyantı ile ilgili detaya değinilen açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: "Türkiye’de varlığı, Şubat 2023’te varlığı saptanan, ağustos ayında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından (Variant of interest) olarak nitelenip dikkatle izlenmesi önerilen Eris varyantının Türkiye’de varlığı, 15 Eylül’de, Sağlık bakanı tarafından 'Endişe konusu sayılmayacak bier gelişme' başlığıyla duyurulmuştur. Yaklaşık bir aydır vaka sayısı, ölüm sayısına yönelik açıklamaya ulaşılamamıştır. DSÖ, COVID-19 salgını yönetimine yönelik önerilerini Mart 2020’de yayımlamış; hastalığın kimlerde, nerelerde ve ne durumdaki insanlarda görüldüğüne (epidemiyolojisine) ilişkin verilerin şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılmasının, halka bilgi vermenin salgınla mücadeleye katılımını, iş birliğini sağlama yolu olarak duyurmuştur. Bakanlık, bu açıklamayla, hastalık spektrumu (enfeksiyonu belirtisiz ayakta geçirme, hafif-orta şiddette sağlık hizmeti gereksinimiyle geçirme, hastaneye yatırılma, yoğun bakım gereksinimi duyulması ve ölüm) henüz tanımlanmamış bir varyantın halk sağlığına olası etkisini baştan önemsememeyi seçmiştir. Halk Sağlığına yönelik tehditlerde ihtiyatlı olmayı gerektiren ihtiyatlılık ilkesini (precautionary principle) ihlal etmiştir." Koruyucu hizmetler Türk Tabipleri Birliği, açıklamasını şöyle sürdürdü: "DSÖ, COVID-19 ile mücadeleyi, toplum katılımını sağlayacak biçimde, ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla yürütmeyi, aşılama ile ilgili kararları ülkelerin bağışıklama danışma kurullarının kararları doğrultusunda yürütmeyi önermektedir. Ne var ki, ülkemizde COVID-19 sürecinin başından beri bu önerinin yerine getirildiğine dair kanıt yoktur. Sağlamlara yönelik; aşılama, maske takma, fiziksel mesafe bırakma, kalabalıktan kaçınma ve havalandırma; temaslılara ve hastalara yönelik karantinaya alma, tecrit etme önlemlerinin bir politik kararlılıkla uygulanmadığı deneyimini COVID-19 salgını sürecinde yaşayan toplum, ihtiyatlı olmayan bir dille sayın bakan tarafından önemsizleştirilen en etkin koruma önlemlerine ne denli uyma isteği duyar? Ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Halk sağlığı sorunlarının yönetiminde birincil koruma önlemleri, zarar verme potansiyeli olan etkenle (COVID-19 virüsü) karşılaşmanın önlenmesidir. Bunu sağlamanın yolu, tanı araçlarına ulaşmanın kolaylaştırılması, yaygın test uygulamasıdır. Örneğin, ABD’de her eve dört COVID-19 testi ücretsiz sağlanmaktadır. Ülkemizde COVID-19 testlerine erişim ise çok kısıtlıdır. Eğitim araştırma hastaneleri ve üniversite hastanelerinde sadece klinik açıdan hastalık şiddeti orta ağır olan hastalara hastayı gören hekimin talebi üzerine yapılmaktadır. Ayaktan hastalara klinik uyumlu olsa da test yapılamamaktadır. Bu durumda COVID-19 yaygınlığının gerçek boyutunu anlamayı zorlaştırmaktadır. Tanı konamayan bir bulaşıcı hastalığın dolaşımının engellenmesi, olası zararlarının saptanması mümkün görünmemektedir. COVID-19’a karşı birincil korumanın diğer önemli öğesi; öncelikle incinebilirliği yüksek olan grupların (yaşlıların, gebelerin, süreğen bir hastalığı olanların, yoksulların, ayrımcılığa maruz kalan dezavantajlıların) bireylerinde aşılama yoluyla direnç sağlama, yaygın ve yüksek oranda aşılama ile sağlanacak toplum bağışıklığı sayesinde aşılanamayacak durumda olanların, hastalığın yayılımına toplumun göstereceği direnç sonucu korunmasıdır. Ülkemizde COVID-19’a karşı bağışıklama hizmetlerinde erişilen yetersiz ve eşitsiz düzey, aşağıda sunulan verilerden kolayca anlaşılabileceği gibi, aşı uygulama sürecinde, TTB ve ilgili tıpta uzmanlık derneklerince yapılan katkı, eleştiri ve çağrılara rağmen, önümüzdeki sonbahar ve kışa korunmamışlık/ incinebilirlik duygusuyla girmek için yeterli kanıt oluşturmaktadır. Bu huzursuzluğun başkaca nedenleri de aşının koruyuculuk süresinin bu mevsime dek uzamaması ve evrim geçiren COVID-19 virüsünün yeni varyantlarına karşı koruma kapsayıcılığının yetersizliğidir. Bu nedenlerle DSÖ, ECDC, CDC, Public Health England, KLİMİK tarafından yapılan aşılanma, var olanı aşılamayı pekiştirme çağrıları önem arz etmektedir. Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı verilerine göre COVID-19’a karşı aşılanma durumu 10 Ekim 2023 itibariyle yapılan toplam doz (1,2 ve 3. doz) 152.727.666, 2 doz ile aşılanmış 18 yaş üstü nüfus yüzde 85,7, bir doz ile aşılanma yüzde 93.38'dir. Avrupa’da ve Türkiye’de COVID 19 22 Ekim 2023 itibarıyla son 28 günde bir önceki 28 güne kıyasla yüzde 10 artışla 371.855 vaka (dünyada görülenlerin yüzde 74’ü) ve bir önceki 28 güne kıyasla yüzde 45 azalma ile 1.352 ölüm (dünyada görülenlerin yüzde 29’u) görülmüştür. Hastaneye yatırmada, son 56 günde bildirimde bulunan ülkelere göre yüzde 24 artış görülmüştür. Türkiye son 56 günde DSÖ’ye doğrulanmış COVID-19 vaka ve ölüm bildiriminde bulunmamıştır.  Tanı konan hastalar genellikle enfeksiyon hastalıkları kliniklerinde tedaviye alınmaktadır. İlk beş gün içinde olan hastalarda Sağlık Bakanlığı tarafından sunulan tek tedavi molnupiravir etken maddeli ilaçtır. İncinebilirliği yüksek hastalarda orta ağır klinik olduğunda hastalar servislerde ve yoğun bakımlarda yatırılarak izlenmektedir. Mevcut durumda servis ve yoğun bakım yatak kapasitelerini zorlayacak düzeyde bir başvuru söz konusu olmamakla birlikte, toplumda enfeksiyonun yaygınlaşması durumunda incinebilir gruptaki hastaların daha çok hastalanmaları sonucunda kapasiteyi zorlayacak düzeyde hasta başvuruları olma ihtimali söz konusudur. Sağlık çalışanlarına yönelik öneriler Hizmet sunum biriminizde kendinizi ve çalışma arkadaşlarınızı COVID-19’dan koruma prensiplerine uyun, kendinizi koruyun. Korunmada rol model olun. TTB’nin ve ilgili uzmanlık derneklerinin öneri ve kılavuzlarına uyun. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için maske takın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için aşılanın. Standart korunma önlemlerinin eğitimlerini yapın ve uygulatın. Yakınlarınızı COVID-19 morbidite ve mortalitesinden koruyun. Korumada rol model olun. COVID-19 ve mevsimsel gripten korumak için aşılatın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korumak için kalabalık, kapalı ortamlarda maske takmalarını sağlayın. Öksürük ve ateşle seyreden bir sorunları olursa, klinik bakımın yanı sıra, bulaşma kaynağı olmamaları için ayırın, maske taktırın, ortamın sık sık havalandırılmasını sağlayın. Size başvuran sağlık hizmeti kullanıcılarını değerlendirirken COVID-19 ve grip dahil aşı ile önlenebilir hastalıklar açısından da değerlendirin. Gerekli önerilerde bulunun. Sağlık yönetimine yönelik öneriler İmzacısı olduğumuz DSÖ Anayasası’na göre yönetme erki, halkın sağlığından sorumludur. COVID-19, grip ve morbiditeyi artıran sağlık sorunları için, öncelikle incinebilirliği yüksek grupları için; aşıları, tanı testlerini ve tedavi edici ilaçları erişilebilir kılın. COVID-19 için; test, hastalanma, aşılanma, sağlık hizmeti kullanımı ve ölüm verilerini şeffaflık içinde kamuoyuyla paylaşın. Bilgi paylaşmamanın yarattığı belirsizlik, infodemiye yol açar, salgın yönetimine ilişkin uyumu ve katılımı baskılar, aşı kararsızlığını artırır. Halka yönelik öneriler COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için aşılanın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için kalabalık, kapalı ortamlarda maske takın. Öksürük ve ateşle seyreden bir sorununuz olursa, sağlık hizmeti alın, bunun yanı sıra, bulaşma kaynağı olmamak için olabildiğince ayrı durun, maske takın, bulunduğunuz ortamı sık sık havalandırın."

TTB, Hatay'daki hekim ve sağlıkçıların sorunlarını duyurdu Haber

TTB, Hatay'daki hekim ve sağlıkçıların sorunlarını duyurdu

ALİ GÜRELİ ADANA (İLKHABER) - Kahramanmaraş merkezli depremlerde büyük yıkıma uğrayan hoşgörünün merkezi medeniyetler kenti Hatay'da görev yapan hekimler ve sağlık çalışanlarının yaşadıkları sorunlar, TTB tarafından duyuruldu. Hatay'da 6. ay deprem raporunu tamamlayarak yayımlayan Türk Tabipleri Birliği (TTB) görevlileri, Hatay Tabip Odası ve SES üyesi gönüllülerinin katılımıyla Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapan hekimlerle sağlık çalışanlarını ziyaret etti. Yapılan ziyarette yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri üzerine fikir alışverişinde bulunan heyet, görüşme sonrasında edinilen bilgileri TTB'ye iletti. TTB ise bu bilgiler ışığında, hekim ve sağlıkçıların 8 maddeden oluşan sorunlarını açıkladı. Sorunlar, şöyle sıralandı: - Acil müdahale alanında tıbbi cihazlar ve ilaçlar yetersiz. - Altınözü, Yayladağı, Samandağ gibi ilçelerdeki hastaneler, uygunluk durumunu ve fiziksel koşulları sormaksızın sevk yapıyor. Primer hasta transferi yerine sekonder hasta transferi süreci devam ediyor. - Hastaların nakil süreçleri, koşullar, bilgi eksikleri ve belirsizlikler nedeniyle uzun sürüyor. - Acil istenen laboratuvar sonuçları geç çıkıyor. - Yatış alınmaması nedeniyle hemşireler tam zamanlı çağrılmıyor, fakat hekimlerin poliklinik yapmaları ve esnek mesailerini bitirmeleri isteniyor.  - Poliklinik için yeterli hekim varken, barınma ve yaşam koşulları uygun olmadığı için dönüşümlü çalışan hekimler, ilçe hastanelerinde görev yapmaya zorlanıyor. - Hekimlerin ve sağlık emekçilerinin barınma sorunu sürüyor. - Yemekler sayıca eksik ve doyuruculuk açısında

SAMSUN - Görevi başında öldürülen doktor Kamil Furtun anıldı Haber

SAMSUN - Görevi başında öldürülen doktor Kamil Furtun anıldı

SAMSUN (AA) - Samsun Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi'nde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Opr. Dr. Kamil Furtun, ölümünün 8. yılında anıldı. Görevi başında silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden bir çocuk babası Furtun'un Asri Mezarlık'taki mezarında dualar okundu. Daha sonra Furtun'un çalıştığı ve adının verildiği hastanede anma programı düzenlendi. Samsun Tabip Odası Başkanı Ömer Faysal Çadır, yaptığı konuşmada, aradan geçen yıllara rağmen yüreklerinin yandığını, acılarının büyük olduğunu söyledi. Çadır, "Bugün burada sevgili arkadaşımız, Samsun tıp camiasının iyi niyet timsali, gülen yüzü ile insanın içini ısıtan güven veren doktoru mesleğinin başarılı bir aşığı, çalışma arkadaşlarının abisi doktor Funda Furtun'un eşi, Taylan'ın sevgili babası, beyaz önlüğü içinde çalışma ortamında görevi başında katledilen Dr. Kamil Furtun'u, ölümünün sekizinci yılında anmak için toplandık." dedi. Sağlıkta şiddetin sona ermesi için verecekleri mücadeleyi sonuç alıncaya kadar sürdüreceklerini belirten Çadır, "Dr. Kamil Furtun'u ve yaşamını sağlıkta şiddet sonucu kaybeden tüm sağlık çalışanlarını saygıyla anıyor, herkes için sağlıkta ve yaşamın tüm alanlarında şiddetin olmadığı bir gelecek diliyorum." diye konuştu. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Vedat Bulut da sağlıkta şiddetin bir daha yaşanmaması dileklerinde bulundu. Konuşmanın ardından Opr. Dr. Kamil Furtun'un eşi Dr. Funda Furtun ve meslektaşları, Furtun'un hastane bahçesindeki büstüne çiçek bıraktı. - Olay Samsun Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi'nde, 29 Mayıs 2015'te hastane koridorunda İsmail Koyun'un silahla üç el ateş etmesi sonucunda ağır yaralanan Opr. Dr. Kamil Furtun, aynı hastanedeki müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı. Kaçan zanlı yakalanmış, çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Koyun, hakkında açılan dava sonucu 24 Kasım 2015'te ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Opr. Dr. Kamil Furtun'un ölümünün ardından İlkadım Belediyesi Meclisi, Samsun Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesinin bulunduğu sokağa oy birliği ile "Opr. Dr. Kamil Furtun" adının verilmesini kararlaştırmıştı. Furtun'un ismi ayrıca çalıştığı Samsun Göğüs Cerrahisi ve Hastalıkları Hastanesi'ne de verilmişti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.