TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#terör saldırısı

İLKHABER-Gazetesi - terör saldırısı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, terör saldırısı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TUSAŞ terör saldırısında şehit düşen 5 kişinin kimlikleri belli oldu Haber

TUSAŞ terör saldırısında şehit düşen 5 kişinin kimlikleri belli oldu

Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde bulunan TUSAŞ tesislerine vardiya değişimi sırasında gerçekleştirilen terör saldırısında 5 vatandaşımız hayatını kaybetti, 22 kişi yaralandı. Saldırıyı gerçekleştiren biri kadın, biri erkek iki terörist güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirildi. Saldırıda şehit düşen 5 vatandaşımızın kimlikleri ise belirlendi. Bu hain saldırı, Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki önemli bir kuruma yönelik olarak gerçekleştirildi ve kamuoyunda büyük bir üzüntü yarattı.  Saldırıda şehit olanlar arasında TUSAŞ kalite kontrolcüsü Cengiz Coşkun, makine mühendisi Zahide Güçlü Ekici, TUSAŞ çalışanı Hasan Hüseyin Cambaz, güvenlik görevlisi Atakan Şahin Erdoğan ve taksi şoförü Murat Arslan yer alıyor. Zahide Güçlü Ekici kimdir? 36 yaşındaki Zahide Güçlü Ekici, Balıkesir Üniversitesi'nde makine mühendisliği okuduktan sonra TUSAŞ'ta çalışmaya başladı. Eşinin gönderdiği çiçeği almak için nizamiyeye indiği sırada teröristlerin hedefi oldu ve hastaneye kaldırılmasına rağmen kurtarılamadı. Ekici, annesini 2020'de kaybetmiş, 2021 yılında ise tek evladı olan kızının kanserle mücadelesine tanıklık etmişti.Zahide, özellikle kanser hastası çocuklara yaptığı yardımlarla tanınıyordu ve millileştirme projelerinde aktif rol almıştı. Şehit olduğu gün, evlilik yıl dönümüydü. Cengiz Coşkun, evli ve bir çocuk babasıydı; TUSAŞ'ta kalite kontrol görevlisi olarak çalışıyordu. Atakan Şahin Erdoğan, güvenlik görevlisi olarak TUSAŞ’ta görev yapıyordu. Murat Arslan ise teröristler tarafından gasp edilen taksinin şoförüydü. Her biri, aileleri ve sevdikleri tarafından büyük bir acıyla anılacak. TUSAŞ görevlisi Şehit Hasan Hüseyin Cambaz.

Güvenpark'taki terör saldırısına ilişkin karar açıklandı Haber

Güvenpark'taki terör saldırısına ilişkin karar açıklandı

Kızılay'daki Güvenpark otobüs duraklarında 13 Mart 2016'da bomba yüklü otomobille düzenlenen terör saldırısıyla ilgili Yargıtayın bozma kararının ardından tekrar hakim karşısına çıkan 6 sanıklı davada karar açıklandı. Kızılay'daki Güvenpark otobüs duraklarında 13 Mart 2016'da bomba yüklü otomobille düzenlenen ve 36 kişinin hayatını kaybetmesi ve 344 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan terör saldırısıyla ilgili Yargıtayın bozma kararının ardından tekrar hakim karşısına çıkan 6 sanıklı davada karar açıklandı. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya sanıklar ve avukatları katıldı.Duruşmada son savunmalarını yapan sanıklar, üzerlerine atılı suçlamayı kabul etmeyerek beraat ve tahliyelerine hükmedilmesini istedi. Beyanların ardından kararını açıklayan mahkeme sanık Mehmet Veysi Dolaşan'ın eyleminin "kasten öldürme suçuna yardım" olduğuna kanaat getiren mahkeme heyeti, sanığın bu suçtan 36 kez, "nitelikli adam öldürmeye teşebbüse yardım" suçundan ise 341 kez olmak üzere toplam 5 bin 172 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Sanık Velat Cin hakkında "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 12 yıl hapis cezasına hükmeden mahkeme, sanık Neval Basut'u da "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına çarptırdı. Sanıklar Halil İbrahim Demirer ve Uğur Ayçil'in dosyalarını ayıran mahkeme, sanık Rıdvan Tekin hakkında her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak delil olmadığı gerekçesiyle beraat kararına hükmetti. CHP’nin davaya dair değerlendirmeleri CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül ve CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun ile birlikte davanın karar duruşması öncesi Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Terör örgütü PKK tarafından Mart 2016'da düzenlenen saldırıda birçok kişinin hayatını kaybettiğini belirten Gökçen, terör saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri ve avukatlarıyla görüşerek hukuki süreci konuştuklarını bildirdi. Yargılamayı takip ettiklerini anlatan Gökçen, şunları kaydetti: "Bizim için Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan her bir yurttaşımızın canı kıymetlidir ve hiçbir yurttaşımızın kendisini terör saldırılarına karşı yalnız hissetmemesi hepimizin önceliği olmalıdır. Ancak bu süreçte ailelerin de defalarca dile getirdiği bazı iddialar, soru işaretleri ve bu konuda yetkililerin ihmali olduğuna dair güçlü delillerin bir kısmı değerlendirilmiş değil. Hiçbir kamu görevlisi bakımından soruşturma izni verilmiş değil, hiçbir kamu görevlisi yargılanmış değil." Davanın geçmişi ve yargı süreci Terör örgütü PKK/KCK'nın elebaşları Murat Karayılan, Ali Haydar Kaytan, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Hülya Oran ve Salih Müslüm'ün de aralarında bulunduğu 55 sanıklı davada yargılama 19 Haziran 2017'de başlamış, 21 Kasım 2018'de hüküm açıklanmıştı. Sanık Mehmet Veysi Dolaşan, 36 kişiyi öldürme ve "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" suçlarından 37 kez "ağırlaştırılmış müebbet" hapisle cezalandırılmıştı.Ayrıca aralarında çocukların da olduğu 344 kişiyi "öldürmeye teşebbüs" suçundan 10 bin 260 yıl hapis cezasına çarptırılan Dolaşan'a "izinsiz patlayıcı bulundurmak, nakletmek ve muhafaza etmek" suçundan 16 yıl hapis cezası verilmişti. Sanıklar Sebahattin Karakoç ve Azamattin Karakoç, "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" suçundan "ağırlaştırılmış müebbet", "izinsiz patlayıcı madde bulundurmak, nakletmek ve muhafaza etmek" suçlarından 16'şar yıl hapis cezasına çarptırılmıştı "Silahlı terör örgütüne üyelik" suçundan sanık Halil İbrahim Demirer 12 yıl, Semih Yürek 10 yıl 6 ay, Velat Cin ise 9 yıl hapis cezası almıştı. "Terörizmi finanse etmekle" suçlanan Suphi Akbaş 8 yıl, sanıklar Neval Basut ile Uğur Ayçil ise "terör örgütü propagandası yapmaktan" 3'er yıl hapse mahkum edilmişti. Mahkeme, sanıklar Vehbi Karakoç, Baran Ergin, Hüsamettin Batar, Gülsevim Kalay, Hamza Yılmaz, Rıdvan Tekin ve Seydi Ayçil'in üzerine atılı suçlardan beraatlerine hükmetmişti. Yargılama aşamasında ölen sanıklar Hülya Eroğlu, Murat Üçer ve Şerif Başboğa hakkındaki kamu davası düşürülürken, çoğunluğu terör örgütü PKK/KCK yöneticisi olan 36 sanık hakkındaki dosya ayrılmıştı.Yargıtay 3. Ceza Dairesi, sanıklardan 6'sı hakkındaki mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına karar vermiş ve dosyayı Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti.

Dr. Mehmet Turan Çağlar: 3. Dünya Savaşı endişesi artıyor, Türkiye'nin taraf olmaması gerekiyor Haber

Dr. Mehmet Turan Çağlar: 3. Dünya Savaşı endişesi artıyor, Türkiye'nin taraf olmaması gerekiyor

Tüm dünyada politik gerilimlerin tırmanmasıyla 3’üncü Dünya Savaşı endişesi giderek artıyor. Dr. Mehmet Turan Çağlar, son yaşananları göz önüne alarak büyük savaş ihtimalini değerlendirdi. “3’üncü dünya savaşı zaten başladı” diyen Dr. Çağlar, Türkiye’nin taraf olmaktan kaçınması gerektiğinin önemini vurguladı. Rusya’da yaşanan terör saldırısı, İsrail ve Lübnan arasında iplerin daha da gerilmesi, doğu Asya’da zaman zaman tırmanan kriz, 3’üncü dünya savaşı seslerinin giderek yükselmesine neden oldu. Birçok ülke politikacıları 3’üncü Dünya Savaşı ihtimalini dile getirmeye başlarken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “3’üncü dünya savaşı riski var” sözleri dikkat çekti. Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Turan Çağlar, son yaşananları değerlendirdi. “Normalde dünya savaşlarının temel mantığı büyük güçlerin birbirine karşı askeri güç kullanmasını tanımlar” diyen Çağlar, “Fakat savaşın doğası değişti. Artık büyük güçler yerine farklı bölgesel güçler birbiriyle savaşıyor diyorsak, aslında üçüncü dünya savaşı başlayalı çok uzun bir zaman oldu. Büyük güçler birbirleriyle savaşır mı? Yakın bir gelecekte çok muhtemel gözükmüyor ama hızla tırmanan bir gerilim var ve büyük devletler belli başlı konularda birbirleriyle anlaşamıyorlar. O yüzden üçüncü dünya savaşı riski tanımlamaya bağlı olarak değişir. Büyük güçler arasındaki bir savaşsa şu an için yok. Fakat başka güçler arasındaki savaşı tanımlamak için kullanıyorsak zaten bir üçüncü dünya savaşını yaşıyoruz şu an” ifadelerini kullandı. “Askeri savaş son seçenek” Savaşlarda askeri gücün son seçenek olarak kullanıldığını belirten Çağlar, “Savaşın artan yıkıcılığından dolayı büyük güçler askeri gücü en son seçenek olarak kullanıyorlar. Bu yüzden öncelikli olarak ekonomik yaptırımları veya ekonomik araçları devreye sokuyorlar. Ekonomik yollarla birbirini dize getirmeye çalışıyorlar. O yüzden ekonomi ilk opsiyon. Fakat askerileşme arttıkça teknoloji de bu işin içerisine girmeye başlıyor. Biz bunu belli başlı askeri teknolojilerden biliyoruz. Artık eskisi kadar zayiatlar olmuyor, ölümler olmuyor. En son aşamada çok şiddetli bir askeri tırmanma görebiliriz” dedi. “Sorunları çözmedikçe sorunlar büyüyecek” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “3’üncü dünya savaşı riski dikkate alınmalı” sözlerinin hatırlatılması üzerine Dr. Çağlar, şöyle konuştu: “Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrail'le Gazze arasında yaşananlar şunu gösteriyor ki büyük güçler artık bu sorunların çözümünde yetersiz kalıyorlar. Ortak bir noktada buluşamıyorlar. Çözüm üretemiyorlar ve her geçen gün şiddet, ölümler artıyor. Bu da yayılma riskini beraberinde getiriyor. Çünkü bugün Gazze'deki çatışmalar sadece Gazze'yle sınırlı değil. Zaman zaman Lübnan'a, zaman zaman İran'a, zaman zaman Suriye'ye sıçramaya başlıyor. Bakan Hakan Fidan da aslında bundan bahsediyor. Yani biz bu sorunları çözemedikçe bu sorunların büyüme ihtimali çok yüksek ve dünyanın çeşitli yerlerini etkileme ihtimali de çok yüksek.” “Rusya’yı ikna etmek Türkiye için kolay değil” 3’üncü dünya savaşı ihtimaline karşı Türkiye'nin nasıl bir dış politika izlemesi gerektiğini anlatan Dr. Mehmet Turan Çağlar, “Türkiye mümkün olduğunca dengeli bir politika yürütmek zorunda. Çünkü Rusya-Ukrayna Savaşı'nda da bunu gördük. Yakın coğrafyada yaşanan çatışmalar Türkiye'yi doğrudan etkileme potansiyeline sahip. O yüzden Türkiye’nin doğrudan bir çatışmanın tarafı olmaktan kaçınması gerekir. Diplomatik yolları, müzakereyi, barışçıl yolları devreye sokarak sorunlara çözüm üretmesi gerekir. Bunun potansiyelini Rusya-Ukrayna Savaşı'nda gördük. Türkiye barışçıl yolları savunuyor ama Rusya'yı herhangi bir şeye ikna etmek Türkiye açısından kolay değil. İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalarda da diplomatik yolları devreye sokmaya çalışıyor. Her iki çatışma açısından da doğrudan bir çatışmadan kaçınmaya çalışan bir Türkiye var. Bu da aslında çatışmadan kaçınmanın mantıklı olduğunu gösteriyor Türkiye açısından” dedi. “Rusya’daki terör saldırının nedeni ontolojik çatışmalar” Rusya’da yaşanan terör saldırısını da değerlendiren Çağlar, saldırının kaynağının ontolojik çatışmalar olduğunun altını çizerek, “Özellikle radikal gruplar, Rusya başta olmak üzere büyük güçleri küresel eşitsizliğin temel sebebi olarak görüyorlar. O yüzden bu radikal grupların en önemli hedefleri ABD, Rusya, bazen Çin ve belli başlı Avrupa ülkeleri oluyor. Rusya-Ukrayna savaşının dinamikleri farklı olduğu için taraflar birbirlerini suçlama eğiliminde oluyor. Fakat oradaki temel ontolojik çatışma radikal gruplarla büyük güçler arasındaki çatışmayı simgeliyor. Bu gruplar dünyada bir adaletsizliğin olduğunu ve bu adaletsizliğin temel sebebinin de büyük güçler olduğunu savunuyorlar. O yüzden bu radikal gruplar fırsatını bulduklarında ülke fark etmeksizin hedef olarak gördükleri ülkelere saldırmaya devam edeceklerdir” diye konuştu.

Rusya'nın Dağıstan bölgesindeki saldırılarda ölen polislerin sayısının 15'i geçtiği bildirildi Haber

Rusya'nın Dağıstan bölgesindeki saldırılarda ölen polislerin sayısının 15'i geçtiği bildirildi

Rusya'ya bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyeti Başkanı Sergey Melikov, Mahaçkale şehrindeki silahlı saldırıda hayatını kaybeden polislerin sayısının 15'i geçtiğini belirtti. Melikov, Telegram kanalından, Mahaçkale ve Derbent şehirlerinde bir polis noktası, sinagog ve iki kilisenin hedef alındığı saldırılara ilişkin açıklamalarda bulundu. Bunun bir "terör saldırısı" olduğunu kaydeden Melikov, "Bunun arkasında kimin olduğunu ve bu saldırıları organize edenlerin neyi hedeflediklerini biliyoruz. Savaş evimize geldi." dedi. Melikov, Dağıstan polisinin saldırıları düzenleyenlere karşı koyduğunu ifade ederek, "Benzeri görüşlmemiş bu terör saldırısında 15'ten fazla polis yaşamını yitirdi. Onlar, silah elinde Dağıstan'daki barış ve huzuru koruyordu. Bir papazın da aralarında bulunduğu bazı siviller hayatını kaybetti." diye konuştu. Mahaçkale ve Derbent kentlerinde terörle mücadele operasyonunun aktif aşamasının tamamlandığı bildiren Melikov, "Saldırıları düzenleyen 6 militan etkisiz hale getirildi. Dış güçler tarafından hazırlanan tüm oyunların ve terör hücrelerinin tespit edilmesi yönünde gerekli çalışmalar gerçekleştirilecek. Durum, devletin kurumları tarafından kontrol altında bulunuyor." dedi. Rusya Soruşturma Komitesinden yapılan açıklamada, saldırıların terör eylemi olarak değerlendirildiği ve olayla ilgili soruşturma başlatıldığı ifade edildi. Derbent'teki sinagogda saldırı sonucu çıkan yangının da söndürüldüğü belirtildi. Olay Rusya İçişleri Bakanlığından dün yapılan yazılı açıklamada, Mahaçkale ve Derbent şehirlerinde kimliği belirsiz silahlı kişilerin saldırı düzenledikleri bildirilmişti. Bir polis noktası, sinagog ve iki kilisenin hedef alındığı saldırılarda, 7 polis ve bir papazın hayatını kaybettiği, saldırıları gerçekleştiren saldırganlardan 4’ünün öldürüldüğü belirtilmişti.

Ankara'da Pakistan Peşaver terör saldırısı şehitleri anıldı Haber

Ankara'da Pakistan Peşaver terör saldırısı şehitleri anıldı

Ankara'da Pakistan'daki APS Peşaver terör saldırısı şehitleri için anma töreni düzenlendi. Pakistan Genelkurmay Başkanı ve Pakistan Askeri Nişan-ı İmtiyaz Madalyası sahibi Orgeneral Sahir Shamshad Mirza ve Pakistan Büyükelçisi Yousaf Junaid, Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan'la birlikte 2014'te Pakistan'ın Peşaver kentindeki Ordu Devlet Okulu'na (APS) yapılan terör saldırısında şehit olan okul çocukları ve personel için saygı duruşunda bulunmak üzere Ankara'daki APS Peşaver Şehitleri Anıtı'nı ziyaret etti. Büyükelçi Junaid, yaptıkları dayanışma ve terörizm nedeniyle kaybedilen değerli canların anısını canlı tutmaları nedeniyle Türklere teşekkür etti. Pakistan'ın en büyük zulmü APS Peşaver'e düzenlenen küstah ve şiddetli terör saldırısıyla yaşadığını belirten Junaid, o günden bu yana terörle mücadele kararlılıklarının daha da güçlendiğini, silahlı kuvvetlerinin teröre karşı başarılı operasyonlar yürüttüğünü kaydetti. Yasa dışı Hindistan işgali altındaki Jammu ve Keşmir'deki (IIOJK) duruma da değinen Junaid, IIOJK'da devam eden zulümler dikkate alınmadan terörizm tanımının eksik olduğunu belirtti. Keşmir konusundaki ilkeli duruşları ve Keşmir halkının devredilemez kendi kaderini tayin etme hakkına verdikleri destek için Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı ve halkına teşekkür etti. Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan da Türkiye'nin Pakistan'la güçlü dayanışmasını yineledi. Pakistan'daki terör saldırısını kınayan Özarslan, "Hiçbir şey bu kadar vahşi ve insanlık dışı bir eylemi haklı çıkaramayacak. Türkiye halkı, terörle mücadele başta olmak üzere hayatın her alanında Pakistanlı kardeşlerinin yanında olmaya devam edecek" dedi. Programın sonunda Pakistan Birleşik Kuvvet Komutanları Komitesi (CJCSC) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sahir Shamshad Mirza, Büyükelçi Yousaf Junaid, Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan ve diğer katılımcılar APS şehitleri anıtına çelenk koydu.

Reyhanlı'da 11 yıl önceki bombalı saldırılarda hayatını kaybedenler törenle anıldı Haber

Reyhanlı'da 11 yıl önceki bombalı saldırılarda hayatını kaybedenler törenle anıldı

Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs 2013 tarihinde 53 kişinin hayatını kaybettiği çok sayıda kişinin yaralandığı 2 ayrı bombalı terör saldırısının 11. yıl dönümü dolayısıyla anma programı düzenlendi. 11 Mayıs Şehitler Anıtı önünde ellerinde Türk bayrakları ve yakınlarının olduğu fotoğraflar bulunan grup; saygı duruşunda bulundu, İstiklal Marşı'nı okudu. Saldırılarda hayatını kaybedenlerin adının tek tek okunduğu anma etkinliğinde dualar da edildi. Programa Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk, Reyhanlı Kaymakamı Yasin Öztürk, Reyhanlı Belediye Başkanı Ahmet Salman Yumuşak ve vatandaşlar katıldı. "Vatan uğruna 53 şehit daha veririz" diyen Şehitler Derneği Başkanı Ahmet Tuna, "11 Mayıs Türkiye için en karanlık günden en aydınlık güne çıktığı gündür. 11 Mayıs'ın tek amacı var; ülkemizi kan gövdesine götürmek, kardeş kanı dökmek, vatanı bölmek ve bizi savaşa sokmak ama bunları başaramadılar. Biz 53 şehit verdik. Bu vatan uğruna bir 53 şehit daha veririz. Vatan ana, bayrak ve namus demektir. Biz bunlar için canımızı da veririz. Bugün Anneler Günü tam 11 yıl önce aynı gün 53 tane şehit verdik" dedi. Bu milletin hiçbir zaman birlik ve beraberliğinin bozulmayacağını dile getiren Reyhanlı Kaymakamı Yasin Öztürk ise, "Huzur ve refah içerisinde yaşayan Reyhanlı'mızda huzursuzluk istenmesinin, ülkemizde kargaşa, kaos oluşturarak yıpratılma düşüncesinin yıl dönümüdür. Bugün aynı zamanda bu milletin hiçbir zaman birlik ve beraberliğinin bozulmayacağının da bir göstergesidir. Bu vesileyle şehit ailelerimize başsağlığı diliyorum" şeklinde konuştu. Patlamada hayatını kaybeden 11 kişinin birinci dereceden yakını olduğunu söyleyen Reyhanlı Belediye Başkanı Ahmet Salman Yumuşak ise, "53 şehidimizin mekanları cennet olsun. Ruhları şad olsun. Bunların 11 tanesi benim birinci dereceden akrabam, hepsi de benim yakınım ve kardeşim. 1 kişiyi buraya ben bırakmıştım. Mekanları cennet olsun" dedi. Her sene aynı acıyı yaşadıklarını ifade eden Hatice Erboz da, "11 Mayıs patlamasında ablamı ve kızımı kaybettim. Acımız ilk günkü gibi taze Reyhanlı olarak bu katliamın yıl dönümünde unutulmadığımızı görmek güzel. Bütün annelerin adına söylüyorum bu bizim için acı bir olay içimiz ilk günkü gibi yanmaktadır. Bizim için Anneler Günü bitti. Her sene aynı acıyı aynı günü yaşıyoruz. 11 yıl önce bugün bu patlama gerçekleşti. Hala aynı acıyı yaşıyoruz" ifadelerini kullandı. "Benim için anneler günü yok ben o gün oğlumu toprağa verdim" diyen Medine Erdemci ise, "11 Mayıs'ta şehit olan Halil Erdemci'nin annesiyim. Patlamada 1 oğlumu kaybettim diğeri yaralı çıktı. 6 aylık yavrusu arkasında yetim kaldı. O gün dünyamız başımıza yıkıldı. Bize mahşeri yaşattılar. Evladımın kara haberini aldım. İkinci günü Anneler Günü'nde ben evladımı toprağa verdim. O günden beri Anneler Günü'nü kutlamıyorum" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.