SON DAKİKA

#Terör

İLKHABER-Gazetesi - Terör haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Terör haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ekrem İmamoğlu: Vatan sevgisi konusunda kimseyle yarışmam Haber

Ekrem İmamoğlu: Vatan sevgisi konusunda kimseyle yarışmam

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ve Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik yürütülen soruşturma kapsamında İmamoğlu'nun terör suçlamasına karşı verdiği ifade ortaya çıktı. Kendisine yöneltilen "kent uzlaşısı ne anlama gelmektedir?" sorusuna İmamoğlu, "Kent Uzlaşısı ifadesinin DEM Parti söylemi olduğunu biliyorum. Terör örgütleri ve bağlantılı bir kısım terör örgütü üyelerinin ne isimlerini ne söylemlerini biliyorum, ne de takip ettim öyle bir merakım da yoktur" şeklinde cevap verdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik yürütülen soruşturma kapsamında İmamoğlu'nun terör suçlamasına karşı verdiği ifade ortaya çıktı. "Bana göre milletini vatanını ve bayrağını benden çok seven yoktur" İmamoğlu, "Terör örgütleri içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren akrabanız veya yakınınız var mı?" sorusu üzerine, "Türkiye Cumhuriyet Devleti ve milleti aşığı bir kişiyim. Öyle bir ailede doğdum büyüdüm ben hiç kimse ile vatan sevgisi konusunda yarışmam. Çünkü her vatandaşı vatansever olarak kabul ederim. Ama bana göre milletini vatanını ve bayrağını benden çok seven yoktur. Bu sorunun ahlaksız ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum" dedi. İmamoğlu'na ifadesi esnasında PKK/KCK terör örgütünün üst düzey yöneticilerinden olan Duran Kalkan isimli örgüt mensubunun terör örgütüne müzahir yayın yapan medya haber ajansı üzerinden 19 Mart 2024 tarihli yapmış olduğu açıklamalarda, "Özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak bu seçimlerde de gereken yapılacak yani işte yurtsever olanlar özgürlük mücadelemizin yurtseveri taraftarı olanlar tabi yani kendi yöneticilerini seçecekler. HBDH (Halkların Birleşik Devrim Hareketi) iş 12 Mart'ta 2016'da kuruluşunu ittifakını ilan etti şekillenmesini 9. yılına girdi. 8 yıl boyunca önemli bir mücadele yürüttü bir yandan siyasi ortamı etkilemeye çalıştı ama diğer yandan antifaşist mücadeleye öncülük etti silahlı direnişten sokak eylemlerine, mitinglere, demokratik siyasi mücadele kadar her alanda etkili oldu aslında. Mevcut durumda işte yerel seçimler var çeşitli biçimlerde seçimi bir mücadele işte antifaşist mücadele yöntemine dönüştürmek gerekli ama bu sadece antifaşist mücadelenin AKP, MHP faşizmine karşı mücadelenin bir biçimi ondan farklı ondan önde gelen mücadele biçimleri de uyguluyor HBDH yani seçimden de yararlanacak ama mücadelesini sürdürecek sürdürüyor" şeklindeki beyanlar aktarıldı. Ardından terör örgütü güdümünde yayın yapan "ANF NEWS" isimli haber portalında PKK/KCK terör örgütünün üst düzey yöneticilerinden olan BESE HOZAT (A/K) isimli örgüt mensubu şahsın "Şu anda bu devletin, bu iktidarın bütün amacı, hedefi Kürt soykırım politikalarını sonuca götürmektir. O yüzden her yerde soykırım saldırısı yürütüyor ve bunu devam ettirecek. Israrla bunu devam ettirecek. Bu iktidar inkar-imha politikalarından vazgeçmedikçe, bu soykırım politikalarından vazgeçmedikçe bu kayyum politikası son bulmaz, devam eder... Giderek diğer belediyelere kayyum atayacaklar. Türkiye'de giderek işte İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atayacak. Giderek işte kent uzlaşmasının geliştiği her yere dönüp bu politikayı geliştirecek" şeklinde açıklamalarda bulunduğu da belirtildi. 11 Şubat 2025'te PKK/KCK terör örgütü güdümünde faaliyet gösteren ve internet üzerinden yayın yapan medya haber isimli ajansta açıklamalarda bulunan Yıldırım Kaya isimli şahsın "Şimdi kendisi Milliyetçi Hareket Partisi ile HÜDA PAR ile ittifak yaparak seçimlere girdi kaybetti e şimdi Cumhuriyet Halk Partisi ile DEM, HDK ittifak yaparak İstanbul'da çok açık bir şekilde açık ara seçimleri kazandı şimdi İstanbul'u kaybetmek Türkiye'yi kaybetmek anlamına geldiği için kent uzlaşısı olmasaydı biz İstanbul'u kazanabilirdik varsayımı üzerinden hareket ediyor" şeklinde açıklamalar yaptığı da ifade edildi. İmamoğlu'na "Yukarıda izah edilen hususlar kapsamında kent uzlaşısı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmıştır. Size yukarıda açıklanan 'kent uzlaşısı' ne anlama gelmektedir? Ne zaman ne amaçla kuruldu? konu hakkında detaylı ifadenizi veriniz" şeklinde soru soruldu. "Hiçbir ilgim yok" Ekrem İmamoğlu, "Ben 2018 Aralık ayında İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı adayı olarak Millet İttifakı tarafından ilan edildim. O dönemde İstanbul'da Milleti ittifatkını temsil eden CHP ve İYİ Parti genel başkanlarından da izin alarak ‘Millet İttifakı adayıyım bunu elbette söyleyeceğim ama müsaadenizle ben buradan İstanbul ittifakı adayı olduğumu ifade etmek isterim. Bu anlayış ile biz ileride bütün ülkemize Türkiye İttifakını temsil etmemiz gerekir' dedim. ‘Kent Uzlaşısı' ifadesinin DEM Parti söylemi olduğunu biliyorum. Yukarıda ismi geçen terör örgütleri ve bağlantılı bir kısım terör örgütü üyelerinin ne isimlerini ne söylemlerini biliyorum, ne de takip ettim öyle bir merakım da yoktur" şeklinde cevap verdi. Ekrem İmamoğlu'na "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca PKK/KCK terör örgütünün metropol illerde karar alıcı mekanizmalarda yer almasını ve bu şekilde etkinliğinin arttırılmasını sağlama amacıyla yukarıda izahı edilen 'kent uzlaşısı' kapsamında İstanbul ilçe belediye ve büyükşehir belediye meclis üyelikleri ile belediye başkan yardımcılarından 18 şahsın UYAP verilerine göre terör kayıtlarının olduğu, yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında yapılan yazışmalarda bahse konu 18 şahsın 2024 yerel seçimlerinden yaklaşık bir ay öncesinden Halkların Eşitlik Ve Demokrasi Partisinden Cumhuriyet Halk Partisine üye olarak geçtiklerinin anlaşıldığı bu şahısların anılan kontenjan kapsamında karar alıcı mekanizmalarda yer almasının sağlandığı bahisle bu şahısların meclis üyesi olarak gösterilmesi kim veya kimler tarafından sağlandı siz bu şahısların terör örgütü ile iltisaklı olduğu yönünde herhangi bir bilgiye sahip miydiniz konu hakkında detaylı ifadenizi veriniz ?" şeklinde soru soruldu. Ekrem İmamoğlu ifadesinde, "Bir önceki soruda cevapladığım gibi YSK'ya bildirilen listelerde bu isimler bulunmasına rağmen YSK'nın bu tespiti yapmayıp daha sonra bu soruşturma süreçlerinin başlatılmasını kasıtlı bir yargı üzerinden siyasi müdahale olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Beni ilgilendiren kısmı ile CHP İstanbul ve Türkiye'nin muhtelif şehirlerinde Türkiye'nin hukuken yasal olan siyasi partilerinde geçmişte üye olmuş birçok ismi Türkiye ittifakı kavramı ile listelerinde göstermiş olduğu gerçeğidir. 39 ilçede yaklaşık bin 500'e yakın meclis üyesinin kim olduğu ya da kimlerle iltisaklı olduğu meselelerini bilemem" cevabını verdi. Ekrem İmamoğlu'na incelenen HTS kayıtlarına göre kendisine ait 2 ayrı telefon numarasından 252 ve 138 kere terör suçlarından adli idari işlem kaydı bulunan şahıs ile irtibatı olduğu söylenerek "sebebini açıklar mısınız?" diye soruldu. İmamoğlu, "Bahsi geçen telefon numaraları bana ya da şirketime kayıtlı olan telefonlardan ikisi olmakla birlikte bu telefonlar ağırlıklı olarak yakın çalışma arkadaşlarım tarafından kullanılıyor ve notlar alınır. Günlük telefon akışlarımın çok yoğun olduğu bir gerçektir. Bahsi geçen yaklaşık 2 bin 500 gün içerisinde görüşüldüğü ya da irtibat kurulduğu iddia edilen 252+138 şahıs kavramının anlamsız, geçersiz ve sorulmasının dahi kasıtlı olduğunu düşündüğüm bir boyuttadır. Bahsi geçen zaman dilimi içerisinde 3 yerel seçim ve bir de genel seçim yaşanmış, Türkiye'nin gündemde bir siyasi kişiliği olarak bazen sadece 1 günde gelen yüzlerce aramanın içerisinde kum tanesi gibi kalır. İlave olarak ifade etmeliyim ki bu soruyu sorun savcılara tavsiyem odur ki bu kadar terörle iltisaklı olan kimselerin belli olduğu bir detaya sahipseler Türkiye'de ki GSM operatör firmalara bir uyarıda bulunarak bu kişiler birini aradığında ‘terör örgütü üyesi sizi arıyor' şeklinde bir sinyalin verilmesi isabetli olacaktır. Yine ifade edeyim ki bu kadar önemli siyasi bir kişiliği bu kadar sayıda terör örgütü üyesi aradıysa çok kereler bir kısım terör örgütü tarafından ölüm tehdidi dahil almış bir kişi olarak beni uyarmamaları ve beklemeleri bu soruşturma kapsamında dile getirmelerini kasıtlı hatta bir pusu stratejisi olarak görmekte ve bu beyan üzerinden ilgili kurum ve kuruluşlar kimler ise haklarında suç duyurusunda bulunacağımı da beyan etmek isterim" şeklinde cevap verdi. "Kent Uzlaşısı" ifadesinin DEM parti söylemi olduğunu açıkladı Ekrem İmamoğlu'na Kent Uzlaşısı kapsamında PKK adına İmamoğlu ve İBB yöneticileri ile buluştuğu ve telefon görüşmesi yaptığı iddia edilen eski HDP Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış ile arasında geçen 2 telefon görüşmesi ve birçok kez ortak baz olmasına ilişkin soru soruldu. Ekrem İmamoğlu, "Bu şahısla irtibat kurma amacınız nedir" ve "Azad Barış ile yüz yüze görüştünüz mü, görüştüyseniz ne amaçla bir araya geldiniz?" sorusuna, "Azad Barış isimli şahsı tanıyorum. Azad Barış'la irtibat kurduğum yaklaşık 7 yıl içerisinde sohbet ya da toplantıların hemen hemen tamamında DEM Parti'li bir kısım milletvekillerinin de olduğu buluşmalar yaptım. Azad Bey bu toplantıların tümünde tam eğitimini bilmemekle beraber sosyolog, siyaset bilimci ve toplumsal, siyasi araştırmalar yapan bir kurumu üzerinden değerlendirmeler yapmak ve siyasi açılımlarını paylaşmak adına DEM Parti'li milletvekilleri ile gelerek bizim de masamızda bulunan bazı arkadaşlarımızla birlikte siyasi değerlendirmelerini dinlediğimiz muhtelif toplantılar yaptık. Bu toplantıların çerçevesi ağırlıklı tarihlerde de belirtildiği gibi yerel seçim süreçleri ile ilgilidir. Ayrıca farklı zaman dilimlerinde de farklı gündemlerle başta genel seçim dönemi olmak üzere değerlendirmeler yapılmıştır. Karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunulmuştur. Benzer siyasi periyotlarda başka siyesi partiler ve onlara ağırlıklı hizmet eden düşünce kuruluşu, siyasi analiz kurumları ve uzmanlar ile çok farklı buluşmaları yapmış bir kişiyim. Azad Barış ile olan ilişkilim bu çerçevededir. HTS ve baz kayıtlarının birlikte alınması bu toplantılarla ilgili sayıyı temsil etmemektedir. Zira bahsi geçen bir kısım adreslerde aynı anda birçok siyasi toplantıları yapmış olduğumuz için ben başka katılımcılarla adresin başka bir bölümünde toplantı halinde olabilirim" şeklinde cevap verdi.

Bahçeli’den sert mesaj: PKK derhal silahlarını teslim etmeli Haber

Bahçeli’den sert mesaj: PKK derhal silahlarını teslim etmeli

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "PKK terör örgütü ve iltisaklı gruplar derhal ve ön şartsız silah bırakmalı, hatta kanlı silahlarını Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim etmelidir" dedi.Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Terörsüz Türkiye’ kapsamında açıklamalarda bulundu. Bahçeli, Terörsüz Türkiye hedefi, tarihin ve coğrafyanın huzurla mühürlenmesi, umutla müjdelenmesi, barış ve kardeşlik ruhuyla mücehhez hale geldiğine dikkat çekti. "Terörsüz Türkiye hedefi ilerleyecek" On yıllardır milletin başına musallat olan kanlı musibetin nihayet sonunun göründüğünü belirten Bahçeli, "Sosyal, siyasal, ekonomik, güvenlik, toplumsal maliyeti ile birlikte insani ve vicdani kayıp ve mağduriyetleri yüksek seviyelere tırmanan silahlı şiddet ve ihanet dönemi kapanmak üzeredir. Kaldı ki başka bir seçenek veya ileri sürülebilecek bir mazeretten bahsedilemeyeceği gibi bölücü terörü haklı gösterebilecek hiçbir anlayış ya da amaçtan söz açılamayacaktır" dedi. Siyaset ve demokrasi hayatına düşen terör gölgesine artık sabır ve tahammül göstermek mümkün olmadığını ifade eden Bahçeli, "Türk milleti harici ve dahili odakların baskı ve dayatmalarına göz yummayacak, risk ve tehditlerin daralan markajına sıkışıp kalmayacaktır. Terörle demokrasi, silahla siyaset, kaosla huzur, bölünmeyle birlik ve beraberlik arasında güvenli bir liman, ara bir istasyon yoktur" açıklamalarında bulundu. "PKK terör örgütü derhal silahlarını teslim etmeli" Milletin makus ve menhus talihini yenmek için kutlu irade ve inancıyla devre olduğunu bildiren Bahçeli, "Geride kalan 41 yıllık terör ve bölücülük enkazı el birliğiyle, ortak aklın imkânlarıyla, elbette samimi, sahici, sabırlı, hasbi ve güven veren hamlelerle kaldırılacaktır. Terörün kanlı izleri silinmekle birlikte tortu ve kalıntıları da tamamıyla kazınıp atılacaktır. Herhangi bir yol kazasının yaşanmaması, yanlış anlamaların tezahür etmemesi, hassasiyet yönü ziyadesiyle fazla olan iyimser gelişmelerin sekteye uğramaması/uğratılmaması konusunda son derece dikkat, sorumluluk, özen ve uyanıklık gerekmektedir. Önümüzde ihmali ve ihlali düşünülemeyecek altın bir fırsat bulunmaktadır. Bu fırsat aynı zamanda vehimlere kapılmadan müşterek fehim, fecir ve ferasetle tedarik ve temin edilmelidir" dedi. DEM Parti’nin sağduyulu, soğukkanlı, sıcak mesajlarının yanı sıra tutarlı ve istikrarlı adımlarını muhafaza gayreti sonucunda Türkiye partisi olmasının önü açılacağını vurgulayan Bahçeli, "27 Şubat İmralı çağrısı PKK terör örgütüyle birlikte diğer bütün uzantı ve grupları açıkça bağlamaktadır. YPG’nin ve buna benzer terörist oluşumların anılan çağrıdan muaf ve istisna olduklarını iddia etmeleri, çatlak ses çıkaranların bu mesnetsiz görüşü bir plan dahilinde paylaşmaları örgütsel ve kurucu önderliğin doğasıyla tamamıyla çelişkilidir. Terör örgütünü kuran feshini istemiştir. Bunun dışında zamana oynamak, ortamı bulandırmak, süregelen pozitif gündemi tahrip ve tahrik edici nitelikte top çevirmek, siyasi ve hukuki düzenleme taleplerini yoğunlaştırmak aymazlıktır. Bilhassa melezleşmiş bir millet yapısını dikte etmenin peşine düşenler, yürürlükteki Anayasa’da ifadesini bulan Türk vatandaşlığı tanımını pervasızca ve peşin hükümlerle tartışmaya açanlar terörsüz Türkiye seferberliğini kesintiye uğratmanın düşünü kuran tatlı su kurnazlarıdır. Gerçekçi ve geniş bir temelde mezkûr seferberliğin sonuca ulaşması halinde kazanması kaçınılmaz olan, bununla kalmayıp ortaya çıkacak muazzam barış ve bahtiyarlık vasatından dolayı göğsü kabarması kesin görülen elbette ortak kader paydasında buluşan herkestir. Bizim nazarımızda herkes Türkiye’dir, milletin tamamıdır. Maşeri vicdan terörün kalıcı ve köklü şekilde bitişinden veya bitirilmesinden kesinkes yanadır. Bu gayenin en kısa sürede ifa ve icrasında en küçük görüş ayrılığı yoktur" dedi. "Terörle mücadelede sonuç almak için zaman daralıyor" Zaman ve zeminin konjoktürel gelgitlerinden yararlanarak söz konusu ağır sorunun uzamasına, savsaklanmasına, hatta sabote edilip aykırı ve çarpık seslerin çıkmasına hizmet edenlerin hesabını veremeyecekleri vebal altında olduğunu aktaran Bahçeli şu ifadeleri kullandı: "Türkiye’miz siyasi mutabakat ve toplumsal dayanışmayla terörsüz bir geleceği inşa ve ihya amacındadır. Hiç şüphe yoktur ki terör, büyük ve kahredici bir insanlık suçudur. Terör, insani miras ve emanetlerin hiçe sayılmasıdır. Türk milleti terörle yaşamaya ne mahkûm, ne mecbur, ne de müstahaktır. PKK terör örgütü ve iltisaklı gruplar derhal ve ön şartsız silah bırakmalı, hatta kanlı silahlarını Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim etmelidir. Ateşkes açıklaması doğru, dengeli ve isabetli bir açıklama değildir. Çünkü ateşkes rejiminden bahsetmek için eşit ve egemen güçlerin karşılıklı münasebet ve mücadelesine sahne olan ahlaki, mantiki, meşru ve hukuki bir ortamın varlığı asla yoktur. Bunun tam tersine olacak şekilde, yapılacak her teklif, söylenecek her söz tek taraflı bir oyalanmadır ve beyhudedir. Küresel siyaset ve stratejik ilişkilerin pek çok sarsıcı gelişmeye gebe olduğu bir dönemde terör örgütünün bütün uzantı ve bağlantılarıyla silah bırakması ikamesi olmayan bir gerekliliktir. Jeopolitik kırılmaların tehlikeli şekilde vasat bulduğu bugünkü dünya tablosunda milli birlik ve dayanışma ruhunun işlerliğine ve işlevselliğine ileri düzeyde ihtiyaç vardır." Bölücü terör örgütü, kurucu önderliğin 27 Şubat çağrısına müzahir hareket edip hiçbir şart ileri sürmeksizin silahla yollarını ayırmalı ve örgütsel varlığını sona erdirmesi gerektiğini belirten Bahçeli, "Bunun dışında hiçbir tasarruf, tahayyül ve tehir çabası masum ve makul kabul edilmeyecektir. Anayasa’da amir hüküm olan Türk vatandaşlığı tanımı etrafında gittikçe somutlaşan, sürekli irtifa kazanan tehlikeli ve tedirgin edici tartışmaların ifade ve düşünce hürriyetinden daha çok yıkıcı ve zehirleyici fonksiyonu vardır ve bu art niyetli keşmekeşin süratle sonlandırılması samimi beklentimizdir. Bölgesel nitelikli kaos dinamikleri son derece etkin ve faaldir" ifadelerine yer verdi. "Türk ve Türkiye Yüzyılı huzur ve barışın yüzyılıdır" Suriye’nin Lazkiye ve Tartus kentlerinde yaşanan kaygı veren çatışmaların yaygınlık emaresi gösterdiğini belirten Bahçeli, "Dış bağlantılı etnik ve mezhebi provokasyonların bir yanda ülkemiz diğer yanda komşu ülkeler aleyhine kapsamlı olarak sipariş edildiği anlaşılmaktadır. Derin ve denetimsiz bir bunalım kapanına şuursuz ve fütursuz zihniyetler tarafından sürüklenmek istenen küresel ve bölgesel müesses mimari her türlü kriz ve kargaşaya açık haldedir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında tecelli eden hâkim ve havi uluslararası sistem ölümcül darbelerle tasfiyenin eşiğindedir. Buna karşılık adalet, eşitlik, hakkaniyet ve haysiyet esaslarına saygılı bir dünyanın tesis edilip edilmeyeceği, siyasi ve stratejik yol haritasının ne zaman belirleneceği, demokrasi ve hukuk alanında görülen kontrolsüz dağınıklığın ve dağılmanın nasıl toparlanacağı her insanı, her milleti, her ülkeyi yakından ilgilendiren ortak bir sancıdır" açıklamalarında bulundu. İç huzur ve barış ortamını kardeşlik kültürüyle pekiştirmiş, milli onurla perçinlemiş Türkiye’nin gücüne güç katacağı, küresel ve bölgesel tehditlere karşı munzam ve mütemadi direniş göstereceğinin kuşkusuz olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Türk ve Türkiye Yüzyılı, huzur ve barışın yüzyılıdır. Türk ve Türkiye Yüzyılı, dünya sallanırken milli güvencenin yüzyılı, bin yıllık kardeşlik hukukunun yüz akı, doğudan batıya, kuzeyden güneye muazzez milletimizin gönül akını ve gövde gösterisidir. Bu nedenle İmralı tarafından 27 Şubat 2025 tarihinde yapılan tarihi çağrıya PKK’yla birlikte diğer uzantı ve iltisak halindeki örgütlerin riayet ve bağlılığı mecburidir. Terörsüz Türkiye amacı derhal gerçekleşmeli, terör hayatımızdan sökülüp atılmalıdır. Aksi halde elinde kanunsuz silah taşıyan kim olursa olsun bedelini en ağır şekilde ödeyecektir" dedi.

İzmir merkezli 11 ilde DHKP-C operasyonu: Aralarında öğretmenlerin olduğu 30 şüpheli gözaltına alındı Haber

İzmir merkezli 11 ilde DHKP-C operasyonu: Aralarında öğretmenlerin olduğu 30 şüpheli gözaltına alındı

İzmir merkezli 11 ilde gerçekleştirilen terör operasyonunda, DHKP-C terör örgütünün finansmanını engellemeye yönelik yapılan çalışmalarda 30 şüpheli gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında kamuda aktif olarak görev yapan 12 öğretmen ile 1 kamu görevlisinin de bulunduğu bildirildi. İzmir İl Jandarma Komutanlığı'nın Koordinasyonunda Başlatılan Operasyon İzmir İl Jandarma Komutanlığı Terörle Mücadele (TEM) ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ekiplerinin, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) desteğiyle düzenlediği operasyon, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma çerçevesinde gerçekleştirildi. Operasyonun, DHKP-C terör örgütünün finansman faaliyetlerini engellemeyi amaçladığı öğrenildi. Sabah saat 06:40 sıralarında belirlenen adreslere eş zamanlı baskınlar yapıldı. İzmir merkezli operasyon, 11 ilde eş zamanlı olarak düzenlendi ve 30 şüpheli yakalandı. Öğretmen ve Kamu Görevlilerinin de Aralarında Olduğu Şüpheliler Gözaltına Alındı Operasyon kapsamında gözaltına alınan şüpheliler arasında, kamu sektöründe görev yapan 12 öğretmen ile 1 kamu görevlisinin bulunduğu belirtildi. Jandarmadaki işlemleri süren şüphelilerin, DHKP-C terör örgütüyle ilişkili olduğu ve finansman sağlama faaliyetlerine katıldıkları iddia ediliyor. İşlemler Devam Ediyor, 5 Şüpheli İçin Çalışmalar Sürüyor Yakalanan şüphelilerle ilgili jandarmadaki işlemler devam ederken, haklarında gözaltı kararı bulunan 5 şüpheliyi daha yakalamak amacıyla çalışmaların sürdüğü bildirildi.

Türkiye'de tarihi dönüm noktası: İmralı'dan çağrı! Haber

Türkiye'de tarihi dönüm noktası: İmralı'dan çağrı!

Türkiye, terörle mücadelede önemli bir dönüm noktasına geldi. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “İmralı” çağrısı ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda atılan adımlar, sürecin kritik aşamasına gelindi. DEM Parti heyeti, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile üçüncü görüşmesini gerçekleştirdi. Öcalan’ın mesajları, kamuoyuna canlı yayında duyuruluyor. Öcalan'dan Tarihi Çağrı: PKK Kendini Lağvetmeli! Bugün Türkiye'nin gündemini sarsan tarihi bir gelişme yaşandı. DEM Parti heyeti, terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan ile üçüncü kez görüşerek, merakla beklenen açıklamaları kamuoyuna sundu. Öcalan, silahların bırakılması ve PKK'nın feshedilmesi gerektiğine dair çağrısını yaptı. Bu önemli açıklamanın öncesinde DEM Parti milletvekili Sırrı Süreyya Önder de barış sürecine katkı sağlayan aydınlara ve hayatını kaybeden gençlere saygılarını sundu. Öcalan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: "Tüm gruplar silahları bırakmalı, PKK kendini lağvetmeli." Öcalan, PKK'nın ve diğer grupların silah bırakması gerektiğini vurguladı. "Silah bırakma çağrısı yapıyorum. Bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum." ifadelerini kullandı. Kürt-Türk ilişkileri ve tarihten dersler: Öcalan, Türkler ve Kürtlerin yüzyıllardır birlikte varlıklarını sürdürdüğünü belirterek, Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarının bu kardeşlik ruhuna zarar verdiğini ifade etti. Kapitalist modernitenin tarihsel ittifakı parçalama çabalarına da dikkat çekti. Öcalan, PKK’nın ömrünü tamamladığını belirtti: Öcalan, PKK’nin geçmişteki strateji ve taktiklerinin artık geçerliliğini yitirdiğini belirterek, bu örgütün feshedilmesi gerektiğini açıkladı. Süreç Nasıl Başladı? Sürecin başlangıcında, 1 Ekim 2024’te MHP lideri Devlet Bahçeli'nin yaptığı tarihi açıklamalarla, terörle mücadelede yeni bir dönemin kapıları aralanmıştı. Bahçeli, "Teröristbaşının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de konuşsun" diyerek, Öcalan’ın terörün bittiğini ilan etmesi çağrısında bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sürece verdiği destekle birlikte DEM Parti ve İmralı görüşmeleri başladı. Öcalan’la Görüşmelerin Perdesi: İlk Görüşme 28 Aralık’ta Başladı: DEM Parti heyeti, 28 Aralık’ta İmralı’yu ziyaret ederek Öcalan ile ilk görüşmesini gerçekleştirdi. İkinci Görüşme 22 Ocak’ta Gerçekleşti: Ardından, 22 Ocak’ta ikinci görüşme yapıldı. Irak’a Ziyaret: 15-18 Şubat tarihlerinde Erbil ve Süleymaniye’ye yapılan ziyaretle, Öcalan’ın mesajları Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi temsilcilerine de iletildi. Bugün gerçekleşen üçüncü görüşme, Türkiye’nin terörle mücadele tarihinde önemli bir adım olarak kaydedildi. Öcalan’ın açıklaması şöyle: Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur. Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır. Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır. Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir. Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanının ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.