SON DAKİKA

#tehdit

İLKHABER-Gazetesi - tehdit haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, tehdit haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İnegöl'de genç kızları tehdit eden şüpheli tutuklandı Haber

İnegöl'de genç kızları tehdit eden şüpheli tutuklandı

Bursa'nın İnegöl ilçesinde, 29 yaşındaki Hasan S., iki genç kızı tehdit ettiği iddiasıyla tutuklandı. Şüphelinin, sosyal medya üzerinden "Bu kızın organlarını yakmayı düşünüyorum, sonra satacağım" mesajı göndermesi büyük yankı uyandırdı. GENÇ KIZLARA KAN DONDURAN MESAJLAR ATTI İnegöl'de, Hasan S. adlı 29 yaşındaki bir şahıs, kız arkadaşı Sümeyye K. (26) ile ablası Hülya K. (28) hakkında tehditler savurduğu iddiasıyla tutuklandı. İddialara göre, Hasan S., Sümeyye K.'nin evinin kapısına kalaşnikof marka silah ile gelerek tehditte bulundu. Olayın ardından şüpheli, sosyal medya üzerinden Hülya K.'ye "Bu kızın organlarını yakmayı düşünüyorum, sonra satacağım" şeklinde mesaj attı. Hülya K., gelen tehdit mesajını kız kardeşine ilettikten sonra, her iki kadın da durumu polise bildirdi. Ekipler, olayın ardından Hasan S.'yi kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. Sosyal medyaya yansıyan mesajlar ise dehşet vericiydi. Sümeyye K., yaşadığı korku dolu anları şu sözlerle dile getirdi: "Kaçmaya çalışırken kolumu ısırdı. Peşimde geziyor. Keleşle kapıma geldi." Şüphelinin, "Bu kızın organlarını yakmayı düşünüyorum" ifadeleri de toplumda büyük tepki topladı. Hasan S., polis sorgusunda "Ben o mesajları atmadım. Suçlamayı kabul etmiyorum" diyerek kendini savunsa da, mahkeme, suçlamalar karşısında şüpheliyi tutuklayarak cezaevine gönderdi.

Atikaslan: Oya Tekin’e yönelik kullanmış olduğu tehdit dilini şiddetle kınıyoruz Haber

Atikaslan: Oya Tekin’e yönelik kullanmış olduğu tehdit dilini şiddetle kınıyoruz

Cumhuriyet Halk Partisi Seyhan İlçe Başkanı Ramazan Atikaslan, 05.08.2024 tarihinde gerçekleşen Seyhan Belediyesi Meclis oturumunda Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin’e yönelik MHP’li bir meclis üyesinin tehdit dilini kullanmasını şiddetle kınadı. Atikaslan, "Bu tehdit dilini kabul etmiyoruz. Ülkü Ocaklarının tehdit unsuru olarak kullanılmaya çalışılması, 1980 öncesi alışkanlıkların devam ettiğini gösteriyor. Bizler, hoşgörü dilini kullanarak, kentimize hizmet etmeye devam edeceğiz ve Başkan Oya Tekin’in yanındayız" dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Seyhan İlçe Başkanı Ramazan Atikaslan 05.08.2024 tarihinde gerçekleşen Seyhan Belediyesi Meclis oturumda Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin’in MHP’li meclis üyesi tarafından tehdit edilmesine sert tepki gösterdi. Atikaslan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “05.08.2024 tarihinde gerçekleşen Seyhan Belediyesi Meclis oturumda Milliyetçi Hareket Partisi’ni temsil eden bir meclis üyesinin Seyhan’lı hemşerilerimizin takdiri ile, büyük bir farkla Adana’nın seçilmiş ilk kadın belediye başkanı olan Sn. Oya Tekin’e yönelik kullanmış olduğu tehdit dilini şiddetle kınıyoruz.” “Cumhuriyet Halk Partisi Seyhan İlçe Örgütü olarak bizler bu anlayışı asla kabul etmiyoruz” Ramazan Atikaslan; “Bir siyasi partinin gençlik yapısı olarak tanınan Ülkü Ocaklarının adının kullanılması ve Ülkü Ocaklarının bir korku ya da tehdit unsuru olarak gösterilmeye çalışılması, halkı kin ve nefrete sürükleyen, gençleri birbirine kırdırmayı hedefleyen 1980 öncesi alışkanlıkların bazı kişilerde devam ettiğini göstermektedir. Cumhuriyet Halk Partisi Seyhan İlçe Örgütü olarak bizler bu anlayışı asla kabul etmiyoruz” dedi. “Kentimizin hiçbir ferdini birbirinden ayırmadan halkımıza hizmet etmeye devam edeceğiz” Ramazan Atikaslan, “Bizler Cumhuriyet Halk Partisi örgütleri ve Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olarak tehdit dilini değil, hoşgörü dilini kullanmaya devam ederek kentimizin hiçbir ferdini birbirinden ayırmadan halkımıza hizmet etmeye devam edeceğiz.  Cumhuriyet Halk Partisi Seyhan İlçe ana kademe yönetimi, kadın kolları yönetimi ve gençlik kolları yönetimi olarak, Seyhan Belediye Başkanımız Sn. Oya Tekin’in yanındayız” diye ifade etti.

Kuşların cenneti Çukurova Deltası, tehdit altında Haber

Kuşların cenneti Çukurova Deltası, tehdit altında

Türkiye'nin en büyük ve biyolojik çeşitliliği en yüksek deltalarından biri olan Çukurova Deltası'nın, çevre kirliliği, sulak ve yaşam ortamlarının yok edilmesi, kimyasal ilaçlamalar ve aşırı avlanma gibi olumsuzluklardan dolayı büyük ölçüde etkilendiği bildirildi. Kuş türleri açısından önemli bir ülke konumunda olan Türkiye’nin Anadolu’daki en büyük deltası Çukurova Deltası, yılın her döneminde binlerce kuşa ev sahipliği yapıyor. Farklı coğrafi özelliklere sahip olması bakımından Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasındaki 4 önemli kuş yolundan ikisinin geçtiği Türkiye’nin ılıman iklimine sahip güneydeki Çukurova Deltası,  yerli, kış göçmeni, yaz göçmeni ve geçit yapan tüm kuş türleri için güvenli bir liman olmaktan her geçen gün uzaklaşıyor. Deltanın uluslararası öneme sahip sulak alanları olan Yumurtalık, Ağyatan, Akyatan ve Tuzla lagünleri, bir zamanlar binlerce kuş türüne ev sahipliği yaparken, günümüzde bu sayı hızla azalıyor. Turna, pelikan, yaban kazı gibi birçok kuş türünün neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiliyor. Çevreciler ve bilim insanları, deltadaki bu olumsuz gelişmelerin devam etmesi halinde, birçok kuş türünün yok olacağı ve bölgenin biyolojik çeşitliliğinin ciddi şekilde zarar göreceği konusunda uyarıyorlar. Özellikle tarım ilaçlarının aşırı kullanımı, sulak alanların kurutulması ve kaçak avlanmanın, deltadaki canlı yaşamı için en büyük tehditler arasında yer aldığı ifade ediliyor. "Yılın 12 ayı flamingo görülebilen bu doğa harikası alanı korumak zorundayız," diyen çevreciler, yetkililerden acil önlem alınmasını talep ediyor. Çukurova Deltası Çukurova Deltası, Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin Toros Dağları’ndan taşıdığı toprağın Akdeniz’i doldurmasıyla oluştu. Türkiye’nin en büyük deltaları arasında yer alan Çukurova Deltası, yaklaşık 110 kilometrelik kıyı şeridine sahip olmasıyla dikkati çekiyor. Çukurova Deltası, irili ufaklı birçok lagün (denizle bağlantısı olan göl) ile bunları çevreleyen tuzlu ve tatlı su bataklıkları, kumullar, kumul ormanları, nehir ağızları ve tarım alanları gibi farklı yaşama ortamlarının oluşturduğu sulak alanlar kompleksi olarak öne çıkıyor. Deltada yer alan Akyatan ve Yumurtalık lagünleri, Ramsar Sözleşmesi uyarınca koruma altında bulunuyor.

İsrail Savunma Bakanı'ndan "Hizbullah'la savaş durumunda Lübnan'ı taş devrine döndürürüz" tehdidi Haber

İsrail Savunma Bakanı'ndan "Hizbullah'la savaş durumunda Lübnan'ı taş devrine döndürürüz" tehdidi

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Hizbullah'la bir savaş durumunda ordunun Lübnan'ı "taş devrine" döndürme kapasitesine sahip olduğunu söyledi. İsrail devlet televizyonu KAN'ın haberine göre Gallant, ABD'nin başkenti Washington'da gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail ordusunun, Hizbullah'la herhangi bir savaş durumunda Lübnan'ı taş devrine döndürme kapasitesine sahip olduğunu" ifade etti. Gallant, Tel Aviv hükümetinin, İsrail-Lübnan sınırındaki duruma diplomatik bir çözüm bulmayı tercih ettiğini de sözlerine ekledi. The Washington Post'un haberine göre, Washington'da temaslarda bulunan Gallant liderliğindeki İsrail heyeti ile Amerikalı muhatapları, devam eden Gazze'de ateşkes ve esir takası müzakerelerinin yanı sıra İsrail'in Gazze'ye saldırılarının sona ermesinin ardından "ertesi gün" için olası senaryoları tartıştı. Liberman'dan Netanyahu hükümetine eleştiri Öte yandan İsrail'de muhalefetteki İsrail Evimiz Partisi lideri ve eski Savunma Bakanı Avigdor Liberman ise Binyamin Netanyahu hükümetinin performansını eleştirdi. Liberman yaptığı açıklamada, "Bu hükümetin güneyde (Gazze) de kuzeyde (Lübnan) de bir karar verip kazanamadığı, İsrail halkını güvenliğe kavuşturamadığı ve vatandaşlara güvenlik duygusunu yeniden kazandıramadığı açıktır." ifadelerini kullandı. Mavi Hat'ta gerginlik Gazze Şeridi'ne 7 Ekim'den bu yana saldırılarını sürdüren İsrail, kuzey sınırında da Lübnan Hizbullahı ile çatışıyor. İsrail ile Lübnan arasında "Mavi Hat" olarak tabir edilen sınır hattında son haftalarda gerginlik tırmanıyor. İsrail ordusu, 18 Haziran'da Lübnan'a yönelik olası bir saldırıya ilişkin "operasyonel planı" onayladığını duyurmuştu. İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz da 21 Haziran'da yaptığı açıklamada, Hizbullah'ın İsrail topraklarına ve vatandaşlarına yönelik saldırılarına izin verilemeyeceğini ve gerekli kararları yakında alacaklarını ifade etmişti.

Tarım ilaçları, yeraltı su kaynaklarını tehdit ediyor Haber

Tarım ilaçları, yeraltı su kaynaklarını tehdit ediyor

Tüm canlılar için hayati önem taşıyan, içme suyu ihtiyacının yanı sıra tarım, sanayi, enerji üretimi, turizm ve rekreasyon gibi birçok alanda kullanılan su kaynaklarının büyük risk altında olduğu, tarım ilaçlarının ise yeraltı su kaynaklarını tehdit ettiği belirtildi.  Dünyadaki tüm canlılar içim yaşamsal önem taşıyan su, birçok ekosistemin temelini oluşturuyor. İnsan vücudunun fonksiyonlarını yerine getirmesi için şart olan su, bitkilerin ve hayvanların hayatta kalması için de önem taşıyor. Dünyanın yüzde 71'ini kaplayan su, kuraklık ve çölleşme gibi problemlerle mücadelede önemli rol oynuyor. Su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı ise gelecek nesiller için hayati önem taşıyor.  Tarım, sanayi, enerji üretimi gibi birçok alanda kullanılan suyun önemine dikkat çekmek amacıyla her yıl 22 Mart tarihlerinde kutlanan Dünya Su Günü'nde de bu konuda farkındalık yaratacak önemli açıklamalarda bulunuluyor. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar da, Dünya Su Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, yeterli ve temiz suya erişim temel bir insan hakkı olduğunu söyledi. Dünyada 750 milyondan fazla insanın temiz içme suyundan yoksun ve temel ihtiyacını karşılayamaz durumda olduğunu ifade eden Tatar, şunları kaydetti: “Su kaynaklarımız büyük risk altında. Araştırmalar 2032 yılına kadar dünya nüfusunun yarısından fazlasının su anlamında kıtlık ile karşı karşıya kalınacağını gösteriyor. Su kullanımı büyük ölçüde azaltılmadığı takdirde 2040 yılına kadar şiddetli su yokluğu ile oluşacağı tahmin ediliyor. Tarımsal sulamanın da hala vahşice yapılması, hem toprağın değerli mineral içeriğinin hem de su kaynağının azalmasına sebep olmakta. Tarımda kullanılan ilaçlar ise sulama sonrasında yer altına süzülerek yer altı suyu için kirletici unsur olmakta. Kentleşme ve sanayileşmenin gelişmesi sonucunda ortaya çıkan atıklar yer altı su kaynaklarının diğer bir kirletici risk unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Sanayiden çıkan atık sularının derelere salınması, katı atıkların havza ve akifer beslenme sahalarına atılması ve buralarda depolanması, sonrasında meydana gelen yağışlar ile yer altı sularına kirletici olarak dönmesine sebep olmaktadır. Su krizini çözebilmemizin yolu, onu, kıtlık, kirlilik ve iklim krizi boyutlarıyla birlikte ele almak gerekmektedir.”

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.