TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#TBMM

İLKHABER-Gazetesi - TBMM haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, TBMM haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TBMM gergin anlar: CHP'li vekiller Ali Yerlikaya'nın geçisini engelledi! Haber

TBMM gergin anlar: CHP'li vekiller Ali Yerlikaya'nın geçisini engelledi!

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi görüşmeleri öncesi "kayyum" tartışması yaşandı. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında yapılan toplantıya, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da katıldı. Ancak, toplantı öncesinde AK Partili ve CHP'li milletvekilleri arasında yaşanan kayyum tartışması, gergin anların yaşanmasına sebep oldu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yaşanan tartışmalar nedeniyle salona güçlükle girebildi. Bakan Yerlikaya’nın salonu girmekte zorlanması üzerine CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’a tepki gösterdi. Muhalefet sıralarından ise Bakan Yerlikaya’ya tepki gösterilmesiyle gerginlik tırmandı. Tartışmaların büyümesi üzerine Komisyon Başkanı Mehmet Muş, oturuma saat 10.30’a kadar ara verdi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya: "Terörle siyaset yan yana gelemez" Yerlikaya, “Tüm belediyeler içerisinde soruşturma, kovuşturma, tutuklama vesaire, bu aşamalarla ilgili biz belediye başkanlarının terörle yandaş olamadığını, olmaması gerektiğini her fırsatta söyledik. Bizim demokrasimiz korunaksız değil. Bin yıldan beri burada yaşıyoruz. Birinci asrını tamamladığımız Cumhuriyetimizin ikinci asrına girdik. İçişlerimizin bütçesiyle ilgili sizlerin onayına geldik. Eleştiri olmadan demokrasi olmaz, bunun da bilincindeyiz. Fakat bunu birbirimize gıybet, iftira borcunun önüne geçmesine müsaade edebilir miyiz? Bu demokrasimizin seviyesini korumamız lazım” dedi. 40 yıldan beri terörle mücadele edildiğini hatırlatan Bakan Yerlikaya, “Kayyumla ilgili Anayasa’nın 127’inci maddesi, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 2016 tarihinde çıkan 45 ve 46’ıncı maddesi var. Kardeşliğimizin üzerine pusu kuran hain alçak terör örgütü var, bunlarla mücadele ediyoruz. Halkın oyuyla seçilmiş, mahalli müşterek ihtiyaçlar için getirilmiş belediye başkanlarının bizim için anlamı şehir eminidir, her şeyin emanet edildiği insandır. Terörle siyaset yan yana gelebilir mi? Gelemez” diye konuştu.

Bakan Şimşek: Türk vergi hukukunda, hiçbir bakanın veya idarenin, vergi borcunu silme yetkisi yok Haber

Bakan Şimşek: Türk vergi hukukunda, hiçbir bakanın veya idarenin, vergi borcunu silme yetkisi yok

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Asgari ücretin, komisyon tarafından belirlendiğini anımsatan Şimşek, "Bu aşamada değerlendirmede bulunmam doğru olmaz. Gönül ister ki katma değeri yüksek ürünler üretelim, verimliliğimiz, teknolojik boyutu çok yüksek olsun ve asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun. Biz oraya ulaşmak için zaten yapısal reform gündeminde en büyük başlığı AR-GE'ye, teknolojik, yeşil ve dijital dönüşüme ayırdık." diye konuştu. Şimşek, en düşük memur maaşının son 22 yılda reel olarak yüzde 238 arttığına, dolar bazında 238 dolardan 1139 dolara çıktığına dikkati çekerek en düşük emekli maaşının reel yüzde 543, dolar bazında yüzde 812 yükseldiğini belirtti. Asgari ücretin reel yüzde 212, dolar bazında yüzde 343 arttığının altını çizen Şimşek, "Çalışanlarımızı hiçbir şekilde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Geçen sene asgari ücret yüzde 107,5 arttı. Geçen sene enflasyon neydi? Yüzde 65. Bu sene enflasyon yüzde 44'e revize edildi, yüzde 49 vermişiz." değerlendirmesinde bulundu. Vergi harcamalarıyla ilgili sorulara yanıt veren Şimşek, bu harcamaların 853 milyar lirasının asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından kaynaklandığına işaret etti. Şimşek, "Asgari ücrete vergi mi getirelim? Siz onu mu istiyorsunuz? Yatırımları teşvik etmeyelim mi? Engelli, yaşlı, emekli, şehit, dul ve yetimler için 259,2 milyar liralık vergiden vazgeçmişiz. AR-GE, yenilik, tasarım faaliyetlerinin teşvik edilmesi 147,3 milyar lira. 'Sermaye için 3 trilyon liradan vazgeçtiniz' diyor. Neresi sermaye bunun?" ifadelerini kullandı. "Zengini vergilendiriyoruz" Şimşek, birçok şirketin, indirimlerden yararlandığı için vergi vermediğini, bu yüzden yurt içi asgari kurumlar vergisini getirdiklerini söyledi. Düzenlemeyle şirketlerin en az yüzde 10 vergi vereceğini bildiren Şimşek, şunları kaydetti: "Çok uluslu şirketler minimum yüzde 15 vergi verecek. Peki bunu ne zaman getirdik? 'Sermayeyi destekleyen' Mehmet Şimşek'in bakan olmasından sonraki dönemde getirdik. Şirketlerin taşınmaz satışlarında yüzde 50 kazanç istisnasını, serbest bölgede faaliyet gösterenlerin istisnasını daralttık. Kur Korumalı Mevduata (KKM) stopaj vergisi getirdik. Zengini vergilendiriyoruz." Şimşek, şirketlerin vergi matrahını azaltan bazı giderlerinde yine kısıtlamalara gittiklerini ve buna devam edeceklerini söyledi. Vergi adaleti konusunda yapılan değerlendirmelere de değinen Bakan Şimşek, gelir vergisi tarifesinin en alt dilimini yüzde 15'e düşürdüklerini, en üst dilimini de yüzde 40'a çıkarttıklarını anımsattı. Şimşek, 850 bin esnafın gelir vergisi istisnasına tabi olduğunu belirterek bunların KDV mükellefiyetinin de bulunmadığını dile getirdi. "Vergileri silme yetkisi sadece ve sadece yüce Meclis'indir" Dolaylı ve dolaysız vergiler konusunda Türkiye ile diğer ülkeler arasında karşılaştırma yapılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek, şöyle devam etti: “Uluslararası standartlarda dolaylı ve dolaysız vergi tartışmasında sosyal güvenlik primleri var. Belediyelerin topladıkları vergiler var. Ben OECD tanımını kullanıyorum. 2002'de dolaysız vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 53,1'di. Şimdi yüzde 56,1'e çıkmış. 2002'de yüzde 46,9 olan dolaylı vergilerin oranı yüzde 43,9'a düşmüş. Arzuladığımız yerde değiliz ama yüzde 70 dolaylı vergi dediğiniz zaman uluslararası tanıma uymuyor." Bakan Şimşek, "Vergi borçlarının silindiği" iddialarına ilişkin, "Türk vergi hukukunda, hiçbir bakanın veya idarenin, vergi borcunu silme yetkisi yok. Vergileri silme yetkisi sadece ve sadece yüce Meclis'indir." ifadesini kullandı. "Uzlaşmalarda ana parada hiçbir şekilde indirim yapılamaz" şeklinde yasal düzenleme yaptıklarını anımsatan Şimşek, "Ben vergi borcu asla silmedim. Çünkü ben hiçbir şekilde böyle bir sorumluluk üstlenmem. Maliye Bakanı'nın hatta Cumhurbaşkanı'nın vergi silme yetkisi yoktur. Ben hiçbir zaman, hiçbir şirketin vergisini silmedim, silmeyeceğim. Çünkü silemem, benim bir yetkim yok." dedi. "Haber verilmeden e-haciz tatbik edilmiyor" Şimşek, Ziraat Bankasının tüm şubelerinin tabelalarının değişmediğini, sadece deprem bölgesinde ve tadilat ihtiyacı olan şubelerin tabelalarının değiştiğini bildirdi. Demirören Grubu’nun Ziraat Bankasına taksitlerini ödediğini ve vadesi geçen borcunun olmadığını ifade eden Şimşek, bankanın Antalya'daki toplantısına ilişkin eleştirilerle ilgili şunları söyledi: "Genel Müdürün bana söylediklerini aktarıyorum. Tüm bankaların yaptığı gibi Ziraat Bankası da son 13 yıldır düzenli olarak yılın sonunda, bir sonraki yılın hedeflerini tartışmak, istişarede bulunmak üzere toplanıyor. Yapılan toplantı da bu bağlamda. Bir gazetede, ‘Bakan Şimşek 5 bin dolarlık otelde kalacak’ diyorlar. Ben nereye gidiyorum, nerede kalıyorum, hangi villada, ben de merak ettim. Bir kere o toplantıya gitmiyorum. Gitsem bile günübirlik, gittiğim yerde kalmıyorum." Bakan Şimşek, Tip-1 diyabet hastası çocuklar ilgili milletvekillerinin ilettiği taleplere de cevap verdi. Konunun önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, “Biz tabii ki duyarlı olmak durumundayız ve ilgili bakan arkadaşlarımızla konuyu çalışacağız. En kısa süre içerisinde sorunu imkanlarımız çerçevesinde çözmeye çalışacağız." dedi. "Vergi borcunu ödemeyenlere doğrudan elektronik haciz yapıyorsunuz." iddiasının doğru olmadığını kaydeden Şimşek, ilgilisine haber verilmeden asla doğrudan doğruya e-haciz tatbik edilmediğini vurguladı. "Bizim kitabımızda asla ayrımcılık olmaz" Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne yapılan yatırımları da anlatan Şimşek, şu ifadeleri kullandı: "2003-2024 döneminde sabit fiyatlarla Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne tam 1,1 trilyon liralık yatırım yapılmış. Bunun yüzde 14'ü tarıma, yüzde 12'si enerjiye, yüzde 11'i madencilik, yüzde 6'sı sağlık alanına. İmalat sanayisinde 29 OSB kurduk. Batman'ın rakamlarını hatırlıyorum. 1990'da bir OSB kuruluyor, 2002'ye kadar sadece bir un fabrikası. Orayı biz büyüttük. Şimdi 3. Organize Sanayi Bölgesi üzerine çalışılıyor. Bizim kitabımızda asla ayrımcılık olmaz. 60 bin derslik yapmışız, 7 üniversite kurmuşuz, 2 bin 604 kilometre çok şeritli yol yapmışız. Sağlıkta 50 milyar lira yatırım yapmışız." Şimşek, aynı dönemde Doğu Anadolu Bölgesi'ne önemli yatırımlar yapıldığını dile getirdi. Bu bölgeye 1 trilyon 40 milyar lira sabit fiyatlarla yatırım yapıldığını ve 20 OSB kurulduğunu bildiren Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Kişi başına gelirde Türkiye yüzde 77 büyürken Doğu Anadolu Projesi (DAP) bölgesi yüzde 80 büyümüş, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) bölgesi yüzde 98 büyümüş. Kişi başı yıllık ortalama büyüme Türkiye genelinde yüzde 3,2 iken DAP bölgesinde 3,3, GAP bölgesinde 3,9. Daha da gelişemez miydi? Tek engel var o da terördür. Çünkü terörün olduğu bölgede devletin en mükemmel teşviklerini bile devreye aldığınız zaman arzuladığınız yatırımları çekemiyorsunuz. Onun için biz o bölgeye en yüksek teşviki vermeye devam edeceğiz. Çünkü biz bölgesel kalkınmışlık farklarını azaltmak istiyoruz." Şimşek, Özelleştirme İdaresinde 1000'in üzerinde araç toplandığını ve bu araçların yakın zamanda açık artırmayla satılacağını bildirdi. "Enflasyonun artık tek haneye doğru evrildiği ve kalıcı şekilde kontrol altına alındığı dönem olacak" Milletvekillerinin gelir dağılımı ve enflasyona ilişkin değerlendirmelerine değinen Şimşek, son 22 yılda gelir dağılımının iyileşmesi için önemli adımlar atıldığını, uygulanan politikalar sayesinde yakın dönemde gelir dağılımı göstergelerinde önemli iyileşmeler olduğunu belirtti. Şimşek, enflasyonun gelir dağılımını bozduğunu, alım gücünü düşürdüğünü ve büyümenin kapsayıcılığını azalttığını söyledi. Bu nedenle programı tasarlarken birincil hedeflerinin fiyat istikrarı olduğuna dikkati çeken Şimşek, yolun uzun olduğunu ifade ettiklerini anımsattı. Para politikasının yeniden inşasının zaman aldığını anlatan Şimşek, koşulların artık kalıcı şekilde dezenflasyona elverişli olduğunu vurguladı. Bu süreci 3 aşamalı planladıklarını dile getiren Şimşek, ilk yılın dezenflasyona geçiş dönemi olduğunu söyledi. Şimşek, "Şu anda dezenflasyon dönemindeyiz. Özellikle 2026 ve sonrası istikrar dönemi olacak. Yani enflasyonun artık tek haneye doğru evrildiği ve kalıcı şekilde kontrol altına alındığı dönem olacak. Amacımız enflasyonu kalıcı olarak düşük tek haneye düşürmek. Çünkü fiyat istikrarının tanımı da budur." "Uygulanan politika ve gelişmelere göre bazı tahminler revize edilebilir" Şimşek, uluslararası kurumlarda tahmin değişikliklerinin olup olmadığına ilişkin soruya, "Uluslararası kuruluşların da bizim de tahminlerimizde değişiklikler oluyor." yanıtını verdi. Uluslararası Para Fonunun (IMF) da enflasyon tahminlerinde değişiklik yaptığına işaret eden Şimşek, "Uygulanan politika ve gelişmelere göre bazı tahminler revize edilebilir. Çünkü tahmin süreçleri dinamiktir. Merkez Bankamız ne diyor? Yüzde 70 olasılıkla enflasyon şu olacak diyor. Çünkü küresel ve yurt içi konjonktüre ilişkin birtakım varsayımlar yapmak zorundasınız ve bu varsayımlar zamanla değişebiliyor. Şartlar değişebiliyor." ifadelerini kullandı. Şimşek, Türkiye'de ilgili kurumların iç ve dış gelişmeleri takip ettiğini ve değerlendirdiklerini belirterek, Bakan olarak kendisinin tahmin yapma imkanının olmadığının altını çizdi. Şimşek, geçen sene için program tahminleri ve gerçekleşmelerine dikkati çekerek, performansın iddia edildiği kadar kötü olmadığını söyledi. "Cari açık, öngörülerimizin çok altında kalacak" Bu yılın ekonomi göstergelerindeki performansları değerlendiren Şimşek, şunları kaydetti: "Bu sene büyük ihtimalle cari açık öngörülerimizin çok altında kalacak. İşsizlik oranı da öngörülerimizin oldukça altında. Bu, iyi bir şey. İstihdam artışı da böyle. Enflasyon öngörümüzün üstünde. Niye? Para politikasının etkili olduğu alanlar var, etkili olmadığı alanlar var. Mesela hizmetlerin bir kısmı, temel mallar para politikasına iyi tepki veriyor. Hizmetler o düzeyde vermiyor." "Enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek için ilave tedbirleri almak zorundayız" Şimşek, enflasyonun öngördüklerinin üzerinde seyrettiğini ifade ederek, "Enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek için gereken ilave tedbirleri almak zorundayız. Alacağız." diye konuştu. Bütçe harcamalarında deprem kaynaklı ağırlıklı azalış öngördüklerine dikkati çeken Şimşek, bunun dezenflasyonu destekleyeceğini söyledi. Bütçe açığındaki daralmanın dezenflasyonist olduğunun altını çizen Şimşek, "Bütçe imkanlarına göre belki yeni yılda klasik artışlarda farklı bir değerlendirmeye gidebiliriz. Bütçe hususunu değerlendireceğiz." dedi. KKM stoku düşüşü sürüyor Kur Korumalı Mevduatın (KKM) neden uygulamaya alındığına ilişkin soru üzerine Şimşek, Aralık 2021'de kurlarda baskı oluştuğunu ve KKM'nin geçici tedbir olarak devreye sokulduğunu anımsattı. Şimşek, KKM'nin aslında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) para, döviz politikası ve rezerv yönetimiyle ilişkili bir konu olduğuna işaret ederek, "Bu nedenle uygulamaya ilişkin usul ve esasların TCMB tarafından belirlenmesi ve yönetilmesi daha uygundur." ifadelerini kullandı. Şimşek, KKM'den çıkış sürecinin süreceğine işaret ederek, KKM stokunun Ağustos 2023'te zirveyi gördüğünü, 8 Kasım itibarıyla 1,3 trilyon liraya gerilediğini söyledi. Şimşek, "Eğer öngörmediğimiz bir şey yaşanmazsa buradan çıkış yakındır." dedi. Türkiye'ye gelen dış kaynakların çoğunlukla "carry trade" olup olmadığına ilişkin sorulara ise Şimşek, açık ve örtülü kur hedeflerinin olmadığını söyledi. Şimşek, sermaye akımlarını yönetmenin zor iş olduğuna dikkati çekerek, carry trade'e dayalı bir modellerinin ve niyetinin olmadığının altını çizdi. "2025 yılında bütçe açığını azaltacağız" Kamu harcamalarına ilişkin sorulara yanıt veren Şimşek, deprem harcamalarına ilişkin tasarrufta bulunmanın söz konusu olmadığını dile getirdi. Şimşek, bütçe esnekliklerinin yüksek olmadığını belirterek, "Bütçe harcamalarımızın yüzde 41,6'sı personel ve bu personelin sosyal güvenlikle ilgili prim transferlerine gidiyor. 2025 yılında bütçe açığını azaltacağız. Bu sayede mutlaka Merkez Bankasının dezenflasyon sürecini çok daha güçlü şekilde destekleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. Tasarruf tedbir paketini açıkladıklarını anımsatan Şimşek, şöyle devam etti: "Meclisimizin onayladığı bütçeyle gerçekleşen bütçe arasındaki faiz dışı harcamalardaki yukarı yönlü sapmanın, son 10 senede yıllık ortalaması yüzde 9,1'dir. 2024'te bu sapmanın yüzde 0,8'e düşeceğini öngörüyoruz. Bir harcama disiplini olmasaydı, tasarruf felsefesi olmasaydı sapma yüzde 9,1'den yüzde 0,8'e düşürülebilir miydi? Sapma son 10 yılın ortalamasında gitseydi bu, 814 milyar liraya denk gelecekti. Muazzam harcama disiplini var, tasarruf var." Şimşek, bu yıl kamuda taşıt sayısının 2023'e göre 3 bin 848 adet arttığına, bunun yüzde 90'ının güvenlik, sağlık ve afet yönetimi için edinilen taşıtlar olduğuna işaret etti. Makam aracı eleştirilerine değinen Şimşek, yenilenme taleplerinin tamamını mevcudun tasfiyesi şartıyla onayladıklarını vurguladı. Kendisinin onay verdiği binek araçların tamamının TOGG olduğunu dile getiren Şimşek, vadesi dolan ve yenilenmesi gereken kiralık araçlardan 2 bin 671'ini azalttıklarını aktardı. "Faiz harcamalarının milli gelire oranı 22 yıldır düşüyor" EYT maliyetine de değinen Şimşek, maliyeti Sosyal Güvenlik Kurumuna sorduklarını söyledi. Şimşek, "Aktüeryal dengeyi bozan bir uygulama mı? Evet. Şu anda OECD'de 38 ülke var. Bu ülkelerin bir tanesini gösterin 30'lu yaşlarda, 40'lı yaşlarda emekli olan. Hatta 50'li yaşlarda emekli olunan ülke neredeyse kalmadı. Birçok ülke 65'in üzerine çıktı." ifadelerini kullandı. Şimşek, faiz harcamalarının milli gelire oranının son 22 yıldır düştüğünü vurgulayarak bu oranın 2002'de yüzde 14,3 olduğunu, 2024'te ise yüzde 2,9 seviyesine düştüğünü dile getirdi. Son 22 yılın ortalamasının yüzde 4,5 olduğunun altını çizen Şimşek, Orta Vadeli Program sonunda bu oranı yüzde 3 seviyesinde tutmayı hedeflediklerini anlattı. Görüşmelerin ardından, Hazine ve Maliye Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Yatırımcı Tazmin Merkezi ile Bankalararası Kart Merkezi AŞ'nin Sayıştay raporları kabul edildi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda asgari ücret tartışmaları kızıştı Haber

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda asgari ücret tartışmaları kızıştı

AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan komisyonda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın sunumunun ardından, Mesleki Yeterlilik Kurumu bütçesi, kesin hesap ve Sayıştay raporları ile Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü'nün Sayıştay raporları görüşülmeye başlandı. Toplantının ilerleyen saatlerinde, komisyon üyelerinin konuşmaları sırasında muhalefet milletvekilleri, "Asgari ücret talebimiz 30, bunun altında yokuz" yazılı pankartlar açarak taleplerini dile getirdi. ''17 BİN TL İLE GEÇİNEBİLİR MİSİNİZ?'' CHP Malatya Milletvekili Veli Ağababa, pankartın altını doldurarak, “17 bin liraya geçinebilir misiniz? 30 bin lira yoksa biz de yokuz” ifadelerini kullandı. Ağababa'nın bu açıklamaları, oturumda hazır bulunan diğer milletvekilleri arasında tartışmalara yol açtı. AK Parti yetkilileri, hükümetin ekonomik politikalarını destekleyerek, mevcut asgari ücretin artırılması yönündeki talepleri ekonomik sürdürülebilirlik açısından değerlendirme gerekliliğine vurgu yaptı. Mehmet Muş ise, hükümetin vatandaşların refahını artırmak adına attığı adımları savundu. Muhalefet ise, yüksek enflasyon ve yaşam maliyetlerindeki artış göz önüne alındığında, asgari ücretin hızlı bir şekilde artırılmasının zorunlu olduğunu belirtti. Veli Ağababa, “Vatandaşlarımızın geçimini sağlamak için daha fazla zam yapılmalı. 30 bin lira, yaşamak için gerekli olan asgari ücrettir” dedi. Toplantının sonunda, bütçe görüşmelerine devam edilmesi kararlaştırıldı. Ancak asgari ücret konusundaki görüş ayrılıkları, komisyon üyeleri arasında gerilimin devam etmesine neden oldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan henüz konuya ilişkin resmi bir açıklama yapılmazken, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nun sonraki oturumlarında asgari ücret taleplerinin daha detaylı bir şekilde ele alınması bekleniyor.

Kademeli emeklilik gündemde: Türkiye'de çalışanları bekleyen yeni sistem ve tartışmalar Haber

Kademeli emeklilik gündemde: Türkiye'de çalışanları bekleyen yeni sistem ve tartışmalar

Türkiye’de emeklilikle ilgili tartışmalar uzun zamandır gündemde. 2023 yılı itibariyle, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi ile milyonlarca çalışan emeklilik hakkı kazandı. Ancak, bu düzenleme yalnızca 1999 öncesi sigorta girişi olanları kapsadı ve 1999 sonrasında sigortalı olanlar, daha uzun süre çalışmaya zorlandı. Bu durum, EYT ile mağduriyet yaşayanlara çözüm sunulsa da 1999 sonrasında çalışmaya başlayanların da benzer bir adalet beklentisini gündeme getirdi. Kademeli emeklilik, bu sorunu çözmek için en çok konuşulan çözüm önerisi haline geldi. Kademeli Emeklilik Nedir? Kademeli emeklilik, sigortalı çalışanların belirli bir yaşa ve prim gün sayısına ulaştıklarında, normalden daha erken emekli olabilmelerini sağlayan bir sistem olarak tanımlanıyor. Bu sistem, özellikle 1999 sonrası sigorta başlangıcı olanlar için önemli bir çözüm önerisi olarak öne çıkıyor. Çünkü bu çalışanlar, EYT düzenlemesinin kapsamına girmedikleri için daha uzun süre çalışmak zorunda kalıyorlar. Kademeli emeklilik, emeklilik yaşının kademeli olarak düşürülmesini öngörüyor ve böylece, geçmişte sigortalı olanlar ile bu tarihten sonra sigortalı olanlar arasındaki farkların yumuşatılmasını hedefliyor. CHP’li Hasan Öztürk’ten Kademeli Emeklilik Çağrısı Kademeli emeklilik, son günlerde CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk tarafından yeniden Meclis gündemine taşındı. Öztürk, 1999 sonrası sigortalı çalışanlar için kademeli emeklilik sisteminin hayata geçirilmesinin artık bir zorunluluk olduğunu vurguladı. Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 1999 sonrasında işe başlayanların, bir gün farkla 17-20 yıl daha fazla çalışmaya zorlanmalarını "haksızlık" olarak nitelendirdi. Öztürk, bu durumda olan milyonlarca kişinin mağduriyetini giderilmesi gerektiğini belirterek, kademeli emeklilik önerisinin çözüm olabileceğini ifade etti. Ayrıca, kademeli emekliliğin devlet bütçesine ek bir yük getirmeyeceğini, kaynakların doğru kullanımıyla bu mağduriyetlerin rahatlıkla giderilebileceğini söyledi. Kademeli Emeklilik İle İlgili Beklentiler ve Meclis Gündemi Kademeli emeklilik, yalnızca CHP'li vekillerin değil, aynı zamanda AK Parti kanadından da zaman zaman gündeme geliyor. AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, emeklilik sisteminde yapılacak değişikliklerin "daha adil ve dengeli" olması gerektiğini vurgulamıştı. Güler, sistemin hem prim miktarını, hem de yaş ve ödenen süreyi esas alacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. Bu açıklamalar, kademeli emekliliğin yeniden gündeme gelmesine olanak sağlamıştı. Güler’in açıklamaları, emeklilik yaşını ve prim gün sayısını esas alacak yeni bir sistemin inşa edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bu, aslında kademeli emekliliğin önünün açılması adına önemli bir sinyal olabilir. Kademeli Emekliliğin Çalışma Hayatına Etkileri Kademeli emeklilik sisteminin hayata geçirilmesiyle, 1999 sonrası sigortalı olan çalışanlar için belirli bir yaşa ve prim gün sayısına ulaştıklarında, kısmi olarak emekli olma imkanı sağlanabilir. Bu düzenleme, özellikle şu noktada önemli: EYT düzenlemesi ile yaşadıkları mağduriyeti aşmaya çalışan 1999 sonrasında sigortalı çalışanlar, yıllarca prim ödeyip, aynı emeklilik hakkına sahip olmadan emekli olmanın zorluğunu yaşıyorlar. Bu düzenleme, aynı zamanda sosyal güvenlik sistemine yük bindirmemek adına da önemli bir adım olabilir. Çalışanların, daha erken emekli olmalarına olanak tanınırken, devletin bu kişileri sosyal güvenlik sisteminden daha erken çıkarma yoluna gitmesi hedeflenebilir. Kademeli Emeklilik ve Ekonomik Yük Birçok kişi, kademeli emeklilik ile ilgili düzenlemenin hayata geçirilmesinin devlet bütçesi üzerinde ek bir yük yaratmayacağına inanıyor. CHP’li Öztürk, bu konuda şunları belirtti: "Kaynakların doğru kullanımıyla, mağduriyetlerin rahatlıkla giderilmesi mümkün. Bakanlıkların, kamu-özel işbirliği projelerine ayırdıkları ödenekleri gözden geçirmeleri gerekir." Yani, kademeli emeklilikle ilgili yapılacak düzenlemenin bütçeye ek yük getirmemesi bekleniyor. Kademeli Emeklilik Sistemi Ne Zaman Uygulanır? Sosyal Güvenlik Uzmanı İsa Karakaş, kademeli emekliliğin "eninde sonunda" yapılacağını düşünüyor. Karakaş, mevcut durumda 1999 sonrası sigortalı olanlar için emeklilik yaşının çok yüksek olduğunu ve bu sorunun çözülmesinin gerektiğini vurguladı. Kendisi, kademeli emekliliğin 2027 civarında yapılabileceği konusunda öngörülerde bulundu. Bir diğer görüş ise, kademeli emekliliğin 2025 yılında yapılacak olan bütçe çalışmalarında gündeme gelebileceği yönünde. Ancak bu noktada, devletin bütçesi üzerindeki yük ve diğer ekonomik faktörler göz önünde bulundurulacak. Kademeli Emeklilik Nasıl Çalışacak? Kademeli emeklilik, sigortalı çalışanların belirli bir yaşa ve prim gün sayısına ulaştıklarında kısmi emekli olmalarını sağlayan bir sistem olarak tanımlanıyor. Ancak bu, her sigortalı çalışan için aynı şekilde uygulanmayacak. Sistem, şu unsurlara göre şekillenecek: Sigorta Başlangıç Tarihi: 1999 sonrası sigortalı olan çalışanlar için, yaş ve prim gün sayısı kademeli olarak azaltılacak. Prim Gün Sayısı: Çalışanlar, prim gün sayılarına göre kademeli olarak emeklilik hakkı kazanacaklar. Yaş Şartı: Çalışanlar, belirli bir yaşa geldiğinde kısmi emekli olabilecekler.

Bekçilere yeni yetkiler: Üst arama ve el ile dıştan kontrol Haber

Bekçilere yeni yetkiler: Üst arama ve el ile dıştan kontrol

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İçişleri Komisyonu’nda, iç güvenlik alanında önemli düzenlemeler içeren kanun teklifi kabul edildi. Kanun teklifine göre, Çarşı ve Mahalle Bekçileri'nin görev yetkileri artırılarak, bazı yeni yetkiler eklendi. Peki, bu düzenlemeyle bekçilere üst arama yetkisi verildi mi? Bekçiler artık şüpheli kişileri arayabilir mi? BEKÇİLERE ÜST ARAMA YETKİSİ VERİLDİ Mİ? Yeni düzenlemeyle, bekçilere şüpheli kişiler üzerinde belirli şartlar altında üst araması yapma yetkisi tanındı. Bekçiler, eğer bir kişi veya araçta silah veya başkalarının yaşamını tehlikeye atabilecek bir eşya bulunduğundan şüpheleniyorsa, el ile dıştan kontrol yapma hakkına sahip olacak. Ancak, kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması ya da aracın içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması talep edilemeyecek. Bekçilere verilen bu yetki, sadece şüphe üzerine ve güvenlik amaçlı sınırlı olacak. ÇARŞI VE MAHALLE BEKÇİLERİNİN YENİ GÖREVLERİ Düzenlemeyle, bekçilerin önleyici ve koruyucu görev ve yetkilerinin kapsamı da genişletildi. Çarşı ve mahalle bekçileri, görev bölgelerinde bulunan konut, işyeri veya araçların güvenliğini sağlamak için tedbirler alacak. Ayrıca, görev saatlerinde tespit ettikleri kabahat fiillerini önleyerek, bu durumları kolluk kuvvetlerine bildirecekler. ÇARŞI VE MAHALLE BEKÇİLERİNİN ÇALIŞMA SÜRESİ Bekçilerin haftalık çalışma süresi 40 saat olarak belirlenirken, personel yetersizliği veya emniyet ve asayişin gerektirdiği durumlar için valinin onayıyla bu süre 56 saate kadar artırılabilecek. Olağanüstü durumlarda ise, Bakan onayıyla bekçiler belirtilen süre dışında da çalıştırılabilecek. GÖREVDEKİ DEĞİŞİKLİKLER Çarşı ve mahalle bekçileri, yalnızca normal görevlerinde değil, aynı zamanda olağanüstü hal, terör olayları, toplumsal olaylar, doğal afetler ve salgın hastalık gibi durumlarda da aktif görev alacak. Bu gibi zorunluluk hallerinde güvenlik ve kamu düzeni için belirli önlemler alınarak bekçilerin çalışma süresi esnetilebilecek. Yeni düzenlemelerle, bekçilerin sorumluluk alanı genişlerken, kamu güvenliğine sağladıkları katkı da artırılacak.

9. Yargı Paketi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi Haber

9. Yargı Paketi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi

Kanunla, İcra ve İflas Kanunu'nda değişiklik yapılıyor. Buna göre, elektronik ortamda açık artırma suretiyle satışta teklifler arasındaki fark, satışa çıkarılan malın muhammen kıymetinin binde beşinden ve her halde 1000 Türk lirasından az olamayacak. Açık artırma süresinin son 10 dakikası içinde yeni teklifin verilmesi halinde açık artırma 3 dakika uzatılacak. Uzama süresi içinde yeni teklif verilmesi halinde açık artırma süresi her yeni teklifin verilmesinden itibaren 3 dakika uzatılacak. Son uzama süresi içinde yeni teklif verilmezse mal en yüksek teklif verene ihale edilecek. Uzama sürelerinin toplamı bir saati geçemeyecek. Bir saatlik süre Adalet Bakanlığının kararıyla kısaltılabilecek, uzatılabilecek veya kaldırılabilecek ve bu kararlar Bakanlığın resmi internet sitesinde duyurulacak. Parasal sınırlarda yeniden değerleme oranında artırma yapılması sonucunda belirlenen sınırların 10 Türk lirasını aşmayan kısımlarının dikkate alınmayacağı hükmü, 1000 Türk lirasını aşmayan kısımların dikkate alınmayacağı şeklinde değiştirildi. Yeniden değerleme sonucu belirlenen parasal rakamın 1000 lirayı geçmeyen küsuratı dikkate alınmayacak. İstinaf ve temyiz kanun yoluna başvuruda esas alınan parasal sınırda yeniden değerleme nedeniyle meydana gelen artış, bölge adliye mahkemesinin kaldırma veya Yargıtay'ın bozma kararları üzerine yeniden verilen kararlar hakkında uygulanmayacak, ilk karar tarihinde geçerli olan parasal sınırlar esas alınacak. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda Avukatlık Kanunu'nda değişikliğe gidiliyor. Buna göre, adli yardım ödeneğinin barolar arasındaki dağıtımında, birden fazla baronun bulunduğu illerde, her 5 bin nüfus için tespit edilecek toplam puanın yüzde 30'u o ilde bulunan barolar arasında eşit olarak, kalanı ise o ilde levhaya kayıtlı toplam avukat sayısına bölündükten sonra elde edilen rakamın her baronun üye sayısına çarpımı sonucu elde edilecek puana göre dağıtılacak. Hukuk Meslekleri Giriş Sınavı'ndaki soru sayısı artırılacak Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı'nda soru sorulacak alanlar arasına "milletlerarası hukuk", "milletlerarası özel hukuk", "genel kamu hukuku ve sosyal güvenlik hukuku" eklenecek. İhtiyaç duyulması halinde bu alanlara, yönetmelikle yeni hukuk alanları eklenebilecek. Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı'nda soru sayısı 100'den 120'ye çıkarılacak. Sınavlara yeni alanların eklenmesi ve sınavların yapılma şekli ile sınavlara ilişkin diğer hususlar Hakimler ve Savcılar Kurulu, Yükseköğretim Kurulu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Noterler Birliğinin görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenecek. Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un tek hakimle çözümlenecek davalara ilişkin 7'nci maddesindeki parasal sınırlar; her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında, takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılarak uygulanacak. Tek hakimle çözümlenecek davaların belirlenmesinde dava tarihindeki, miktar artırımı yapılan hallerde ise artırımın yapıldığı tarihteki parasal sınır esas alınacak. Hakimler ve Savcılar Kanunu'ndaki değişiklikle adalet müfettişlerinin görev ve yetkileri belirlenecek. Yediemin otoparklarında sahipleri tarafından teslim alınmayan araçların satışı Karayolları Trafik Kanunu'ndaki değişiklikle buluntu olması nedeniyle veya kanun hükümleri gereğince trafikten men edilerek alıkonulan ve sahipleri tarafından 6 ay içinde teslim alınmayan veya aranmayan yediemin otoparklarındaki araçların satış usulü yeniden belirleniyor. Bu durumdaki araçların sicilinde bulunan satılamaz, devredilemez, haciz, ihtiyati haciz, rehin gibi şerhler için ilgili kurumlara, bu araçların satılacağı hususu bildirilecek ve satış işlemlerine başlanacak; araçların üzerinde bulunan tüm şerhler ayrıca bir işleme gerek olmaksızın, satış tarihinden itibaren kalkmış sayılacak varsa tescil kayıtları buna göre düzeltilecek. İşlem yapılacak aracın tanıtımına yarayan şasi veya motor seri numaralarının bulunmaması veya düşmüş olması ya da tamir veya tadil gibi nedenlerle silinmiş yahut tahrip edilmiş olması durumunda bu eksiklikler satış işlemini gerçekleştirecek kurum tarafından ilgili mevzuat kapsamında tamamlanarak araç satışa hazır hale getirilecek. Aracın tescil kaydındaki haciz, ihtiyati haciz, rehin gibi şerhler satış sonrasında satış bedeli üzerinde devam edecek. Satış konusu aracın vergi, ceza veya prim gibi borçları, satıştan önceki sahibine ait olup mülkiyet ilgiliye tüm borç ve yüklerinden ari olarak geçecek. Satış kapsamında dosyaya ödenen tutardan; sırasıyla muhafaza ve satış için yapılan giderler, aracın tanıtımına yarayan numaraların tespitine ve tamamlanmasına dair giderler ve vergi, resim veya harç gibi malın aynından kaynaklanan alacaklar ödendikten sonra kalan tutarın tüm alacaklıların alacağını karşılaması halinde hak sahiplerine Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde dağıtılacak ve bakiye bir tutar bulunması halinde bu tutar, muhafaza edilecek; kamu bankalarında nemalandırılacak ve satıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde müracaat halinde nemalarıyla birlikte hak sahiplerine ödenecek. 5 yıl içinde herhangi bir müracaatın olmaması halinde söz konusu bedeller Hazine'ye irat kaydedilecek. Satış kapsamında dosyaya ödenen tutardan; sırasıyla muhafaza ve satış için yapılan giderler, aracın tanıtımına yarayan numaraların tespitine ve tamamlanmasına dair giderler ve vergi, resim veya harç gibi malın aynından kaynaklanan alacaklar ödendikten sonra kalan tutar, tüm alacaklıların alacağını karşılamazsa sıra cetveli yapılmak üzere ilgili kuruma gönderilecek. Sesli, yazılı veya görüntülü iletiyle hakaret suçu uzlaştırma kapsamından çıkarılarak ön ödeme kapsamına alınacak. TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşan ve kamuoyunda "9. Yargı Paketi" olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararları doğrultusunda Türk Medeni Kanunu'nda bazı düzenlemelere gidiliyor. Buna göre, koca, ana veya çocuk, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilecek. Bu dava, dava açma hakkına sahip diğer kişilere karşı açılacak. Ana doğumdan, çocuk ise ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorunda olacak. Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hallerinde baba olduğunu iddia eden kişi, kocanın altsoyu, anası veya babası, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilecek. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına, birlikte evlat edinmede ana ve baba adı olarak evlat edinen eşlerin adları, tek başına evlat edinmede ise ana veya baba adı olarak evlat edinenin adı yazılacak. Evlat edinilen diğer kişiler hakkında, talepleri halinde bu hüküm uygulanacak. Kanunla, Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'a madde ekleniyor. Buna göre, istinaf incelemesi için dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesi, bir ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda iş bölümü bakımından kendisini görevli görmezse gerekçesiyle birlikte dosyayı görevli olduğu kanısına vardığı ilgili hukuk dairesine gönderecek. Bir aylık sürenin bitiminden sonra veya duruşma günü verilen dosya hakkında gönderme kararı verilemeyecek. Hakaret suçu ve uzlaştırmada yeni düzenlemeler Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresi, her ne suretle olursa olsun fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 2 yılı geçemeyecek. Sesli, yazılı veya görüntülü iletiyle hakaret suçu, uzlaştırma kapsamından çıkarılarak ön ödeme kapsamına alınacak. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren 7 gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılacak. Uzlaşmanın sağlanması halinde uzlaşma anında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlar hariç, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacak. Uzlaştırmacı olmak için hukuk mezunu olma şartı getirilecek. Uzlaştırmacılar, hukuk fakültesi mezunlarının yer aldığı, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen uzlaştırmacı listelerinden görevlendirilecek. Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini defaten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verecek. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde durma kararı verilecek. Durma süresince zaman aşımı işlemeyecek. Uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkemece yargılamaya kaldığı yerden devam olunacak. Kanunla, Çocuk Koruma Kanunu'nda değişikliğe gidiliyor. Buna göre, sosyal çalışma görevlileri, mahkemeler yerine Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerine atanacak. Vakıflar Genel Müdürlüğü ve mazbut vakıflara ait taşınmazlarla ilgili işlemler nedeniyle değerli kağıt ve işlem bedeli alınmayacak, kamu kurum ve kuruşlarına herhangi bir katılım payı ödenmeyecek. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Harçlar Kanunu'nda sayılan yargı harçlarından muaf olacak. Genel Müdürlüğün dava, icra takibi ve geçici hukuki koruma tedbirleri gibi her türlü dava ve işte teminat gösterme zorunluluğu olmayacak. Bu hüküm, Genel Müdürlüğün idare ve temsil ettiği mazbut vakıflar adına taraf olduğu dava, icra takibi ve geçici hukuki koruma tedbirleri gibi her türlü dava ve iş hakkında da uygulanacak. Vakıf kültür varlıklarının restorasyon veya onarım karşılığı kiralama işlemlerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenecek. Kanunla, Anayasa Mahkemesinin, bazı Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini iptal etmesi dolayısıyla Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) ile Anayasa Mahkemesi kadrolarına ilişkin düzenlemeler yapılıyor. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'ndaki parasal sınırlarla ilgili düzenlemeye göre, parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacak. Bu şekilde belirlenen sınırların 1000 lirayı aşmayan kısımları dikkate alınmayacak. İstinaf ve temyiz kanun yoluna başvuruda esas alınan parasal sınırda yeniden değerleme nedeniyle meydana gelen artış, bölge adliye mahkemesinin kaldırma veya Yargıtayın bozma kararları üzerine yeniden verilen kararlar hakkında uygulanmayacak, ilk karar tarihinde geçerli olan parasal sınırlar esas alınacak. Arabuluculuk düzenlemeleri Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nda yapılan değişikliğe göre, anlaşma belgesinin taraflarından biri, icra edilebilirlik şerhi verilmesinden sonra tapu müdürlüğünden tescil talebinde bulunabilecek. Tapu müdürlüğünce taşınmaza ilişkin mevzuatta öngörülen gerekli inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra resmi senet düzenlenmeksizin tescil talebi yerine getirilecek. Ayrıca taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilecek ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile karşı tarafın ödemekle yükümlü olduğu yargılama giderlerinin yarısından sorumlu tutulacak. Ayrıca bu taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre belirlenen vekalet ücretinin yarısına hükmedilecek. Arabuluculuk eğitimini tamamlayan ve mesleğinde 20 yıl kıdeme sahip olanlar, yazılı sınava girmeden arabuluculuk siciline kayıt olabilecek. TBMM Genel Kurulunda AK Parti'nin kabul edilen önergeleriyle düzenlemeden, daha önce yasalaşan Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'a eklenen 5 madde ile evlenen kadının soyadına, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) kayyum olarak atanmasına ve Kamulaştırma Kanunu'ndaki değişikliğe ilişkin hükümler çıkarıldı. Meclis Başkanvekili Celal Adan, teklifin kabul edilerek yasalaşmasının ardından birleşimi, 12 Kasım Salı saat 15.00'te toplanmak üzere kapattı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.