TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#tarım ürünleri

İLKHABER-Gazetesi - tarım ürünleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, tarım ürünleri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çukurova’da aşırı sıcaklar ve kuraklık çiftçiyi vurdu: Verim kaybı yüzde 30’a ulaştı Haber

Çukurova’da aşırı sıcaklar ve kuraklık çiftçiyi vurdu: Verim kaybı yüzde 30’a ulaştı

Türkiye’nin en sıcak illerinden biri olan Adana, bu yıl Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında aşırı sıcaklarla mücadele etti. Sıcaklıkların 45 dereceyi bulduğu yaz aylarında tarım ürünleri büyük zarar gördü. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, sıcak hava ve kuraklığın etkisiyle çiftçilerin bu sezon bekledikleri verimi alamadıklarını belirtti. Aşırı sıcaklar nedeniyle karpuz, kavun, domates ve soğan gibi birçok ürün tarlada yandı. Vahşi sulama yapılmamalı Sıcak havanın yanı sıra birde bu sezon Seyhan Sol Sahil Sulama Birliği, ‘Su yok' diyerek çiftçilere güzlük soğan, patates, sarımsak ve çeşitli sebzelerin ekilmemesi gerektiğini açıkladı. Yetkililer ise çiftçilere ‘Vahşi sulama' yapmayın uyarısında bulundu. “Çiftçimiz bu sezon umduğunu bulamadı” Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan konuyla ilgili, İhlas Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, “Eskiden Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında 1-2 haftalık sıcak hava dalgaları olurdu ama bu sene sıcaklar çok erken başladı. 2-7 Haziran'da 45 dereceyi bulan sıcaklar oldu ve karpuz, domates, biberin hasatlarını yapamadık. Bazı tarlalarda soğan dahi yandı. Soğanlar sürüldü. Bugüne kadar hiç soğanların sürüldüğü görülmemişti. Mısır ve pamuk da zarar gördü. Bir tek buğdayda sıkıntı olmadı. Sıcaklığın üstüne bir de kuraklık eklendi. Çiftçimiz bu sezon umduğunu bulamadı” diye konuştu. “Pamuk ve mısırda yüzde 30 verim kaybı yaşadık” Avrupa Futbol Şampiyonası'nın karpuzun para etmesine neden olduğunu vurgulayan Doğan, “Karpuz ve kavunlar çok ciddi şekilde tarlada yandı. Karpuz ihraç edildiği için biraz para kazandırdı. Kavunlar tarlada kaldı. Pamuk ve mısırda yüzde 30 verim kaybı yaşadık. Çiftçi bu sene ürünlerden para kazanamadı. Sulamada da sıkıntı var” ifadelerini kullandı. “Damlama sulama sistemleri ücretsiz verilmeli” Öte yandan, Başkan Doğan, vahşi sulama alışkanlıklarının ortadan kaldırılması gerektiğine dikkat çekerek, “İklim değişikliği bu sene tam kendisini gösterdi. Temiz, tatlı su kaynakları rezervlerimiz azalıyor. Önceliğimiz topraklarımızı daha etkin kullanmalıyız. Eski, vahşi sulama alışkanlıklarımızı ortadan kaldırmalıyız. Çiftçilerimize damlama sulama sistemlerinin ücretsiz verilmesini bekliyoruz” dedi

Gürer: Çiftçiler borçlarını ödeyemiyor, tüccara mahkûm oldu Haber

Gürer: Çiftçiler borçlarını ödeyemiyor, tüccara mahkûm oldu

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, tarımsal üretimde karşılaşılan sorunları tarla tarla gezip üreticinin derdini yerinde dinleyerek, sorunları yerinde inceledi. Gürer, domates, biber, patates, kavun, karpuz, fasulye, buğday, arpa, lahana, şekerpancarı, üzüm ve mısır gibi çeşitli ürünlerin üreticileriyle bir araya gelerek, üretim sürecinin her aşamasında çiftçilerin karşılaştıkları sorunları dinledi ve çözüm bulmaya çalaıştı. Bu yıl iaçıklanan düşük alım fiyatlarının enflasyon altında kaldığını ve düşük alım politikasıyla çiftçiyi tüccara mahkûm ettiğini de belirten Ömer Fethi Gürer, “Yaşanan sorunlar tüm üreticileri olumsuz etkilediği gibi çiftçinin zarar etmesi esnafa da olumsuz yansıdı. Çiftçi, üretici kredi borcunu ödeyemeyecek durumda. Çiftçi için icra da kapıda. Çiftçi borçlarının ertelenmesi için verdiğim kanun teklifinin mecliste öncelikle görüşülmesi ve 2027 yılına kadar borçların ötelenip faizlerin silinmesi gerekmektedir” diye konuştu. “Bir yıllık üretim emeğini çiftçi, kazançsız bir şekilde satmak zorunda kaldı”  TMO tarafından açıklanan düşük alım fiyatının çiftçiyi hayal kırıklığına uğrattığını söyleyen CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Küçük çiftçi, ürünü tarladan alan tüccara 7-8 lira arası borçlarını ödemek için ürün satmak zorunda kaldı. Bir yıllık üretim emeğini çiftçi, kazançsız bir şekilde satmak zorunda kaldı. Buğdayın bir yıl öncesine göre oranında alım fiyat artışı çiftçiyi zarara uğratırken, TMO yine hasat öncesi ithal buğday getirerek yerli üreticiye vermediği desteği, ithalat yoluyla yabancı çiftçiye verdi” dedi. “Domatesi ürettiler ama ürünleri ellerinde kaldı” Gürer, “Üreticiler kredi kullanarak üretim yaptı, ancak şu an kredileri dahi ödeyemeyecek durumdalar. Dönüm başına 20-25 bin lira masrafı olan domatesi ürettiler ama ürünleri ellerinde kaldı. Domatesin çoğu tarlada hâlâ toplanmadı” dedi. “Kışlık patates sökümü ile sorun daha da artacak gibi görünüyor” Bu yıl yazlık patatesin düşük fiyat nedeniyle üreticisini zora soktuğunu belirten Ömer Fethi Gürer, “Bu yaz yazlık patatesin kilosunu tüccar 2 liradan aldı. Üretici, maliyetlerini dahi karşılayamadığı gibi hasat yaparken bile zarar etti. Çünkü 2 liraya satılan patates, işçi maliyetini bile karşılamadı. Çiftçi, gübre, tohum, işçi ve ilaç ücretlerini bile ödemekte zorlandı. Patates boyutuna göre seçilip orta altı patates tarlada kaldı, rafta ise fiyat düşmedi. Kışlık patates sökümü ile sorun daha da artacak gibi görünüyor. TMO, Türkşeker ve Tarım Kredi Marketleri bugünden patates üreticisine ürünün çöpe gitmeyeceği garantisini vermelidir” diye konuştu. “Bu yıl karpuz gibi kavun da üreticilere para kazandırmadı” Karpuz ve kavun üreticilerinin de yaşadıkları zorluklara değinen Gürer şunları söyledi: “Tarlada kalan karpuz ve kavunlar, maliyetinin altında fiyatla alınmak istenmesi nedeniyle satılamadı ve üreticiler ciddi şekilde zarar etti. Üretici, karpuzun kilosunu 4 liraya mal etti, ancak 1 liradan satamadı. Bu yıl karpuz gibi kavun da üreticilere para kazandırmadı.” Gürer, “Fasulye üreticileri de ürünlerinin fiyatlarının geçen yıla göre düştüğünü ve maliyetlerin arttığını belirtiyor. Bir fasulye üreticisi, fasulyenin kilosunu geçen sene 44 liraya satarken, bu yıl en yüksek 38 liraya satabildiklerini anlattı. Masrafları yüzde 100 arttı; ancak ürünleri geçen seneki fiyatın bile altında kaldı. Elektrik, işçilik, mazot gibi giderler 3 kat arttı, ama ürünlerinin fiyatı geçen seneki fiyatın bile altında kaldı” diye ifade etti. “Çiftçimizin tarlada emeği heba oluyor” Ömer Fethi Gürer, “Çiftçilerimiz, tarımda doğru bir planlama yapılmadığını ve bu yüzden büyük zararlar ettiklerini ifade ediyorlar. Üreticilerimiz, borçlarını ödeyemedikleri takdirde traktörlerini ve tarlalarını satmak zorunda kalacaklarını söylüyorlar. Tarım politikaları üreticimizi korumuyor; ithalat teşvik ediliyor, yerli üretici ise ihmal ediliyor. Eğer doğru ve çözümcü kamucu önlemler alınmazsa, tarım sektörümüz daha da kötüye gidecek. Çiftçilerimizin borçlarının yapılandırılması ve tarımsal desteklerin artırılması gerekiyor. Çiftçimizin tarlada emeği heba oluyor, kazanç sağlayamıyor, borçlarını ödeyemiyor. Vatandaş ise rafta kat kat artan fiyatlarla ürün almaya çalışıyor. Aracılar kazanıyor, üreten ve tüketen ise zorda kalıyor. Bu yıl tarlada kalan ürüne iktidar müdahale edip Tarım Kredi marketler aracılığıyla tüketiciye daha uygun fiyatla ürün erişimi sağlayabilirdi. İktidar süreci yalnızca seyreden oldu” dedi.

Türkiye ve Mısır arasında tarım alanında işbirliği anlaşması imzalandı Haber

Türkiye ve Mısır arasında tarım alanında işbirliği anlaşması imzalandı

Türkiye ve Mısır arasında tarım alanında imzalanan mutabakat zaptıyla iki ülke arasında tarım ürünleri ticaretinin artırılması hedeflenirken, bu kapsamda yatırım, teknoloji transferi ve tarımsal verimliliğin artırılması gibi konularda işbirliği artarak devam edecek. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, resmi ziyaret için dün Ankara'ya gelerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüştü. İki lider, görüşmenin ardından Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı'na başkanlık etti. Toplantının ardından iki ülke arasında belli alanlarda işbirliği kapsamında 17 anlaşma yapılırken, tarım alanında da "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Bilimsel, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Mutabakat Zaptı" imzalandı. Türkiye'nin Afrika ticaretinde ön planda olan Mısır'la ticaret hacminin 5 yıl içerisinde 15 milyar dolar seviyesine çıkarılmasına odaklanılırken, bu kapsamda iki ülke arasındaki ticaretin tarım ürünlerini içerecek şekilde genişlemesi hedefleniyor. Türkiye geçen yıl Mısır'a 3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, bu dönemde Mısır'dan yapılan ithalat 3,1 milyar dolar oldu. İki ülke arasındaki dış ticaret hacmi 6,1 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Bu yılın 7 ayında Mısır'a yapılan dış satım 1 milyar 904 milyon dolar, bu ülkeden gerçekleştirilen ithalat ise 1 milyar 911 milyon dolar oldu. Aynı dönemde iki ülke arasındaki ticaret hacmi 3 milyar 815 milyon dolar olarak hesaplandı. Tarımda Teknik İşbirliği ve Teknoloji Transferi Üzerine Anlaşma İki ülke arasında tarım alanında imzalanan mutabakat zaptıyla tarım ürünleri ticaretinin artması hedeflenirken, kuraklığa dayanıklı tahıl çeşitlerinin ıslahı ve araştırılması ile sebze tohumu ve meyve fidanı üretimi alanında işbirliği yapılması planlandı. Tarım ürünleri ticaretinin karşılıklı olarak arttırılması için gerekli tedbirlerin alınması, bu çerçevede her iki ülkenin tarımsal yatırım ve iş fırsatları konusunda görüş alışverişinde bulunulması kararlaştırıldı. Başta iklim değişikliğiyle mücadele olmak üzere kuraklık, sıcaklık artışı, su kıtlığı gibi iki ülkeyi de ilgilendiren ve bölgeyi artan şekilde etkileyen küresel sorunlara ilişkin de işbirliğinde uzlaşıldı. Tarım alanındaki teknolojik gelişmelere bağlı olarak, teknoloji transferi ve tarımsal verimliliğin arttırılmasında teknik işbirliği yapılacak, bu konularda bilgi, tecrübe ve uzman alışverişinde bulunulacak.

1600 derecelik sıcaklıkta ekmek parası Haber

1600 derecelik sıcaklıkta ekmek parası

RÖPORTAJ BAYRAM BULUT ADANA (İLKHABER)-Döküm işçileri 1600 derecelik hava sıcaklığında çalışarak, tarım ürünleri için ekipmanlar, parçalar üretip, hem sanayiye, hem tarıma katkıda bulunuyor. Ancak döküm işçilerinin ardından yetişen yeni kesim olmadığı için meslekte tehlike çanları çalıyor.  Adana Yüreğir Metal Sanayi’de döküm işinde çalışan atölyeler bulunuyor. Bu atölyelerde hurdacılardan toplanan döküm madeni klima peteği, boru parçaları, küvetler, araba malzemeleri gibi daha birçok atık malzeme 1600 derecelere varan sıcaklıkta eritilerek geri dönüşüme katkı sağlıyor. Dökümün yapılacağı günler öncesinden bu atölyeler eritilecek malzemelerini topluyor. Ardından ise eritilecek malzemelerin döküleceği kalıplar büyük bir titizlikle hazırlanıyor. Hazırlanan kalıplar atölyenin tabanında oluşturulan yerlere konuluyor. Ardından ise döküm yapılacak gün bekleniyor. Döküm günü geldiğinde önce işçiler ocağı yakıyorlar. Bin derecenin üzerine çıkan sıcaklığın ardından hurdacılardan toplanan döküm metaller, parçalara ayrılmış şekilde yanan ocağa takviye ediliyor. Sıcaklık madenlerin erime sıcaklığı olarak zaman zaman 1600 derecelere kadar çıkıyor. İşçiler sıcaklığın yüksek kalması için sık sık ocağa takviye yapmaya devam ediyor. Madenin temiz olması için ocağa mermer parçaları da atılıyor. Metaller bu ocakta eriyerek lav haline geliyor. Lav halini alan metaller daha sonra ocaktan işçiler tarafından alınarak tek tek kalıplara boşaltılıyor. Lavların kalıplara dökülmesi de o kadar kolay olmuyor. Kalıpların başına elindeki lav dolu kovalarla gelen işçiler büyük bir titizlikle bu lavları kalıpların içerisine boşaltıyor. Bu işi yapan işçilerin işin profesyoneli olması gerekiyor. İşçilerin her biri en az 30 yıldır bu işlerde çalışmış kişiler. Ancak son dönemde artık bu işi yapacak çırak yetişmiyor. Mesleklerini sürdüren döküm ustaları da bu konudan dert yakınıyor. Malzemeler dökümden sonra soğutulmaya bırakılıyor. Soğuyan parçalar daha sonra tarım ve sanayide kullanılıyor.  Döküm yapan işçilerin ise çalışmaları esnasında 1600 derecelere varan ısı ya karşı tek silahları su olarak görülüyor. Özellikle ocak başında çalışan işçiler yanlarından buzlu suları eksik etmiyor. Döküm işi yapan işçiler kendilerinden sonra yetişen kimsenin olmamasından dert yakınıyor. Çırak yetişmediğini söyleyen döküm işçileri, zor olduğu için bu işi kimsenin tercih etmediğini dile getiriyor. İşletme Ustalarından Ömer Akar ve diğer işçiler sorularımızı yanıtladı. Şimdi döküm işçileri ile yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz. Burada döküm yaparak hangi ürünleri üretiyorsunuz? Ömer Akar: Tarım ürünleri için ekipmanlar, parçalar üretiyoruz. Hem sanayiye, hem tarıma katkıda bulunuyoruz. Doğalgaz vana parçaları üretiyoruz. Ne iş olsa burada yapıyoruz. Yani hem sanayiye, hem tarıma katkıda bulunuyoruz. İşinizin durumu hakkında bilgi alabilir miyiz? Durumumuz ortada. Öyle büyük bir kar marjı ile çalışan esnaf yok. Ama kimseye muhtaç kaldığımızda yok. Genele bakarsan eskisi gibi değil işler. Haftada bir döküm yapıyoruz. Önceden daha fazla döküm yapıyorduk. Çırak sorunu sizin mesleğinizde  yaşanıyor mu? Bizim işimizde olsun, başka meslek dallarında olsun alttan yetişen eleman artık yok. Eskiden herkes çocuğunu getirir, ‘eti senin kemiği benim’ derdi. Çalıştırırdı, para pul istemezdi. Şimdi gelen paraya bakıyor. Hükümet çırakların gelmesine izin vermiyor. Herkes çocuğum okusun iyi olsun diyor. Ama meslek sahibi de olması gerekiyor çocuğun. Sizi tanıyabilir miyiz? Benim ismim Mehmet Gölge. Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?  35-40 yıldır bu işi yapıyorum. Hava aşırı sıcak ve lavların arasında çalışıyorsunuz. Buna nasıl dayanıyorsunuz? Alıştık artık sıcağa. Vücudumuzun dayanıklılığından dolayı biz dayanıyoruz ama başka insanlar dayanamazlar. Yaşanan aşırı sıcak ortamda cehennem sıcağını yaşıyoruz. Çok sıcak oluyor ama mecburuz. Yaptığımız iş bu. Yıllardır bu işi yapıyoruz. Bir yere bağlı mı çalışıyorsunuz? Biz serbest çalışıyoruz. Bugün buradayız. Haftanın 3- 4 günü döküm döküyoruz. Burası  çalıştığımız bazı yerlere göre havadar. Dökümün erime derecesi 1300 dereceyi buluyor. Adana sıcağı çok kötü zaten. Millet gölgede otururken oflayıp duruyor. Birde bizi düşünün.  Serinlemek için su içiyoruz. Esen yerlerde duruyoruz. Ama esen yer yok. Dökümü döktükten sonra çıkıp gölge bir yerde oturuyoruz. İşçilerden Eren Mahmat kendisinin 50 yıldır bu işi yaptığını söyledi. Siz kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz? 50 yıldır bu meslekteyim. İlk okulu bıraktıktan sonra bu işe girdim. Sıcağa nasıl dayanıyorsunuz? Alıştık bu sıcağa, 150 dereceye kadar dayanabiliyoruz. Biz alıştığımız için sıcaklık bize normal geliyor. Ama dışarıdan gelen için zor bir durum. Oturduk mu iki dakikalığına serinliyoruz. Çırak yetişiyor mu mesleğinizde? Şuanda bizden sonra yetişen kimse yok. En kötü meslek mesleksizlikten iyidir. Bu meslek olmazsa dünyada hiçbir şey olmaz. İnşaat mühendisi olmaz, kepçeler olmaz, iş makinesi olmaz. İllaki bu meslek olacak. Sizi tanıyabilir miyiz? Ben Ali Erciyes Siz burada ne yapıyorsunuz? Çıkan kalıpların temizliğini yapıyorum. Sıcakta çalışmak zor değil mi? Ekmek parası için mecburen çalışmak zorundayız. Ekmek parası için sıcağa dayanıyoruz. 1990’dan bu yana bu işin içerisindeyim. 35 yıldır bu işi yapıyorum. Sıcağa ekmek paramız için katlanmak zorundayız. En sıcak yer olan 1600 derecelere yükselen ocağın başında bulunan Murat Kuşçu mesleklerinin zorluklarını yanıtladı. Ocağı nasıl yakıyorsunuz?  Ocağı odunla tutuşturuyoruz. Sonra taş kömürünü atıyoruz yakıyoruz. Isı iyice arttıktan sonra daha önce toplanan metal parçaları ateşin içerisine fırına atıyoruz. Ürün temiz çıksın diye içerisine mermer parçaları da atıp yakıyoruz. Bizim görevimiz bu. Sıcaklık kaç derece oluyor ve nasıl dayanıyorsunuz?  Çok sıcak ama mecburen dayanmak zorundayız. 1600 derece sıcaklıkta çalışıyoruz. İnsanoğlunun dayanamayacağı bir şey yok. Yeter ki istesin. Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?  52 yaşındayım. 40 yıldır bu işi yapıyorum. Bizden sonra yetişen nesil yok. Zor diye kimse bu işi yapmıyor. Sizi tanıyabilir miyiz? İsmim Önder Akar. Siz burada ne yapıyorsunuz? Fırını yakmada göreliyim bende. Bu işin en önemli yeri fırın kısmı. Burada her şeyin düzgün gitmesi gerekiyor. Eğer burada bir şey düzgün gitmezse, aşağıda düzgün iş çıkmaz. Ocağı takip etmemiz şart ocak başında çalışmak zor gerçekten. Nasıl serinliyorsunuz? Serinlemek için buzlu suyu yanımızdan eksik etmiyoruz. Hem içiyoruz, hem elimizi başımızı suyla yıkıyoruz.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.