Dünyanın en eski aşıklarının takıları Mardin’de sergileniyor
Adnan AVUKA
MARDİN (İLKHABER) - Mardin’in Dargeçit ilçesi Ilısu Barajı kurtarma kazıları kapsamında Boncuklu Tarla yerleşiminde M.Ö. 8 bin 200 yıllarına tarihlenen bir mezarda biri kadın biri erkek iki yetişkinin üzerinden çıkan takılar Mardin Müzesinde boncuklu tarla vitrininde sergileniyor.
Ilısu Barajı Kurtarma kazıları kapsamında Boncuklu Tarla yerleşiminde MÖ 8200-7500 yıllarına tarihlenen bir mezarda biri kadın biri erkek iki yetişkinin üzerinden takılar çıktı. Yoğun olarak ele geçen kolyeler, kemerler ve kemer tokaları, kemik kakmalı süs eşyaları, düğmeler, küpeler ve diğer küçük süs eşyaları yerleşim yerinde Neolitik Dönemde yaşamış olan toplulukların din-inanç, estetik, ölüm, öteki dünya gibi inanç gelenekleri ile ilgili bilgiler de veriyor.
O dönem boncuk yapımında serpantin, kireçtaşı, klorit, kumtaşı, kemik, obsidiyen, fosfat, turkuaz, bakır, malakit ve değişik çay taşları kullanıldığı tespit edildi.
Boğa başı, geyik, leopar, yaban keçisi biçiminde, gerçekçi hatlarla biçimlendirilmiş boncuklar (pendant) ile yılan, kuş ve akrep biçimli diğer buluntular, sembolik, ritüel, inançsal ve estetik işlevleri oldukları düşünülüyor.
Boncuklu Tarlada ele geçen hayvan biçimli ve insan biçimli boncuklar, Yakındoğu’da birçok Neolitik Dönem yerleşiminde ele geçen insan figürinleri/heykelleri, hayvan figürinleri/heykelleri, figürlü taş objeler, boyalı veya figürlü kemik plaklar, taş vazolar üzerinde işlenen motiflerle hem görsel hem de sanatsal yönleriyle benzer özellikler gösteriyor.
Ayrıca Çanak Çömlek öncesi Neolitik Döneme tarihlenen ve tamamı mermerden yapılmış 10’dan fazla kemer tokası bulundu. Çeperinde birkaç adet deliği olan kemer tokalarından biri mezardaki iskeletin pelvis bölgesinde insitu açığa çıkartıldı.
Kemik plaklardan birinin üzerine yapılmış iki örümcek motifi, Yakındoğu Neolitik Dönem için ilk örnek olurken, söz konusu motifler kemik plak üzerine kazılmış olan iki örümcek motifinin (kakma yuvalarının), yeşilimsi taşlara (malakit ve fosfat) kakma tekniğiyle yapıştırılmasıyla üretildiği ortaya çıktı.
Mardin Müzesinde bulunan dünyanın en eski aşıklarının üzerinden çıkan takıların günümüzden 12.000 yıl öncesine ait olduğunu dile getiren Müze Müdürü Nihat Erdoğan, “Boncuklu Tarla bu süreç içindeki ölü gömme adetleri ile beraber ilk yerleşik hayata geçişin bulunduğu bir alan. Kuzey Mezopotamyanın en eski neolitik yerleşim yerlerinden bir tanesi boncuklu tarla. Bu alandaki kazı çalışmalarında avcı toplayıcılıktan artık Üretici hayata geçen ve organize bir köy hayatına geçişin bulunduğu bir alanı görüyoruz” diye konuştu.
Herkesi Mardin Müzesi’nde sergilenen eserleri görmeye davet eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Ilısu barajı kurtarma kazıları kapsamında kazıların yürütüldüğü boncuklu tarlada ilk defa o yerleşik hayata geçişin organize bir şekilde konutların inşa edildiğini görüyoruz. Depo sulama alanları, organize köy hayatının oluştuğunu, yuvarlak planlı ev tipolojisini kare planlı ev tipolojisine geçtiklerini görüyoruz.
Çanak-çömleksiz neolitik dönem dediğimiz ilk yerleşik hayata geçişin başladığı kuzey Mezopotamya’nın Dicle vadisinde Boncuklu tarlada kazı çalışması yaptık. Bu alan aslında yerleşik hayata geçişin ilk örneklerindendir. İlk ev topolojisi tahıl ambarlarının kurulduğu ilk organize köy hayatının yaşandığı bir alan.
Burada da evlerin diplerini ana rahmi gibi bir gömme geleneği görüyoruz. Yeniden doğuşun inancıyla ve takılarla birlikte insanların öbür dünyaya uyguladığını görüyoruz. Eski aşıklarımız yüz yüze takılarıyla birlikte açığa çıkarıldı.
Günümüzden 10 bin, 12 bin yıl öncesine ait bu aşıklar bu çift en eski bilinen aşıklar olarak bilinir. Aşkın doğduğu coğrafya aşkın doğduğu Mezopotamya aşkta doğmuş ve yerleşik hayata birlikte hikayesiyle gelmiş. Bu takılarda bir sosyal statü tılsım ve benzeri şeyler için de kullanılıyor. Çok büyük bir takı üretim merkezi aslında bu. Takıların bu kadar teknolojik olarak üretilmiş olması ve günümüze kadar takının serüveninin gelmesi önemlidir.
Mardin Müzesi olarak kendi coğrafyamızdaki bütün o kültürel serüveni ziyaretçiye açıyoruz. Herkesi müzemize, o tarihi eserleri görmeye bekliyoruz”