TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#süt

İLKHABER-Gazetesi - süt haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, süt haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Baki Remzi Suiçmez: Süt varsa, yaşam var Haber

Baki Remzi Suiçmez: Süt varsa, yaşam var

Sütün, tüm canlılar üzerindeki zorunlu besleyici etkisi ve rolüne dikkat çeken TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Stratejik öneme sahip en önemli gıda ürünleri arasında yer alan süt ve süt ürünlerinin yeterli miktarda tüketimini sağlayabilecek yeterli süt ve süt ürünleri üretiminin sağlıklı ve sürdürülebilir bir biçimde yapılabilmesi için dünyadaki ve ülkemizdeki tüm gelişmelerin izlenmesi kadar, mevcut ve oluşabilecek yeni sorunlara yönelik hızlı ve somut çözümlerin gecikmeden yaşama geçirilmesini sağlayacak yeni bir tarım ve gıda sistemine ihtiyaç var.. Biliyoruz ki, üretmezsek, tüketemeyiz. Süt varsa, yaşam var” dedi. İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Dünyada her geçen gün nüfus artışına paralel olarak gıda ihtiyacı da artıyor. Bununla beraber, insan beslenmesinde önemli yer teşkil eden ve et, süt, süt ürünleri gibi birçok ihtiyacın kaynağı olan hayvancık da geçmişte olduğu gibi günümüzde de büyük önem taşıyor. Hayvancılık, başta hayvansal gıda üretimi ile beslenmenin yanında hayvancılığa dayalı sanayi sektörüne ham madde sağlama yem sanayi, süt ve süt ürünleri sanayi, dericilik, veteriner ilaç ve hayvancılık ekipmanları vs. gibi istihdam olarak da büyük rol oynuyor. Son yıllarda özellikle maliyetlerdeki artış, üreticinin para kazanamaması hayvancılık sektöründe uzaklaşmaya neden oluyor. 2020 yılında 23 milyon 503 bin ton olan süt üretimimiz, 2023’te ise 21 milyon 480 bin tona gerilemiş durumda.. Sür ve süt ürünleri hakkında önemli açıklamalarda bulunan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “İnsanlık tarihinde toplayıcılık ve avcılıktan bitkisel ve hayvansal üretime geçişle birlikte sütün dünyada en yaygın üretilen ve en değerli tarımsal gıda ürünlerden biri olduğu bilinmektedir. Süt, içeriğindeki temel besin maddelerin güçlü karışımı ile insan beslenmesi ve sağlığı kadar, ülkelerin ekonomik gelişimleri için de son derece önemli bir gıda ürünüdür.” Dedi. Sütün, tüm canlılar üzerindeki zorunlu besleyici etkisi ve rolü olduğuna değinen Suiçmez, “Stratejik öneme sahip en önemli gıda ürünleri arasında yer alan süt ve süt ürünlerinin yeterli miktarda tüketimini sağlayabilecek yeterli süt ve süt ürünleri üretiminin sağlıklı ve sürdürülebilir bir biçimde yapılabilmesi için dünyadaki ve ülkemizdeki tüm gelişmelerin izlenmesi kadar, mevcut ve oluşabilecek yeni sorunlara yönelik hızlı ve somut çözümlerin gecikmeden yaşama geçirilmesini sağlayacak yeni bir tarım ve gıda sistemine ihtiyaç var.. ÜRETEMEZSEK, TÜKETEMEYİZ Sütün, tüm canlılar üzerindeki zorunlu besleyici etkisi ve rolü bir gerçektir. Tüketici olarak süte rafta yeterince ve ucuz ulaşabilmeyi beklerken, sürekli artan girdi fiyatları, yetersiz ve geç ödenen desteklerle süt üreticisinin ahırda ve ağılda ne kadar sürdürülebilir üretim yapabileceğinin tartışıldığı ve tartışılması gerektiği günümüzde, süt sektörünün mevcut durumunun ve potansiyelinin ne kadar farkındayız? Sektörün güçlenmesini bırakın, sürekli artan üretim maliyetleriyle süt üreticisi ne kadar sürdürülebilir üretim yapabilir? Düşünelim, sorgulayalım, tartışalım. Biliyoruz ki, üretmezsek, tüketemeyiz.” Diye konuştu. Süt üretim maliyetlerini etkileyen en büyük unsurun yen maliyeti olduğunu ve çözüm mevcut serbest piyasa ortamında kamunun gerekli ve zamanında müdahaleleri ile tarım ve gıda sistemini üretimden tüketime gerçekten sürdürülebilir kılmasından geçtiğine dikkat çeken TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez şu açıklamalara yer verdi; “OECD ve FAO Tarımsal Durum Raporu’na göre; küresel süt üretiminin yaklaşık yüzde 93'ü taze, işlenmemiş veya hafif işlenmiş (pastörize, fermente vb.) süt ürünleri şeklinde ülke içinde tüketilmektedir. Dünya genelinde süt ürünleri sektörlerinde marjinal verimliliğin artacağı ve bunun da taze süt ürünlerinin gerçek fiyatlarında kademeli bir düşüşe yol açacağı varsayılmaktadır. 2021 ve 2022 yıllarındaki yüksek uluslararası fiyatlar, yüksek talep, yüksek girdi maliyetleri ve büyük ihracatçılardan kısıtlı arz yaratmasından kaynaklanmıştır. Tedarik zincirindeki aksamaların hafiflemesi ve marjinal maliyetlerin azalmasıyla birlikte uluslararası süt ürünleri fiyatlarının kısa vadede düşmesi ve uzun vadede COVID-19 öncesi eğilime dönmesi beklenmektedir. 2022'de dünya süt üretimin 935,9 milyon ton civarında olduğu ve gelecek 10 yılda dünya sığır varlığıyla birlikte süt ve süt ürünleri üretiminin et üretimindeki artışı da aşarak yüzde 14 oranında artacağı tahmin edilirken, ülkemizde durum ne olacak? Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü (TEPGE) 2023 Süt ve Süt Ürünleri Durum Tahmini Raporu’na göre; Türkiye, 2022 yılında 21,6 milyon ton süt üretimi ile dünya sıralamasında 8., AB ülkeleri arasında 3. en büyük süt üreticisi ülkedir. TÜİK’e göre; 2022 yılında 21 milyon 563 bin 492 ton olan çiğ süt üretimi, 2023 yılında yüzde 0,4 azalarak 21 milyon 481 bin 567 ton oldu. Bu üretimin yüzde 92,9'unu inek sütü, yüzde 4,3'ünü koyun sütü, yüzde 2,5'ini keçi sütü ve yüzde 0,2'sini manda sütü oluşturmaktadır. Hayvansal üretim mutlaka hayvancılığa dayalı bitkisel üretimle birlikte değerlendirilmelidir. Sağlıklı ve sürekli süt ve et üretimi için “yem-süt-et” bütünü birlikte değerlendirilmelidir. Çiğ süt fiyatını etkileyen en önemli faktör çiğ süt maliyetidir. Süt üretim maliyetlerini etkileyen en büyük unsur ise yem maliyetidir. Üreticinin kâr ederek üretime devam edebilmesi için “çiğ süt-yem paritesi” 1/1.5 olmalı, yani 1 litre süt satıldığında 1.5 kg yem alınabilmelidir. Ulusal Süt Konseyi’nin 2024 yılı Ocak ayından bugüne 3 kez açıkladığı çiğ inek sütü tavsiye fiyatı litre başına 11,50 TL, 13,50 TL ve 14,65 TL. Girdi olarak geçen yıl Mart ayına göre mazotun yüzde 98, karma yemin yüzde 40, veteriner harcamalarının yüzde 165 arttığı bir ortamda baskılanan ve gecikerek güncellenen bu fiyatlar gerçekleşen maliyetin altında olup, kesintileri düşünce özellikle küçük üreticiler zarar etmektedir. Ülkemizde geçmiş yıllardan günümüze 0.8-1.3 arasında değişen parite nedeniyle kâr edemeyen üretici alandan çekilmektedir. Hayvanların yem gereksiniminin daha nitelikli ve ucuza karşılanması için önemli kaynaklardan biri mera alanlarımız maalesef amacı dışında kullanıma açılarak azalmaktadır. Yem bitkisi üretim alanlarımız artmazken, bu yıl yem bitkilerine verilecek mazot ve gübre desteği artırılmamıştır. Yemin önemli ölçüde dışa bağımlı olması sonucunda hayvan yetiştiriciliği maliyetleri sürekli artmaktadır. Çiğ süt referans fiyatının baskılanıp dışa bağımlı hale gelen yem fiyatlarının sürekli arttığı bir ortamda süt hayvanları kesime gitmektedir. Süt krizi, et krizini tetiklemekte, kırmızı ette artan tüketici fiyatlarını düşürmek için dışarıdan canlı hayvan ve hazır et ithalatı yapmak çözüm olamamaktadır. Tarımsal ve de işlenmiş gıda üretimin çok önemli bir parçası olan süt sektörünün, ülkemiz halkının beslenmesi için gelecekte sürdürülebilir üretime devam etmek için çaba harcadığı, bir gerçektir. Diğer bir gerçek de artan küresel üretim ve tüketim eğilime paralel olarak gıda güvenilirliğini ve güvencesini sağlamakla yükümlü resmi kurumların, sektör üzerindeki finansal yükü azaltması ve kırsal alanda üretimin devamlılığını sağlaması gerektiğidir. Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Yem Sanayi özelleştirilip kapatılınca alan serbest piyasanın insafına terk edilmiştir. Sonradan kurulan Ulusal Süt Konseyi ile Et Süt Kurumu piyasayı üretici ve tüketici lehine düzenleyememektedir. Kamunun düzenleme ve denetleme görevini etkin bir şekilde yapmasına yönelik kurumsal yapılar yeniden gündeme gelmelidir. Çözüm; mevcut serbest piyasa ortamında kamunun gerekli ve zamanında müdahaleleri ile tarım ve gıda sistemini üretimden tüketime gerçekten sürdürülebilir kılmasından geçmektedir. Süt üreticilerin kurduğu demokratik, özerk, güçlü kooperatifler ile üretime devam etmesi, kendi ürettiklerini işlemesi, pazarlaması, demokratik güçlü tüketici kooperatifleri ile gıda tedarik zincirinin kısaltılması, üreticinin ürününden para kazandığı ve tüketicinin sağlıklı ucuz gıdaya/süte/ete erişebildiği sistemleri kurmaktır.

Emzirme Haftası'nda uzman uyarısı Haber

Emzirme Haftası'nda uzman uyarısı

Emzirme Hemşiresi Kübra Nur Çakar, yeni doğan bebeklere kolostrum adı verilen ilk sütün bebeğin ilk aşısı niteliğinde olduğunu ve bağışıklık sistemini güçlendirip hastalıklara karşı koruma sağladığını söyledi. Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi, Yeni Doğan Bilim Dalı Emzirme Hemşiresi Kübra Nur Çakar, anne sütünün bebekler için yeri doldurulamaz bir besin kaynağı olduğunu vurgulayarak, 1-7 Ağustos Emzirme Haftası dolayısıyla anne sütü ve emzirmenin önemine dikkat çekmek amacıyla açıklamalarda bulundu. Anne Sütünün Önemi ve Emzirmenin Faydaları Hemşire Kübra Nur Çakar, ilk altı ay boyunca bebeklerin sadece anne sütü ile beslenmesinin önerildiğini kaydederek, “Altı aydan sonra ise ek ve güvenilir gıdalarla birlikte emzirmenin iki yaş ve üzerine kadar devam etmesi önerilir. Anne sütünün bebekler için sağladığı faydalar saymakla bitmez. Kolostrum adı verilen ilk süt, bebeğin ilk aşısı niteliğindedir ve bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara karşı koruma sağlar. Anne sütü, bebeklerin beyin ve zekâ gelişimini destekler. Emzirme süreci, anne ve bebek arasında ten tene temas sağladığından, aralarındaki bağı güçlendirir. Anneler için de birçok faydası bulunmaktadır; emzirme, meme ve yumurtalık kanserine karşı koruma sağlar, doğum sonrası rahmin eski haline dönmesine yardımcı olur ve annenin doğum öncesi ideal kilosuna geri dönmesini destekler” diye konuştu. Emzirme teknikleri ve ipuçları Doğru emzirme tekniklerinin bebeğin yeterli süt almasını ve emzirme sürecinin anne için de rahat olmasını sağladığını söyleyen Çakar, “Bebeğin doğru pozisyonda olması, annenin dik durması ve bebeğin başının ve vücudunun anneye doğru dönük olması gerekmektedir. Bebeğin ağzı açık olmalı, önce göğüs ucunu ve ardından areola adı verilen kahverengi kısmı ağzına alarak aktif bir emme gerçekleştirmelidir. Bebek, günde 6-8 kez idrara çıkıyorsa, bu bebeğin yeterli miktarda süt aldığını gösterir. Anne sütü, oda sıcaklığında 4 saat, buzdolabında 4 gün ve derin dondurucuda 6 ay saklanabilir. Süt saklanırken kap veya poşetin üzerine tarih, gün ve gece ya da gündüz yazılması önemlidir” dedi. Hemşire Çakar, “Bebek dostu hastane olarak Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde tüm anne ve anne adaylarına emzirmenin ve anne sütünün önemini vurgulamaktayız ve bu konuda bilinçlendirme faaliyetleri yürütmekteyiz. Sağlıklı nesiller yetiştirmek için anne sütünün önemini her fırsatta dile getirilmekteyiz” şeklinde konuştu.

Mersin Büyükşehir Belediyesinden süt üreticilerine destek Haber

Mersin Büyükşehir Belediyesinden süt üreticilerine destek

Coğrafi konumu ve iklim şartlarının uygun olması dolayısıyla tarımın yoğun olarak yapıldığı Mersin'de, tarım uygulamalarını sürdürülebilir kılmak ve üreticileri teşvik etmek amacıyla tarımsal desteklerde bulunan Büyükşehir Belediyesi, özellikle küçük ölçekli üretim yapan çiftçinin ve üreticinin yanında oluyor. Bu çerçevede, Toroslar Mahallesi’nde yaşayan ve uzun yıllar büyükbaş hayvancılık yaparak geçimini sağlayan Kocaoğ ailesi de Mersin Büyükşehir Belediyesinin destek olduğu üreticilerden biri. Küçük yaşlarda babasına yardım ederek başladığı hayvancılıktan geçimini sağlayan Vedat Kocaoğ, belediyenin sağladığı mısır silajı ve mısır flake yem desteğinden faydalanarak hem büyük bir gider kaleminden kurtuldu hem de ayırdığı bütçe ile yeni bir hayvan sahibi oldu. Verdiği destekle mısır silajı ve mısır flake yemlerinin içerisinde bulunan nişastanın sindirilebilirliği ile açığa çıkan enerji miktarının artması sonucu süt kalitesinde yaşanabilecek yağ, protein ve kuru madde kayıplarının önüne geçen Büyükşehir Belediyesi, üreticinin günlük süt verimliliğinin ve kalitesinin de artışını sağladı. Şimdilerde süt üretimini artıran üretici, hem süt kalitesinin ve verimliliğinin hem de gelirlerinin artmasından dolayı oldukça mutlu. “Verdiğimiz desteklerle üreticinin girdi maliyetlerini azaltıyoruz” Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığında görev yapan ziraat yüksek mühendisi Özgür Güldoğan, 2020 yılından beri süt üreticilerine ve büyükbaş hayvan yetiştiricilerine yapılan destekler hakkında bilgi vererek, “Kooperatiflerimiz üzerinden 5 süt soğutma tankı ile başladığımız desteklerimize, 2021 yılından günümüze kadar 3 milyon 25 bin 800 kilogram mısır flake ve yem destekleri ile devam ettik. Böylelikle üreticilerimizin en büyük girdilerinden biri olan yem maliyetlerini yüzde 50 hibeli karşılayarak, onların ekonomilerine katkı sağlamış olduk. Mısır flake yemini tercih etmemizin sebebi ise geçirdiği üretim aşamalarında bünyesindeki nişastanın hidrolozi sonucu, yüksek miktarda enerji açığa çıkması ve bu enerjinin hayvanlarda hem süt verimini hem de süt kalitesini artırmasıdır. 2024 yılı süresince de küçükbaş hayvan üreticilerimize desteklerimiz devam edecek”dedi. “Büyükşehir, maddi manevi destekleri ile üreticinin yanında oluyor” Üretici Vedat Kocaoğ ise ailesinin büyükbaş hayvancılık yaptığını ve kendisinin de küçük yaşlardan beri ailesine destek olduğunu ifade etti. Küçük ölçekli üretim yaptıklarını kaydeden Kocaoğ, “Çok büyük bir çiftliğimiz yok. Çiftliğimizde genel anlamda süt hayvanları mevcut. Bu hayvanlarımızı mısır yoğunluklu olmak üzere süt yemi, arpa ve soya gibi ürünlerle besliyoruz. Mısır silajı kullanıyoruz. Daha önce bize böyle bir yardımda bulunan olmadı. Bizim maliyetlerimiz çok yüksek ve üreticinin yanında olduğunu gösterdiği için Büyükşehir Belediyesine teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Belediyenin üreticilere desteklerinin oldukça fazla olduğunu da aktaran Koacaoğ, “Vahap Başkan insanlarla iç içe biri. Özellikle ziraat ve çiftçiliğe de çok önem veriyor. Bunun için çiftçilere çok sayıda destekte bulunuyor. Zeytin fidanı, sulama borusu, mısır flake yem desteği, süt soğutma tankı ile hem tarımı modernleştirmeye çalışıyor hem de üreticiye maddi manevi desteklerde bulunuyor” ifadelerini kullandı.

Balı süt ile karıştırıp içmeyin! Haber

Balı süt ile karıştırıp içmeyin!

Mevsim geçişlerinde ve kış aylarında bağışıklık sistemini destekleyen vitamin ve mineral deposu besinleri tüketmenin büyük öneme sahip olduğunu belirten Diyetisyen Elif Akçeken, “Öksürük, boğaz şişkinliği şikâyetlerimiz olduğunda ilk tercih edilen karışımlardan biri de ballı süttür. Fakat bazı yanlış uygulamalar ile bu karışımı bedenimiz için zararlı bir duruma sokabiliriz. Eğer bal yüksek derecede kaynatılırsa, içindeki doğal enzimler, vitaminler ve diğer biyoaktif bileşenler zarar görebilir ve balın besleyici özellikleri yok olur” dedi. Havaların soğuması ile birlikte artan grip gibi kış hastalıkları konusunda uyarılarda bulunan İstanbul Aydın Üniversitesi Medical Park Florya Hastanesi Diyetisyeni Elif Akçeken, grip veya soğuk algınlığına karşı hangi önlemleri alabileceğimizle ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Dyt. Akçeken, grip, grip benzeri hastalıklar ve soğuk algınlığının kontrolü ve tedavisi, esas olarak bitkilerden izole edilen kimyasal veya biyokimyasal ajanlara bağlı olduğuna dikkat çekerek bu maddeler arasında çeşitli polifenoller, flavonoidler, saponinler, glikozitler ve alkaloidlerin bulunduğunu söyledi. Kışın soğuklarına karşı doğal kalkan: bitkilerle güçlü bağışıklık Havaların soğuduğu bu günlerde, grip ve soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara karşı bağışıklık sistemimizi güçlendirmenin yollarını aradığımızı ifade eden Dyt. Akçeken, her mutfakta bulabilen bazı bitkilerle doğal bir kalkan oluşturmanın pratik yollarını anlattı: Ekinezya: Ekinezya, üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu ve tedavi edici etkilere sahip olabilir. Bağışıklık sistemini destekleyerek hastalıklara karşı direnci artırabilir. Ayrıca çay şeklinde hazırlandığında bazı uçucu bileşenlerinin (linalool) ve flavonoitlerinin yatıştırıcı etki gösterdiği deneysel olarak gösterilmiştir. Bu bakımdan, özellikle inatçı öksürüklerde kişilerin rahatlamasını sağlaması bakımından da yararlı olabilmektedir. Adaçayı: Ağız ve boğaz iltihaplarında etkili olduğu bilinen bir başka bitki ise adaçayıdır. Özellikle bitkinin içerdiği uçucu bileşenlerin ağız ve boğaz iltihaplarında (farenjit, jinjivit gibi) yararlı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla, çay şeklinde adaçayı ile hazırlanan gargaranın bu amaçla kullanılması önerilmektedir. Yeni yayımlanan bir klinik çalışmada; adaçayı ile ekinezyanın birlikte uygulandığında dezenfektan olan gargaradan daha etkili olduğu gösterilmiştir. Kakule: Kakule, içerdiği eugenol adlı bileşen sayesinde antiviral ve antimikrobiyal özelliklere sahiptir. Bu özellikleri, soğuk algınlığına neden olan virüslerle mücadelede etkili olabilir. Kakule, antioksidanlar bakımından zengin olup bağışıklık sistemini güçlendirebilir, bu da vücudu hastalıklara karşı daha dirençli hale getirebilir. Bunun dışında inhalasyon yoluyla kullanıldığında nefes yollarını açabilir, bu da solunum konforunu artırabilir. Bağışıklık sistemini güçlendiren besinler Dyt. Akçeken ayrıca bağışıklık sistemini güçlendiren besinleri ise şu şekilde sıraladı: Kuersetin: Antioksidan özelliklere sahip bir flavonoiddir. Antioksidanlar, vücudu serbest radikallerin neden olduğu hücresel hasara karşı koruyabilir ve bağışıklık sistemini destekleyebilir. Bu özelliklerinden dolayı kuersetin, soğuk algınlığına karşı koruyucu bir rol oynayabilir. Elma, kırmızı soğan, çay, kırmızı üzüm, brokoli ve kiraz domates gibi besinler kuersetin içerir. Meyan kökü: T hücreleri tarafından interferon-gamma üretiminin uyarılması, immün modülasyon, anti-inflamatuar, konakçı hücreler tarafından virüs alımının azaltılmasına yardımcı olmaktadır. Meyan kökü özellikle öksürük ve soğuk algınlığına (bronşit, tonsilit, üst solunum yolu yangıları) karşı hazırlanan karışımlarında boğazdaki balgamın sıvılaşmasını sağlaması ve yangıyı gidermesinin yanı sıra bazı virüsler üzerinde etkili olmaktadır. Afrika Sardunyası: Bu bitkide yer alan Umkaloba özütü, grip, bronşit, sinüzit, viral enfeksiyonlar ve anjiyoya karşı olumlu etkilere sahiptir. Burun akıntısı ve faranjite karşı oldukça etkilidir. Bakteriyel rahatsızlıklara karşı uygundur, bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve antioksidatif özelliklere sahip olabilir. Ayrıca, balgam söktürücü özelliği bulunmaktadır. Bal yüksek derecede kaynatılmamalı Akçeken son olarak da özellikle kış aylarında içilen ballı süt ile ilgili olarak, “Mevsim geçişlerinde ve kış aylarında bağışıklık sistemini destekleyen vitamin ve mineral deposu besinleri tüketmek büyük öneme sahiptir. Öksürük, boğaz şişkinliği şikâyetlerimizde ilk başvurduğumuz karışımlardan biri de ballı süttür. Fakat bazı yanlış uygulamalar ile bunu daha zararlı bir duruma sokabiliriz. Eğer bal yüksek derecede kaynatılırsa, içindeki doğal enzimler, vitaminler ve diğer biyoaktif bileşenler zarar görebilir ve balın besleyici özellikleri yok olur. 80 derece ve altına sıcaklığı düşünce balı eklememiz daha doğru olacaktır. Unutulmamalıdır ki, herkesin vücut yapısı farklıdır ve bitkisel takviyelerin etkileri kişiden kişiye değişebilir. Herhangi bir bitkisel takviyeyi kullanmadan önce, özellikle hamilelik, emzirme veya başka bir sağlık durumu varsa, bir sağlık profesyoneliyle görüşmek önemlidir” dedi.

Yozgat'ta besici, sütü gelir durumuna göre fiyatlandırıyor Haber

Yozgat'ta besici, sütü gelir durumuna göre fiyatlandırıyor

Yozgat’ın Kuşçu köyünde besicilikle uğraşan Üzeyir Koç, 24 yıldır geçimini çiğ süt satarak sağlıyor. Mandırasında günlük 60 kilogram süt elde eden Koç, ürettiği sütü şehre getirerek müşterilerinin taleplerini karşılıyor. Aracıyla mahalle mahalle dolaşıp evlere süt dağıtan Koç, müşterilerinin ekonomik durumlarını da göz önünde bulunduruyor. Koç, 100 liradan satılan 5 litre sütü gelir düzeyi düşük olan bazı müşterilerine uygun fiyattan veriyor. Emekli müşterilerine 60, asgari ücretli müşterilerine 70 liradan satış yapan Koç, memur olan müşterilerine ise sütü 100 liradan veriyor. Koç, günlük müşterilerinin hem süt ihtiyacını karşılıyor hem de hayır dualarını alarak gönül kazanıyor. “Günlük 60 kilogram süt alıyorum” Son günlerde yaşanan zamların ardından müşterilerinin de ekonomik durumunu düşünmek zorunda olduğu için böyle bir uygulamaya başvurduğunu söyleyen Üzeyir Koç, “24 senedir hayvancılıkla uğraşıyorum. Vatandaşların süt ihtiyacını karşılıyorum. Yozgat’ta sürekli müşterilerim var, onlara süt getiriyorum. Sütten de çok memnunlar. Emekli müşterime indirim yapıyorum onlara sütü 60 liraya veriyorum, asgari ücretlilere de 70 liraya satıyorum. Normal de 5 litre sütü 100 liradan satıyorum ama ben vatandaşın alım gücüne göre fiyatları belirliyorum. Fiyatları böyle belirlemem mecburiyetten oldu, vatandaş alamıyordu, fiyatları ona göre belirledik. Şimdi herkes mutlu, sütten de memnun kalıyorlar. Fiyatlar kurtarmıyor ama mecbur bu işi yapıyorum. Maliyetler çok pahalı, yem fiyatları çok yüksek, vatandaşa destek olmak istiyorum onun için de süte talep çok oluyor. Köyde 15 hayvanım var, günlük 50-60 kilogram süt alıyorum. Buraya gelip vatandaşlara satıyorum” dedi. “Bizim için fedakârlık yapıyor” Müşterilerden Talip Yılmaz ise kendilerine sağladığı bu uygulamadan memnun kaldıklarını söyleyerek, “Yılardır ondan süt alırım, sütü de çok güzel oluyor. Kendisi de bu konuda bize yardımcı oluyor. Ekonomik durumumuzu söylediğimizde 100 liranın altında sütü alıyoruz. Fedakarlık yapıyor bize. İnsanların alım gücü düşük olduğu için sütü bu fiyatlara satıyor, kendisine teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

Devlet desteğiyle önce süt üretim çiftliğine, sonra düve merkezine sahip oldu Haber

Devlet desteğiyle önce süt üretim çiftliğine, sonra düve merkezine sahip oldu

ADANA (AA) - ÖMER FANSA - Adana'da 11 yıl önce Tarım ve Orman Bakanlığından aldığı destekle kurduğu çiftlikte süt üretimi yapan girişimci Ali Acembekiroğlu, 6 yıl önce de aynı yöntemle kurduğu gebe düve merkezi aracılığıyla hayvancılık sektörüne katkı sağlıyor.Akaryakıt istasyonu işletmecisi 70 yaşındaki Acembekiroğlu, 2012 yılında üretime yönelme düşüncesiyle hayvancılık yapmaya karar verdi.O dönem Tarım ve Orman Bakanlığından temin edilen destekle ABD'den 480 büyükbaş hayvan getiren Acembekiroğlu, "Ali Baba Süt ve Süt Ürünleri" firmasını kurarak Sarıçam ilçesi Avcılar Mahallesi'nde "Ali Baba'nın Çiftliği" adını verdiği tesiste süt üretimine başladı.Geçen sürede işine devam eden Acembekiroğlu, Bakanlığın 2017 yılında hayata geçirdiği "Damızlık Düve Yetiştirme Merkezi" projesine başvurdu.Proje kapsamında 500 düve temin eden Acembekiroğlu, çiftliğinde yılda ortalama 2 bin başa kadar çıkan hayvan sayısına ulaştı.Bakanlıktan aldığı destekle bugüne kadar 1017 gebe düveyi yetiştirip satışını yapan Acembekiroğlu, yine bu destekle süt ürünleri konusunda da işi geliştirip kapasitesini artırdı, tereyağı ve peynir üretimine başladı.2019'da keçi yetiştiriciliğine başlayıp halen 350 baş keçiden elde ettiği sütle dondurma ve peynir imalatı yapan Acembekiroğlu, ürünleri Adana ve Mersin'de kurulan merkezlerle tüketiciye perakende olarak ulaştırıyor.- "Senede 350-400 gebe düve yetiştiriyoruz"Acembekiroğlu, AA muhabirine, hayvancılık tecrübesi olmamasına rağmen bu işe başladığında insan kaynağına önem vererek işletmeyi kurduğunu söyledi.2012'de 480 hayvanla başladığı işinde 2017 yılında aldığı destekle çiftliğini Damızlık Düve Yetiştirme Merkezi haline getirdiğini anlatan Acembekiroğlu, "Biz şu anda damızlık düve merkeziyiz. Senede 350-400 gebe düve yetiştiriyoruz. Bunların önemli bir kısmını iç piyasaya satıyoruz. Hayvanlarımız talep görüyor. Bilhassa Ege, Marmara Bölgesi'ndeki yetiştiriciler düvelerini bizden alıyorlar. Düvenin yanı sıra bir o kadar da erkek olarak tosun yetiştiriyoruz." dedi.Acembekiroğlu, çiftlikte embriyo transferi yaptıklarını belirterek, şöyle konuştu:"Sürümümüzde 25 kadar embriyo transferiyle dünyaya gelmiş buzağımız, halen de 50 kadar embriyo transferi yapılmış taşıyıcı hayvanımız var. Embriyo transferine önem veriyoruz. Aslında Türkiye'de hayvancılıkta devlet olarak da hükümet olarak da desteklenmesi gereken en önemli konu bence bu olmalı. Kendini ispat etmiş çiftliklere embriyo transferi yapmak üzere destek verilmeli."- Kapasite artıyorAcembekiroğlu, firma olarak Türkiye markası haline geldiklerini, bu kapsamda büyüme kararı verip çiftliğin yanında kendi kaynaklarıyla 400 başlık yeni bir ahır yapmaya başladıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:"Akaryakıt istasyonu çalıştırırken para kazanıyordum ama beni çok tatmin etmiyordu çünkü direkt ürettiğim şeyi görmüyordum. İnsanlar arabasına mazotu, benzini alıp çekip gidiyordu ama burada ben hayvan üretiyorum, süt üretiyorum, tereyağı üretiyorum, dondurma üretiyorum. İşletme merkezinde yaklaşık 50 kişi çalışıyor. Bir de pazarlama ağını düşündüğümüz zaman onlarla 130-150 kişiyiz. Böyle bir üretim yapmış olmam bana büyük bir zevk veriyor. Hayvanın da çiftliğin de hemen hemen her şeyinden yararlanmaya çalışıyoruz. Ekonomiye katkıda bulunuyoruz, bu da beni mutlu ediyor."- Çiftlik kendi elektriğini üretiyorHalihazırda 120 dönüm alana sahip çiftlikte, ahırların çatısına kurulan güneş enerjisi sistemiyle ihtiyaç duyulan elektrik üretilirken, doğal su kaynağının beslediği ve yağmur sularının tutularak aktarıldığı gölet de çiftlikte kullanılıyor.Hayvanların yemleri yine çiftlik içinde kurulan tesiste üretiliyor, atıkları da meyve bahçesinde gübre olarak değerlendiriliyor.Kentte istihdama da önemli katkı sunan firma, günde ortalama 27 bin litre süt üretim kapasitesiyle hizmet veriyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.