TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#siber zorbalık

İLKHABER-Gazetesi - siber zorbalık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, siber zorbalık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çocuklarda siber zorbalık tehdidi Haber

Çocuklarda siber zorbalık tehdidi

Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Psikiyatri Bölümünden Uzm. Psk. Hilal Savaş, sosyal medyanın ergenler üzerindeki olumlu ve olumsuz yönlerine ilişkin ailelere dikkati çeken uyarılarda bulundu. Açıklamada görüşlerine yer verilen Savaş, çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olan ergenliğin insan bedeninde değişikliklerin yaşandığı önemli bir dönem olduğunu belirtterek, ergenlikte bedensel değişikliklerin yanı sıra ruhsal değişiklikler de meydana geldiğini kaydetti. Savaş, ergenlikte ruhsal değişiklikleri,'Duygu dalgalanmaları, duygulanımda istikrarsızlık, karar vermekte zorluk ve alınan kararlardaki ani değişimler, sosyal uyum problemleri, özgüven problemleri, aile içi iletişim ve etkileşimde çatışmalar, kimlik karmaşası' olarak sıraladı. Ergenlik döneminde özgüven problemleri yaşayan bireylere çok sık rastlandığının altını çizen Savaş, 'Bunun nedeni çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanan olayların, bireylerde bazı temel düşünce ve inanışların oluşmasında etkin rol oynaması. Bu dönemlerde oluşan yargılar bireyin dünyaya bakış açısını ve davranışlarını belirli kalıplara sokuyor. Kalıp yargılar bir olay esnasında belirginleşerek olumsuz otomatik düşünceleri meydana getirir. Ergenlik döneminde vücudundaki değişimlere ve çevresindeki değişimlere ayak uydurmaya çalışan bireyler bu olumsuz otomatik düşüncelere kapılarak özgüven problemleri yaşamaya başlayabilir.' ifadelerini kullandı. 'Ergenlik döneminde hormonal ve zihinsel gelişim devam eder' Savaş, özgüven problemiyle başa çıkabilmek için şu önerilerde bulundu: 'Anne babalar çocuklarının sahip olabileceği olumsuz otomatik düşüncelere dikkat etmelidir. Olumsuz iç konuşmaların azaltılarak yerine pozitif iç konuşmaların getirilmesi hedeflenmelidir. Ebeveynler ergen çocuklarının yeni hobi ve deneyimler kazanması için destek olabilirler. Özgüven eksikliğiyle baş etmenin en gerçekçi yolu, psikolojik destek ve psikoterapi desteği almaktır. Çocuk-ergen psikiyatristleri, psikologlar özgüven eksikliği vakalarıyla sıklıkla karşılaşmakta ve sorunun tedavisinde çeşitli psikolojik teknikler kullanarak oldukça olumlu sonuçlar almaktadırlar.' Ergenlikte görülen ruh hali dalgalanmalarının sebeplerine ve bu dalgalanmalarla başa çıkma yöntemlerine de değinen Savaş, ergenlik döneminin, beyin gelişiminin hala sürdüğü bir evre olduğunu ve beynin karar vermekten, duyguları yönetmekten ve davranışları ketlemekten sorumlu beyin bölgesi olan frontal lobun bu dönemde gelişmeye devam ettiğini anlattı. Savaş, bu durumun da ergenlerin duygusal çıkışlarını, duygu patlamalarını, risk alma davranışlarını ve verdikleri kararlardaki tutarsızlıkları açıkladığını ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: 'Anne babalar karşılarında fiziksel olarak gelişmiş, hatta yetişkin görünümünde birini görse de ergenlik döneminde hormonal ve zihinsel gelişim devam eder. Hormonal farklılıklarla birlikte tetiklenen duygusal değişimler de sürecin bir parçası. Pek çok anne baba, bu geçiş evresinde 'çocuğunu tanıyamadığını' ya da 'çocuklarının ondan koptuğunu' hissedebilir ancak bu bir geçiş evresidir ve ergenin sağlıklı şekilde benlik gelişimini tamamlayabilmesi için anne babaları tarafından koyulan sağlıklı sınırlara ihtiyacı vardır. Bu sebeple ebeveynler ergenlik döneminde olan çocuklarıyla ilgili kaygıya kapılmadan sağlıklı sınırlar koyabilmeye çalışmalıdır.' 'Ailelerin sürece destek olması önemlidir' Sosyal medya ve internetin ergenler üzerindeki etkilerine de değinen Savaş, 'Günlük yaşamda özellikle ergenler tarafından sosyal medya içeriklerinin kullanımı göz önüne alındığında bireylerde yanlış sosyal kimlik oluşumları, siber zorbalık, olumsuz beden imajı algısı, bilinçli farkındalıkta azalma ve gelişmeleri kaçırma korkusu gibi muhtemel olumsuz sonuçlar gözlemlenebiliyor. Sosyal medyanın olumsuz etkilerini önlemek için ailelerin sürece destek olması önemlidir. Aileler, ergenlerin kendilerini daha rahat ifade edebilecekleri etkinliklere dahil etmekte aktif rol oynamalıdırlar. Sosyal medyayı ergenlerde yasaklamak yerine sağlıklı kullanmaya yönlendirmek gerekmektedir. Ayrıca, ailelerin bu bilinci küçük yaşlardan itibaren çocuklarına kazandırması gerektiği düşünülmektedir.' bilgisini paylaştı. Savaş, ergenlerde cinsel kimlik ve yönelim konularında yaşanan belirsizliklerin ele alınma yöntemlerine ilişkin ailelere uyarılarda da bulunarak, cinsel kimlik belirsizliği yaşayan ergenlerin çoğunun ilk başta yaşadıkları durumu anlamlandırmakta ve kendilerini ifade etmekte zorlanabildiğini hatırlattı. Kişilerin kim olduğu sorusunu cevaplamaya çalıştığı bu dönemde kendisini çevresinden farklı hissetmesi başta kendisini oldukça yalnız ve suçlu hissetmesine neden olabileceğine işaret eden Savaş, şunları kaydetti: 'Ergenler bu dönemde akranlarının zorbalığına uğramamak için kendi eğilimlerini bastırmaya ya da baskılamaya gidebilir. Yine bu dönemde ailenin baskılayıcı bir tutum içinde olması bireyin kendi içine kapanmasına ve kendisinden utanmasına neden olabilir. Yakın çevrenin ve toplumun farklı cinsel kimlik ve cinsel yönelim duyan kişilere yönelik ayrımcı ve dışlayıcı bir tutum içinde olması, kişinin en çok desteğe ihtiyaç duyduğu dönemde desteksiz kalmasına neden olabilir. Bu da kendisini farklı hisseden ergenin başlangıçta sıklıkla kaygı bozuklukları ya da depresyon şikayetiyle kliniklere başvurmalarına neden olabilir. Bu noktada, ebeveynlerin kapsayıcı ve anlayışlı bir tavır içinde olması, kendi beklentileriyle uymayan bir durumla karşılaştıklarında cezalandırıcı ya da yargılayıcı bir yaklaşım içinde olmaması çok önemlidir.'

Çocuklar arasındaki "akran zorbalığı" medyadaki açık şiddet temsilleriyle artıyor Haber

Çocuklar arasındaki "akran zorbalığı" medyadaki açık şiddet temsilleriyle artıyor

İSTANBUL (AA) - ENES TAHA ERSEN - Zonguldak'ın Karadeniz Ereğli ilçesindeki lisede bir öğrencinin, 28 Aralık'ta sınıf arkadaşlarınca darbedildiği ve hakarete uğradığı görüntülerin sosyal medya platformlarında yayınlanmasının ardından uzmanlar, medyadaki açık şiddet temsillerinin akran zorbalığını artırdığına işaret etti.Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Doğan ve İbn Haldun Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefa Bulut, AA muhabirine, medyadaki şiddet temsillerinin akran zorbalığına etkisini değerlendirdi.Prof. Dr. Doğan, akran zorbalığının şiddet eğiliminin alt türü olduğunu, bunu diğer zorbalık türlerinden ayıran en temel kriterlerinse kasıtlı zarar verme isteği, eylemin tekrarlanması ve kurbanla zorba arasında güç dengesizliği olduğunu söyledi.Akran zorbalığının yaklaşık 40 yıldır dünya gündeminde olduğunu ve hakkında araştırmalar yapıldığını belirten Doğan, çalışmalarına göre Türkiye'de her üç çocuktan birinin sözlü ya da fiziksel zorbalık kurbanı ya da faili olduğunu ifade etti.Doğan, çocukların zorbalığa başvurması veya maruz kalmasının pek çok nedeni olduğunun altını çizerek, şunları dile getirdi:"Akran zorbalığında, çocuğun mizacı, bireysel özellikleri, yaşı, cinsiyeti, etnik kökeni belirleyici oluyor. Aile de ikinci aşamada yer alıyor. Bu konuda ebeveyn tutumları, kişilikleri, aile içi şiddet ve çocuğa yaklaşımlar belirleyici. Üçüncü neden, okul ve öğretmenler. Okul iklimi, şiddetle mücadelede okulda neler yapılıyor, okulun zorbalığa karşı sosyal politikaları nelerdir, rehberlik çalışmaları ve önleyici sınıf içi etkinlikler, bunlar önemli. Dördüncüsü ise çocuğun yaşadığı yerdeki şiddete bakış açısı, şiddetle karşılaşıyor mu, şiddet içeriklerini izlemesi veya bu içerikteki bilgisayar oyunları belirleyici."- Hedef zorbalıkla mücadeleyi müfredata yerleştirilmekDoğan, akran zorbalığıyla mücadelede cezalandırmanın etkili olmadığını, önleme ve müdahale programlarının daha etkili olduğunu aktararak, öğretmen-idareci-öğrenci ve velilerin birlikte hareket edip hem zorba hem de zorbalığa maruz kalanla görüşmeler gerçekleştirdiği bütüncül müdahale programlarının önemine dikkati çekti.Milli Eğitim Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) "El ele verelim, zorbalığı yenelim" projesinden bahseden Doğan, Türkiye genelinde okullarda zorbalığa karşı öğretmenler, idareciler, öğrenciler ve velilerle yaşa uygun aktivitelerle bilinçlendirme çalışmaları yaptıklarını, hedeflerinin bu programı 12'inci sınıfa kadar okutulan ders şeklinde müfredata yerleştirilmesi olduğunu kaydetti.Doğan, çocukların televizyonda veya sosyal medyada izledikleri içeriklerin "zorba karakter" gelişimde tetikleyici rolü olduğuna dikkati çekerek şu değerlendirmede bulundu:"Çocukların izlediği diziler, filmler, bilgisayar oyunları da dahil edildiğinde akran zorbalığının çok karmaşık yapısı var. Çocuklar sevdikleri veya izledikleri şeyleri kendilerine rol model aldıkları için bu faktör önemli. Akran zorbalığına ilişkin örneklerin medyada yaygınlaşması aslında gençler arasında reyting yarışına yol açıyor. Sosyal medya platformlarında hayvanlara, çocuklara yönelik zorbalık görüntüleri popülerleştikçe çocuklar arasında da bu durum maalesef normalleşiyor, daha da popülerleşiyor."- "Çocuklar duyarsız hale gelmeye başladı"Prof. Dr. Sefa Bulut da çocukların sosyal ve geleneksel medyada karşılaştığı içeriklerin empati duygularının gelişiminde etkili olduğunu söyledi.Çocukların televizyon programlarında veya sosyal medyada yoğun biçimde maruz kaldığı şiddet unsurlarına karşı duyarsızlaştığını belirten Bulut, şu ifadeleri kullandı:"Çocuklar çok fazla psikolojik ve fiziksel şiddet sahnesine maruz kalıyor, maalesef bunu da normalleştirip empati, sempati ve acıma duygularını kaybediyor. Çocuklar, televizyondaki bazı programlarda sözel ve duygusal şiddetle karşı tarafı küçük düşürmeyi gördüğü zaman artık bunların normal olduğunu düşünüyor, alaycı konuşma, iğneleyici yanıt verme, tartışma ve saldırganlık hallerini kanıksamaya başlıyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar bunun arttığını gösteriyor."Bulut ayrıca öğrencilerin Kovid-19 salgını döneminden de olumsuz etkilendiğine işaret ederek, okula uyum sağlama, arkadaşlık ilişkilerini yürütme ve davranış problemlerinin, akran zorbalığını tetiklediğini ifade etti.Kız öğrenciler ile erkek öğrenciler arasındaki akran zorbalığının farklılıklarına değinen Bulut, "Erkek öğrenciler genel olarak fiziksel şiddete çok fazla eğilimli olurken, kız öğrenciler daha farklı şiddet şekillerine yöneliyor, sözel saldırganlık veya ilişkisel saldırganlık türlerini kullanıyor. Kız çocuklarda istemedikleri arkadaşlarını dışlama, yalan, iftira, dedikodu gibi sosyal şiddet türevleri gözlemleniyor." dedi.Bulut, zorbalık konusunda yalnızca okulların değil, ailelerin de sorumluluk alması gerektiğinin altını çizerek, ailelere çocuklarıyla iyi ilişki kurmaları, onları ihmal etmemeleri, ve devamlı şekilde doğruya yöneltmeleri tavsiyesinde bulundu.Zonguldak'taki olayda sınıf arkadaşlarına akran zorbalığı uygulayan öğrencilerin riskli kategoride yer aldığını vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:"Zonguldak'taki olay çok üzücüydü. Burada yaşanan akran zorbalığı veya şiddet eylemi ne olursa olsun çok acı. Çocuğa yapılanlar gerçekten çok ağır ve kötü. Birkaç öğrenci olanları telefonla çekiyor, diğeri liderlik yapıyor. Bu, çocuk için iki kat yıkım anlamına geliyor, yaşadıkları, sosyal medyada yayılan video, bir de maruz kaldığı şiddet eylemi. Öğrencilerin yaptıkları çok yanlış. Burada zorbalık yapanlara başkasına zarar verme, darbetme, hürriyetinden alıkoyma gibi suçlar bile isnat edilebilir"- Zonguldak'taki olayZonguldak'ın Karadeniz Ereğli ilçesindeki bir lisenin 11. sınıfında eğitim gören öğrencinin, 28 Aralık'ta sınıf arkadaşları tarafından oyun figürleri yapmaya ve şınav çekmeye zorlandığı, darbedildiği ve hakarete uğradığı görüntülerin sosyal medyada yayınlanması sonrası, kaymakamlık tarafından soruşturma başlatılmış, öğrencinin ailesi tarafından suç duyurusunda bulunulmuştu.Darp olayına ilişkin adliyeye sevk edilen 4 öğrenci savcılıktaki işlemlerinin ardından serbest bırakılmıştı.Olaya karışan 8, videoyu çekip paylaşan 2 öğrenci olmak üzere toplam 10 öğrenciye, 10 gün okuldan uzaklaştırma cezası verilmişti.​​​​​​​

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.