TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Seher Ergin

İLKHABER-Gazetesi - Seher Ergin haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Seher Ergin haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şiddete karşı öğretmenlere çelik yelek dağıtacaklar Haber

Şiddete karşı öğretmenlere çelik yelek dağıtacaklar

Bayram BULUT ADANA (İLKHABER)-Adana’da eğitimde yaşanan şiddete ‘dur’ denilmesini isteyen eğitim sendikaları, şiddet durmazsa öğretmenlere okullarda çelik yelek dağıtacaklarını söyledi. Eğitim-Bir-Sen, Eğitim-İş, Eğitim-Sen ve Hürriyetçi Eğitim-Sen Adana Şubeleri tarafından okullarda yaşanan şiddetin son bulması için basın açıklaması yapıldı. Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya gelen eğitim sendikaları okullarda şiddetin son bulmasını istedi. Tüm şube başkanlarının konuştuğu açıklamada, Hürriyetçi Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ergun Ayyıldız, 24 Kasım tarihine kadar şiddet olayları bitmez ise öğretmenlere artık çelik yelek dağıtacaklarını söyledi.  Eğitim-İş Adana 1 Nolu Şube Başkanı Seher Ergin hazırlanan ortak basın metnini okudu. Ergin, öğretmeni itibarsızlaştıran; toplumdaki yerini ve okuldaki işlevini her fırsatta küçültmeye sebep olan uygulamaların, öğretmene şiddet vakalarının temeli olduğunu dile getirerek, bugüne dek öğretmene şiddet olaylarının faillerinin caydırıcı cezalar almamasını da dolaylı teşvik olarak nitelendirdi. Neredeyse her geçen gün yurdun bir köşesinde öğretmene şiddet vakası baş gösterirken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hala bu konuya dair engelleyici veya koruyucu herhangi bir önlem politikası geliştiremediğini anlatan Ergin, “En ücra köşelere tayin edildiğinde bile ‘vatan toprağıdır’ diyerek özveriyle görevini yapan, hali hazırda yoksulluk ve işsizlikle her an burun buruna getirilen eğitim neferlerimiz, toplumda baş tacı edilmesi gerekirken itibarsızlaştırma politikaları sayesinde her türlü saldırıya açık hale gelmiştir. Herkesin saygı duyduğu, öğretmenin toplumun öncüsü konumundaki zamanlardan öğretmenine sahip çıkmayan, saygı duymayan, öğretmenini söylemleri ve eylemleri ile saydırmayan, veli ve öğrencilerin fiziki-psikolojik saldırılarına maruz bırakan bir eğitim sisteminin hakim kılındığı zamanlara geldik. Eğitim çalışanlarının baskı ve tehditlerin kıskacına bırakıldığı, güvensiz ve güvencesiz iş ortamlarına itildiği, eğitim-öğretim ve bilim hizmetleri iş kolundaki görevlerin piyasacı bir anlayışla yürütüldüğü, öğrenci-öğretmen-veli ilişkisinin giderek yozlaştığı bir ortamda eğitim ve öğretim mekanizmasının toplumu dönüştüren ve iyileştiren bir sonuç üretmesi beklenemez. Atatürk’ün dediği üzere; ‘Yeni nesil öğretmenlerin eseri’ olacaksa, öğretmenlerin çalışma güvenliği de sizlerin sorumluluğudur! Yaşanan şiddetin önlenebilmesi için kamu çalışanlarını hedef haline getiren açıklamalara son verilmelidir. Şiddet vakalarında idari ve hukuki soruşturmaların bir an önce yapılması, ilgililer hakkında yaptırımlar uygulanması ve okullarımızdaki güvenlik tedbirlerinin arttırılması noktasında azami gayreti göstermelidir” dedi. Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mehmet Sezer, eğitim çalışanlarının sorunlarını çözme noktasında irade ortaya koyan, konuşmaktan çok iş yapmayı kendine dert edinmiş farklı dört sendikanın 5 şube başkanıyla eğitim çalışanlarına yönelik şiddete son verilmesi için yeniden bir araya geldiklerini dile getirdi. Belediye modeline dikkat çeken Sezer, “Bu husus sadece öğretmenlerimizin ya da eğitim çalışanlarımızın sorunu değildir. Bu toplumsal bir sorundur. Toplumumuzun önde gelen ve yeni nesiller yetiştirmek için çok büyük emekler sarf eden eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet asla kabul etmiyor ve her türlüsüne karşı olduğumuzu bununla ilgili irademizi de sonuna kadar sürdüreceğimizi ifade etmek istiyorum. Sendika olarak yıllarca bu hususa dikkat çektik. Okullardaki öğrenci sayısı ve eğitim çalışanlarına göre bulunduğu çevreye göre bütçe aktarılmalı dedik. Bizler bu uygulamanın adına, Adana Şubesi olarak ‘belediye modeli’ dedik. İki yıldır da kısmen okullara para gönderiliyor ancak bunu yeterli bulmuyoruz. Öncelikle bunun kanuni bir alt yapısının oluşturulması ve doğru yöntemlerle okulların ihtiyaçlarını tamamen çözecek şekilde ayarlanması gerekmektedir. Böyle olursa okullarımızdaki en büyük iki problem olan hijyen ve güvenlik sorunu meselesi de çözüme kavuşmuş olacaktır. Belediye modeli doğru bir şekilde okullarımızda uygulanırsa o zaman velilerle ya da değişik yerlerle karşı karşıya gelmemiz de ortadan kalkmış olacaktır. Basın açıklamamızın sonunda özellikle şube başkanları olarak bu konuda birkaç cümle söylemek istedik. Ama arkadaşımızın birisi de dikkat çekti. Özellikle buradan İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünden bu mesajı dört sendikayla birlikte vermemiz çok büyük bir anlam ifade ediyor” diye konuştu. Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Hüseyin Kaya da, iktidarın eğitim politikalarının şiddetteki payını çok iyi değerlendirmek zorunda olduklarını belirtti. Eğitimde yaşanan şiddet, öğretmenlere yönelik saldırılar, öğrencilere yönelik saldırılar, diğer eğitim paydaşlarına yönelik saldırıların altında yatan sebepleri anlamadıkları ölçüde bu sorunun çözümünü de yerine getiremeyeceklerine dikkat çeken Kaya,  “Eğitim hizmeti alan veliler parasıyla hizmet alan ve bizimle hizmet gören bir düşünce yapısına sahip olduğu sürece bu saldırılar devam edecek. Eğitimde ayrışma, eğitimde farklı bölünme, eğitimde farklı kesimlere farklı bir muamele devam ettiği sürece bu şiddet devam edecek. Biz buradan sesleniyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı artık bütün toplumu kapsayan, gözeten yeni eğitim politikaları geliştirmek zorundadır. Ayrımcı farklı eğitim politikalarına son vermelidir. Bunlara son verildiğinde inanıyoruz ki, bu şiddetin de sonu gelecek. Daha bugün yeni bir okulda şiddet vakasıyla karşı karşıya kaldık. Ve bu bugün olduğu gibi yarın da devam edecek. Buradan sendika yöneticileri olarak bir kez daha İl Milli Eğitim Müdürlerine eğitimde yaşanan şiddete son verecek uygulamaları yaşama geçirmelerini davet ediyoruz” ifadelerini kullandı. Hürriyetçi Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Ergun Ayyıldız ise, sadece sendika başkanları olarak kendilerinin yelek giydiğine vurgu yaparak, “Eğitim çalışanı yelek giymedi. Biz burada kamuoyuna bir mesaj vermek istiyoruz. Hürriyetçi Eğitim-Sen olarak bir karar alacağız. Eğer kanun yapıcılar, bakanlık şiddete karşı önlem almazsa 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde çelik yelek dağıtmaya başlayacağız. Öğretmenlerimiz okula çelik yelekleri giyerek gitsin. Artık bu sorun çözülmeli” dedi.

Eğitim-İş Adana: İnsani ücret ve çalışma koşulları için eyleme hazırlanıyor Haber

Eğitim-İş Adana: İnsani ücret ve çalışma koşulları için eyleme hazırlanıyor

ADANA (İLKHABER)- Eğitim-İş Adana Şubesi, 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde eğitim emekçilerinin taleplerinin karşılanmaması üzerine Abidin Dino Parkı önünde bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasını Eğitim-İş Adana Şube Başkanı Seher Ergin ve MYK Üyesi Emine Çalık yaptı. Eğitim-İş Adana 1 No'lu Şube, Abidin Dino Parkı önünde düzenlediği basın açıklamasında, eğitim emekçilerinin yaşadığı zorlukları ve ekonomik sıkıntıları dile getirdi. Eğitim-İş Adana Şube Başkanı Seher Ergin'in açılış konuşmasının ardından MYK Yöneticisi Emine Çalık tarafından okunan basın açıklamasında, eğitim emekçilerinin ekonomik sıkıntıları ve yaşam koşulları vurgulandı. Bugün burada eğitim emekçilerinin terk edildiği sefaleti anlatmak, emekçilerin nasıl nefes alamaz hale getirildiğini göstermek için bir aradayız diyen Eğitim-İş Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Emine Çalık, açıklamasına şu şekilde devam etti: Bugün burada eğitim emekçilerinin terk edildiği sefaleti anlatmak, emekçilerin nasıl nefes alamaz hale getirildiğini göstermek için bir aradayız. Senede bir gün, öğretmenler gününde, öğretmeni övenlerin senenin diğer günlerinde, öğretmeni nasıl zor koşullarda çalıştırdıklarını, nasıl insani olmayan ücretleri reva gördüklerini anlatmak için buradayız. Bugün alt üst olmuş ülke ekonomisine rağmen, tozpembe tablo çizmeye çalışanlara karşı “Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz” demek için buradayız. Bilindiği üzere; TÜİK’in yalancı enflasyon rakamları, sarı sendikaların iktidarı memnun etmeye endeksli tavrı ve iktidarın emek düşmanı bakış açısıyla şekillenen 7.Dönem Toplu Sözleşme müsameresinde, perde yine yoksullukla kapanmıştır. Belirlenen zam teklifi, hem bugünün gerçek enflasyon rakamlarının, hem de Merkez Bankası’nın önümüzdeki yıl için açıkladığı ve yine kim bilir kaç kez revize ederek yukarıya çekeceği iyimser enflasyon rakamlarının dahi altında kalmıştır. Onca büyük laf, onca vaat, onca beklentinin ardından bu sürecin sonunda yine hükümetin utanç verici zam teklifinin kabul edilmesi, ortada alın terimiz için bir görüşme değil bir dayatma olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Daha önceki TİS süreçlerinden miras kalan birçok kazanım, yeniymiş gibi makyajlanıp önümüze konmuştur. Bir kez daha ne öğrendik: Emeğin onurunu iktidarın bir aferinine satan sarı sendikalar, emekçinin hakkını savunmaz. Gerçekleri çarpıtma enstitüsü gibi çalışan TÜİK’in ve hükümetin noteri gibi çalışan Kamu Hakem Heyeti’nin yapısındaki çarpıklık söz konusuyken, hileli maçta adil sonuç olmaz. Memur ve memur emeklisi için açlık sınırına düşmek anlamına gelen, kamuda işçi-memur arasındaki ücret makasını ters orantıya sokan, seçimden seçime hatırlanan ve vadedilen haklarımızı görmezden gelen bu sonuç tüm kamu emekçileri gibi, geleceğin mimarı olan eğitim emekçileri açısından da bir utanç tablosudur. Şimdi bizden susmamızı bekliyorlar! Bizim insani koşullarda çalışma hakkımızı çaldılar, Bizim evimize göğsümüzü kabartarak, sınıflarımıza sadece derslerimizi düşünerek girme hakkımızı çaldılar. Bizim yaşanabilir emeklilik hayalimizi çaldılar. Bizim ay sonunu bekleme halimizi, bitmeyen bir karakışa çevirdiler. Bizim öğrencilerimize laik, bilimsel eğitim verme hakkımızı çaldılar. Kendi yarattığı ve 20 yıldır uyguladığı torpil mekanizması olan mülakatı, kaldırmayı seçim vaadi haline getirerek tarihe geçmişlerdi, şimdi bu sözlerini de tutmayacaklarını ilan ettiler. Eğitimden liyakati, gencecik insanlardan hak ettikleri kadroları çaldılar. Ve şimdi bizim susmamızı bekliyorlar. Çok beklerler. Susmadık, susmuyoruz, susmayacağız! “Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz!” 1000 odalı sarayın ışıkları kapandığında sadece birkaç ay sonra bile eğitimin birçok sorununu çözmek için kaynak ortaya çıkabilecekken eğitimden, eğitim emekçisinden yani gelecekten çalanlara, eğitim emekçisinin haksızlık karşısında nasıl susmayacağını, nasıl ders vereceğini göstereceğiz! AKP iktidara geldiğinde öğretmen olan eğitim emekçisinin bugün eline geçen aylık ücret tüm ödenek ve yardımlar dahil 22 bin lira civarındadır. Yani 20 yıl emek veren bir öğretmen, bugün kamuda belirlenen en düşük ücretin sadece çok az üstünde bir ücret almakta, emeği değersizleştirilmektedir. Kadrolaşma, mobbing, haksız soruşturmalar eğitimde kol gezmekte, birçok mesleki hakkımız da sistemsel olarak gasp edilmektedir. Bıçak kemiğe dayanmakla kalmamış, kesmeye başlamıştır! Bugün bunun kanıtı olan utanç karneleriyle, maaş bordrolarımızla karşınızdayız! Başöğretmen’in gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği eğitim neferlerine reva görülen sefalet budur! Eğitimi önem sırasında sonlara iten çağdışı yönetim anlayışının yol açtığı rezil tablo budur! Ülkenin her alanını sarmalayan gerici, antidemokratik tavır, eğitimi de sarmalamıştır. Mesleki itibarımız, demokratik hak ve taleplerimiz, çocuklarımızın laik, bilimsel, demokratik, parasız ve eşit eğitim hakkı için mücadelemiz ve sesimizi büyütüyoruz. Mesleğimizin onuruna ve geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitim hakkına sahip çıkıyoruz. Dernek ve vakıf maskesi takan gerici yapılarla imzalanan protokoller; eğitim bilimine, pedagojiye, laik ve bilimsel eğitime taban tabana zıt, eğitim ve öğretim birliğine ve yasalarımıza açıkça aykırı olan ÇEDES ve benzeri projelere karşı “çocukları korumak vatanı korumaktır” şiarıyla hareket etmeye devam edeceğiz. Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkacağız. Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Buna boyun eğmeyeceğiz! İnsani çalışma şartları ve insani ücretlere kavuşana kadar eylemlilik sürecimizi giderek artırıyoruz. 4 Kasım’da Konya ve Kocaeli, 11 Kasım’da Ordu ve Aydın, 18 Kasım’da Tekirdağ ve Van merkezli bölge eylemleri düzenleyeceğiz. Öğretmenler Günü’nü ise kutlamıyoruz ve riyakarca kutlamaları kabul etmiyoruz. O gün üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacak ve Başöğretmenimize şükranlarımızı sunacağız. 25 Kasım’da Başkent’te düzenleyeceğimiz büyük buluşmamızda ise Fakir Baykurt’un yoldaşları olarak el açmayacak, ders vereceğiz! Haklıyız, kazanacağız!

Ergin: Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıkacağız Haber

Ergin: Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıkacağız

Abdurrahim SAĞ ADANA (İLKHABER)-Eğitim İş Adana 1 Nolu Şube Başkanı Seher Ergin, Eğitim-İş, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da Atatürk’e, O’nun devrim ve ilkelerine, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne, onun değerlerine ve kazanımlarına her şeye rağmen sahip çıkacaklarını söyledi. Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktalarından biri olan 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 101. yıl dönümü kutlamaları başladı. Bu kutlamalar Adana’da sabah saatlerinden itibaren gerçekleşecek. 30 Ağustos Cumhuriyet Bayramı’nın 101. Yıl dönümü nedeniyle düşüncelerini muhabirimizle paylaşan Eğitim İş Adana 1 Nolu Şube Başkanı Seher Ergin, İş, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da Atatürk’e, O’nun devrim ve ilkelerine, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne, onun değerlerine ve kazanımlarına her şeye rağmen sahip çıkacaklarını belirtti. Türkiye'nin aydınlık ve çağdaş yarınlara mutlaka ulaşabilmesi için Cumhuriyet felsefesine bağlılıkla hareket edilmeli, Devlet'in Anayasa'da saptanan temel yapısı korunarak geleceğe yönelinmesi gerektiğine dikkat çeken Ergin, “Varlığımızı, bizlere, haklı ve onurlu direnişiyle Cumhuriyet'i kurarak çağdaş bir devlet bırakanlara borçlu olduğumuz hiçbir zaman unutulmamalıdır. Eğitim-İş, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da Atatürk’e, O’nun devrim ve ilkelerine, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne, onun değerlerine ve kazanımlarına her şeye rağmen sahip çıkacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle ulusumuzun 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı en içten dileklerimizle kutluyor, başta Büyük Önderimiz Atatürk olmak üzere canlarıyla bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz” dedi.

Memur 32 bin lira maaş istiyor Haber

Memur 32 bin lira maaş istiyor

Abdurrahim Sağ ADANA (İLKHABER)-Eğitim-İş Adana 1 No'lu Şube Başkanı Seher Ergin, “Geçim şartları dikkate alınarak en düşük memur maaşının 32 bin TL olmasını talep ediyoruz” dedi. Memur maaşları konusu sendikaların gündeminde önemli bir yer almış durumda. Sendikalar geçtiğimiz haftadan itibaren memur maaşlarına yapılacak zammın yetersiz olacağını belirterek, konuyla ilgili açıklamalar yapmıştı. Bu açıklamalar art arda gelmeye devam ediyor. Son olarak Eğitim-İş Adana 1 No'lu Şube Başkanı Seher Ergin en düşük memur maaşının 32 bin TL olmasını talep eden bir açıklama yaptı. Seçimden önce en düşük memur maaşının 22 bin lira olacağı vaadinin üzerinden daha 2 ay geçmemişken 1. 157 dolara denk gelen 22 bin TL’nin, şimdi için 837 dolara denk geldiğini dile getiren Ergin, “Bu kısacık zamanda bile henüz verilmeyen en düşük memur maaşının alım gücü neredeyse 320 dolar erimiştir. TÜİK, haziran ayı enflasyon verilerini aylık yüzde 3,92, altı aylık yüzde 19,77 ve yıllık olarak yüzde 38,21 olarak açıklamıştır. 6 aylık enflasyon rakamının belli olmasından sonra kanuni düzenleme ile yapılacak seyyanen artış dışında memurlara, sözleşmeli personele ve emeklilere verilecek zam oranı yüzde 17,55 olarak açıklanmıştır. Birleşik Kamu-İş KAMU-AR’ın Haziran enflasyonu yılın ilk yarısında yüzde 33, son bir yılda ise yüzde 80,5 oranında artış yaşanmıştı. Haziran ayı araştırmamıza göre 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 32 bin liraya, açlık sınırı ise 12 bin liraya dayanmıştır” dedi.  En düşük memur maaşı 22 bin TL’ye ulaşılması için yeni bir formül devreye alındığına dikkat çeken Ergin, “Ancak sefalet oranlı toplu sözleşme zamları ile manipülasyonlu enflasyon rakamları karşısında hükümet ara zam formülüyle durumu kurtarmaya çalışmaktadır. Yeni formül geçmişte olduğu gibi maaş hesaplama katsayılarını arttırma değil benzeri çok az olan “ilave ödeme” şeklinde tasarlanmıştır. Bu ilave oyunu kamu emekçilerinin taban aylığına yansımadığı için emekliliğine yansımayacak bir artıştır. Üstelik önümüzdeki dönemlerde maaşlara yapılacak zamlarda bu artış göz ardı edilerek yapılacaktır. 7. Döneme Toplu Sözleşme zamlarında hangi oranlar verilirse verilsin şimdiden enflasyon altında kalacağı kesindir” diye konuştu. Emekli bu artıştan yaralanamayacağını ve emeklilere 8 bin 77 TL ilave ödeme yapılmayacağını kaydeden Ergin, “Çünkü artış ilave olarak yapıldı oysaki taban aylık ya da aylık katsayı ‘maaş hesap katsayıları’ üzerinden yapılsaydı emeklileri de kapsayacaktı. Memurların emekli olmamasının en önemli sebeplerinden olan emekli olduklarında; çalışırken aldıkları yoksulluk düzeyindeki maaşı dahi emeklikte alamamaları sorununu daha da büyütmüştür.  En düşük kabul edilen memur maaşının çıkarıldığı 22 bin TL’nin aynı memur emekli olunca otomatik olarak 8 bin TL’sinin hatta daha fazlasının düşmesi anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı. “Asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılan artışların TL’de yaşanan değer kaybı ve hayat pahalılığı devam ettiği sürece bir oh dedirtmesi mümkün görünmemektedir” diyen Ergin, “Yüzde 50 oranında arttırılan harçlar, yüzde 8’den yüzde 10’a, yüzde 18’den yüzde 20’ye çıkarılan KDV oranlarından, tüketici kredilerinden alınan BSM Vergisinden, yurt dışından gelen ürünlerin arttırılan harçlarından anlaşılmaktadır. Bu bir “kaşıkla ver kepçeyle al” ekonomisidir. Yoksulluğumuz ve alım gücü düşüklüğü yapılan zamlar ve denetlenmeyen piyasa ile artarak devam edecektir. Daha dün aldığımız yumurtadan daha az alıyoruz, ekmekten daha az alıyoruz, bugün sütten, etten daha az alıyoruz. Şimdi o da yok. Yurtdışına gidemiyoruz ev araba telefon bile alamıyoruz veya alamayacağız. 22 bin verilen maaş çoktan eridi gitti. 2010 yılı öncesinde 1.000 lira maaş alırken ev araba alabilen, aylık maaşı 25 bin liraya dayandığında telefon dahi alamayan insanlar olduk. Mesele paranın büyüklüğü değil alım gücüdür. Gerçek enflasyon rakamları baz alınmadığı müddetçe kamu emekçisi ve emeklisinin nefes alabilmesi mümkün olmayacaktır” şeklinde konuştu.  Zam yağmuruna karşı kamu emekçilerini koruyacak gerçekçi enflasyonun aylık olarak maaşlara yansıtılması gerektiğini aktaran Ergin, “Kamu emekçilerinin açlık, sefalet ve enflasyon altında ezildiğini haykırıyoruz. Kamu emekçilerinin talepleri yerine getirilmemesine, taban aylığına yansıtılmamasına ve emeklilerin mağdur edilecek olmasına karşı örgütlü olduğumuz tüm illerde 15 Temmuz’da eş zamanlı bordro yakma eylemine başlayacağız. En düşük memur maaşının 32 bin TL olmasını talep ediyoruz” dedi..

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.