TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Şef

İLKHABER-Gazetesi - Şef haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Şef haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Türk mutfağını markalaşması adına ünlü Şef Mehmet Yalçınkaya önerilerini paylaştı Haber

Türk mutfağını markalaşması adına ünlü Şef Mehmet Yalçınkaya önerilerini paylaştı

Türk mutfağının markalaşma sürecini ele almak ve gastronomi öğrencileri ile sektör buluşmasını sağlamak adına İstanbul Gelişim Üniversitesi, “Türk Gastronomisinde Marka Kimliği Oluşturma Süreci” söyleşisi düzenledi. Etkinliğe sektörden birçok önemli ismin yanında ana konuşmacı olarak ünlü şef ve aşçı Mehmet Yalçınkaya da katılım sağladı. Söyleşi başlangıcında, 6 Şubat depreminde üniversite adına afet bölgesine gönderilen 100.000 kumanyalık yardım tırlarına destek sağlayan gastronomi sektörünün ünlü isimlerine plaket takdim edildi. Etkinlikte, Şef Mehmet Yalçınkaya ise öğrencilerle hem tecrübelerini paylaştı hem de Türk mutfağının markalaşması adına neler yapılması gerektiğine dair önemli tavsiyelerde bulundu. Sektör için kendilerinden sonra gelecek olan nesle yol açmak adına gençlerle buluşmayı önemsediklerini söyleyen Mehmet Yalçınkaya, “Sektörde kendi yerimize gelecek insanları hazırlamak için elimizden geldiği kadar gastronomi öğrencileri ile bir araya geliyoruz. Üniversitedeki arkadaşlarımızın kendi alanlarında daha ileriye gidebilmesi için neler yapmaları gerektiğine dair tecrübelerimizi aktarıyoruz. Böylelikle onlara yol açmaya çalışıyoruz” dedi. “Değerlendirme kuruluşları ile gastronomide kendimize çeki düzen vermemiz sağlanıyor” Gastronomi alanında son yıllarda Türkiye’de çok önemli gelişmelerin olduğunu da aktaran Yalçınkaya, “Türkiye’de son dönemde özellikle gastronomi ile ilgili çok önemli gelişmeler var. Bu gelişmeleri konuşmamız lazım çünkü Türkiye’ye 2 tane çok önemli derecelendirme kuruluşu geldi. Bu kuruluşların ülkemize gelmesi gastronomi anlamında bizim de kendimize bir taraftan çeki düzen vermemizi sağlıyor. İnsanlar farklı yerlere gittiğinde bu tür derecelendirme kuruluşlarına bakarak işletmelere yemeğe gidiyorlar. Gastronomi gerçekten çok önemli. Yemek geliri biraz turizm gelirinin içerisinde gözükse de aslında bizim yiyecek-içecek sektörü olarak çok büyük payımız var. Dolayısıyla Michelin yıldızlı gibi ödüllü restoranların gelişmesi yurt dışındaki birçok kişinin dikkatini çekecektir. Uluslararası restoranlar açılacaktır. Bu restoranlara Türk malzemeleri gidecektir. Bu ürünler gidince de ülkemize ciddi anlamda ekonomik katkı sağlanacaktır” şeklinde konuştu. “Bizim mutfağımız dünyada her ilde, ilçede yok. Tanınırlık artırılmalı, her yere restoran açmalıyız” Türk mutfağının markalaşması adına tanınırlığının artırılması gerektiğinin altını çizen Yalçınkaya; bu anlamda dünya ülkelerinde, illerinde ve ilçelerinde Türk restoranlarının açılması gerektiğini ifade etti. Yalçınkaya aynı zamanda sektörün markalaşması adına yapılması gerekilenleri sıraladığı konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Türk mutfağının kaçıncı sırada olduğunu bir kenara bıraktık. Bunları tartışmanın hiç kimseye bir faydası yok. Dolayısıyla biz Türk mutfağı markasını dünyanın farklı ülkelerinde restoranlar açarak, oraya insanların gelmesini sağlayıp, buralara ülkemizden ürünler satarak ülke ekonomisine nasıl katkıda bulunabiliriz, nasıl İspanya gibi san sebastian oluşturabiliriz gibi konulara odaklanmalıyız. Türk mutfağı dünyanın sayılı mutfaklarındandır diyoruz ama kime göre? Hiç kimse benim yoğurdum ekşi demez. Evet, Türk mutfağı genişlik, hacim, mozaik olması anlamında gerçekten dünyanın sayılı mutfaklarından. Fakat bu uluslararası boyutta nerede? Bunu ele almalıyız. Dünyadaki farklı ülkelerin illerine, ilçelerine gittiğinizde İtalyan, Çin, Fransa restoranlarını bulabiliyorsunuz. Fakat bizim mutfağımız her ilde, ilçede yok. Evet, biz döner ve kebap olarak varız ve bu yemeklerimizin de başımızın üstünde yeri var da biz dünyadaki illerde ne kadar restoran açabilirsek o kadar nar ekşisi, siyez bulguru satarız. Mesela İtalyan mutfağında dünyanın her iline İtalya’dan parmesan gidiyor. Bizim de kendimize ait ürünlerin bu restoranlar vasıtasıyla yayılmasına bakmalıyız. Yani sizin tanınırlığınız, ‘nerede, ne kadar varsınız’ ile ilgilidir. Çeşit sayısı ile olmuyor. Bu çeşitleri bu restoranlara koyup, insanlara tattırmak, yedirmek ve bu ürünleri de buralara satabilmemiz gerekiyor.” Gastronomi sektörünün geleceğine inandıkları için üniversite olarak bu alana çok fazla önem verdiklerini söyleyen İGÜ Gastronomi Bölümleri Koordinatörü Doç. Dr. Serdar Egeli de, “Gastronomi sektörünün bir adım öne gitmesi için neler gerektiğini bugün şefimizle birlikte değerlendireceğiz. Gastronomiyi hem ekonomik hem sosyal hem de çevresel boyutla ele alabiliriz. Ekonomik boyutu en fazla kâr getiren sektörlerden biri. Sosyal açıdan baktığımızda da gastronomi olmazsa olmazımız ve sosyalleşmenin en temel unsurlarından. Çevresel olarak da son yıllarda iklim krizleri ve buna bağlı olarak sürdürülebilirlik konusu ana teması zaten. Üniversitemizin de sürdürebilirlik ana teması olduğu için bu çerçevede gastronomi bölümünü önemsiyoruz. Önemsediğimiz için de lisansımız, yüksek lisansımız, geçen sene açtığımız Ekmekçilik ve Pastacılık bölümümüz, dünyaya şef ihraç ettiğimiz Gastronomi İngilizce bölümümüz üniversite bünyemizde mevcut. Ciddi çalışmalarla ilerliyor, AR-GE çalışmaları yapıyoruz. Geçen sene çıkarttığımız Türk Mutfağı kitabından tutun da geleceğe yönelik vizyonlarımız adına önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz” dedi. Etkinlik sonrasında da Cumhuriyetin 100. yılına ithafen Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale Savaşlarını yâd etmek adına Balıkesir yöresine ait seferberlik çöreği ve hoşaf gastronomi öğrencileri tarafından ikram edildi.

ZAMAROT 1890 Açıldı Haber

ZAMAROT 1890 Açıldı

Gastronomi dünyasının Nobel’i olarak adlandırılan Basque Culinary World Prize (BCWP) 2023’ün kazananı Şef Ebru Baybara Demir öncülüğünde, Türkiye’nin ilk sosyal kooperatifi  Zamarot 1890’nın açılışı Mardin'de gerçekleştirildi.Gastronomide kooperatif modeline bir ilk olarak açılan Zamarot 1890’nın tüm gelirinin yerel kalkınma ve istihdama gideceği belirtildi. Açılışa AK Parti İzmir Milletvekili ve Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Ceyda Bölünmez Çankırı, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, Şef Ebru Baybara Demir ve çok sayıda davetli katıldı. TÜRKİYE’NİN İLK SIFIR ATIK RESTORANI ''Zamarot 1890'' 19. yüzyılda inşa edilen tarihi binada tasarlanan Zamarot1890, sabun üretiminden komposta dönüştürülen gıda atığına, yağmur suyu hasadından menü reçetelerine Türkiye’nin gerçek anlamda ilk sıfır atık restoranı. Binada bulunan yağmur hasadı kanallarıyla yağmur suyu filtreleniyor ve kullanılabilir noktalara yönlendiriliyor. Mutfak, kullanılamaz durumda olan gıdanın komposta dönüştürülmesi planlamasıyla çalışıyor. Derik’ten zeytin ve zeytinyağı sofranıza gelirken diğer yandan posası Şemim Sabunlarının üretimi için kullanılıyor.  Mardin’de yeni bir mutfak deneyimi sunan Zamarot 1890, dünyanın en değerli yemeklik zeytinyağının hazırlandığı Mardin Derik zeytinlerinden geleneksel yöntemlerle elde edilen zeytinyağı ile hazırlanan tarifleri günümüze taşıyor. Diğer yandan 2017 yılından bu yana çoğaltılan Mezopotamya’nın en eski buğdaylarından Sorgül’ün ilk kez bir menüde yer aldığı Zamarot 1890’da Topraktan Tabağa Kooperatifi’nin sözleşmeli tarım yaptığı 170 yerel üreticinin zeytini, otları, peynirleri, bakliyatları ve baharatları da kullanılıyor. Menüde bulunan vegan ve glutensiz alternatifler ise önemli bir fark yaratıyor.   Mimar Ayşe Çetin’in yönetiminde hazırlanan proje Mardin’in 12 bin yıllık tarihinde sahip olduğu birçok kültürel simgeyi bir arada barındırıyor. Yapılan incelemelerle 1800’lerin sonunda inşa edildiği belirlenen bina, inşa tarihini mekânın adına da taşıyor. Eşsiz Mardin taş yapısı renove edilerek korunan mekân içerisinde barışı, bilgeliği, kutsallığı, bereketi sembolize eden zeytin ağaçlarını görmek mümkün. Mardin’in önemli sembollerinden güvercinlerin aydınlatmalarda kullanıldığı, Mardin’in masalsı dokusunun yüksek ve uçuşan perdelerle yansıtıldığı mekânda konumlanan büyük masalar ise yemeğin bir şölen olduğunu ifade ediyor. Mekân içerisinde bulunan sabun atölyesi ise mimari uygulamasının yanı sıra eşine az rastlanır bir konseptle 6. his deneyimini tamamlıyor.   Açılışta mekan sahibi Ebrü Baybara Demir bu güzel hizmetlerinden dolayı vatandaşların ısrarları müzik eşleğinde üzerine caddenin ortasında vatandaşlarla beraber reyhani oynayarak kutladı. Şef Ebru Baybara Demir, ''Zamarot 1890 Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde gastronomi konusunda uzmanlaşmak isteyen gençlerin kendilerini geliştirecekleri bir okul olacak. Zamarot 1890’ın açılışı ile 150 yeni istihdam yaratarak sağladıkları faydayı daha da büyüteceklerini dile getiren Şef Ebru Baybara Demir “Toplumsal gönüllülük temelleriyle kurulan Topraktan Tabağa Kooperatifini 2018 yılından bu yana her gün büyüterek daha çok çiftçiye, ürüne ve istihdama ulaşmaya çalışıyoruz. Kooperatif bugün Mardin ve yakın bölgedeki 170 geleneksel çiftçinin ürününü işleyerek tüm Türkiye ulaştırıyor. Sorgül Buğdayı başta olmak üzere yaptığımız çalışmalar geleneksel ve yerel üretimin gücünü bize gösterdi. Sürdürülebilir kalkınma için yerelin desteklenmesi, yerinde üretim, yerinde tüketim ve yerinde tüketime davet etmek gerekiyor. Zamarot 1890 ile gastronomide kooperatif modelini ortaya koyarak herkesi yereli yerinde tüketmeye davet ediyoruz. Bunu da Türkiye’nin ilk Sıfır Atık ve 6. His restoranını Mardin’de açarak yapıyoruz. Diğer yandan Zamarot 1890’ın özel bir misyonu da oluştu. Zamarot 1890 özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde gastronomi konusunda uzmanlaşmak isteyen gençlerin kendilerini geliştirmeleri için bir okul olacak. İstanbul’da Ankara’da değil kendi yaşadığı bölgede gastronomi eğitimi alan öğrencilerin eğitim noktası olacak. Hem gelir elde edip hem eğitim alacakları bir yer haline gelecek” dedi.  AK Parti İzmir Milletvekili ve Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Ceyda Bölünmez Çankırı ise açılışta yaptığı konuşmada, dünyaya rol model oluşturan Topraktan Tabağa Kooperatifinin kendisinin de içinde bulunduğu kuruluş aşamasından bu yana geldiği konumu görmekten mutluluk duyduğunu söyledi. Çankırı, "Çiftçinin kalkınmasına destek olan, istihdam sağlayan, kendi işletmelerini hayata geçiren ve bunu kendine yetebilen bir eko sistemle başaran sosyal kooperatiflerin artmasını umut ediyorum. Zamarot 1890 sadece bir restoran değil, turizme ve kurduğu eko sistemle yerel kalkınmaya verdiği desteğin yanı sıra özellikle de gastronomi eğitimi alan gençler için önemli bir eğitim merkezi olacak" diye konuştu. Atölyenin sabun kısmına geçen Ak parti İzmir milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı burada gördüğü zeytin taneleri dövüp yağından elde edilen sabunun kadınları yanlarında oturarak zeytinleri kırma ve dövmeye başladı .Konu hakkında bilgi alan ve sabunun yapılış şeklini nasıl yapıldığını bilgileri alan Çankırı “ Bu sabunlar çok sağlıklı ve  sıhhata ilaç gibidir” dedi. Konuşmalardan sonra kurdele kesilerek açılış yapıldı. Şef Ebru Baybara Demir Kimdir? Gastronomi dünyasının Nobel’i olarak adlandırılan Basque Culinary World Prize (BCWP) 2023’ün kazananı Şef Ebru Baybara Demir,  bu ödülü Türkiye’ye taşıyan ilk şef oldu. Sosyal gastronomi alanında 20 yılı aşkın süredir hayata geçirdiği projeleri ile göçmen krizinin sosyoekonomik sonuçları, iklim değişikliğinin toprağın yenilenmesi üzerindeki etkisi ve yerel kalkınma başta olmak üzere toplumsal ihtiyaçlara gastronomi perspektifiyle ürettiği çözümlerle bu ödüle layık görüldü. Şef Baybara Demir, birincilik ödülü öncesinde de Basque Culinary World Prize’da iki yıl üst üste dünyanın en iyi ilk 10 şefi arasına girmişti. Ebru Baybara Demir, Marmara Üniversitesi Turizm Rehberlik Bölümü’nde lisans eğitiminin ardından 1999 yılında Mardin’e yerleşti. Mardin’i turizmle tanıştırma hayaliyle yola çıkan Demir, yarattığı değişimle şehrin ilk turistik işletmesi olan Cercis Murat Konağı’nı kendisine inanan 21 kadınla beraber açtı. Anadolu mutfağı üzerine 15 yıldan fazla geniş çaplı araştırmalar yürüten Demir, “sofraya konan yemeğin lezzeti, gücünü aldığı topraktan ve fayda sağladığı hayatlardan gelir” felsefesiyle bir şef olmanın ötesinde, Mardin başta olmak üzere bölgede birçok sosyal gastronomi projesini hayata geçirdi. Bu süreçte, projeleriyle ulusal ve uluslararası birçok ödülün sahibi oldu. BM Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından düzenlenen Dünya Gastronomi Turizm Forum’unda ve sosyal gastronomide dünya otoritelerinin bir araya geldiği İrlanda’da düzenlenen 5’inci Food on the Edge Zirvesi’nde hayata geçirdiği proje sunumlarıyla Türkiye’yi temsil etti. Sosyal gastronomi alanında elde ettiği ölçülebilir sonuçlarla ilkleri gerçekleştiren Demir, projelerinde tohumun, toprağın ve suyun doğal dengesinin korunmasından sürdürülebilir yerel ekonomilerin yaratılmasına, ürünün topraktan tüketiciye ulaştığı süreçten emek veren herkese geçim kaynağı yaratabilmesine de dikkat çekiyor. Ebru Baybara Demir, kurucuları arasında yer aldığı Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi çatısı altında Mezopotamya’nın en eski buğdaylarından Sorgül Buğdayı’nın çoğaltımı, Şemim Sabunları, El Ele Elden Ele Mağazası ve online satış platformunun yanı sıra kısa süre içerisinde hayata geçecek yeni girişimlerle yerel ürün, yerel mutfak ve yerel insan kaynağını bir araya getiren ideal kooperatif modelinin ulusal ve uluslararası arenada rol model oluşturabilmesi için çalışmalarına devam ediyor. Ebru Baybara Demir en son Diyarbakır’da başlayan ve bugün “Yaşamı İyileştiriyoruz” sloganıyla ülkenin birçok iline yayılan Biyobozunur Atık Projesini hayata geçirdi. “Topraktan Toprağa Biyobozunur Atık Yönetim Projesi”, pazar yerlerinde ortaya çıkan sebze meyveden oluşan biyobozunur gıda atığının komposta dönüştürülüp kullanılmasıyla toprağın iyileştirilmesini, çiftçiye destek olmayı ve sağlıklı gıda üretimine katkı sağlamayı içeren rejeneratif (onarıcı) tarım projesidir. Proje kapsamında aynı zamanda pazaryerlerinde toplanan kullanılabilir durumdaki gıdalar ise Aşevlerine getirilerek gıda mühendisi gözetiminde denetlenmekte ve “Konserve ve Paketli Ürünler” ve “Sıcak Yemek Üretimi” olarak 2 aşamalı bir üretimle kullanılmaktadır. Amerikan online içerik platformu HBO Max tarafından “Dünyanın 12 Sıfır Atık Şefi” belgeseline konu olan tek Türk şeftir. Ebru Baybara Demir Ocak 2023’te düzenlenen DLD Münih Konferansında Aenne Burda Yaratıcı Liderlik Ödülü‘ne layık görüldü. Demir, 2006 yılından bu yana cesur, iyimser, yenilikçi, yaratıcı ve ilham veren niteliklere sahip kadınlara takdim edilen bu ödülü ilk kez Türkiye’ye taşıyan isim oldu.

GastroAntalya'da gastronomi dünyasının profesyonelleri bir araya geldi Haber

GastroAntalya'da gastronomi dünyasının profesyonelleri bir araya geldi

ANTALYA (AA) - Antalya'da bu yıl 4'üncüsü düzenlenen Uluslararası Gastronomi ve Mutfak Yıldızları Buluşması (GastroAntalya), 40 ülkeden gastronomi profesyonellerinin katılımıyla başladı.Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Şefler Kulübü tarafından Kilit Grubu'nun destekleriyle Cam Piramit'te organize edilen GastroAntalya'da, şef, jüri üyeleri ve yarışmacılar bir araya geldi.Programa, 40 ülke ile Türkiye'nin çeşitli kentlerinden gastronomi temsilcileri, sektöründe ürün ve hizmet üreten firmalar, turizm sektörünün yiyecek ve içecek, satın alma departman yöneticileri, gastronomi ve mutfak sanatları akademisyenleri, profesyonel şefler, gurmeler de katıldı.Vali Hulusi Şahin, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, turizm kenti Antalya'ya gastronomi faaliyetlerinin çok yakıştığını belirtti.Tarımın Anadolu'da icat edildiğine dikkati çeken Şahin, 40 ülkeden gelen misafirlere Türk mutfağını tanıtmanın çok önemli olduğunu söyledi.Antalya'nın gastronomide başkent olmayı hak ettiğini dile getiren Şahin, "Antalya tarımın Türkiye'deki en önemli kenti. İyi yemek iyi ürünle olur. En güzel mahsuller Antalya'dan çıktığına göre en güzel yemekler de bu kentten çıkmalıdır." dedi.Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de yerel mahsulleri, eşsiz lezzetleri ve zengin gastronomisinin yanı sıra coğrafi işaretli ürünleriyle Antalya'nın gastronomide Türkiye için önemli bir değer oluşturduğunu ifade etti.Yerel tarıma, gıdaya ve üreticiye sahip çıktıklarını anlatan Böcek, gıda zenginliği ve tarım potansiyelini geliştirmek için çalıştıklarını kaydetti.Böcek, Türk mutfağının uluslararası alanda en iyi şekilde temsil edilmesi amacıyla çalıştıklarını vurguladı.Etkinlikte çalıştaylar, sunumlar, karşılıklı görüşmeler ile ürün tadımları yapılacak. Ayrıca program kapsamındaki yarışmalarda 800'ün üzerinde şef ve şef adayı hünerlerini sergileyecek.Jüri değerlendirmeleri sonucunda dereceye girenler belirlenecek.Etkinlik, 18 Kasım'da sona erecek.

Geleceğin şeflerinden Ege’ye özgü lezzetler Haber

Geleceğin şeflerinden Ege’ye özgü lezzetler

Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleştirilen GastroFest, İzmirlilere unutulmaz bir gün yaşattı. Gastronomi alanında Türkiye’nin önde gelen isimlerini buluşturan festivalde, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin genç şefleri de hazırladığı lezzetlerle etkinliğe renk kattı. Festival katılımcılarına sunulmak üzere enginarlı humus, Ege otlu ve sebzeli çıtır yufkalar ile incir, ceviz ve ballı karamelli profiterol hazırlayan öğrenciler, büyük beğeni topladı. Özel tarifler İEÜ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Eğitmen Şefi, Öğretim Görevlisi Aypar Satı ise, festivalin temasına da uygun olarak sürdürülebilirliği merkezine alan bir workshop düzenledi. Festival katılımcılarının soruları eşliğinde; dana dil breze, karakılçık buğdaylı keşkek, pırasa konfi, nar ekşili et suyu çektirmesi ve taze baharatlı yeşil yağdan oluşan tabak hazırlayan Satı, yemek tutkunlarıyla çok özel tarilfler paylaştı. İlgiyle takip edilen etkinliğin moderatörlüğünü ise Dr. Öğretim Üyesi Betül Öztürk gerçekleştirdi. Maksimum verim Festivalde yer almaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Aypar Satı, Ege’ye özgü lezzetlere yenilikçi yorumlar getirdiklerini belirtti. Satı, “Öğrencilerimizle birlikte hazırladığımız lezzetlerde, minimum atık oluşumuna dikkat ettik. Geleceğin şefleri olan öğrencilerimiz, yerel lezzetlerimizi İzmirlilere sunarken, elimizdeki ürünlerden nasıl maksimum verim alabileceğimizi gösteren, örnek atıştırmalıklar hazırladı. Konuklardan aldığımız olumlu dönüşler, başarılı olduğumuzu gösterdi” diye konuştu. Dana Dil ve Keşkek özel seçildi Yaklaşık 30 dakika süren workshopa ilişkin de bilgiler paylaşan Satı, “Festivalin bu yılki teması ‘değişimin öncüleri ve gıdanın geleceği’ olarak belirlendi. Dolayısıyla, öğrencilerimizin de desteğiyle hazırlanan tabakta, sürdürülebilirlik ve yerel ürün kullanımına vurgu yapmayı amaçladık. Örneğin dana dil; İzmir’deki söğüş kültürüne ait olmasına rağmen değeri yeteri kadar bilinmeyen, akıllara pek ilk sıralarda gelmeyen bir et ürününün, nasıl bir restoran tabağının ana ürünü haline gelebileceğini göstermek amacıyla seçildi. Yine aynı şekilde keşkek gibi özel bir lezzetin de restoran tabağının ana parçası haline gelebileceğini gösterdik. Workshop esnasında yemeğin hazırlanış aşamalarından ve kullanılan tekniklerden bahsettim. İzleyenlerin, bu lezzetleri evlerinde nasıl hazırlayabileceklerine ilişkin tüyolar verdim. Sürdürülebilirlik, yerel ürün kullanımı, mevsimselliğin önemi, seçilen ürünlerde lezzet uyumunun nasıl yakalanabileceği ve restoran kalitesinde tabaklamanın nasıl yapılabileceği açıklamaya çalıştım. Hazırlanan tabaklar, izleyenlere ikramlık olarak da sunuldu” diye konuştu.

ÇDSO 1.Ferit Tüzün Uluslararası Orkestra Şefliği ödülleri verildi Haber

ÇDSO 1.Ferit Tüzün Uluslararası Orkestra Şefliği ödülleri verildi

Nilgün Taze ADANA(İLKHABER)- ÇDSO Şefi Orhan Şallıel, ödülü 20 Ekim 2023 Cuma günü düzenleyecekleri konser sırasında vermeyi düşündüklerini, ancak İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırı nedeniyle 500’e yakın insanın ölümü nedeniyle Türkiye’de 3 günlük yas ilan edilmesiyle bu konserin iptal edildiğini söyledi. Bu nedenle ödül törenini Adana Büyükşehir Belediyesi Konser Salonunda sade bir törenle verdiklerini bildiren Şallıel, “Covid 19 salgını öncesinde 2019-2020 yılında Ç.D.S.O. Yönetim Kurulu ve Çukurova Filarmoni Derneği ile birlikte hem orkestramızı hem de şehrimizi kültür-sanat alanında tüm dünyaya tanıtabilmek adına Uluslararası Orkestra Şefliği Yarışması organize etmek için yola çıktık. Salgın ve deprem sebebiyle defalarca ertelemek zorunda kaldık ve sonunda bu yarışmayı 16-18 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirdik. Dünyanın dört bir yanından titizlikle ön eleme aşamasından geçen 12 üstün yetenekli orkestra şefi Adana’mıza yarışmaya katılmak için geldi. Yarışmacıların geldikleri ülkeler Japonya, Tayvan, Şili, Yeni Zelanda, Kore, İsveç, Almanya, Kolombiya, İspanya ve Türkiye gibi ülkelerden oluşmaktaydı. Orkestra Şefleri Cecilia Espinosa Arango (Kolombiya), Orhan Şallıel, Ülviyye Aslanova (Azerbaycan) Valid Agayev (Azerbaycan) ve tüm Ç.D.S.O. sanatçılarından oluşan yarışma jürimizin verdiği puanlarla yeteneklerini ortaya koydular” dedi. Şallıel ödüller ve kazananlar hakkında ise şunları kaydetti: “1.lik ödülü Kolombiya’lı Juan Pablo Valencia Heredia’ya 3000 USD ve Orkestramızla gelecek sezonlarda 3 konser hakkı olarak verildi. Para ödülü Londra’da yaşayan bir Taksi şoförü tarafından lise yıllarında ona klasik müziği sevdiren Müzik Öğretmeni İmdat Halvaşi adına Müzik Öğretmenleri Ödülü olarak verildi. 2.lik ödülü İspanya’lı Roberto Baltar Gardon’a 2000 USD ve Orkestramızla gelecek sezonlarda 2 konser hakkı olarak verildi. Para ödülü “Gökhan Devecioğlu” adına “Down Sendromu Farkındalık” ödülü olarak verildi. 3.lük ödülü Japonya’lı Masane Ota’ya 1000 USD ve Orkestramızla gelecek sezonlarda 1 konser hakkı olarak verildi. Para ödülü Orkestramızın Şefi ve Sanat Yönetmeni Orhan Şallıel tarafından babası merhum “Rifat Şallıel” adına “Müzisyenler” ödülü olarak verildi. Türkiye’de ilk olarak ve tüm Dünyada çok az sayıda yapılan Uluslararası Orkestra Şefliği Yarışmasını Ç.D.S.O. ve Çukurova Filarmoni Derneği ile birlik olarak hem ülkemize hem de Adana şehrimize kazandırmaktan büyük kıvanç duyarız. Önümüzdeki yıllarda “Ferit Tüzün” anısına Uluslararası Bestecilik Yarışması ve takiben 2. Uluslararası Orkestra Şefliği yarışmalarını da gerçekleştirerek bu yarışmaları geleneksel hale getirip tüm dana’ya kazandırmak amacındayız.” Yarışmada birinci gelen şeflerden Kolombiyalı Juan Pablo Valencia’ya ödülünü Filormani Derneği Başkan Vekili Semih Şakir Akdemir, ikinci olan İspanyalı Roberto Baltar’a Yabancı Kadın Şef Cecılıa Espınosa ve üçüncü olan Japonyalı Masane Ota’ya ödülünü de ÇDSO Şefi Orhan Şallıel verdi. Ödül törenine ÇDSO Yönetim Kurulu üyeleri Müdür Serdar Bakırezen, Müdür Yardımcısı Ş.Okan Urşan, Ozan Uludağ, Pelin Ayhan, İlahe Özşahin katıldı.

Karalar, ''Adana’ya bir kez geldikten sonra alışkanlık yapar” Haber

Karalar, ''Adana’ya bir kez geldikten sonra alışkanlık yapar”

(İLKHABER)- 7’nci Adana Lezzet Festivali 6-8 Ekim tarihleri arasında başlayacak. Festivalin tanıtımı Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Teknik Direktör Fatih Terim, Ünlü Şef Somer Sivrioğlu ve Sanatçı Haluk Levent’in katılımlarıyla gerçekleşti. Festivalin tanıtımının ardından Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Adana Valisi Yavuz Selim Köşger mangalın başına geçerek davetlilere Adana ciğeri ve Adana kebap hazırladılar. “Adana’nın en büyük özelliği gastronomi mutfağı” Adananın gastronomi konusunda çok iyi yerlerde olduğunu belirten Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, "Adana’nın en büyük özelliği gastronomi mutfağı, kendine özgü pişirme, sunma ve ikram etme, misafirlerini ağırlama alışkanlığıdır. Bu turizm açısından önemli bir husustur.” Turizmi geliştirmek istiyorsanız bir dinamo bir lokomotif belirlemeniz lazım. Adana’nın turizmdeki lokomotifi gastronomidir, lezzettir, mutfağıdır, misafirperverliğidir, sunum tipidir. Gözünüz şenlensin, gönlünüz doysun. Arkasından tabii ki o enfes yemekleri, damak çatlatan lezzetleri ile bedeniniz ve ruhunuz doysun. Onun garantisini veriyorum" dedi. “Adana’da 365 gün boyunca lezzet yaşanıyor” Adana Valisi Köşger, “Adana’da aslında lezzet 365 gün boyunca yaşanıyor ama zirveye ulaştığı bu lezzetin, bütün lezzet bileşenlerini aynı ortamda buluştuğu 3 gün yaşayacağız. Bütün hemşehrilerimizi, vatandaşlarımızı, tüm Türkiye’yi bu 3 günlük şölene bekliyoruz. Lezzetin zirve yaptığı Adana’da, Adana’nın akla gelen bütün lezzetlerini aynı alanda buluştuğu ve en üst sunumlarını gerçekleştirdikleri bir şölen olacak inşallah. Bu şölen havasında ise bütün hemşehrilerimizle olmak istiyoruz. Bu yıl katılımın 1 milyonun geçmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı. “Lezzetin yeri Adana’dır” Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, “Çok mutluyuz, gururluyuz. Öyle bir kentin belediye başkanı olmaktan öyle bir kentin vatandaşı olmaktan, Adanalı olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Adana, biliyorsunuz ki tek yönlü bir kent değildir. Sadece lezzetle anılmıyor. Sanatla, kültürle, tarihle, sıcakkanlı insanlarıyla, doğasıyla, deniziyle hakikaten çok çok önemli değerleri var. Bir anda o kadar çok değeri bir anda barındırabilen başka bir kent var mı dünyada? Bilmiyorum varsa bile sayısı çok azdır. Dolayısıyla Lezzet Festivali de Adana’ya yakışır bir biçimde oluyor. Yani lezzet deyince ilk başta Adana akla gelir” açıklaması yaptı. “Adana’ya bir kez geldikten sonra alışkanlık yapar” Adana’nın ayrı bir güzelliği olduğunu belirten Karalar, “Her zaman söylüyorum. Ülkemin her karışını seviyorum. Her karışındaki insanları seviyorum. Elbette oralarda çok güzel lezzetler var ama Adana deyince başka. Adana’nın lezzeti farklıdır. Çünkü tarihini lezzete vermiş bir kenttir. Tarihin derinliklerinden gelen, Ortadoğu’dan, İç Anadolu’dan gelen lezzetler var. Tarihten gelen lezzet var. Dolayısıyla hani Adana kebap baskın bir lezzet. Elbette Adana’ya gelince sadece kebap ve ciğer yemesinler. Nohutlu dolmayı, içli köfteyi, domatesli bulgurluyu, Analı kızlıyı denesinler. Olağanüstü güzel lezzetler olacak. Onun için bize 3 gün yetmez. Biraz daha uzun kalsınlar. Adanalı sıcak kalplidir, misafirperverdir. Onları güzel karşılamaya hazırlanıyor. Bir kez gelin yeter. Zaten bir kez geldiniz bu alışkanlık yapar” şeklinde konuştu. Gastronomi turizmine dönüşen büyük bir organizasyon Adana Lezzet Festivali her geçen yıl daha fazla katılımcı ve misafiriyle büyüyen bir gastronomi festivaline dönüşüyor. Belirlenen etkili konu başlıkları ve alanlarında uzman, yenilikçi fikirleriyle fark oluşturan konuşmacıların katılacağı paneller, geleceğe tohum atma hedefine hizmet ediyor. Gastronomi turizmine dönüşen ve bu yıl 6-8 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan Adana Lezzet Festivali geçtiğimiz yıl 660 binin üzerinde kişiyi ağırlamıştı. Festival Adana Valiliğin ev sahipliğinde Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeleri, odalar ve sivil toplum kuruluşunun katkılarıyla, festival yürütme kurulunun koordinasyonuyla gerçekleşiyor. Festivalin organizasyonunu Haluk Özsevim hayata geçirirken, konferans programı ve sahne programı içeriklerini Ebru Koralı oluşturdu. Açılış konuşmasını Adana Valisi Yavuz Selim Köşger’in ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın yapacağı etkinlik 6 Ekim’de Yeni Adana Müzesi Konferans Salonu’nda başlayacak. Tema, 100’üncü yılında Cumhuriyet lezzetleri Adana Lezzet Festivali bu yıl son derece anlamlı bir temayla gerçekleştiriliyor. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında “erken cumhuriyet dönemindeki menüler” ana odağında düzenlenen festivalde “davetler ve yeme içme kültürü, cumhuriyet dönemi sofralara gelen kadın erkek eşitliği, Türk mutfağının bugünkü imajı, Türk girişimcilerin marka restoranları sayesinde Türk Malı ürün ve hizmet kalitesinin dünya ile buluşmasından zeytinyağına, yerli malların ihracat potansiyeli” gibi konular ele alınacak. Yerli ve yerinde üretim, yakın çevreden mevsiminde tedarik, atıksız mutfak, karbon ayak izi ve kaynakların doğru kullanılması gibi birçok çevresel değer taşıyan konular da gündeme gelecek.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.