TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sanayi

İLKHABER-Gazetesi - Sanayi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sanayi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çukurova Uluslararası Havalimanı Mersin sanayisini yükseltecek Haber

Çukurova Uluslararası Havalimanı Mersin sanayisini yükseltecek

Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın Türkiye’nin ikinci büyük havalimanı olmasından büyük gurur duyduklarını ifade eden Tekli, “Böylesine güçlü bir havalimanının Mersin’de yapılması kentimizin vizyonu açısından büyük önem taşıyor. Sanayicilerimiz yaklaşık 20 dakikalık mesafede bulunan havalimanından dolayı oldukça mutlu. Çukurova Uluslararası Havalimanı, sanayicilerimizin ihracat rakamlarına doğrudan etki edecektir” dedi. ''Mersin, yatırımcıların da gözdesi haline geldi'' Mersin’in, havalimanı ile birlikte bölgenin lojistik üstünlüğünü elde ettiğini vurgulayan Tekli, “Bugün limanıyla, OSB-Otoban bağlantısıyla ve havalimanıyla bölgenin lojistik anlamda en gelişmiş şehri olan Mersin, yatırımcıların da gözdesi haline geldi. Türkiye’nin dört bir yanından Mersin’e yatırım için gelen sanayiciler var. Bu durum, Mersinli sanayicilerin geleceğe umutla bakmasına neden oluyor. Liman ve havalimanının tam ortasında yer alan MTOSB’nin önümüzdeki yıllarda ihracat rakamlarında ciddi bir artış bekliyoruz” şeklinde konuştu. ''Mersin’in ikinci bir Antalya olmaması için hiçbir engel yok'' Tekli, havalimanının bölgesel kalkınmanın lokomotifi olacağını belirterek, “Yılda 9 milyon yolcu kapasitesine sahip, 110 bin metrekare terminal alanı ve en geniş gövdeli uçakların iniş yapabileceği 3 bin 500 metre uzunluğa ve 60 metre genişliğe sahip ana pist ile bölgenin tüm havayolu ihtiyacını karşılayacak böylesine güçlü bir havalimanının Mersin’de olması, sadece sanayi değil tüm sektörleri de olumlu etkileyecektir. Sanayi sektöründeki bu olumlu hava zamanla diğer sektörlere de yansıyacaktır. Önümüzdeki 10 yıl içinde Mersin hem sanayide, hem turizmde hem de işlevsel tarım ürünlerinde ciddi ataklar sergileyecektir. Özellikle turizm sektörünün ilgisi, havalimanı sonrasında Mersin’in bakir koylarına yönelmiştir. Mersin’in ikinci bir Antalya olmaması için hiçbir engel yok” dedi. Mersin ve Adana’nın Çukurova Havzası olarak birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Tekli, “Havalimanımız Mersin sınırlarında olmasına rağmen Adana’ya da çok yakın. Bu, bölgesel bir kalkınmanın başlangıcı anlamına geliyor. Havalimanımızın bölgemize kazandırılması hususunda yoğun emekleri olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu ve Mersin Valimiz Ali Hamza Pehlivan başta olmak üzere tüm emeği geçenlere şahsım, yönetim kurulum ve tüm sanayicilerimiz adına sonsuz teşekkür ederim” şeklinde konuştu.

Çukurova Üniversitesi “Çukurova Araştırma ve İş birliği Çalıştayı"na ev sahipliği yaptı Haber

Çukurova Üniversitesi “Çukurova Araştırma ve İş birliği Çalıştayı"na ev sahipliği yaptı

Çukurova Teknokent’te düzenlenen çalıştayın açılış programına Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Meryem Tuncel, Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü, Çukurova Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Ahmet Rıfat Duran, İl Sanayi ve Teknoloji Müdürü Remzi Özdoğan, bölge üniversitelerin rektörleri ve çok sayıda çeşitli kurumlardan araştırmacı katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, Adana için yeşil dönüşümün önemine vurgu yaptı. Vali Köşger, bu alanda çıkan yenilikçi uygulamaların önemine ve üniversite sanayi iş birliği içerisinde geliştirilecek çözümlerin sağlayacağı değeri katılımcılarla paylaştı. Prof. Dr. Tuncel, “Potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek için, araştırma ve geliştirme faaliyetlerimizi bir araya getirerek sinerji yaratmamız gerektiğine yürekten inanıyorum” Rektör Prof. Dr. Meryem Tuncel de, Çukurova Bölgesi’ndeki araştırma ekosisteminin etkinliğini artırmayı, kurumları ve araştırma altyapıları arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi amaçlayan önemli bir çalıştaya ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Çukurova’nın, zengin doğal kaynakları, güçlü sanayi ve tarım yapısıyla sadece Türkiye’nin değil, dünya genelinin dikkatini çeken bir bölge olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Tuncel, “Bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek için, araştırma ve geliştirme faaliyetlerimizi bir araya getirerek sinerji yaratmamız gerektiğine yürekten inanıyorum” dedi. “Atacağımız adımlar Çukurova Bölgesi’nin geleceğine yön verecek” “Araştırma altyapılarımızın güçlendirilmesi, iş birliğimizin derinleştirilmesi ve yenilikçi projelerin hayata geçirilmesi, hepimizin ortak sorumluluğudur” diyen Prof. Dr. Tuncel, Çukurova Üniversitesi olarak bu hedefler doğrultusunda atılacak her adımı desteklemeye devam edeceklerini, çevre odaklı sürdürülebilir ekonomik büyümeyi hedefleyen ‘mavi- yeşil büyüme yaklaşımıyla’ üreticilere ve sanayicilere bölge kaynaklarının çevreye duyarlı şekilde kullanılabilmesi için gereken destek ve bilgi birikiminin aktarılmasını amaçladığını ifade ederek, “Birlikte atacağımız adımlar Çukurova Bölgesi’nin geleceğine yön verecek.” şeklinde konuştu. Çalıştayın önemine dikkat çekerek sözlerine başlayan Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Adana sanayisinin yapısı hakkında katılımcılara bilgi verdi ve Yeşil Mutabakat kapsamında emisyon azaltıcı çevreye duyarlı önlemler alınması gerektiğini vurguladı. AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü de, Üniversite-Sanayi iş birliği ve teknoloji transfer ofisi mekanizmalarının sanayici ve bölge açısından önemine değindi. Açılış konuşmalarının devamında Araştırma ve Geliştirme Stratejileri (ARGES) Koordinatörü Prof. Dr. Faruk Karadağ ise ARGES süreçleri çerçevesinde Çukurova Üniversitesi araştırma ekosisteminden, ARGES öncesi ve sonrası kurgusuyla veri yönetimi ve analitiği yaklaşımından, ARGES birimlerinin faaliyetlerinden ve teknokentte yürütülen ve başvurusu yapılan projelerden bahsetti. Yeşil ve mavi dönüşüm odağında birlikte geliştirme ve birlikte başarma  Açılış konuşmalarının ardından TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal tarafından ‘Yeşil ve Mavi Dönüşüm Odağında Birlikte Geliştirme ve Birlikte Başarma’ başlıklı sunum gerçekleştirildi. Prof. Dr. Mandal sunumunda, küresel iklim krizi ve beraberinde ortaya çıkan zorluklar ile mücadelede çözüm odaklı bilimsel yaklaşımlar geliştirmenin gerekliliğine vurgu yaptı. Yüksek kaynak tüketimi ve sera gazı salımı eğilimlerinin değiştirilmesi için gıda ve arazi kullanımı, kaynak verimliliği ve iklim dostu enerji yaklaşımları içeren sürdürülebilirlik dönüşümünün artık bir zorunluluk olduğuna ve bu alanda yürütülen çalışmaların önemine değinen Prof. Dr. Mandal, dünya genelinde kaynak verimliliğinin yetersizliği hakkında bilgiler paylaşarak Avrupa Yeşil Mutabakatı odaklı tarım ve gıda alanında net-sıfır salımlara yönelik 2030 hedeflerini aktardı. Çalıştay öğleden sonraki programına Yeşil Üretim Süreçleri - İş Birliği Olanakları ve Yeşil Araştırma Süreçleri - İş Birliği Olanakları başlığında Çukurova Teknokent Konferans Salonunda, Türkiye Mavi Yeşil Dönüşüm Platformu başlıkları ile de Çukurova Teknokent Seminer Salonunda devam etti. Çalıştayda bölgesel kalkınma çerçevesinde konuların yanı sıra mavi-yeşil dönüşüm başlığı altında Türkiye’nin çeşitli illerinden otuzu aşkın firma temsilcileri ve akademisyenlerin katılımıyla araştırma, ticarileştirme odaklı sunumlar gerçekleştirildi.

Gürer: Kaderci bir yaklaşım yerine sorunu saptayarak çözümcü bir yaklaşım üretilmelidir Haber

Gürer: Kaderci bir yaklaşım yerine sorunu saptayarak çözümcü bir yaklaşım üretilmelidir

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ülke genelinde deprem riski yüksek bölgelerde yoğunlaşan sanayi tesislerinin kademeli olarak riski düşük bölgelere taşınmasını önerdi. Dünya’da gelişen ülkelerin endüstri 5.00 geçtiğine dikkat çeken Gürer, ülkemiz endüstri 3,5’dan 4 ‘e doğru geçerken yeni yatırımların deprem riski olan bölgelerde yapılmaması ve kademeli olarak sanayi riski düşük bölgelere taşınması sağlanması geleceği doğru planlamak adına önemli olduğunu ifade etti. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Sanayi tesisi depreme dayanaklı olması önemlidir. Ancak unutulmamalıdır ki bu tesis çalışanları konutlarından oluşan yan sanayi kadar aynı düzlemde depreme dayanaklı yapılar yanında afet anında alt yapının durumu da bir o kadar önemlidir. Gelişen kentlerde yığılmalar bu kentleri dönüştürülmesi halinde dahi sorunun çözülmesi olası kılmamaktadır. Ülke sanayi bölümleri içerisinde en yüksek paya sahip illere baktığımızda; Gıda sanayii: İstanbul (yüzde 9), İzmir (yüzde 8.8), Bursa (yüzde 5.4),Konya (yüzde 5,4) ve Balıkesir (yüzde 5,3) Ana Metal: Kocaeli (yüzde 21,7), Hatay (yüzde10,4), İzmir (yüzde 10),Bursa (yüzde7), Zonguldak (yüzde 6,1) Motorlu kara taşıtları: Bursa (yüzde 30,2), Kocaeli (yüzde 28,4),Sakarya (yüzde 12,3) Aksaray (yüzde 5,6), İzmir (yüzde 3,9)Tekstil: Gaziantep (yüzde 20,4), Bursa (yüzde 15,3), İstanbul (yüzde 11,3), Tekirdağ (yüzde 11,2), Kahramanmaraş (yüzde 7,8)Fabrikasyon metal: İstanbul (yüzde17,8), Kocaeli (yüzde 13,3), Ankara (yüzde 11), Bursa (yüzde 8,6), Manisa (yüzde 6,4 Kimyasal ürünler: Kocaeli (yüzde 17,9) İzmir (yüzde 15,4), İstanbul (yüzde 14,3) Tekirdağ (yüzde 7,5), Adana (yüzde 7,1) yer tuttuğu görülmektedir” diyerek ifade etti. “Kentleri sorunlu kıldığı gibi ülke için önemli bir gelişmişlik dengesizliğine yol açmaktadır" Gürer konuşmasında şunları söyledi: “Bu illerde başta İstanbul olmak üzere İzmir, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Sakarya deprem riski yüksek illerdir ve nüfusunda önemli bölümü bu illere yığılmıştır. Bu iller göç almaya devam etmektedir. Bu süreç kentleri sorunlu kıldığı gibi ülke için önemli bir gelişmişlik dengesizliğine yol açmaktadır. Farklı sanayi yatırımları daha düşük risk taşıyan illere taşınması sorunu yönetilir kılacaktır. Günümüzde hammadde, ulaşım sorunu gibi geçmişe göre sorun süreçler yönetilebilir noktadadır. Bu bağlamda kaderci bir yaklaşım yerine sorunu saptayarak çözümcü bir yaklaşım üretilmelidir. Her geçen gün sorunun boyutunu büyütmektedir. Satış değerleri üzerinden yapılan hesaplamalara göre 2023 yılında satışı yapılan sanayi ürünlerinin yüzde 13,7’sini gıda sanayi ürünleri oluşturmaktadır. Ana  metal sanayiinin payı yüzde 10,7 iken Motorlu kara taşıtlarının payı yüzde 9,5 ,Tekstil sanayi ürünlerinin payı ise yüzde 6,3 dir. Bu veriler ışığında bölgesel düzenlemeler ile riski düşük bölgelere yatırımlar kaydırılması yolu açılmalıdır ve yeni yatırımlar bu bağlamda gerçekleştirilmelidir. Hava, kara, deniz ulaşımı  bu kapsamda ele alınması yanında hammadde başta girdilerinde durumuna göre süreç geliştirilmesi olasıdır.” “Kent trafiğinden konut açığına, nüfus yığılmasına, bölgeler arası dengelere kadar bu süreç çözümcü biçimde ele alınmalıdır” Gürer” Sorunlar seyredilerek değil gerçekleri görerek radikal kararlarla en aza indirilebilir. Depremin olacağı, deprem sonrası sorunlar yaşanacağı bilindiğine göre İstanbul gibi illeri daha çok kar ve kazanç için yağmalanmasına   Yerine bir turizm kenti kılıp sanayi riskli bölgelerden taşımak gerekir. Gelişen bölgelerde yatırımlarda fizibilite öncelikler dikkate alınırken deprem süreci ve sonrası esas alınarak planlanmalıdır. Kent trafiğinden konut açığına, nüfus yığılmasına, bölgeler arası dengelere kadar bu süreç çözümcü biçimde ele alınmalıdır” diyerek ifade etti.

Gürer: Sorunlar seyredilerek değil gerçekleri görerek radikal kararlarla en aza indirilebilir Haber

Gürer: Sorunlar seyredilerek değil gerçekleri görerek radikal kararlarla en aza indirilebilir

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ülke genelinde deprem riski yüksek bölgelerde yoğunlaşan sanayi tesislerinin kademeli olarak riski düşük bölgelere taşınmasını önerdi. Dünya’da gelişen ülkelerin endüstri 5.00 geçtiğine dikkat çeken Gürer ülkemiz endüstri 3,5’dan 4 ‘e doğru geçerken yeni yatırımların deprem riski olan bölgelerde yapılmaması ve kademeli olarak sanayi riski düşük bölgelere taşınması sağlanması geleceği doğru planlamak adına önemli olduğunu ifade etti. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer sanayi tesisi depreme dayanaklı olması önemlidir. Ancak unutulmamalıdır ki bu tesis çalışanları konutlarından oluşan yan sanayi kadar aynı düzlemde depreme dayanaklı yapılar yanında afet anında alt yapının durumu da bir o kadar önemlidir. Gelişen kentlerde yığılmalar bu kentleri dönüştürülmesi halinde dahi sorunun çözülmesi olası kılmamaktadır. Ülke sanayi bölümleri içerisinde en yüksek paya sahip illere baktığımızda Gıda sanayii: İstanbul yüzde 9, İzmir yüzde 8.8, Bursa yüzde 5.4,Konya yüzde 5,4 ve Balıkesir yüzde 5,3 Ana Metal: Kocaeli yüzde 21,7, Hatay yüzde10,4, İzmir yüzde 10,Bursa yüzde7, Zonguldak yüzde 6,1 Motorlu kara taşıtları: Bursa yüzde 30,2, Kocaeli yüzde 28,4,Sakarya yüzde 12,3 Aksaray yüzde 5,6, İzmir yüzde 3,9Tekstil: Gaziantep yüzde 20,4, Bursa yüzde 15,3, İstanbul yüzde 11,3, Tekirdağ yüzde 11,2, Kahramanmaraş yüzde 7,8 Fabrikasyon metal: İstanbul yüzde17,8, Kocaeli yüzde 13,3, Ankara yüzde 11, Bursa yüzde 8,6, Manisa yüzde 6,4 Kimyasal ürünler: Kocaeli yüzde 17,9 İzmir yüzde 15,4, İstanbul yüzde 14,3 Tekirdağ yüzde 7,5, Adana yüzde 7,1 yer tuttuğu görülmektedir. Bu illerde başta İstanbul olmak üzere İzmir, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Sakarya deprem riski yüksek illerdir ve nüfusunda önemli bölümü bu illere yığılmıştır. Bu iller göç almaya devam etmektedir. Bu süreç kentleri sorunlu kıldığı gibi ülke için önemli bir gelişmişlik dengesizliğine yol açmaktadır. Farklı sanayi yatırımları daha düşük risk taşıyan illere taşınması sorunu yönetilir kılacaktır. Günümüzde hammadde, ulaşım sorunu gibi geçmişe göre sorun süreçler yönetilebilir noktadadır. Bu bağlamda kaderci bir yaklaşım yerine sorunu saptayarak çözümcü bir yaklaşım üretilmelidir. Her geçen gün sorunun boyutunu büyütmektedir. Satış değerleri üzerinden yapılan hesaplamalara göre 2023 yılında satışı yapılan sanayi ürünlerinin yüzde 13,7’sini gıda sanayi ürünleri oluşturmaktadır. Ana  metal sanayiinin payı yüzde 10,7 iken Motorlu kara taşıtlarının payı yüzde 9,5 ,Tekstil sanayi ürünlerinin payı ise yüzde 6,3 dir. Bu veriler ışığında bölgesel düzenlemeler ile riski düşük bölgelere yatırımlar kaydırılması yolu açılmalıdır ve yeni yatırımlar bu bağlamda gerçekleştirilmelidir. Hava,kara,deniz ulaşımı  bu kapsamda ele alınması yanında hammadde başta girdilerinde durumuna göre süreç geliştirilmesi olasıdır” dedi. “Ülke gelişmişliği yol açacak bölgesel dengeleri esas alan planlamalarında yapılmalı”  Başta İstanbul olmak üzere olası deprem riskine rağmen kamu bankaları İstanbul taşınmasının yanlışlığına vurgu yapan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer yatırımlar ya da kurumların kısa süreli sağlayacağı faydaları uzun süreçte oluşacak risk ile ülke geleceğini tehlikeli kılacağına dikkat çekti. Kamu bankaları, merkez bankası ve diğer kamu varlıkları, KİT yatırımları İstanbul gibi deprem riski olan  bölgeleri dışına taşınması ve  ülke gelişmişliği yol açacak bölgesel dengeleri esas alan planlamalarında yapılması gerektiğini belirtti. Gürer” Sorunlar seyredilerek değil gerçekleri görerek radikal kararlarla en aza indirilebilir. Depremin olacağı, deprem sonrası sorunlar yaşanacağı bilindiğine göre İstanbul gibi illeri daha çok kar ve kazanç için yağmalanmasına   Yerine bir turizm kenti kılıp sanayi riskli bölgelerden taşımak gerekir. Gelişen bölgelerde Yatırımlarda fizibilite öncelikler dikkate alınırken deprem süreci ve sonrası esas alınarak planlanmalıdır. Kent trafiğinden konut açığına, nüfus yığılmasına, bölgeler arası dengelere kadar bu süreç çözümcü biçimde ele alınmalıdır” diyerek ifade etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.