TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#sanat

İLKHABER-Gazetesi - sanat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sanat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sanat Güneşi Zeki Müren Kimdir? Kaç yaşında vefat eti? Zeki Müren hakkında az bilinenler Haber

Sanat Güneşi Zeki Müren Kimdir? Kaç yaşında vefat eti? Zeki Müren hakkında az bilinenler

Klasik Türk Müziği'nin efsanevi ismi Zeki Müren, 28. ölüm yıldönümünde anılıyor. "Sanat Güneşi" unvanıyla tanınan Müren, hayatı sanata aday olup müzik kariyerinde önemli izler bıraktı. 24 Eylül 1996 tarihinde 64 yaşında hayatta olan Zeki Müren, yalnızca müziğiyle değil, performansları ve tarzıyla da birçok sanatçıya ilham kaynağı oldu. Peki, Zeki Müren kimdir? Vefat geldiğinde kaç yaşındaydı? İşte Zeki Müren'e dair merak edilenler ve bilinmeyenler... Zeki Müren kimdir? Zeki Müren, 6 Aralık 1931'de Bursa Tophane'de doğmuş ve Türk gittiğine damgasını vuran bir sanatçıdır. "Sanat Güneşi" unvanıyla anılan Müren, Türkiye'de Altın Plak parçalarının ilk sahibi olarak müzik dünyasının önemli bir yere sahiptir. Müzik kariyeri boyunca altı yüzü aşkın plak ve kaset kaydetmiş, üç yüzü aşkın eser bestelenmiştir. Zeki Müren eğitim ve müzik hayatı İlkokulu bitirdikten sonra Bursa'daki Tahtakale Ortaokulu'na geçti. Ortaokulu kaldıktan sonra, ailesinin parçalarıyla İstanbul'da bulunan Boğaziçi Lisesi'ne kaydoldu. burada birincilikle bitirerek mezun oldu. Daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde yüksek büyüme bölümü başladı ve bu alanda eğitim aldı. Bursa'da Tamburi sanatçısı İzzet Gerçeker'den müzik eğitimi için usul ve solfej dersleri aldı. Boğaziçi Lisesi'nde çalışırken, sinema yönetmeni Arşavir Alyanak'ın babası Agopos Krikor ve udi Krikor'dan ders aldı. Üniversite döneminde TRT İstanbul Radyosu'nda açılan ses sanatçısı sınavını birincilikle kazanarak müzik kariyerine ilk adımını attı. Zeki Müren'in Müzik Yolculuğu Müziğe olan tutkusu, ilkokul yıllarına kadar uzanıyor. Bursa'da çeşitli müzik dersleri yayınlandıktan sonra TRT'deki ilk konseri ile sanat hayatına hızlı bir giriş yaptı. Anadolu'da tanınmaya başlanıyor ise "Muhabbet Kuşu" adlı şarkıyla oldu. Müren, yıllar içinde muhteşem eserler bıraktı; "Zehretme Hayatı Bana Cananım", "Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin" gibi şarkılar hala dinleniyor. Müren, 1955 yılında "Manolyam" adlı eseriyle Altın Plak Ödülü'nü kazanmıştır. 1976 yılında Londra'daki Royal Albert Hall'da konser veren ilk Türk sanatçısı olmuştur. Sinema ve Tiyatro Zeki Müren, 1954'te "Beklenen Şarkı" filmiyle sinemaya adım atmış, kendi besteleriyle 18 filmde başrol oynamıştır. Ayrıca tiyatro sahnelerinde boy gösterilmiştir. Efsane Sahne Performansları Zeki Müren, sahne performanslarıyla da hafızalara kazındı. 1976'da Londra'da Royal Albert Hall'da sahne alan ilk Türk sanatçısı oldu. Kendi tasarımı kıyafetleri ve sahne düzenlemeleri ile müzik dünyasında gelişmiş bir isim haline geldi. Zeki Müren'in Özel Hayatı Zeki Müren, ellili yılların kalıplarını zorlayan kıyafetleri ve kendine has üslubuyla dikkat çeken bir sanatçıydı. Hayatı boyunca hiç evlenmemiş olmasına rağmen, zaman zaman kadınlarla anılmıştır. Sanatçı, eşcinsel olduğu yönündeki spekülasyonları her zaman canlı tutsa da, cinsel tercihi hakkında herhangi bir açıklama yapmamıştır. Kendine özgü tarzı ve sahne kostümleriyle tanınan Müren, özellikle kıyafet tasarımlarında yenilikçi bir yaklaşım sergilemiştir. Müzik, sinema ve tiyatro dışında resim ve desen çalışmaları da yapmış, eserleri birçok ilde sergilenmiştir. Ayrıca, şiirle de ilgilenmiş ve bu alanda "Bıldırcın Yağmuru" adlı bir şiir kitabı yayınlamıştır. Zeki Müren'in Askerlik Yılları Müren, askerliğini 1957-1958 yıllarında tamamlamış, Ankara Piyade Okulu'nda altı ay, İstanbul Harbiye Temsil Bürosu'nda altı ay ve Çankırı'da üç ay hizmet vermiştir. Sanat hayatında zirveye ulaşan Müren, her zaman kuralına uygun ve ağdalı bir Türkçe kullanarak hafızalara kazınmıştır. Zeki Müren, kişisel hayatını oldukça gizli tutmuş, sahnedeki karakteriyle özel hayatı arasında bir denge kurmayı başarmıştır. Zeki Müren'in Bilinmeyenleri: 18 Yıllık Yakın Arkadaşından Çarpıcı Anılar Zeki Müren ve Bülent Ersoy Arasında Gerilim Kamuoyunda Zeki Müren ile Bülent Ersoy arasındaki gerilim de dikkat çekiyor. Çakmak, bu durumun gerçek nedenlerini biliyor ancak isim vermekten kaçınıyor. Ersoy ile Müren’in yaşadığı bir olayın, gerilimin temelini oluşturduğunu belirtti. Zeki Müren'in Sevgilisiyle İntihar Girişimi Zeki Müren'in başka bir sevgilisiyle intihar girişiminde bulunduğuna da değinen Çakmak, "Pilot üsteğmen sevgilisi ile birlikte hayatlarını sürdüremeyeceklerine inanarak intihar etmeyi düşündüler. Ancak son anda frene basarak bu girişimden vazgeçtiler" dedi. Zeki Müren Neden Öldü? Hastalığı Neydi? Zeki Müren, 24 Eylül 1996 tarihinde kalp krizi geçirerek hayata veda etti. Ölümünden önce geçirdiği kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı, son yıllarını sahnelerden uzak geçirmesine neden olmuştu. Müren, Bodrum’daki evinde inzivaya çekmiş, bu süre zarfında sağlığına dikkat etmeye çalışmıştır. Zeki Müren Kaç Yaşında Vefat Etti? Zeki Müren, 6 Aralık 1931 tarihinde doğmuş olup, 24 Eylül 1996 tarihinde 64 yaşında vefat etmiştir. Ölümü, Türk sanat camiasında derin bir üzüntü yaratmış, cenazesine büyük bir kalabalık katılmıştır. Müren, Bursa’daki Emirsultan Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Karalar: Adana’ya yakışır Altın Koza Film Festivalimiz başlıyor Haber

Karalar: Adana’ya yakışır Altın Koza Film Festivalimiz başlıyor

23-29 Eylül’de düzenlenecek olan 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin tanıtım toplantısı Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda yapıldı. Toplantıya Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Hüseyin Orhan,  Menderes Samancılar, Nebil Özgentürk, Mehmet Açar, İsmail Timüçin Esin Küçüktepe Pınar ve basın mensupları katıldı. 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin bu yılki teması, şiddete karşı duyarlılığı artırmak ve dayanışmayı vurgulamak üzerine tasarlandı. Festival boyunca Adana’nın 14 merkez ilçesinde film gösterileri ve çeşitli etkinlikler ile devam edecek. Karalar, “Adana deyince sanat ve kültür akla gelir” Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, “Altın Koza Adana’nın markası değil artık Türkiye’nin markası. Çünkü sinema diyince Adana akla gelir. Adana deyince sanat ve kültür akla gelir. Belediye başkanı olduğumuzdan bu yana Bizim yaptığımız her iş Adana için. Adana’yı tanıtmak bizim işimiz. Gurur verici bir kentimiz var. Adana’nın yetiştirdiği değerler var. Sayıları çok fazla sayamazsınız bile” dedi. Karalar, “Her festivalde Adana esnafı da büyük mutluluk yaşıyor” Sanatın önemine vurgu yapan Karalar festivale ayrılan bütçe hakkında yapılan eleştirelere şu şekilde cevap verdi:   Altın Koza’ya şu kadar para harcandı yönünde. O kadar uygun fiyatlara o kadar değerler çıkartıyoruz ki bildiğiniz gibi değil. Hem ekonomik hem en çok tanıtan şekilde iş yapıyoruz. Bunları aslında bir teraziye koymakta gerekli. Bunlar yaptığınız işin yanında çok önemsiz kalıyor. Her festivalde Adana esnafı da büyük mutluluk yaşıyor. Maddi manevi  destek sağlıyoruz.  4 milyon civarında bir ödül dağıtacağız. 23 Eylül Pazartesi günü başlayacak. Açılışımız olacak. Her yıl Türk  sinemasına eserler vermiş sinemacılarımıza onur ödüllerini takdim ediyoruz.  Onur ödülleri bu yıl usta oyuncular Demek Akbağ ve Uğur Polat’a sunacağız. Oran Kemal Emek ödülleri Bülent Ökten’e, Oyuncu ve Sanat Yönetmeni Mazlum Kiper’e, oyuncu yönetmen senarist Muzaffer Hiçdurmaz’a takdim edeceğiz.  Nuri Bilge Ceylan Jüri Başkanımız. Kendisi artık dünyaya ismini tanıtmış önemli bir yönetmen ve film yapımcısı. Sinemamız adına bir güzel gelişmede Adana’da özel galasını yaptığımız yönetmen Zeki Demirkubuz’un hayatı Türkiye’nin Oscar’ına aday. Altın Kozaya çok güzel filmler geliyor. Dolu dolu içeriği bol, Adana’ya yakışır Altın Koza Film Festivalimiz başlıyor. Etkinliğe tüm Adanalıları bekliyorum.” Samancılar, “Yaşasın sinema, yaşasın barış, yaşasın kardeşlik diyoruz” Festival Yürütme Kurulu Başkanı Menderes Samancılar 31. Düzenlenen Altın Koza Film Festivalinin bu sene ki teması hakkında şunları söyledi: “ Yaşımız geçtikçe mesleğimize kentimize hizmet etmek için buraya gelmenin gururunu yaşıyoruz. Festivalimiz güzel geçecek. Bu sene biraz daha iddialı başladık. Ana teması şiddete dur olacak. Çünkü ülkemizde ve dünyamızda yaşanan çocuk katliamları, kadın katliamları ve hayvan dostlarımıza yapılan zulüm ve şiddet var. Bizde onun için bu açılımla yola çıkarak şiddete dur diyoruz. Filistin sinemacıları bir açıklama yaptılar. Hollywood’da birçok sanatçı yollara döküldü. Ve bu yollara dökülme neticesinde de kimi şirketler veya menejerlik ajansları o oyuncuların işlerine son verdiler. Biz buradan duyarlığımızın altını çiziyoruz. Altın koza Film Festivali olarak Filistin halkı’nın yanındayız. Filistin halkının yanındayız. Filistinli sinemacılarının şanlı mücadelesine sonuna kadar destek veriyoruz. Yaşasın sinema, yaşasın barış, yaşasın kardeşlik diyoruz." Özgentürk, “Sinema ve sanat iyileştirir” Festival Yürütme Kurulu Üyesi Nebil Özgentürk, "Adana sinemaya çok yakışıyor, sinemada Adana’ya çok yakışıyor. Burada bir sinemaya üye olmak çok duygusal bir şey. Çocukluğumdaki yazlık sinemalar hep gözümün önünden geçiyor. Altın Kozamızı daha yükseklere çıkarmak için çok emek veriyoruz. Festival dergisine bakınca ne kadar güzel programlar bekliyor sinemaseverleri. Altın Koza Film Festivaline daha çok para ayrılması gerekiyor. Daha çok ayrılsın ki Narinler ölmesin, bunun altını çiziyorum çünkü sinema ve sanat iyileştirir. Yaşar Kemal romanlarını okumadan, Neşet Ertaş türkülerini işitmeden, Yılmaz Güney filmlerini izlemeden, Zülfü Divaneli haykırmadan, Aşık Veysel’in sözlerini yüreğine nakşetmeden gelip geçen yollar var. O yüzden ülkemizde sorunlar ve dertler bitmiyor. Ülkemizde yaklaşık 19 gündür bir olayı tartışıyoruz. Oraya sanat gitseydi bu tip cinayet yaşanmazdı. O nedenle daha çok para ayrılması lazım. Bütün Adana sokakları sinema, kültür koksun. Şiddete dur sloganı gerçekten yerinde ve yılında olduğunu düşüyorum. Yaşar Kemal ‘Sis’ Altın Koza Film Festivali olarak romanlarındaki şiddet ögesini metin olarak okunmasını ve siyasal biçimde dile gelmesini sağlayacak Nazan Kesal ve İsmail Hacıoğlu.  Harika bir oyun ile Salı akşamı burada olacak. Şiddete dur diyecek. Yaşar Kemal’in romanı üzerinden" diye ifade etti. Orhan, “Adana’nın kent belirleyici kimliği kültür, sanat yaşamıdır” Altın Koza Genel Müdürü Hüseyin Orhan, “Bir kentin kimliğini belirleyen öğeler tarihi, coğrafyası, sosyal yapısı, Adana’nın kent belirleyici kimliği kültür, sanat yaşamıdır. Altın Koza Film Festivalide sanat ve kültür faaliyetlerinin taçlandıran uluslararası boyut kazanan festivalimizdir. Bu yıl dayanışma dedik, çünkü 6 şubat ülkemizi derinden etkileyen illerde sanatın iyileştirici gücünü götürmek için yola çıktık. Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Osmaniye, Hatay’da gösterimler yaptık. Buralarda inanılmaz bir coşku vardı.  Altın Koza bir marka ama bu kent kimliğini oluşturan oradaki değerlerdir. Adana’nın 14 ilçesinin tamamında 4 merkez ilçede yazlık sinemalar kurulacak, çeşitli gösteriler yapılacak. İklim krizi ve sürdürebilirlik festivalimizin temasından çıkıp bir parçası haline geldi” şeklinde konuştu.

650 Yıllık 'Tokat tahta baskı sanatı' Adana'da yaşatılıyor Haber

650 Yıllık 'Tokat tahta baskı sanatı' Adana'da yaşatılıyor

Adana'da 650 yıllık 'Tokat tahta baskı' sanatını icra eden kadınlar, gelecek ve geçmiş arasında köprü niteliği taşıdığını belirttikleri sanatı, eserleriyle yaşatıyor. Çukurova Belediyesi Tesisler Müdürlüğü'ne bağlı Atatürk Kadın Yaşam Köyü'nde açılan "Tokat tahta baskı" kursu büyük ilgi görüyor. 650 yıllık geleneksel el sanatlarından olan ve unutulmaya yüz tutan 'Tokat tahta baskı' kursunda, tahta parçalarından model kalıpları oluşturan ve bunlarla renkli baskılar yapmayı öğrenen kadınlar çeşitli eserler ortaya çıkarıyor. Kültür Bakanlığı Sanatçısı Meltem Koyunoğlu: "Geleneği geleceğe aktarma sorumluluğu çok büyük" Kurslara ilginin büyük olduğunu belirten Kültür Bakanlığı Sanatçısı Meltem Koyunoğlu, "Öğrenciler hem zamanlarını değerlendiriyorlar, hem de kendilerini yeni bilgiler öğrenerek geliştiriyorlar. Tokat tahta baskı kursu unutulmaya yüz tutmuş sanatlardan bir tanesi. Geleneksel kalıplar ile geleneksel desenleri basmayı öğretiyoruz. Bunları isterlerse çanta, peştemal ve tişörtlerinde kullanabiliyorlar. Hem gündelik hayatlarında değerlendirebiliyorlar hem de ürün haline getirerek satış yapabilir, gelir de elde edebilirler" dedi. Tokat tahta baskı sanatının geçmişi hakkında da bilgi veren Koyunoğlu, "Geçmişteki ustalar kendileri ahşaptan kalıplarını oyarak kendilerine özel desenler oluştururlardı. Bir usta hem oymayı bilirdi, hem de dağlara çıkarak kök boyalarını toplar ve boyalarını yapardı. Dokumalarını bile kendisi yapan ustalar vardı. Yani bir ürünü çıkarırken tek elden çıkıyordu ürünler. Günümüzde teknoloji değişti, gelişti. Şimdi o kadar detaylı çalışmalar çok az. Bizler de halk eğitim aracılığı ile bunları kendi bilgimiz dahilinde gelecek nesillere aktarmak için çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Geleneği geleceğe aktarma sorumluluğu da üstlendiklerine dikkat çeken Koyunoğlu, "Sanatı insanların ruhlarına, zevklerine uygun şekilde dönüştürerek aksettirmeye çalışıyoruz. Bir öğrencinin 'bunu ben yaptım' dediği nokta hem bizim hem öğrencinin en keyif aldığı nokta" ifadelerini kullandı. Kursiyer Maide Özhusun: "Bizler gelecek ve geçmiş arasındaki aracılarız" Kendisini geçmişi geleceğe aktarmaya yönelik 'aracı' olarak hissettiğini belirten Tokat tahta baskı eğitimi alan kursiyerlerden Maide Özhusun da, "Geçmişten bugünümüze gelen güzel bir sanatsal aktivite olduğunu düşünüyorum. Bir de bunları geleceği yansıttığımızı düşünüyorum. Bizler gelecek ve geçmiş arasındaki aracılar oluyoruz. Bunu geleceğe ne kadar modernize ederek aktarırsak gençlerin ona ilgisi daha farklı olur diye düşünüyorum. O yüzden eski birebir örnekler ile de çalışıyoruz, ayrıca onları modernize edip yeni bir tasarımla geleceğe aktarmak için de çalışmalarımızı Meltem hanımın sayesinde beraberce yapıyoruz. Şu anda ben kendimi geleceğe aktarım olarak aracı görüyorum. O yüzden çok daha iyi hissediyorum. Dünyada her şeyi yok ettiğimiz için bazı şeyleri de yaşatmamız gerekir diye düşünüyorum. Bizim bu işin 'yaşatan' kısmında olmamız hakikaten gurur verici" diye konuştu. "8 yılda 6 bin kadına eğitim verdik" Atatürk Kadın Yaşam Köyü'nde önceliklerinin kadınlara istihdam sağlamak olduğunu belirten Merkez Yöneticisi Ayşe Atay ise "Burada kuruluş amacımız unutulmuş sanatları icra etmekti. 8 yıldır burada bunu yapıyoruz. Günlük 180-200 kadın merkezimizi ziyaret ediyor. Hem eğitim alıyorlar, hem üretim yapıyorlar. 8 yılda yaklaşık 6 bin kadına eğitim verdik. Bunlardan yaklaşık bin küsur kadınımıza istihdam sağladık. Bir kısmı usta öğreticilik yapıyor, bir kısmı ise evden çalışıyor. Şu anda 650 yıllık unutulmaya yüz tutmuş Tokat tahta baskı sanatını icra ediyoruz merkezimizde. Aslında çok eski yıllarda taş baskı olarak geçiyor. Bugünlerde taş ustaları kalmadığından dolayı ahşaptan kalıplar yaparak bunları ürüne çeviriyoruz. Şu anda kursiyerlerimiz bu eğitimi aldıkları için çok mutlular. Biz de çok mutluyuz elbette" diye konuştu. 

Çukurova’da taş sanata dönüşüyor Haber

Çukurova’da taş sanata dönüşüyor

Çukurovalı kadınlar taşı sanata dönüştürüyor, tahtalardan kalıplar çıkarıp renkli dünyalar yaratıyor. Atatürk Kadın Yaşam Köyü’nde verilen meslek ve hobi kurslarıyla hem aile bütçesine destek verilirken hem de kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel Türk sanatları yaşatılıyor. Çukurova Belediyesi Tesisler Müdürlüğü'ne bağlı Atatürk Kadın Yaşam Köyü’nde açılan “Taş Bebek Yapımı” ve “Tokat Tahta Baskı” kursları büyük ilgi görüyor. Taş bebekler görenleri hayran bırakıyor Çoğunlukla geleneksel kıyafetler içindeki Anadolu insanının tasvir edildiği, doğadaki, çevremizdeki çakıl taşlarından üretilen taş bebek yapımı kursu, görenleri hayran bırakıyor. Taşlar sanat eserine dönüşüyor Taş bebek yapımı kurslarında üretilen bebekler, taş motifli biblolar, süs eşyaları, geri dönüşüm yoluyla birer sanat eseri haline getiriliyor.  Farklı dekor ve eşyaları süsleyen renkli kıyafetleri, sevimli yüz hatları, ilginç desenleriyle ortaya çıkan ürünler, burada değerli sanat eserine dönüşüyor. 650 Yıllık el sanatı 650 yıllık geleneksel el sanatlarından olan ve unutulmaya yüz tutmuş mesleklerden biri, Tokat Tahta Baskı kursunda tahta parçalarından model kalıpları oluşturmayı ve bunları tekstil ürünlerine renkli baskılar yapmayı öğrenen kadınlar, hayal güçlerini ve becerilerini birleştirerek görülmeye değer eserler ortaya çıkarıyor. “Çukurova Belediyesi de kültür ve sanatı yaşatmak, kadınlara yeni iş imkanları sunmak adına çok önemli hizmetler sunuyor” Kültür Bakanlığı Unutulmaya Yüz Tutmuş Sanatlar Öğretmeni Meltem Koyunoğlu, Rusların matruşkası dünya çapında tanındığına işaret etti. Koyunoğlu, “Bizim taş bebeklerimizin ve Tokat Tahta Baskı sanatının da öğrenilmesi ve Rusların matruşkası gibi tanıtılıp gelecek kuşaklara aktarılması gerek. Bu bağlamda Çukurova Belediyesi de kültür ve sanatı yaşatmak, kadınlara yeni iş imkanları sunmak adına çok önemli hizmetler sunuyor” dedi.

Mardin Bienali sokakları cıvıl cıvıl yaptı Haber

Mardin Bienali sokakları cıvıl cıvıl yaptı

Mardin'de düzenlenen 6. Mardin Bienali, şehrin turizm hareketliliğini artırdı. Mardin Sinema Derneği tarafından organize edilen bienalin direktörlüğünü Döne Otyam ve Hakan Irmak üstlendi. 6. Mardin Bienali 10 Haziran'a kadar devam edecek. Ali Akay'ın küratörlüğündeki bienal, "Daha Uzaklara" teması altında günümüz sanatsal, siyasi ve sosyolojik sorunları aşma yolunda yeni yaklaşımlar sunuyor. Bienal, Mardin'in tarihi mekânlarında ve sokaklarında gerçekleştirilen etkinliklerle zengin bir program sunuyor. Bienal, Türkiye'nin yanı sıra Fransa, İtalya, Fas, ABD, Arjantin, Hollanda, Brezilya gibi birçok ülkeden sanatçıların katılımıyla gerçekleşiyor. Türkiye'den ünlü isimlerin yanı sıra, Sarkis, İnci Eviner, Güneş Terkol gibi uluslararası alanda tanınan sanatçıların eserleri de sergileniyor. Mardin'de sokaklar, sanatseverler ve bienal ziyaretçileri ile dolup taşarken, Mardin'in tarihi dokusuyla birleşen çağdaş sanat eserleri Bienal'e renk katıyor. Katılan sanatçılar Ahmet Öğüt, Aslı Çavuşoğlu, Ayşe Erkmen, Bouchra Khalili, Brice Dellsperger, Bruno Serralongu, Claire Fontaine Kolektifi, Claude Closky, Erik Bullot, Esma Ertel-Murat Ertel, Güçlü Öztekin, Güneş Terkol, İnci Eviner, İnci Furni, İrem Günaydın, Laurent Grasso, Le Peuple Qui Manque Kolektifi, Liam Gillick,  Michele Ciacciofera, Mika Rottenberg, Mahyad Tousi, Nasan Tur, Nil Yalter, Özlem Altın, Rafael Lain-Angela Detanico, Sarkis, Ugo Rondinone, Thierry Kuntzel, Victor Burgin, Yıldız Moran ve Yüksel . Mekânlar Bienal mekânları arasında Tasarım Vakfı Galeri, Alman Karargâhı, Develi Han, Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi, Tasarım Vakfı Meydan Galeri, Dabbakoğlu Evi, Kervansaray ve Marangozlar Kahvesi var.

Mersin'de 90 eserlik 'Geleneksel Türk İslam Sanatı Eserleri Sergisi' sanatseverlerin beğenisine sunuldu Haber

Mersin'de 90 eserlik 'Geleneksel Türk İslam Sanatı Eserleri Sergisi' sanatseverlerin beğenisine sunuldu

Mersin'in merkez ilçe Akdeniz Belediyesinin tamamen yenileyerek kentin kültür ve sanat hayatına kazandırdığı Akdeniz Sanat Galerisi, 'Geleneksel Türk İslam Sanatı Eserleri Sergisi'ne ev sahipliği yaptı. Akdeniz Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü organizesinde gerçekleşen sergide, hat sanatçısı Salih Alzamo, tezhip sanatçısı Rabia Turgut ile naht sanatçısı Ramazan Özkan’ın birbirinden özel eserleri, Mersinli sanatseverlerin ilgi ve beğenisine sunuldu. 90 eserin beğeniye sunulduğu ve 15 Nisan 2024 tarihine dek sanatseverlerin ziyaretine açık olacak olan serginin açılış törenine; Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, Mersin Milletvekili Ali Kıratlı ile çok sayıda davetli katıldı. “Mersin’de 3 tarihi yapıyı yenileyip geleceğe taşıdık” Sergiyi büyük bir beğeni ve hayranlıkla gezdiğini belirten Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak, konuşmasında sanat galerisine dönüştürdükleri binanın tarihinden de bahsederek, kentteki tarihi binalara yönelik çalışmaları hakkında da bilgi verdi. Başkan Gültak, “Şu ana kadar Mersin’de 3 tarihi binayı yenileyip kentimizin geleceğine kazandırdık. İnşallah 4’üncüsü de benim de mezunları arasında olduğum Çankaya İlköğretim Okulu olacak. Bu okulumuzun tadilatı için ihalesini yaptık. Yaklaşık 7 içinde de bu okulumuzda tam 17 yıl sonra hayata dönecek. Ya bir anaokulu ya bir kreş ya da olgunlaşma enstitüsü olarak hizmet verecek” dedi. “Mersin’de müze açan ilk belediye başkanıyım” Bir ilçe belediyesinin 5 yıl içerisindeki süreçte 4 tarihi binayı yenileyerek hayata geçirdiğini daha önce duymadığını belirten Başkan Gültak, “Bu tarihi Mersin evlerinden birisi İz Bırakanlar Müzesi. Gezmenizi mutlaka tavsiye ederim. İki katlı ve 7 odalı çok güzel bir Mersin evi. Aslında yine tarihe geçmiş olduk. Mersin’de ilk kez bir belediye başkanı müze açmış oldu” ifadelerini kullandı. “Sanat, kültür ve spor toplumsal barışı sağlar” Sanat, spor, eğitim ve kültürel etkinliklerin, bir şehrin toplumsal barışı ve huzurunun sağlanmasındaki önemine de dikkat çeken Gültak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sanatın, sporun, kültürel faaliyetlerin olmadığı yerde huzur da olmaz. Biz de farklı uygulamalar, sosyal faaliyetler de yaparak Akdeniz’e huzur getirdik. Ramazan ayı içindeyiz, bu ay vesilesiyle böyle özel bir sergi açtık. Geçen ay da burada lise öğrencilerinin geri dönüşümle ilgili ortaya çıkardıkları birbirinden farklı ve ilginç eserleri sergilemiştik. Bu mekanda periyodik olarak mutlaka bir sanatsal etkinlik düzenlemeye çalışıyoruz. Böylelikle mekanın ruhuna uygun işler yapmış oluyoruz.” Konuşmaların ardından Başkan Mustafa Gültak, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam ve Mersin Milletvekili Ali Kıratlı, sergilenen eserlerin sahibi sanatçılara teşekkür plaketi takdim etti.

Ressam Ömer Ünsal'dan “At, Primitif ve Deprem” Haber

Ressam Ömer Ünsal'dan “At, Primitif ve Deprem”

Ressam Ömer Ünsal, tuval ve deri üzerine yağlı boya ve karışık teknikler kullanarak yaptığı eserlerinden oluşan “At, Primitif ve Deprem” temalı resim sergisini, SANKO Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşturdu. Ömer Ünsal, sanatın bireyler için önemli bir iletişim aracı olduğunu belirterek, “Konuşarak ifade edemediğim duygu ve düşüncülerimi resim aracılığıyla anlatmaya çalışıyorum” dedi. Kafkas asıllı olduğunu anlatan Ünsal, “Rus savaşlarında Kafkas ırkı atlar vardı. Birçok at ırkı yok oldu sadece Şağdi cinsi ırk kaldı. Bu atın anısına eserlerimde atları çalıştım. Atlar savaşta, barışta insanla birlikte yol almıştır. Bu nedenle kültürel yolculuk gibi düşündüm ve eserlerimde atlara da önem verdim” ifadelerini kullandı. Daha önce atlar ve pirimitif (Desenler- motifler) konularını eserlerine yansıttığına vurgu yapan Ünsal, “Şimdi bizleri derinden yaralayan depremlerin yaşattıklarını tuvalime yansıttım. Gaziantepli sanatseverleri sergi açılışına davet ediyorum” diye konuştu. Sanatın aynı zamanda iyi bir terapi yöntemi olduğunu dile getiren Ünsal, her bireyin mutlaka bir sanat dalıyla ilgilenmesi gerektiğini savunarak şu önerilerde bulundu: “İnsan hayatında boşluklarla karşılaşabiliyor. Bu boşlukları özellikle aileler çocuklarının geleceği açısından iyi değerlendirip geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz çocuklarımızı yeteneklerine uyumlu bir sanat dalına mutlaka yönlendirmeliyiz. Sanat aynı zamanda hem zeka gelişimine katkı sunar hem de insanın düşünce evrenini genişletir. Yaşamımızın her döneminde sanata yer vermeliyiz. Sanat insan içindir anlayışını yaşam biçim haline getirmeliyiz.” İlk kişisel sergisini 20 yıl önce Gaziantep’te açtığını dile getiren Ünsal, “Bana tekrar bu heyecanı yaşatarak eserlerimi Gaziantepli sanatseverler ile buluşturan SANKO Sanat Galerisi’ne teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum” diyerek sözlerini tamamladı. Konuşmaların ardından Gaziantep Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Gülfem Marakoğlu, Zeugma Fırat’ın Gerdanlığı isimli yayını Ünsal’a takdim etti. Sergi açılışına, SANKO Park AVM Müdürlüğü görevini devreden Niyazi Büyükaksu, Müdürlük görevini devralan Sait Can Gizir, ressamlar Gülay Karslıgil, Gül Öztürkmen Demir, Gaziantep Ticaret Odası Güzel Sanatlar Lisesi Resim Öğretmenleri Hüseyin Yıldırım, Özer Çağlar, Kahramanmaraş Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Öğretmeni Münevver Canlıca, sanatseverler ve davetliler katıldı. Ömer Ünsal’ın 20 eserinin yer aldığı “At, Primitif ve Deprem” temalı resim sergisi, SANKO Sanat Galerisi’nde 5 Nisan 2024 tarihine kadar her gün 10.00-22.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. ÖMER ÜNSAL Ömer Ünsal, Kahramanmaraş Göksun’da 1976 yılında doğdu. 19 Mayıs üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim İş Bölümünden 1996 yılında mezun oldu. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümünde Kuzey Kafkas Halk Dansları derslerine yarı zamanlı öğretmen olarak girdi. Avrupa Birliği Projesi kapsamında 2004-2005 yılında Akdeniz Bölgesi Kafkas Halk Dansları ekibinin müziklerini Garmonla (Garmon: Kafkaslara özgü bir akordeon türü) icra etti. Kahramanmaraş Güzel Sanatlar Lisesinde görsel sanatlar öğretmeni olarak çalışmaktadır.  Gaziantep, Kahramanmaraş ve Amasya’da 6 kişisel sergi açan Ünsal, Adana, Kahramanmaraş, Halep, Gaziantep, Amasya ve Samsun’da 7 karma sergiye katıldı. Yarışmalarda birincilik, ikincilik ve üçüncülük ödülleri alan Ünsal’ın eserleri, üç yarışmada sergilenmeye değer görüldü.

Orijinalist Art Gallery, Sanatseverleri Bekliyor Haber

Orijinalist Art Gallery, Sanatseverleri Bekliyor

Adana'da faaliyet gösteren Orijinalist Art Gallery 3 yıldır sanatseverlere kapılarını açıyor. Galerinin küratörü olan sanatçı Faruk Keskin, "TOGETHER" sergisinde kendi eserleriyle yer almanın yanı sıra küratörlük ve sanat danışmanlığı görevlerini de üstleniyor. Sanatçı Faruk Keskin'e galeride sergilenen eserler, yapılan çalışmalar ve kendisini tanımaya yönelik sorularımızı yönelttik: Orijinalist Art Gallery hakkında bilgi verebilir misiniz? Orijinalist Sanat Galerisi olarak Adana Gazipaşa’da yer almaktayız. Üç yıldır faaliyet halindeyiz galeride hedeflediğimiz nokta sadece yerel bir galeri olmaktan öte hem şehirdışı hem de yurtdışında faaliyet göstermek.  Faruk Keskin Kimdir? ‘’Together ‘’sergisinde hangi eserleriniz yer aldı? Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümünde 2015-2017 dönemleri arasında Geçirdiğim öğrencilik hayatım sonrası sanat kariyerime Çukurova Üniversitesi'nde devam ettim. Oradan da 2021 yılında mezun oldum. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliğinde Yüksek Lisans için ikinci yılımda Tez dönemindeyim. Aktif sanat hayatına da Adana'da devam etmekte olup 3 yıldır da galerimizin başında yer almaktayım. Galerimizdeki "TOGETHER" sergisinde, küratörlük ve sanat danışmanlığı görevlerimi üstlenmenin yanı sıra, beş eserimle de yer alıyorum. Galerimizde sergilenen kendi eserimden bahsedecek olursak; 2 yıldır devam eden parçalanma serisine devam ediyorum. Parçalanma serisi bir tür yozlaşma serisi ele aldığım ana materyal konu daha çok insan ve insan bedeni. Bu yozlaşma kavramı aynı zamanda bir soyut kavram olduğu için daha çok bunu insan bedeni üzerinde deformasyonlarla beraber ele alıyorum. Hem içsel bir yozlaşma hem de fiziken biyolojik olarak farklı bir noktaya evrilen insan doğasının sancılı sürecinin bir tür izdüşümünü ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Burada 5 eserimle yer almaktayım. ‘’Together’’ Sergisi ve sergide yer alan 41 sanatçının eserlerinden bahsedebilir misiniz? 15 Aralık 2023 Cuma günü açılışını gerçekleştirdiğimiz ‘’Together’’ karma sergisinde 41 sanatçı yer aldı. Sergimizin belli bir teması yok multidisipliner bir anlayış söz konusu. Sergimizde 41 sanatçının resim heykel ve seramik mozaik gibi birçok daldan eseri mevcut. Türkiye ve yurtdışından eserleri olan sanatçılarımız mevcut.  Buradaki eserlerde sanatçıların kullanmış olduğu üslup izleyiciye de aynı şekilde sanatın kendi içerisinde barınan üsluplarını da bir arada görme şansı sunuyor. Eserleri yurtdışı ve yurtiçinde rağbet gören sanatçılarımız mevcut. 41 sanatçımızın her birini kendisine hitap eden ya da kendisine yakın hisseden izleyici kitlesi oldu burada.  Sergimizde hem yurt içi hem de yurt dışı sanatçılarımız bulunmakta. Bunlardan bahsedecek olursak mesela aramızda Ukraynalı, İranlı gibi birçok milletten sanatçı yer almakta. Aktif sanat hayatına yurtdışında devam eden Şükrü Karakuş (İspanya’da), İzmir de heykel sanatı çalışmaları gerçekleştiren Adem Yeşilyurt ve Çukurova üniversitesinden benimde danışmanım olan Doç. Dr. Özgür Aktaş gibi bir çok farklı alanda çalışma gerçekleştiren sanatçılarımızın eserlerini sergimizde görmeniz mümkün. Sergimizde yer alan diğer sanatçılarımızdan da bahsetmek isterim. İllüstrasyon sanatçısı Nur Banu Kılıçer’in eserleri yakın zamanda uluslararası sayfalarda paylaşıldı. Kendisinin Adidas ile ortak çalışmaları mevcut. Yine genç sanatçılarımızdan Onur Sarusu’nun eserlerini yakın zamanda Balıkesir’e ve yurt dışına gönderdik.  Sergi ne zamana kadar sürecek? 5 Ocağa kadar sürmesi planlanan sergimizin süresini uzattık. Sergi sürecinin başından beri çok keyifli bir atmosfer süreci oldu, keyifli anlar şahit olduk halada ilginin devam ettiğini görmekteyiz bu nedenle sergimizi uzatma kararı aldık. Orijinalist Art Gallery olarak hedefleriniz neler? 11 ocakta Orijinalist sanat olarak Hotel Bosnalıda bir program gerçekleştireceğiz.  Aynı zamanda 11 Mart- 21 Mart tarihleri arasında yine 13 yabancı sanatçının katılacağı Uluslararası bir projeye hazırlanıyoruz. Bununla ilgili duyuruları sosyal medyadan yapacağız. Sadece Adana ile sınırlı kalmayıp ülke içi ve dışında faaliyetler göstermek istiyoruz. Yaratıcılık süreciniz nasıl işliyor, eserlerinizi nasıl ortaya çıkarıyorsunuz?  Çalışmaya başlamadan önce belirli bir ritüel takip ederim. İlk olarak, projemin temelini oluşturacak konsepti belirlemeye çalışırım. Bu, genellikle içsel duygularım, düşüncelerim veya dış dünyadan aldığım izlenimlerle şekillenir. Müzik benim için önemli bir ilham kaynağıdır. Özellikle çizim yaparken, Death Metal gibi güçlü ve enerjik müzik türlerini tercih ederim. Bu müzik, çalışmalarımda aradığım hırçın ve keskin ifadeyi sağlamama yardımcı oluyor. Klasik müziği de bir o kadar seviyorum, ancak çizim sürecinde tercih etmiyorum. Çalışmalarımın başlangıcında, duygusal durumum ve ruhsal dünyamla içsel bir bağ kurmaya odaklanırım. Bu, eserlerimde anlam ve derinlik yaratmama yardımcı olur. Daha sonra, kullandığım tekniklere ve malzemelere karar veririm, bu da eserin fiziksel yapısını belirler.  Her aşama, eserin evrimini yönlendiren bir süreçtir ve bu süreçteki her detay, duygu durumum ve içsel dünyamla uyumlu olmalıdır. Bu paralellik, eserlerimin kişisel bir ifadesini ortaya çıkarmama yardımcı olur. Bir diğer husus eserlerimde görüntüleri birebir vermeyi de tercih etmemek. İzleyicide biraz dahil olmalı. İzleyiciyi tetikte ve gergin tutmak isterim.  Kendi zihinsel dünyanızın ve yaşantılarınızın, eserlerinizin oluşumunda nasıl bir rol oynadığını düşünüyorsunuz?  İnsanlık olarak gidişatımız bir tür yabani bir orman içinde yer alıyor. Buradan adım attığım zaman kendimi insan ormanında hissediyorum. Gördüklerim kendi zihnimde bende oluşturdukları görüntülere dönüşüyor.  Eserlerimde figürlerin yüzlerinde özellikle deforme ettiğim kısımlar onların bende bıraktığı izler zihnimde ortaya çıkan görüntülerle beraber tanıklık ettiğim yozlaşma kavramıyla beraber iç içe geçen bir hal alıyor.  Sanat anlayışımda günlük yaşantımızda çekindiğimiz ve korktuğumuz var halı altına süpürdüklerimizi aynı zamanda göstermek istiyorum. Galeri sürecim dışında haftanın belirli günleri akademik eğitim veriyorum. Bununla amaçladığım şey katılımcının veya öğrencinin ben olmasam da ona sunmuş olduğum o akademik bilgiyi, tekniği aktarmak ve onu kullanıp dönüştürebilmesini sağlamak. Workshopları daha sonra düzenlemeyi düşünüyorum.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.