SON DAKİKA
Hava Durumu

#sağlık

İLKHABER-Gazetesi - sağlık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sağlık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Adana’da sağlıkta şiddet ve psikolojik tükenmişlik ele alındı Haber

Adana’da sağlıkta şiddet ve psikolojik tükenmişlik ele alındı

Adana Tabip Odası (ATO), 14 Mart Tıp Haftası etkinlikleri kapsamında "Sağlıkta Şiddet ve İntihar" başlıklı önemli bir panel düzenledi. Prof. Dr. Ahmet Hilal'in moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte, Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım da konuşmacı olarak yer aldı. Panelde, sağlık çalışanlarının şiddetle karşılaşması ve psikolojik tükenmişlik sorunları masaya yatırıldı. Adana'da sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorluklar ve çözüm önerileri, uzmanlar tarafından derinlemesine tartışıldı. Uzm. Dr. Polatöz, “Sağlıkta şiddet ve psikolojik tükenmişlik büyük bir tehdit” ‘Panelin açılış konuşmasını yapan ATO Başkanı Uzm. Dr. Özden Polatöz, sağlık çalışanlarının giderek artan şekilde şiddete maruz kaldığını ve bu durumun sağlık sisteminin sürdürülebilirliği açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu belirterek şunları söyledi: “Sağlık camiasını derinden sarsan iki önemli sorunu ele almak üzere bir araya geldik. Sağlık çalışanları, toplum sağlığını koruma ve iyileştirme görevlerini yerine getirirken, maalesef giderek artan bir şekilde şiddete maruz kalmakta ve bu ağır baskılar neticesinde psikolojik olarak tükenmektedir. Bu süreç, yalnızca bireysel bir sorun değil, aynı zamanda sağlık sisteminin sürdürülebilirliği açısından da büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Adana Tabip Odası olarak, sağlıkta şiddetin önlenmesi için etkin yasaların hayata geçirilmesini, çalışma koşullarımızın iyileştirilmesini ve meslektaşlarımızın ruh sağlığını koruyacak destek mekanizmalarının güçlendirilmesini ısrarla talep ediyoruz. Hekimler ve sağlık çalışanları, görevlerini güven içinde yerine getirebilmeli, meslek onurlarını koruyarak halka nitelikli sağlık hizmeti sunabilmelidir. Bugünkü panelimizde, sağlıkta şiddetin toplumsal, hukuki ve psikolojik boyutlarını tartışacak, hekim intiharlarının önlenmesine yönelik önerileri ele alacağız. Hekimliğin ve sağlık çalışanlarının haklarının korunduğu, şiddetten arınmış bir çalışma ortamı için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha vurguluyor, hepinizi saygı ve dayanışma ile selamlıyorum” diye ifade etti. Prof. Dr. Hilal, “Sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddet kaygı verici boyutta” Panelin moderatörü Prof. Dr. Ahmet Hilal, sağlık çalışanlarının meslek hayatları boyunca en az bir kez şiddete maruz kaldığını ve en sık karşılaşılan şiddet türünün psikolojik ya da sözel şiddet olduğunu ifade ederek, “Dünya genelinde yılda 1,6 milyon insan şiddet sonucu hayatını kaybederken, 16 milyon insan ise şiddet sonucu oluşan yaralanmalar nedeniyle hastanelere başvurduğu belirtilmektedir. Adana’da 995 sağlık çalışanına şiddet konusunda yaptığımız ankette; Çalışmamıza katılan sağlık çalışanlarının % 85,9’u meslek hayatları boyunca en az bir kez şiddete maruz kalmıştır. En sık karşılaşılan şiddet türü psikolojik ya da sözel şiddet olup, şiddetin en fazla hasta yakınları ve erkek cinsiyet tarafından uygulandığı belirtilmektedir. Erkek sağlık çalışanlarının (% 30,1) kadınlara (% 19,2)  göre fiziksel şiddete istatistiksel olarak anlamlı olarak daha fazla maruz kaldığı bulunmuştur. Sağlık çalışanlarının bir günde ilgilendikleri hasta sayısı ile şiddete maruz kalma oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Fiziksel şiddete maruz kalanların (% 39,6), diğer şiddet türlerine maruz kalanlara(% 30,6) göre daha yüksek oranda şikayetçi olduğu bulunmuştur” dedi. Türkiye’de şiddet kriminal boyutta olduğunu söyleyen Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, konuşmasında “İnsan hayatına dokunan, büyük sorumlulukları olan hekimlerin kişisel hayatlarında yaşadıkları zorluklar ve stres etkenleri sıklıkla göz ardı edilmektedir. Son yıllarda hem uluslararası hem de ulusal basında giderek artan sayıda bildirilen hekim intiharları tıp camiasında kaygıya yol açmaktadır. Hekimler uzun ve yoğun çalışma saatleri, aşırı iş yükü, rekabetçi çalışma ortamı, mesleki hata yapma korkusu, hasta kaybıyla başa çıkma zorlukları gibi çoğaltılabilecek daha birçok stres etmeni ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu etmenlerin bir araya gelmesi kimi zaman hekimlerin ruh sağlıklarını olumsuz olarak etkilemekte, kimi zaman da geri dönüşü olmayan acılara "hekim intiharlarına" yol açmaktadır. Hekim intiharları bireysel bir trajedi olmasının yanı sıra hekimlerin aileleri, sosyal çevreleri, sağlık sistemi ve toplum üzerinde de olumsuz etkiler yaratmaktadır. İntihar risk faktörlerinin tanımlanması, çalışma ortamlarının düzenlenmesi, ruhsal destek almalarının kolaylaştırılması, stres yönetimi, ruhsal dayanıklılık, mesleki zorluklarla mücadele konularında farkındalık eğitimlerinin düzenlenmesi, damgalanma ile mücadele hekim intiharlarını önlemeye yönelik geliştirilecek müdahalelerin temel unsurlarıdır.” diye konuşan Prof. Dr. Yıldırım,  Emısyonel emek vermeye zorlanan hekimlerin şiddetin nesnesi haline geldiğini, dayanışmanın ve bir arada hareket etmenin gerekliliğini vurgulayarak, hekimlerin tükenmişliğini engelleyecek sosyal bir çalışma ortamının ve gerektiğinde verilecek ruhsal desteğin özlük hakkı olduğunu belirtti. ATO, sağlıkta şiddet paneline katkı sunan akademisyenlere teşekkür etti Katılımcı hekimlerin merak ettiği soruların yanıt bulmasının ardından ATO Başkanı Uzm. Dr. Özden Polatöz ve Genel Sekreter Dr. Hakan Şen, Prof. Dr. Ahmet Hilal ve Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım’a teşekkür ederek, günün anısına plaket ve belge verdi.

Op. Dr. Duygu Durusoy Bilgen: Soğuk havalarda yüz felci riskine dikkat! Haber

Op. Dr. Duygu Durusoy Bilgen: Soğuk havalarda yüz felci riskine dikkat!

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Duygu Durusoy Bilgen, soğuk havalarda artan viral üst solunum yolu enfeksiyonlarının aynı zamanda yüz sinirinin de enfeksiyonuna sebep olduğunu ve bu nedenle yüz felci riskini de arttırdığını söyledi. Medical Park Adana Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Duygu Durusoy Bilgen, soğuk havanın yüz felcini doğrudan değil ama dolaylı yoldan arttırabildiğini söyleyerek bilgiler verdi. Op. Dr. Bilgen, "Soğuk havalarda artan viral üst solunum yolu enfeksiyonları aynı zamanda yüz sinirinin de enfeksiyonuna sebep olduğu için yüz felci riskinde de bir artış görülebiliyor. Yüz felcinde özellikle göz kenarında ve ağız etkilenmeler kaşı kaldıramama, göz kapağını kapatamama, ağız kenarında kayma, belli bir yüz yarımında uyuşmalar gibi belirtiler olabiliyor. Yüzde asimetriler görülebiliyor. Böyle bir durumda hastaları mutlaka bir merkeze başvurmaları gerekir" dedi. Belirtileri göz ardı etmeyin Erken müdahalenin yüz felcinde çok önemli olduğunun altını çizen Bilgen, "Özellikle ilk bir hafta on günlük süreçte mutlaka hastaların bir tedavi için bir merkeze ulaşmaları gerekiyor. Erken tedavi edilmediği dönemlerde hastalarda kalıcı kuvvet kaybı oluşabiliyor. Böyle bir şeyin oluşmaması için bir merkeze gelmeleri lazım. Öncelikle bir ilaç tedavisi uygulanıyor. Etkilenen yüz felcinin belli dereceleri var. Eğer düşük derecelerdeyse yüz felci için ayaktan tedavi dediğimiz ağızdan hap yöntemiyle ilaç tedavisi uygulanabiliyor. İlaç tedavisinde halk arasında yaygın olarak bilinen kortizon dediğimiz steroid tedavisi uygulanılıyor. Ama belli bir derecenin üstünde veya tansiyon, şeker gibi ek hastalıkları varsa hastaların yatırılıp tedavi edilmesi gerekebiliyor. Eğer tam düzelme sağlanamazsa mutlaka fizik tedavi uzmanıyla da görüşmeleri gerekiyor" diye konuştu. Erken müdahale kalıcı hasarı önleyebilir Op. Dr. Bilgen, yüz felcine karşı alınması gereken önlemleri de şöyle sıraladı: "Çok soğuk havalarda dışarı çıkmamaları gerçekten iyi bir önlem olur. Onun haricinde üst solunum yolu enfeksiyon geçiren insanlardan uzak durmaları veya ortamın iyi havalandırılması genel olarak korunmak açısından çok önemli. Bunlara dikkat edilmeli.

Diyarbakır'da sağlık skandalı iddiası! Ortopedi servisinde gerekçesiz platin takıldığı öne sürüldü... Bakanlıktan açıklama geldi! Haber

Diyarbakır'da sağlık skandalı iddiası! Ortopedi servisinde gerekçesiz platin takıldığı öne sürüldü... Bakanlıktan açıklama geldi!

Diyarbakır Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesi’nin ortopedi servisinde büyük bir sağlık skandalı iddiası ortaya çıktı. İddiaya göre, bazı doktorlar medikal şirketlerle maddi çıkar ilişkisi kurarak, tıbbi gereklilik olmadan hastalara platin taktı. En az 75 hastanın, daha basit yöntemlerle tedavi edilebilecek kırıklarına gereksiz şekilde platin uygulandığı iddia ediliyor. Yaşları 2 ile 40 arasında değişen hastalara yapılan bu müdahalelerin, maddi kazanç amacıyla gerçekleştirildiği ileri sürüldü. Skandalı ortaya çıkaran bir doktorun da çeşitli baskılara maruz kaldığı belirtiliyor. SAĞLIK BAKANLIĞI'NDAN SORUŞTURMA HAMLESİ Ortaya atılan skandal iddialarının ardından Sağlık Bakanlığı, hızlı bir şekilde harekete geçti. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, olayla ilgili kapsamlı bir soruşturma başlatıldığı belirtildi. Bakanlık, sosyal medya üzerinden yaptığı duyuruda şu ifadelere yer verdi: “Diyarbakır Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nde yürütülmekte olan soruşturma hakkında bilgilendirme: Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğümüz tarafından 7 Ekim 2024 tarihinde muhakkik tayin edilerek soruşturma başlatılmıştır. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığımız tarafından 10 Ekim 2024’te konuyu tüm boyutlarıyla ele almak üzere müfettiş görevlendirilmiş ve uzman bilirkişi heyeti oluşturulmuştur. Bu süreç, Bakanlığımızın yürüttüğü denetim seferberliği kapsamında gerçekleştirilmektedir. Yakın zamanda 7 pilot ilde 38 müfettiş görevlendirilerek yeni denetimler başlatılmıştır. Bir basın organında yer alan, Bakanlığın haber sonrası harekete geçtiğine dair iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Cumhurbaşkanlığı Genelgesi doğrultusunda, sağlık hizmeti verilen tüm tesislerde kapsamlı denetim faaliyetlerimiz devam edecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” TEDAVİ ETİK KURALLARINA AYKIRI İDDİALAR Uzmanlar, tıbbi gereklilik olmadan yapılan cerrahi müdahalelerin, hasta hakları ve etik kurallar açısından büyük bir ihlal oluşturduğunu belirtiyor.

Ramazan ayında sağlıklı beslenme için önemli tavsiyeler Haber

Ramazan ayında sağlıklı beslenme için önemli tavsiyeler

Ramazana sayılı günler kala, İç Hastalıkları ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Emin Dinççağ, sağlıklı bir Ramazan dönemi geçirmek için önemli beslenme önerilerinde bulundu. Dr. Dinççağ, oruç tutarken kilo alma riskine dikkat çekerek, iftar ve sahurda en az üç litre su içilmesini tavsiye etti. Ayrıca, aşırı şekerli gıdalar, hamurlu tatlılar ve ağır kızartmalardan uzak durulması gerektiğini belirtti. Ramazan boyunca beslenmenin önemine vurgu yapan Dr. Dinççağ, özellikle kilo alımının ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini ve oruç süresince uzun süre su içilememesi nedeniyle iftar ve sahurda bu açığın kapatılmasının gerektiğini söyledi. Çorba, haşlama, sebze yemekleri ve sütlü tatlılar gibi sağlıklı seçeneklerin tercih edilmesini öneren Dinççağ, asidik yiyeceklerden ve gazlı içeceklerden kaçınılmasını tavsiye etti. Kronik Hastalıkları Olanlar İçin Uyarılar Kronik hastalıkları olan kişilere yönelik de önerilerde bulunan Dr. Dinççağ, yüksek tansiyonu olanların tuzsuz yemelerini, diyabet hastalarının ise hekime danışarak oruç tutmalarını önerdi. Bunun yanı sıra, diyabetli bireylerin beslenme düzenlerini uzman kontrolünde oluşturmasının önemini vurguladı. Diyet ve Beslenme Bilgileri Hakkında Uyarı Diyet ve beslenme konusunda sıkça duyulan iddiaların gelecekte geçerliliğini yitirebileceğini belirten Dr. Dinççağ, “Enginar karaciğeri temizler, domates prostat kanseri önler” gibi abartılı iddiaların bilimsel bir temele dayanmadığını ve bu tür bilgilerin sağlıklı beslenme konusunda kafa karışıklığına yol açabileceğini söyledi. Sağlıklı olabilmenin temel şartının, vücudun ihtiyaç duyduğu kalori, vitamin, mineral, antioksidan ve lifleri doğru şekilde alabilmek olduğunu belirten Dr. Dinççağ, kötü yağlardan, rafine şekerlerden ve aşırı tuzdan kaçınılması gerektiğini vurguladı. Sağlıklı Beslenmede ‘Tek Tip’ Yok Beslenme konusunda sıkça değişen önerilerle ilgili de açıklamalarda bulunan Dr. Dinççağ, “Bir öğün mü, yoksa iki öğün mü daha iyi?” gibi soruların net bir cevabı olmadığını belirtti. İnsan beslenmesinin karmaşık yapısı, kişisel tercihler ve metabolizma farkları nedeniyle, herkes için geçerli tek bir diyetin bulunmadığını ifade etti. Dr. Dinççağ, sağlıklı beslenme konusunda herkesin kendine en uygun düzeni belirlemesi gerektiğini, bunun için sağlık okuryazarlığı ve medya okuryazarlığının önemli olduğunu söyledi. "Sağlıklı beslenmede belirli bir oranda protein, karbonhidrat ve yağ bulunmalı, meyve ve taze sebzeler ise vitamin, mineral ve posa kaynağı olarak tüketilmelidir" diye ekledi. Ramazan ayında sağlıklı bir beslenme için özellikle iftar ve sahurda tercih edilmesi gereken bazı besinler şunlardır: Su ve Sıvılar Su: Oruç tutarken vücut uzun süre susuz kalır. Bu nedenle, iftar ve sahurda en az üç litre su içilmesi gerekir. Sulu meyveler: Su içeriği yüksek olan meyveler (örneğin, karpuz, kavun, salatalık) su ihtiyacını karşılamaya yardımcı olabilir. Az şekerli komposto: Sıvı alımını destekler ve aşırı şeker içermediği için sağlıklıdır. Protein Kaynakları Balık: Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan balık, kalp sağlığı için faydalıdır. Tavuk ve hindi: Kolesterol seviyelerini yükseltmeyen, sağlıklı protein kaynaklarıdır. Yumurtalar: Sahurda yüksek kaliteli protein alımını sağlar ve uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur. Kurubaklagiller: Nohut, mercimek, fasulye gibi besinler, hem protein hem de lif kaynağıdır. Karbonhidratlar Tam buğday ekmeği: Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği tercih edilmelidir. Bu, kan şekerinin daha dengeli olmasını sağlar. Bulgur: Lif açısından zengin ve sindirimi kolay olan bulgur, hem sahurda hem de iftarda sağlıklı bir tercih olabilir. Yulaf: Sahurda yulaflı kahvaltılar, uzun süre açlık hissetmenizi engeller. Meyveler: Muz, elma, armut gibi meyveler, hem lif hem de doğal şeker kaynağıdır. Sebzeler Sebze yemekleri: Haşlanmış, zeytinyağlı veya fırınlanmış sebzeler (kabak, patates, havuç, brokoli vb.) besleyici ve sindirimi kolaydır. Salatalar: Taze sebzelerle hazırlanan salatalar, vitamin ve mineral kaynağıdır. İçerisine zeytinyağı ve limon eklenebilir. Sağlıklı Yağlar Zeytinyağı: Akdeniz tipi beslenmenin temel yağı olan zeytinyağı, kalp sağlığı için oldukça faydalıdır. Avokado: Sağlıklı yağlar açısından zengin olan avokado, enerji verir ve tokluk hissi yaratır. Tatlılar ve Atıştırmalıklar Sütlü tatlılar: Aşırı şeker içermeyen sütlü tatlılar (örneğin, sütlaç, kazandibi) iftar sonrası iyi bir tercih olabilir. Kuruyemişler: Fındık, ceviz, badem gibi kuruyemişler, sağlıklı yağlar ve protein kaynağıdır. Ancak porsiyon kontrolüne dikkat edilmelidir. Asidik ve Gazlı İçeceklerden Kaçınılmalı Gazlı içecekler ve sodalar: Bu tür içecekler vücutta şişkinlik yapabilir ve susuzluğa neden olabilir, bu yüzden bunlardan kaçınılmalıdır. Asidik yiyecekler: Limon, narenciye gibi asidik gıdaların aşırı tüketimi mideyi rahatsız edebilir. Önerilen İftar ve Sahur Menüsü Örnekleri: İftar: Çorba (mercimek veya sebze), ızgara tavuk, zeytinyağlı sebze yemeği, tam buğday ekmeği, yoğurt, taze meyve salatası. Sahur: Yulaf ezmesi, süt, ceviz, domates, salatalık, bir dilim tam buğday ekmeği ve bir dilim peynir. Ramazan Ayında uzak durulması gereken gıdalar Ramazan ayında oruç tutarken, sağlıklı bir şekilde beslenmek için bazı gıdalardan kaçınılması önemlidir. Uzun süre aç kalındığı için, iftar ve sahurda vücudu zorlayacak, sindirim sistemini olumsuz etkileyebilecek ve su kaybına neden olabilecek bazı besinler şunlardır: Aşırı Şekerli Gıdalar Şekerli tatlılar: Baklava, kadayıf gibi şerbetli tatlılar, kan şekerinin hızlı bir şekilde yükselmesine neden olabilir. Ayrıca yüksek şeker içeriği, uzun vadede kilo alımına ve diyabet gibi hastalıklara yol açabilir. Aşırı şekerli içecekler: Gazlı içecekler, hazır meyve suları veya aşırı şekerli kompostolar, aniden kan şekerinin yükselmesine ve ardından hızlı düşmesine yol açarak yorgunluk hissine neden olabilir. Hamurlu ve Kızartılmış Gıdalar Ağır kızartmalar: Kızarmış patates, kızarmış tavuk, börek gibi ağır kızartmalar, mideyi rahatsız edebilir, sindirimi zorlaştırabilir ve vücutta şişkinlik yapabilir. Hamurlu tatlılar: Börek, poğaça gibi hamur işleri, vücutta şişkinlik ve rahatsızlık hissi yaratabilir. Ayrıca bu gıdalar genellikle yüksek kalori içerir ve kilo alımına yol açabilir. Asidik ve Baharatlı Yiyecekler Asidik yiyecekler: Limon, narenciye, turşu gibi asidik besinler oruç sırasında mideyi fazla asidik hale getirebilir, bu da mide yanması, reflü ve hazımsızlık gibi problemlere yol açabilir. Baharatlı yiyecekler: Acı biber, baharatlı çorbalar veya yemekler mideyi tahriş edebilir ve oruç tutarken mide problemlerini artırabilir. Gazlı İçecekler ve Alkollü İçecekler Gazlı içecekler: Soda ve gazlı içecekler, mideyi şişirebilir ve sindirim sistemine zarar verebilir. Ayrıca şeker içeriği yüksek olan bu içecekler, susuzluk hissini artırabilir. Alkollü içecekler: Alkol, vücutta sıvı kaybına yol açar ve oruç sırasında susuzluğu artırabilir. Ayrıca sindirim sistemini de olumsuz etkiler. Yüksek Tuz İçeren Gıdalar Tuzlu atıştırmalıklar: Çips, cipsli ürünler, tuzlu zeytin gibi yüksek tuz içeren gıdalar, susuzluk hissini artırır ve vücutta su kaybına yol açar. Konserve yiyecekler: Genellikle yüksek tuz içeren konserve yiyecekler, vücutta su tutulmasına ve şişkinliğe neden olabilir. Aşırı Yağlı Gıdalar Ağır yemekler: Özellikle aşırı yağlı et yemekleri, kızarmış etler veya yağda kızarmış yiyecekler, sindirimi zorlaştırabilir ve mideyi rahatsız edebilir. Ayrıca, bu tür yiyecekler vücutta yavaş sindirildiği için uzun süre aç kaldıktan sonra oruç sonrası rahatsızlık verebilir. Çay ve Kahve (Aşırı Tüketimi) Aşırı çay ve kahve: Çay ve kahve, fazla tüketildiğinde idrar söktürücü etki yapabilir ve vücuttan su kaybına neden olabilir. Bu da oruç sırasında susuz kalmanıza yol açabilir. Önerilen Alternatifler: Şekerli tatlılar yerine sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tercih edilebilir. Kızartmalar yerine ızgara veya fırın yemekleri tercih edilmelidir. Gazlı içecekler yerine doğal su, ayran veya taze sıkılmış meyve suları tercih edilmelidir. Baharatlı yiyecekler yerine sade ve hafif yemekler, örneğin sebze yemekleri veya haşlanmış yiyecekler daha sağlıklı olacaktır.

Adana Barosu, avukatlar için Göz Sağlığı Tarama etkinliği düzenledi Haber

Adana Barosu, avukatlar için Göz Sağlığı Tarama etkinliği düzenledi

Adana Barosu, üyelerinin sağlığını korumak ve çalışma koşullarını iyileştirmek amacıyla önemli bir adım attı. Adana Dünyagöz Hastanesi ile yapılan anlaşma kapsamında, avukatlara yönelik “Göz Tarama Etkinliği” düzenlendi. Adana Barosu Avukatlar Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlik, meslektaşlar tarafından büyük ilgi gördü. Baro Başkanı Av. Volkan Böke, avukatların daha sağlıklı ve verimli bir şekilde çalışabilmesi için çaba gösterdiklerini belirterek, sağlık alanında da çeşitli iş birlikleri yapmaya devam edeceklerini ifade etti. “Meslektaşlarımız için durmadan çalışıyoruz” Adana Barosu Başkanı Av. Volkan  Böke, “Göreve geldiğimiz günden bu yana meslektaşlarımızın daha iyi ve sağlıklı bir ortamda görevlerini icra edebilmeleri adına durmadan çalışıyoruz ve talepler doğrultusunda Baromuzun eksiklerini tamamlıyoruz. Tüm bunların yanı sıra meslektaşlarımızın sağlığını da önemsiyor ve buna göre adımlar da atıyoruz. Uzmanlara buraya geldikleri için teşekkürlerimizi ileterek anlaşmanın hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyoruz” şeklinde konuştu. Baro üyelerine özel sağlık indirimi Adana Barosu ile Dünyagöz Hastanesi arasında yapılan anlaşma kapsamında, baroya kayıtlı avukatlar ve birinci derece yakınları için özel indirimler uygulanacak. Anlaşma gereği, muayene ve tetkiklerde yüzde 30, ameliyatlarda ise yüzde 15 indirim sağlanacak.

Sarı serumun içeriği ve yan etkileri nelerdir? Bir iş insanının ölümüne sebep olan olayın detayları Haber

Sarı serumun içeriği ve yan etkileri nelerdir? Bir iş insanının ölümüne sebep olan olayın detayları

13 Ocak'ta Afyonkarahisar’da yaşanan trajik olay, sarı serum uygulamasının potansiyel tehlikelerini gözler önüne serdi. Mobilya sektöründe faaliyet gösteren ve umre hazırlığı yapan 2 çocuk babası Mehmet Gündoğan, grip şikayetiyle başvurduğu özel bir klinikte, herhangi bir tetkik yapılmadan sarı serum almıştı. Ancak serum bitiminde Gündoğan, nefes almakta güçlük çektiğini belirterek fenalaştı. İddiaya göre, klinik çalışanları müdahale edemedi ve 10 dakika sonra Gündoğan'ın yanında bulunan arkadaşı durumu fark ederek acil yardım çağırdı. Ambulansla hastaneye kaldırılan Gündoğan, yoğun bakıma alındı fakat 20 saat sonra hayatını kaybetti. Sarı Serumun İçeriği ve Etkileri Sarı serum, halk arasında B vitamini içeriğinden dolayı "sarı" olarak adlandırılmaktadır. Serum, genellikle B grubu vitaminleri (B1, B2, B6, vb.) ve C vitamini içerir. Bunun yanı sıra, ağrı kesici, antihistaminik (alerji ilacı), sakinleştirici ve diğer tedavi edici maddeler de eklenebilir. Bu karışım, vücudu güçlendirici ve bağışıklığı artırıcı etkiler yapması amacıyla kullanılır. Ancak, sarı serumun grip gibi hastalıklara doğrudan iyi gelip gelmediğine dair bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. Yine de içeriğindeki vitaminler, vücudun direncini artırarak bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olabilir. Yan Etkiler ve Tehlikeler Sarı serumun sağlıklı kişilere uygulanması genellikle güvenli olsa da, yanlış uygulama ya da bireysel sağlık durumu göz önünde bulundurulmazsa ciddi sonuçlara yol açabilir. Serum, özellikle alerjik reaksiyonlara ya da solunum yetmezliğine neden olabilir. Olayda da görüldüğü gibi, hastanın nefes almakta güçlük çekmesi ve fenalaşması, tedavi sürecinin yetersiz veya yanlış yönetildiğini gösteriyor. Böyle durumlar, özellikle yanlış dozaj, yanlış hastaya serum verilmesi ya da serumun içeriğinin hastanın durumu ile uyumsuz olması sonucu ölümcül sonuçlara yol açabilir. Ölüme Yol Açan Olayın Ardındaki Şüpheler Gündoğan'ın ölümünün ardından klinik ve uygulanan tedavi ile ilgili soru işaretleri gündeme geldi. Olayın iç yüzü, başka bir sağlık skandalıyla daha ilişkilendirildi. İddialara göre, klinikteki ortaklardan birinin daha önce başka bir vakada kan testinin değiştirilmesiyle ilişkilendirilmiş bir doktor olduğu öne sürüldü. Bu doktor, Afyonkarahisar'da açılan davada, yargılama sonucu diploması iptal edilen isimlerden biriydi.

Eren: Sağlık ücretlerine gelen yüzde 542 zam dar gelirli vatandaşları zora sokacak Haber

Eren: Sağlık ücretlerine gelen yüzde 542 zam dar gelirli vatandaşları zora sokacak

Sağlık Uygulama Tebliği’nde yapılan değişiklikler, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni düzenleme, vatandaşların sağlık hizmetlerinde ödeyeceği katılım paylarında farklılıklar getirdi. Konu hakkında açıklama yapan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şube Başkanı Erol Eren, dar gelirli vatandaşların bu değişikliklerden ciddi şekilde etkileneceğini belirtti. Sağlık Bakanlığından gelen açıklamada ise 2008 yılından bu yana katılım paylarına zam yapılmadığı belirtildi. “Muayene katılım payı ücretlerine yüzde 542 zam, dar gelirli vatandaşları derinden etkileyecek” Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şube Başkanı Erol Eren, yeni düzenleme hakkında dar gelirli vatandaşların ciddi şekilde etkileneceğini belirterek şunları söyledi: “Muayene katılım payı  ücretlerine yüzde 542 zam geldi. Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak bu artışın başta sık hastalanan ve açlık sınırının altında maaşlara mahkûm edilen emekliler olmak üzere dar gelirlileri derinden etkileyeceğini biliyoruz. Muayene katılım payı  ücretlerine dev zam geldi. Asgari ücrete yüzde 30 zam alan vatandaşın ödeyeceği muayene katılım payı ücretlerine gelen zam yüzde 500'ü geçti.”  “Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde muayene katılım payı ücretleri yüzde 542 zamlandı" Erol Eren, “Eğitim ve araştırma hastaneleri muayene katılım payı ücretleri yüzde 542 zamla 7 TL'den  45 TL'ye yükseldi . Özel hastanelerin muayene katılım payı ücretleri yüzde 233 zamla 15 TL'den 50 TL'ye, devlet hastanelerinin ücreti yüzde 233 zamla 6 TL'den 20 TL'ye, üniversite hastanelerinde ise  yüzde 462 zamla 8 TL'den 45 TL'ye çıkarıldı . Bu ücretler küçük görünse de sık sık sağlık problemi yaşayan emeklileri büyük oranda etkileyecek” diye ifade etti. "Emekliler ve sabit gelirli kesimler sağlık sorunlarından daha fazla etkileniyor” Erol Eren, sağlık sorunlarının artacağına dikkat çekerek, “Biz SES olarak koruyucu sağlık hizmetleri verilmediği ve ekonomik krizle beraber halkımızın beslenemediği için daha çok hastalanacağını biliyoruz. Emeklilerin çoğunun ciddi sağlık problemi, ilaç kullanmak zorunda olduğu düşünüldüğünde bu artışlar öncelikle emekliler başta olmak üzere dar ve sabit gelirleri etkileyecektir” dedi. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ise 2008 yılından bu yana katılım paylarına zam yapılmadığı bildirildi. SGK tarafından 17 yıl sonra ilk defa katılım payında fiyat artışı gerçekleştirildiğini belirterek Sağlık Bakanlığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Kamu sağlık harcamalarında büyük bir artış yaşanmasına rağmen, Sosyal Devlet ilkemiz çerçevesinde 2008’den bu yana katılım paylarına ZAM yapılmamıştır. Şehit yakınlarından, gazilerden, ödeme gücü bulunmayanlardan, kronik hastalığı olanlardan ve acil hallerde hiçbir vatandaşımızdan HALEN katılım payı alınmamaktadır. TBMM’de kabul edilen GSS kanunundaki değişiklik sonrası SGK tarafından 17 yıl sonra İLK DEFA katılım payında bir fiyat düzenlemesi gerçekleştirilmiştir. Yapılan değişiklik ve düzenleme ile sağlık kurum ve kuruluşlarına başvuruların gerekli ölçüde yapılması hedeflenmiştir. Sağlıklı Türkiye Yüzyılı programımız çerçevesinde aile hekimliklerimiz ile hastanelerimiz arasında dijital entegrasyonu sağladık. Aile hekimlerimiz, bu uygulama ile yeni dönemde sorumlu oldukları vatandaşlarımız için hastanelerimizden randevu alabiliyor.  Aile hekimlerimiz üzerinden hastanelerimize başvuran vatandaşlarımıza katılım payı yüzde 50 indirimli olarak alınacaktır. Böylelikle vatandaşlarımızın sağlığı önce aile hekimince değerlendirilecek ve gerekli hallerde uygun branş uzmanına yönlendirileceklerdir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. "

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.