Saddam Hüseyin kimdir? Olayı nedir? Nerede saklandı?
Saddam Hüseyin, 28 Nisan 1937'de Irak'ın Tikrit kasabasında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasının ölümü nedeniyle annesi ve akrabaları tarafından büyütülen Saddam, genç yaşlarda siyasetle tanıştı ve Baas Partisi'ne katıldı. Siyasi kariyeri boyunca birçok darbe girişiminde bulundu ve sonunda Irak'ın lideri oldu. Peki Saddam Hüseyin 24 yıllık liderliğin ardından neden idam edildi? Saddam Hüseyin olayı nedir? İşte Saddam Hüseyin'in hayatı ve yaşananlar...
Saddam Hüseyin kimdir?
Saddam Hüseyin, 28 Nisan 1937'de Irak'ın Tikrit kentine yakın El Avja köyünde doğdu. Babası henüz doğmadan ölmüştü, bu yüzden annesi onu Tikrit'te yaşayan dayısı Hayrallah'ın yanına gönderdi. İlk dört yılını subay olan dayısının himayesinde geçirdi. Dayısı 1941'de Britanya'ya karşı bir isyana katıldı ve hapsedildi. Bu nedenle Saddam, annesinin yanına döndü ve dayısının hapisten çıkışına kadar onun yanında kaldı.
1956'da dayısının teşvikiyle askeri akademiye girmeyi denedi ancak başarılı olamadı. 1957'de Baas Partisi'ne katıldı. 1959'da Başbakan Abdülkerim Kasım'a karşı düzenlenen başarısız suikast girişiminde yer aldı ve yaralanarak Suriye'ye, ardından Mısır'a kaçtı. Sürgünde olduğu dönemde Kahire Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldı.
1963'te Baasçıların iktidara gelmesiyle Bağdat'a döndü ve dayısının kızı Sacide Talfah ile evlendi. Bu evlilikten üç kızı (Rana, Raghad, Hala) ve iki oğlu (Uday, Kusay) oldu. Saddam, ayrıca iki kez daha evlendi ve Ali adında bir oğlu daha oldu. Aynı yıl Baasçılara karşı düzenlenen darbede tutuklandı ve birkaç yıl hapis yattı. 1967'de hapisten kaçtı ve Baas Partisi'nin liderlerinden biri oldu.
Baas Partisi'nin iktidara geldiği 1968 darbesinde önemli bir rol oynadı. 1969'da Devrim Komuta Konseyi başkan yardımcılığına getirildi. 1972'de Iraq Petroleum Company'nin millileştirilmesi çalışmalarını yürüttü. 1976'da el-Bekir'in sağlık sorunları nedeniyle onun birçok yetkisini kullanmaya başladı. 16 Temmuz 1979'da el-Bekir'in istifası üzerine Irak Devlet Başkanı oldu. Saddam, bu geçişin kansız bir darbe olmadığını, el-Bekir'in teklifi üzerine görevi kabul ettiğini ifade etti.
Saddam Hüseyin'in Liderlik Dönemi ve Hedefleri
Saddam Hüseyin, devlet başkanlığının yanı sıra Devrim Komuta Konseyi başkanlığı, başbakanlık ve Baas genel sekreterliği görevlerini de üstlendi. Yaygın bir gizli polis ağı kurarak, yönetimine karşı her türlü iç muhalefeti bastırdı. Halk arasında yoğun bir propagandayla adının çevresinde bir efsane oluşturmaya çalıştı.
Saddam Hüseyin'in yönetiminin başlıca hedefleri, Arap dünyasının önderliğini Mısır'ın elinden almak, İran'ın Arap ülkeleri üzerindeki etkisini kırarak Basra Körfezi'nde egemenlik kurmak, Suudi Arabistan'ın yumuşak gücü olarak kabul edilen Vehhabîlik ile mücadele etmek, ülkenin laik yapısını korumak ve petrol gelirlerine dayanarak ülkenin yaşam standardını yükseltmekti. İktidarda olduğu yıllarda sık sık Asurluların torunu olmakla övünmüştür.
Saddam Hüseyin Döneminde İran-Irak ve Körfez Savaşları
İran-Irak Savaşı
Saddam Hüseyin, 1979'daki İran İslam Devrimi'nin Irak'taki Şii nüfusu etkilemesine tepki olarak İran'ın Huzistan bölgesinde huzursuzluk artınca İran'dan, Huzistan'daki Araplar'a özerklik verilmesini ve 1975'te imzalanan Cezayir Antlaşması'nın yeniden gözden geçirilmesini istedi. İran'ın bu talepleri reddetmesi üzerine Saddam, anlaşmanın geçersiz olduğunu ileri sürerek 22 Eylül 1980'de İran'a saldırdı ve bu, sekiz yıl sürecek yıpratıcı İran-Irak Savaşı'nın başlangıcı oldu. Savaş boyunca Saddam, iki kez barış çağrısında bulundu ancak savaş, Temmuz 1988'de karşılıklı ateşkes ile sona erdi. Savaşın ekonomik maliyetleri Irak'ı zor duruma sokarken, Saddam silahlanmayı sürdürdü ve 1988'de Halepçe'de Kürtlere karşı kimyasal silah kullandı.
Körfez Savaşı
İran-Irak Savaşı'ndan iki yıl sonra, 2 Ağustos 1990'da Saddam Hüseyin, Kuveyt'i işgal etti. Amacı, Irak ekonomisini canlandırmak için Kuveyt'in petrol gelirlerinden yararlanmaktı. Ancak, bu işgal dünya genelinde tepkiyle karşılandı ve Birleşmiş Milletler, Irak'a karşı askeri güç kullanımına izin verdi. 16 Ocak 1991'de başlayan savaş sonunda, ABD önderliğindeki koalisyon güçleri Irak'ı Kuveyt'ten çıkardı. Yenilginin ardından Irak'ta hem Şiiler hem de Kürtler ayaklandı ancak Saddam bu ayaklanmaları bastırdı. Savaş sonrası Irak'ın petrol ihracının kısıtlanması, ülkeyi ekonomik olarak zor duruma soktu. Irak-ABD ilişkilerinde yüksek tansiyon devam etti ve 1993, 1998 ve 2001 yıllarında ABD, Irak'ı çeşitli gerekçelerle bombaladı.
Son Yıllar ve Devriliş
ABD ve koalisyon güçleri, 2003'te Irak'ı işgal etti. Saddam Hüseyin, Bağdat'ın koalisyon güçlerinin eline geçmesinden sonra iktidardan düştü. 13 Aralık 2003'te yakalandı ve 5 Kasım 2006'da, 1982'deki Duceyl katliamından sorumlu tutulduktan sonra idam edildi.
Saddam Hüseyin'in yönetimi, içki yasağı, ekonomik büyüme ve savaşlar gibi unsurlarla şekillendi. Ancak, hükümetinin insan hakları ihlalleri ve sert yönetim tarzı, onu hem Arap dünyasında hem de uluslararası alanda tartışmalı bir figür haline getirdi.
Saddam Hüseyin neden idam edildi?
ABD'nin Irak'taki sivil yöneticisi Paul Bremer, 14 Aralık 2003 tarihinde Saddam Hüseyin'in Tikrit yakınlarında yakalandığını açıkladı. Saddam, doğum yeri Tikrit'e yakın bir çiftlikteki 2 metre derinliğinde bir çukurda ele geçirildi. Saddam Hüseyin, yargılandığı Duceyl davasında insanlığa karşı suç işlemekten ölüm cezasına çarptırıldı. 30 Aralık 2006'da, Kurban Bayramı'nda asılarak idam edildi.
Firdevs Meydanı Olayı: Saddam heykelinin ABD askerleri tarafından devrilmesi
Saddam Hüseyin’in 65. doğum günü şerefine 2002 yılında dikilen 12 metre yüksekliğindeki heykel, ABD Ordusu'na ait ağır ekipmanlarla söküldü. İlk olarak birkaç Iraklının heykeli devirmeye yönelik çabaları başarısız olurken, M88 tank kurtarma aracı yardımıyla heykelin devrilmesi sağlandı. Heykelin yıkılışı sırasında, Filistin Oteli'nin önündeki olaylar, dünya genelinden basın mensupları tarafından anında görüntülendi.
Olayın dikkat çeken anlarından biri, Iraklı bir haltercinin (Kadim Şerif Hasan el Jabur) heykele balyozla vurması oldu. Heykelin devrilmesinden sonra, az sayıdaki Iraklı tarafından yapılan sevinç gösterileri ve heykelin baş kısmının kesilerek yerlerde yuvarlanması, olayın tüm dünyada geniş yer bulmasına neden oldu.
Sembolik Anlamı
Firdevs Meydanı'ndaki bu olay, Saddam rejiminin düşüşünü simgelerken, Arap dünyasında şaşkınlıkla karşılandı ve geniş bir yankı uyandırdı. Heykelin tahrip edilmesi, sadece askeri bir zaferi değil, aynı zamanda Saddam Hüseyin’in iktidarının sona erdiğini de sembolize etti.
Yıllar sonra ''Pişman Oldum'' itirafı
Başkentin simgesi Saddam Hüseyin heykelini eline geçirdiği bir balyozla yıkmaya çalışan Iraklı Kadim Şerif Hasan el Jaburi yıllar sonra BBC'ye , "Elimde olsa heykeli yeniden dikerdim ama öldürülmekten korkuyorum" itirafında bulunarak, Saddam sonrası Irak'ın giderek daha kötüleştiğini söylüyor ve Irak savaşı için de "Bush ve Blair yalancı, eğer bir mücrim olsaydım onları kendi ellerimle öldürürdüm" diyor.
Saddam'ın Son Sözleri ve Tepkileri
Rûdaw’a konuşan Yargıç Munir Haddad, Saddam’ın idam kararını duyduktan sonra öfkelendiğini ve ABD’yi işgalci olarak nitelendirip suçladığını, aynı şekilde İsrail, İran ve Kuveyt’i de eleştirdiğini belirtti. Haddad, Saddam’ın kendilerine de sözlü saldırılarda bulunduğunu ve dış güçler ve devletleri suçladığını ifade etti.
Saddam Hüseyin, idamından önce elindeki Kur’an-ı Kerim’i avukatı Awad Ahmed Bender’e teslim etti. Saddam’ın idamı, 30 Aralık 2006 tarihinde gerçekleşti.
Saddam sonrası'da Irak'ta sular durulmadı
"Demokrasi vaadiyle kandırıldık"
Anadolu Ajansı'na konuşan Bağdat sakini Ali Said, "Saddam dönemi en azından güvenlik durumu açısından endişe yoktu. Saddam gidince demokrasi ve özgürlük vaadiyle kandırıldık. Günümüzde 1 değil 100 Saddam türedi. Tüm hükümetler, bize en temel hizmeti sunmaktan aciz kaldı." dedi.
Said, "Amerikalılar, Saddam'ı devirme planı yaparken, Saddam sonrası ülkenin daha iyi bir yönetime kavuşması için hiçbir plan yapmamışlardı." ifadelerini kullandı.
38 yaşındaki doktora öğrencisi Sefa Cemal de "Saddam'ın şahsını değil, o dönemdeki kanun devleti ve güvenli ortamı özlüyoruz. 2003 sonrası yaşanan şiddet olaylarında onlarca yakınımı kaybettim. Devlet müessesesi çökmüş durumda. Devlet kurumlarında rutin evrak işlerimizi rüşvet vermeden gerçekleştiremiyoruz. Yolsuzluklar devleti kemirmiş durumda." ifadelerini kullandı.
''Saddam zamanında ekonomi daha iyiydi''
Irak'ta Saddam Hüseyin rejiminin 2003’teki ABD işgali ile son bulmasının 20. yıldönümünde yapılan yeni bir araştırma, Iraklıların büyük kısmının ülkenin durumunun kötüleştiğini düşündüğünü ortaya koydu.
Gallup International tarafından Şubat ayında yapılan anket, Irak’ın 18 vilayetinden 2024 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Araştırmaya göre, Iraklıların yüzde 60’ı ülkenin mevcut durumunun 2003 yılındaki işgal öncesinden daha kötü olduğunu belirtirken, yüzde 40’ı ise daha iyi olduğunu ifade etti.
Anket sonuçları, 2003 sonrası Şii Arapların siyasetteki ağırlığının arttığına ve bunun Sünni Araplar, Kürtler ve diğer azınlıklar arasında rahatsızlık yarattığına işaret ediyor.(BBC)
Saddam Hüseyin’in Gardiyanıyla Beklenmedik Dostluk
Saddam Hüseyin’in Aralık 2003'te ABD güçleri tarafından yakalanmasından yaklaşık 20 yıl sonra, İngiliz Sky News, Saddam’ın hapishanedeki gardiyanlarından biriyle kurduğu beklenmedik dostluğun öyküsünü paylaştı.
Amerikalı asker Adam Rogerson, 2006 yılında Saddam Hüseyin'in Bağdat'taki Irak Yüksek Mahkemesi binasının altındaki hücresinde görev yapıyordu. Başlangıçta Saddam Hüseyin’in “gezegendeki en kötü adamlardan biri” olarak kabul edilmesinin kendisini korkuttuğunu belirten Rogerson, zamanla aralarında beklenmedik bir dostluk oluştuğunu söyledi.
Rogerson, Saddam’ın kendisini ve diğer gardiyanları manipüle edip etmediğini anlayamadığını ancak ondan bir insan olarak etkilendiğini ifade etti. Saddam, savaşın seslerine rağmen rahat görünüyordu ve Rogerson’a, “Beni tutuklamaya geliyorlar” şeklinde şakalar yapıyordu. Haftalar içinde karşılıklı hediyeler ve sohbetler aracılığıyla bir bağ kuruldu.
Saddam Hüseyin’in idamı sırasında Rogerson ve diğer gardiyanlar gözyaşlarına boğuldu. Rogerson, Saddam’ı "bir aile üyesi gibi" gördüğünü ve idamın ardından kendisini bir katil gibi hissettiğini belirtti. Şu anda Ohio'da yaşayan Rogerson, yaşadığı travmanın Saddam Hüseyin’in gardiyanlığını yapma ve idamına tanık olma deneyiminden kaynaklandığını söylüyor.
Halepçe Katliamı: Saddam Hüseyin Rejiminin Soykırımsal Saldırısı
16 Mart 1988 – Irak’ın Halepçe kasabası, 16 Mart 1988 tarihinde Saddam Hüseyin rejiminin gerçekleştirdiği korkunç bir kimyasal saldırıya maruz kaldı. Bu olay, 35 yıl önce yaşanan ve büyük bir trajediye neden olan Halepçe Katliamı olarak bilinir.
Olayın Detayları
1988 yılının Mart ayında, Halepçe semalarına Irak savaş uçakları tarafından gerçekleştirilen yoğun bombardıman sırasında, kasabanın camları ve kapıları kırıldı ve halk sığınaklara çekildi. Karanlık çöktüğünde, uçaklar ve helikopterler Halepçe’ye kimyasal silahlar fırlattı. Bu silahlar arasında sinir gazı ve hardal gazı kapsülleri bulunuyordu. Bu zehirli kimyasallar, havadan daha ağır oldukları için binalara ve sığınaklara sızdı.
Sonuçları
Halepçe’deki kimyasal saldırı sonucunda, yaklaşık 5 bin sivil hayatını kaybetti. Ayrıca, 10 bin sivil kör oldu, sakatlandı veya ağır hastalıklara yakalandı. Saldırının ardından yıllar içinde birçok kişi, sağlık sorunları ve ağır hastalıklar yüzünden hayatını kaybetti. Bugün Halepçe’de hayatta kalanlar arasında bağırsak kanseri, solunum yolu hastalıkları, düşük ve kısırlık oranları gibi sağlık sorunlarının arttığı görülmektedir.
Enfal Harekatı ve Kimyasal Ali
Halepçe saldırısı, Saddam Hüseyin'in Kürt halkına yönelik uyguladığı soykırımsal Enfal Harekatı'nın bir parçasıydı. Bu harekat sırasında Kürtlere yönelik saldırılar yoğunlaştırılmış ve özellikle kimyasal silahlar kullanılmıştır. Saddam Hüseyin, kuzeni Hasan El Mecid’i harekatın başına getirmişti. El Mecid, "Kimyasal Ali" olarak bilinir ve direnişin güçlü olduğu yerlerde kimyasal silahlar kullanma talimatı vermiştir.
Uluslararası Tepki ve Sonuçları
Saddam Hüseyin rejiminin 2003 yılında devrilmesinin ardından Kimyasal Ali, insanlığa karşı suç işlemekten yargılandı ve 25 Ocak 2010'da idam edildi. Saddam Hüseyin ise, 2006 yılında insanlığa karşı suç işlemekten suçlu bulunarak infaz edildi.