TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Rant

İLKHABER-Gazetesi - Rant haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Rant haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sümer: Çukurova Havalimanı'ndaki maliyet artışları yandaşları zengin ediyor Haber

Sümer: Çukurova Havalimanı'ndaki maliyet artışları yandaşları zengin ediyor

CHP Adana Milletvekili ve TBMM Kit Komisyonu Üyesi Orhan Sümer, TBMM’de yaptığı konuşmada Çukurova Bölgesel Havalimanı’na dair açıklamalarda bulundu. Sümer, havalimanının maliyet artışlarına ve bunun neden olduğu rant sorunlarına dikkat çekerek, "Vatandaşın ekonomik krizi iliklerine kadar hissettiği 2024 yılında Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda maliyet artışı yapıldı mı?" diye sordu. Açıklamalarında, havalimanının yapım sürecinde yaşananlar ve kapatılan Şakirpaşa Havalimanı'nın durumu hakkında da eleştirilerde bulundu. Ayrıca, havalimanına ulaşım konusundaki sorunları vurgulayan Sümer, ekonomik sıkıntılarla boğuşan vatandaşların durumunu gözler önüne serdi. “Vatandaşın ekonomik krizi iliklerine kadar hissettiği 2024 yılında Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda maliyet artışı yapıldı mı?” Orhan Sümer, “Rantın nasıl meydana geldiği rakamlarla ortaya dökülüyor. Çukurova Bölgesel Havalimanı üst yapı tesislerinin yatırım maliyeti 2020 yılında 155 milyon Euro ile ihale edildi. 2022 yılı faaliyet raporuna göre Bu rakam 196 milyon Euro’ya yükseldi. 2023 yılı faaliyet raporuna göre ise tam 244 milyon Euro’ya çıktı.  Yani bir senede 48 milyon, 3 senede 100 milyon Euro’ya yakın artış yaşandı. Henüz 2024 yılı Devlet Hava Meydanları faaliyet raporları yayımlanmadı. Vatandaşın ekonomik krizi iliklerine kadar hissettiği 2024 yılında Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda maliyet artışı yapıldı mı? Ne kadar harcandı? Vatandaşa tasarruf derken, Yandaşa ne kadar aktarıldı onu da bilen yok. Yolcu sayısı, uçuş garantisi ve işletme süresi ile ilgili sorduğumuz sorulara ise İktidar ticari sır diyerek cevap vermiyor” diye ifade etti. “Şakirpaşa’nın boşu boşuna kapatıldı” Orhan Sümer, “Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın 14 yıl süren yapımı boyunca birçok şaibe ve rant çıkarlarıyla gündeme geldiğini defalarca dile getirdik. Bu nedenle Şakirpaşa Havalimanı’nın kapatılmasının büyük bir yanlış olduğunu, yıllarca iktidara anlatmaya çalıştık. Bazı rakamlar vererek konuyu aydınlatmak istiyorum. Şakirpaşa Havalimanı’nda resmi rakamlara göre ayda 450 bin ile 500 bin yolcu uçuşu gerçekleşiyordu. İktidar, Çukurova Bölgesel Havalimanı yapımı ile 4 şehre birden hizmet gideceğini, uçuş rakamlarının artacağını, yolcu rekoru kırılacağını iddia etmişti. Hatta sırf bu yüzden, şirkete verilen yolcu uçuş garantisi de tutsun diye Şakirpaşa Havalimanı yolcu uçuşuna kapatılmıştı. Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda, açıldığı ilk gün yani 10 Ağustos’tan - 31 Ağustos’a kadar 21 günlük sürede 279 bin yolcu sayısının gerçekleştiğini görüyoruz. Bu da aylık ortalama 400- 450 bin yolcunun bu havalimanını kullanacağını gösteriyor. Bu demek oluyor ki diğer illerden gelen bir yolcu olmadığı gibi, Adana’nın yolcusu da merkezden daha uzağa taşınmış oluyor. Hem Şakirpaşa’nın boşu boşuna kapatılmış olduğu, hem de uçan yolcu sayısının daha az olduğunu rakamlar ortaya çıkıyor. Peki neden? Bu durum kime fayda sağlıyor? Kim bu durumdan rant elde ediyor?”  şeklinde konuştu. “Kazaları önlemek için bir tane bile uyarıcı levha konulmamış, ışık konulmamış” Orhan Sümer, konuşmasında  Çukuroava havalimanına giden yolda ışık olmamasının kazalara davetiye çıkartacağını belirterek şunları söyledi: “Bakın havalimanı yolundan fotoğraflar göstermek istiyorum.  Bu fotoğraflar Adana – Mersin Havalimanı kavşağı ve yolun devamını gösteriyor. Muhtemelen karanlıktan bir şey göremiyorsunuz. İşte havalimanı yolu bu şekilde. 7 kilometre boyunca tek bir aydınlatma olmadan gitmek zorundasınız. Kaza yapmamak için dua ediyorsunuz. Burası tarım arazileri üzerine yapılmış bir yol olduğu için bağlantılardan traktörler ve başka araçlar çıkıyor. Kazaları önlemek için bir tane bile uyarıcı levha konulmamış, ışık konulmamış. Ancak iş rantın reklamını yapmaya geldiğinde, bir fotoğraf daha göstermek istiyorum. Her yere yüklenici firmanın led ışıklarla aydınlattığı reklam panoları yerleştirilmiş. İtibardan tasarruf olmaz dedikleri işte tam olarak budur.” “Çukurova Bölgesel Havalimanı’na ulaşımın sağlaması için araçlardan günlük 500 ile 1.500 lira arasında üyelik bedeli alınıyor” Orhan Sümer, “Çukurova Bölgesel Havalimanı’na ulaşımın sağlaması için kooperatif kuruluyor. İlk aşamada 100 adet taksi, 100 adet otobüs, 100 adet vip araç güzergahı oluşturuluyor. Her bir araç için 1 milyon ile – 2 milyon lira arası katılım ücreti alınıyor. Alınan bu paranın yarısı kooperatife diğer yarısı ise yüklenici firmaya aktarılıyor. Yine bununla da kalmıyor. Bu araçlardan günlük 500 ile 1.500 lira arasında üyelik bedeli alınıyor. Neresinden tutsanız elinizde kalan bir durum ile karşı karşıyayız. Memleketin her köşesinden derin yoksulluk ve geçim sıkıntısı çığlıkları yükselirken, millet ekonomik krizle mücadele ederken, vatandaş bayat ekmeğe muhtaç edilmişken, yüklenici firmaya ekstradan 100 milyon euro daha rant sağlandığını gösteren belge; iktidarın, asgari ücretliyi, memur maaşını, emeklinin durumunu, öğrencilerin boş beslenme çantasını, atanamayan öğretmenleri, artan işsizlik rakamlarını değil sadece ve sadece yandaşını düşündüğünün belgesidir” dedi.

Marmara Depreminin 25. yılında deprem hazırlığı ve yapı denetim sorunları tartışıldı Haber

Marmara Depreminin 25. yılında deprem hazırlığı ve yapı denetim sorunları tartışıldı

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi, Marmara Depreminin 25. yılı dolayısıyla Şube binasında bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, İç Mimarlar Odası Adana Şube Başkanı Mustafa Bayık, Geçmiş Dönem Adana Şube Başkanı Seyhan Belediye Meclis Üyesi Halil Çağdaş Kaya ve İMO Adana Şube Üyeleri katıldı. İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, konuşmasında, depreme hazırlık konusundaki uyarıların yetersiz kalmasının ve afet yönetimindeki eksikliklerin sonuçlarına dikkat çekti. Çak, Marmara Depreminin ardından yapılan çalışmaların yetersiz olduğunu ve İstanbul’un depreme yeterince hazırlıklı olmadığını ifade etti. Hıdır Çak, “Bizler her 17 Ağustos’ta depreme hazırlık konusundaki uyarılarımızı ne kadar vurgulasak da alınmayan tedbirler, görmezden gelinen deprem gerçeği sonucu can ve mal kayıpları yaşanmaya devam etmiştir. Ne yazık ki bu uyarıların da dikkate alınmaması, afet yönetiminin siyasi şova dönüştürülmesi, deprem gerçeği bahane edilerek kentsel dönüşüm uygulamalarının kentlerin değerli arsalarında rantsal dönüşüme alet edilmesinin en acı sonucu 6 Şubat 2023 Depremlerinde görülmüştür” dedi. “Ülkemizdeki 20 milyon civarındaki yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir” Hıdır Çak sözlerine şu şekilde devam etti: “Ülkemizdeki 20 milyon civarındaki yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir. TBMM'nin Kahramanmaraş Depremleri sonrası kurduğu Araştırma Komisyonunun 6 Şubat Depremlerine ilişkin hazırladığı Mayıs 2023 tarihli raporuna göre son 11 yıl içerisinde ülke genelinde 238 bin civarında riskli yapının 'Kentsel Dönüşüm' uygulanarak yenilenmesi sağlanmıştır. Telaffuz edilen riskli yapı tahminlerinin yanında, 238 bin oldukça yetersiz kalmıştır.” “Güvenli yapı üretim sürecinin olmazsa olmazı ise şantiye şefliği görevinin eksiksiz olarak yerine getirilmesidir” Hıdır Çak yapı hasarlarında meydana gelen hasarların üretim aşamasından kaynaklandığını belirterek şunları söyledi: “Afetlerde oluşan yapı hasarlarının önemli bir kısmı yapı üretim sürecindeki hatalardan kaynaklanmaktadır. Güvenli yapı üretim sürecinin olmazsa olmazı ise şantiye şefliği görevinin eksiksiz olarak yerine getirilmesidir. Halkın can ve mal güvenliğini yakından ilgilendiren yapı üretim sürecinin anahtar pozisyonunda olan şantiye şefinin, taşıdığı sorumluluk ve şantiye alanında yüklendiği görevin kapsamı dikkate alındığında şantiyeden hiç ayrılmaması gerekirken, mevzuatın izin verdiği haliyle 4 ayrı işin şantiye şefliğini yapma şansı yoktur. Üstelik ilgili mevzuata göre, yapım işinin tek ruhsata bağlı veya toplu yapı niteliğinde olması halinde yapı inşaat alanı sınırı uygulanmamaktadır. Bir deprem coğrafyası olan ülkemizde şantiye şefliği, 1500 m² üstü bütün işlerde tam zamanlı olarak yapılmalıdır.” “Şantiye sahalarında yapı denetimi görevini icra eden mühendislere yönelik şiddet olayları artmış, sözlü ve fiziki şiddet olayları tırmanışa geçmiştir” Hıdır Çak, “Yapı denetim sisteminde yapılan düzenlemelerle; 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle yapı denetiminde "e-dağıtım" sistemine geçilerek, hangi yapıda, hangi yapı denetim kuruluşunun görev alacağının elektronik ortamda bakanlık tarafından belirleneceği bir değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle, yapı denetim kuruluşunun müteahhit ile olan ilişkisinin kesilmesi doğrultusunda kısmen olumlu bir gelişme sağlamıştır. Ne var ki denetimin bağımsızlaştırılarak yapı kalitesinin artırılmasını amaçlayan bu düzenlemeden sonra şantiye sahalarında yapı denetimi görevini icra eden mühendislere yönelik şiddet olayları artmış, sözlü ve fiziki şiddet olayları tırmanışa geçmiştir. Meslektaşlarımızın görevlerini doğru ve sağlıklı bir şekilde yerine getirmesinin engellenmesi ve şantiyelerde şiddete uğramasına karşı önlem alınması gerekmektedir” diye ifade etti. “Yetkin Mühendislik” sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir” Şube Başkanı Hıdır Çak açıklamasında ‘Yetkin Mühendislik’ sistemin hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: “İnşaat Mühendisliği içinde birçok alt disiplini barındıran, lisans eğitimi sonrasında da meslek içi eğitim ve uygulama tecrübesi gerektiren bir meslek alanıdır. Oysa bugün 4 yıllık mühendislik lisans programını tamamlayan bir mühendis neredeyse sınırsız imza yetkisiyle sektörde faaliyet yürütebilmektedir.  İnşaat mühendisliğinin ilgi alanına giren konularda halkın can ve mal güvenliğinin korunması, yapı üretim süreçlerinin denetlenebilmesi, ülke kaynakların etkin ve verimli kullanılabilmesi amacıyla, ‘Yetkin Mühendislik’ sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir.” “İstanbul maalesef depreme hazırlanmadı” İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak’a Marmara Depremi sonrasında yeni depreme hazır mı sorusunu sorduğumuzda şunları söyledi: “1999 Marmara depreminde çok fazla ili etkileyen bir yıkımla karşılaştık. 17 binin üzerinde can kaybının olduğu büyük bir deprem. Dönemin hükümeti depremin ardından bir yapı denetim kanunu çıkarmak istedi. 595 Sayılı kararname ile yapı denetim kanunu çıkarıldı. Çünkü yapıların doğru denetlenmediği, burada bir zafiyet oluştuğunu yetkililer tespit etmişlerdi. Hemen arkasından 2001 Yılında da yapı denetim kanunu genişletildi 19 pilot ilde uygulanmaya başlandı. İstanbul’da kentsel dönüşüm projesinin en fazla yerlerden bir tanesi. Fakat kentsel döşünüm çalışması yapılırken maalesef bir sıralama, risk derecelendirilmesi yapılmadan bu işlere girildi. Sadece rant odaklı bakıldı. Asıl kentin çöküntü alanlarında maalesef bu çalışmalar yapıldı. İstenilen verim alınamadı. İstanbul maalesef depreme hazırlanmadı.”

Dr. Mehmet Tatar: 25 Yıldır afet risklerini azaltmakta başarısızız Haber

Dr. Mehmet Tatar: 25 Yıldır afet risklerini azaltmakta başarısızız

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, 25 yıl önce yaşanan Gölcük depreminin ardından Türkiye'nin afet risklerini azaltma konusunda büyük bir başarısızlık yaşadığını belirtti. Gölcük ve Kahramanmaraş depremlerinin ardından altyapıdaki eksikliklerin giderek arttığını vurgulayan Tatar, mevcut imar afları ve rantsal dönüşüm politikalarının Türkiye'yi afetlere karşı daha savunmasız hale getirdiğini söyledi. Dr. Tatar, afet yönetiminde köklü değişiklikler ve yeni yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini ifade etti. Dr. Mehmet Tatar, "25 yıl önce yaşanan Gölcük depremi, doğa kaynaklı afetlerle mücadelede bir dönüm noktası olarak kabul edildi" diyen Dr. Tatar, "Ancak geçen süreç, altyapımızdaki kırılganlıkların arttığını gösterdi. Kahramanmaraş depremleri, afet risklerini azaltmak için getirilen çözümlerin yetersiz olduğunu acı bir şekilde gözler önüne serdi. 51 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetti, 100 binden fazla vatandaşımız yaralandı, yüz binlerce bina ve altyapı ağır hasar aldı" şeklinde konuştu. “Bu politikalar, ülkemizi afetlere karşı daha savunmasız hale getiriyor” Dr. Tatar, ‘imar afları’ ve ‘rantsal dönüşüm’ uygulamalarının afet risklerini artırdığını belirterek, "Fay zonları üzerine inşaat yapılması, sıvılaşma, heyelan ve taşkın tehlikesi yüksek alanların imara açılması kabul edilemez. Bu politikalar, ülkemizi afetlere karşı daha savunmasız hale getiriyor" dedi. “Afet yönetiminde yasal düzenleme ihtiyacı var” Mevcut yasal düzenlemelerin günümüz koşullarına uygun olmadığını belirten Dr. Tatar şunları söyledi: "7269 sayılı Kanun, 65 yıl önceki bilimsel ve teknik bilgi birikimine dayanıyor ve artık yetersiz. Ulusal afet yönetim sistemimizin bütüncül, etkin ve risk azaltma odaklı bir hale getirilmesi için yeni bir afetler kanunu hazırlanmalıdır.” “Doğal tehlikeleri göz önüne alan master planlar hazırlanmalı” Başta Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere tüm illerin jeolojik ve jeoteknik etütlerinin hızla tamamlanması gerektiğini söyleyen Tatar, "Doğal tehlikeleri göz önüne alan master planlar hazırlanmalı ve afet güvenliğinin gerektirdiği imar plan revizyonları uygulanmalıdır. İmar yasası da BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu olmalıdır. Afetlerin tekrarlanmaması için etkin bir mevzuat altyapısı, güçlü bir kurumsal yapı ve afet farkındalığı yüksek bir toplum inşa etmeliyiz. 25 yıl önce yaşanan acılardan ders çıkarmalı ve yara sarma politikaları yerine zarar azaltmayı önceleyen politikalar geliştirmeliyiz" diyerek sözlerini tamamladı. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr Mehmet Tatar, Türkiye’nin afetlere karşı dirençli bir toplum olması için kalkınma, halk ve çevre sağlığının korunması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve doğayla uyumlu bir yaşam için çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.