İsrail-Filistin çatışmasında son gelişmeler
(İLKHABER) - Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından 7 Ekim sabahı İsrail'e yönelik "Aksa Tufanı" adıyla başlatılan saldırının ardından İsrail ordusunun karşılık vermesiyle başlayan çatışmalar sürüyor. İsrail-Filistin çatışması nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı artıyor.
İsrail ordusunun, Hamas'ın 7 Ekim'de başlattığı saldırıların ardından Hamas ve Filistinli gruplarla çatışması sürüyor. İsrail'in, Hamas ve Filistinli gruplarla çatışması sürerken, Lübnan sınırına yakın bölgelerde de çatışmalara girdiği bilgileri geliyor.
Filistin Sağlık Bakanlığı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'ye hava saldırılarında ve Batı Şeria'daki olaylarda yaşamını yitirenlerin sayılarını güncelledi.
Açıklamada, 143'ü çocuk, 105'i kadın olmak üzere ölenlerin sayısının 704'e yükseldiği, yaralıların sayısının ise yaklaşık 4 bin olduğu kaydedildi.
İsrail saldırılarında, kasıtlı olarak ambulansların hedef alındığı ifade edilen açıklamada, hava saldırıları sebebiyle Gazze'deki Beyt Hanun Hastanesi'nin hizmet dışı kaldığı aktarıldı.
İsrail Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada da Gazze'den düzenlenen saldırılarda ölen İsraillilerin sayısının da 900'ü geçtiği; 157'isi ağır toplam 2 bin 616 İsraillinin yaralandığı ifade edildi.
Filistin İslami Cihat Hareketi saldırıyı üstlendi
Filistin İslami Cihat Hareketi, Lübnan'ın güneyinden İsrail'e yönelik gerçekleştirilen saldırıyı üstlendi.
"Lübnan'ın güneyinden İsrail'in işgali altındaki Filistin'e yönelik sızma girişiminin" üyeleri tarafından gerçekleştirildiğini belirten hareket, yaşanan çatışmada 7 İsrail askerinin yaralandığını iddia etti.
Abbas BM'ye çağrıda bulundu
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile telefonda bir görüşme gerçekleştirdi. Mahmut Abbas, BM'ye, İsrail'in saldırılarını durdurması için müdahale etmesi çağrısında bulundu.
İsrail-Filistin çatışmasında en az 11 ABD vatandaşı yaşamını yitirdi
ABD Başkanı Joe Biden, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın İsrail'e yönelik saldırılarında en az 11 ABD vatandaşının hayatını kaybettiğini duyurdu.
2 gazeteci hayatını kaybetti
Bu arada İsrail saldırılarında Filistinli gazeteciler Said et-Tavil ve Muhammed Subh İsrail hava saldırısında yaşamını yitirdi.
Görgü tanıklarına göre, iki gazeteci Gazze'nin batısındaki Rimal semtinde İsrail savaş uçaklarının bir binayı hedef almasına ilişkin çekim yaptıkları sırada, hava saldırısına maruz kalarak hayatlarını kaybetti.
İsrail denizden de vuruyor
Bu arada İsrail ordusu, hava saldırılarının yanı sıra, denizden de Gazze'yi vurmaya başladı. İsrail donanmasına ait hücum botların, Akdeniz kıyısındaki Gazze Şeridi'nin orta kesimlerini ve Han Yunus kenti sahilindeki yerleşim yerlerini denizden vurduğu bildirildi.
Filistinliler okullara sığındı
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) ise 7 Ekim'den bu yana 137 binden fazla Filistinlinin Gazze Şeridi'ndeki okullarına sığındığını açıkladı.
Pentagon'dan açıklama
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İsrail-Filistin çatışması nedeniyle İsrail'e olan savunma desteğini arttırdıklarını ve buna hava savunma sistemleri ve mühimmatların da dahil olduğuna yönelik açıklamada bulundu.
Ne olmuştu?
Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail'e "Aksa Tufanı" adıyla kapsamlı saldırı başlatmıştı.
Gazze'den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı'na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti.
Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi'ne saldırı başlatmıştı.
Analiz
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısı Doç. Dr. Murat Aslan ise İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin analiz yaptı.
Doç. Dr. Murat Aslan'ın analizi şöyle:
• Hamas'ın İsrail'in güneyine saldırısı ile ilgili mevcut durum ne?
- İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim 2023 sabahı saat 06.30 itibarıyla İsrail'in güneyindeki yerleşim yerlerine geniş çaplı saldırı başlattı. İzzeddin el-Kassam Tugayları isimli silahlı grubun komutanı Muhammed ed-Dayf, saldırının nedenini Mescid-i Aksa'ya radikal İsraillilerin girmesi şeklinde açıkladı, icra edilen "operasyonun" isminin "Aksa Tufanı" olduğunu ifade etti.
Saldırı 20 dakika içinde 5 bin civarında roketle İsrail'in güneyindeki şehirlerine atış yapılmasıyla başladı. Aynı anda bir kısım Hamas üyesi İsrail'e karadan ve planöre benzeyen basit düzeneklerle havadan sızdı. Hamas üyeleri, İsrail güvenlik güçlerine saldırılar düzenledi ve şehir meydanlarını kontrol altına almaya çalıştı. İsrail polis ve askerlerinin ele geçirilerek Gazze’ye nakledildiği, böylece muhtemel İsrail hava saldırılarına karşı "kalkan" olarak kullanma niyetinde oldukları anlaşıldı. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye bir video görüntüsü yayınlayarak saldırının devam edeceğine dair mesaj verdi.
İslami Cihad Hareketi, yayımladığı bildiride Hamas ile birlikte hareket edileceğini açıkladı. Hamas'ın kendilerine katılma çağrısı yaptığı diğer Filistinli ve Lübnanlı silahlı gruplar saldırının ilk saatlerinde çağrıya cevap vermedi. Filistinli grupların bölünmüş yapısı nedeniyle bir değerlendirme sürecine tabii olan bu durum zamanında sıklet merkezi oluşturma hususunda zafiyet yarattı.
Ancak Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Ramallah'ta "Filistinlilerin kendini savunma ve işgale son verme haklarının olduğunu" açıklaması olayların yayılabileceğini gösteriyor. Öte yandan, İsrail’in Hamas saldırısına hedef gözetmeksizin mukabelede bulunması halinde Filistinli ve Lübnan’daki Şii milis grupların koordineli bir strateji izleyebileceği de bekleniyor.
• İsrail nasıl karşılık verdi?
- 6 ve 7 Ekim akşamları arasında kalan 24 saat boyunca icra edilen Şabat dini günü nedeniyle İsraillilerin evlerinde olduğu bir sürece denk gelen saldırının zamanlaması anlamlıdır. Şabat gününde İsrail’de çalışmaya ara verildiği biliniyor. "Yer ve göklerin altı günde yaratıldığı, yedinci günde dinlenilmesi gerektiği, aksi bir davranışın en kötü ölümü gerektirdiği inancı" nedeniyle İsrailli Yahudiler Şabat günü ibadet ediyorlar ancak çalışmıyorlar.
Ayrıca bu olay, Mısır'ın 6 Ekim 1973 tarihinde başlattığı Yom Kibur saldırısının yıl dönümünden hemen sonra başladı. Bu nedenle İsraillilere Yom Kibur günü yapılan "baskın" tarzındaki saldırıyı hatırlatan bu olay İsrail açısından ani reaksiyon gerektiren bir anlama sahiptir.
İsrail, saldırının hemen sonrasında yapılan açıklamayla sivillere evlerinde kalması çağrısı yaptı. Bölgedeki havaalanlarında bulunan kritik malzemeler ülkenin orta ve kuzey kesimlerine nakledildi ve bölgeye güvenlik kuvvetleri sevk edildi. Ayrıca, Hava Kuvvetleri ve Kara Havacılık Birlikleri anlık bir emirle hareketlendirilerek Gazze’de tespit edilmiş hedefleri etki altına aldı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yayınladığı video mesajında, İsrail’in savaş halinde olduğunu açıkladı ve sert bir cevap verileceğini ifade etti. Bu çerçevede seferber edilen İsrail ordusu ve yedek kuvvetlerinin geniş çaplı bir cezalandırma saldırısı yapabileceği öngörülüyor. Hamas’ın saldırısında Mescid-i Aksa'yı sebep göstermesinden ötürü İsrail’in sert müdahalesi yanında, mevcut İsrail hükümetinin muhafazakar yapısı nedeniyle kutsal yerlere yönelik eylemlerin muhtemel olduğu da görülüyor.
• Hamas'ın saldırısı sonrasında diğer devletlerin tavrı ne oldu?
- Hamas’a silah ve mühimmat temin ettiği bilinen İran saldırının ilk saatlerinde sessiz kaldı. Böyle bir saldırının İran’ın bilgisi ve teşviki dışında olamayacağı gerçekçi bir tahmindir. İran’ın Hamas’ın elde ettiği başarı ve İsrail’in tepkisine bakarak; Lübnan ve Suriye’deki müzahir silahlı milisleri hareketlendirebileceği değerlendirilebilir. Suriye'de Rusya’nın boşluğunu doldurma gayreti içinde olan İran'ın, mevcut kazanımlarını güçlendirmek adına daha aktif bir strateji izleyebileceği değerlendirilebilir.
Batılı ülkeler ise "İsrail’in kendini savunma hakkı" olduğuna vurgu yaparak İsrail’e destek açıklamaları yayınladı. Öte yandan Mısır itidal çağrısı yaptı, gerilimin artmasının ciddi sonuçları olabileceği uyarısında bulundu. Çatışmanın ilk saatlerinde diğer ülkelerin "durumu anlama" aşamasında olduğu ve tepkilerini ifade ederken geleneksel ve temel dış politika prensiplerinin dışına çıkmadan açıklamalar yayınladığı görünüyor.