SON DAKİKA

#panel

İLKHABER-Gazetesi - panel haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, panel haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İstanbul'da 'Panel' soruşturmasında şok gelişme Haber

İstanbul'da 'Panel' soruşturmasında şok gelişme

"Panel" soruşturması kapsamında 8 şüpheli hakkında "devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme" suçlarından hazırlanan fezleke, dava açılması talebiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi."Panel" adı verilen illegal sorgulama sistemleri aracılığıyla elde edilen kişisel verilerin satıldığı ya da tehdit ve şantaj amacıyla kullanıldığı gerekçesiyle yürütülen soruşturma kapsamında 8 şüpheli hakkında "bilişim sistemindeki verileri bozma, yok etme, erişilmez kılma, sisteme veri yerleştirme" ve "devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme" suçlarından hazırlanan fezleke, dava açılması talebiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. İllegal panel sistemi ile gizli veriler elde edildi Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan fezlekede, şüphelilerin, "panel" adı verilen ve vatandaşların kimlik numaralarıyla irtibatlı olarak sorgulama yapılan (MERNİS benzeri) bir ekranı, yetkili kullanıcıların şifrelerini çeşitli yollarla elde edip sisteme sızdıktan sonra internet ortamında para kazanmak amacıyla yükledikleri aktarıldı. "Panel" adı verilen sorgu ekranının MERNİS ve bu sisteme entegre kurumlarla irtibatlı sorgular yaptığı kaydedilen fezlekede, dosya konusu eylemin kişi ya da kişilere yönelik değil bizatihi kamunun kendi şahsına yöneltildiğinin düşünüldüğü belirtildi. Şüphelilerin illegal sorgu ekranıyla haksız menfaat temin ettiği kaydedildi.Fezlekede, nüfus kayıtlarının diğer kayıtlarla birlikte tutulduğu sistem olan MERNİS sisteminin milli güvenlik meselesi ve milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulanarak, şüphelilerin eylemleri tetkik edildiğinde suçun maddi unsurunda belirtilen, gizlilik ve devletin güvenliği şartlarının bir arada oluştuğu hususunun açık olduğu kaydedildi. Hazırlanan fezlekede şu ifadelere yer verildi: "Gerçek dünyada nasıl ki bir nüfus idaresine girip orada bulunan evrakın hepsini kapsayacak nitelikte ve kasıtla alan, tahrip eden, tahrif eden ya da başka bir yere taşımaya çalışan şahıs ya da şahısların eylemini vaka-ı adiye olan (hırsızlık, mala zarar verme) gibi suçlardan görmek hukuk mantığıyla ters düşecekse, gerçek hayatın bir yansıması olan sanal alemde de eylemin karşılığını vaka-ı adiye olarak görmek mümkün değildir. Bu haliyle eylemin münferiden şahıs ya da şahısların aleyhine değil kamunun bizatihi kendisine karşı işlendiğinin kabulü gerekir." Şüphelilerin devletin güvenliği açısından gizli kalması gereken MERNİS veri tabanı ve entegre olduğu diğer bilişim sistemlerine yetkili kullanıcıların şifrelerini çeşitli yollarla elde edip sızdıktan ya da verileri sızıntı yoluyla bizzat temin eden şahıslardan aldıktan sonra bu verileri "panel" adı verilen sorgulama ekranına taşıdıkları anlatılan fezlekede, şüphelilerin illegal bir sorgu ekranı oluşturarak haksız menfaat temin etmek suretiyle müsnet suçu işledikleri belirtildi. Hazırlanan fezlekede B.A, B.K, E.C.N, G.N.C, İ.E.E, M.İ, M.A ve M.B'nin "bilişim sistemindeki verileri bozma, yok etme, erişilmez kılma, sisteme veri yerleştirme vb" ve "devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme" suçlarından 3 yıl 9'ar aydan 12 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.Fezleke, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davası açılması talebiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Ne olmuştu? İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince, devlet güvenliğini tehlikeye sokacak bilgilerin sosyal medya hesaplarında paylaşıldığı yönündeki bulgular üzerine yapılan çalışmada, bir grup tarafından "panel" adı verilen illegal sorgulama sistemleri aracılığıyla ad, soyadı, T.C. kimlik numarası, tapu kayıtları, sağlık bilgileri gibi çok sayıda kişisel veri ve kurumlara ait bilgilerin çalındığı, para karşılığı satıldığı ya da tehdit ve şantaj için kullanıldığı belirlenmişti.Yapılan şantajlar sonucu çok sayıda çocuğun mağdur olduğu, bazı çocukların ise intihara sürüklendiği anlaşılmıştı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma izniyle İstanbul Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde 25 ilde 30 Ocak'ta eş zamanlı düzenlenen operasyonlarda, aralarında yazılım ve bilgisayar mühendisi ile bilgisayar programcısının da bulunduğu 35'i çocuk 69 şüpheli gözaltına alınmıştı. Zanlıların adreslerinde yapılan aramalarda çok sayıda dijital materyale el konulurken, ruhsatsız silah ve otomatik tüfek ele geçirilmişti. "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin" suçundan gözaltına alınan şüphelilerden 5'i emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakılmış, 64'ü adliyeye sevk edilmişti. Savcılıktaki ifadelerinin ardından sulh ceza hakimliğine sevk edilen şüphelilerden 44'ü tutuklanmış, 20'si de adli kontrolle serbest bırakılmıştı.Irak'ın işgalinde nüfus ve tapu kayıtlarındaki tahribat örnek gösterilmiştiBaşsavcılığın, şüphelilerin tutuklanması talebiyle hazırladığı hakimliğe sevk yazısında, devletin en önemli kamusal faaliyeti olan nüfus kayıtlarına vurgu yapılarak, ABD'nin 2003'te Irak'ı işgalinde nüfus ve tapu kayıtlarına müdahale ettiği aktarılmıştı. Vatandaşlık numarasıyla sorgulama yapılan MERNİS sisteminin milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu belirtilen yazıda, fail ya da faillerin sadece panel sistemi uygulayıcısı değil, sistemi kuran ve verileri sürekli güncelleyen konumunda oldukları değerlendirilmişti. Yazıda, şüphelilerin devletin güvenliği açısından gizli kalması gereken MERNİS veri tabanı ve entegre olduğu diğer bilişim sistemlerine yetkili kullanıcıların şifrelerini çeşitli yollarla elde edip sızdıktan ya da verileri sızıntı yoluyla bizzat temin eden kişilerden aldıktan sonra bu verileri "panel" adı verilen sorgulama ekranına taşıdığı ifade edilmişti.Şüphelilerin illegal bir sorgu ekranı oluşturarak, internet ortamında para ve sanal alemde itibar kazanmak amacıyla verileri yükleyip haksız menfaat temin ettikleri kaydedilmişti.

Kişisel verileri satan çeteye operasyon: 50 Kişi tutuklandı Haber

Kişisel verileri satan çeteye operasyon: 50 Kişi tutuklandı

İstanbul'da vatandaşlara ait kişisel verileri ‘panel’ adı verilen sistemle ele geçirip, sosyal medya platformlarında ücret karşılığı satan 68 şüpheliden 50'si, tutuklanmaları talebiyle Anadolu Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Sahtecilik, Dolandırıcılık ve Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu koordinesinde Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca yapılan çalışmalarda vatandaşlara ait kişisel verileri, iletişim, adres, tapu bilgileri, eğitim bilgilerini illegal bir şekilde ele geçirip, sosyal medya platformlarında ücret karşılığı satan şahıslar, 25 ilde yapılan eş zamanlı operasyonla yakalanarak gözaltına alınmıştı. Anadolu Adalet Sarayı'na sevk edilen 68 şüpheliden 50'si, tutuklanmaları talebiyle Anadolu Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Şüphelilerden 35 suça sürüklenen çocuğun ifadelerinin alınması için Çocuk Suçlular Soruşturma Bürosunca 4 savcı görevlendirildi. Diğer şüphelilerin ifadeleri ise soruşturmayı yürüten Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Sahtecilik, Dolandırıcılık ve Bilişim Suçları Bürosunca alındı. Savcılık ifadeleri tamamlanan 68 şüpheliden 50'si tutuklanmaları, 18 şüpheli ise adli kontrol talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi. "Nüfus kayıtlarının bir devletin güvenliğinin temel unsurlarından biri olduğu hususu yadsınamaz bir gerçektir" Cumhuriyet Savcılığının sevk yazısında, "Güncel bir örneklendirme vermek gerekirse 2003 yılında Amerika, Irak'ı işgal ettiğinde yapılan ilk işlerden biri nüfus ve tapu kayıtlarına müdahale etmek olmuştur. Nüfus kaydının yazılı olarak tutulmadığı zamanlarda ise mezar taşları bile bir devletin var olduğuna ya da hak sahibi olduğuna dair önemli bir delil teşkil etmektedir. Dolayısıyla nüfus kayıtlarının bir devletin güvenliğinin temel unsurlarından biri olduğu hususu yadsınamaz bir gerçektir. Vatandaşlık numarasıyla sorgulama yapılan MERNİS sisteminin milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu aşikardır. Gizli olan bilginin ele geçiriliş şekli ile ilgili yaptığımız değerlendirmede, fail ya da faillerin sadece panel sistemi uygulayıcısı değil, sistemi kuran ve verileri sürekli güncelleyen konumunda olması halinde eylemin aynı zamanda TCK 244/2 ve 244/3 maddesi uyarınca da değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz" ifadelerine yer verildi. Şüphelilerin devletin güvenliği açısından gizli kalması gereken MERNİS veri tabanı ve entegre olduğu diğer bilişim sistemlerine yetkili kullanıcıların şifrelerini çeşitli yollarla elde edip sızdıktan sonra ya da verileri sızıntı yolu ile bizzat temin eden şahıslardan aldıktan sonra alınan verileri panel adı verilen sorgulama ekranına taşıdığı aktarılan yazıda, illegal bir sorgu ekranı yaparak, internet ortamında para ve sanal alemde itibar kazanmak amacıyla yükleyerek haksız menfaat temin ettikleri aktarıldı.

Çukurova Üniversitesi'nde 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Paneli düzenlendi Haber

Çukurova Üniversitesi'nde 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Paneli düzenlendi

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla önemli bir panel düzenledi. Etkinlikte, gazetecilik mesleğinin geleceği ve dijital dönüşüm üzerine kapsamlı konuşmalar yapıldı. ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş, gazeteciliğin küresel anlamda önemli bir rol üstlendiğini belirterek, değişen dünyaya uyum sağlama çabalarını vurguladı. İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Sümbül ise öğrencilere başarılı bir gazetecilik kariyeri için dileklerini iletti. "Yapay Zeka ve Gazetecilik" konulu sunum yapan Doç. Dr. Kenan Ateşgöz'ün ardından, sektörün deneyimli isimlerinin katıldığı panelde, gazetecilik mesleği üzerine öğrencilere değerli bilgiler verildi. Panelin açılışında konuşan ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş, gazeteciliğin hem Türkiye'de hem de dünyada çok kıymetli bir meslek olduğunu belirtti. Beriş, gazeteciliğin hızla değişen dünya ile paralel olarak evrim geçirdiğine dikkat çekerek, "Dünyadaki değişime Türk akademisi olarak biz de iyi bir şekilde ayak uyduruyoruz" dedi. İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Sümbül ise öğrencilere mesleklerinde başarı dileyerek, gazeteciliğin gücüne ve önemine vurgu yaptı. Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Kenan Ateşgöz, panelde "Yapay Zeka ve Gazetecilik" konulu bir sunum yaparak, teknolojinin gazetecilik üzerindeki etkilerini ele aldı. Açılış konuşmalarının ardından Refleks Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Uluğtürkan'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, Demirören Haber Ajansı (DHA) Bölge Müdürü Bekir Karakoca, Basın İlan Kurumu Bölge Müdürü Çetin Oranlı, 5 Ocak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sefa Saygıdeğer ve serbest gazeteci Sude Şahingöklü, öğrencilere gazeteciliğin zorlukları ve fırsatları hakkında bilgi verdi. Panel, katılımcıların gazetecilik mesleğine dair soruları ile son buldu.

Adana’da kadına yönelik şiddete karşı düzenlenen panelde sesler yükseldi Haber

Adana’da kadına yönelik şiddete karşı düzenlenen panelde sesler yükseldi

Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu, CHP Kadın Kolları tarafından düzenlenen “Erkek Şiddetine Karşı Sesimiz Yankılansın Susmuyoruz” isimli panele ev sahipliği yaptı. Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez ve Adana Mor Dayanışma Üyesi Derya Çiçek’in konuşmacı olduğu panelde, kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet gibi konular ele alındı. Panele  Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, ilçe belediye başkanları, milletvekilleri çok sayıda siyasetçi ve vatandaş katılım gösterdi. “Birlik olursak bu döngüyü kırabiliriz” CHP Adana İl Kadın Kolları Özgür Tançiğ, “ Kadına yönelik şiddetin 1981’ den bu yana sembolü olan 25 Kasım'a giderken öncelikle 25 Kasımın sembolü olmuş olan miribal kardeşleri burada anmak istiyorum. 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele kapsamında düzenlenen bu panelde her gün nerede olduğunu fark etmeksizin karşı karşıya kaldığımız şiddete karşı bir kez daha birlik olduğumuz, güçlü olduğunuzu, eşit ve özgürlükten vazgeçmediğimizi, konuşmaktan, birbirimize sarılmak, dayanışmamıza birliğimize  bir ilmek daha atmak istiyoruz. Kadına yönelik şiddet yalnızca ülkemizde değil, bütün ülkelerde karşılaşılan bir insan hakları ihlalidir. Bu şiddet fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel ve hatta dijital boyutlarda karşımıza çıkarak kadınların yaşamının her alanda tehdit ediyor. Şiddet toplumsal, kültürel, sistematik bir sorundur. Ancak birlik olursak bu döngüyü kırabiliriz. Panel boyunca toplumsal cinsiyetten yasal süreçlere, kadınların geçim sıkıntılarından, derin yoksulluğa, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için atılması gereken adımlardan, dayanışma ağlarının önemine kadar geniş yelpazede konuşmalar yapacağız” diye ifade etti.

Adana Tabip Odası, savaşın sağlık üzerindeki etkilerini tartıştı Haber

Adana Tabip Odası, savaşın sağlık üzerindeki etkilerini tartıştı

Adana Tabip Odası tarafından düzenlenen “Ortadoğu’da Savaş Nereye Gidiyor, Hedefleri Neler, Savaş, Göç ve Sağlık” başlıklı panel, büyük bir katılımla gerçekleştirildi. Panelin açılış konuşmasını Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Özden Polatöz yaptı. Etkinlik öncesinde, panelistlerden Gazeteci Faik Bulut katılımcılar için kitaplarını imzalayarak kısa bir söyleşi gerçekleştirdi. Dr. Polatöz, "Savaşlar, sağlık sistemini çökertmekte ve sağlık hizmetlerine erişimi ciddi şekilde kısıtlamaktadır" diyerek savaşın sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti. Panelde Gazeteci Faik Bulut ve İslam Özkan, Ortadoğu’daki savaşların toplumsal ve sağlık üzerindeki etkilerini geniş bir perspektifle değerlendirdiler. Etkinlikten önce, panelistlerden Gazeteci Faik Bulut, katılımcılar için kitaplarını imzalayarak kısa bir söyleşi gerçekleştirdi. Ardından, Dr. Polatöz , “Panelimize hoş geldiniz. Gazeteci Faik Bulut ve Gazeteci İslam Özkan gibi değerli panelistlerimizi burada görmekten mutluluk duyuyoruz. Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen Dr. Halit Atik’e de teşekkür ederiz” diye ifade etti. “Savaş, sağlık sistemini çökertmekte ve sağlık hizmetlerine erişimi ciddi oranda kısıtlamaktadır” Dr. Polatöz, “Savaşlar, çocuklar, kadınlar ve engelliler gibi dezavantajlı grupları en çok etkileyen olaylardır. Savaş, sağlık sistemini çökertmekte ve sağlık hizmetlerine erişimi ciddi oranda kısıtlamaktadır. Bugün okuduğum Birleşmiş Milletler verilerine göre, Gazze’de hayatını kaybedenlerin %70’ini çocuklar ve kadınlar oluşturmaktadır” şeklinde konuştu. Etkinlikte sağlık çalışanları ve halk arasında farkındalık yaratmayı amaçladı Panelde gazeteciler Faik Bulut ve İslam Özkan, Ortadoğu’daki savaşların hedefleri, bu çatışmaların geleceği, toplumsal yaşam ve sağlığa etkileri üzerine kapsamlı değerlendirmelerde bulundular. Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen Dr. Halit Atik de bölgedeki insani krizlere dair analizleriyle katkıda bulundu. Bu etkinlik, savaş, göç ve sağlığın kesişim noktalarına dikkat çekerek sağlık çalışanları ve halk arasında farkındalık yaratmayı amaçladı.

Adana’da gıda güvenliği için uzmanlar çözüm önerilerini tartıştı Haber

Adana’da gıda güvenliği için uzmanlar çözüm önerilerini tartıştı

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne bağlı Gıda, Kimya, Ziraat Mühendisleri Odaları ile Adana Veteriner Hekimler Odası, "Gıda Güvenliğinin Geldiği Durum, Nedenleri ve Çözüm Önerileri" temalı bir panel düzenledi. Seyhan Belediyesi toplantı salonunda gerçekleştirilen etkinliğe Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekilleri Ayhan Barut ve Orhan Sümer ile oda başkanları katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Kimya Mühendisi Gökhan Aygün, insanların en temel haklarından birinin yeterli ve dengeli beslenme olduğunu vurguladı ve bu konunun toplumların refahı, sürdürülebilir kalkınması ve geleceği açısından büyük bir önem taşıdığını belirtti. “Zoonotik hastalıklar, maalesef Türkiye’de gıda güvenliği açısından halen ciddi bir risk oluşturuyor” Prof. Dr. Murat Fındık, "Veteriner hekimlerin gıda güvenliğine katkıları, hayvansal üretim zincirinin tüm aşamalarında kendini gösterir. Hayvan sağlığının korunması, zoonotik hastalıkların önlenmesi, ilaç kalıntılarının kontrolü ve hayvansal gıdaların hijyenik koşullarda üretilmesi, veteriner hekimlerin sorumluluk alanlarına girmektedir. Veteriner hekimlerin düzenli denetimleri ve hastalık kontrolü ile gıda güvenliğinin sağlanmasına önemli katkılar sağladığı pek çok bilimsel çalışmayla gösterilmiştir. Bu nedenle veteriner hekimlerin görev ve yetkilerinin artırılması ve desteklenmesi, Türkiye’de hem hayvan hem de insan sağlığının korunması açısından kritik öneme sahiptir. Zoonotik hastalıklar, maalesef Türkiye’de gıda güvenliği açısından halen ciddi bir risk oluşturmaya devam etmektedir. Bruselloz, şarbon, kuduz, tüberküloz ve kist hidatik gibi hastalıklar insan sağlığını tehdit etmektedir.  Biz veteriner hekimlerin aldığı denetim, aşılama ve karantina önlemleri bu hastalıkların kontrol altına alınmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Veteriner hekimlerin zoonotik hastalıklarla mücadelede ki önemi göz önünde bulundurulduğunda, bu alandaki çalışmaların desteklenmesi ve güçlendirilmesi Türkiye’de hem hayvan hem de insan sağlığı açısından uzun vadeli yararlar sağlayacaktır” diye ifade etti. “Gıda adaletsizlik, insanların fiziksel, ekonomik ve sosyal koşulları nedeniyle yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşamamasıyla ortaya çıkar” Prof. Dr. Bülent Gülçubuk , "Gıda güvencesi dünya nüfusunun neredeyse yarısı için riskli bir noktadadır. Gıda güvencesi ülkelerin coğrafi, ekonomik, sosyal ve politik faktörlerine göre farklı şiddette ve etkide ortaya çıkmaktadır. Gıda güvencesizliği kronik açlık, beslenme yetersizliği, dengesiz ve sağlıksız beslenme, erişim ve tüketim adaletsizliği biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Bu tüm dünya için de Türkiye için de geçerlidir. Zaten böyle olmasaydı dünyada 1 milyar insan aç, 2,5 milyar insan da dengesiz beslenme ile karşı karşıya olmazdı. Türkiye’nin sahip olduğu potansiyeline bakarak bir ölçüde göreceli olarak gıda güvencesi varmış gibi düşünülse de bu güvencenin dağılımı eşitsizdir, adaletsizdir. Gıda adaletsizliği, dünya genelinde bireylerin ve toplulukların gıdaya erişimindeki eşitsizlikleri ifade eder. Bu adaletsizlik, insanların fiziksel, ekonomik ve sosyal koşulları nedeniyle yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşamamasıyla ortaya çıkar” şeklinde konuştu. Gülçubuk, "Ekonomik eşitsizlik, gelir dağılımındaki dengesizlikler, küresel göç hareketleri, gıdada hileli üretim, tarım politikalarındaki belirsizlikler ve tutarsızlıklar, iklim değişikliği, yetersiz altyapı, gıda etiğindeki bozulmalar gıda güvencesinin önündeki en büyük engellerdir. Bu durum hem Türkiye’nin hem de uluslararası toplumun ve devletlerin ortak çabalarını gerektiren büyük bir sorundur. Gıda güvencesizliği ve gıda adaletsizliği, dünya genelinde milyarlarca insanın gıdaya erişimini kısıtlayan çok boyutlu bir sorundur. Bunlarla mücadele etmek, sadece açlığı ve yetersiz beslenmeyi azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda daha adil, daha paylaşımcı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek açısından da önemlidir. Bunun için sürdürülebilir tarım uygulamalarından-iklim değişikliğiyle mücadeleye, gelir dağılımından-gıda erişim adaletine kadar geniş kapsamlı kalıcı adımlar atılmalıdır. Tarımsal üretim ve dağıtım sistemlerinde eşitlik ve adalet sağlanmalı, yoksul ve orta ekonomik sınıflar için satın alma gücü güçlendirilmeli, aile çiftçiliği desteklemeli, çiftçinin etkin ve üretken örgütlenmesine destek verilmeli, gıda israfı azaltılmalı, gıdada hileli üretime son verilmeli ve yerel üretim teşvik edilmelidir. Bunlar yapılabilirse gıda güvencesi de sağlanabilecektir” dedi.

İnşaat sektöründe güvenli çalışma koşulları talep edildi Haber

İnşaat sektöründe güvenli çalışma koşulları talep edildi

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi, Seyhan Çırçır Sanat Merkezinde  “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Güncel Sorunları” konulu bir panel gerçekleştirdi.  Prof. Dr. Beyza Üstün ve DİSK Yapı İş Sendikası Başkanı Özgür Karabulut’un konuşmacı, Doç. Dr. Ali İhsan Ökten’in moderatör olarak yer aldığı panelin açılış konuşması,  İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak tarafından yapıldı. “Ortalama her gün 5 işçi hayatını kaybediyor o yüzden iş kazası değil, iş cinayeti diyoruz” Hıdır Çak açılış konuşmasına, ülkemizde çalışma alanlarında hayatını kaybeden işçilere ilişkin çarpıcı rakamları vererek başladı.  Türkiye'de 2023 yılında 1.932 işçinin iş kazalarında hayatını kaybettiğini, bu işçilerin 54'ünün çocuk, 106'sının göçmen, 41'inin ise kadın olduğunu vurgulayan Çak, 2024 yılında da Ekim ayına kadar 9 ayda en az 1.371 işçinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Çak, bu kayıpların önlenebilir olduğunu belirterek, "İş kazalarının yüzde 98'i önlenebilir. Ancak her gün ortalama 5 işçimizi kaybediyoruz. Bu nedenle bunlara iş kazası değil, iş cinayeti diyoruz" ifadelerini kullandı. İnşaat sektöründe çalışan işçilerin yüksek risk altında olduğunu ve gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini dile getiren Çak, iş güvenliği tedbirlerinin proje aşamasından itibaren insan odaklı bir şekilde uygulanmasının önemine dikkat çekti. Karataş Belediye Başkanı Ali Bedrettin Karataş da yaptığı konuşmada, göçmen sorununun işçi sağlığı ve güvenliği açısından değerlendirdi. Özellikle tarımda kayıt dışı işçilerin ve çocuk işçilerin iş güvenliği önlemlerinden yoksun çalıştırıldığını belirten Karataş, bu tür konularda toplumsal hassasiyetin artırılması gerektiğini ifade etti. Panel konuşmacısı Özgür Karabulut, şantiyelerde yaşanan kazalara ilişkin çarpıcı örnekler verdi. En iyi yasa bile olsa kağıt üstünde kaldıktan sonra bu yaşananların devam edeceğini belirterek; ülkemizde büyük mega projeler sunan 40 civarında firmanın belirleyici olduğu yasa ile çalışmaların sürdürüldüğünü ifade ederek, bugün bu firmalara cezai yaptırım uygulayacak güç olmadığını belirtti. Deprem bölgelerinde de işçi güvenliğinin yeterince sağlanmadığına dikkat çeken Karabulut, deprem sonrasında hurdaya çıkarılmış eski iş makinelerinin tekrar sahaya sürüldüğünü, kule vinç operatörlerinden gelen bilgilere dayanarak, sahada kullanılan ekipmanların yönetmeliklere uygun olmadığını söyledi. Karabulut, iş cinayetlerinin temel nedeninin işçilerin maliyet unsuru olarak görülmesi olduğunu belirterek, işçilerin örgütlü mücadelesinin önemine dikkat çekti. Şantiyelerde işçilerin güvenli çalışma ortamlarının sağlanmasının, örgütlü mücadele ile mümkün olacağını söyleyen Karabulut; işçi cinayetlerine karşı tüm toplumsal dinamiklerin ses vermesi gerektiğini vurguladı. “Kapitalist sistem, çıkış yolu olarak mega projeleri kullanarak işçilerin hayatlarını riske atıyor” Panelde konuşan Prof. Dr. Beyza Üstün, "Bu iki kriz bir araya gelerek yaşamı mahkum ediyor. Mega projeler, sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde krizlerin bir yansımasıdır. Kapitalist sistem, çıkış yolu olarak mega projeleri kullanarak işçilerin hayatlarını riske atıyor" dedi. Üstün, iş güvenliği mücadelesinin sadece işçi haklarını savunmakla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda doğanın ve yaşam alanlarının da korunması gerektiğini belirterek iş cinayetlerine ve ekolojik yıkıma karşı örgütlü mücadelenin bu sürecin en etkili aracı olduğunu vurgulayarak, ekolojik ve sosyal yıkıma karşı birleşik bir mücadele çağrısı yaptı.

6. Uluslararası Halk Müzikleri Festivali başladı Haber

6. Uluslararası Halk Müzikleri Festivali başladı

Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Türk Telekom Opera Salonu Alt Fuaye'de Okan Bayülgen moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, Yavuz Bingöl, Sema Moritz, Elif Buse Doğan ve Ekaterina Shelehova konuşmacı olarak yer aldı. Festivalin genel sanat yönetmeni Yavuz Bingöl, festivale dünyadan çok önemli sanatçıların katıldığını söyledi. Bingöl, Türkiye'de geleneksel hale gelmiş uluslararası bir halk müziği festivali yapmak için yola çıktıklarını belirterek, "Bunca ozanın ve şairin olduğu bu topraklarda halk müziğini gelecek kuşaklara taşıyan bir festival niçin olmasın dedik ve 6 yıl önce başladık. Bu sene de çok önemli sanatçılar konuğumuz. İran'dan, Kanada'dan ve Almanya'dan çok değerli isimler bizimle beraber olacak." dedi. "Kendim eğlenemiyorsam asla söylemiyorum" Sema Moritz de müziğe çok küçük yaşlarda başladığını söyledi. Moritz, şöyle devam etti: "Ben eğer bir şarkıdan kendim eğlenemiyorsam ya da ağlayamıyorsam asla ve kat'a söylemiyorum. Benim için şarkı söylemek bir süreç. Çok uzun süreler çalışıyorum. Çalışmak bir nimet ve çalıştığım şarkıyı çok önemsiyorum. 'Taş plak sesli kadın' unvanı bana ben daha tangoları söylemeden önce verilmişti. Ben buna çok şaşırmıştım çünkü hayatımda hiç taş plak dinlememiştim. Ondan sonra çok değerli seslerle tanıştım ve bunların kayıtlarını kendi sesimle kaydettim." Elif Buse Doğan da müzik eğitiminin ailede başladığını belirterek, halk müziğinin sözlü bir kültür olduğunu ve kuşaktan kuşağa aktarılması gerektiğini dile getirdi. Doğan, konservatuvar eğitiminin önemine işaret ederek, "Ailemden sadece aşıklık geleneğini öğrenebildim. Sonrasında merakım, ilgim ve yeteneğimin doğru yönlendirilmesiyle çok ciddi şeyler öğrendim. Coğrafyamızın ne kadar zengin olduğunu ve bunlara bir ömrün yetmeyeceğini görmüş oldum." diye konuştu. "Çevremdeki insanların desteği sayesinde başarılı oldum" Ekaterina Shelehova da İstanbul'da konser verecek olmaktan çok büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, "Çevremdeki insanların doğru desteği sayesinde sanatta başarılı olduğuma inanıyorum. Bu insanların desteği olmasıydı sahip olduğum yeteneği geliştirmek konusunda bu kadar başarılı olamazdım." dedi. Shelehova, 3 yaşında müzik eğitimi almaya başladığını dile getirerek şunları ifade etti: "Öğrenmek asla bitmiyor. Aslında bir teknik oturttuktan sonra artık nerede gelişim göstereceğinizi görebiliyorsunuz. Bu sayede yeni şeyler deneyebiliyorsunuz. 10 yıl sonra da ben hala kendimi geliştirdiğim bir yerlerde görebiliyorum. Bu asla bitmeyecek ve nereye gideceğini de kestiremiyorum." Festivalde, İran'ın etkileyici seslerinden biri olarak kabul edilen Alireza Ghorbani, 2 Ekim'de de opera sanatçısı Ekaterina Shelehova müzikseverlerle buluşacak. Festivalin son günü olan 3 Ekim'de ise Oktay Kaynarca, Elif Buse Doğan ve Yavuz Bingöl aynı sahneyi paylaşacak. Konserde konuk sanatçı olarak Sema Moritz dinleyicilerle bir araya gelecek.

Adana Eczacı Odası Başkanı Yalbuzdağ: Eczaneler ekonomik düzensizlikte çok yoruluyor Haber

Adana Eczacı Odası Başkanı Yalbuzdağ: Eczaneler ekonomik düzensizlikte çok yoruluyor

Adana Eczacı Odası Başkanı Mürsel Yalbuzdağ, Bilimsel Eczacılığın 185. Yılı nedeniyle düzenlenen panelde, Türk Eczacıları Birliği'nin SGK Protokolü konusunda yoğun çalıştığını belirterek, "Bakanlıkla sürekli görüşmeler yapılıyor. Ama artık eczaneler bu ekonomik düzensizlikte çok yoruluyor" dedi. Adana Eczacı Odası (ADEO) Yönetim Kurulu tarafından Bilimsel Eczacılığın 185. Yılı Kutlama Etkinlikleri kapsamında "Eczacılık Mesleğinde Son Gelişmeler" ve "SGK Sağlık Uygulama Tebliği’ndeki Değişiklikler" konulu panel düzenlendi.   Adana Eczacı Odası Ali Aysan Toplantı Salonunda düzenlenen panele, TEB Genel Sekreteri Ecz. Ali Erdem, ADEO Kesinti ve İtiraz Komisyon Üyeleri Ecz. Betül Taştepe ve Ecz. F. Tuğçe Dalkır Zeyneloğlu ile Şanlıurfa Eczacı Odası Delegesi Ecz. Mehmet Emin Demirtaş konuşmacı olarak katıldı.  Adana Eczacı Odası Başkanı Mürsel Yalbuzdağ, panelin açılışında yaptığı konuşmada, sorunlara değindi. 14 Mayıs Eczacılık Günü kapsamında birçok etkinlik düzenlediklerini söyleyen Yalbuzdağ, "Geçtiğimiz hafta tasarruf tedbirleri açıklandı. Kamuya yeni atamaların olmayacağı artık ortada. Biz eczacıların geleceği ne olacak belli değil. Devletin iki dudağı arasındayız. Türk Eczacıları Birliği yöneticileri, SGK Protokolü konusunda yoğun olarak çalışıyor. Bakanlıkla sürekli görüşmeler yapılıyor. Ama artık eczaneler bu ekonomik düzensizlikte çok yoruluyor. SGK ile sorun yaşayan meslektaşlarımız var. Devletimiz en büyük ortağımız ama vergi yükü çok fazla. Bunun için iyi muhasebe yapmak gerekiyor." dedi. Yalbuzdağ, konuşmasında, "Birçok meslek gurubunda olduğu gibi eczanelerimizde de vergi ve İBAN denetlemeleri başladı. Gelecekte eczacılık nasıl olacak? Dijitalleşme nasıl etkileyecek? Meslek hakkına giden yol için yoğun çabalarımız var. Eczanelerimizi ve meslektaşlarımızı koruma refleksi ile hareket ediyoruz. Her türlü değişiklikleri, uygulamaları paylaşmaya devam edeceğiz." ifadeleri kullandı. Panelde, Adana Eczacı Odası Kesinti ve İtiraz Komisyon Üyeleri Betül Taştepe ve Tuğçe Dalkır Zeyneloğlu, "Kesinti Süreçleri", "Kanser İlaçları", Şanlıurfa Eczacı Odası Delegesi Mehmet Emin Demirtaş "Eczane Sigorta Sözleşmelerinde Yaşanan Problemler", Türk Eczacıları Birliği (TEB) Genel Sekreteri Ecz. Ali Erdem ise "Meslekle İlgili Sorunlar" başlıklı sunumlar gerçekleştirdiler.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.