TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Özel hastane

İLKHABER-Gazetesi - Özel hastane haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Özel hastane haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Haber

"Eşimi Öldürttü" diyen adam, özel hastaneye karşı 2 yıldır hukuk mücadelesi veriyor

Hatay'da yaşayan Ahmet Ak, 2021 yılında meme kanserine yakalanan ve vefat eden eşinin kemoterapi tedavisinin özel hastane tarafından kağıt üzerinde 'yapıldı' olarak gösterildiğini fakat eşinin söz konusu tedavileri almadığını iddia ederek başlattığı hukuk mücadelesini 2 yıldır sürdürüyor. Defne ilçesinde yaşayan Gülseren Ak, 2020 yılında meme kanseri tanısı konulmasıyla birlikte Özel Defne Hastanesi'nde tedavi görmeye başladı. Yaklaşık bir yıl boyunca hastalıkla mücadele eden 4 çocuk annesi Ak, 44 yaşında vefat etti. Meme kanserine yenik düşen kadının eşi Ahmet Ak, eşinin doğru tedavi edilmediğini düşünerek durumla ilgili araştırmalar yaptı ve doktorlarla görüştü. Ak, hastaneden aldığı evraklarda eşinin sistemde kemoterapi gördüğünü fark etmesi üzerinde eşinin kemoterapi görmediğini iddia ederek durumu yargıya taşıdı. Özel hastanenin para kazanmak için eşine kağıt üstünde kemoterapi tedavisi gördürdüğünü iddia eden Ak'ın başlattığı hukuk mücadelesi 2 yılı aşkın süredir devam ediyor. Yerel mahkemelerden kamu davası açılmasıyla ilgili olumsuz sonuç alan Ak, süreci Yargıtay'a taşımaya hazırlanıyor. "Eşime kağıt üzerinde kemoterapi" Eşine kemoterapi uygulandığına yönelik belgeler olduğunu fakat eşinin böyle bir tedavi görmediğini iddia eden Ahmet Ak, "4 çocuğumun annesi olan eşim, tedaviyi düzgün göremediği için 1 yılda vefat etti. Eşime kemoterapi ve ışın tedavisi uygulanmadı özel hastanede. Evraklarda kemoterapinin sürekli verildiğini ve kemoterapi hastası olduğunu ispat eden belgeler var. Eşime hiçbir zaman kemoterapi verilmedi. Doktorun itirafı var, kemik iğnelerini de boş vurduk ve kemoterapiyi vermedik dedi. Eşim de doktorun bu itirafından 8 gün sonra vefat etti. Özel hastane bunlarla da yetinmedi, eşimi zorla hastaneden taburcu etti. Ağır hasta olmasına rağmen eşimi zorla hastaneden taburcu etti" dedi. "Hastaneye gitmiş gibi gözüküyor" Başlattığı hukuk mücadelesini 2 yıldır sürdürdüğünü söyleyen Ak, "2 yıldır yargı mücadelesi veriyorum, eşimi öldüren bu hastaneye ve doktorlara hakkımı helal etmiyorum. Devletten çaldıkları o paraları da helal etmiyorum, onları devletimize havale ediyorum. Devletimizin gerekli mercilerinin harekete geçmelerini ve cezalandırılmalarını istiyorum. Özel hastane bilinçli olarak devletten para alabilmek için eşimi öldürttü. Kemoterapi gösterdi, kemoterapi verilmedi. Özel hastanenin kemoterapi takip çizelgesini incelediğimizde de bazı çelişkiler görüyoruz. Hastanede olmadığımız, gitmediğimiz halde gitmiş gibi gözüküyor. Yatmadığımız halde, yatmış olarak gösteriliyor” ifadelerini kullandı. Özel Defne Hastanesi depremde ağır hasar almış ve ardından yıkılmıştı.

Uzm. Dr. Polatöz: Yenidoğan Çetesi olayı, sağlık sisteminin çürümesinin belgesidir Haber

Uzm. Dr. Polatöz: Yenidoğan Çetesi olayı, sağlık sisteminin çürümesinin belgesidir

Adana Tabipler Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Yenidoğan Çetesi skandalına dikkat çekmek amacıyla Adana İl Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamada Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Özden Polatöz, yaşanan olayın sağlık sistemindeki piyasacı dönüşümün sonuçlarından biri olduğunu ifade etti. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Adana Şube Başkanı Erol Eren ise özel hastanelerin sorumluluğunu vurgulayarak, kamusal sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi ve denetimlerin artırılması gerektiğini belirtti. Uzm. Dr. Polatöz, “Yenidoğan Çetesi Olayı, Sağlıkta Piyasacı Dönüşümün vahim sonuçlarından biridir” Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Özden Polatöz, “Yenidoğan Çetesi olayı, sağlıkta piyasacı dönüşümün vahim sonuçlarından birisidir. Buzdağının görünür hale gelen kısmıdır. Her an benzer haberleri duyabiliriz. Çözüm ise Kamucu, Eşit, Ulaşılabilir, Ücretsiz, Nitelikli bir sağlık sistemindedir. Bu alan insanların yaşam kalitesini, uzun ömürlülüğünü ve genel mutluluğunu doğrudan etkiler. Sağlıklı bir yaşam sürmek, sadece hastalıklardan korunmakla ilgili değil, aynı zamanda fiziksel, zihinsel ve duygusal dengemizi korumak anlamına da gelmektedir. Son günlerde yaşanan vahim olaylar maalesef biz sağlık emekçilerinin de ruh sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bunların bir örneği Yenidoğan Çetesi Olayıdır. Yenidoğan Çetesi Olayı, Sağlıkta Piyasacı Dönüşümün vahim sonuçlarından biridir. Buzdağının görünür hale gelen kısmıdır. Her an benzer haberleri duyabiliriz. Çözüm ise Kamucu, Eşit, Ulaşılabilir, Ücretsiz, Nitelikli bir sağlık sistemindedir” diye ifade etti. Uzm. Dr. Polatöz, “Yenidoğan Çetesinin sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmaları gerekiyor” Uzm. Dr. Polatöz, Yenidoğan Çetesinin gerekli cezaları alması gerektiğini belirterek şunları söyledi:  “Tüm ülkeyi şoka sokan, vicdanları yaralayan, aralarında hekimlerin ve sağlık çalışanlarının da olduğu bir çete tarafından tıbbi gereklilik olmadığı halde çok sayıda bebeği anlaşmalı özel hastanelerin yeni doğan yoğun bakım ünitelerine yönlendirildiği, bu yönlendirmeler sonucu çetenin Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan ve ailelerden haksız gelir elde ettiği ve daha vahimi bebeklerin bir kısmının yoğun bakım takipleri sırasında hayatını kaybettiğidir. Yaşanan bu vahim durum bir insanlık suçudur. Öncelikle, yetkili tabip odası olan İstanbul Tabip Odası'nın konuyla ilgili inceleme başlattığını, süreci hızlı ve titizlikle yürüttüğünü, Türk Tabipleri Birliği ve Adana Tabip Odası olarak yakından takip ettiğimizi kamuoyu ile paylaşmak isteriz.  Olayla ilgili kamuoyuna yansıyan ayrıntıların hekimlik değerleri bir yana, insanlıkla bağdaşmayacak nitelikte olduğu ve sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmaları gerektiği açıktır.” Uzm. Dr. Polatöz, ‘‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ doğrultusunda sağlık hizmetlerinin halkın yararına olmadığı ve sağlık sisteminde yıkıcı sonuçları var” Uzm. Dr. Polatöz, “Bize göre açık olan bir diğer husus ise; bu olayın, yıllardır kamuoyunu ve yetkilileri uyardığımız  ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ doğrultusunda sağlık hizmetlerinin halkın yararına olmadığı ve sağlık sisteminde yıkıcı sonuçlar doğurduğu gerçeğini tekrar ortaya koymuş olmasıdır. Sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesine ve halkın sağlık hizmetlerine ulaşımında eşitsizlik yaratmasına neden olan uygulamalara son verilmediği sürece ne yazık ki benzer olaylarla karşı karşıya gelme ihtimali artmaktadır. Nitekim bu olay, piyasacı kurallara teslim edilen Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık sistemimizin çürüdüğünün bir örneğidir. Sağlık Bakanlığı’nı hekimlik değerlerine doğrudan zarar veren, ülke kaynaklarını boşa harcayan ve bu son olayda gördüğümüz gibi insanlık değerlerini ayaklar altına alınmasına neden olan politikaları bir an önce terk etmeye çağırıyoruz. Halkın eşit, ulaşabilir ,ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmeti alabilmesi için;  koruyucu hekimliğin ve birinci basamağın güçlendirildiği, sağlık emekçilerinin iyi koşullarda güvenli ve güvenceli çalışabildiği, verilen hizmetin sayısının değil, niteliğinin ve topluma katkısının değerlendirildiği bir sağlık sisteminin hayata geçirilmesidir. Ülkemizin hem maddi hem de emek gücü yönünden bunu başarmaya yeterli olduğunu inanıyoruz. Bu anlamda bugün buraya gelen siz değerli sağlık emekçilerine, sağlık bileşenlerimiz adına teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Adana Şube Başkanı Erol Eren Yenidoğan Çetesi yüzünden kapatılacak hastaneler hakkında şunları söyledi:  “Sağlık talebini kışkırtarak koruyucu sağlık hizmetlerini ortadan kaldırdığınız yetmediği gibi sağlık hizmeti için özel hastaneleri adres gösterdiniz! Özele sürekli kaynak aktardınız! Denetimleri bile isteye yapmadınız! Bu çürümüş sistemin kurbanı olarak bir kaç ilkesiz maşayı öne atıp bu olayı kapatmanıza müsaade etmeyeceğiz! Kar ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak suçsuz emekçileri sağlık bakanlığında görevlendireceksiniz! Kamu hastanelerinde ki istihdam açığını hızla giderip liyakatsiz yöneticilerinizi geri çekeceksiniz! Kamusal! nitelikli, erişilebilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık sisteminin garantisini vereceksiniz.”

Özgür Özel: Özel hastaneler bir gecede kamulaştırılsın Haber

Özgür Özel: Özel hastaneler bir gecede kamulaştırılsın

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “Yenidoğan çetesi” iddianamesinde adı geçen özel hastanelere ilişkin “Meclis eliyle o hastanelerin hepsini bir gecede kamulaştıralım. Bu işe karışan o özel hastanelerin tamamının bugün ruhsatları askıya alınmalı” dedi. Özel: "Bu hastanelerin ruhsatları askıya alınmalı" CHP tarafından Ankara Hasanoğlan’da düzenlenen “Eğitim Zirvesi”ne CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, partinin eğitim politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, eğitim uzmanları, sendika ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Zirvede konuşan Yavaş, “Belediye başkanı olduktan sonra kendim de köy enstitüsü mezunu bir öğretmenin öğrencisi olarak atıl duran Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nün bir an evvel restorasyonu için çalışmaya başladık. Hamam yapısı, ahşap atölyesi, yerleşkede bulunan, benzeri yapılar ile Hasanoğlan Yerleşkesi’nin bulunduğu alanın çevre düzenlemesini, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan 2021 tarihinde istedik. Uygun bulundu. Sonra bunu kararla bize bunu bildirdiler. Daha sonra biz meclis kararı aldık bununla ilgili ve bir gün Elmadağ Belediye Başkanımızı ziyarete geldik. Buraları gezdik ve burayı bir an evvel restore edeceğimizi, bu anıları gelecek kuşaklara aktaracağımızı söyledik. Bu gazetede haber oldu. Bir gün sonra hemen bu haber çıktıktan sonra anında yazı geldi. Ve Milli Eğitim Bakanlığı dedi ki biz yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemine göre Milli Eğitime bağlı bütün her tarafın restorasyonu her şeyi bize aittir. Bu nedenle geri alıyoruz dediler ve bizden geri aldılar. Geri aldıkları tarih 2021. Şimdi 2024’deyiz. Daha çivi çakılmadı ve hiçbir işlem yapılmadı bugüne kadar. Hadi yapmıyor yapanlara engel olmayın. Ama biliyorsunuz bu yeni bir usul değil. En son okulların temizliğini, gönüllü olarak talep ettik. Çünkü o görüntüler içimizi sızlattı. Bize 450 okuldan talep geldi. 83 tanesi izin verdi. Geri kalanı iptal etti. Yani yeter ki siz yapmayın pis kalırsa pis kalsın mantığıyla bu şekilde iptal edildi. Malzeme isteyen binin üzerinde okul oldu. Bunların da 525 tanesini verdik. Geri kalanını da iptal etti. İnşallah tertemiz oluyordur” diye konuştu. Mansur Yavaş: "Eğitimde restorasyon gecikiyor" Mansur Yavaş’ın ardından konuşmasını gerçekleştiren CHP Lideri Özel, “Bir mesele ne kadar ticarileşirse, eğitimde kurumla veli arasına ya da öğrenciler arasına, öğretmenle öğrenci arasına paranın olduğu bir şeyler girerse orası yozlaşıyor, bozuluyor ve savruluyor. Elbette çok sayıda özel eğitim kurumu var, belki de Türkiye’de eğitimin özelleşmesi kolay kolay geri dönülemeyecek bir noktaya geldi ama buna bir yerde dur demek lazım. Maliyeti ne olursa olsun bunu artısını, eksisini hesaplayıp, artık bu özelleştirmeyi, özelleşmeyi, paralı eğitimi, parası olanla olmayan arasında hayata kapatamayacağı kadar büyük bir farkla geriden başlayan sistemi komple değiştirmek gerekiyor. Hemen olmayacak ama şundan emin olun, bizim iktidarımızda geldiğimiz günden sonra eğitim asla bir gün öncesine göre daha ticari olmayacak. Her gün ticari eğitimden adım adım kamusal, eşit, kaliteli ve ayrımsız bir eğitim politikasına ve öğretim düzeyine dönmek zorundayız” ifadelerini kullandı. "Türkiye’de hiçbir şey güvende değil" Türkiye’de hiçbir şeyin güvende olmadığını belirten Özel, “Memlekette çocuk okutuyorsun, güvende değil. Üniversiteye gidiyor, güvende değil. Evleniyor, güvende değil. Boşanıyor, güvende değil. Takip ediliyor, polise başvuruluyor, savcıya gidiyor, güvende değil. Maalesef yeni doğuyor, güvende değil. Hatta ve hatta insanlar ‘Bu şartlarda çocuk mu doğrulur’ diyor gençler, çocuk sahibi olmuyor. Gidiyor kedi sahipleniyor, o bile güvende değil. Memlekette güvende olan hiçbir şey yok. Sadece özel okul sahibinin sermayesi güvende, özel hastane sahibinin yatı, Mercedes’i güvende. Ama maalesef çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız” diye konuştu. "Hastanelere kayyum atanmalı" Konuşmasının sonunda “Yenidoğan çetesi” ile ilgili değerlendirmede bulunan Özel, “Mayıs 2023’te ilk şikayet gidiyor. Mayıs 2023’ten Ekim 2024’e kadar geçen sürede hiçbir şey yok, soruşturmayı yapan savcıyı tehdit edecek kadar bütün bilgilere ulaşmış çete. Dün başından tutulup arabaya sokuluncaya kadar aramızda dolaşıyor caniler katiller. El kadar bebeği hastane hastane gezdiriyor. Bu iş yapılırken iki eski Sağlık Bakanı’nın hastanesi işin tam göbeğinde. “5 Temmuz gecesi nasıl FETÖ’nün bütün hastaneleri, bütün okulları, bütün dershaneleri, bütün binaları bir gecede kamulaştı, kardeşim OHAL ilan etmeye gerek yok, bu halde buradayız. Getirin, Meclis eliyle o hastanelerin hepsini bir gecede kamulaştıralım. Özel hastaneymiş, bu işe karışan o özel hastanelerin tamamının bugün ruhsatları askıya alınmalı. Her yere kayyum atıyorsun ya, o hastanelere devlet eliyle direkt kayyum atanmalı, yasal düzenleme salı günü Meclis’ten oy birliğiyle geçirilmelidir, hodri meydan” dedi.

Hastane enkazından 261. saatte kurtarılan baba 12 günlük bebeğiyle buluştu Haber

Hastane enkazından 261. saatte kurtarılan baba 12 günlük bebeğiyle buluştu

MERSİN (AA) - SEZGİN PANCAR / SERKAN AVCI - Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay'ın Antakya ilçesindeki özel hastanenin enkazından 261. saatte kurtarılan Mustafa Avcı, binanın hasar görmeyen blokundan çıkan eşi ve yeni doğan kızıyla tedavi gördüğü hastanede bir araya geldi.Odabaşı Mahallesi'ndeki özel hastanenin enkazından çıkarılan 32 yaşındaki Mustafa Avcı, ambulansla sevk edildiği Mersin Şehir Hastanesi'nde tedaviye alındı.Doğum için gittiği hastanede 5 Şubat'ta saat 23.50'de kızı Almila'yı dünyaya getiren Bilge Şahinkaya Avcı (28), depremin ilk anlarında bulunduğu blokun hasar görmemesi sayesinde binadan çıkmayı başardı. Kantine su almaya giden eşi ise enkaz altında kaldı.Depremin 261. saatinde eşinin kurtarılmasıyla büyük sevinç yaşayan Avcı, kocasını hastanede bebeğiyle ziyaret etti, hasret giderdi.Duygu dolu anlar yaşanan buluşmada Bilge Avcı, kocasının göğsüne kızını yatırdı, sevinç gözyaşları döktü. Baba Avcı da enkazdan kurtulduktan sonra yan yana geldiği kızını öptü, kokladı.Mustafa Avcı, AA muhabirine, kızının doğumunun ardından depreme yakalandıklarını belirterek, "Hiç umudum yoktu. Ailemin öldüğünü düşündüğüm için hiçbir gayretim olmadı. Yeniden doğmuş gibiyim şu anda. Enkaz altında tanımadığım biri daha vardı. Benim için bunların hepsi ödül gibi. Onların olmadığını düşündüğüm için çıkmak istemedim. Onları gördüğüm için çok mutluyum." ifadesini kullandı.- "Hayatımızın en güzel günü"Bilge Şahinkaya Avcı da hayatlarının en güzel gününü yaşadıklarını söyledi.Eşinin enkazdan sağ olarak çıkarılmasına hala inanamadıklarını dile getiren Avcı, "Çok mutluyuz. Umudumuzu yitirmiştik, 12. gün olmuştu. Artık sözlerin kifayetsiz kaldığı yerdeyiz. Kızım hep 'Babam bugün gelecek.' dermiş gibi gülüyordu. O bizim mucizemiz oldu artık. Hala yaşadığına inanamıyoruz. Artık böyle görünce inanır olduk. Çok şükür Allah onu bize bağışladı." diye konuştu.Avcı, bebeklerinin depremin olduğu gece dünyaya geldiğini belirterek, şunları kaydetti:"Sancıyla beraber hastaneye gitmiştik. Bebeği sezaryenle erken aldılar. Yaklaşık 5 saat sonra da deprem oldu. Biz kendimizi bebeğimle kurtardık ama eşim enkaz altında kaldı. Eşimi hayatta tutan bebeğimizdi. Enkazdan çıkar çıkmaz ilk olarak beni ve bebeğimizi sormuş. Ona orada dayanma gücü veren ben ve bebeğim oldu. O kadar seveni varmış ki uzaktan, yakından herkes benim kadar üzüldü, ağladı. Güzel haberi alınca çok sevindiler, benim kadar mutlu oldular. Bebeğimizi bir defa kucağına almıştı. Adını Almila koymuştuk ama bir diğer adı da mucize olabilir. Mucize Almila'mız olabilir."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.