TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Otopsi̇

İLKHABER-Gazetesi - Otopsi̇ haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Otopsi̇ haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Van’da kaybolan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in otopsi raporu açıklandı! Haber

Van’da kaybolan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in otopsi raporu açıklandı!

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1. sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in kaybolmasının ardından yürütülen arama çalışmalarının sonuçları sonunda ortaya çıktı. 27 Eylül’de yurttan ayrıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Kabaiş için yapılan arama çalışmaları 18 gün sürdü. 15 Ekim’de Van Gölü kıyısında bir bahçe sahibi tarafından bulunan Rojin Kabaiş’in cenazesi, Adli Tıp Kurumu’na gönderildi ve burada yapılan otopsi işlemleri sonucunda ölüm nedeni suda boğulma olarak belirlendi. Kayıp İhbarı ve Arama Çalışmaları Rojin Kabaiş’in kaybolduğu gün, 28 Eylül’de arkadaşları tarafından polise kayıp ihbarında bulunuldu. Yapılan ilk araştırmalarda, Kabaiş’in Van Gölü sahiline çakıl taşı toplamak için gittiği öğrenildi. Aynı gün sahilde Rojin Kabaiş’e ait cep telefonu, kulaklık, kek ve su bulunmuştu. Ancak, genç kadından bir daha haber alınamamış ve polis, Jandarma, Sahil Güvenlik, AFAD ve itfaiye ekiplerinin katılımıyla kapsamlı arama çalışmaları başlatılmıştı. Otopsi Sonucu Van Barosu Kadın Hakları Merkezi'nin açıklamasına göre, İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilen numunelerin incelenmesi sonucunda, Rojin Kabaiş’in ölüm nedeni suda boğulma olarak tespit edildi. Yapılan otopsi işlemleri yaklaşık 7 saat sürdü ve Kabaiş’in cenazesi ailesine teslim edilerek Diyarbakır’da defnedildi. Rojin Kabaiş’in Babasından Otopsi Raporuna İsyan: "Acımıza Acı Eklediler" Rojin Kabaiş’in babası Nizamettin Kabaiş, otopsi raporuna büyük tepki gösterdi. Baba Kabaiş, rapordaki eksikliklere ve şüpheli durumlara dikkat çekerek, "Raporda sadece bir cümle var. Kızım neden 24 kilometre ötede bulundu? Darp izleri nasıl oluştu? Bunlara hiçbir cevap yok. Adalet istiyoruz" dedi. Darp İzleri ve Şüpheli Durum: Rojin’in cesedinin bulunmasından önce, baba Kabaiş, otopsiye götürülmeden önce kızının yüzünü ve vücudunun üst kısmını gördüğünü belirtti. “Vücudunda herhangi bir şişkinlik yoktu, suda fazla kalmış gibi durmuyordu. Ancak sırtında ve yüzünde belirgin darp izleri vardı,” diyerek, bu izlerin nasıl oluştuğunu sorguladı. Ayrıca, cesedin 24 kilometre uzaklıkta bulunması da en büyük soru işaretlerinden biri oldu. Kabaiş, “Eğer 18 gün suda kalsaydı ceset dağılırdı, ama vücudunda şişlik yoktu,” diyerek, cesedin suda ne kadar süre kaldığını ve bu sürede nerede olduğunu sorguladı. Otopsi Sonrası Doktorun Açıklamaları: Baba Kabaiş, otopsi işleminden sonra bir doktorun kendisine, “Bu çocuk fazla suda kalmamış, en fazla 4-6 gün arası kalmış” dediğini aktardı. Kabaiş, “Eğer 18 gün boyunca suda kalsaydı, ceset dağılırdı. Peki, geri kalan 12-13 gün neredeydi?” diyerek, ölümün nedenini daha derinlemesine sorguladı. Şüpheli Ölüm ve Aile Adalet İstiyor: Rojin Kabaiş’in ölümünün ardında intihar olabileceği iddialarına da karşı çıkan baba, “İntihar deseler itiraz ederim. Bir insan canına kıysa, neden 24 kilometre uzakta bulunsun? Darp izleri ve her şey ortada. Bu çocuk intihar etse, aynı yerde mi bulunmazdı?” diyerek, ölümün başka bir sebeple gerçekleşmiş olabileceğini vurguladı.

Rojin Kabaiş'in ailesi otopsi raporunun açıklanmasını istiyor Haber

Rojin Kabaiş'in ailesi otopsi raporunun açıklanmasını istiyor

Van’da 27 Eylül’de kaybolan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in cenazesi, 18 gün sonra Van Gölü’nün Molla Kasım Mahallesi civarında bulundu. İlk otopsi işlemlerinin ardından cenazenin suya uzun süre maruz kaldığı tespit edildi. Ancak, Rojin’in ölümüne dair intihar iddialarına aile fertleri şiddetle karşı çıkıyor. Aile, olayın aydınlatılması için otopsi raporunun bir an önce açıklanmasını ve adaletin sağlanmasını talep ediyor. Rojin Kabaiş’in cenazesi, kaybolduğu günden 18 gün sonra bulundu. Ön otopsi sonuçları, cenazede ciddi deformasyonlar olduğuna işaret ederken, Van-Hakkari Tabipler Odası’ndan Dr. Hüseyin Yaviç, cenazenin suda uzun süre kaldığını belirtti. Rojin'in ölümüne dair şüphelerini dile getiren ailesi ise, emniyetin ve basının intihar yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi. BABA TEPKİ GÖSTERDİ Baba Nizamettin Kabaiş, kızının kaybolduğu günden itibaren yapılan aramaların yetersiz olduğunu ve olayın intihar olarak kapatılmaya çalışıldığını ifade etti. Kabaiş, "Madem intihar etmiş, neden 18 gün boyunca bulunamadı?" diyerek, aramaların sadece suyla sınırlı tutulmasının büyük bir ihmal olduğunu vurguladı. Ayrıca, Rojin’in telefonunda yapılan incelemelere dair çelişkili bilgiler verildiğini belirten aile, emniyetin bazı verileri sakladığını iddia etti. Kız kardeşi Elif Kabaiş, ablasının kaybolduğu gün attığı mesajın 5 gün sonra "görüldü" olarak işaretlendiğini, bunun da bir şeylerin gizlendiğini gösterdiğini söyledi. Rojin Kabaiş'in Baba ve Kardeşi İntihar İddialarına Karşı Çıkıyor: “Kesinlikle İntihar Değil” Rojin'in babası Nizamettin Kabaiş, kızının telefon şifresinin uzun olmasının nedeninin, hesabına yatırılan paralarla ilgisi olduğunu belirterek, “Bazen 60, 70, 80 bin liraya kadar para birikiyordu. Şifreyi uzun kullanıyordu çünkü parayı biz alıyorduk” dedi. Ayrıca, kızının intihar etmesi için hiçbir belirti görmediklerini ve kaybolduğu gün moralinin oldukça iyi olduğunu vurguladı. Rojin'in kaybolduğu gün, babası tarafından üniversiteye bırakıldığını belirten Kabaiş, yurt güvenliğinin yeterince önlem almadığını ve olayın gerçekleştiği bölgede içki şişeleri ve tehlikeli kişilerin bulunduğuna dikkat çekti. “O bölgede tel örgü yok, kamera çekimi yoktu. İçkiciler, madde bağımlıları ona zarar vermiş olabilir” diyerek, intihar ihtimalinin tamamen geçersiz olduğunu söyledi. Rojin’in telefon şifresinin uzun olduğuna dair emniyetin iddialarını reddeden Kabaiş, “Bu şifre intihar belirtisi değil, hesabında para vardı ve şifreyi uzun kullanıyordu” diyerek, kızının ölümünün şüpheli olduğunu ve adaletin bir an önce sağlanmasını talep etti. Ayrıca, Kabaiş, otopsi raporunun henüz tamamlanmadığını ve İstanbul’a gönderilen 80 numunenin sonuçlarını beklediklerini belirtti. Kızının ölümüne ilişkin herhangi bir düşmanlıklarının olmadığını ifade eden Kabaiş, “Katil ya da katillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum” dedi.

Cem Garipoğlu Münevver Karabulut olayı nedir? Cem Garipoğlu'nun mezarı açılacak mı? Korkunç detaylar... Haber

Cem Garipoğlu Münevver Karabulut olayı nedir? Cem Garipoğlu'nun mezarı açılacak mı? Korkunç detaylar...

Türkiye’yi derinden sarsan Münevver Karabulut cinayeti, 3 Mart 2009 tarihinde İstanbul Bahçeşehir’de gerçekleşti. 17 yaşındaki Münevver, Cem Garipoğlu tarafından vahşice öldürüldü. Cinayet sonrası Garipoğlu, uzun süre kayıplara karıştıktan sonra polise teslim oldu ve 2011 yılında 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak, 10 Ekim 2014 tarihinde Silivri Cezaevi’nde kendini asarak intihar ettiği bildirildi. Münevver Karabulut’un ailesi, Garipoğlu’nun intihar ettiğine inanmadıklarını belirterek, mezarının açılarak DNA testinin yapılmasını talep ediyor. Olay, Türkiye'de yeniden gündeme geldi . Peki tekrar gündemde olan Cem Garipoğlu kimdir? Neden Münevver Karabulut'u öldürdü? Cem Garipoğlu'nun mezarı açılacak mı? Hakkında ki iddialar nelerdir? İşte tüm detaylar... Cem Garipoğlu Münevver Karabulut olayı nedir? Türkiye’yi derinden etkileyen Münevver Karabulut cinayetinin faili Cem Garipoğlu ile ilgili yeni gelişmeler yaşandı. 17 yaşındaki Münevver Karabulut, 3 Mart 2009'da Cem Garipoğlu tarafından vahşice öldürüldü. Garipoğlu, cinayetten 197 gün sonra teslim oldu ve 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak, 10 Ekim 2014 tarihinde kaldığı cezaevinde intihar ettiği iddia edildi. Olayın Yeniden Gündeme Gelmesi Cem Garipoğlu’nun otopsi raporundaki görüntüler, üzerinde morarmalar olduğu yönünde dikkat çekici detaylar içeriyordu. Elindeki izlerin resim boyası olduğu iddia edildi. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Garipoğlu'nun mezarının açılması için başlatılan hukuki sürecin detaylarını paylaştı. Baba Süreyya Karabulut, Garipoğlu’nun cezaevinde intihar etmediğini, yurtdışına kaçtığını veya kaçırıldığını öne sürerek, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Cem Garipoğlu’nun babası Mehmet Nida Garipoğlu da, oğlunun intihar ederek ölmediği iddialarına ilişkin mezarının açılması ve DNA eşleştirmesi için savcılığa başvurdu. Cem Garipoğlu ve Münevver Karabulut Nasıl Tanıştı? Münevver Karabulut, lise son sınıf öğrencisi olarak üniversite sınavlarına hazırlanan genç bir kızdı. Babası Süreyya Karabulut, o dönemde Fener Rum Patrikhanesi’nde aşçılık yaparken, annesi Nagehan Karabulut ev hanımıydı ve MS hastalığı ile mücadele ediyordu. Münevver, 2008 yılının Kasım ayında, kardeşi Enver’in de olduğu bir arkadaş ortamında Cem Garipoğlu ile tanıştı. İkili, kısa sürede iyi anlaştı ve birbirlerine cep telefonu numaralarını ve e-posta adreslerini verdiler. Bu tanışma, o günden sonra sürdürülen bir irtibatın başlangıcını simgeliyordu. Cem’in babası Mehmet Nida Garipoğlu, ünlü iş insanı Hayyam Garipoğlu’nun kardeşiydi ve kendisi de birçok şirketin sahibiydi. Çevresindekilerin anlattığına göre, Cem kibar bir gençti ve birkaç dil konuşuyordu. Hatta bir süre Çin’de yaşamıştı. Münevver’e olan ilgisi büyüktü; her gece mesajlaşıyorlardı. Münevver, bu ilişkinin etkisiyle mutluluk içindeydi ve kimsenin görmediği günlüğüne “İnşallah bu yıl bizim yılımız olur” diye yazmıştı. Ancak Cem, dışarıdan bakıldığında iyi bir insan gibi görünse de, cinayet sonrasında ortaya çıkan gerçekler Münevver’in mesajlarını kendi bilgisayarında oluşturduğu “Zeytinburnu Sürtüğü” isimli bir klasörde biriktirdiğini gösteriyordu. Bu durum, onun gerçek niyetlerini sorgulatıyordu. Cem, Münevver’e sürpriz doğum günleri düzenliyor ve romantik bir âşık rolü oynuyordu. Cinayet günü, okul çıkışında Münevver’i kapıda özel arabasıyla bekliyordu. Münevver, saat 17.00’de annesini arayıp “Servisle gelmiyorum. Arkadaşlarla kafeye gidiyorum. Merak etmeyin” diyerek annesini bilgilendirmişti. Daha sonra, Cem Garipoğlu’nun Bahçeşehir’deki ailesinin kaldığı villaya gitti. O gece her şey güzel başlamıştı, ancak ilerleyen saatlerde gelen korkunç ölüm, hem Münevver’in hem de film gibi başlayan bu öykünün sonunu getirdi. Münevver Karabulut Nasıl Öldürüldü? Otopsi Raporu Münevver Karabulut'un cinayeti, Türkiye’nin en çok tartışılan davalarından biri olarak adli tıp ve kriminal bilimler açısından önemli bir vaka oluşturmuştur. Yapılan otopsi ve adli tıp araştırmalarına göre, genç kızın vücudunda 29 kesik izine rastlandı; bu kesiklerin 13’ü kafasında yer alıyordu. Münevver Karabulut Hakkında Korkunç Ayrıntılar Münevver’in cesedi, başı gövdesinden sağken ayrılmış bir şekilde bulundu. Adli tıp uzmanları, otopsi sırasında vücut ve giysilerinde başka bir erkeğe ait spermlerin tespit edildiğini ortaya koydu. DNA testleri, bu spermlerin adli tıpta başka bir otopsi yapılan naaştan bulaştığını gösterdi. İşkence ve Sadist Ayin İddiaları Karabulut'un boynunun altında V şeklinde iki kesik bulunması ve sırtında toprak izleri olması, uzman görüşlerine göre, genç kızın sadist bir ayin çerçevesinde işkence edilerek öldürüldüğünü düşündürmektedir. Davanın avukatlarından Rezan Epözdemir, bu cinayetin bir Yahudi ayini olarak bilinen “Mayasız Ayini” ritüeline ait belirtiler taşıdığını öne sürdü. İddiaya göre, bu ayin, aile içinde 18 yaşına gelen erkeklerin rüştünü ispatlamak için genç bakire bir kızı öldürmesini içeriyordu. Cesedin İhbarı ve Ayin Bağlantısı Cem Garipoğlu, cinayeti işledikten sonra Münevver’in cesedini, dedesi ve babaannesinin Etiler'deki evinin yakınındaki bir çöp konteynerine attı. Avukat Epözdemir, Garipoğlu’nun cesedi babaannesinin evinin önüne bırakmasını, rüştünü ispatlama amacıyla ayinle bağlantılı bir davranış olarak değerlendirdi. Cem Garipoğlu'nun tutuklanması ve ifadesi Cem Garipoğlu, 3 Mart 2009'da Münevver Karabulut ile yaşadığı olayı şu şekilde anlattı: Olaydan bir yıl önce Münevver ile tanıştık ve beş ay sonra sevgili olduk. Olay günü, Münevver'in okuluna gittim ve birlikte karar alarak evime geldik. Tartışma sırasında Münevver, "Sen nasıl erkeksin" diyerek beni hakaret etti. Bu beni çok sinirlendirdi ve tartışma büyüdü. Münevver’in telefonundaki mesajları gördüm ve bu tavrı beni çileden çıkardı. Aniden kendimi kaybettim ve onu bıçakladım. Olay sonrası panikle cesedini bir bavula koymaya çalıştım. Sığmayınca nalbura gidip testere aldım. Eve döndüğümde önce başını kestim ve cesedi bavula yerleştirip Etiler'deki çöp konteynerine attım. Olay sonrası evime döndüm, annem ve kardeşimle birlikteydim. Babamın sorularını geçiştirdim ve durumu gizledim. Bir süre saklandım ve 7 ay sonra teslim olmayı düşündüm. Olaydan dolayı çok pişmanım; keşke ben ölmüş olsaydım. Suçu tek başıma işledim ve ailesi için üzgünüm. Münevver Karabulut'un Cesedi Nasıl Bulundu? 3 Mart 2009 akşamı, Münevver Karabulut'un cesedi, Etiler'de bir çöp toplayıcı Emin Delidolu tarafından çöp konteynerinde parçalanmış bir halde bulundu. Olay, çevredeki sakinler ve yetkililer arasında büyük bir şok etkisi yarattı. Cem Garipoğlu Kimdir? Cem Garipoğlu, 29 Ekim 1991 doğumlu ve Bahçeşehir’de büyümüştü. Ailesi tarafından yurtdışında iyi bir eğitim alması için gönderilen Garipoğlu, 12 yaşında Fransa’ya gitmiş, çeşitli diller öğrenmiştir. Münevver Karabulut’u öldürdükten sonra, 197 gün boyunca firarda kaldıktan sonra polise teslim olmuştur. Münevver Karabulut Kimdir? Münevver Karabulut, 7 Mart 1991 tarihinde İstanbul'da, aslen Bolu Mengenli bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesinin ekonomik durumu nedeniyle, babası Süreyya Karabulut aşçılık yaparken, annesi Nagihan Karabulut ev hanımıydı. Eğitim hayatına Beşiktaş Bingül Erdem Lisesi’nde devam eden Münevver, son sınıf öğrencisiydi ve aynı zamanda üniversiteye hazırlık dersanesine gidiyordu. Bu dönemde Cem Garipoğlu ile tanışarak arkadaşlıkları başladı. Cem Garipoğlu'nun Mezarı Açılacak mı? Ne Zaman Açılacak? Avukat Rezan Epözdemir, Cem Garipoğlu'nun mezarının açılması için başlatılan sürecin hız kazandığını açıkladı. Mezarın açılış tarihi henüz kesinleşmemiş olsa da, bu süreçte kamuoyunun dikkatle takip ettiği bir mesele haline geldi.

Narin Güran ölüm sebebi nedir? Boğularak mı öldürüldü? Narin Güran hakkında son gelişmeler Haber

Narin Güran ölüm sebebi nedir? Boğularak mı öldürüldü? Narin Güran hakkında son gelişmeler

Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 19 gün sonra dere yatağında çuval içerisinde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cinayetiyle ilgili soruşturma derinleşiyor. İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan incelemede, Narin'in ölüm nedeni tespit edildi. Narin’in kaybolmasının ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, amcası Salim Güran’ın arabasında Narin'e ait DNA izleri bulundu. Bu bulgular ve Salim Güran’ın cesedi taşıdığını itiraf etmesiyle birlikte, aralarında Narin’in annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran’ın da bulunduğu 11 kişi tutuklandı. Amca ve Diğer Şüpheliler Tutuklandı Olayla ilgili yapılan araştırmalar, cinayetin planlanmış olabileceği iddialarını gündeme getirdi. CNN Türk’ün aktardığı bilgilere göre, boğulma sırasında Narin'in ağzından çıkan sıvının amcası Salim Güran’ın eline, oradan da aracın direksiyonuna ve koltuğuna bulaştığı tespit edildi. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun, Narin’in cansız bedeni üzerinde yaptığı detaylı incelemeler sonucunda 91 farklı bulgu elde edildi. Bu bulgular, olayın aydınlatılmasında büyük önem taşıyor. Ön otopsi raporu Diyarbakır’da yapılmış ve boğulma bulguları belirlenmişti. Şimdi ise esas net tespitler İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan gelecek olan raporla ortaya çıkacak. Cinayetle ilgili amcası Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar dahil 11 kişi tutuklandı. Narin Güran boğularak mı öldürüldü? Narin Güran ölüm sebebi nedir? İşte detaylar... NARİN GÜRAN ÖLÜM NEDENİ Narin’in boğularak öldürüldüğü Adli Tıp raporuyla kesinleşti. Otomobilinde Narin’e ait DNA izleri bulunan amca Salim Güran’ın cesedi taşımayı itiraf etmesiyle birlikte, soruşturma kapsamında 11 kişi tutuklandı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun incelemesiyle Narin’in ölüm nedeni boğulma olarak belirlendi. Boğulma sırasında ağzından çıkan sıvının amcasının eline ve aracın direksiyonuna bulaştığı da tespit edildi. İlerleyen günlerde, detaylı Adli Tıp raporunun soruşturmanın seyrini değiştireceği düşünülüyor. Kritik Adli Tıp Raporu Bekleniyor 23 Eylül’de açıklanması beklenen raporun, cinayetin detaylarını daha da netleştireceği düşünülüyor. Adli Tıp’tan gelen ilk bulgular Narin’in boğazı sıkılarak öldürüldüğünü doğruladı. Amcası Salim Güran'ın cesedi taşıdığını itiraf etmesi ise şüpheleri üzerine çekmişti, ancak amcanın cinayeti işleyip işlemediği henüz netleşmiş değil. Soruşturma kapsamında elde edilen yeni bilgiler ışığında, Narin’in kaybolmadan önce bazı şeyler görmüş olabileceği ve bu nedenle hedef alınmış olabileceği düşünülüyor. Bu çerçevede, diğer aile üyeleri de sorgulanmaya devam ediyor. Soruşturma titizlikle yürütülürken, Diyarbakır ve İstanbul Adli Tıp’tan gelecek olan son raporlar olayın çözümüne ışık tutacak. Cinayet Planı mı? Narin Güran cinayetiyle ilgili ortaya atılan bir diğer iddia ise, cinayetin bir plan dahilinde işlenmiş olabileceği yönünde. Soruşturma süresince amca Salim Güran’ın verdiği ifadeler, kuzenlerin ve diğer şüphelilerin durumları, olayın çok boyutlu olarak incelenmesini sağlıyor. Aile içi ilişkilerin de masaya yatırıldığı soruşturmada, yeni gelişmelerin an meselesi olduğu belirtiliyor.

Fenomen Yağmur Taktaş'ın ölümüyle ilgili şüpheler artıyor Haber

Fenomen Yağmur Taktaş'ın ölümüyle ilgili şüpheler artıyor

Sosyal medya fenomeni Yağmur Taktaş'ın 28 yaşında hayatını kaybetmesinin ardından şüpheli ölüm iddiaları gündeme oturdu. Taktaş'ın ailesi, daha önce darbedilip dalağını kaybetmiş olmasıyla bağlantılı olarak Türk asıllı ABD vatandaşı ressam sevgilisi A.C.F.'den şikayetçi oldu. Fenomenin Adana'daki mezarı, ailesinin başvurusu üzerine açıldı ve cenazesi Adana Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Sosyal medya platformlarında adını duyuran Yağmur Taktaş, Amerika Birleşik Devletleri'nde fenalaştıktan sonra hayatını kaybetti. Taktaş'ın cenazesi, ABD'de yapılan otopsinin ardından 20 Nisan'da Türkiye'ye getirilerek toprağa verilmişti. Ancak Taktaş'ın ailesi, avukatları aracılığıyla sevgilisinin fenomenin ölümüne sebep olduğunu iddia ederek hukuki süreç başlattı. Ailenin şüpheleri üzerine cenazenin çıkarılıp Türkiye'de otopsi yapılması için başvuruda bulunuldu. Bu başvuru sonucunda Taktaş'ın mezarı açılarak cenazesi Adana Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Taktaş'ın teyzesi K.C., Yeğeninin sevgilisi tarafından uyuşturucuya alıştırıldığını iddia ederek korkunç detayları ortaya çıkardı. Teyze, "Hem ABD’de hem Türkiye’de hukuk mücadelesi başlattık. Bu konunun asla peşini bırakmayacağız. Sevgilisi, kıskançlığından güzel görünmesin diye saçlarının ön kısmını ve kaşlarını bile kazıyordu” ifadelerini kullandı. Fethi Öksüz adlı avukat ise cenazenin çıkarılması işleminin tamamlandığını ve otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na götürüldüğünü açıkladı. Otopsi sonuçları bekleniyor.

Nevrigül’ün ölümündeki sır perdesi aralandı Haber

Nevrigül’ün ölümündeki sır perdesi aralandı

Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı, yaptığı titiz araştırmada eşinden ayrılan ve psikolojik bunalıma giren 2 çocuk annesinin canına kıydığını yaptığı DNA testi, genç kadına ait malzemelerdeki bulgular ve tanık ifadelerinden kesinleştirdi. Nevrigül Alan’ın intiharı Müge Anlı’nın programında günlerce masaya yatırılmıştı.  Bursa Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı Nevrigül Alan’ın ölümüyle ilgili soruşturmayı tamamladı. Olayın intihar olduğu ise yapılan otopsi, elde edilen delillerdeki incelemeler ve DNA testlerinden netleşti. Savcılık, Alan’ın cesedinde saç telinden DNA örnekleri alıp çevrede geniş çaplı araştırma yaptırdı. Nevrigül Alan’ın cesedi yere indirilmeden ağaç ve ası malzemesinde bakan bir kişiye ait DNA bulgularına rastlanılmazken, yapılan otopside intihar ettiği ortaya çıktı. Öte yandan otopsiye olaya bakan savcının girdiği öğrenildi.  Nevrigül’ün cesedi ve yakınında bulunan 2 adet cep telefonu, kol çantası, çakmak, şarj aleti, kulaklık, toka ve para ile ilaç ve alkol şişeleri olay yeri ekiplerince titizlikle incelendi. Bölgedeki köpeklerin çantayı karıştırdığı yapılan detaylı iz araştırmasında ortaya çıktı.  Öte yandan telefonları incelenen Alan’ın boşanma aşamasında olduğu eşi Fevzi Alan’a psikolojisinin bozuk olduğunu, intihara meyilli mesajlar attığı ve intihar mektubu bırakıldığı tespit edildi. Yapılan araştırmalar çerçevesinde Nevrigül Alan’ın intihar ettiği kesinleşti.  Yapılan olay yeri tespitinde genç kadının terliklerinin incelendiği, cesedin yanında bulunan çanta ve sapında yer alan izlerin de çantanın hayvanlar tarafından sürüklendiği tespitini güçlendirdiği kaydedildi. Genç kadının yakınlarına da bunalımda olduğunu ifade ettiği, cinayet masası dedektifleriyle olay yeri inceleme şube müdürlüğü kriminal dedektiflerinin tespitlerinin intihar olayını kesinleştirdiği vurgulandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.