TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Orta Vadeli Program

İLKHABER-Gazetesi - Orta Vadeli Program haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Orta Vadeli Program haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cevdet Yılmaz'dan enflasyon ve ekonomi açıklamaları Haber

Cevdet Yılmaz'dan enflasyon ve ekonomi açıklamaları

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "OVP'de en temel amacımız enflasyonu yeniden tek haneye düşürmek, fiyat istikrarını sağlamak" dedi. AAtölye'de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Yılmaz, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu. Yılmaz, Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın kaybolması üzerine çok ciddi araştırma yapıldığını ve arama tarama faaliyeti yürütüldüğüne dikkati çekerek, herkesin umutla, canlı bir şekilde Narin'in bulunmasını beklediğini, bunun için dua edildiğini ancak cansız bedenine ulaşıldığını söyledi. Arama çalışmaları sırasında çok ciddi bir çaba sarf edildiğini dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti: "Kolay değil. Herhangi bir ifadeye dayalı olarak değil, tamamen oradaki arama çalışmaları sonucunda yavrumuzun cansız bedenine ulaşılmış oldu. Daha sonrasında da biliyorsunuz, çok ciddi anlamda bir gözaltına almalar gerçekleşti ve şu anda da idari, adli bütün soruşturmalar, incelemeler devam ediyor. Bu, hepimizin içini yakan suçun faillerini ortaya çıkarmak ve en ağır şekilde cezalandırmak için ne gerekiyorsa ilgili tüm kurumlarımız yapacaklardır. Dün Adalet Bakanı'mız, İçişleri Bakanı'mız, Aile Bakanı'mız bölgedeydi. Orayı ziyaret ettiler, kabir başına gittiler Narin kızımızın. Aynı zamanda, tabii, oradaki çalışmaları yerinde görerek, nezaret ederek gerekli yönlendirmeleri yaptılar. Bütün kurumlarımızla, bütün gücümüzle bu olayın faillerini ortaya çıkarıp, netleştirip hak ettikleri en ağır cezayı görmeleri için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı'mız 'Bizzat takipçisi olacağım.' dedi. Bu çok önemli gerçekten. Belki ilk defa böyle bir güçlü vurgu gördük devletimizin en tepesinden." Diyarbakır'daki Narin Güran olayı üzerine açıklamalar Olayın bütün toplumu yaraladığını, bu konuda parti, görüş, siyaset ve her şeyin bir kenara bırakılması gerektiğini anlatan Yılmaz, "Narin, artık bu milletin yavrusu, bu milletin çocuğu. Bu nedenle milletimizin başı sağ olsun diyorum ben. Bu acıdan dolayı, bütün milletimize başsağlığı diliyorum. Böyle hadiselerin bir daha yaşanmaması adına hepimizin bu konuyu çok iyi bir şekilde anlaması, analiz etmesi çok önemli. Ama öncelikle bu adli süreçler, sorgulamalar, bunun sonucunda adaletin tecelli etmesi, bu noktada hepimizin dikkatle takip etmesi gereken bir süreç." dedi. Yılmaz, konuya çok yönlü yaklaşılması, siyaset kesiminin üzerine düşeni yapmasının yanında akademik dünyanın da mutlaka bilimsel çalışmalar yapması gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: "İlgili kurumlarımızın, Aile Bakanlığının mutlaka bu konulara eğilmesi lazım. Bu hadiseleri tartışırken, tabii, sosyal medyadan medyaya başka birtakım boyutlarını da belki dikkate almak gerekiyor. Çok boyutlu bir şekilde yaklaşılması gereken, analiz edilmesi gereken, dersler çıkarılması gereken hadiseler. Bu konularda da ilgili kurumlarımızın, akademik dünyanın üzerine düşeni yapması gerekir. Siyaset kurumuna düşen bir şey olursa da tabii ki siyaset kurumunun, Meclis'imizin, ilgili yetki kurumlarımızın mutlaka çalışmaları olacaktır. Ama şu an için önemli olan adli süreçlerin çok sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi, gerçeğin bütün detaylarıyla, bütün yönleriyle ortaya çıkarılması. Faillerin çok net bir şekilde ortaya çıkarılması ve en ağır şekilde cezalarını, hak ettikleri cezaları bulmaları. Şu an yoğunlaşmamız gereken husus bu diye düşünüyorum." OVP'nin büyüme ve enflasyon politikaları Yılmaz, yaptıkları bütün politikalarda bir yol haritası ortaya koyduklarını, anlık kararlarla hareket etmediklerini vurgulayarak, "Çünkü ekonominin düşmanı belirsizliktir. Siyasi veya politika belirsizlikleri. Türkiye geçen yıl yaşadığı genel seçimle, bu yıl yaşadığı yerel seçimle siyasi belirsizlikleri ortadan kalkmış bir ülke. Bu ekonomi için de çok önemli. Siyasi istikrar yoksa, güven ortamı yoksa, ekonomik istikrar da olmuyor. Bu anlamda şanslı bir dönemdeyiz. Uzun sürecek seçimsiz döneme girmiş durumdayız." dedi. Siyasi belirsizliklerin ortadan kaldırılması gibi, politika belirsizliklerinin de ortadan kaldırılmasının önemine değinen Yılmaz, OVP'nin bunu getirdiğini söyledi. Yılmaz, hükümetin 3 yılda izleyeceği politikaları, öngördüğü gelişmeleri bütün ilgili aktörlerle paylaştıklarını anlatarak, şöyle devam etti: "Bu da neyi yapıyor? Öngörülebilirliği artırıyor. Öngörülebilirlik artınca da ekonomik aktörler daha rahat ortamda karar alıp uygulama imkanına kavuşuyorlar. Bugünkü Orta Vadeli Programımız geçen yılki programın devamı niteliğinde. Geçen yıl seçimlerden sonra yeni bir hükümet oluştu. Yeni bir OVP yaptık ve önemli oranda bir politika değişimi, güncellemesi söz konusu oldu. Bu yaptığımız OVP'de ise o ölçüde bir güncelleme yok. Yani geçen yıl yaptığımız temel hedeflerimiz ne ise güncellediğimizde de temel hedeflerimizi koruyoruz. Neyi güncellemiş olduk? Makro ekonomik tahminlerimizi, bütçe büyüklüklerimizi. Son 1 yılda dünyada, Türkiye'de birçok gelişme oldu. Geçen yıl OVP'yi yaparken Gazze'de içimizi yakan bu manzaralar yoktu. Jeopolitik durum bölgemizde daha farklıydı. Birtakım jeopolitik, ekonomik gelişmelerin OVP üzerindeki etkilerini yansıtmış olduk." Büyüme ve enflasyon arasındaki çelişki OVP'nin enflasyonu düşürmek, büyümeyi belli seviyede sürdürmek, depremin yaralarını sarmak, sosyal refah oluşturmak olmak üzere 4 amacının olduğunu belirten Yılmaz, "OVP'nin birinci ve en önemli temel amacı enflasyonu yeniden tek haneye düşürmek ve fiyat istikrarını sağlamak." ifadesini kullandı. Yılmaz, OVP'de büyüme ve enflasyon tahmininin çeliştiği eleştirilerine ise şu yanıtı verdi: "Bu, ekonomi biliminde de literatürde de politika dokümanlarında da çok tartışılan konu. Enflasyonu düşürürken bir miktar talebi baskılamak durumunda kalıyorsunuz. Bu da büyümeye belli oranda yansıyor. Enflasyonu düşürürken büyümeden bir miktar fedakarlık etmek gerekir gibi bir yaklaşım söz konusu. Kısa vadede bu belli oranda geçerlilik ifade edebilir. Kısa vadeli, arada zorluklar yaşayabilirsiniz. Enflasyonu düşürürken, bir miktar büyümeden fedakarlık etmek durumunda kalabilirsiniz. Esas itibarıyla, büyüme ve enflasyon arasında temel bir çelişki yok. Niye yok? Enflasyonu düşürdüğünüz ortamda öngörülebilirliği artırıyorsunuz. Daha istikrarlı ortam oluşturuyorsunuz. Dolayısıyla yatırımcılar için yatırım ortamını da daha iyi hale getiriyorsunuz. Yani enflasyonun düşmesi aynı zamanda büyüme için, istikrar içinde büyüme, sürdürülebilir büyüme için sağlam bir zemin oluşturuyor. Kısa vadede bazı zorluklar olsa da orta ve uzun vadede bu ikisi arasında bir çelişki görmüyorum." Üretim üzerinden büyüme stratejisi ve sosyal refah Büyümede kompozisyonunun önemine değinen Yılmaz, "Büyümeyi farklı şekillerde sağlamanız mümkün. Tüketim üzerinden de büyüyebilirsiniz. Tüketim üzerinden büyüme daha enflasyonist bir etki oluşturur. Üretim üzerinden de büyüyebilirsiniz. Yatırım, üretim, ihracat üzerinden de büyüyebilirsiniz. Bu ikinci kanal hem arzı artırarak hem de büyümeyi, istihdamı sağlayarak aslında dezenflasyon politikamıza destek olur. Dolayısıyla tüketim üzerinden değil, daha çok üretim üzerinden büyüme stratejimiz var. Bu da aslında bizim enflasyonla mücadele politikamız ve büyüme politikamızın eş zamanlı yürütülmesine hizmet ediyor." değerlendirmesinde bulundu. AK Parti'nin ilk yıllarında hem enflasyonun düştüğünü hem de büyümenin hızlandığını anımsatan Yılmaz, "İstikrar ve güvenin artması, öngörülebilirliğin artması, bunun da yerli ve yabancı yatırımcıları cezbetmesi büyümeyi destekleyici unsur. Dolayısıyla burada böyle ezbere, textbook kitaplarında geçen cevaplar yerine tecrübeden hareket etme, çeşitli deneyimlere bakmak çok önemli." diye konuştu. Yılmaz, son 1 yılda bir taraftan enflasyonla mücadele ettiklerini bir taraftan da reel sektörü, özellikle teknolojik yatırımları desteklemek için yeni programlar geliştirdiklerini anlatarak, yeni programlara ilişkin örnekler verdi. Enflasyonla mücadelenin bütüncül bir mücadele olduğunu ifade eden Yılmaz, para ve maliye politikaları boyutu ile yapısal dönüşümlere dikkati çekti. Yılmaz, "Bu bütünlük içinde yaklaştığınızda, farklı hedeflerinizi optimize ederek, dengeleyerek, daha dengeli bir şekilde büyümenizi sürdürmeniz mümkün." diye konuştu. Yılmaz, gelir dağılımına da değinerek, insan odaklı büyüme ve kalkınma stratejilerinin olduğunu vurguladı. Yılmaz, "Büyümenin nimetlerini bütün toplumsal kesimlere yaymak istiyoruz. Buna da kapsayıcı büyüme diyoruz. Önümüzdeki süreçlerde enflasyonu düşürdüğümüz ve istikrarlı şekilde büyüdüğümüz ortamda ortaya çıkacak imkanlarımızı iki temel amaç için kullanacağız. Birisi ekonomimizin katma değerini yükseltici, reel sektörü destekleyici politikalar. İkincisi sosyal bünyemizi güçlendirici, sosyal refahı artırıcı adımlar. Özellikle bu deprem yükü de hafifledikçe bu önceliklerimize daha fazla yoğunlaşacağız. Bundan hiç kimsenin bir tereddüdü olmasın." ifadelerini kullandı. Enflasyonu düşürmenin gelir dağılımını da iyileştirici faktör olduğunu belirten Yılmaz, enflasyonun gelir dağılımını bozduğunu, dar ve sabit gelirler üzerinde daha fazla yük oluşturduğunu kaydetti. Yılmaz, istihdamın da gelir dağılımı açısından önemine değinerek, vergileri ve harcamaları yaparken de dar gelirli kesimleri, geniş kesimleri gözeten anlayışla hareket ettiklerini, bunun da gelir dağılıma etkilerini göreceklerini vurguladı. "Geliri yüksek kesimlere prensip olarak sübvansiyon vermememiz lazım. Bunun yerine dar ve orta gelirli kesimleri hedeflememiz gerekli." diyen Yılmaz, gelecek dönemde devlet desteklerini dar gelirli kesimlere odaklamanın genel politikaları olacağını söyledi. Sonraki yıl için beklentiler ve hedefler Yılmaz, "erken seçim" tartışmalarının ekonomi gündemine olumsuz yansıdığını dile getirerek, halkın da bu tartışmaları onaylamadığına inandığını belirtti. Seçimsiz dönemlerin ülkenin geleceği açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu dönemlerde siyasetin, bürokrasinin ve kurumların daha yapısal, orta ve uzun vadeli meselelerle uğraşma imkanı bulduğuna dikkati çekti. Türkiye'nin şu anda yaşamakta olduğu seçimsiz dönemin ekonomi ve sosyal refah açısından kıymetli olduğuna işaret eden Yılmaz, şunları söyledi: "Vatandaşımız da bunun farkında, siyasi polemikler istemiyor. Vatandaşımız gereksiz tartışmalar istemiyor. Sorunlarını çözecek kalıcı adımların atılmasını ve bunların siyasi polemiklerden uzak, gerçekçi, planlı, programlı bir şekilde yapılmasını istiyor. Dolayısıyla şu an içinden geçtiğimiz dönem altın kıymetinde bir dönem, bir fırsat penceresi. Bu fırsat penceresini erken seçim söylemleriyle, siyasi polemiklerle, halkın gerçek gündeminden uzak söylemlerle gölgelemeye çalışanların bu ülkeye fayda getirmediğini düşünüyorum. Halkımızın da bizden beklentisi onlara söz verdiğimiz hususları gerçekleştirmemiz, ortaya koyduğumuz seçim programımızı hayata geçirmemiz ve halkımızın sorunlarını çözmemiz." Yılmaz, Orta Vadeli Program'ın ilk yılının geçiş süreci olacağını ifade ederek, bu süreçte risklerin, kırılganlıkların azaltılıp temellerin sağlamlaştırılacağını vurguladı. Türkiye'nin son 1 yılda temellerini sağlamlaştırdığını, bütçe açığını, cari açığı ve KKM'yi düşürdüğünü anlatan Yılmaz, "Depremle ilgili çabalarını ortaya koydu. Bunlar risklerimizi düşürdü." dedi. İkinci yılın ise enflasyonun düşeceği, sosyal faydaların daha fazla görüleceği bir dönem olacağını aktaran Yılmaz, "Gıda enflasyonunda yaşananlardan tutun, otomobil alırken karşılaştığınız fiyatlar, ev fiyatlarından başka alanlara varıncaya kadar etkilerini daha fazla görmeye başlayacağız. Asıl büyük faydaları kalıcı fiyat istikrarına geçiş yaptığımız dönemde daha büyük ölçekte görmüş olacağız." diye konuştu. Yılmaz, son 20 yılda çok büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığının altını çizerek, "Geldiğimiz noktada belli sıkıntılar da var. Bunları aşarak ülkemizi bir üst seviyeye taşıyacağız. Bu güçlü bir Türkiye demek. Aynı zamanda insanların gündelik hayatlarında daha rahat yaşadıkları, her alanda standartların daha yükseldiği bir Türkiye demek. O kritik eşiğe gelmiş durumdayız. Türkiye'nin geleceğine dönük karamsar tablo oluşturmaya çalışanlara prim vermememiz lazım." ifadelerini kullandı. "En ciddi katkıyı sulamaya verdik" "Bütçe açığımızı, kamu harcamalarımızı iyi bir noktada tuttuğumuza inanıyoruz" "Şehirlerimizi çok daha güçlü hale getireceğiz" "Harcamalarımızın milli gelire oranında ciddi bir gerileme söz konusu" "Bitmek üzere olan projelere öncelik veriyoruz"

Türkiye'de siber güvenlik ve dijital dönüşümde yeni düzenlemeler Haber

Türkiye'de siber güvenlik ve dijital dönüşümde yeni düzenlemeler

Orta Vadeli Program'a göre, siber güvenlik alanıyla ilgili müstakil bir yasal düzenleme ve ihtiyaç duyulan ikincil düzenlemeler AB müktesebatıyla uyum gözetilerek hazırlanacak.Orta Vadeli Program'la (OVP) dijital dönüşüm süreci blokzincir gibi teknolojilerle hızlandırılırken, Türkiye genelinde siber güvenlik bütüncül politikalarla güçlendirilecek. Siber Güvenlikte Yeni Adımlar Dijital dönüşüme geçiş, program boyunca düzenlemelerle desteklenecek.Siber güvenlik, OVP kapsamında dijital dönüşüm sürecinde odaklanılan alanlardan biri olacak.Söz konusu dönemde, siber güvenlik alanıyla ilgili müstakil bir yasal düzenleme ve ihtiyaç duyulan ikincil düzenlemeler AB müktesebatıyla uyumu gözetilerek yapılacak. Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanarak uygulamaya konulacak.Ayrıca Türkiye genelinde siber güvenliğin bütüncül politikalarla güçlendirilmesi, kamu yönetiminin etkinleştirilmesi ve kamu hizmetlerinin geliştirilmesinde dijital teknolojilerden en üst düzeyde faydalanılacak. Dijital Dönüşümün Hızlandırılması Blokzincir, dijital dönüşümde öne çıkan başlıklardan olurken blokzincir tabanlı yeni nesil dijital kimlik yönetim altyapısı geliştirilecek ve devreye alınacak. Bu dönemde Ulusal Veri Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanarak uygulamaya konulacak.Ayrıca veri ekonomisine geçişi hızlandırmak üzere, veri sahipliği ve veri paylaşım sorumluluklarıyla teknik yöntemlere ilişkin hususları da kapsayan ulusal politika çerçevesi hazırlanacak veri yönetişimi çatı mevzuatı ve yönetişim altyapısı bu politika çerçevesi doğrultusunda oluşturulacak.Kamuda bilişim hizmetlerinin güvenli ve yenilikçi kullanımına yönelik mekanizmalar geliştirilecek, dış ticaret açığı verilen yazılım, donanım ve altyapı harcamalarında tasarruf ve etkinlik sağlanacak. Ulusal Veri Stratejisi ve Yönetişim Dijital ekonominin büyümesi ve firmaların yeni teknolojik gelişmelerden istifade ederek rekabet güçlerini korumaları amacıyla bulut bilişim imkanları yaygınlaştırılacak. Ayrıca Dijital Devlet Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanarak uygulamaya konulacak. Uzaktan erişim üzerinden mikro veri sunumunun yasal zeminine yönelik hazırlıklar tamamlanacak, bilimsel araştırmalara yönelik Elektronik Veri Araştırma Merkezi (E-VAM) projesi hayata geçirilecek.

Eskinazi: Türk ihracatçısına can suyu verilmediği takdirde bu ihracat hedefleri şaşar Haber

Eskinazi: Türk ihracatçısına can suyu verilmediği takdirde bu ihracat hedefleri şaşar

2025-27 Dönemi için açıkladığı Orta Vadeli Program ile 2023 yılında açıkladığı 2023-26 dönemi OVP’ler karşılaştırıldığında Türkiye’nin 2024 ve 2026 yıllarındaki ihracat hedefleri 13 milyar dolar aşağı çekildi. 2023 yılında açıklanan OVP’de 2024 yılı ortalaması 36,8 TL olacak denilen Amerikan doları, son açıklanan OVP’de 2024 yılı ortalaması 33,2 TL’ye aşağı yönlü revize edildi. Bu da Amerikan dolarının TL karşısında yüzde 9,8 kan kaybı anlamına geliyor. 2025-27 dönemi OVP hedeflerine göre; dolar kurunun TL karşısındaki kan kaybı 2025 ve 2026 yıllarında da devam edecek. Bir önceki OVP’de 2025 yılı için yıl ortalaması 43,9 TL olacağı vurgulanan dolar kuru 2025/27 dönemini kapsayan OVP’de 42 TL’ye çekildi. 2026 yılı için ortalama 47,8 TL olan öngörü de 44 TL’ye düşürüldü. 2024 yılının 8 aylık döneminde enflasyon yüzde 32 olurken, dolar kurundaki artış yüzde 16’da kaldı. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “2024-26 yıllarını kapsayan OVP’de 2024 yılı için yıllık enflasyon yüzde 33 olarak öngörülmüştü. Bugün bu hedefin yüzde 41,5’a yükseltildiğini görüyoruz. Yıllık ihracat hedeflerinin 2024 yılı için 267 milyar dolardan 264 milyar dolara, 2025 yılı için 283,6 milyar dolardan 279,6 milyar dolara, 2026 yılı için 302,2 milyar dolardan 296,1 milyar dolara indirildiğini üzülerek görüyoruz. Türk lirasındaki aşırı değerlenmenin 3 yılda 13 milyar dolar ihracat kaybına yol açacağı programda yazılmış. Gerçekleşmenin daha da kötü olmasından endişe ediyoruz” diye ifade etti. “Rakiplerimize göre yüzde 40 civarında pahalı konumdayız”  Türkiye’deki enflasyonun 2021 Eylül ayından sonraki tırmanması sonrasında döviz kurlarının aynı oranda artmadığını, oluşan maliyet farklarını müşterilere aynı oranda yansıtamadıklarını vurgulayan Eskinazi sözlerini şu şekilde tamamladı: “Küresel pazarda rekabetçiliğimizi kaybettik. Dünya genelinde talebinde nazlı olduğu bir süreçten geçiyoruz. Rakiplerimize göre yüzde 40 civarında pahalı konumdayız. Türk ihracatçısı müşteri kaybetmemek için öz sermayesinin erimesini göze alarak kar etmeden ya da zararına işlerini sürdürüyor. Enflasyon rakamlarından düşük artan döviz kurlarıyla 3 yıl daha devam edemeyiz. Türk ihracatçısına cansuyu verilmediği takdirde bu ihracat hedefleri şaşar, ihracatçılarımız Pazar kaybeder bu da Türk ekonomisinde farklı noktalarda kötü gidişi domino etkisiyle artırır. İhracatçılara performansına göre yeni bir devlet destekleri hayata geçirilmeli. Aksi takdirde ihracat entübe olur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın dolar kuru üzerindeki baskıyı kaldırmasını ve dolar kurunun serbest piyasada olması gerektiği noktaya gelmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.”

Tarımsal sulama bütçesine büyük artış: 2025 için yüzde 83 artış Haber

Tarımsal sulama bütçesine büyük artış: 2025 için yüzde 83 artış

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, tarımsal sulamaya ayrılan bütçeye ilişkin, “2025 yılında sulama bütçesine ayrılan rakamın artış oranı yüzde 83. Dolayısıyla, Orta Vadeli Program’da bahsedilen tarımsal üretimin artırılması konusundaki kararlılığı da buradan görmek mümkün” dedi. OVP açıklamaları ve tarımsal sulama Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 2025-2027 yılı dönemini içeren Orta Vadeli Program’ı (OVP) açıkladı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da külliyede düzenlenen programa katıldı. Yumaklı, programın açıklanmasının ardından ise basın mensuplarının sorularını cevapladı. Destek ve hibeler Bir gazeteci tarafından açıklanan OVP’ye göre tarımsal sulamaya ne kadar bütçe ayrıldığını sorması üzerine Yumaklı, “Şu anda kapalı devre sulama sistemlerimizin oranı yüzde 35 ancak yaptığımız hiçbir yeni sulama sistemlerini açık yapmıyoruz. Bunların tamamı kapalı devre sulama sistemleri olarak devam ediyor. Ayrıca, buna bağlı olarak üreticilerimizin de damla sulama sistemleri gibi yatırımlarının da yüzde 50’sini hibe programlarımızla biz karşılıyoruz. Dolayısıyla, burada komple bir sistemin dönüştürülmesi hususu var. Bizim hali hazırda sulamaya açılmış olan alanımız 7,2 milyon hektar. 2028 yılının sonuna kadar sulamaya açacağımız alan 750 bin hektar. 2028’e kadar da hali hazır mevcutların dönüştürülmesi yüzde 35’lerden yüzde 45’lere gelmiş olacak. 2025 yılında sulama bütçesine ayrılan rakamın artış oranı yüzde 83. Dolayısıyla Orta Vadeli Program’da bahsedilen tarımsal üretimin artırılması konusundaki kararlılığı da buradan görmek mümkün” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programı açıkladı Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programı açıkladı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'ı (OVP) kamuoyuna açıkladı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen toplantıya Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de katıldı. Yılmaz, OVP'nin Türkiye ekonomisinin büyüme, istihdam ve fiyat istikrarı gibi kritik alanlarda nasıl bir yol haritası izleyeceğini belirleyen önemli bir politika belgesi olduğunu vurguladı. TEMEL HEDEFLER VE POLİTİKA ÇERÇEVESİ Yılmaz, konuşmasında Orta Vadeli Program’ın, Türkiye ekonomisinin gelecek üç yılını şekillendirecek politika çerçevesini, hedefleri ve uygulama araçlarını belirlemek için hazırlandığını ifade etti. Programın temel amacının, makroekonomik politikaları düzenlemek ve gelir-gider tahminleri, bütçe dengesi ile borçlanma durumunu yönetmek olduğunu dile getirdi. EKONOMİK İSTİKRAR VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME Yılmaz, Programın ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek amacıyla hazırlandığını belirtti. OVP’nin, sadece siyasi sahiplenmeyle değil, tüm kesimlerin desteğiyle uygulanabilirliğinin artırılacağını vurguladı. Ayrıca, 2025-2027 dönemini kapsayan OVP'nin hazırlık sürecinin belirli bir takvim çerçevesinde planlandığını ve bu takvime uygun olarak adım adım ilerlediğini söyledi. DEZENFLASYON SÜRECİ 2024'TE BAŞLADI Yılmaz, konuşmasının devamında dezenflasyon sürecinin etkilerinin 2024 yılının Haziran ayından itibaren hissedilmeye başlandığını belirterek, bu sürecin devam edeceğini ifade etti. Makroekonomik istikrarın sağlanması için uygulamaya koyulan politikaların, önümüzdeki dönemde olumlu sonuçlar vereceğini sözlerine ekledi.

Dünya Bankasından bu yıl Türkiye'ye sağlanan finansman 3,7 milyar dolara ulaştı Haber

Dünya Bankasından bu yıl Türkiye'ye sağlanan finansman 3,7 milyar dolara ulaştı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Ülkemiz için 2024 yılı içinde Dünya Bankası tarafından onaylanan finansman tutarı 3,7 milyar dolara yaklaşmıştır." dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankasının 6 Şubat depremlerinden etkilenen küçük sanayi sitelerinin yeniden inşası ve bölgedeki işletmelerin faaliyetlerinin devamı için kullanılacak 600 milyon dolarlık krediyi onayladığını belirterek, "Bu krediyle birlikte ülkemiz için 2024 yılı içinde Dünya Bankası tarafından onaylanan finansman tutarı 3,7 milyar dolara yaklaşmıştır." dedi. Şimşek, Dünya Bankası ile yürütülen işbirliği çalışmalarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Dünya Bankasının, geçen yıl Orta Vadeli Program'ın açıklanmasının ardından Türkiye'ye aktardığı kaynak tutarını devam eden 17 milyar dolarlık programa 18 milyar dolar daha ilave ederek 35 milyar dolara yükseltme kararı aldığını anımsatan Şimşek, Türkiye'ye yönelik Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı'nın da bir süre önce Bankanın İcra Direktörleri Kurulunda görüşülerek yürürlüğe girdiğini bildirdi. Bankadan sağlanacak yeni finansmana ilişkin de bilgi veren Şimşek, "Dünya Bankası, 6 Şubat depremlerinden etkilenen küçük sanayi sitelerinin yeniden inşası ve bölgedeki işletmelerin faaliyetlerinin devamı için kullanılacak 600 milyon dolarlık krediyi onayladı. Bu kredi, uygulaması Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından gerçekleştirilecek Türkiye Küçük Sanayi Sitelerinin Yeniden İmarı ve Bölgesel Ekonomik İyileşme Projesi'nin finansmanında kullanılacak." diye konuştu. Şimşek, bu kredinin, depremin ardından afet bölgesi olarak kabul edilen yerlerde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından afetlere dayanıklı ve düşük emisyonlu küçük sanayi siteleri inşa edilerek bölgedeki mikro, küçük ve orta ölçeklı̇ işletmelerin faaliyetlerinin devamlılığının ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için kullanılacağını söyledi. "Dünya Bankası ile işbirliğimiz sürecek" Dünya Bankası ile sürdürdükleri işbirliğinin önemine işaret eden Şimşek, "Bu krediyle birlikte ülkemiz için 2024 yılı içinde Dünya Bankası tarafından onaylanan finansman tutarı 3,7 milyar dolara yaklaşmıştır. Ayrıca, depremlerden etkilenen illere yönelik projeler için bugüne kadar Dünya Bankası tarafından onaylanan finansman tutarı ise yaklaşık 2 milyar dolara ulaştı. Bu finansman, Dünya Bankasının ülkemize ve ekonomi programımıza duyduğu güvenin de göstergesidir." dedi. Şimşek, hükümetin deprem öncesinde ekonomiye ciddi katkı sağlayan bölge sanayisini yeniden ayağa kaldırma ve istihdamı güçlendirme hedefleri doğrultusunda afet bölgesine yönelik projelerle Dünya Bankası ile işbirliğini sürdürmeye devam ettiklerini belirtti.

ATSO Başkanı Ali Bahar: "OVP’yi yüzde 100 destekliyoruz" Haber

ATSO Başkanı Ali Bahar: "OVP’yi yüzde 100 destekliyoruz"

ANTALYA (AA) - Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar, Orta Vadeli Programı desteklediklerini bildirdi.ATSO'dan yapılan açıklamaya göre, Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneğinin (ANSİAD) düzenlediği toplantıya katılan Bahar, birlik ve beraberlik içinde hareket etmek gerektiğini belirtti.ABD ve batı ülkelerinin Çin'den yaptıkları tedariği başka ülkelere kaydırmaya çalıştıklarını, bu ülkelerden birisinin de Türkiye olduğuna dikkati çeken Bahar, bu durumun yatırımcılara fırsat sunduğunu vurguladı.Türkiye ekonomisinin 2023'ün ilk çeyreğinde de büyümesini sürdürdüğünü kaydeden Bahar, "Bizim ülke olarak sanayi öncülüğünde büyümeye ihtiyacımız var. Aylardır hepimiz yüksek sesle diyoruz ki, finansman. Enerji ve işgücü maliyetleri kat kat arttı. Bunu fiyatlarımıza tam olarak yansıtamadık. Buna karşılık sürekli olarak finansman ihtiyacından bahsettik. Neyse ki, son aylarda sanayicinin sesi duyuldu ve finansman kanalları yeniden açılmaya başladı, KGF limitleri ve krediler artırıldı." ifadelerini kullandı.Hükümetin açıkladığı olduğu Orta Vadeli Programı (OVP) önemsediklerinin altını çizen Bahar, şunları kaydetti:"OVP, istişare ile gerçekleştirildi. Türkiye’nin bütün coğrafyasını yansıtacak şekilde dile getirildi. Bu yüzden OVP’yi şu anki açıklamış haliyle yüzde 100 destekliyoruz. Tarım ve gıda konusunu sanayi gibi stratejik buluyoruz. Bunun disiplinle uygulanması konusunda da tüm odalar olarak bir irade koymamız gerektiğinin farkındayız. Biz ATSO olarak bu iradeyi muhakkak yerine getiriyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan Orta Vadeli Program'ı açıkladı Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan Orta Vadeli Program'ı açıkladı

(Haber Merkezi) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ilgili bakanlar ve bürokratların katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Orta Vadeli Program'ı açıkladı.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında, dün Kırklareli ve İstanbul'da yaşanan sellerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi. İçişleri Bakanlığı, AFAD, valilikler ve diğer kurumların su baskınlarından olumsuz etkilenen insanların sıkıntılarının giderilmesi için yoğun şekilde çalıştığını belirten Erdoğan, "Buradan her iki şehrimizde de özellikle ebediyete uğurladığımız vatandaşlarımıza rahmet dilerken, ailelerine sabırlar diliyor, milletimizin başı sağ olsun diyorum." ifadesini kullandı. Genel hatlarıyla paylaşacakları Orta Vadeli Program'ın ülke, millet ve ekonomi için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, programın hazırlanmasında emeği geçenleri, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile birlikte tüm bakanlıkları, kurumları ve sivil toplum kuruluşlarını tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Değerli fikirleriyle, tenkit ve tespitleriyle programın içeriğine katkı sunan iş dünyamızın temsilcilerine, odalarımıza, sendikalarımıza, meslek örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarımıza ve diğer tüm paydaşlara teşekkür ediyorum." dedi. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle Türkiye'nin, başta yönetimde istikrar olmak üzere, nasıl büyük kazanımlar elde ettiğinin her gün çok daha iyi görüldüğünü ve idrak edildiğini belirtti. Katılım düzeyi ve rekabet seviyesi itibarıyla sadece Türk siyasi tarihine değil, dünya siyaset literatürüne de geçen 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin tam bir demokratik olgunluk içinde tamamlandığını ifade eden Erdoğan, sandıkların açılmasıyla tüm belirsizliklerin ortadan kalktığını ve Türkiye'yi kimin yöneteceğinin belli olduğunu kaydetti. "Halkımız, bir kez daha güven ve istikrar dedi" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha önce ülkemize vakit, nakit ve enerji kaybettiren krizlerin, tartışma ve pazarlıkların hamdolsun hiçbiri yaşanmadı. Seçimlerin üzerinden henüz bir hafta bile geçmeden kabinemizi açıkladık, ekonomideki kurmay kadromuzu kurduk, ülkemize ve milletimize hizmet yolculuğumuza kaldığımız yerden süratle yeniden başladık. Eski Türkiye'nin alışkanlıklarından kendilerini kurtaramayanların durumunu ise içimiz acıyarak izliyoruz. 28 Mayıs'ın üzerinden geçen 102 güne rağmen, birileri hala kavga ve iç çekişmelerden başlarını dahi kaldıramazken, biz işimizi yapıyor, Türkiye'nin sorunlarına çözüm üretmeye odaklanıyoruz. Yakın coğrafyamızda savaşların ve çatışmaların devam ettiği, küresel ekonomideki olumsuzlukların çeşitlenerek sürdüğü, Afrika kıtasının yeni siyasi krizlere sürüklendiği, dünyada hemen hiçbir ülkenin önünü net olarak göremediği, hasılı mevcut belirsizliklere yenilerinin eklendiği zor bir denklemde riskleri başarıyla yöneterek, krizleri ülkemiz için fırsata çevirmeye çalışıyoruz." "Muhalefetin ülkemizin hayrına olan işlerimizde bize destek vermesini bekliyoruz" Muhalefetin de artık birbiriyle didişmeyi bırakarak, yapıcı eleştirileriyle millet adına denetim görevini yerine getirmesini temenni ettiklerini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hep söylediğimiz gibi, biz Türkiye için en doğrusunu, Türk milleti için en hayırlısını yapmanın peşindeyiz. Siyaseti de ikbal vasıtası olarak değil, millete hizmet aracı olarak görüyoruz. Hiç kimseye ve hiçbir fikre ön yargıyla yaklaşmıyoruz. Kimden geldiğine bakmadan, ülkemizin faydasına olacak her türlü öneriyi hayırhahlıkla değerlendirmeye hazırız. Bugüne kadar ısrarla sürdürdüğümüz bu müspet tavrımızı, inşallah bundan sonra da koruyacağız. Muhalefetin de geçmiş hatalarından ders alarak, Orta Vadeli Program gibi ülkemizin hayrına olan işlerimizde bize destek vermesini bekliyoruz." "Devlet-millet dayanışmasıyla nice engelleri aştıysak..." Ekonomiyle ilgili planlarda, 6 Şubat'ta meydana gelen ve 11 ilde yaşayan 14 milyon insanı etkileyen depremi asla göz ardı etmediklerini vurgulayan Erdoğan, ülke ekonomisine maliyeti 104 milyar doları bulan deprem felaketinin, yükü ağırlaştırdığını, mücadeleyi daha da zorlaştırdığını söyledi. Türkiye'nin dünyadaki diğer ülkelerden farklı olarak, küresel sorunlara ilaveten, asrın felaketinin yol açtığı sıkıntılarla da mücadele ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle dedi: "Devlet-millet dayanışmasıyla nasıl bugüne kadar nice engelleri aştıysak, aynı başarıyı depremin yaralarını sarmada da sergiliyoruz. Geride bıraktığımız 8 aya dair veriler bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor. 2023 yılının ilk yarısında yüzde 3,9 oranında büyüme kaydederek, büyüme performansımızı kesintisiz 12 çeyreğe çıkardık. Yıllık bazda ise 13 yıldır aralıksız büyüyoruz. Çeyreklik büyüme performansı ile Türkiye, OECD üyesi ülkeler içinde pozitif ayrışmıştır. Yine bu dönemde ekonomimizi yıllıklandırılmış olarak ilk kez 1 trilyon doları aşan bir ekonomik büyüklüğe ulaştırmayı başardık. Böylece depremin, iktisadi faaliyetler üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlı kalmasını temin ettik." İhracatta da yılın ilk 8 ayında 165 milyar dolar, yıllık bazda da 253,5 milyar doların yakalandığını bildiren Erdoğan, "Turizmde, önceki seneye göre çok daha iyi bir sezon geçiriyoruz. İstihdamda da hamdolsun herhangi bir kaybımız söz konusu değil. Yılın ilk altı ayında, emekliliğe hak kazanma koşullarına yönelik düzenlemeler ve depremin olumsuz etkilerine rağmen net 220 bin istihdam artışı sağladık." diye konuştu. "Merkez Bankası rezervlerimiz, 117,3 milyar dolar seviyesindeki güçlü seyrini sürdürüyor" Dünyada son 60-70 yılın zirvelerine çıkan enflasyonun, doğal olarak Türkiye'nin de sorunu olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Enflasyonla mücadelede başta doğal gaz olmak üzere enerji fiyatlarında hayata geçirdiğimiz sübvansiyonlar ve kira artışlarına tavan fiyatı uygulamamızın yanı sıra birtakım ilave tedbirleri aldık. Fırsatçılara ve açgözlülere yönelik denetimlerimiz artarak devam ediyor. Kimi sektörlerde oluşan fiyat köpüğünün indiğine ve piyasanın dengesini bulmaya başladığına şahit oluyoruz. Merkez Bankası rezervlerimiz, aynı şekilde 117,3 milyar dolar seviyesindeki güçlü seyrini sürdürüyor. Sermaye piyasalarımızın hem arz hem de talep tarafında gelişimi devam ediyor. Hane halkı borçluluğunda ülkemiz, gelişmekte olan ülke ortalamalarına göre oldukça düşük bir riskliliğe sahiptir." "Bütçe disiplinimiz, deprem felaketine daha etkin müdahale etmemizi sağladı" Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022'nin milli gelire oranla yüzde 1'lik bütçe açığıyla kapatıldığına işaret ederek, "Bütçe disiplinimiz, deprem felaketine daha etkin müdahale etmemizi sağladı. Karşı karşıya olduğumuz çeşitli zorluklara rağmen, hedeflerimize ulaşma noktasında en küçük bir şüphemiz yoktur. Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Strateji ve Bütçe Başkanlığımız ile Hazine ve Maliye Bakanlığımızın koordinasyonunda, katılımcı bir anlayışla hazırlanan Orta Vadeli Program, işte bu mücadelemizde bizlere destek verecektir." diye konuştu. Orta Vadeli Program'ın aynı zamanda 2024-2026 döneminde Türk ekonomisi için kapsamlı bir yol haritası teşkil edeceğini vurgulayan Erdoğan, "Orta Vadeli Program'la, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun ekonomik perspektifini de yerli ve yabancı yatırımcılarla paylaşmış oluyoruz. İş dünyamızın ve tüm kesimleriyle toplumumuzun destekleriyle Orta Vadeli Program'ın ülkemiz ekonomisine en üst düzeyde katkı sağlamasını diliyorum. Hükümet olarak, Orta Vadeli Program'a desteğimizin tam olduğunu özellikle ifade etmek istiyorum." dedi. Daha güçlü, güvenli ve müreffeh Türkiye hedefi doğrultusunda, ekonomideki ilk yol haritasının Orta Vadeli Program'la ortaya konulduğunu vurgulayan Erdoğan, programda temel ilkeler, politikalar, hedef ve gösterge niteliğindeki ekonomik büyüklüklerin paylaşıldığını, hiçbir sorunun görmezden gelinmediğini, önceki dönemden farklı olarak yeni programda yapısal dönüşümlere özel bir başlık açıldığını söyledi. Erdoğan, temel konuların, bir takvimle programın önemli bir parçasına dönüştürüldüğünü belirtti. Büyüme ve ticaretten fiyat istikrarı ve finansal istikrara, beşeri sermaye ve istihdamdan yeşil ve dijital dönüşüme, afet yönetiminden kamu maliyesi ile iş ve yatırım ortamına yedi temel alanda öncelikli reform adımlarını belirlediklerini dile getiren Erdoğan, "Program döneminde ekonomik büyümeden kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Yüksek katma değer odaklı yatırımların önünü açarak ve finansmanını kolaylaştırarak, sağlıklı ve kaliteli bir büyüme sağlayacağız. Bununla birlikte sıkı para politikasının da desteğiyle enflasyonu yeniden tek haneye düşürecek, cari işlemler dengesini iyileştireceğiz." diye konuştu. "Yaklaşık 3 trilyon lira kaynak, deprem bölgesi için kullanılacak" Erdoğan, 6 Şubat depremlerinin yaralarının en kısa sürede sarılmasının, gündemin ilk sırasında yer aldığını belirterek, şunları kaydetti: "Depremzedelerimizi, sırf oy tercihlerinden dolayı onları kapı dışı eden, onlara hakaretler savuran zihniyetin insafına bırakmamakta kararlıyız. Programın ilk yılında tüm kaynaklarımızı deprem bölgesinin yeniden inşa ve ihyasına göre tahsis ettik. Ek bütçe ile bölgeye 762 milyar lirayı ayırmıştık; 2024 yılında deprem bölgesi için 1 trilyon liralık kaynak ayıracağız. Program döneminin tamamında yaklaşık 3 trilyon lira kaynak, deprem bölgesi için kullanılmış olacaktır. Bu kaynakla; afetzedelerimizin konut ihtiyacını hızla giderirken, zarar gören tarım ve sanayi alanları ile tüm altyapıyı ayağa kaldırmayı hedefliyoruz. Depremin sebep olduğu tahribatı ortadan kaldırırken, dengeli bir ekonomik büyümeyle istihdamı artırmak, enflasyonu tek haneye düşürerek gelir dağılımını iyileştirmek, önceliğimizdir. Bu üç yıllık dönemde, enflasyonla mücadele sürecini destekleyici bir çerçevede ekonomik büyümede dengelenmeyi, yüksek katma değerli özel sektör yatırımlarının öncülüğünde ortalama yüzde 4,5 oranında büyümeyi hedefliyoruz." "İşsizlik oranının tek haneli rakamlarda gerçekleşmesini hedefliyoruz" Yaşanılan afete ve diğer olumsuz şartlara rağmen, yüzde 3 civarında beklenen dünya ortalamasının üzerinde büyümeye devam edileceğinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dönem sonunda, tarihimizde ilk kez 1,3 trilyon doları aşan bir ekonomik büyüklük ve 14 bin 855 dolara çıkan fert başına milli gelir ile yüksek gelir grubu ülkeler arasına girmeyi öngörüyoruz. Program döneminde; para, maliye ve gelirler politikalarını tüm araçlarıyla uygulayarak, enflasyonu artıran yapısal unsurları da ortadan kaldıracağız. İnşallah Hindistan'da yapılacak olan G20 toplantısı bütün bu konuları ele aldığımız, bunları orada da işleyeceğimiz önemli başlıklar olacak. Böylece, tıpkı daha önce olduğu gibi, yine orta vadede tek haneli enflasyon rakamına ulaşacağız. Mali disiplinle desteklenen dezenflasyon süreci, güven ve istikrar ortamını pekiştirerek iş ve yatırım ortamımızı iyileştirecek, ihracat odaklı sürdürülebilir bir büyüme iklimi sağlayacaktır. Orta vadede bir taraftan tek haneli enflasyon hedefiyle uyumlu gelirler politikası izlerken, diğer taraftan vatandaşlarımızın, özellikle sabit ve dar gelirli kesimlerimizin alım gücünü yükselteceğiz. Programla istihdamı artıracak sağlıklı bir yatırım ve iş yapma zemini oluşturmayı amaçlıyoruz. Program dönemi boyunca istihdamın yıllık ortalama 909 bin kişi, toplamda da 2,7 milyon kişi artmasını ve işsizlik oranının Program dönemi sonunda tek haneli rakamlarda gerçekleşmesini hedefliyoruz." "Cari işlemler açığının yüzde 4'den yüzde 2 civarına inmesini öngörüyoruz" Yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı önceleyen politikaların merkezine yeşil ve dijital dönüşümü içeren ikiz dönüşümü koyduklarını vurgulayan Erdoğan, bu şekilde, ürün ve hizmetlerin teknolojik kompozisyonunu iyileştirmeyi hedeflediklerini anlattı. İhracatı 300 milyar doların, turizm gelirlerini ise 70 milyar doların üzerine çıkartarak, mal ve hizmet ihracatı gelirlerinin tarihi seviyelere ulaştırılacağını dile getiren Erdoğan, temel ithalat kalemi olan enerjide, doğal gaz ve petrol arama ile üretimine yönelik atılan hızlı adımların katkısının daha fazla görüleceğini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Burada bir şeyin altını çizeyim. Ataşehir'de şu andaki İstanbul Finans Merkezi'ni aynı zamanda bizim enerji hubımız (merkez) haline getireceğiz. Yani burada doğal gaz da bütün madenler de bunların burada değerlendirmesi yapılacak, dünya buradan bunları takip edecek. Nasıl birçok konuda Londra Borsası varsa Hamburg Borsası varsa işte bizim finans merkezimizin içerisinde aynı zamanda enerji ama enerji derken aklımıza elektrik gelmesin, burası doğal gaz da, maden de enerjinin bütün ürünleri nelerse bunların pazarlamasının yapıldığı bir yer olacak. Yani bu kulelerden bir tanesi bu işin pazarlamasının yapıldığı bir yer haline gelecek. Bu adımı da inşallah atmak için ilgili arkadaşlarımız, başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız bunun çalışmalarını yaparak süratle bu adımı atacağız. Bütün bunlarla beraber son Soçi ziyaretimde de Sayın Putin ile yaptığımız görüşmede aynı şekilde Trakya doğal gaz hubı olarak yine planlaması içerisinde ayrıca yürüyecek. Üç yıllık dönemin sonunda cari işlemler açığının yüzde 4'ten yüzde 2 civarına inmesini öngörüyoruz. Programdaki iyileşmenin devamıyla ve yapısal dönüşüm sürecinin meyvelerini vermesiyle, ileride cari işlemler fazlasına da ulaşacağız." "Haksız kazancı önlemeye yönelik düzenleme ve denetimleri uygulamaya koyacağız" Orta Vadeli Program'da uygulanacak politika sepetiyle enflasyon sorununun ülkenin gündeminden kaldırılacağını belirten Erdoğan, para, maliye ve gelirler politikalarında eşgüdüm içerisinde hareket edileceğini, enflasyon ataletini gidermeye yönelik adımlar atılacağını söyledi. Makroihtiyati politikalarda sadeleşmeye gidilerek, ekonomik dengeleri bozucu ve enflasyonu besleyen tüketim artışlarının önleneceğini anlatan Erdoğan, şunları paylaştı: "Yatırım-istihdam-üretim ve ihracata dayalı büyüme politikalarıyla fiyat istikrarı odaklı olarak reel sektörü destekleyen finansman imkanı sağlayacağız. Gıda fiyatlarında istikrarı ve arz güvenliğini teminen, stratejik tarım ürünlerinde yeterlilik oranlarını belirleyerek, üretim planlaması yapacağız. Yaş sebze ürünlerinde mevsimselliği en aza indirmek amacıyla Sera Organize Tarım Bölgesi kurulmasına yönelik yatırımları hızlandırıyoruz. Yeni sera kurulumu ile sera yenileme yatırımlarını daha fazla destekliyoruz. İşte bu Soçi ziyaretimizde çok çok ilginç olan 500 bin ton domates sadece Rusya'ya göndermiş olduk. Aramızdaki bu dayanışmanın nereden nereye vardığını göstermesi bakımından çok önemli. Tüketici aleyhine uygulamalar ile rekabeti sınırlayıcı fiyatlama davranışlarını ve haksız kazancı önlemeye yönelik düzenleme ve denetimleri uygulamaya koyacağız." "Dijital Türk liramızla ilgili çalışmalarımız devam ediyor" Konut stokundaki kayıpların telafisine yönelik yeni sosyal konut projeleri geliştirerek dar gelirli vatandaşların konuta erişim imkanının artırılacağını söyleyen Erdoğan, yeni, yenilenebilir ve yerli enerji kaynakları ile arz güvenliğini garanti altına alacak adımların atılmaya devam edileceğini dile getirdi. Kur Korumalı Mevduat sisteminin görevini yerine getirdiğine ve kur istikrarını sağlamada önemli katkı sağladığına dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: "Kur Korumalı Mevduatlarımızın, kur istikrarının pekiştiği bir zeminde, Türk lirası mevduatlara dönüşmesinin yolunu açacağız. Merkez Bankamız, yeni şartlara göre güncelleyeceğimiz Yatırım Taahhütlü Avans Kredisiyle para politikasının gerektirdiği duruşundan taviz vermeden yatırımlarımızı destekleyecektir. Program döneminde uzun süredir üzerinde çalıştığımız İstanbul Finans Merkezi projemiz de meyvelerini vermeye başlayacaktır. Finans ve finansla ilgili danışmanlık hizmetlerimizde hizmet ihracatımızı artıracak ve ülkemize döviz girdisi sağlayacağız. Dijital Türk liramızla ilgili çalışmalarımız devam ediyor; bununla ilgili takvimi ayrıca paylaşacağız. Katılım finans sektörümüzün sigortacılık dahil tüm alanlarıyla gelişmesi ve İstanbul Finans Merkezi projemizde ana unsur olması için destek vereceğiz. Yenilikçi, kapsayıcı ve dinamik katılım finans sektörü için katılım esaslı faaliyet gösteren fintekleri destekleyeceğiz. Katılım finansta İstanbul'umuzu küresel merkezlerden biri haline getireceğiz. Menkul kıymetlerimizin ihraç süreçlerini dijitalleştirecek ve ihraçlarımızın akıllı sözleşmeler üzerinden gerçekleştirilmesini sağlayacağız." Program döneminde başta deprem kaynaklı harcamalar olmak üzere gerekli ihtiyaçlar süratle karşılanırken, ekonomide güvenin ve istikrarın sigortası olarak gördükleri mali disiplini koruyacak ve güçlendireceklerini belirten Erdoğan, güven ve istikrar kavramlarının kendileri için önemini vurguladı, güven olmadan istikrarın olmayacağına dikkati çekti. Depremlerin etkisiyle artan bütçe açıklarını dönem sonunda Avrupa Birliği standartlarına uyumlu şekilde yüzde 3'ün altına çekeceklerini ifade eden Erdoğan, gelir, kurumlar ve vergi usul kanunları başta olmak üzere temel vergi kanunlarında yatırımcı dostu, sade, anlaşılır ve adil bir vergi sistemi oluşturmaya yönelik düzenlemeler yapacaklarını söyledi. "Doğrudan yatırımları ülkemize çekmeyi hedefliyoruz" Teknolojik imkanlardan azami düzeyde faydalanarak, kayıt dışılıkla her alanda kararlı şekilde mücadele edeceklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Kamu yatırım projelerini gözden geçirerek ekonomiye hızla kazandırılabilecek projelere öncelik vereceğiz. Kamu harcamalarında periyodik gözden geçirmelerle verimsiz harcama programlarını tasfiye ederek, kaynakların öncelikli alanlara tahsisini sağlayacağız. Sosyal yardım sistemimizi, iş gücüne katılıma mani olmayacak şekilde bütünleşik bir yapıda, aile odaklı ve fert başına asgari bir geliri garanti edecek bir çerçevede yeniden kurgulayacağız. Kamu iktisadi teşebbüslerinin üst yönetiminde kurumsal yönetim anlayışını güçlendirerek, piyasa koşullarında daha verimli ve rekabetçi bir biçimde faaliyet göstermelerini temin edeceğiz. Ekonomik büyüme ve ticaret alanında teknolojik altyapımız, beşeri sermaye, girişimcilik, araştırma, yenilikçilik ve tasarım kapasitemiz güçlenecektir. Hedef odaklı ve seçici bir yaklaşımla finansmana erişimi kolaylaştırırken, enflasyonist baskıya yol açabilecek uygulamalardan kaçınacağız. Sanayide yerli üretim ve teknolojik dönüşüme yönelik ürün bazlı yatırım yol haritaları hazırlayacağız. Turizm ve taşımacılık gibi döviz kazandırıcı hizmet ticaretini destekleyeceğiz. Avrupa Birliği ile ticaretimize yeni bir boyut kazandırmak üzere Gümrük Birliği'nin güncellenmesine yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Bürokratik ve hukuki öngörülebilirliği güçlendirerek, doğrudan yatırımları ülkemize çekmeyi hedefliyoruz." "Ticaret ve finans alanında hukuki süreçleri kolaylaştıracağız" Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyümeye yönelik öngörülen verimlilik artışını, özel kesim yatırımları ve yapısal reformlarla sağlayacaklarını kaydetti. Erdoğan, şöyle konuştu: "Özel kesim girişimlerinin önünü daha da açarak yatırım, ticaret ve finans alanında hukuki süreçleri kolaylaştıracağız. Şirket kurma ve tasfiye süreçlerini iyileştirecek, bürokrasinin azaltılması, işlemlerin hızlandırılması ve işlem maliyetlerinin düşürülmesi ile hukuki ve mali süreçlerin iyileştirilmesi için düzenlemeler yapacağız. Bürokratik işlemlerde sadeleşmeye gidecek, şirket ve ticaret sicili işlemlerinde dijital uygulamaları yaygınlaştıracak, yatırımlara ilişkin izin, lisans, ruhsat gibi işlemlerin çevrim içi platforma taşınmasını sağlayacağız. Yargılama süreçlerini etkinleştirecek, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini devreye alacağız. Mal ve hizmet ihracatını etkileyen yönleriyle Avrupa Birliği dijital ekonomi düzenlemeleri doğrultusunda bürokratik işlemler Birlik müktesebatına uyumlu hale getirilecektir." Yatırımcıların faydalanması için uygun yatırım yerlerini içeren yatırım yeri envanteri oluşturulacağını dile getiren Erdoğan, özellikle gençlere meslek edindirici, nitelikli istihdamı ve üretkenliği artırıcı bir yaklaşımla iş gücü potansiyelini azami şekilde kullanacaklarını anlattı. "Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma modellerinde mevzuat düzenlemeleri yapacağız" Mesleki ve teknik eğitimde müfredatın güncellenmesini, staj ve işbaşı eğitimi programlarının yaygınlaştırılmasını sağlayacak şekilde yönetim ve finansman konuları da dahil olmak üzere özel sektörle işbirliğini artıracaklarını bildiren Erdoğan, şunları söyledi: "Yapay zeka, siber güvenlik, temiz ve sürdürülebilir enerji ile uzay teknolojileri gibi stratejik alanlarda nitelikli iş gücü yetiştirmeye yönelik kamu-üniversite-özel sektör işbirliği programlarını hayata geçireceğiz. Yükseköğretim kontenjanlarını, kamu ve özel sektörün orta vadede ihtiyaç duyduğu iş gücü ile uyumlu hale getireceğiz. Uzaktan, kısmi ve geçici süreli yeni nesil esnek çalışma modellerinde yaşanan gelişmeler doğrultusunda mevzuat düzenlemeleri yapacağız. Kuracağımız Aile ve Gençlik Bankasıyla aile yapımızı güçlendirirken, gençlerimizin istihdamını ve girişimciliğini çeşitli kanallarla destekleyeceğiz. 2053 net sıfır emisyon hedefimiz ve kalkınma önceliklerimiz kapsamında ekonominin her alanında yeşil dönüşümü gerçekleştirmek üzere çalışacağız. İklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin planlama ve uygulama araçlarını düzenlemek üzere yasal çerçeveyi geliştireceğiz. Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi hukuki altyapısını tamamlayacak, sistemi Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na uyumlu bir yapıda geliştireceğiz." Türk vergi sistemini karbon fiyatlandırma çerçevesinde gözden geçireceklerini aktaran Erdoğan, döngüsel ekonomiye geçiş için bütüncül bir "Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı" hazırlayacakları bilgisini paylaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, başarılı sonuçlarını aldıkları sıfır atık uygulamalarını yaygınlaştıracaklarını vurgulayarak, taşımacılık terminalleri, demir yolu ulaştırması ve kent içi ulaşım başta olmak üzere ulaştırma sektöründe düşük karbonlu sisteme geçişi kolaylaştıracaklarını söyledi. Orman varlığının artırılmasına ve korunmasına, yeni yutak alanların oluşturulmasına devam edeceklerini belirten Erdoğan, "Burada detayını veremediğimiz birçok başlık ve politika ile kalkınma sürecini inşallah daha üst aşamaya taşıyacağız." dedi. 2024 Merkezi Yönetim Bütçesi Kanun Teklifine yönelik ödenek teklif tavanları belirlendi Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın sabah Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ve ilgili bakanların yerli ve yabancı basın mensuplarıyla bir araya gelerek soruları cevaplayacağını, 2024 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda yer alan tedbirlerin daha ayrıntılı ele alınacağını anlattı. Bu kapsamda, Meclise sunacakları 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanun Teklifine yönelik ödenek teklif tavanlarını belirlediklerini bildiren Erdoğan, "Meclisimizin de onayını aldıktan sonra 2024 yılında uygulamayı hedeflediğimiz tüm çalışmaları hızla başlatmış olacağız. Ayrıca ekim ayında Meclise sunacağımız 2053 perspektifiyle hazırladığımız 5 yıllık Kalkınma Planı ve Program dönemini de içeren bir atılım sürecini başlatacağız." diye konuştu. Orta Vadeli Programın ülkeye hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, "Cumhurbaşkanı Yardımcım'la birlikte program hazırlıklarından sorumlu Hazine ve Maliye Bakanımız ve Strateji ve Bütçe Başkanımız başta olmak üzere tüm bakanlarımızı tebrik ediyorum. Yapılan istişare süreçlerinde görüşlerini ifade ederek veya hazırladıkları çeşitli raporları bizlerle paylaşarak programın hazırlanmasına katkı sunan tüm paydaşlarımıza ayrıca teşekkür ediyorum." dedi. Orta Vadeli Program'ın tüm sektörler ve kamu kurumları tarafından sahiplenileceğine yürekten inandığını dile getiren Erdoğan, "Afetin yaralarını saran, enflasyonu yeniden tek haneye düşüren, büyüme ve istihdamı sürdüren, sosyal adalet ve refahı geliştiren Orta Vadeli Program'ın Türkiye Yüzyılı vizyonumuza ivme kazandırmasını temenni ediyorum." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Ekonomi Koordinasyon Kurulu üyeleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ile aile fotoğrafı çektirdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.