TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#ölüm yıldönümü

İLKHABER-Gazetesi - ölüm yıldönümü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ölüm yıldönümü haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Aliya İzzetbegoviç kimdir? Aliya İzzetbegoviç sözleri ve hayatı Haber

Aliya İzzetbegoviç kimdir? Aliya İzzetbegoviç sözleri ve hayatı

Aliya İzzetbegoviç, Bosna Hersek’in bağımsızlığını savunan, İslam bilincini uyandırmak için mücadele eden ve ülkesinin ilk Cumhurbaşkanı olarak anılan önemli bir liderdir. Bugün, vefatının 21. yıldönümünde anma mesajları yayımlanıyor. İşte Aliya İzzetbegoviç'in hayatı ve hakkında merak edilenler... ALİYA İZZETBEGOVİÇ KİMDİR? 1925 yılında Bosanski Samac'ta doğan Aliya, eğitimine Saraybosna’da devam etti. Genç yaşlarda Müslüman Boşnakların dini ve milli bilincini uyandırmak için çalışmalara katıldı. İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan zulümler ve ayrımcılıklar, onun mücadele azmini artırdı. "Genç Müslümanlar" hareketinin önde gelen isimlerinden biri olarak, Müslümanların eşit haklar kazanması için çaba gösterdi. Hapiste Geçen Yıllar 1946 yılında, "Genç Müslümanlar" oluşumunun faaliyetleri nedeniyle tutuklandı ve 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde de yazmaya devam etti ve özgürlük mücadelesine olan inancını hiç kaybetmedi. 1983 yılında ise “Saraybosna Süreci” olarak adlandırılan davada, 12 arkadaşla birlikte yeniden tutuklandı ve 14 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Bosna Hersek’in Bağımsızlığı 1990'larda Yugoslavya'nın dağılması sürecinde, Bosna Hersek’in bağımsızlık referandumu için önemli bir rol oynadı. 29 Şubat-1 Mart 1992 tarihindeki referandumda, katılanların %99,7'si bağımsız Bosna Hersek için "evet" dedi. Bu süreçte, Sırp ve Hırvat grupların saldırılarına karşı koyarak, Boşnakların mücadelesini liderlik etti. Erdoğan’a Bosna Hersek’e sahip çıkması için vasiyet etti Aliya İzzetbegoviç, 19 Ekim 2003’te vefat etti. Vefatından önce, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Bosna Hersek’e sahip çıkması için vasiyet etti. Cenazesine 150 binden fazla kişi katıldı ve Kovaçi Şehitliği’ne defnedildi. Aliya İzzetbegoviç'in en ünlü eserleri Fikir adamı olarak da tanınan İzzetbegoviç, ardında "İslam Deklarasyonu", "Doğu ve Batı Arasında İslam" gibi önemli eserler bıraktı. "Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı; sömürgeciliği, döktüğü kan ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur." sözü, onun tarihsel perspektifini yansıtmaktadır. ALİYA İZZETBEGOVİÇ SÖZLERİ Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır. Biz de zalimlerden olursak, zulme karşı savaşmamızın bir anlamı kalmaz. Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar…Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım. Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtulmak için kendinizi Müslüman olarak düşünmeye başlayın. Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi unutmayın ama onunla da yaşamayınBir kelimeyi hiç aklınızdan çıkarmayın: Devlet. Devletin ne kadar önemli olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer, rüzgarda savrulup gider. Geleceğimizi geçmişimizde aramayacağız. Kin ve intikam peşinde koşmayacağız. Hayat kısa sözüne hiç itibar etmedim. Çünkü yeterince uzun yaşadığımı düşünüyorumNefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor, Bosna'nın özünü de zedeliyor. Dindarlık şehrin büyümesiyle azalır; daha doğrusu, bu azalma insana yadırgatıcı bir tarzda tesir eden şehircilik unsurlarının birikmesiyle beraber meydana gelir. Çünkü şehir ne kadar büyürse üzerindeki gök de o kadar ufalır. İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah`ın önünde hesap verecektir.Hayat inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur. Sloganımız şu: Kendinden olanı sev, ötekine saygı göster. İslâm korkakların değil cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir. Aliya İzzetbegoviç, yalnızca Bosna Hersek’in değil, tüm İslam dünyasının sembollerinden biri olarak anılmaya devam ediyor. Onun mirası, günümüzde de Müslümanların özgürlük ve adalet arayışında önemli bir ilham kaynağıdır.

Neşet Ertaş ölüm yıldönümünde anılıyor: Neşet Ertaş kimdir? Neden Bozkırın Tezenesi olarak anılıyor? Haber

Neşet Ertaş ölüm yıldönümünde anılıyor: Neşet Ertaş kimdir? Neden Bozkırın Tezenesi olarak anılıyor?

Türk halk müziğinin efsanevi ismi Neşet Ertaş, ölümün 12. yıl dönümünde yedileri tarafından rahmetle anılıyor. "Bozkırın Tezenesi" olarak bilinen Ertaş, 25 Eylül 2012'de İzmir'de hayata veda etmişti. Dillerden düşmeyen eserleri ve türküleriyle Türk milletinin hafızasında muhteşem bir yer edinen Neşet Ertaş, halkın izlediğine yaptığı katkılarla da tanınıyor. Kendine has yorum tarzı ve duygusal sözleriyle Anadolu insanının farklılaştığı farklı, köklü Türk müziğinin en önemli insanlardan biri olarak anılmayı sürdürüyor. İşte Neşet Ertaş hakkında yapılması gereken her şey... Neşet Ertaş Kimdir? Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesinde dünyaya geldi. Babası Muharrem Ertaş, Abdal kültürünün önemli temsilcilerinden bildirildi. Müziğe olan ilgiyle çocuk yaşlarına başlayan Ertaş, babasıyla birlikte düğünlerde türküde sahneye çıkmaya başladı. İlk çalması annesinin yaptığı oyuncak bağlama oldu. Küçük yaşlarda saz ve bağlama çalmaya başlayan Ertaş, kendi imkanlarıyla geliştirerek halk arasında önemli bir yere sahip oldu. Ertaş, 1957 yılında İstanbul'a giderek ilk plağını çıkardı. Bu şekilde daha sonra Anadolu'da tanınmaya başlayan sanatçı, birçok plak ve kaset çıkardı. Askerlik sonrasında İstanbul'da çalıştıktan sonra Ankara'ya yerleşti ve burada sahne çalışmasına devam etti. Müziğiyle büyük bir kitleye ulaşan Ertaş, halk müziğinin önemli isimlerinden biri haline geldi. Ölümü ve Anma Töreni Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012'de İzmir'de tedavi gördüğü hastanede vefat etti. Ölümün ardından birçok sanatçı ve hayranı tarafından anıldı. Bu yıl Kırşehir Bağbaşı Mezarlığı'nda düzenlenen anma törenine yedileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Oğlu Hüseyin Ertaş, ebeveynlerinin kendilerine en önemli konuda saygı öğrettiğini vurguladı. Törende dualar okunarak çiçekleri değiştirildi. Neşet Ertaş'ın En Güzel Türküleri Neşet Ertaş, eserlerinde Anadolu insanının farklı ve yaşadıkları ustaca yansıttı. "Yalan Dünya", "Vay Vay Dünya", "Kırşehir'in Gülleri", "Neredesin Sen", "Gönül Dağı", "Mühür Gözlüm" gibi eserler Türk halk müziğinin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Bu türküler, sadece müzik dünyasında değil, halk arasında da derin bir etki bırakmıştır. Neşet Ertaş, yalnızca müziğiyle değil, mütevazı birikimleriyle de hafızalarda yer etti. UNESCO tarafından "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak sınırlandırılan Ertaş, halkın sanatçısı olarak da anılmayı her zaman tercih etti. Sanat yaşamı boyunca birliklerde ve acılarını dile getirerek, Türk halkına büyük katkılarda bulunur. Neşet Ertaş, neden "Bozkırın Tezenesi" olarak anılır? Neşet Ertaş, "Bozkırın Tezenesi" olarak anılmasının birkaç önemli nedeni bulunmaktadır: Anadolu Kültürü ile Bağlantısı : Neşet Ertaş, Kırşehir'in bozkırlarında doğmuş ve büyümüştür. Bozkır kültürü, onun hayatında ve sözlerinde derin bir şekilde hissedilir. Anadolu'nun öz değerleri, halkının acılarını ve sevinçlerini türküleriyle dile getirirken, bozkırın sade ve samimi hayatları da yansıtılmıştır. Saz ve Söz Ustalığı : "Tezenesi" ifadesi, saz çalma sanatını simgeler. Ertaş, bağlama ve cura gibi geleneksel çalgıları ustalıkla çalarken, derin sözlerle dolu türküleriyle de halkının kalbine dokunmuştur. Müziği, Anadolu'nun ruhunu yansıtıyor ve bu nedenle "Bozkırın Tezenesi" unvanını kazanmıştır. Yaşar Kemal'in Desteği : Bu unvan, ünlü yazar Yaşar Kemal tarafından verilmiştir. Kemal, "İnce Memed" adlı eserini Neşet Ertaş'a "Bozkırın Tezenesi"ni ifadesiyle imzalayarak onun bu unvanını benimsemesine yardımcı olmuştur. Bu, onun müziğinin ve sanatsal süreçlerinin toplumda nasıl bir yer edindiğinin de bir göstergesidir. NEŞET ERTAŞ NASIL VE NEDEN ÖLDÜ? Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de tedavi gördüğü hastanede 74 yaşında hayatını kaybetti. Ölüm sebebi, yıllarca süren sağlık sorunlarıydı. Ertaş, özellikle parmaklarındaki felç nedeniyle zorlu bir süreç geçirmişti. Bu sağlık sorunları, sanat hayatını etkileyerek zaman zaman sahneye çıkmasını zorlaştırmıştı. Neşet Ertaş, Türk halk müziğine büyük katkılarda bulunan bir sanatçı olarak, vefatıyla birlikte müzik dünyasında derin bir boşluk bırakmıştır. Ölümünden sonra, eserleri ve türküleri ile hatırlanmaya devam etmektedir.  

Sanat Güneşi Zeki Müren Kimdir? Kaç yaşında vefat eti? Zeki Müren hakkında az bilinenler Haber

Sanat Güneşi Zeki Müren Kimdir? Kaç yaşında vefat eti? Zeki Müren hakkında az bilinenler

Klasik Türk Müziği'nin efsanevi ismi Zeki Müren, 28. ölüm yıldönümünde anılıyor. "Sanat Güneşi" unvanıyla tanınan Müren, hayatı sanata aday olup müzik kariyerinde önemli izler bıraktı. 24 Eylül 1996 tarihinde 64 yaşında hayatta olan Zeki Müren, yalnızca müziğiyle değil, performansları ve tarzıyla da birçok sanatçıya ilham kaynağı oldu. Peki, Zeki Müren kimdir? Vefat geldiğinde kaç yaşındaydı? İşte Zeki Müren'e dair merak edilenler ve bilinmeyenler... Zeki Müren kimdir? Zeki Müren, 6 Aralık 1931'de Bursa Tophane'de doğmuş ve Türk gittiğine damgasını vuran bir sanatçıdır. "Sanat Güneşi" unvanıyla anılan Müren, Türkiye'de Altın Plak parçalarının ilk sahibi olarak müzik dünyasının önemli bir yere sahiptir. Müzik kariyeri boyunca altı yüzü aşkın plak ve kaset kaydetmiş, üç yüzü aşkın eser bestelenmiştir. Zeki Müren eğitim ve müzik hayatı İlkokulu bitirdikten sonra Bursa'daki Tahtakale Ortaokulu'na geçti. Ortaokulu kaldıktan sonra, ailesinin parçalarıyla İstanbul'da bulunan Boğaziçi Lisesi'ne kaydoldu. burada birincilikle bitirerek mezun oldu. Daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde yüksek büyüme bölümü başladı ve bu alanda eğitim aldı. Bursa'da Tamburi sanatçısı İzzet Gerçeker'den müzik eğitimi için usul ve solfej dersleri aldı. Boğaziçi Lisesi'nde çalışırken, sinema yönetmeni Arşavir Alyanak'ın babası Agopos Krikor ve udi Krikor'dan ders aldı. Üniversite döneminde TRT İstanbul Radyosu'nda açılan ses sanatçısı sınavını birincilikle kazanarak müzik kariyerine ilk adımını attı. Zeki Müren'in Müzik Yolculuğu Müziğe olan tutkusu, ilkokul yıllarına kadar uzanıyor. Bursa'da çeşitli müzik dersleri yayınlandıktan sonra TRT'deki ilk konseri ile sanat hayatına hızlı bir giriş yaptı. Anadolu'da tanınmaya başlanıyor ise "Muhabbet Kuşu" adlı şarkıyla oldu. Müren, yıllar içinde muhteşem eserler bıraktı; "Zehretme Hayatı Bana Cananım", "Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin" gibi şarkılar hala dinleniyor. Müren, 1955 yılında "Manolyam" adlı eseriyle Altın Plak Ödülü'nü kazanmıştır. 1976 yılında Londra'daki Royal Albert Hall'da konser veren ilk Türk sanatçısı olmuştur. Sinema ve Tiyatro Zeki Müren, 1954'te "Beklenen Şarkı" filmiyle sinemaya adım atmış, kendi besteleriyle 18 filmde başrol oynamıştır. Ayrıca tiyatro sahnelerinde boy gösterilmiştir. Efsane Sahne Performansları Zeki Müren, sahne performanslarıyla da hafızalara kazındı. 1976'da Londra'da Royal Albert Hall'da sahne alan ilk Türk sanatçısı oldu. Kendi tasarımı kıyafetleri ve sahne düzenlemeleri ile müzik dünyasında gelişmiş bir isim haline geldi. Zeki Müren'in Özel Hayatı Zeki Müren, ellili yılların kalıplarını zorlayan kıyafetleri ve kendine has üslubuyla dikkat çeken bir sanatçıydı. Hayatı boyunca hiç evlenmemiş olmasına rağmen, zaman zaman kadınlarla anılmıştır. Sanatçı, eşcinsel olduğu yönündeki spekülasyonları her zaman canlı tutsa da, cinsel tercihi hakkında herhangi bir açıklama yapmamıştır. Kendine özgü tarzı ve sahne kostümleriyle tanınan Müren, özellikle kıyafet tasarımlarında yenilikçi bir yaklaşım sergilemiştir. Müzik, sinema ve tiyatro dışında resim ve desen çalışmaları da yapmış, eserleri birçok ilde sergilenmiştir. Ayrıca, şiirle de ilgilenmiş ve bu alanda "Bıldırcın Yağmuru" adlı bir şiir kitabı yayınlamıştır. Zeki Müren'in Askerlik Yılları Müren, askerliğini 1957-1958 yıllarında tamamlamış, Ankara Piyade Okulu'nda altı ay, İstanbul Harbiye Temsil Bürosu'nda altı ay ve Çankırı'da üç ay hizmet vermiştir. Sanat hayatında zirveye ulaşan Müren, her zaman kuralına uygun ve ağdalı bir Türkçe kullanarak hafızalara kazınmıştır. Zeki Müren, kişisel hayatını oldukça gizli tutmuş, sahnedeki karakteriyle özel hayatı arasında bir denge kurmayı başarmıştır. Zeki Müren'in Bilinmeyenleri: 18 Yıllık Yakın Arkadaşından Çarpıcı Anılar Zeki Müren ve Bülent Ersoy Arasında Gerilim Kamuoyunda Zeki Müren ile Bülent Ersoy arasındaki gerilim de dikkat çekiyor. Çakmak, bu durumun gerçek nedenlerini biliyor ancak isim vermekten kaçınıyor. Ersoy ile Müren’in yaşadığı bir olayın, gerilimin temelini oluşturduğunu belirtti. Zeki Müren'in Sevgilisiyle İntihar Girişimi Zeki Müren'in başka bir sevgilisiyle intihar girişiminde bulunduğuna da değinen Çakmak, "Pilot üsteğmen sevgilisi ile birlikte hayatlarını sürdüremeyeceklerine inanarak intihar etmeyi düşündüler. Ancak son anda frene basarak bu girişimden vazgeçtiler" dedi. Zeki Müren Neden Öldü? Hastalığı Neydi? Zeki Müren, 24 Eylül 1996 tarihinde kalp krizi geçirerek hayata veda etti. Ölümünden önce geçirdiği kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı, son yıllarını sahnelerden uzak geçirmesine neden olmuştu. Müren, Bodrum’daki evinde inzivaya çekmiş, bu süre zarfında sağlığına dikkat etmeye çalışmıştır. Zeki Müren Kaç Yaşında Vefat Etti? Zeki Müren, 6 Aralık 1931 tarihinde doğmuş olup, 24 Eylül 1996 tarihinde 64 yaşında vefat etmiştir. Ölümü, Türk sanat camiasında derin bir üzüntü yaratmış, cenazesine büyük bir kalabalık katılmıştır. Müren, Bursa’daki Emirsultan Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Kazım Koyuncu'nun vefatının 19. yılında anılıyor Haber

Kazım Koyuncu'nun vefatının 19. yılında anılıyor

Kazım Koyuncu, vefatının 19. yılında Artvin'deki kabri başında anıldı. Sanatçı, müzisyen, söz yazarı ve aktivist olarak tanınan Koyuncu, kanser nedeniyle 33 yaşında hayatını kaybetmişti. Yeşilköy köyündeki mezarı başında düzenlenen törene, Koyuncu'nun annesi Hüsniye, kardeşleri Oğuz, Orhan, Niyazi Koyuncu, ablası Canan Erdem ve birçok yakını katıldı. Ayrıca, CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, Hopa Belediye Başkanı Utku Cihan, Kemalpaşa Belediye Başkanı Erhan Yılmaz ve Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu gibi siyasi isimler de törende yer aldı. Törende katılımcılar, "air ceketli çocuk" olarak anılan Kazım Koyuncu'nun mezarına karanfil bırakarak dua ettiler. Hopa Belediye Başkanı Utku Cihan, törende yaptığı konuşmada, Koyuncu'nun fikirlerinin ve müziğinin yaşamaya devam ettiğini vurgulayarak, Hopa'da Kazım Koyuncu Kültür Merkezi ve Müzesi gibi alanlar oluşturmayı planladıklarını belirtti. Bu alanlarda gençlere ve çocuklara eğitim vermek ve Kazım Koyuncu'nun sanatını gelecek nesillere aktarmak istediklerini dile getirdi. Eskişehir'den gelen Mehmet Ali Bozkaya ise Kazım Koyuncu'nun Karadeniz müziğini çok güzel duygularla yorumladığını ve onun eserlerinin zihinlerde yer ettiğini ifade etti. Bozkaya, Koyuncu'yu öğrencilik yıllarında sahnede dinleme fırsatı bulduğunu ve bugün mezarına ilk defa geldiğini söyleyerek duygularını paylaştı. Kazım Koyuncu'nun anma töreninde katılımcılar, sevgi ve özlemle sanatçıyı anarak onun unutulmayacağını vurguladılar.

Kurtlar Vadisi'nin unutulmaz karakteri Süleyman Çakır bu senede unutulmadı Haber

Kurtlar Vadisi'nin unutulmaz karakteri Süleyman Çakır bu senede unutulmadı

Kurtlar Vadisi'nin efsanevi karakteri Süleyman Çakır, yıllar geçse de hala hayranlarının kalbinde taht kurmaya devam ediyor. Bu yıl da, onun anısını canlı tutmak isteyen hayranları ölüm yıldönümünde Süleyman Çakır'ı andı.  Oktay Kaynarca'nın muhteşem oyunculuğuyla hayat bulan Çakır, Kurtlar Vadisi'nin unutulmazları arasında yerini koruyor. Süleyman Çakır kimdir? Süleyman Çakır'ı kim canlandırıyor? Kurtlar Vadisi'nde izleyicilerin kalbinde taht kuran Süleyman Çakır karakteri, gerçek hayatta usta oyuncu Oktay Kaynarca tarafından canlandırılmıştır. 1964 yılında doğan Çakır, dramatik bir geçmişe sahiptir. Babasının cami avlusunda öldürülmesiyle genç yaşta hayatın zorluklarıyla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Annesi ve kız kardeşiyle geçimini sağlamak için nohut pilavı satarak mücadele eder. Ancak bir gün kız kardeşine zor kullanan bir zabıtayı öldürerek hapise düşer. Bu zorlu süreçte ona destek olan Duran Emmi ile tanışır ve yer altı dünyasına adımını atar. Kısa sürede mafyanın önemli isimlerinden biri haline gelir ve armatör Laz Ziya'nın kızı Nesrin Yılmaz ile evlenir. Bu evlilikten iki çocuğu olur. SÜLEYMAN ÇAKIR NASIL ÖLDÜ? Ancak Çakır'ın hikayesi trajik bir sonla noktalanır. Zararlı maddeye karşı savaş açması ve Baron'a suikast düzenlemesi nedeniyle Kurtlar Konseyi'nin hedefi haline gelir. Testere Necmi'nin planladığı bir pusuda ağır yaralanır ve tüm çabalara rağmen kurtarılamaz. 8 Nisan 2004'te hayatını kaybeder. OKTAY KAYNARCA: '' ALLAH RAHMET EYLESİN'' Oktay Kaynarca, Süleyman Çakır'ın ölüm yıl dönümünde sosyal medyada bir video yayınlayarak karakteri ve hayatını anmıştır. "Rahmetlinin 20. Sene-i devriyesinde Allah’tan rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin, güzel adamdı" diyerek Süleyman Çakır'ı anmıştır. Süleyman Çakır karakteri, izleyicilerin hafızalarında unutulmaz bir yer edinmiş, Kurtlar Vadisi'nin en etkileyici karakterlerinden biri olmuştur.

Erol Büyükburç'un vefatının üzerinden 9 yıl geçti Haber

Erol Büyükburç'un vefatının üzerinden 9 yıl geçti

Türk pop müziğinin unutulmaz isimlerinden Erol Büyükburç'un vefatının üzerinden dokuz yıl geçti, ancak müziğinin gücü hala kalplerimizde yaşıyor. Erol Büyükburç Kimdir? Nadıl ünlü oldu? İşte Erol Büyükburç'un hayatı ve eserleri... Erol Büyükburç Kimdir? Erol Büyükburç, Türk pop müziğinin efsanevi isimlerinden biri olarak tarihe geçti. Adana doğumlu olan ve 60'lı yıllardan itibaren müzik dünyasında adını duyuran Büyükburç, pek çok unutulmaz esere imza attı. Müzik kariyerine lise yıllarında başlayan Büyükburç, İstanbul Belediyesi Konservatuvarı'nda eğitim aldı ve kendi vokal grubunu kurdu. "Yerli Elvis" olarak anılmaya başlayan sanatçı, uzun yıllar boyunca müzik sahnesinde önemli bir yere sahip oldu. Büyükburç'un müzik kariyerindeki başarıları arasında birçok ödül bulunuyor. Balkan Festivali'nde "En İyi Şarkıcı" ödülü de bunlardan biri. Sanatçının repertuarında yer alan "Öp Beni", "Little Lucy" ve "Haydi Gençlik Hop Hop" gibi şarkılar, geniş kitleler tarafından sevilerek dinlendi. Erol Büyükburç'un 'Saksı değilim ben' çıkışı Türk pop müziğinin efsane isimlerinden Erol Büyükburç, müzik kariyeri boyunca önemli eserlere imza atsa da, yaşamının son dönemlerinde yaşadığı sıkıntılar ve haksızlıklarla gündeme gelmişti. Son dönemlerinde katıldığı bir televizyon programında yaşadığı haksızlıklara karşı çıkan Büyükburç'un çıkışı, müzik dünyasında yankı buldu. Programda, kendisine yönelik haksızlık ve hor görülme hissine dair duygularını dile getiren Büyükburç, "Saksı değilim ben!" diyerek öfkesini ifade etmişti. Sanatçı, kendisini önemsemeyenlerin, onu görmemezlikten gelenlerin, hatta kendi başrolünde olduğu filmlerde bile onu düşünmeyenlerin varlığına dikkat çekmişti. Özellikle "Ben büyük bir sanatçıyım! Gelmiş geçmiş ve büyük sanatçılardan biriyim!" diyerek kendi değerini ve önemini vurgulayan Büyükburç, Türk pop müziğinin önemli isimlerinden biri olarak kendisini görmekteydi. Ancak yaşadığı haksızlıklar ve anlam veremediği ilgisizlikler karşısında öfkelenen sanatçının bu çıkışı, onun içinde bulunduğu duygusal durumu ve hayal kırıklığını yansıtıyordu. Erol Büyükburç'un bu çıkışı, müzik dünyasında tartışma yarattı ve onun müzik kariyeri boyunca yaşadığı zorlukları ve mücadele ruhunu bir kez daha gözler önüne serdi Erol Büyükburç'un vefatı Büyükburç'un hayatı trajik olaylarla da gölgelendi. 22 Temmuz 1999'da kızı Ajlan Büyükburç ile birlikte geçirdiği bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Bu olay, müzik dünyasında derin bir üzüntü yarattı. Ardından, 2001 yılında eşi Emel Büyükburç'u karaciğer yetmezliği sonucu kaybetmesiyle, sanatçı daha da büyük bir acı yaşadı. Erol Büyükburç, sadece müzik kariyeriyle değil, aynı zamanda sinema dünyasında da kendine yer buldu. "Plajda Sevişelim", "Öp Beni", "Kader Rüzgarı" gibi filmlerde rol aldı ve seyirciler tarafından sevilerek izlendi. 12 Mart 2015 tarihinde, İstanbul'daki evinde hayatını kaybeden Büyükburç'un cenazesi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Türk pop müziğinin unutulmaz isimlerinden Erol Büyükburç'un müzik videoları ve filmografisi, sanatının geniş yelpazesini ve etkileyici kariyerini yansıtıyor. İşte onun unutulmaz eserleri: Müzik Videoları: Haydi Gençlik Hop Hop Little Lucy Sen Varsın Sevemem Sevgi Çiçekleri Yıllar Sonra   Filmografisi: 1964: Plajda Sevişelim / Neşeli Aşıklar 1965: Horoz Nuri 1967: Kızılcıklar Oldu Mu 1967: Gençlik Türküsü 1968: Yasemin'in Tatlı Aşkı 1968: Bir Damat Aranıyor 1968: Sus Sus Kimseler Duymasın 1968: Menekşe Gözler 1969: Berduş 1970: Öp Beni 1970: Avare Aşık 1971: Turist Ömer Boğa Güreşçisi 1975: Haydi Gençlik Hop Hop 1976: Oldu Olacak 1976: Cıbıl 1976: Kader Rüzgarı 1976: Kurban Olayım 1977: Ah Bu Sevda 1980: Bitmeyen Azap 1987: Enayiler Kralı Murtaza 2003: Shubuo Kral - Reklam filmi 2003: Nerdesin Firuze 2004: Hababam Sınıfı Merhaba 2007: Şöhret Okulu 2009: Kanal-İ Zasyon 2011: Alemin Kıralı (Kendisi olarak konuk olmuştur) 2014: Hayalet Dayı

Avrupa Yakası Dizisinin 'Tahsin'i Gazanfer Özcan Ölüm Yıldönümünde Anılıyor Haber

Avrupa Yakası Dizisinin 'Tahsin'i Gazanfer Özcan Ölüm Yıldönümünde Anılıyor

Gazanfer Özcan, 27 Ocak 1931'de İstanbul'da doğdu ve Türk oyuncu ve seslendirme sanatçısı olarak tanındı. Tiyatro kariyerine çocuk tiyatrosunda başladı ve Komedi Tiyatrosu'nda oynanan "Mahallenin Romanı" adlı oyundaki performansıyla dikkat çekti. Daha sonra çeşitli tiyatro oyunlarında rol aldı ve 1962 yılında Gönül Ülkü ile evlenerek "Gönül Ülkü - Gazanfer Özcan Tiyatrosu"nu kurdu. Sinema kariyerine 1950'li ve 1960'lı yıllarda birçok filmde rol alarak başladı. Ancak uzun bir aranın ardından 2000 yılında "Komser Şekspir" filmiyle sinemaya geri döndü. Televizyon dünyasında da aktif olan Özcan, "Kuruntu Ailesi" ve "Avrupa Yakası" gibi popüler dizilerde önemli roller üstlendi. 1998 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanı ile ödüllendirildi. 17 Şubat 2009'da kronik akciğer rahatsızlığı ve damar tıkanıklığı nedeniyle İstanbul'da hayatını kaybetti. Naaşı, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde düzenlenen bir törenin ardından Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi. Gazanfer Özcan, Türk tiyatro ve sinema dünyasına önemli katkılar sağlamış bir sanatçı olarak anılmaktadır. Gazanfer Özcan, unutulmaz rollerin usta oyuncusu olarak anılmaya devam ediyor. Ölümünün üzerinden 15 yıl geçtiğinde, Türk tiyatro ve sinema dünyasının sevilen ismi, sevenleri tarafından özlemle anılıyor. 27 Ocak 1931'de İstanbul Cihangir'de dünyaya gelen Özcan, sanat hayatına tiyatro ile adım attı. "Hisse-i Şayia" adlı oyundaki performansıyla tiyatro dünyasında kendine yer edinen Özcan, daha sonra Şehir Tiyatroları'nın çocuk bölümünde sahne aldı. 'Avrupa Yakası' Dizisinde 'Tahsin Sütçüoğlu' Karakteri İle Gönüllere Taht Kurdu Gazanfer Özcan, birçok unutulmaz eserde rol aldı. Ancak belki de en çok "Avrupa Yakası"ndaki Tahsin Sütçüoğlu karakteriyle izleyicinin kalbinde taht kurdu.  Gürse Birsel katıldığı bir programda Gazanfer Özcan gibi usta bir ismin kadroya katılmasıyla kanalın kendilerini daha çok ciddiye aldığını söylemişti. Usta oyuncunun kendisine adeta sihirli bir değnekle dokunmuş gibi olduğunu ve kariyerinde de hayatında da önemli bir yere sahip olduğunu belirtti. Gazanfer Özcan'ın Aramızdan Ayrılışı Usta oyuncunun vefatının ardından da sanat dünyasındaki izi silinmiyor. Kadıköy Belediyesi, onun anısına Kozyatağı Kültür Merkezi'nde Gazanfer Özcan Sahnesi'ni hizmete açarak, onun adını yaşatıyor. Gazanfer Özcan, kronik akciğer rahatsızlığı ve damar tıkanıklığı sebebiyle 1 buçuk ay boyunca tedavi gördüğü hastanede 17 Şubat 2009'da hayatını kaybetti. Haldun Taner Sahnesi'nde düzenlenen törenin ardından, Özcan'ın naaşı Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Gaffar Okkan, Diyarbakır'da 23. ölüm yıl dönümünde anıldı Haber

Gaffar Okkan, Diyarbakır'da 23. ölüm yıl dönümünde anıldı

Diyarbakır'da görev yaptığı süre boyunca yaptığı çalışmalarla halkın sevgi ve saygısını kazanan ve 24 Ocak 2001 tarihinde uğradığı silahlı saldırıda şehit edilen İl Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan, ölümünün 23. yıl dönümünde anıldı. Şehidin Sakarya'daki mezarı başında düzenlenen anma törenine, ailesi, yakınları, Vali Ahmet Hamdi Nayir, Büyükşehir Belediye Başkanı Cumali Atilla, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Törende, Kur'an-ı Kerim okundu, dua edildi ve şehit Okkan için saygı duruşunda bulunuldu. Vali Nayir, yaptığı konuşmada, Okkan'ın Diyarbakır'ın huzur ve güvenliği için büyük çaba sarf ettiğini belirterek, "Şehit Gaffar Okkan, Diyarbakır'ın aziz hatırasıdır. Diyarbakır'ın huzur ve güvenliği için gösterdiği çabayı ve samimiyetini hiçbir zaman unutmayacağız." dedi. Emniyet Genel Müdürü Aktaş da Okkan'ın Diyarbakır'da önemli hizmetler gerçekleştirdiğini ifade ederek, "Şehit Gaffar Okkan, halkla iç içe, halkın sorunlarını çözmeye çalışan bir emniyet müdürüydü. Diyarbakır'da huzur ve güvenliğin sağlanmasında önemli katkıları oldu." diye konuştu. Okkan'ın eşi Ayşe Okkan ise eşinin Diyarbakır'da çok sevilen bir insan olduğunu belirterek, "Eşimi her zaman sevgi ve saygıyla anacağız. Diyarbakır, onu unutmadı, unutmayacaktır." dedi. Törenin ardından Vali Nayir ve beraberindekiler, Okkan'ın ailesini ziyaret etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.