TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#okçu

İLKHABER-Gazetesi - okçu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, okçu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Milli Okçu Gazoz: Haber

Milli Okçu Gazoz: "İleride hiçbir şey yapmak istemiyorum"

Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisinin desteğiyle, Akdeniz Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, 12 üniversitenin desteğiyle düzenlenen "Güney Kariyer Fuarı (GÜNKAF)" Mimar Sinan Kongre ve Sergi Merkezi'nde devam ediyor. GÜNKAF çerçevesinde Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu Milli Okçu Mete Gazoz açıklamalarda bulundu. Başarı tanımlaması sorulan Gazoz, "Motivasyon diye bir şey yok kesinlikle. İyi motive oldum, kötü motive oldum, bunların doğru olduğunu düşünmüyorum. Başarıyı getirecek olan şey disiplindir. Moraliniz ne kadar kötü olursa olsun o gün ne yapmanız gerekiyorsa o işi yapmak zorundasınız. Disiplin bir numara, ikincisi sevdiğiniz bir işi yapmak çok önemli. Sevdiğiniz bir işi yaptınız zaman zorlansanız bile çok kolay bir şekilde üstesinden gelebiliyorsunuz. Ve son olarak bir ekibiniz olması. Çünkü bazı şeyler ne kadar yetenekli olursanız olun ya da ne kadar çalışırsanız çalışın tek başınıza başarmanız imkansız olan şeyler var. Mesela benim kazandığım olimpiyat şampiyonluğu tek başınıza antrenman yaparak, çalışarak, kendinizi geliştirerek kazanabileceğiniz bir şey değil. İmkansız diye bir şey yoktur diyorlar ya var arkadaşlar. Bu gerçekten imkansız. Benim sırrımı bu üç madde ile sıralayabilirim" cevabını verdi. "Aile baskısı" Sporcu olmasının ailesine nasıl yansıdığıyla ilgili Mete Gazoz, "Babam beni zorlamadı. Hatta ok atmamamı istediği zamanlar bile oldu. Burada ailenin tutumu çok önemli aile baskı yaparsa, sen de sporcu olacaksın, okçu olacaksın dese mümkün değil okçu olmazdım. Başka bir spor yapardım. Aile size olumlu yaklaşırsa büyük bir avantaj oluyor" ifadelerini kullandı. "Takımımı yüzüstü bırakma korkusu var" "Geleceğe dair bir kaygın korkun var mı?" sorusuna Gazoz, “Şu an geleceğimle ilgili kaygım ve korkum yok. Bu başarıları elde etmeden önce de hiçbir zamanda, ‘başarısız olursam yarışmada istediğim sonucu elde edemezsem ne yaparım ederim' gibi kaygı ve korkum olmadı. Okçulukta başarılı olacağımı biliyorum, güvenim yüksekti. Bu işte en büyük kaygım korkum, biz Milli Takım kampında birlikte zaman geçiriyoruz. Ve takım atışlarında bir tık sorumluluk almam gerektiği zamanlar olabiliyor. O zamanlarda takım arkadaşlarımı ve arkamdaki teknik ekibi yüzüstü bırakma korkusu var. Ama kendimle ilgili bir endişem veya bir kaygım yok” açıklamasında bulundu. "Kürsüden indikten sonra şampiyon değilsiniz" "Şimdi ne yapacaksın diye soruyorlar" diyen Gazoz, "Şampiyon olduktan sonra kürsüye çıkıyorsunuz, İstiklal Marşı'nı okuduktan sonra aşağıya indiğiniz zaman artık şampiyon değilsiniz. Bir sonraki şampiyonalar var. Kürsüde kaldığınız sürece şampiyonsunuz. Madalyaya bakış açım bu, hiçbir madalyaya bir anlam yüklemedim. Bu şekilde bakarsanız hep daha fazlası gelecektir. Hala çalıştığım için olimpiyat şampiyonu olduğumu anlamam çok uzun sürdü. Ülkeme döndüğüm zaman hayatım değişti, her şey çok farklı oldu" ifadelerine yer verdi. "12 saat bilgisayar oynuyorum" Mete Gazoz serbest zamanın ne yapar, sorusuna, "Bilgisayar oyunları oynuyorum bunu önermem tabii ki. Bazen 12-13 saat oynuyorum, siz de o kadar oynamayın. Dışarı çıkayım, kafeye gideyim gibi bir durumum yok. Kamp bitince gidiyorum eve, bilgisayardayım ya da televizyon izliyorum” dedi. "2027'deki nerede olacağım belli" En büyük önceliklerinin veri toplamak olduğunun altını çizen Gazoz, "Antrenman, koşu, sabah yorgunluğumuzun durumunun dahi verisi tutuluyor. Bu toplanan veriler eşliğinde önümüzdeki turnuvaya daha gerçekçi bakabiliyoruz. Sporcu bu şartları sağlayabilirse turnuvayı kazanabilir. Bir turnuvayı kazanmak için 30 puan üzerinden 28 atman gerekiyorsa ve sen antrenmanda 26 atıyorsan zaten o turnuvayı kazanamazsın. Biz gerçekçi bakıyoruz. Daha fazla veri talep etmeye başladık. Tuvaletteki idrarımızın rengine bile bakılıyor ki vücudumuzun durumu belli olsun. Benim 12 Nisan 2027’de nerede olacağım ne yapacağım şu anda belli. Bu programı hocalar yapıyor, sizin tek işiniz antrenmana yapmak oluyor. Bu işte en kolay bölüm aslında sporculuk” açıklamasını yaptı. "Lider olmalı" İyi bir takım olduğunu dile getiren Gazoz, “Bence on numara süper bir takımım var. Bir takımda mutlaka lider olması lazım. Diğer takım üyelerinin lidere güveniyor olması gerekir. Biz takım maçları sırasında atışlarda rüzgarın yönünü söylerim, arkadaşlarım oraya bakarlar. İçlerinde bir şüphe olmaz. Bir lider olması lazım. Diğer iki kişinin ona güvenmesi gerekiyor, uyum ve saygı da çok önemli. Birisi çok iyi olacaktır, çok iyi olsun ki diğer takım arkadaşlarına güven versin. Ben rakibi bozmak için sahada her şeyi yaparım. Baskı kurarım ama benim arkadaşlarım daha sakindir ve bunu yapmazlar” şeklinde konuştu. "Hiçbir şey yapmamak" İleride yapmak istediğiyle ilgili Gazoz, “Hayatta antrenör olmam. Okçulukta bu daha zor. İki tane var. Bir tanesi hiçbir şey yapmamak. Diğeri ise Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı olmak istiyorum” dedi. "Üniversiteler sporcuya her şeyi sağlamalı" "Türkiye’de eğitim ve spor alanında neler yapmak isterdin?" şeklindeki soruya Gazoz, "8 yıldır üniversite okuyorum, 2 farklı üniversite değiştirdim, bu dönem bitecek. Sporculardan ziyade hocalar olur, Türkiye’de yetenekli sporcu kıtlığı yok, antrenör sıkıntısı var. Bilgili donanımlı antrenör sıkıntısı var. Ayrıca bir üniversite içinde sporcunun tüm imkanlara erişebileceği ortamın oluşturulmasını sağlardım. Öğretim üyelerinin de tabii ki bu şartlara uyum sağlaması gerekirdi” dedi. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, katılımlarından dolayı Gazoz'a plaket takdim etti.

Milli okçu Mete Gazoz, bu yılda Haber

Milli okçu Mete Gazoz, bu yılda "yılın okçusu" olmaya odaklandı

Olimpiyat ve dünya şampiyonu milli sporcu Mete Gazoz, "2023'te hem dünya şampiyonu hem de yılın sporcusu olmak benim ve ülkem için gurur verici. Bu yıl da olimpiyat şampiyonu olarak yılın sporcusu seçilmek istiyorum." dedi. İlk yayını henüz 3 yaşındayken eline alan, ilk okunu da 5 yaşındayken atan Türk okçuluğunun yıldız sporcusu Mete Gazoz, şampiyonluklara giden yolda çalışmalarını sürdürüyor. Yılın yaklaşık 260 gününü milli takım kampları ve şampiyonalarda geçiren Gazoz, Dünya Okçuluk Federasyonu tarafından 2023 yılının klasik yay kategorisinde "yılın okçusu" seçilmesinin gururunu yaşıyor. Bu ödüle 2018 ve 2021'den sonra üçüncü kez layık görülen Gazoz, Antalya'daki milli takım kampında her gün onlarca oku olimpiyat şampiyonu olmak ve 2024 yılında da yılın sporcusu ödülünü elde etmek için atıyor. Olimpiyat şampiyonu Gazoz, Okçuluk Milli Takımı'nın Antalya'da düzenlediği kampta yaptığı açıklamada, kondisyon ve dayanıklılık antrenmanları yaptıklarını, 2 hafta sonra da performans ve teknik odaklı çalışmalar gerçekleştireceklerini söyledi.  "Olimpiyatlarda bizi şampiyonluğa götürecek elimizde zaten bir formül var" Okçulukta iki olimpiyat üst üste altın madalya alan başka bir sporcunun olmadığına dikkati çeken Gazoz, "Bu durumu Paris'te değiştirmeyi düşünüyorum. Bireyselden önce erkek takımı olarak olimpiyatlarda mücadele edeceğiz. Takım olarak şampiyon olup altın madalyayı almayı daha çok istiyorum. Takım olarak başardıktan sonra bireysel maçlarım çok daha kolay, stressiz ve rahat geçecek. Takım arkadaşlarımla deneyimlerimi paylaşıyorum." dedi. Kendisine çok güvendiğini aktaran Gazoz, "Olimpiyatlarda bizi şampiyonluğa götürecek elimizde zaten bir formül var. Yapılması gerekenleri biliyoruz. O yüzden endişe edecek, korkulacak bir durum yok aslında. Kariyerimde toplamda 7 olimpiyat görürüm gibi geliyor. Madalya sayısı olarak da takım ve ferdi olarak 7-8 madalya kazanmayı hedefliyorum. Okçuluğa hizmetim sporu bıraktıktan sonra da devam edecek." diye konuştu. Yılın sporcusu olmaktan dolayı mutluluk yaşadığını dile getiren Gazoz, "Oylamaya bütün dünyadan çok fazla insan katıldı. Okçuluk Türkiye'de olduğu gibi dünyada da büyüyor. 2023'de hem dünya şampiyonu hem de yılın sporcusu olmak benim ve ülkem için gurur verici. Bu yıl da olimpiyat şampiyonu olarak yılın sporcusu seçilmek istiyorum." ifadelerini kullandı.

Türk okçuluğunun olimpiyat tarihindeki Haber

Türk okçuluğunun olimpiyat tarihindeki "altın" sporcusu Mete Gazoz

Anadolu Ajansının Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırladığı "spor" temalı dosya haberler kapsamında bu haberde, Türkiye'ye olimpiyatlardaki ilk ve tek altın madalyasını kazandıran milli okçu Mete Gazoz röportajına yer verildi. Mete Gazoz, milli okçu babası Metin Gazoz'un yanında ilk okunu 3 yaşındayken attığını söyledi. "Aslında okçu olarak doğdum. İsmim tarihte ilk ıslıklı oku kullanan Türk hakanı 'Mete Han'dan geliyor." diyen Gazoz, küçük yaşlarda eğlenmek için başladığı okçulukta ilk turnuvasına 8 yaşında katıldığını ifade etti. Henüz 11 yaşındayken ilk kez Türkiye şampiyonu olduğunu anlatan Gazoz, 14 yaşındayken de milli takıma seçildiğini kaydetti. Milli takımda forma giydikten sonraki ikinci turnuvasında takım halinde ikincilik elde etme başarısı gösterdiklerini anlatan Gazoz, "O zamanlar olimpiyatlara katılmayı hedefliyordum. Olimpiyat şampiyonu olmak benim için gerçekçi bir hedef değildi. Rio'daki 2016 Olimpiyatları'nı kendime hedef koyduğumda bana, 'Yaşın küçük gidemezsin, zorlama.' diyenler oldu ancak antrenörüm Göktuğ Ergin ve teknik ekip bana inandı. Ailemin de desteğiyle Avrupa Kıtası birincisi olarak Rio'ya gitmeyi başardım. Rio Olimpiyatları benim için inanılmaz bir tecrübe oldu. Madalya kazanmanın o kadar da zor olmadığını orada anladım. Ardından o meşhur 'Daha çok çalışacağım ve 2020'de Tokyo'dan altın madalya ile döneceğim' paylaşımını yaptım. İçimde hiç şüphe olmadan çalıştım ve şampiyon olmayı başardım." diye konuştu. - "Yüzyıl ancak bu kadar başarılarla kutlanabilirdi" Başarısının sırrının disiplinli çalışmak olduğunu aktaran Gazoz, adında ve yaptığı sporda Türklük olduğunu dile getirdi. Olimpiyatlarda kürsünün en tepesinde bulunmanın, İstiklal Marşı'nı okumanın, çalışmalarının ve arkasındaki ekibin fedakarlıklarının karşılığını görmenin inanılmaz gurur verici olduğunu anlatan Gazoz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Cumhuriyetin 100. yılında da Türk okçuluğunda ilklere imza atarak dünya şampiyonu oldum ve erkek takımı olarak dünya ikinciliği elde ettik. Yüzyıl ancak bu kadar başarılarla kutlanabilirdi. Aldığımız başarılarla 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin bir yerlerine ismimizi yazdırdığımız için çok mutlu ve gururluyuz. Cumhuriyet'imizin ilk yüzyılında bir altın madalya aldık, ikinci yüzyıla da 2 altın madalya yakışır. Bunu başarabileceğime çok fazla inanıyorum. Olimpiyatlara takım arkadaşlarımla gitmek, onların desteğini arkamda hissetmek bana ayrıca bir öz güven verecek. Paris'te hem bireysel hem de takım olarak altın madalya alacağımıza inanıyorum." - "Türk halkı bizi her zaman destekliyor" Milli okçu, sonraki nesillerin, elde ettikleri başarıların üstüne koyarak ilerlemesi gerektiğini dile getirdi. En büyük mutluluğunun yeni nesillere örnek olmak olduğunu belirten Gazoz, "Beni örnek alan sporcu arkadaşlarımın bundan 5 sene sonra bir dünya ya da olimpiyat şampiyonu olduktan sonra, 'Ben Mete Gazoz'u seyrettim, onun sayesinde başladım.' demesi, benim için şampiyonluklardan daha büyük bir gurur ve mutluluk olacak. Türk halkı bizi her zaman destekliyor. Bunu bariz şekilde hissediyorum. Sokağa çıktığım zaman inanılmaz bir ilgi ve destek var. Onların yüzündeki mutluluk ve bize olan güvenleri beni ayrıca motive ediyor." şeklinde görüş belirtti.

Okçulukta olimpiyat şampiyonluğu, lisanslı sporcu sayısını büyük oranda artırdı Haber

Okçulukta olimpiyat şampiyonluğu, lisanslı sporcu sayısını büyük oranda artırdı

ANTALYA (AA) - SÜLEYMAN ELÇİN - Okçuluk Milli Takımlar Teknik Direktörü Yusuf Göktuğ Ergin, Mete Gazoz'un olimpiyat şampiyonluğunun ardından lisanslı sporcu sayısının 35 binlerden 60 binlere yükseldiğin kaydetti.Ergin, milli takımın kamp yaptığı Serik ilçesi Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhuriyet'in 100 yıllık tarihine okçuluk sporunda olimpiyat şampiyonluğu sığdırdıkları için mutlu ve gururlu olduklarını söyledi.Tokyo'da İstiklal Marşı'nı dinlerken çocukluğuna gittiğini ve Naim Süleymanoğlu'nun ilk şampiyonluğu kazandığı zamana döndüğünü ifade eden Ergin, "O zaman da uzun süre mutluluktan ağlamıştım. Şimdi aynı duyguların yaşandığı anda orada olmak, şampiyonluğa katkım olduğunu bilmek benim için muhteşem bir gururdu." dedi.Uzun yıllar olimpiyat madalyasının peşinde koştuklarını aktaran Ergin, "Bana göre zor olan ilkini başarmaktı ama artık formül elimizde var. Olimpiyat madalyasının nasıl geleceğini biliyoruz. En büyük hedefimiz takım halinde olimpiyat şampiyonu olmak. Takım halinde olimpiyat şampiyonu olmak dünyanın en zor işlerinden bir tanesi ve biz bu işi başarmak istiyoruz. Bireysel bir madalya kazanıldığı zaman insanların aklına, 'Özel bir yetenek bunu kazandırmıştır' şeklinde düşünceler gelebilir. Biz bütün dünyaya Türk okçusunun, Türkiye'de yapılan çalışmaların bu madalyayı kazandırabildiğini göstermek istiyoruz." diye konuştu.- "Okçuluk ve cimnastik gibi branşlarda gelen madalyalar çok önemli"Genç bir kadroları olduğunu, hem sporcu hem de teknik heyet anlamında iyi bir jenerasyon yakaladıklarını aktaran Ergin, "Olimpiyatlarda daha önce güreş, halter, judo gibi alanlarda elde edilen madalyalar, ülkemizin belki de bir yansımasıydı. Türk insanı zorlukları, savaşmayı seven, ağır yükleri kaldırabilen, güçlü karakterli bir toplumdur. Bu nedenle mücadele ve kuvvet sporlarında her zaman başarılıyız. Teknik alanlarda da Türk insanının kendisini geliştirebildiğini, eğitimini üst seviyeye çıkartıp belki de uluslararası alanda en iyi olabilecek kadar kendini yetiştirdiğini göstermiş olduk. Okçuluk ve cimnastik gibi branşlarda gelen madalyalar çok önemli." ifadelerini kullandı.Olimpiyatlardan sonra okçuluğa ilginin inanılmaz arttığına dikkati çeken Ergin, "Mete Gazoz'un şampiyonluğundan sonra 35 binlerde olan lisanslı sporcu sayısı 60 bine dayandı. Bu bizim için çok önemli. Sporun tabana yayılması anlamında iyi bir iş başarıldı. Nicelikle beraber niteliği de artırarak Mete Gazoz, Ulaş Berkim Tümer ve Muhammed Abdullah Yıldırmış'ın yanına yeni başarılı sporcular eklemek için mücadele ediyoruz. Federasyon olarak bu ilgiyi doğru şekilde yönlendirerek sporcuların emeğinin heba olmaması için çaba sarf ediyoruz. Özellikle 15 yaş altındaki büyük ilgi, Türk okçuluğunun geleceği açısından çok önemli." değerlendirmesinde bulundu

Haber

"Okçu dede" lakaplı Cemil Yılmazlı, 2024 Paralimpik Oyunları’na katılmak istiyor

ANTALYA (AA) - SÜLEYMAN ELÇİN - Ordu'da 23 yıl önce ağaçtan düşmesi sonucu bedensel engelli hale gelen, "Okçu dede" lakaplı 52 yaşındaki Cemil Yılmazlı, Türkiye'yi 2024 Paralimpik Olimpiyatları'nda temsil etmek hedefiyle çalışıyor.Ordu'da yaşayan Yılmazlı, henüz 8 aylık evliyken 23 yıl önce budamak için çıktığı ağaçtan düşmesi sonucu bedensel engelli hale geldi.Eşi bir an olsun elini bırakmayan Yılmazlı, rehabilitasyon tedavisi gördüğü hastane odasında para okçuluk şampiyonasını izlerken okçu olmaya karar verdi.Cemil Yılmazlı, 2016 yılında geleneksel okçuluğa başlayarak Etnospor Kültür Festivalleri'nin engelli kategorisinde dereceler elde etti.Sakalları ve kafasına taktığı takke dolayısıyla sporcular arasında "Okçu dede" olarak bilinen Yılmazlı, 5 yıl önce Okçular Vakfı'nda modern okçuluk ile tanıştı.Yılmazlı, geçen yıl Türk Milli Takımı'na seçilerek İtalya'nın Roma kentinde düzenlenen Para Okçuluk Avrupa Şampiyonası'nda ay-yıldızlı forma giydi. Antalya'da 2023 Para Okçuluk Federasyon Kupası yarışmasında da klasik yay erkekler kategorisinde 3. olan Yılmazlı, 2024 Paris Paralimpik Oyunları'na kota olarak Türk bayrağını olimpiyatlarda dalgalandırmak amacıyla ok atıyor.- "Milli sporcu ruhunun ne demek olduğunu anladım"Cemil Yılmazlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okçuluğun hayatını değiştirdiğini ve büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu söyledi.Şampiyonalarda yarışmanın farklı bir heyecan olduğunu aktaran Yılmazlı, "Özellikle milli formayı giymek çok güzel bir duyguydu. Milli sporcu ruhunun ne demek olduğunu anladım. Çok farklı bir gururdu. Bir gün milli formayla ülkemi temsil edeceğim aklıma gelmezdi. Çalıştıktan sonra başarıların geleceğine inanıyordum. Yine çok çalışarak milli takım formasıyla Paris'e gitmeyi ve Türk bayrağını orada dalgalandırmayı istiyorum." ifadelerini kullandı.Eşinin, arkadaşlarına "Cemil, ikinci kez evlendi. 'Ok'la evlendi." şeklinde espriler yaptığı aktaran Yılmazlı, "Ok atmayı çok seviyorum. Bana ileride 'antrenör olursun' diyorlar ama ben yayı çekemeyinceye kadar ok atmaya devam edeceğim. Bana sporcular 'Hacı dayı, okçu dede" gibi lakaplarla sesleniyorlar. 'Okçu dede'yi daha çok seviyorum." diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.