TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Öğretmenlik Meslek Kanunu

İLKHABER-Gazetesi - Öğretmenlik Meslek Kanunu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Öğretmenlik Meslek Kanunu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dr. Müzeyyen Şevkin: Milli Eğitim Akademisi Eğitim Fakültelerini boşa çıkarıyor Haber

Dr. Müzeyyen Şevkin: Milli Eğitim Akademisi Eğitim Fakültelerini boşa çıkarıyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde kurulması planlanan ‘Milli Eğitim Akademisi’nin öğretmenler için yeni bir sorun yumağı olacağını vurguladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ ile ilgili parti grubu adına söz alan Dr. Şevkin, akademi nedeniyle Eğitim Fakülteleri’nin içinin boşaltılacağını, fakültelerden mezun olan öğretmenlerin sorunları yetmiyormuş gibi bir de akademiden mezun olmak için uğraş vereceklerini kaydetti. “Atamadığınız yüz binlerce öğretmen var” Dr. Şevkin, “Öyleyse böyle bir akademiye neden ihtiyaç duyulmaktadır. Doğrusu, bu izaha muhtaçtır. 22 yılda içinden çıkılmaz hâle getirdiğiniz millî eğitimin devasa sorunları yetmiyormuş gibi, "Meslek Kanunu düzenlemesi" adı altında kendi ülkemizin eğitim kurumlarından mezun olan öğretmenlerin tüm eğitim süreçlerini sıfırlayıp "Sen öğretmen değilsin, seni akademide yeniden eğiteceğiz, ondan sonra sana öğretmenlik unvanı vereceğiz" diyorsunuz. Atamadığınız yüz binlerce öğretmen varken bu akademiden mezun olamadığı gerekçesiyle maalesef atamasını yine gerçekleştirmeyeceksiniz ve bu gerekçenin arkasına sığınacaksınız” şeklinde konuştu. “Her yere üniversite açmakla övünmek yerine nitelikli, çağdaş, parasız, fırsat eşitliğinin olduğu bir eğitim sistemini kurgulamak zorundayız” Dr. Şevkin,  “Bunu gidermek yerine Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) gibi, akademi gibi yeni yeni icatlar çıkarıyorsunuz. Millî Eğitim Bakanlığı gerçekten bunun üstesinden gelemiyor mu yoksa başka bir şeye mi hizmet etmeye çalışıyor, bunu da burada sorgulamak isterim. 20 bin köy okulunun kapatıldığı, yüz binlerce öğretmenin atama beklediği bir ülkenin bilimde, sanatta, ekonomide, tarımda, tıpta gelişebilmesinin önü sadece ve sadece eğitimle mümkündür. Her yere üniversite açmakla övünmek yerine nitelikli, çağdaş, parasız, fırsat eşitliğinin olduğu bir eğitim sistemini kurgulamak zorundayız. Aynı öğretmenler odasında buluşan öğretmenlerin sosyal ve ekonomik gerekçeler göstererek "kettle"ı dahi kullanmasına müsaade etmezken, ne yazık ki öğretmenleri bu tasarrufa zorlarken, bir taraftan, baktığımızda, öğretmenleri, "PIKTES öğretmeni", "uzman-sözleşmeli öğretmen", "başöğretmen" diye ayrıştırırken, 21'inci yüzyılda okulların temizliğini dahi gerçekleştiremezken Millî Eğitim Bakanlığının tasarruf tedbirleriyle karşı karşıyayız” ded. “Çocuklarımız, yeterli öğretmen atanamadığı için eğitime erişememe sorunuyla karşı karşıya”  Dr. Müzeyyen Şevkin, “Eğitimden tasarruf olmaz, insan kaynağından tasarruf olmaz. Tasarruf yapacaksanız sarayınızda yapın, sarayınızda. Çocuklarımız, yeterli öğretmen atanamadığı için, yeterli temizlikten ve hijyenden yararlanamadığı için, yeterli güvenlik görevlisi olmadığı için güvenlik sorunuyla karşı karşıya, hastalık sorunuyla karşı karşıya, eğitime erişememe sorunuyla karşı karşıya. ÇEDES Projesi'yle eğitimi yörüngesinden çıkardınız. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Millî Eğitim Bakanı yaptığı bir açıklamada "2023 yılı itibariyle 2 bin 709 protokolümüz var." diyor. Kimlerle? Bizim "Cemaat ve tarikat" dediğimiz, sizin de "STK" dediğiniz örgütlerle… Peki, bu tarikatlara ve cemaatlere ne kadar aktarılmış? 5 milyar 895 milyon 926 bin lira para aktarılmış. Bunlara tasarrufa gidilmiyor, Millî Eğitim Bakanlığına paralel bir yapı oluşturuluyor maalesef ve 2025 yılında bu kalemden 7 milyar 800 milyon 636 bin lira daha para aktarılması düşünülüyor. Öğretmenler odasındaki ısıtıcıdan tasarruf edenler iş cemaatlere gelince herhangi bir tasarrufa gitmiyorlar ne yazık ki. Akademiye sınavla öğretmen alımı yapılacak. Biz mülakatlarda da gördük bu oyunu arkadaşlar, maalesef eşitlik ilkesini ortadan kaldıran bir yapıyı yeniden burada gündeme getiriyorsunuz. Bunun yerine eğitim fakültelerinin içeriğini değiştirerek buradaki ders müfredatlarını ve öğretmenleri daha iyi yetiştirmeye yönelik önlemler almamız gerekirken maalesef oradan mezun olan öğretmenlere "Siz yetersizsiniz." diyorsunuz. Farkında mısınız? Başöğretmen Atatürk ne demiş? "Öğretmenler yeni nesil sizin eserinizdir." diyor. Bunun arkasında durmamız gerekiyor” diye ifade etti. “Millî eğitimi rayına oturtun; laik, demokratik, çağdaş eğitimi başat hâle getirin” Şevkin Öğretmenlik Meslek Kanunu'na  değinerek şunları söyledi: “Eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı düzenleyen, haklarını ve taleplerini içermeyen meslek kanununu gösteriyor ki millî eğitim birliğini maalesef ihlal etmeye devam ediyorsunuz. Eğitim sendikalarının hâlen görevde olan ve atama bekleyen 1 milyonu aşkın öğretmenin taleplerini yok sayan Öğretmenlik Meslek Kanunu'na karşı demokratik tepkilerini gösteren sendikacılara kolluk güçlerini gönderenler ne yazık ki öğretmenlerini gözaltına alıyor. 1 milyonu aşkın öğretmeni ve öğretmen olarak atanmayı bekleyen yüz binlerce öğretmeni yakından ilgilendiren Öğretmenlik Meslek Kanunu'na karşı eleştiri, haklı itirazlara tahammülsüzlük iktidarın ve MEB'in zihniyetini açıkça ortaya koyuyor. Yeni nesiller ne yazık ki uyuşturucu tuzağında, ne yazık ki eğitimde geri sıralardayız, üçüncü dünya ülkelerini aratan noktadayız. Daha nerede müdahale edeceksiniz? Bırakın paralel yapılar kurmayı millî eğitimi rayına oturtun; laik, demokratik, çağdaş eğitimi başat hâle getirin.”

6 Sendika, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na itiraz için Adana’da toplandı Haber

6 Sendika, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na itiraz için Adana’da toplandı

Adana’da, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na itiraz etmek amacıyla 6 farklı sendika Adana Valiliği önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. Eğitim-İş, Eğitim-Sen, Hürriyetçi Eğitim Sen, Anadolu Eğitim Sendikası, TEÇ-SEN ve Öğretmen Sendikası temsilcilerinin katıldığı açıklamayı Eğitim-Sen Şube Başkanı Fatih Toprak okudu. Toprak, "Bizler, mesleğimizi itibarsızlaştıran ve haklarımızı elinden alan bu kanuna itiraz ediyoruz" dedi. Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu adına Eğitim- Sen Şube Başkanı Fatih Toprak, Bilindiği üzere Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), eğitimin bileşenlerinin görüşlerini almadan masa başında hazırladığı Öğretmenlik Mesleği Kanunu (ÖMK) geçtiğimiz yasama dönemi sonunda TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanmış ve kanunun ilk 22 maddesi bütün eleştiri ve itirazlara rağmen kabul edilmiştir. Orada itirazlarını yükselten eğitim emekçileri haklarını aradıkları, meslek onurlarına sahip çıktıkları için darp edilmiştir” diye ifade etti. “Bizler bizi korumayan bir kanun istemiyoruz” Fatih Toprak, Bir meslek kanunu o meslekte çalışan emekçilerin özlük haklarını, ekonomik haklarını, sosyal haklarını korumaya yönelik olmalı, ayrımcılığı değil eşitliği, güvencesizliği değil güvenceli kadrolu çalışmayı savunmalıdır. Ancak önümüze konulan bu kanun bir meslek kanunu değil eğitim emekçilerinin var olan haklarını elinden almaya yönelik yapılmış maddeleri içermektedir. Bizler bizi korumayan bir kanun istemiyoruz” dedi. “Eğitim emekçileri olarak bizleri korumayan mesleğimizi itibarsızlaştıran kanuna itiraz ediyoruz” Toprak basın açıklamasında kanunun şiddeti azaltmadığına değinerek şunları söyledi: “10 Mayıs 2024’ü hatırlayın arkadaşlar. O gün tüm iş yerlerini boşaltarak alanda öğretmene şiddete son diyerek bir araya geldik. Bu kanun bize gelen şiddeti azaltacağı yerde psikolojik şiddeti arttıran bir kanundur. Eğitim emekçileri olarak bizleri korumayan mesleğimizi itibarsızlaştıran kanuna itiraz ediyoruz.  Bu kanun ilk çıktığı andan itibaren öğretmenleri ayrıştırmaktadır. Başöğretmen, uzman öğretmen, öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen ve özel sektör öğretmenleri olarak aynı işi yapan ama ayrı isimlerle karşı karşıyayız. Bu; eşit işe eşit ücret kavramına karşı olduğu gibi eğitim emekçilerini ekonomik olarak ayrıştırmaktadır. Milli Eğitim Temel Kanununda belirtildiği gibi her öğretmen kendi alanının uzmanıdır. Ancak bu kanun Milli Eğitim temel kanunu hiçe sayarak yıla göre isimlendirme yapmaktadır. Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik gibi güvencesiz istihdam biçimleri bu kanun teklifiyle daha da yaygınlaştırılmakta, hazırlık eğitimi adı altında yeni bir güvencesizlik basamağı eklenmektedir. Bizle güvenceli bir gelecek ve eşit işe eşit ücret istiyoruz. Unvanlarda ayrıştırmayı kabul etmiyoruz! Kıdem yılına göre tüm öğretmenlere ödemeler yapılmalı, bu ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.” “Eğitim Fakülteleri yok sayılmış, alınan diplomalar verilen emekler hiçe sayılmıştır” Fatih Toprak, “Bu kanun ile Eğitim Fakülteleri yok sayılmış, alınan diplomalar verilen emekler hiçe sayılmıştır. Öğretmen yetiştiren akademik kurumlar; bilimsel eğitimi savunan akademilerdir. Öğretmenlerin az bir ücret karşılığı birilerinin iki dudağı arasında iş sahibi olmasını bekleyecekleri akademiler değildir. Öğretmenlik diploması esastır, başka bir yapıya ihtiyaç yoktur. Milli Eğitim Akademisi’ni kabul etmiyoruz! Öğretmenlik mesleği gibi 17 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonun üzerindeki öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını böylesine sığ ve dar bir çerçevede düzenlemekte ısrar etmek doğru değildir” şeklinde konuştu. “Millî Eğitim Bakanlığı sesimizi duymalı, taleplerimize kulak vermelidir” Toprak basın açıklanmasını sonlandırırken şunları söyledi: MEB gerçek bir meslek kanunu hazırlamak istiyorsa ILO ve UNESCO ortak belgesi olan; ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ metni esas alınmalıdır. Sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik, özlük haklarını iyileştirmek amaçlanmalı, mevcut hakları koruyan, eşit işe eşit ücret ilkesine dayanan, adil ve kapsayıcı bir meslek kanunu hazırlanmalıdır. Siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı sesimizi duymalı, taleplerimize kulak vermelidir.

Sarıgeçili: Adana’da deprem nedeniyle 25 okul ağır hasarlı olduğu için eğitim veremiyor Haber

Sarıgeçili: Adana’da deprem nedeniyle 25 okul ağır hasarlı olduğu için eğitim veremiyor

Eğitim-Bir-Sen Adana Şubesi’nin 2024-2025 eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla gerçekleştirdiği basın toplantısında, Şube Başkanı Mustafa Sarıgeçili, yeni eğitim-öğretim yılıyla birlikte gündemde olan Öğretmenlik Meslek Kanunu, okullardaki güvenlik ve temizlik sorunları gibi konularına ve Adana’da yaşanan depremin eğitim üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Sarıgeçidi, “25 Okul ağır hasarlı şu an okullarda eğitim görülmüyor. Öğrenciler başka okul, binalara taşınmışlar. 9 Okulda yıkılıp tekrar yeniden yapılmasıyla alakalı ihale yapılmış. Yapımı devam eden okullar da var” dedi. “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkmış olması önemli” Eğitim Bir- Sen Şube Başkanı Mustafa Sarıgeçili, “Bugün basın buluşmamızın 17. Sini gerçekleştiriyoruz. Kurumsal bir yapımız var, 16 tane ilçede devasa bir teşkilat ile kurumsal bir yapımız var. Zirvede bırakılan bir teşkilatı daha da yukarıya çıkarmak için bu ekip var, gerekli çalışmaları yaptı yapmaya da devam edecektir.  Yeni eğitim- öğretim yılı başladı. Birkaç yıldır gündemde olan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ var. ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkmış olması önemli. Öğretmene hak ettiği meslek kanunun çıkarılmasıyla ilgili yıllardır bir mücadelemiz vardı. Gelinen noktada mecliste bazı aksaklıklar vardı onunla ilgili ama öğretmenin menün olabileceği, öğretmenin hak ettiği bir meslek kanunu çıkarılması elzemdir. Ekim ayının ilk haftası meclise gelecek. Genel merkezimiz bu konuda gerekli çalışmaları ve görüşmeleri yapıyor. Öğretmen açığı sorunu var. Türkiye’de batı illerde öğretmen fazlalığı varken bazı yerlerde de öğretmen açığı var. Adana’da 1300’ e yakın öğretmen fazlalığı var. Tufanbeyli ve dezavantajlı bölgelerde de öğretmen açığı var. Herkes merkezde öğretmenlik yapmak istiyor. Sözleşmeli öğretmenlik, ücretli öğretmenlik yıllarca dile getirdiğimiz öğretmenliğin tek kadro olmasını istememize rağmen bu durum hala devam ediyor. Öğretmen fazlalığı olduğu, öğretmen ihtiyacının olduğu bir eğitim- öğretim yılının şu an içerisinde olduğu bu durumunda çözüleceğini umuyoruz” diye ifade etti. “Adana’da 36 okulda deprem tahkiki devam ediyor” Mustafa Sarıgeçili basın açıklamasında Adana’da depremden etkilenen okulların resmi rakamlarını açıkladı. Sarıgeçili, “Adana’daki eğitimle alakalı dün Milli Eğitim Müdürlüğünü ziyaret ettik. Eğitim- öğretim yılı hayırlı olsun dedik. İl milli eğitim müdürümüz sağlıklı şekilde yeni dönemin başladığını ifade etti.  6 Şubatta bir deprem yaşadık. 11 İlde etkilendi Adana’da bu depremde etkilenen illerden bir tanesi. Şu an resmi aldığım verilere göre 36 okul deprem tahkiki devam ediyor. 25 Okul ağır hasarlı şu an okullarda eğitim görülmüyor. Öğrenciler başka okul, binalara taşınmışlar. 9 Okulda yıkılıp tekrar yeniden yapılmasıyla alakalı ihale yapılmış. Yapımı devam eden okullar da var" dedi. “Eğitimde tasarruf olmaz” Mustafa Sarıgeçili eğitim ve öğretim döneminin başlaması ile okullarda meydana gelen sorunlarına değinerek şu ifadeleri kullandı: “Okullarda güvenlik sorunu var. Okullarda güvenlik sorunu hat safhada. Okul idarecilerimiz, öğretmenlerimiz maalesef bundan şikayetçi. Okul kapısında bir güvenlikçi olmadığı sürece herkes elini kolunu sallayarak okulun içerisine girebiliyor. Bu konuda gerekli görüşmeleri yaptık yapmaya da devam edeceğiz. Ne canın bir tasarrufu olur ne eğitimin bir tasarrufu olur nede temizliğin bir tasarrufu olur. Yarın çok üzücü olaylar ile karşı karşıya kalabiliriz. Okullarımızın temizlik sorunu var. Okullara gittiğimizde en çok gündeme gelen konu TYP personeli  vardı İŞKUR’dan okullara gelen personeller yıllardır okullar bu durumda çok rahattı. Okullar pırıl pırıldı. Şimdi İYOP diye bir program çıktı. Yine İŞKUR üzerinden ama haftanın 3 günü çalışma var. Böyle bir sistem çok adil olmayan, ücret anlamında insanları tatmin etmeyen bir sistem. Bu kişileri okullara gönderilip temiz bir ortam sağlanmalıdır. Temizliğin tasarrufu olmaz bir an önce buna da bir çözüm üretilmeli.” “Adana’da Kantinciler Odası ile görüşülerek tüm kantinlerimizde boykot ürünlerinin satılmamasıyla ilgili bir karar alındı” İsrail’in Filistin’e karşı devam ettirdiği zulüm nedeniyle Türkiye’nin bir çok yerinde boykotlar devam ediyor. Okullarda da bu konu üzerine görüşmeler yapan Mustafa Sarıgeçili konu hakkında şu ifadeleri kullandı: “Genel merkezimizin de başlangıcı yaptığı okullarda İsrail destekli veya boykot ürünlerinin satılmamasıyla ilgili Adana’da Kantinciler Odası ile görüşülerek tüm kantinlerimizde boykot ürünlerinin satılmamasıyla ilgili bir karar alındı. Bir kantincimiz bile bize bu konuda destek verse  çok hayırlı bir iş yapmış olacak. Yerli ve milli ürünlere yönlendirme olayı. Hem çocuklara bu bilinci verme hem de bunu eyleme geçirme alanında önemli boykot olduğunu düşünüyorum.” “Amaç milli ve yerli bir müfredat” Sarıgeçili, “Türkiye Maarif Modeli bu sene uygulamaya geçti. Okul öncesi, ilkokul 1, 5,9 sınıflar uygulamaya geçti. Amaç milli ve yerli bir müfredat. Eğitim bakanımız bu konuyu önemsiyor tabi bu konu tartışmaya çok açıldı. Bu konunun tartışılması önemli ve geçen haftada kamuoyuna paylaşıldı. Milli ve yerli ifadesinin olması çok önemli. Okulun ilk gününden itibaren tüm öğretmenlerimize  bu modelle ilgili seminerler verildi. Öğretmenlerimiz Türkiye Maarif Modelinin içeriğini bilerek sınıflarına giriyorlar” dedi.

Kısacık: Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda, ücretli öğretmenlere yer verilmeli Haber

Kısacık: Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda, ücretli öğretmenlere yer verilmeli

DEVA Partisi Adana Milletvekili Sadullah Kısacık, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda söz alarak, ücretli öğretmenlik uygulamasını meclis gündemine getirdi. Ücretli öğretmenlerin gelir adaletsizliğine uğradığını söyleyen ve ücretli öğretmenlik uygulamasıyla eğitim sisteminden verim alınamayacağını belirten Kısacık, “Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ücretli öğretmenlerimize kadro ihdas edilmelidir” dedi. “Ücretli öğretmenler, gelir adaletsizliğine maruz kalarak çocuklarımızı eğitmek zorunda kalıyor” Ücretli öğretmenliğin mesleki anlamda adil bir uygulama olmadığına değinen Kısacık, eğitim sistemindeki aksaklıkları vurgulayarak şunları söyledi: “Okullarımızda bir öğün sağlıklı yemek yediremediğimiz çocuklarımızla ve emeklerinin karşılığını alamayan ücretli öğretmenlerimizle gelecek inşa etmeye çalıştığımız bir eğitim sistemimiz var. Çocuklarımızı yetiştiren ücretli öğretmenlerimiz, en iyi şartlarda 16 bin TL maaş alıyor. Bu maaş, asgari ücretin ve açlık sınırının altında bir maaş. Ücretli öğretmenler, gelir adaletsizliğine maruz kalarak çocuklarımızı eğitmek zorunda kalıyor. Bu bakımdan ücretli öğretmenlik uygulaması, hem öğretmenlerimizin motivasyonu açısından eğitim kalitesini düşürmektedir hem de öğretmenlik mesleğine hakarettir.” “Ekim ayında, öğretmenlik mesleğinde kangren haline gelmiş olan ücretli öğretmenlik sorununu çözelim” Kısacık, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ücretli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Birçok yanlışlığı içeren ve meclisten dönen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ekim ayında tekrar görüşülmesi planlanıyor. Bu yanlışlıklardan bir tanesi de kanunda ücretli öğretmenlerin istihdam biçimine yer verilmemiş olması. Yüce Meclisimize ve Millî Eğitim Bakanlığımıza çağrıda bulunuyorum. Gelin, ekim ayında, öğretmenlik mesleğinde kangren haline gelmiş olan ücretli öğretmenlik sorununu çözelim. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda, ücretli öğretmenlere yer verilmeli, istihdam biçimleri adil bir şekilde tanımlanmalı ve ücretli öğretenlerimize kadro ihdas edilmelidir” diye ifade etti.

Hatice Hazar: Mesleğimizi, uzmanlığımızı, saygınlığımızı çiğnemenize müsaade etmeyeceğiz Haber

Hatice Hazar: Mesleğimizi, uzmanlığımızı, saygınlığımızı çiğnemenize müsaade etmeyeceğiz

Eğitim-İş Adana Şubeleri, Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında basın açıklaması düzenledi. Eğitim-İş Adana 2 Nolu Şube Başkanı Sema Akgün ve Adana Eğitim-İş 1 No’lu Şube Başkanı Hatice Hazar, basın açıklamasında kanunun eğitim emekçileri ve sistem üzerindeki olumsuz etkilerini vurguladı. Açıklamanın sonunda, Eğitim-İş temsilcileri, Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne siyah çelenk bıraktılar. Akgün, “Eğitim-İş olarak, en başından beri bu kanun tasarısının hem var edilme biçimine hem de içeriğine dair mücadele verdik” Eğitim İş Adana 2 Nolu Şube Başkanı Sema Akgün, “Sadece mesleğimizin değil, milli eğitim sisteminin de üzerine kara bir bulut gibi çöken Öğretmenlik Meslek Kanunu; öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin, uzmanların, eğitimin diğer bileşenleri ve ilerici kamuoyunun itirazlarına rağmen, bu hafta TBMM’den geçirilmek istenmektedir. Eğitim-İş olarak, en başından beri bu kanun tasarısının hem var edilme biçimine hem de içeriğine dair mücadele verdik” dedi. Sema Akgün, “Eğitim emekçilerine fikri dahi sorulmadan hazırlanan ÖMK’nin; Öğretmenliğin, zaten bir uzmanlık mesleği olduğu gerçeğini hiçe saydığını, öğretmenlerin diplomalarını, birikimlerini, mesleki tecrübelerini görmezden geldiğini öğretmenleri, ülkede diploması geçersiz sayılacak tek meslek grubu haline getireceğini,  zaten sözleşmeli, ücretli, kadrolu gibi kategoriler altında sömürülen öğretmenlerin bu vesileyle bir kez daha ayrıştırılacağını ve okullardaki çalışma barışının baltalanacağını, kurulmak istenen Milli Eğitim Akademisinin, tanım ve işleyişindeki belirsizlikler nedeniyle, tıpkı mülakat sistemi gibi aydın eğitimcileri sistemden ayıklama ve yandaşları ödüllendirme görevi göreceğini, halihazırda liyakatsize atanmış eğitim yöneticilerinin yarattığı haksızlıklarla boğuşan eğitim emekçilerinin üzerindeki mobbing baskısını, daha da artıracağını, bu kanunda öğretmenlerin özlük haklarını, ekonomik ve çalışma koşullarını iyileştirecek hiçbir madde olmadığını, kangren haline gelmiş atanmayan öğretmenler sorununun, özel okul öğretmenlerinin vahim durumunun, ücretli adı altında sömürülen yüzbinlerce eğitim emekçisinin halinin görmezden gelindiğini; defalarca söyledik” diye belirtti. Hazar, “Yıllardır yan yana dahi gelmemiş eğitim sendikalarının alanlarda ortak ses çıkarmasına ön ayak olduk” ​Adana Eğitim İş 1 No’lu Şube Başkanı Hatice Hazar, “Bu konuda MEB’e raporlar, Anayasa Mahkemesine somut görüşler sunduk. Alanlara çıktık. ÖMK’ye karşı yükselen itirazı örgütledik; yıllardır yan yana dahi gelmemiş eğitim sendikalarının alanlarda ortak ses çıkarmasına ön ayak olduk. Ama şimdi, bunca mücadeleye ve somut itiraza rağmen; bu kanun Milletin egemenliğinin sembolü olan Meclisten; milletin aleyhine, milli eğitim sisteminin aleyhine, geleceğimizin aleyhine bir kanun geçirilecekken, bizlerin eli kolu bağlı oturması bekleniyor. Hazar, “Başöğretmenimizin bizlere emanet ettiği öğrencilerimize sahip çıkacağız” ​Hatice Hazar basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bugün hem Milli Eğitim Bakanlığının önünden hem de Türkiye’nin tüm illerindeki alanlardan sesleniyoruz: Boyun eğmeyeceğiz! Mesleğimizi, uzmanlığımızı, saygınlığımızı çiğnemenize müsaade etmeyeceğiz! Sadece bu kadar da değil; eğitimi tarikatlara, gözünü kâr hırsı bürümüş patronlara her gün biraz daha terk etme planınıza karşı, içinde Cumhuriyet ve bilim olmayan gerici müfredatınıza karşı verdiğimiz mücadeleyi de sürdüreceğiz! Birbirimize, okullarımıza, Başöğretmenimizin bizlere emanet ettiği öğrencilerimize sahip çıkacağız! İşimizi yapacak ve size ders vereceğiz!”

Kısacık: Öğrencilerin karınlarının guruldadığı bir ülkede eğitim ve öğretimden bahsedemeyiz Haber

Kısacık: Öğrencilerin karınlarının guruldadığı bir ülkede eğitim ve öğretimden bahsedemeyiz

DEVA Partisi Adana Milletvekili Sadullah Kısacık, TBMM Genel Kurulu'nda, Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında yaptığı konuşmada, öğrencilerin beslenme sorununu gündeme getirdi. Kısacık, özellikle son yıllarda okullarda uygulanan yemek sisteminin ve artan hayat pahalılığının çocukların sağlıklı beslenmelerini olumsuz yönde etkilemekle beraber eğitim kalitesini düşürdüğüne ve sosyal adaletsizliğin önünü açtığına dikkat çekti. “Sınıfa aç gelen, sağlıklı beslenemeyen çocuklarımıza öğretmenlerimiz ne kadar kaliteli eğitim verebilir” Konuşmasında, Türkiye'de öğrencilerin önemli bir kısmının yeterli beslenemediğini vurgulayan Kısacık, “OECD raporuna göre Türkiye'de 5 öğrencimizden 1’i yeterli maddi imkanı olmadığı için haftada bir gün yemek yiyemiyor. Sabah okulların önünde öğrencilerin beslenme çantalarına bakın, çoğu öğrencinin beslenme çantasında bir dilim ekmek, birkaç dilim peynir görüyorsunuz”, öğrencilerin karınlarının guruldadığı bir ülkede eğitim ve öğretimden bahsedemeyiz. Sınıfa aç gelen, sağlıklı beslenemeyen çocuklarımıza öğretmenlerimiz ne kadar kaliteli eğitim verebilir” dedi. "Geleceğimiz olan yavrularımızın yiyeceği yemeklerin kalitesiz olmaması gerekiyor" Sadullah Kısacık, "Düğünlerde, mevlidlerde hazır yemekler sunulabilir ama çocuklarımıza haftada 5 gün hazır yemekçilik firmalarından yemek yedirmemeliyiz. Bakın bu çocuklar bizim geleceğimiz! Geleceğimiz olan yavrularımızın yiyeceği yemeklerin kalitesiz olmaması gerekiyor" diyerek ifade etti. “Cumhuriyeti tarihinde birçok ekonomik kriz yaşamıştır ama hiçbir kriz çocuklarımızın küçük omuzlarına bu kadar ağır yüklenmemiştir” Son yıllarda yaşanan hayat pahalılığı ile öğrencilerin beslenmelerinin olumsuz yönde etkilendiğini ve düşük gelirli ailelerin çocuklarının sağlıklı beslenmesi hususunda zorlandığını ifade eden Kısacık, kötü ekonomi yönetiminden dolayı öğrencilerin yaşadığı bu sorunun vebalinin iktidarın üzerinde olduğunu dile getirerek sert eleştirilerde bulundu: “Türkiye Cumhuriyeti tarihinde birçok ekonomik kriz yaşamıştır ama hiçbir kriz çocuklarımızın küçük omuzlarına bu kadar ağır yüklenmemiştir. Okula aç ve beslenme çantası boş giden çocuklarımızın vebali iktidarın üzerindedir. Parası olmadığı için okul kantinlerinin önünden geçemeyen çocuklarımızın vebali iktidarın üzerindedir! Yaşadığımız hayat pahalılığından ve ekonomik krizden dolayı çocuklarını okula buruk gönderen anne ve babaların vebali iktidarın üzerindedir.” “İlköğretim öğrencilerimize okullarımızda bir öğün sağlıklı ve kaliteli yemek verelim” Öğrencilerin yaşadıkları olumsuzlukların kişisel gelişimlerini de etkilediğini belirten Kısacık, öğrenciler arasında yaşanan sosyal adaletsizliğin giderilmesi gerektiğinin altını çizerek konuşmasına şu şekilde devam etti: “Çocuklarımızın üzerindeki bu yükü kaldırmak en azından hafifletmek zorundayız. En azından ilköğretim öğrencilerimize okullarımızda bir öğün sağlıklı ve kaliteli yemek verelim. Çocuklarımızın yaşadıklarından en çok etkilendikleri şu yaşlarında maruz kaldıkları sosyal eşitsizliği giderelim. Dünya’da bu konuda çok güzel örnekler var. Çocukların eğitim ve sağlıklı beslenmelerinin önemini kavrayarak uygulamaya geçip geri vaz geçen bir ülke yok. Hatta pek çok ülkede bu uygulama sosyal bir politika olarak benimsenmiş.”

Gürer: Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi geri çekilmeli Haber

Gürer: Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi geri çekilmeli

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Öğretmenlik Meslek Kanun teklifi üzerine komisyonda konuştu. Gürer, “2,5 milyon doğrudan, en az 5 milyon dolaylı insanı ilgilendiren bir kanun teklifi görüşüyoruz. Öğretmenlerin hepsi buna karşı. Öğretmenlerle ilgili ne kadar dernek var, sendika var; onlar da karşı. Onların karşı olduğu kanun teklifini burada kanunlaştırmak için uğraşıyoruz. Bunu niye yapıyoruz? Kanun niye yapılır? Talep doğrultusunda Meclis gelen önerileri değerlendirir ve kanunu yaparak sorun çözer” dedi. “Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nda idareci, hizmetli ve öğretmenlerin bütününü kapsayan bir düzenleme de Meclise getirilmedi” Gürer, “Bu kanun teklifi sorun üreten bir kanun teklifi. Türkiye'de eğitim sisteminin canına okundu, kuşaklararası kopuş yaratıldı; yetmedi, Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nda idareci, hizmetli ve öğretmenlerin bütününü kapsayan bir düzenleme de Meclise getirilmedi. İdareci konumunda olup şube müdürü, millî eğitim il müdür yardımcısı, müfettiş gibi konumda olanlar bu kanunla özlük haklarından da kaybettiklerini alacaklarını umuyorlardı, o sağlanmadı” diyerek ifade etti. Gürer öğretmenler hakkında yapılacak düzenleme hakkında şunları söyledi: “Öğretmenin çalışanına da emekli olanına da düzenleme beklentisi vardı, o da gerçekleştirilmedi. Bir de okullarımızda Toplum Yararına Program kapsamında çalıştırılan ya da on ay çalıştırılıp iki ay işsiz bırakılanlar var; onlar da kadro alacağını umuyordu, o da olmadı.” “Kanun tekliflerine bir bakın, çoğunda Anayasa Mahkemesi iptal ettiği için yeniden düzenleme var” Ömer Fethi Gürer, 'PIKDES öğretmenleri' dediğimiz, Avrupa Birliği projesi kapsamında 657'ye tabi kılınıp proje elemanı olarak değerlendirdiklerimiz öğretmenlik kadrosu bekliyordu, bu kanun teklifinde o da yok. Usta öğreticiler, eğitim verenler, onlar kadro bekliyordu, onlar da yok. Kanunda ne var? Öğretmen olarak görevlendirilmeyi bekleyenlerin akademiyi de en az 1 milyon kişiyi yeniden bir eğitime tabi tutup orada başarılı olmazsa hak ettiği öğretmenlik diplomasının da elinden alınması var. Peki, başka ne var? 657 sayılı Kanun'da devlet memurlarına uygulanan disiplinle ilgili düzenlemeler yerine yeni disiplin uygulamaları var. 657 sayılı Kanun neyinize yetmedi de yeni düzenlemeler getiriyorsunuz? Örneğin, buradaki maddede diyor ki: ‘Sosyal medyada orada verilen eğitimi kullanırsan sen uyarı, kınama gibi cezalar alacaksın. Ya, kamuya açık yerde aldıkları eğitime yönelik bilgi paylaşmalarının cezayı gerektirecek neyi olabilir? Onun için, yapılan bu kanun teklifi, amaca hizmet eden değil, yaptım oldu anlayışıyla Meclisin önüne getirilen bir kanun teklifi. Kanun çıktıktan sonra çoğu maddesi Anayasa Mahkemesinde iptal olacak. Meclise gelen kanun tekliflerine bir bakın, çoğunda Anayasa Mahkemesi iptal ettiği için yeniden düzenleme var. Ya, sürekli bu şekilde Anayasa Mahkemesinin iptal edeceği düzenlemelerle niye Meclisin zamanını öldürüyorsunuz” diyerek ifade etti. Gürer, “Bu anlamda, kanunun teklif olarak burada görüşülme sürecinde, daha oylamaya girmeden geri çekilmesi en hayırlı iş olacak” dedi.

Öğretmenlik Meslek Kanunu ne zaman çıkacak? Haber

Öğretmenlik Meslek Kanunu ne zaman çıkacak?

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmenlere karşı uygulanan şiddetin cezasını artırmaya yönelik maddelerin de yer aldığı Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağının haftaya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) geleceğini açıkladı. Taslakta öğretmenlere karşı şiddete ilişkin suçlarda cezaların artırılmasına yönelik madde yer alıyor. Okullarda yönetici, öğretmen ve diğer personele yönelik "kasten yaralama, hakaret, tehdit ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarında" cezaların yarı oranda artırılması öngörülüyor. Hapis cezasının ertelenmesi hükümlerinin uygulanmaması da teklifte yer alıyor. Özel okullarda görev yapan öğretmenlerin de şiddete maruz kaldıkları durumlarda kamu görevlisi sayılmasına ilişkin düzenleme de teklifte yer alacak. Bu gelişmelerle birlikte Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaşması bekleniyor. Tekin, "Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağında öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddet içeren fiillerle ilgili olarak hükümlere yer verdik. Bu türden fiillere karşılık ceza kanunlarında öngörülen cezaların yüzde 50 oranında artırımlı olarak verilmesini teklif ettik." şeklinde konuştu. Taslakta özellikle okullarda yönetici, öğretmen ve diğer personele yönelik "kasten yaralama, hakaret, tehdit ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarında" cezaların yarı oranında artırılmasının öngörüldüğü belirtiliyor. Ayrıca, hapis cezasının ertelenmesi hükümlerinin uygulanmaması da taslakta yer alıyor. Özel okullarda görev yapan öğretmenlerin de şiddete maruz kaldıkları durumlarda kamu görevlisi sayılmasına ilişkin düzenlemenin de teklifte yer alacağı ifade ediliyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.