SON DAKİKA

# Nihat Köse

İLKHABER-Gazetesi - Nihat Köse haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Nihat Köse haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Nihat Köse: Hayvan kayıplarını önlemek  için aşılamayı aksatmayın Haber

Nihat Köse: Hayvan kayıplarını önlemek için aşılamayı aksatmayın

Soğuk havalar ile birlikte hayvanlarda kayıplara neden olan ‘Şap’ hastalıklığına dikkat çeken Adana Veteriner Hekimleri Odası (VHO) Başkanı Nihat Köse, “Ülkemizde şu günlerde yoğun bir şekilde şap hastalığı görülmekte ve mücadele de devam etmektedir. Şüpheli durumlarda mutlaka veteriner hekiminize müracaat edin. Bu hastalığın spesifik bir tedavisi olmamakla beraber, mücadelenin en iyi yolu ise hayvan hareketlerinin önüne geçmek ve mutlaka aşılamaları yapmaktır.” dedi. İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Soğuk kış mevsimiyle beraber hem ülkemizde, hem de dünyada baş gösteren şap hastalığı hayvancılık sektörü için büyük tehdit oluşturuyor. Manisa’da hayvan pazarları kapatılırken, Elazığ, Tunceli, Yozgat ve Sivas illerinde şap hastalığı nedeniyle karantinalar başladı. Ayrıca Almanya’da ise 35 yıl sonra ilk kez şap hastalığı baş gösterdi. Almanya'nın Brandenburg eyaletinde bir manda sürüsünde şap hastalığının tespit edilmesinin ardından inek, domuz, koyun, keçi ve deve ve lama gibi diğer hayvanların taşınmasına yasak getirilmesinin yanı sıra Berlin'deki iki hayvanat bahçesi de kapatıldı. Bununla beraber uzmanlar şap hastalığının hayvan sağlığına olan etkisi ile beraber oluşabilecek risklere dikkat çekiyor. Gazetemize şap hastalığının riski ve hayvan varlığına etkisi hakkında açıklama yapan Adana Veteriner Hekimleri Odası (VHO) Başkanı Nihat Köse, tedbirli olunması gerektiğine dikkat çekiyor. Nihat Köse, “Büyükbaş hayvanların yanı sıra koyun, keçi, domuz ve çift tırnaklı vahşi hayvanlarda virüslerin neden olduğu, bulaşıcı ve çok hızlı yayı lan bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bulaşıcı olması nedeniyle geniş hayvan kitlelerini etkileyen bir hastalıktır. Hayvanlarda ağır vakalarda tırnak düşmesi, buzağılarda ve kuzularda ise ölüm görülmektedir.” şeklinde konuştu. Nihat Köse, “Bu yıl kış mevsiminde şap hastalığında artış görmekteyiz. Manisa, Elazığ, Tunceli, Yozgat ve Sivas illerinde şap hastalığı nedeniyle karantinalar başladı. Daha başka illerde de aynı şekilde.. Hatta Almanya’da dahi uzun bir aranın ardından hastalık meydana çıkmış. Yani iş ciddi..” diye konuştu. Şap hastalığı hakkında detaylı bilgi veren Nihat Köse, “ Ülkemizde şu an yoğun bir şekilde şap hastalığı görülmekte ve mücadele de devam etmektedir. İl ve ilçe müdürlüklerindeki veteriner hekimler karantina, dezenfeksiyon ve aşılama işlemlerini yapmaktadır.  Şap hastalığı çift tırnaklı hayvanların akut seyirli çok bulaşıcı viral bir enfeksiyondur.  Bulaşma oranı çok yüksek. Ör. %100 varan oranlarda bulaşma olabilmektedir. Farklı serotipleri vardır. A, O, C, SAT-1, SAT-2, SAT-3 ve ASİA-1 olmak üzere yedi farklı serotipi vardır. Her serotipinin de birçok alt tipi vardır. Önemli olan konu da serotipler arasında çapraz bağışıklık mevcut değildir. O nedenle mücadelesi zordur. Ayrıca virüs dış ortamda aylarca bulaşma yeteneğini koruyabilmektedir.  Hastalığın bulaştığı hayvanlarda ateş, iştahsızlık, depresyon, süt veriminde azalma ilk klinik bulgulardır. 24 saat içinde salya akışı başlar ve ağız mukozasında veziküller şekillenir. Daha sonra memede, ağız ve burunda, tırnaklarda ülseratif yaralar oluşur. Hayvanlar yemeden içmeden kesilir. Genç hayvanlarda virüsün kalbe yerleşmesi sonucu kalp kası dejenerasyonuna neden olur ve ölümle sonuçlanabilir.  Hastalıktan şüpheli durumlarda mutlaka Veteriner Hekiminize müracaat etmeniz önemlidir.  Spesifik bir tedavisi yoktur. Hastalıkla mücadelenin en iyi yolu hayvan hareketlerinin önüne geçmek ve topyekün aşılama kampanyasına başlamaktır.” Açıklaması yaptı. Hayvan kayıpları yaşanmaması için aşılamanın nemine dikkat çeken Adana VHO Başkanı Nihat Köse, yetiştiricilere şu uyarılarda bulundu; “Tüm dünyada artan gıda ihtiyacıyla birlikte hayvancılığa verilen önemin arttığı günümüzde mevcut hayvan varlığının da korunması çok önemli.. Çünkü et ve et ürünleri sağlıklı beslenmede büyük önem taşımaktadır. O nedenle et ve et ürünlerinin kaynağı olan hayvanların sağlığını korumak da hepimiz için çok önemlidir. Zaten Brucella hastalığı ülkemizde en çok görülen en yaygın zoonoz olması nedeni ile hem insan hem hayvan sağlığı açısından mücadelesi önemli bir hastalıktır. Şap hastalığı ise süt ve et kayıplarına, dış ticarete getirilen kısıtlamalardan doğan ekonomik kayıplara, genç hayvanlarda yüksek ölümlere ve gebe hayvanlarda abortlara neden olması ile ülke ekonomisini ağır şekilde etkilemektedir. Dolayısıyla ciddi ekonomik kayıplara sebep olan hastalıklara karşı aşılamaya uygun tüm hayvanların aşılanması önem arz etmektedir. Sığırlarda ve koyunlarda Brucella ve Şap hastalığı ülkemiz için ekonomik kayıp ve mücadele zorluğu açısından en önemli hastalıkların başında yer alıyor. Bu hastalıklar ile mücadele de aşılama çok önemlidir. Şap hastalığı da hayvan ve hayvansal üretimi etkileyen, bunların ihracatını engelleyen ve dolayısı ile ciddi ekonomik kayıplara sebep olan bir hastalık olması nedeniyle aşılamaya uygun tüm hayvanların aşılanması önemlidir. Şap hastalığının ölüm oranı düşük olmakla birlikte genç hayvanlarda virüsün kalpte yerleşmesi (lokalize) sonucu ölümle sonuçlanan myokarditis olguları görülebilir. Hastalığın bulaşma oranı ise yüksek olup, et ve süt verimlerindeki hızlı düşüşe bağlı ekonomik kayıplar önem taşımaktadır. Aşısız annelerden doğan yavrulara 2 haftalıktan, aşılı annelerden doğan ve yaşamının ilk günlerinde kolostrum alan yavrulara ise 2 aylıktan itibaren ilk aşılama yapılmaktadır. İlk aşılamadan 21-30 gün sonra rapel (tekrar) aşılama yapılır. HAYVANLARIMIZI İYİ BESLENMELİYİZ Bu bağlamda hayvanların iyi beslenmesi gerekir. Soğuk havalarda özellikle protein ve hammadde yönünden hayvanların iyi beslenmesi gerekmektedir. Tam vitaminini, proteinini alan hayvanlarımız kolay kolay hastalanmaz, hastalansa dahi rahat atlatır. Hayvanların kaldığı ahırlar kış aylarında ıslak olmamalı, günlük mutlaka temizlenmelidir. Ayrıca ahırların havalandırılması da unutulmamalı.. Hayvanlara vitamin yönünden zengin bazı katkı maddeleri de yemlerine katılmalı.. Zaten hayvanlar iyi beslenirse kışı rahatlıkla atlatacaktır. Biz Veteriner Hekimler Odası olarak görevimiz, hayvan sağlığının ve insan sağlığının korunması, hayvan refahının iyileştirilmesi, gıda güvenliğinin sağlanması, zoonoz hastalıkların önlenmesi, hayvan ıslahı, tıbbi araştırmalar ve biyolojik çeşitliliğin korunması alanlarında yaptığımız çalışmalarla insanlığa büyük katkılar sağlarız. Amacımız; hayvan ölümlerini asgariye indirerek, hem vatandaşlarımıza hem de ülkemize katkı sağlamaktır. Biz her zaman bu konuda göreve hazırız.”

Nihat Köse: Havalar soğuyor hayvan sağlığına dikkat! Haber

Nihat Köse: Havalar soğuyor hayvan sağlığına dikkat!

Kış mevsiminin yaklaşması ve havaların soğumasıyla birlikte hayvan hastalıklarına dikkat çeken Adana Veteriner Hekimleri Odası (VHO) Başkanı Nihat Köse, “Havaların soğuması, arkasında kış mevsimi ile birlikte hayvan hastalıklarının da çıkma riski de yüksek olur. Onun için hastalıklara karşı aşılamalar yapılmaktadır. Hayvan varlıklarımızdaki kayıplarının yaşanmaması için yetiştiricilerimiz öncelikle ahırların temizlik ve bakımlarını yapmalı, yem stoklarını tamamlamalı ve hayvanlarda aşılamayı kesinlikle aksatmamalıdır” dedi. İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Her ne kadar güney kesimlerinde havalar çok olmasa da, diğer bölgelerimizde havalar soğumaya başladı. Hatta yüksek kesimlerinde kar yağışlarını görmekteyiz. Bununla birlikte meralarda ve yaylalarda yetiştirilen hayvanlar ahırlara çekildi. Kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte veterinerlerden hayvancılık sektörüne uyarılar da geldi. Gazetemize kış öncesi yetiştiricilere önemli uyarılarda bulunan Adana Veteriner Hekimleri (VHO) Başkanı Nihat Köse, “Her geçen gün artan dünya nüfusu ile birlikte gıda ihtiyacı da artıyor. İnsan beslenmesinde önemli yer teşkil eden et, süt, süt ürünleri gibi birçok ihtiyacın kaynağı olan hayvancık da değeri her geçen gün artarak daha fazla önem taşıyor. Büyükbaş, küçükbaş, kanatlı, su ürünleri gibi geniş bir alanı içerisine alan hayvancılık; hayvansal gıda üretimi ile beslenmenin yanında hayvancılığa dayalı sanayi sektörüne ham madde sağlama yem sanayi, süt ve süt ürünleri sanayi, dericilik, veteriner ilaç ve hayvancılık ekipmanları vs. gibi çok alanda istihdam alanı olarak da büyük önem taşıyor” dedi.. Nihat Köse, “Tabi şimdi kış mevsimine yaklaştık. Kimi yerler halen sıcak geçse de, yüksek yerler, iç kesimlerde ise soğukları görmeye başladık. Bu soğuklar hayvan yetiştiricilerimiz için biraz zor dönemler diyebiliriz. Sonuçta kış mevsimi, hayvan beslemek için en zor mevsimlerden biridir diyebiliriz. Aşırı soğuklar nedeniyle hayvanlarda doğal olarak bazı hastalıklar oluşabilir. Besicilerin bu konuda dikkatli davranmalı, aşılamalar mutlaka yapılmalıdır. Zaten şuan ‘Şap’ hastalığı, ‘PPR’ (Küçük ruminant vebası), 3-6 aylık dişi ve erkek kuzu ve oğlaklarda Brusellozis hastalığına karşı koruyucu amaçla kullanılan ‘Brucella’ aşısı halen devam ediyor ve yetiştiricilerimiz mutlak yaptırmalıdır.” Diye konuştu. Aşılamanın nemine dikkat çeken Adana VHO Başkanı Nihat Köse, yetiştiricilere şu uyarılarda bulundu; “Tüm dünyada artan gıda ihtiyacıyla birlikte hayvancılığa verilen önemin arttığı günümüzde mevcut hayvan varlığının da korunması çok önemli.. Sonuçta et ve et ürünleri sağlıklı beslenmede büyük önem taşımaktadır. Kısaca sağlıklı yaşamın olmazsa olmazı olan sağlıklı gıdaya erişim bir gerçek ve bunun en önemli kalemi et, et ürünleridir. Bu bakımdan et ve et ürünlerinin kaynağı olan hayvanların sağlığını korumak da hepimiz için çok önemlidir. Unutmayın! Bakanlık tarafından aşılama kampanyaları düzenlenmektedir. Şimdi Sonbahar mevsimindeyiz ve artık havalar soğumaya başladığından bununla birlikte kış mevsiminde hayvan hastalıkları riski artacaktır. Özellikle ülkemizde zaman zaman görülen ve ülkemizde en çok mücadele edilen hastalıkların başında gelen Şap ve Brucella gibi hastalıklara dikkat edilmelidir. Zaten Brucella hastalığı ülkemizde en çok görülen en yaygın zoonoz olması nedeni ile hem insan hem hayvan sağlığı açısından mücadelesi önemli bir hastalıktır. Şap hastalığı ise süt ve et kayıplarına, dış ticarete getirilen kısıtlamalardan doğan ekonomik kayıplara, genç hayvanlarda yüksek ölümlere ve gebe hayvanlarda abortlara neden olması ile ülke ekonomisini ağır şekilde etkilemektedir. Dolayısıyla ciddi ekonomik kayıplara sebep olan hastalıklara karşı aşılamaya uygun tüm hayvanların aşılanması önem arz etmektedir. sığırlarda ve koyunlarda Brucella ve Şap hastalığı ülkemiz için ekonomik kayıp ve mücadele zorluğu açısından en önemli hastalıkların başında yer alıyor. Bu hastalıklar ile mücadele de aşılama çok önemli.. Ülkemizde zaman zaman görülen Şap hastalığı, hayvan ve hayvansal üretimi etkileyen, bunların ihracatını engelleyen ve dolayısı ile ciddi ekonomik kayıplara sebep olan bir hastalık olması nedeniyle aşılamaya uygun tüm hayvanların aşılanması önemli.. Şap hastalığının ölüm oranı düşük olmakla birlikte genç hayvanlarda virüsün kalpte yerleşmesi (lokalize) sonucu ölümle sonuçlanan myokarditis olguları görülebilir. Hastalığın bulaşma oranı ise yüksek olup, et ve süt verimlerindeki hızlı düşüşe bağlı ekonomik kayıplar önem taşımaktadır. Aşısız annelerden doğan yavrulara 2 haftalıktan, aşılı annelerden doğan ve yaşamının ilk günlerinde kolostrum alan yavrulara ise 2 aylıktan itibaren ilk aşılama yapılmaktadır. İlk aşılamadan 21-30 gün sonra rapel (tekrar) aşılama yapılır. HAYVANLAR İYİ BESLENMELİ Bununla birlikte hayvanların iyi beslenmesi de çok önemli.. Soğuk havalarda özellikle protein ve hammadde yönünden hayvanların iyi beslenmesi gerekir. Tam vitaminini, proteinini alan hayvanlarımız kolay kolay hastalanmaz, hastalansa dahi rahat atlatır. Hayvanların kaldığı ahırlar kış aylarında ıslak olmamalı, günlük mutlaka temizlenmelidir. Ayrıca ahırların havalandırılması da unutulmamalı.. Hayvanlara vitamin yönünden zengin bazı katkı maddeleri de yemlerine katılmalı.. Zaten hayvanlar iyi beslenirse kışı rahatlıkla atlatacaktır. Sonuçta hayvan sağlığı doğrudan insan sağlığını yani bizim sağlığımızı da etkiler. Biz Veteriner Hekimler Odası olarak görevimiz, hayvan sağlığının ve insan sağlığının korunması, hayvan refahının iyileştirilmesi, gıda güvenliğinin sağlanması, zoonoz hastalıkların önlenmesi, hayvan ıslahı, tıbbi araştırmalar ve biyolojik çeşitliliğin korunması alanlarında yaptığımız çalışmalarla insanlığa büyük katkılar sağlarız. Sürdürülebilir hayvancılık ve sağlıklı et konusunda işin uzmanı olan veteriner hekimler olarak amacımız; hayvan ölümlerini asgariye indirerek, hem vatandaşlarımıza hem de ülkemize katkı sağlamaktır. Biz her zaman bu konuda göreve hazırız. Hep birlikte insanlarımızın daha sağlıklı bir yaşamı için gerekli olan hayvansal gıdayı yetiştireceğimiz sağlıklı hayvanlardan sağlayabiliriz.”

Nihat Köse; Adana Veteriner Hekimler  Odası Tarım Fuarı’nda olacak Haber

Nihat Köse; Adana Veteriner Hekimler Odası Tarım Fuarı’nda olacak

Adana Tarım Fuarı 17. Tarım, Hayvancılık, Tavukçuluk Ve Süt Endüstrisi Fuarı 30 Ekim 3 Kasım 2024 tarihlerinde Adana TÜYAP Fuar Merkezi’nde yapılacak. Bu yıl fuarda Adana Veteriner Hekimleri Odası’da (VHO) yer alacak. İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre: Tüm paydaşları fuara davet eden Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, “Adana Uluslararası Tarım, Hayvancılık, Tavukçuluk ve Süt Endüstrisi Fuarı'nda biz de yer alacak ve sektör profesyonellerini bilgilendirmek amacıyla stant açacağız.” dedi. Nihat Köse, “30 Ekim ve 3 Kasım 2024 tarihleri arasında Adana TÜYAP fuar alanında gerçekleşecek olan bu etkinlik, hayvancılık sektöründeki yenilikçi teknolojilerin ve inovasyonların yetiştiricilerle buluşması açısından büyük önem taşımaktadır. Veteriner Hekimlerin ve hayvancılık profesyonellerinin bilgi alışverişinde bulunabileceği bu etkinlik, aynı zamanda sektörel iş birliklerinin güçlendirilmesi açısından da büyük fırsatlar sunmakla birlikte sektördeki yeniliklerin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlarken, yerel ve uluslararası düzeyde iş ağlarının geliştirilmesine de katkıda bulunuyor.” açıklamasına yer verdi. Program çerçevesinde yapılacak etkinliklerin, sektördeki gelişmeleri takip etmek ve yeni yöntemleri uygulamak isteyenler için önemli fırsatlar sunduğuna dikkat çeken Adana VHO Başkanı Nihat Köse, “Fuar boyunca Veteriner Hekimlerin sağlıklı ve verimli hayvancılık uygulamaları konusunda katılımcılara rehberlik etmeye hazır olacağız. Fuara katılan misafirler, hayvancılıkla ilgili son gelişmeleri öğrenme ve farklı uzmanlarla bilgi alışverişinde bulunma şansı edinecekler. Adana Uluslararası Tarım, Hayvancılık, Tavukçuluk ve Süt Endüstrisi Fuarı, hayvancılık sektöründe yenilikçi teknolojilerin ve inovatif çözümlerin yetiştiricilerle buluştuğu önemli bir platformdur. Bu fuar, modern hayvancılık uygulamalarını tanıtmak ve sektördeki verimliliği artırmak amacıyla en son teknolojileri sergilemektedir. Katılımcılar, hayvan sağlığından yem teknolojilerine, otomasyon sistemlerinden genetik iyileştirme tekniklerine kadar geniş bir yelpazede çözümlerle tanışma fırsatı bulacaklardır. O bakımdan tüm paydalarımız fuardaki standımıza bekliyoruz” dedi.

Köse: Biz  veteriner hekimler öldürmeyiz çünkü eğitimimiz yaşatmak üzerinedir Haber

Köse: Biz veteriner hekimler öldürmeyiz çünkü eğitimimiz yaşatmak üzerinedir

Adana’da 13 meslek odası ve kuruluş, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nun sahipsiz hayvanları etkileyen yasa değişikliklerine karşı pazar günü “Büyük Adana Mitingi”nde bir araya geldi. Adana Veteriner Hekim Odası Başkanı Nihat Köse, yeni düzenlemelerin hayvan hakları açısından olumsuz sonuçlar doğuracağını belirterek, veteriner hekimlerin önerilerinin dikkate alınmadığını vurguladı. Köse, “Biz veteriner hekimler öldürmeyiz, çünkü eğitimimiz yaşatmak üzerinedir” diyerek 5199 sayılı yasadaki “yakala, kısırlaştır, geri bırak” yönteminin uygulanması çağrısında bulundu. “5199 Sayılı yasada olduğu gibi yakala kısırlaştır rehabilite et ve aldığınız yere geri bırak şeklinde olmalı” Adana Veteriner Hekim Odası Başkanı Nihat Köse, yasa çıkartılırken veteriner hekimlere danışılmadığını belirterek, “Yasa çıkarken veteriner hekimlere danışılmadı. Ve sonuç maalesef daha kötü olacak çünkü belediyelere hayvanları toplama zorunluluğunu bugün getirdiler ama barınak yapmak için 2028 yılına kadar süre tanıdılar. Ayrıca belediyeler barınaklara aldıkları hayvanları bırakamayacakları için  bırakan belediyelere yasa hayvan başına 50 bin lira da ceza öngördüğü için belediyeler hayvan toplamayı ve kısırlaştırmayı da bırakacaklar önerimiz 5199 sayılı yasada olduğu gibi yakala kısırlaştır rehabilite et ve aldığınız yere geri bırak şeklinde olmalı ve bütün ülkede eş zamanlı bir kısırlaştırma seferberliği başlatılmalı bunun başka bir çaresi yok biz Veteriner Hekimler öldürmeyiz çünkü eğitimimiz yaşatmak üzerinedir” şeklinde konuştu.

Veteriner hekimlere yapılan saldırıları şiddetle kınıyoruz Haber

Veteriner hekimlere yapılan saldırıları şiddetle kınıyoruz

Adana Veteriner Hekimleri Odası (VHO) Başkanı Nihat Köse, “Sağlıklı hayvanların itlafı, veteriner hekimler açısından etik, insani ve vicdani olarak kabul edilemez bir durumdur ve evrensel hekimlik değerleriyle kesinlikle bağdaşmamaktadır. Zaten ötanazi ise sadece hayati fonksiyonları geriye dönemeyecek kadar hasar görmüş ve yaşaması tıbben mümkün olmayan hayvanlar için veteriner hekimler tarafından gerçekleştirilebilir. Bu bakımdan yöneticilerin ve sözde hayvan severlerin mobingi ve şiddeti altında fedakarca çalışarak hayvan refahı ve sağlığı hizmeti veren tıp eğitimi almış bir meslek grubuna, toptancı bir yaklaşımla yapılan saldırıları ve yakıştırmaları asla kabul etmiyor, şiddetle kınıyoruz.” Dedi. İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Adana VHO Başkanı Nihat Köse, son günlerde Gebze, Ümraniye ve Kırklareli’ndeki hayvan barınaklarında yaşanan olaylar hakkında açıklamalarda bulundu. Köse, “Son günlerde Gebze, Ümraniye ve Kırklareli’ndeki hayvan barınaklarında yaşanan olaylar, sokak hayvanlarının korunması ve refahı konusundaki tartışmaları yeniden gündeme taşımıştır. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi ötanazi sadece hayati fonksiyonları geriye dönemeyecek kadar hasar görmüş ve yaşaması tıbben mümkün olmayan hayvanlar için veteriner hekimler tarafından gerçekleştirilebilir. Sağlıklı hayvanların itlafı, veteriner hekimler açısından etik, insani ve vicdani olarak kabul edilemez bir durumdur ve evrensel hekimlik değerleriyle kesinlikle bağdaşmamaktadır. Veteriner hekimlerin bu bilinçle görevlerini yerine getirdiğini biliyoruz. Donanımı, altyapısı, yardımcı personeli yetersiz, adeta sürgün yerlerine dönüştürülmüş ortamlarda, yöneticilerin ve sözde hayvan severlerin mobingi ve şiddeti altında fedakarca çalışarak hayvan refahı ve sağlığı hizmeti veren tıp eğitimi almış bir meslek grubuna, toptancı bir yaklaşımla yapılan saldırıları ve yakıştırmaları asla kabul etmiyor, şiddetle kınıyoruz.” Dedi. Türkiye’deki hayvan ve barınak sayıları hakkında bilgi de veren Nihat köse, veteriner hekimlerin hedef gösterildiğini belirterek, “7527 sayılı yasanın genel gerekçesine göre ülkemizde yaklaşık 4 milyon sokak hayvanı bulunduğu bildirilmekte, yine aynı genel gerekçede 105 bin kapasiteli 322 geçici bakımevi bulunduğu belirtilmektedir. 5199 sayılı kanundaki “yakala-kısırlaştır-aşıla-yerine bırak” uygulamasının iptal edilerek yerine “yakala-kısırlaştır-tut” kuralını içeren 7527 sayılı kanunun kabul edilmesi zaten bugün yaşanacak problemleri ve barınak kapasitesi dolduktan sonra hayvanların ne olacağı sorusunu işaret etmekteydi. VETERİNER HEKİMLER HEDEF GÖSTERİLMİŞ TVHB olarak kanunun çıkarılma sürecinde bu gerçeği defalarca dile getirerek uyarılarda bulunmamıza rağmen maalesef dikkate alınmadı ve bugün yüzleştiğimiz olumsuz sonuçlar yaşanmaya başlanmıştır. Bu olaylar sonrasında da maalesef her zamanki gibi sorunun asıl nedenlerine bakılmamış, en kolay yol seçilerek belediye başkanları ve yöneticilerinin bilgisi yokmuş gibi tüm veteriner hekimler ve veteriner hekimlik mesleği hedef gösterilmiş, değerlendirme süreçlerinin tamamlanması beklenmeden adeta yargısız infazlara başlanmıştır. Bu yaklaşım esasen hayvan sağlığı ve refahına yönelik hizmet için engel oluşturmaktadır. Bu saldırılar devam ederse yerel yönetimlerde görev alan meslektaşlarımızın sayısı azalacak, sahipsiz hayvanı tedavi edecek belediye veteriner hekimi bulunamayacaktır.” Sözlerine yer verdi. Belediyelerin mevcut barınak kapasitelerini arttırması, rehabilitasyon ve kısırlaştırma çalışmalarına da öncelik vermesi gerektiğine değinen Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse şu açıklamalarına yer verdi, “Devlet, insanları ve çevreyi koruduğu gibi, çevrenin ayrılmaz bir parçası olan sahipsiz hayvanlar başta olmak üzere tüm hayvanları korumakla da yükümlüdür. Bu bağlamda, hayvanlara karşı işlenen suçların etkili ve caydırıcı şekilde cezalandırılması ve hayvanlara yönelik şiddetin önlenmesi büyük önem taşımaktadır. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişikliklerin hiç kimseye hayvanlara eziyet etme, işkence etme ve öldürme yetkisi vermediği ve bu tür eylemleri gerçekleştirenler için hapis cezası getirildiği topluma etkin bir şekilde anlatılmalıdır. Yeni yasanın getirdiği ve gelecekte karşılaşılabilecek önemli bir sonuca ilişkin ilgilileri uyarmak istiyoruz. Toplanan hayvanların sokağa bırakılmasını önleyen hüküm nedeniyle kapasite sorunu yaşayan belediyeler artık kısırlaştırma için hayvan toplamamaktadırlar. Bu durum, popülasyonun kontrol altına alınamamasına ve gelecekte daha büyük sorunlarla karşılaşmamıza neden olacaktır. Bu noktada yerel yönetimlerin, kısırlaştırma programlarını hızlandırması ve veteriner hekimlerle işbirliğini artırması gerekmektedir. Yirmi yıl önce yürürlüğe giren ancak gerektiği gibi uygulanmayan Hayvanları Koruma Kanunu’nun tüm ülkede uygulanması için gerekli adımların atılması elzemdir. Toplumun güvenliği, hayvanların sağlığı ve refahını gözeterek, yakalama, kısırlaştırma, aşılama ve yerinde yaşatma ile birlikte üretimin, kaçakçılığın ve satışın engellenmesi için hiç vakit kaybetmeden çalışmalar başlatılmalıdır. Çıkarılacak yönetmelikle kısırlaştırılan hayvanların 2028 yılı sonuna kadar alındığı yere bırakılmasının önü açılmalıdır. Belediyeler, mevcut barınak kapasitelerini arttırmalı, rehabilitasyon ve kısırlaştırma çalışmalarına öncelik vermelidir. Gündemdeki tasarruf tedbirleri de düşünüldüğünde devletin yerel yönetimlere bu konudaki çalışmalar için maddi destek sağlaması kaçınılmazdır. Mevcut şartlar altında 4 milyon hayvanı 105 bin kapasiteli barınaklara toplamak, bu hayvanların ölümle yüz yüze gelmesi anlamına gelir. Veteriner hekimlerin sahadaki deneyimlerinden faydalanarak etkin bir popülasyon kontrolü mekanizması kurulmalı, sokak hayvanları sorunu, hayvanların toplatılmasıyla değil, bütüncül ve sürdürülebilir çözümlerle ele alınmalıdır. TVHB olarak, yerel yönetimlerin yasal sorumluluklarını yerine getirmesini talep ediyoruz. Sorunun çözümü, ancak yasaların etkin uygulanması, yeterli barınak kapasitesi ve sürdürülebilir kısırlaştırma programlarıyla mümkündür. Veteriner hekimler fakülteden insanlara, hayvanlara ve içinde yaşadığı doğaya duyarlı, toplumsal refah için çaba harcayan, meslek ahlakına sahip kişiler olarak yemin ederek mezun olurlar. Türk Veteriner Hekimleri Birliği anayasal bir kuruluş olup, meslektaşlarının hak ve yetkilerini korumakla görevi olduğu kadar, meslek kanunu olan diğer bütün mesleklerde olduğu gibi mesleğin gereklerine uymayan üyelerini yine kendi iç disiplin süreçleriyle değerlendiren kamu kurumu niteliğinde meslek örgütüdür. Bilimin ışığında, her zaman etik değerleri ve iyi hekimlik uygulamalarını savunan, halk sağlığı, hayvan sağlığı ve refahını koruyan veteriner hekimlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Tüm tarafları tekrar uyarıyoruz: Eksik, uygulanmayan, denetlenmeyen yasanın tüm sorumluluğunu sağlık hizmeti veren veteriner hekimlere yüklemek, mesleğimizi kamuoyu önünde farklı tanımlamalarla rencide etmek ve hedef göstermek sadece kolaycılıktır. Bu davranışlar devam ederse iş bırakmaya kadar giden tepkiler göstereceğimizi duyuruyor; insan ve hayvan sağlığı için çalışan meslektaşlarımıza ve mesleğimize yönelik olarak gerek sosyal medyada gerekse çalışma alanlarında yapılan hakaret ve saldırılar için ivedi bir şekilde hukuki yollara başvuracağımızı ifade etmek istiyoruz. Yaşanan olaylar, bilimsel ve ahlaki bir yaklaşımla yasanın yeniden değerlendirilmesi gerektiğini de açıkça göstermiştir.”

Nihat Köse: Kuduz aşılamakla önlenebilir Haber

Nihat Köse: Kuduz aşılamakla önlenebilir

Kuduz hastalığına karşı mücadelede sorumluluklarının bilincinde olduklarını belirten Adana Veteriner Hekimleri Odası (VHO) Başkanı Nihat Köse, “Kuduz, hala dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak varlığını sürdürmekle beraber, her yıl binlerce insanın da hayatını kaybetmesine neden olmaktadır. Bununla beraber kuduz hastalığı ölümcül olmakla birlikte aşılama ile yüzde 100 önlenebilir bir hastalıktır” dedi. İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Adana VHO Başkanı Nihat Köse, 28 Eylül Dünya Kuduz Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Köse, “Dünya Sağlık Örgütü, kuduzun öneminin anlaşılması ve hastalığa ilişkin farkındalığın artırılması amacıyla 28 Eylül'ü “Dünya Kuduz Günü” olarak ilan etti. 28 Eylül Dünya Kuduz Günü vesilesiyle, başta Veteriner Hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının ve toplumun bu önemli konuya dikkatini çekmek istiyorum. Kuduz, hala dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak varlığını sürdürmekte ve her yıl binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olmaktadır.” Dedi. Nihat Köse, “Özellikle sokak hayvanlarıyla temasın yoğun olduğu bölgelerde kuduzun yayılma riskinin daha yüksek olduğu söylenmektedir. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü kuduz kontrolü açısından kitlesel aşılamaların önemli olduğunu anlatmaktadır. Sokaklarımızdaki hayvan popülasyonunun azaltılması kısırlaştırma ile sağlanmalı ama tamamen yok edilmemelidir. Çünkü sokaklarımızdaki can dostlarımız yaban hayatına da bir bariyer oluşturduğundan onların olmaması durumunda hem insanlara alışık olmayan hayvanlarla hem de yaban hayatı ile temas artacağından kuduz sorunu daha da büyüyecektir. “ diye konuştu. Kuduzun önlenebilir bir hastalık olduğuna değinen Adana VHO Başkanı Nihat Köse şu açıklamalarda bulundu; “Bu nedenle, halkımızın bilinçlendirilmesi, hayvanların düzenli olarak aşılanması ve kuduz şüphesi taşıyan vakaların hızlı bir şekilde tespit edilip müdahale edilmesi büyük önem taşımaktadır. Köpek ve kedilerin her yıl aşılanması hastalığın insanlara bulaşmasının engellenmesi için çok önem arz etmektedir. Unutmayın! Beslediğiniz kedi ve köpeklere her yıl kuduz aşılarını yaptırarak hayvanları, kendimizi ve toplumu kuduzdan koruyabiliriz. Adana Veteriner Hekimleri Odası olarak, kuduz hastalığına karşı mücadelede sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve bu konuda üzerimize düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle, tüm veteriner hekimlerimize özverili çalışmaları için teşekkür ediyor, toplum sağlığını koruma adına gösterdikleri çabalar için şükranlarımı arz ederim. Ayrıca da her zaman görmezden gelinen Veteriner Hekimlerimizin halk sağlığındaki önemini yetkililerin de görmesini talep ediyorum. Bu gün, aynı zamanda, Louis Pasteur'ün kuduz aşısını geliştirmesinin yıl dönümüdür ve bu bağlamda bilimsel ilerlemelerin de kutlanmasını sağlar. Kuduz hastalığı ölümcül olmakla birlikte aşılama ile yüzde 100 önlenebilir bir hastalıktır. Herkese sağlıklı ve güvenli bir yaşam temenni ediyorum.”

Nihat Köse; Et ve süt üretiminde  2010 depremi yaşanmasın Haber

Nihat Köse; Et ve süt üretiminde 2010 depremi yaşanmasın

Son yıllarda süt üretimindeki azalmaya dikkat çeken Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, çiğ süt üreticisi ürettiği sütü maliyetinin altında satmaya, süt veren damızlık hayvanlarını kesime göndermeye başladığını söyledi. İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Köse, “2020 yılında 23 milyon 503 bin ton olan süt üretimimiz, 2023’te 21 milyon 480 bin tona geriledi. Çiğ süt üreticisi ürettiği sütü maliyetinin altında satmaya, süt veren ise damızlık hayvanlarını kesime göndermeye başladı. Üretici bu şekilde zarar etmeye devam edecek olursa 2010 yılındaki gibi et ve süt krizi yaşanacağı hatta depremi kaçınılmaz olacaktır.” dedi. Her geçen gün artan nüfusa paralel olarak tüm dünyada gıda ihtiyacı da artarak devam ederken, beslenmede önemli yer teşkil eden ve et, süt, süt ürünleri gibi birçok ihtiyacın kaynağı olan hayvancık çok önemli bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Hayvansal gıda üretimi ile beslenmenin yanında hayvancılığa dayalı sanayi sektörüne ham madde sağlama yem sanayi, süt ve süt ürünleri sanayi, dericilik, veteriner ilaç ve hayvancılık ekipmanları vs. gibi istihdam olarak büyük rol oynuyor. Tüm bunlarla beraber hayvancılıkta maliyetlerdeki artış, üreticinin para kazanamaması sektörden uzaklaşmaya neden oluyor. Özellikle son yıllarda süt üretimindeki artış beraberinde süt ürünlerinin de yükselmesiyle sonuçlanıyor. Yaşanan bu değişimlerin etkisi ile ilgili gazetemize önemli açıklamalarda bulunan Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, “2008 yılında aynı şimdiki gibi çiğ süt fiyatları yüzde 40 düşmüştü. Fiyatlarının düşmesiyle birlikte zarar etmeye başlayan süt üreticileri, ellerindeki damızlık hayvanlarını daha fazla zarar etmemek için o dönem kesime gönderdiler. Çiğ süt fiyatlarının düşmeye başlamasından 2 yıl sonra, yani 2010 yılına gelindiğinde sütü sağılan hayvan sayısı ciddi oranda azalmış, buna bağlı olarak doğumlar da azaldığı için besilik erkek hayvan sayısı da düşmüştü. 2010 yılına gelindiğinde Türkiye’de ciddi bir çiğ süt ve et krizi yaşanmıştı. Çiğ süt fiyatları nedeniyle kesime giden damızlık süt ineklerinin yerine 2010’da çözüm yolu olarak dünyanın her yerinden gebe düve ithalatına izin verildi.” Dedi. Nihat Köse, “Şöyle baktığımızda 2020 yılında 23 milyon 503 bin ton olan süt üretimimiz, 2023’te 21 milyon 480 bin tona geriledi. Çiğ süt üreticisi ürettiği sütü maliyetinin altında satmaya, süt veren ise damızlık hayvanlarını kesime göndermeye başladı. Üretici bu şekilde zarar etmeye devam edecek olursa 2010 yılındaki gibi et ve süt krizi yaşanacağı hatta depremi kaçınılmaz olacaktır.” Diye konuştu. İthalata giden paranın kendi üreticimize verilmesinin üretime yapacağı katkıya değinen Nihat Köse, “Ayrıca 2010 yılında et ihtiyacının karşılanması için önce lop et ile kesime hazır kasaplık hayvan ve daha sonrasında besilik erkek hayvan ithalatına izin verildi. Sonuç olarak o yıl milyarlarca dolarlık gebe düve, et ve kasaplık hayvan ithal ederek başka ülkelerin çiftçilerini desteklemiş olduk. Aynı şimdiki günlerde olduğu gibi o yıllarda da üreticinin sattığı hayvanların kesim fiyatları düştü fakat tüketicinin kasaptan aldığı et fiyatları düşmedi. 2024 YİNE AYNI SENARYO Yıl 2024.. Yani aradan yaklaşık 15 yıl geçmiş ve yine aynı senaryo yaşanıyor. Çiğ süt üreticisi ürettiği sütü maliyetinin altında satmaya, süt veren ise damızlık hayvanlarını kesime göndermeye başladı. Kesim fiyatları ciddi anlamda düştüğü halde tüketici kasaptan eti yine pahalı almaya devam ediyor. Çiğ süt üreticisi bu şekilde zarar etmeye devam edecek olursa 2008 yılında olduğu gibi hayvanlarını kesime gönderecek.  2024 yılında aynı 2010 yılındaki gibi Türkiye’de süt ve et krizi yaşanacağı kaçınılmaz olacaktır.” Açıklamalarını yaptı. Çözüm yollarına da değinen Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, şöyle konuştu; “Şimdi ülkemizde çiğ süt üretimi son 6 yılın en düşük seviyesinde.. Türkiye İstatistik Kurumu’nun bugün yayınladığı verilere göre, çiğ süt üretimi 2023 yılında 21 milyon 481 bin 567 ton oldu. Geriye dönük bakıldığında ise Türkiye’nin çiğ süt üretimi 2020 yılında 23 milyon 503 bin ton, 2021’de 23 milyon 200 bin ton, 2022’de 21 milyon 563 bin ton, 2023’te 21 milyon 481 bin ton.. Yani hep azalma görmekteyiz. Burada dikkat edilmesi gereken, çiğ süt üretimindeki düşüşte sadece inek kesimi değil anaç koyun kesiminin de etkisi var. Çünkü 2023 yılında koyun sütü üretiminde de yüzde 12,5 oranında azalma var. SÜT TÜKETİMİNDE DE GERİDEYİZ Ülkemizde süt tüketiminde de gerideyiz. Türkiye’nin kişi başı yıllık süt tüketimi 137 litre ve bununla dünyada 56. sıradayız. Avrupa’da kişi başı süt tüketimi ise yıllık 350 litre.. Şu an Türkiye’de hayvancılık büyük oranda süt hayvancılığına dayalı olarak yapılmak ve artan girdi maliyetleri karşısında çiğ süt fiyatı artmayınca, üretici zarar ediyor ve ineklerini kesmek zorunda kalıyor. Çözüm yolu olarak ülkemize yüz binlerce gebe düve ithal edilecektir. Böylelikle başka ülkelerin hayvan yetiştiricilerine milyarlarca dolar destekleme yapılmış olacaktır. Bir yıl sonra milyarlarca dolarlık gebe düve ve et ithalat yaparak başka ülkelerin hayvancılarını desteklemek yerine bu paranın kendi çiğ süt üreten hayvancılarımıza verilmelidir. 2010’da yaşananların günümüzde de yaşanmaması için devletin acilen çiğ süt desteklemesini üreticinin zarar etmeyecek şekilde yeniden belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca üreticinin zarar ederek sattığı ürünler son tüketim noktalarında ucuzlamamakta yurttaşlarımız ucuza hayvansal ürünleri satın alamamaktadır. Bu durum sağlıklı beslenmenin temeli olan hayvansal proteine ulaşımında neredeyse olanaksız duruma getirdiği için geleceğimizin garantisi olan çocuklarımızın da yetersiz proteinli tüketimi nedeniyle, sağlık sorunları ile karşılaşmaları ihtimalini doğuracaktır. Hayvancılık, temelinde ticari bir iştir. Hem üretenler yeterince kazanacak, hem de halkımız ucuza hayvansal proteine ulaşabilecek ve bu da ancak üreticinin yeterince desteklenmesi ile mümkün olacaktır. Bugün giderinin yaklaşık yüzde 70-75’nin beslenme gideri olduğu bir sektör ne kadar dayanabilir bu açıklanabilir mi? Hayvancılıkta devamlı artan döviz fiyatlarına bağlı olarak artan maliyetler üreticiyi çaresiz bırakıyor. Yüksek maliyetler nedeniyle sektörden kopmalar var. Yani yüksek maliyetler hayvancılık sektörünü vurdu. Günümüzde bir takım destekler veriliyor ama bunun yeterli olmadığını görüyoruz. Eğer yurttaşlarımız hayvancılıktan para kazansalardı, üretir ve ithalat yapmak zorunda da kalmazdık. İstatistikler göstermiştir ki, hayvancılığı bırakan insanlar tekrar hayvancılığa dönmezler. Çünkü zor bir iştir, meşakkatlidir ve ne tatili ne de bayramı hatta cenazesi yoktur. Her gün onunla ilgilenmek zorundasınız. Bu kadar zor ve stratejik bir de zarar etmişse, o üretici asla bir kez daha o işi yapmaz. Hayvancılıkta uzun vadeli projeler yapmak zorundayız. Günlük, haftalık projelerle bu işi yürütmemiz mümkün değildir. 20 yıllık, 30 yıllık, 50 yıllık projeksiyonlarla geleceğimizi görmek zorundayız. O nedenle de veteriner fakülteleri, Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi ve Veteriner Hekim Odaları bu işle ilgili bütün bilgi birikimini aktarmaya ve birlikte çalışmaya hazırız. Ayrıca buzağı ölümlerini azaltmalıyız. Çünkü ülkemizde buzağı ölümleri çok fazla ve buzağı ölümleriyle ilgili önlem alınırsa ithal ete, ithal hayvana gerek kalmayacak.”

Adana’da hayvanseverler ve sivil toplum kuruluşlarından sokak hayvanları yasasına tepki Haber

Adana’da hayvanseverler ve sivil toplum kuruluşlarından sokak hayvanları yasasına tepki

Adana’da hayvanseverler ile odalar, sendikalar ve siyasi partiler tarafından sokak hayvanlarına yönelik çıkacak yasa tasarısı nedeniyle basın açıklaması yaptı. İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT'un haberine göre; Atatürk Parkı içerisinde toplanan ve ellerinde sokak hayvanlarının uyutulmasına karşı dövizler ve hayvan fotoğrafları taşıyan kitleden bazıları ise açıklamaya besledikleri evcil hayvanlarla katıldı. Açıklamaya CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer ve Çukurova Belediye Başkanı Emrah Kozay’ın da katılarak destek verdi. Burada hazırlanan basın metnini Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse okudu. Köse, 5199 sayılı yasada değişiklik yapılmaya çalışıldığını dile getirerek, “Daha önce çıkarılan 5199 sayılı kanunun sahipsiz hayvanların rahat yaşamını ve can güvenliğini tam anlamıyla sağlayamadığı sorunları çözmekte yetersiz kaldığı gerekçesiyle 5199 sayılı yasanın genel yaklaşımı olan ‘’Yaşatmak’’ ve buna bağlı tüm tanımlar çıkarılmış sınırları net bilimsel çerçeveye oturmayan kuduz şüpheli, saldırgan, anatomik yapısı bozulmuş gibi tümü itlafa ( yani öldürmeye) sözde gerekçe olabilecek bazı ifadeler getirilmiştir” dedi. Yaşanan durumun birçok yönünün olduğuna dikkat çeken Köse, “Yine genel gerekçede, sorumlu kurumların görevlerini yapmadığı ve bu kurumlar denetlenmediği için popülasyonun arttığı ifade edilmiş, yeni yasaklar ve cezalar önerilmiş ancak denetime ilişkin yeni bir kural ya da yapıcı değişiklik getirilmemiştir. Devamında belediyelere bakımevi kurmak için 2028 yılına kadar süre verilmesi toplanacak hayvanlara ne olacağı sorusunu akla getirmektedir.  Bu durum bütün hayvanların itlaf edileceği algısını yaratmıştır.  Bilimsel açıdan; itlaf mı?  kısırlaştırma mı? Bütün tartışma bu iki olasılık üzerinden yapılmaktadır. Ancak biliyoruz ki olayın birçok yönü var. Dünyada sahipsiz hayvanların toplu itlafıyla hemen ve kesin sonuç alındığı bir örnek yoktur. Bilakis toplu öldürmelerde yiyecek varlığı nedeniyle yakın çevreden başka hayvanların gelmesi ile kısır döngüye dönüştüğü, bu nedenle öldürmenin bir azalma yöntemi olmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Öldürmeyi seçen ülkelerin 50-60 yıl önce kısırlaştırma tekniklerinin gelişmediği, teknik imkanların ve Veteriner Hekimliği hizmetlerinin gelişmediği zamanlarda yaptığını görmekteyiz” şeklinde konuştu. Taslağa gerekçe gösterilen kuduz açısından da Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü’nün kuduz kontrolü açısından da itlafa karşı çıktığını belirten Köse, “Kitlesel aşılamaların önemli olduğunu anlatmaktadır. Köpeklerin öldürülmesinin uzun vadede köpek yoğunluğunu azaltmadığı ve kuduz kontrolünü de sağlamadığı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca da itlaf önce kolay yakalanabilir sakin hayvanlardan başlayacağı için ve yaban hayatına da bariyer oluşturan can dostlarımız katledildiğinde hem saldırgan olabilen insanlara alışık olmayan hayvanlarla hem de yaban hayatıyla temas artacağından sorun denilen şey daha da büyüyecektir. Ayrıca da yine kuduz açısından değerlendirirsek; Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre evcil hayvanlarında dahil olmak üzere kuduz riskli temas sayısı 2018-2022 yıllarında 267 bin iken 2023 yılına 437 bin olmuş ancak yılda ortalama 1- 2 insanda kuduz vakası görülmektedir. Bu verilere göre kuduz riski artıyor denilemez, bunun sorumlusu da sahipsiz hayvanlar denilemez”  diye konuştu. Önerilen taslakta “Kısırlaştırmanın popülasyon üzerine etkisi” açısından verilen bilgiler güncel değildir. Dünya Sağlık Örgütü kısırlaştırma, aşılama ve yerinde yaşamayı önermektedir. Sahipsiz hayvanlar popülasyonunda kuduz kontrolünün en iyi yöntemi sürü bağışıklığı sağlamaktır demektedir. Bilimsel çalışmalar kısırlaştırmanın popülasyon kontrolünün en iyi yöntem olduğunu kanıtlamıştır. Taslakta itlafın gerekçesi olarak hayvanların üreme, hızı kısırlaştırma zorunluluğu anlatılırken toplam sahipsiz hayvanların sayısı dikkate alınarak ve bir çift köpeğin 6 yılda 67 bin sayısına ulaşabileceği anlatılıyor. Bu açıklamalar yapılırken hayvanların tamamının dişi olmadığı dikkate alınmamıştır. Ayrıca da 67 bine ulaşan köpekten bahsedilirken bugün kısırlaştırırsak 67 bin hayvanı öldürmek zorunda kalmayacağımız görmezden gelmektedir” ifadelerini kullandı. Nihat Köse sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu arada 2004 yılından bu yana 1403 belediyede sadece 322 adet hayvan bakım evi kurulduğu 1081 belediyenin neden bu bakımevini ve kısırlaştırma merkezleri kurmadığı sorgulanmamaktadır. Görevini yapmayan belediyelerin bedelini  hayvanlarımızın canıyla ödetmeye kalktığımızı unutmamalıyız. Belediyelerde başarılı bir kısırlaştırma yapılabilmesi için 12-13 bin Veteriner Hekimin ve yeterli yardımcı eleman bulması gerekirken bugün sadece 3.000 civarında Veteriner Hekim görev yapmakta bunların da bir kısmı başka işlerde çalıştırılmaktadır. Bu arada ötenazinin bilimsel tanımını da yapmak istiyoruz. Ötenazi ‘’Ölümle karşı karşıya kalınması halinde acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile izin alınarak uygulanan bir yöntemdir.’’ Dünya hayvan hakları kuruluşu sağlıklı hayvanlarda ötenazi yi zulüm olarak tanımlamaktadır. Veteriner tıbbında kanunun getirdiği bu yönteme itlaf denilmektedir. ‘’İtlaf’’ta Türk Dil Kurumu sözlüğünde öldürerek ortadan kaldırma anlamına gelmektedir. Yapılan kamuoyu araştırmalarında sokak hayvanlarını sorun olarak görenlerin oranı %80 iken itlaf edelim diyenlerin oranı %3 civarındadır.  Ayrıca taslakta insana hiçbir saldırı kaydı bulunmayan kedilerin de hedefe konulmasının açıklaması yoktur. Kedilerin de yok edilmesi durumunda Paris örneğinde olduğu gibi kentlerimizi farelerin basacağını da unutmamalıyız.  Bu yasa çıkarsa tüm ülkemize ikinci bir ‘’hayırsızada’’ Vakası yaşatacak ve etkileri uzun yıllar geçmeyecektir.” Köse, bu konuda çözüm önerilerinin olduğunu vurgulayarak, “En önemli sorun yapısaldır. Belediyelerin bu konudaki alt yapılarının 2028 yılını beklemeden barınak ve kısırlaştırma merkezlerini bir yıl içinde tamamlayarak ‘’Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüğü‘’ kurarak derhal yeterli Veteriner Hekim ile yardımcı personel istihdamını ve personellerinin eğitimini yapmalıdır. Belediyelerin arazi sorunları ekonomik sorunları gibi sorunları varsa TOKİ aracılığı ile arazi sağlanarak merkezi hükümet iş birliği ile ivedilikle sorunlar halledilmelidir. Perihan Koca'dan Hayvan Hakları İçin Kritik Açıklama: "Kanlı Yasa Geçirtmeye Çalışıyorlar!" Perihan Koca'dan Hayvan Hakları İçin Kritik Açıklama: "Kanlı Yasa Geçirtmeye Çalışıyorlar!" İhtiyaç duyulan bölgelerde veteriner fakülteleri ve serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma çalışmalarında destek alınmalıdır” dedi. Köse, “Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışlar yasaklanmalı, ağır yaptırımlar getirilmelidir. Ülkeye kaçak hayvan girişi engellenmelidir. Sokaktan sahiplenme özendirilmeli, hayvanların her yaşta kimliklendirilmesi ile ilgili olarak süreyi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirleyebileceği konusunda 5199 sayılı Kanuna madde eklenmelidir. Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır. Sokağa terk edilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır. Önemli bir sokak hayvanı kaynağı olan kırsal yerleşim alanları (23 bine yakın köy ve belde) ile tarım işletmelerindeki hayvanlar kayıt altına alınmalı kısırlaştırma bu alanlardan başlamalıdır” şeklinde konuştu. Hayvan üretimi ve satışının önüne geçilerek denetimlerin sıkça yapılmasının sağlanması gerektiğini anlatan Köse, “ Hayvan sahiplenme şartları yeniden düzenlenmeli, sahiplendirmenin özendirilmeli ve teşvik edilmeli,  bireysel sahiplenmenin yanı sıra ülkemizde bulunan çok sayıda şirketin ve kamu kurumlarının hayvanları sahiplenmesi sağlanmalıdır. Hayvan refahı fonu oluşturularak bütçenin sadece bu amaçla kullanılması sağlanmalıdır. Çözüm için başta meslek örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütleri ve diğer gönüllülerden destek alınmalı, destekleri istismar eden kişi ve kurumlar denetlenmelidir. Yukarıdaki çözüm önerilerimiz ve bilimsel gerçeklikler göz önüne alınarak yasanın derhal geri çekilmesi hiçbir canlının yaşam hakkının elinden alınmasının vicdani ve ahlaki olarak kabul edilir tarafının olmadığını söylüyoruz” dedi.

Kurban kesiminde nelere dikkat edilmeli? Haber

Kurban kesiminde nelere dikkat edilmeli?

Kurban Bayramı geldi. Bu yıl 16, 17, 18, 19 Haziranda Kurban Bayramını idrak edeceğiz. Bugün bayramız birinci günü ve 4 gün süre ile kurban kesimi yapılabilmekte.. Kimi bayram öncesi, kimi ise 2, 3 ve 4. günü bekliyor. Yani bir bakıma arayış içerisinde.. Havaların da sıcak olması nedeniyle kurbanlıkların kesimi kadar, elde edilen etlerinin muhafazası da büyük önem taşıyor. Uzmanlar, kurbanlık seçiminin yanı sıra kesimi ve etleri muhafaza etme aşamalarının da dikkatli olması konusunda tavsiyelerde bulunuyor. İlkhaber'den Serhat şanlı'nın haberine göre; Gazetemize kurbanlık seçimi, kesimi ve kesim sonrası elde edilen etlerin muhafazası konusunda önemli açıklamalarda bulunan Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı (VHO) Nihat Köse, vatandaşların bu konuda çok duyarlı olmalarını gerektiğine vurgu yaptı. Kurban kesiminde nelere dikkat edilmeli? Nihat Köse, “Kurban Bayramı bu yıl 16, 17, 18, 19 Hazirana denk geldi ve yüksek sıcaklıkların da başlaması işin biraz riskli boyutunu da beraberinde getiriyor. Çünkü önemli bir gıda olan etlerin sıcaklarda bozulma ihtimali daha fazla ve bozulan etler büyük riskler oluşturur. O nedenle her zaman temizliğe, hijyene dikkat etmek gerekiyor. Kurbanın kesimi, kesim yerleri, kesecek kişilerin hijyeni-sağlığı, hayvan nakilleri, araçların dezenfeksiyonu, satış alanlarının dezenfeksiyonu vs. alanlarda dikkat edilmeli ve kurallara da kesinlikle uyulmalı” dedi. Kurban kesimi ve sonrası için önerilerde bulunan Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı(VHO)Nihat Köse, şu açıklamalarda bulundu; “Öncelikle vatandaşlarımız kurbanlıklarını mutlaka belediyelerin belirlediği satış yerlerinden almalı ve yine belirlenen yerlerde kestirmelidir. Çünkü belediyelerin belirlediği yerlere getirilip satılan kurbanlıklar veteriner hekimler tarafından kontrol edilip muayenesi yapılmaktadır.  Unutmayın! Aldığınız kurbanlıklar kulağı küpeli, il dışından getirilenler ise ‘Yurtiçi Veteriner Sağlık Raporu’, il içerisindekiler de İlçe Müdürlüğü veteriner hekimlerince düzenlenmiş ‘Hayvan Nakil Belgesi’ olmalıdır. Hayvanların çevreye duyarlı, bakışları canlı, uzuvları tam, tüyleri düzgün olmalı.. Kesimlerin de kesinlikle belediyelerin belirlediği yerlerde yapılması gerekir. Çünkü oralarda belediyelerce belirlenmiş profesyonel kasaplar görev yapmaktadır. Ayrıca görevlendirilmiş veteriner hekimler bulunmakta ve gerekli kontrolleri yapmaktadır. Veteriner hekimler kesim öncesi ve sonrası hayvan ve etleri kontrol etmekte, sağlıklı olup olmadığına bakmaktadır. Sağlıksız olanların kesilmelerine de izin verilmemektedir. Kesim sonrası elde edilen etler hemen tüketilmemeli, oda sıcaklığında bekletilmeli sonrasında ise buzdolabında soğutulmalıdır. Aksi takdirde ölüm sertliği olacaktır ve et sertleşerek hem lezzetsiz, hem de sağlıksız olacaktır. İyi bir kurbanlık alımı ise, belediyelerin izin verdikleri yerlerden ya da veteriner hekimi kontrolündeki tarım işletmelerinden alınması doğru olacaktır. Ayrıca kurban alınırken il gıda tarım ve hayvancılık müdürlüğü tarafından üreticiye her hayvan için özel olarak verilen pasaport belgesi ve şehir dışından geliyorsa sağlık raporu kontrol edilerek alınmalıdır. Kurbanlıkların fiziksel olgunluğunu tamamlamış olmalı, en az bir yaşında olmalı ya da bir yaş görünümünde olmalı. Çok zayıf, gebe ya da yeni doğum yapmış hayvanlar olmamalıdır. Hayvanın tüyleri düzgün ve parlak, bakışları ve dış görünümü canlı olmalı. Yüksek ateş, salyası ve gözde akıntısı olmamalı. Pis kokulu ishali ve burun akıntısı,  öksürük ve nefes darlığı yaşamamalı. Yara, şişlik ve ödemi olmamalı. Ayrıca gebe hayvan olmamasına dikkat etmek gerekir. Özellikle şehir merkezlerinde kurulan hayvan pazarları, şuan yüksek sıcaklıklardan dolayı daha fazla koku, çevre kirliliği ve sinek, pire, kene gibi nedenlerden dolayı zoonoz hastalıklarında da artış görülebileceği ihtimali yüksektir. Kesim yapacak kasaplar ve yardımcı personelin sağlık kontrolleri yapılmalı, önlük, çizme, bone, maske ve eldiven kullanması sağlanmalıdır. Kesimden sonra elde edilen etler ve tüketilebilir sakatatlar sahiplerine ayrı ve gıda ambalajına uygun şekilde teslim edilmelidir. Ayrıca kesim sonrası hayvansal atıkların usulüne uygun olarak bertaraf edilmesine dikkat edilmeli.. Adana Veteriner Hekimler Odası olarak bu süreçte ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmaya, bu sürecin sorunsuz geçmesi için tüm katkıları sunmaya hazır olduğumuz unutulmamalıdır. ÇOCUKLAR KESİMİ İZLEMESİN Önemli bir konu ise maalesef her kurbanda istenmeyen görüntülere şahit olmaktayız. Bir yandan acemi kasaplar, bir yandan aleni açıkta yapılan kesimler, bir yanda kurbanlık etlerin heba edilmesi.. Ayrıca maalesef çocuklarımızın maruz kaldığı görüntüleri de geçmemek lazım.. Kurban kesimi kanlı bir süreç ve bunlar çocukların alışık olduğu görüntüler değil. Bu nedenle Kurban Bayramı boyunca çocukların oldukça hassas olan psikolojilerinin bozulmaması için anne babalar bilinçli olmalı, onlara izlettirmemeli. Çocuklar kesimi ve etlerin parçalanmasını gördüklerinde psikolojisi bozulabilir. Sonrasında et yemeyi bırakabiliyorlar. İçine kapanabiliyorlar. O bakımdan dikkat etmeliyiz. Lütfen, kurban mutsuzluk kaynağı olmasın.. ÜRETİCİLER DESTEKLENMELİ Bu yıl kurbanın kilosu 250 lira civarındadır. Ancak yetiştiricilerin borçlanarak hayvanlarını bugünlere getirdikleri, eğer satamazsa yani ekonomik tablo dolayısıyla alıcı bulunamazsa kurbanlıklar geldikleri yerlere geri götürülecek. Bu hayvanların dolaşımı nedeniyle ülkede hastalıkların da yayılmasına neden olabilir ayrıca hayvancılıktan insanlar para kazanmaz bu işi bırakırlarsa hayvancılığı bırakanları geri döndürmek çok zor olmaktadır. Temennimiz kurbanlıkların satılması ve yetiştiricilerin para kazanmasıdır. Satılamaması durumunda kurbanlıkların Et ve Süt Kurumu’nda değerlendirilmesi ve yetiştiricilerin para kazanması sağlanmalıdır. KURBAN BAYRAMI TATİLİ 9 GÜN Bu yıl Kurban Bayramı 16, 17, 18, 19 Hazirana denk gelmektedir. Ayrıca memurlar için 20-21 Haziran günlerinin de idari izin kapsamına alınmasıyla birlikte Kurban Bayramı 9 gün tatil olacak. Kamu çalışanları hafta sonlarının da eklenmesiyle birlikte toplam 9 gün tatil yapacak. Özel sektör çalışanları için Kurban Bayramı tatili 4.5 buçuk gün olacak. Yarım gün arife resmi tatili, 4 gün bayram resmi tatiliyle birlikte özel sektör çalışanları toplamda 4.5 gün izin yapacak. Bu yıl Kurban Bayramı ilk günü Pazara denk geliyor. (Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse)

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.