TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Nihat Köse

İLKHABER-Gazetesi - Nihat Köse haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Nihat Köse haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Nihat Köse: Kuduz aşılamakla önlenebilir Haber

Nihat Köse: Kuduz aşılamakla önlenebilir

Kuduz hastalığına karşı mücadelede sorumluluklarının bilincinde olduklarını belirten Adana Veteriner Hekimleri Odası (VHO) Başkanı Nihat Köse, “Kuduz, hala dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak varlığını sürdürmekle beraber, her yıl binlerce insanın da hayatını kaybetmesine neden olmaktadır. Bununla beraber kuduz hastalığı ölümcül olmakla birlikte aşılama ile yüzde 100 önlenebilir bir hastalıktır” dedi. İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Adana VHO Başkanı Nihat Köse, 28 Eylül Dünya Kuduz Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Köse, “Dünya Sağlık Örgütü, kuduzun öneminin anlaşılması ve hastalığa ilişkin farkındalığın artırılması amacıyla 28 Eylül'ü “Dünya Kuduz Günü” olarak ilan etti. 28 Eylül Dünya Kuduz Günü vesilesiyle, başta Veteriner Hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının ve toplumun bu önemli konuya dikkatini çekmek istiyorum. Kuduz, hala dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak varlığını sürdürmekte ve her yıl binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olmaktadır.” Dedi. Nihat Köse, “Özellikle sokak hayvanlarıyla temasın yoğun olduğu bölgelerde kuduzun yayılma riskinin daha yüksek olduğu söylenmektedir. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü kuduz kontrolü açısından kitlesel aşılamaların önemli olduğunu anlatmaktadır. Sokaklarımızdaki hayvan popülasyonunun azaltılması kısırlaştırma ile sağlanmalı ama tamamen yok edilmemelidir. Çünkü sokaklarımızdaki can dostlarımız yaban hayatına da bir bariyer oluşturduğundan onların olmaması durumunda hem insanlara alışık olmayan hayvanlarla hem de yaban hayatı ile temas artacağından kuduz sorunu daha da büyüyecektir. “ diye konuştu. Kuduzun önlenebilir bir hastalık olduğuna değinen Adana VHO Başkanı Nihat Köse şu açıklamalarda bulundu; “Bu nedenle, halkımızın bilinçlendirilmesi, hayvanların düzenli olarak aşılanması ve kuduz şüphesi taşıyan vakaların hızlı bir şekilde tespit edilip müdahale edilmesi büyük önem taşımaktadır. Köpek ve kedilerin her yıl aşılanması hastalığın insanlara bulaşmasının engellenmesi için çok önem arz etmektedir. Unutmayın! Beslediğiniz kedi ve köpeklere her yıl kuduz aşılarını yaptırarak hayvanları, kendimizi ve toplumu kuduzdan koruyabiliriz. Adana Veteriner Hekimleri Odası olarak, kuduz hastalığına karşı mücadelede sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve bu konuda üzerimize düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle, tüm veteriner hekimlerimize özverili çalışmaları için teşekkür ediyor, toplum sağlığını koruma adına gösterdikleri çabalar için şükranlarımı arz ederim. Ayrıca da her zaman görmezden gelinen Veteriner Hekimlerimizin halk sağlığındaki önemini yetkililerin de görmesini talep ediyorum. Bu gün, aynı zamanda, Louis Pasteur'ün kuduz aşısını geliştirmesinin yıl dönümüdür ve bu bağlamda bilimsel ilerlemelerin de kutlanmasını sağlar. Kuduz hastalığı ölümcül olmakla birlikte aşılama ile yüzde 100 önlenebilir bir hastalıktır. Herkese sağlıklı ve güvenli bir yaşam temenni ediyorum.”

Nihat Köse; Et ve süt üretiminde  2010 depremi yaşanmasın Haber

Nihat Köse; Et ve süt üretiminde 2010 depremi yaşanmasın

Son yıllarda süt üretimindeki azalmaya dikkat çeken Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, çiğ süt üreticisi ürettiği sütü maliyetinin altında satmaya, süt veren damızlık hayvanlarını kesime göndermeye başladığını söyledi. İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Köse, “2020 yılında 23 milyon 503 bin ton olan süt üretimimiz, 2023’te 21 milyon 480 bin tona geriledi. Çiğ süt üreticisi ürettiği sütü maliyetinin altında satmaya, süt veren ise damızlık hayvanlarını kesime göndermeye başladı. Üretici bu şekilde zarar etmeye devam edecek olursa 2010 yılındaki gibi et ve süt krizi yaşanacağı hatta depremi kaçınılmaz olacaktır.” dedi. Her geçen gün artan nüfusa paralel olarak tüm dünyada gıda ihtiyacı da artarak devam ederken, beslenmede önemli yer teşkil eden ve et, süt, süt ürünleri gibi birçok ihtiyacın kaynağı olan hayvancık çok önemli bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Hayvansal gıda üretimi ile beslenmenin yanında hayvancılığa dayalı sanayi sektörüne ham madde sağlama yem sanayi, süt ve süt ürünleri sanayi, dericilik, veteriner ilaç ve hayvancılık ekipmanları vs. gibi istihdam olarak büyük rol oynuyor. Tüm bunlarla beraber hayvancılıkta maliyetlerdeki artış, üreticinin para kazanamaması sektörden uzaklaşmaya neden oluyor. Özellikle son yıllarda süt üretimindeki artış beraberinde süt ürünlerinin de yükselmesiyle sonuçlanıyor. Yaşanan bu değişimlerin etkisi ile ilgili gazetemize önemli açıklamalarda bulunan Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, “2008 yılında aynı şimdiki gibi çiğ süt fiyatları yüzde 40 düşmüştü. Fiyatlarının düşmesiyle birlikte zarar etmeye başlayan süt üreticileri, ellerindeki damızlık hayvanlarını daha fazla zarar etmemek için o dönem kesime gönderdiler. Çiğ süt fiyatlarının düşmeye başlamasından 2 yıl sonra, yani 2010 yılına gelindiğinde sütü sağılan hayvan sayısı ciddi oranda azalmış, buna bağlı olarak doğumlar da azaldığı için besilik erkek hayvan sayısı da düşmüştü. 2010 yılına gelindiğinde Türkiye’de ciddi bir çiğ süt ve et krizi yaşanmıştı. Çiğ süt fiyatları nedeniyle kesime giden damızlık süt ineklerinin yerine 2010’da çözüm yolu olarak dünyanın her yerinden gebe düve ithalatına izin verildi.” Dedi. Nihat Köse, “Şöyle baktığımızda 2020 yılında 23 milyon 503 bin ton olan süt üretimimiz, 2023’te 21 milyon 480 bin tona geriledi. Çiğ süt üreticisi ürettiği sütü maliyetinin altında satmaya, süt veren ise damızlık hayvanlarını kesime göndermeye başladı. Üretici bu şekilde zarar etmeye devam edecek olursa 2010 yılındaki gibi et ve süt krizi yaşanacağı hatta depremi kaçınılmaz olacaktır.” Diye konuştu. İthalata giden paranın kendi üreticimize verilmesinin üretime yapacağı katkıya değinen Nihat Köse, “Ayrıca 2010 yılında et ihtiyacının karşılanması için önce lop et ile kesime hazır kasaplık hayvan ve daha sonrasında besilik erkek hayvan ithalatına izin verildi. Sonuç olarak o yıl milyarlarca dolarlık gebe düve, et ve kasaplık hayvan ithal ederek başka ülkelerin çiftçilerini desteklemiş olduk. Aynı şimdiki günlerde olduğu gibi o yıllarda da üreticinin sattığı hayvanların kesim fiyatları düştü fakat tüketicinin kasaptan aldığı et fiyatları düşmedi. 2024 YİNE AYNI SENARYO Yıl 2024.. Yani aradan yaklaşık 15 yıl geçmiş ve yine aynı senaryo yaşanıyor. Çiğ süt üreticisi ürettiği sütü maliyetinin altında satmaya, süt veren ise damızlık hayvanlarını kesime göndermeye başladı. Kesim fiyatları ciddi anlamda düştüğü halde tüketici kasaptan eti yine pahalı almaya devam ediyor. Çiğ süt üreticisi bu şekilde zarar etmeye devam edecek olursa 2008 yılında olduğu gibi hayvanlarını kesime gönderecek.  2024 yılında aynı 2010 yılındaki gibi Türkiye’de süt ve et krizi yaşanacağı kaçınılmaz olacaktır.” Açıklamalarını yaptı. Çözüm yollarına da değinen Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, şöyle konuştu; “Şimdi ülkemizde çiğ süt üretimi son 6 yılın en düşük seviyesinde.. Türkiye İstatistik Kurumu’nun bugün yayınladığı verilere göre, çiğ süt üretimi 2023 yılında 21 milyon 481 bin 567 ton oldu. Geriye dönük bakıldığında ise Türkiye’nin çiğ süt üretimi 2020 yılında 23 milyon 503 bin ton, 2021’de 23 milyon 200 bin ton, 2022’de 21 milyon 563 bin ton, 2023’te 21 milyon 481 bin ton.. Yani hep azalma görmekteyiz. Burada dikkat edilmesi gereken, çiğ süt üretimindeki düşüşte sadece inek kesimi değil anaç koyun kesiminin de etkisi var. Çünkü 2023 yılında koyun sütü üretiminde de yüzde 12,5 oranında azalma var. SÜT TÜKETİMİNDE DE GERİDEYİZ Ülkemizde süt tüketiminde de gerideyiz. Türkiye’nin kişi başı yıllık süt tüketimi 137 litre ve bununla dünyada 56. sıradayız. Avrupa’da kişi başı süt tüketimi ise yıllık 350 litre.. Şu an Türkiye’de hayvancılık büyük oranda süt hayvancılığına dayalı olarak yapılmak ve artan girdi maliyetleri karşısında çiğ süt fiyatı artmayınca, üretici zarar ediyor ve ineklerini kesmek zorunda kalıyor. Çözüm yolu olarak ülkemize yüz binlerce gebe düve ithal edilecektir. Böylelikle başka ülkelerin hayvan yetiştiricilerine milyarlarca dolar destekleme yapılmış olacaktır. Bir yıl sonra milyarlarca dolarlık gebe düve ve et ithalat yaparak başka ülkelerin hayvancılarını desteklemek yerine bu paranın kendi çiğ süt üreten hayvancılarımıza verilmelidir. 2010’da yaşananların günümüzde de yaşanmaması için devletin acilen çiğ süt desteklemesini üreticinin zarar etmeyecek şekilde yeniden belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca üreticinin zarar ederek sattığı ürünler son tüketim noktalarında ucuzlamamakta yurttaşlarımız ucuza hayvansal ürünleri satın alamamaktadır. Bu durum sağlıklı beslenmenin temeli olan hayvansal proteine ulaşımında neredeyse olanaksız duruma getirdiği için geleceğimizin garantisi olan çocuklarımızın da yetersiz proteinli tüketimi nedeniyle, sağlık sorunları ile karşılaşmaları ihtimalini doğuracaktır. Hayvancılık, temelinde ticari bir iştir. Hem üretenler yeterince kazanacak, hem de halkımız ucuza hayvansal proteine ulaşabilecek ve bu da ancak üreticinin yeterince desteklenmesi ile mümkün olacaktır. Bugün giderinin yaklaşık yüzde 70-75’nin beslenme gideri olduğu bir sektör ne kadar dayanabilir bu açıklanabilir mi? Hayvancılıkta devamlı artan döviz fiyatlarına bağlı olarak artan maliyetler üreticiyi çaresiz bırakıyor. Yüksek maliyetler nedeniyle sektörden kopmalar var. Yani yüksek maliyetler hayvancılık sektörünü vurdu. Günümüzde bir takım destekler veriliyor ama bunun yeterli olmadığını görüyoruz. Eğer yurttaşlarımız hayvancılıktan para kazansalardı, üretir ve ithalat yapmak zorunda da kalmazdık. İstatistikler göstermiştir ki, hayvancılığı bırakan insanlar tekrar hayvancılığa dönmezler. Çünkü zor bir iştir, meşakkatlidir ve ne tatili ne de bayramı hatta cenazesi yoktur. Her gün onunla ilgilenmek zorundasınız. Bu kadar zor ve stratejik bir de zarar etmişse, o üretici asla bir kez daha o işi yapmaz. Hayvancılıkta uzun vadeli projeler yapmak zorundayız. Günlük, haftalık projelerle bu işi yürütmemiz mümkün değildir. 20 yıllık, 30 yıllık, 50 yıllık projeksiyonlarla geleceğimizi görmek zorundayız. O nedenle de veteriner fakülteleri, Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi ve Veteriner Hekim Odaları bu işle ilgili bütün bilgi birikimini aktarmaya ve birlikte çalışmaya hazırız. Ayrıca buzağı ölümlerini azaltmalıyız. Çünkü ülkemizde buzağı ölümleri çok fazla ve buzağı ölümleriyle ilgili önlem alınırsa ithal ete, ithal hayvana gerek kalmayacak.”

Adana’da hayvanseverler ve sivil toplum kuruluşlarından sokak hayvanları yasasına tepki Haber

Adana’da hayvanseverler ve sivil toplum kuruluşlarından sokak hayvanları yasasına tepki

Adana’da hayvanseverler ile odalar, sendikalar ve siyasi partiler tarafından sokak hayvanlarına yönelik çıkacak yasa tasarısı nedeniyle basın açıklaması yaptı. İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT'un haberine göre; Atatürk Parkı içerisinde toplanan ve ellerinde sokak hayvanlarının uyutulmasına karşı dövizler ve hayvan fotoğrafları taşıyan kitleden bazıları ise açıklamaya besledikleri evcil hayvanlarla katıldı. Açıklamaya CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer ve Çukurova Belediye Başkanı Emrah Kozay’ın da katılarak destek verdi. Burada hazırlanan basın metnini Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse okudu. Köse, 5199 sayılı yasada değişiklik yapılmaya çalışıldığını dile getirerek, “Daha önce çıkarılan 5199 sayılı kanunun sahipsiz hayvanların rahat yaşamını ve can güvenliğini tam anlamıyla sağlayamadığı sorunları çözmekte yetersiz kaldığı gerekçesiyle 5199 sayılı yasanın genel yaklaşımı olan ‘’Yaşatmak’’ ve buna bağlı tüm tanımlar çıkarılmış sınırları net bilimsel çerçeveye oturmayan kuduz şüpheli, saldırgan, anatomik yapısı bozulmuş gibi tümü itlafa ( yani öldürmeye) sözde gerekçe olabilecek bazı ifadeler getirilmiştir” dedi. Yaşanan durumun birçok yönünün olduğuna dikkat çeken Köse, “Yine genel gerekçede, sorumlu kurumların görevlerini yapmadığı ve bu kurumlar denetlenmediği için popülasyonun arttığı ifade edilmiş, yeni yasaklar ve cezalar önerilmiş ancak denetime ilişkin yeni bir kural ya da yapıcı değişiklik getirilmemiştir. Devamında belediyelere bakımevi kurmak için 2028 yılına kadar süre verilmesi toplanacak hayvanlara ne olacağı sorusunu akla getirmektedir.  Bu durum bütün hayvanların itlaf edileceği algısını yaratmıştır.  Bilimsel açıdan; itlaf mı?  kısırlaştırma mı? Bütün tartışma bu iki olasılık üzerinden yapılmaktadır. Ancak biliyoruz ki olayın birçok yönü var. Dünyada sahipsiz hayvanların toplu itlafıyla hemen ve kesin sonuç alındığı bir örnek yoktur. Bilakis toplu öldürmelerde yiyecek varlığı nedeniyle yakın çevreden başka hayvanların gelmesi ile kısır döngüye dönüştüğü, bu nedenle öldürmenin bir azalma yöntemi olmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Öldürmeyi seçen ülkelerin 50-60 yıl önce kısırlaştırma tekniklerinin gelişmediği, teknik imkanların ve Veteriner Hekimliği hizmetlerinin gelişmediği zamanlarda yaptığını görmekteyiz” şeklinde konuştu. Taslağa gerekçe gösterilen kuduz açısından da Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü’nün kuduz kontrolü açısından da itlafa karşı çıktığını belirten Köse, “Kitlesel aşılamaların önemli olduğunu anlatmaktadır. Köpeklerin öldürülmesinin uzun vadede köpek yoğunluğunu azaltmadığı ve kuduz kontrolünü de sağlamadığı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca da itlaf önce kolay yakalanabilir sakin hayvanlardan başlayacağı için ve yaban hayatına da bariyer oluşturan can dostlarımız katledildiğinde hem saldırgan olabilen insanlara alışık olmayan hayvanlarla hem de yaban hayatıyla temas artacağından sorun denilen şey daha da büyüyecektir. Ayrıca da yine kuduz açısından değerlendirirsek; Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre evcil hayvanlarında dahil olmak üzere kuduz riskli temas sayısı 2018-2022 yıllarında 267 bin iken 2023 yılına 437 bin olmuş ancak yılda ortalama 1- 2 insanda kuduz vakası görülmektedir. Bu verilere göre kuduz riski artıyor denilemez, bunun sorumlusu da sahipsiz hayvanlar denilemez”  diye konuştu. Önerilen taslakta “Kısırlaştırmanın popülasyon üzerine etkisi” açısından verilen bilgiler güncel değildir. Dünya Sağlık Örgütü kısırlaştırma, aşılama ve yerinde yaşamayı önermektedir. Sahipsiz hayvanlar popülasyonunda kuduz kontrolünün en iyi yöntemi sürü bağışıklığı sağlamaktır demektedir. Bilimsel çalışmalar kısırlaştırmanın popülasyon kontrolünün en iyi yöntem olduğunu kanıtlamıştır. Taslakta itlafın gerekçesi olarak hayvanların üreme, hızı kısırlaştırma zorunluluğu anlatılırken toplam sahipsiz hayvanların sayısı dikkate alınarak ve bir çift köpeğin 6 yılda 67 bin sayısına ulaşabileceği anlatılıyor. Bu açıklamalar yapılırken hayvanların tamamının dişi olmadığı dikkate alınmamıştır. Ayrıca da 67 bine ulaşan köpekten bahsedilirken bugün kısırlaştırırsak 67 bin hayvanı öldürmek zorunda kalmayacağımız görmezden gelmektedir” ifadelerini kullandı. Nihat Köse sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu arada 2004 yılından bu yana 1403 belediyede sadece 322 adet hayvan bakım evi kurulduğu 1081 belediyenin neden bu bakımevini ve kısırlaştırma merkezleri kurmadığı sorgulanmamaktadır. Görevini yapmayan belediyelerin bedelini  hayvanlarımızın canıyla ödetmeye kalktığımızı unutmamalıyız. Belediyelerde başarılı bir kısırlaştırma yapılabilmesi için 12-13 bin Veteriner Hekimin ve yeterli yardımcı eleman bulması gerekirken bugün sadece 3.000 civarında Veteriner Hekim görev yapmakta bunların da bir kısmı başka işlerde çalıştırılmaktadır. Bu arada ötenazinin bilimsel tanımını da yapmak istiyoruz. Ötenazi ‘’Ölümle karşı karşıya kalınması halinde acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile izin alınarak uygulanan bir yöntemdir.’’ Dünya hayvan hakları kuruluşu sağlıklı hayvanlarda ötenazi yi zulüm olarak tanımlamaktadır. Veteriner tıbbında kanunun getirdiği bu yönteme itlaf denilmektedir. ‘’İtlaf’’ta Türk Dil Kurumu sözlüğünde öldürerek ortadan kaldırma anlamına gelmektedir. Yapılan kamuoyu araştırmalarında sokak hayvanlarını sorun olarak görenlerin oranı %80 iken itlaf edelim diyenlerin oranı %3 civarındadır.  Ayrıca taslakta insana hiçbir saldırı kaydı bulunmayan kedilerin de hedefe konulmasının açıklaması yoktur. Kedilerin de yok edilmesi durumunda Paris örneğinde olduğu gibi kentlerimizi farelerin basacağını da unutmamalıyız.  Bu yasa çıkarsa tüm ülkemize ikinci bir ‘’hayırsızada’’ Vakası yaşatacak ve etkileri uzun yıllar geçmeyecektir.” Köse, bu konuda çözüm önerilerinin olduğunu vurgulayarak, “En önemli sorun yapısaldır. Belediyelerin bu konudaki alt yapılarının 2028 yılını beklemeden barınak ve kısırlaştırma merkezlerini bir yıl içinde tamamlayarak ‘’Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüğü‘’ kurarak derhal yeterli Veteriner Hekim ile yardımcı personel istihdamını ve personellerinin eğitimini yapmalıdır. Belediyelerin arazi sorunları ekonomik sorunları gibi sorunları varsa TOKİ aracılığı ile arazi sağlanarak merkezi hükümet iş birliği ile ivedilikle sorunlar halledilmelidir. Perihan Koca'dan Hayvan Hakları İçin Kritik Açıklama: "Kanlı Yasa Geçirtmeye Çalışıyorlar!" Perihan Koca'dan Hayvan Hakları İçin Kritik Açıklama: "Kanlı Yasa Geçirtmeye Çalışıyorlar!" İhtiyaç duyulan bölgelerde veteriner fakülteleri ve serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma çalışmalarında destek alınmalıdır” dedi. Köse, “Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışlar yasaklanmalı, ağır yaptırımlar getirilmelidir. Ülkeye kaçak hayvan girişi engellenmelidir. Sokaktan sahiplenme özendirilmeli, hayvanların her yaşta kimliklendirilmesi ile ilgili olarak süreyi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirleyebileceği konusunda 5199 sayılı Kanuna madde eklenmelidir. Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır. Sokağa terk edilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır. Önemli bir sokak hayvanı kaynağı olan kırsal yerleşim alanları (23 bine yakın köy ve belde) ile tarım işletmelerindeki hayvanlar kayıt altına alınmalı kısırlaştırma bu alanlardan başlamalıdır” şeklinde konuştu. Hayvan üretimi ve satışının önüne geçilerek denetimlerin sıkça yapılmasının sağlanması gerektiğini anlatan Köse, “ Hayvan sahiplenme şartları yeniden düzenlenmeli, sahiplendirmenin özendirilmeli ve teşvik edilmeli,  bireysel sahiplenmenin yanı sıra ülkemizde bulunan çok sayıda şirketin ve kamu kurumlarının hayvanları sahiplenmesi sağlanmalıdır. Hayvan refahı fonu oluşturularak bütçenin sadece bu amaçla kullanılması sağlanmalıdır. Çözüm için başta meslek örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütleri ve diğer gönüllülerden destek alınmalı, destekleri istismar eden kişi ve kurumlar denetlenmelidir. Yukarıdaki çözüm önerilerimiz ve bilimsel gerçeklikler göz önüne alınarak yasanın derhal geri çekilmesi hiçbir canlının yaşam hakkının elinden alınmasının vicdani ve ahlaki olarak kabul edilir tarafının olmadığını söylüyoruz” dedi.

Kurban kesiminde nelere dikkat edilmeli? Haber

Kurban kesiminde nelere dikkat edilmeli?

Kurban Bayramı geldi. Bu yıl 16, 17, 18, 19 Haziranda Kurban Bayramını idrak edeceğiz. Bugün bayramız birinci günü ve 4 gün süre ile kurban kesimi yapılabilmekte.. Kimi bayram öncesi, kimi ise 2, 3 ve 4. günü bekliyor. Yani bir bakıma arayış içerisinde.. Havaların da sıcak olması nedeniyle kurbanlıkların kesimi kadar, elde edilen etlerinin muhafazası da büyük önem taşıyor. Uzmanlar, kurbanlık seçiminin yanı sıra kesimi ve etleri muhafaza etme aşamalarının da dikkatli olması konusunda tavsiyelerde bulunuyor. İlkhaber'den Serhat şanlı'nın haberine göre; Gazetemize kurbanlık seçimi, kesimi ve kesim sonrası elde edilen etlerin muhafazası konusunda önemli açıklamalarda bulunan Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı (VHO) Nihat Köse, vatandaşların bu konuda çok duyarlı olmalarını gerektiğine vurgu yaptı. Kurban kesiminde nelere dikkat edilmeli? Nihat Köse, “Kurban Bayramı bu yıl 16, 17, 18, 19 Hazirana denk geldi ve yüksek sıcaklıkların da başlaması işin biraz riskli boyutunu da beraberinde getiriyor. Çünkü önemli bir gıda olan etlerin sıcaklarda bozulma ihtimali daha fazla ve bozulan etler büyük riskler oluşturur. O nedenle her zaman temizliğe, hijyene dikkat etmek gerekiyor. Kurbanın kesimi, kesim yerleri, kesecek kişilerin hijyeni-sağlığı, hayvan nakilleri, araçların dezenfeksiyonu, satış alanlarının dezenfeksiyonu vs. alanlarda dikkat edilmeli ve kurallara da kesinlikle uyulmalı” dedi. Kurban kesimi ve sonrası için önerilerde bulunan Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı(VHO)Nihat Köse, şu açıklamalarda bulundu; “Öncelikle vatandaşlarımız kurbanlıklarını mutlaka belediyelerin belirlediği satış yerlerinden almalı ve yine belirlenen yerlerde kestirmelidir. Çünkü belediyelerin belirlediği yerlere getirilip satılan kurbanlıklar veteriner hekimler tarafından kontrol edilip muayenesi yapılmaktadır.  Unutmayın! Aldığınız kurbanlıklar kulağı küpeli, il dışından getirilenler ise ‘Yurtiçi Veteriner Sağlık Raporu’, il içerisindekiler de İlçe Müdürlüğü veteriner hekimlerince düzenlenmiş ‘Hayvan Nakil Belgesi’ olmalıdır. Hayvanların çevreye duyarlı, bakışları canlı, uzuvları tam, tüyleri düzgün olmalı.. Kesimlerin de kesinlikle belediyelerin belirlediği yerlerde yapılması gerekir. Çünkü oralarda belediyelerce belirlenmiş profesyonel kasaplar görev yapmaktadır. Ayrıca görevlendirilmiş veteriner hekimler bulunmakta ve gerekli kontrolleri yapmaktadır. Veteriner hekimler kesim öncesi ve sonrası hayvan ve etleri kontrol etmekte, sağlıklı olup olmadığına bakmaktadır. Sağlıksız olanların kesilmelerine de izin verilmemektedir. Kesim sonrası elde edilen etler hemen tüketilmemeli, oda sıcaklığında bekletilmeli sonrasında ise buzdolabında soğutulmalıdır. Aksi takdirde ölüm sertliği olacaktır ve et sertleşerek hem lezzetsiz, hem de sağlıksız olacaktır. İyi bir kurbanlık alımı ise, belediyelerin izin verdikleri yerlerden ya da veteriner hekimi kontrolündeki tarım işletmelerinden alınması doğru olacaktır. Ayrıca kurban alınırken il gıda tarım ve hayvancılık müdürlüğü tarafından üreticiye her hayvan için özel olarak verilen pasaport belgesi ve şehir dışından geliyorsa sağlık raporu kontrol edilerek alınmalıdır. Kurbanlıkların fiziksel olgunluğunu tamamlamış olmalı, en az bir yaşında olmalı ya da bir yaş görünümünde olmalı. Çok zayıf, gebe ya da yeni doğum yapmış hayvanlar olmamalıdır. Hayvanın tüyleri düzgün ve parlak, bakışları ve dış görünümü canlı olmalı. Yüksek ateş, salyası ve gözde akıntısı olmamalı. Pis kokulu ishali ve burun akıntısı,  öksürük ve nefes darlığı yaşamamalı. Yara, şişlik ve ödemi olmamalı. Ayrıca gebe hayvan olmamasına dikkat etmek gerekir. Özellikle şehir merkezlerinde kurulan hayvan pazarları, şuan yüksek sıcaklıklardan dolayı daha fazla koku, çevre kirliliği ve sinek, pire, kene gibi nedenlerden dolayı zoonoz hastalıklarında da artış görülebileceği ihtimali yüksektir. Kesim yapacak kasaplar ve yardımcı personelin sağlık kontrolleri yapılmalı, önlük, çizme, bone, maske ve eldiven kullanması sağlanmalıdır. Kesimden sonra elde edilen etler ve tüketilebilir sakatatlar sahiplerine ayrı ve gıda ambalajına uygun şekilde teslim edilmelidir. Ayrıca kesim sonrası hayvansal atıkların usulüne uygun olarak bertaraf edilmesine dikkat edilmeli.. Adana Veteriner Hekimler Odası olarak bu süreçte ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmaya, bu sürecin sorunsuz geçmesi için tüm katkıları sunmaya hazır olduğumuz unutulmamalıdır. ÇOCUKLAR KESİMİ İZLEMESİN Önemli bir konu ise maalesef her kurbanda istenmeyen görüntülere şahit olmaktayız. Bir yandan acemi kasaplar, bir yandan aleni açıkta yapılan kesimler, bir yanda kurbanlık etlerin heba edilmesi.. Ayrıca maalesef çocuklarımızın maruz kaldığı görüntüleri de geçmemek lazım.. Kurban kesimi kanlı bir süreç ve bunlar çocukların alışık olduğu görüntüler değil. Bu nedenle Kurban Bayramı boyunca çocukların oldukça hassas olan psikolojilerinin bozulmaması için anne babalar bilinçli olmalı, onlara izlettirmemeli. Çocuklar kesimi ve etlerin parçalanmasını gördüklerinde psikolojisi bozulabilir. Sonrasında et yemeyi bırakabiliyorlar. İçine kapanabiliyorlar. O bakımdan dikkat etmeliyiz. Lütfen, kurban mutsuzluk kaynağı olmasın.. ÜRETİCİLER DESTEKLENMELİ Bu yıl kurbanın kilosu 250 lira civarındadır. Ancak yetiştiricilerin borçlanarak hayvanlarını bugünlere getirdikleri, eğer satamazsa yani ekonomik tablo dolayısıyla alıcı bulunamazsa kurbanlıklar geldikleri yerlere geri götürülecek. Bu hayvanların dolaşımı nedeniyle ülkede hastalıkların da yayılmasına neden olabilir ayrıca hayvancılıktan insanlar para kazanmaz bu işi bırakırlarsa hayvancılığı bırakanları geri döndürmek çok zor olmaktadır. Temennimiz kurbanlıkların satılması ve yetiştiricilerin para kazanmasıdır. Satılamaması durumunda kurbanlıkların Et ve Süt Kurumu’nda değerlendirilmesi ve yetiştiricilerin para kazanması sağlanmalıdır. KURBAN BAYRAMI TATİLİ 9 GÜN Bu yıl Kurban Bayramı 16, 17, 18, 19 Hazirana denk gelmektedir. Ayrıca memurlar için 20-21 Haziran günlerinin de idari izin kapsamına alınmasıyla birlikte Kurban Bayramı 9 gün tatil olacak. Kamu çalışanları hafta sonlarının da eklenmesiyle birlikte toplam 9 gün tatil yapacak. Özel sektör çalışanları için Kurban Bayramı tatili 4.5 buçuk gün olacak. Yarım gün arife resmi tatili, 4 gün bayram resmi tatiliyle birlikte özel sektör çalışanları toplamda 4.5 gün izin yapacak. Bu yıl Kurban Bayramı ilk günü Pazara denk geliyor. (Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse)

Veteriner hekimleri ve hayvanseverlerden  ötenazi yasa teklifine tepki Haber

Veteriner hekimleri ve hayvanseverlerden ötenazi yasa teklifine tepki

Atatürk Parkında biraraya gelen Adana Veteriner Odası üyeleri basın açıklaması yaptı. Açıklamaya çok sayıda hayvansever destek verdi. Buradaki tepki açıklamasını okuyan Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, sokak hayvanlarının enjeksiyonla uyutulmasını içeren yasa teklifine karşı sokak hayvanlarının enjeksiyonla öldürülmesini de içeren yasa teklifi kabul edilirse uygulamayacaklarını söyledi. İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT'un haberine göre; Hazırlanan yasa taslağına dikkat çeken Köse, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın iş birliğinde Hayvanları Koruma Kanunu’na ilişkin yasa değişiklik tasarısı hazırlandığını, teklifin önümüzdeki haftalarda TBMM’ye geleceğini basından öğrenmiş bulunuyoruz. Değişiklik taslağı hazırlanırken Türk Veteriner Hekimleri Birliği veya herhangi bir meslek odamızın görüşü alınmamıştır. Basındaki haberlerden edindiğimiz bilgilere göre; bu taslakla getirilenlerin daha önceki değişiklikler gibi sahadan ve bilimsellikten uzak, uygulanması mümkün olmayan, toplum vicdanını rahatsız eden değişiklikleri içerdiği ve ülkemize bu alanda bir 20 yıl daha kaybettireceği kaygısı taşımaktayız" dedi. 2004 yılında çıkan 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu öncesinde, sahipsiz hayvanların maalesef insani olmayan yöntemlerle yok edildiğine dikkat çeken Köse, "Ancak gelişen toplumsal bilinç ve itirazlar sonrası  5199 sayılı kanun çıkarılmış ve her türlü itlaf yasaklanmıştı. 5199’a göre yerel yönetimler geçici bakımevi kuracak, sahipsiz hayvanların tedavisi ve rehabilitasyonunu gerçekleştirerek, kısırlaştırıp, aşılayarak yaşadığı bölgeye geri bırakacaktı. Yani yerel yönetimler sahipsiz hayvanların sağlıklı yaşamaları ve refahlarını sağlamakla görevlendirildi. Ancak kanuna rağmen yerel yönetimler birkaçı dışında maalesef kanunda geçen yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmemiştir. Seçimden seçime sahipsiz hayvanları hatırlayan yerel yönetimler sahipsiz hayvanlar için kaynak ayırmak yerine tüm yükü kurumlarda çalışan veteriner hekimlerin üzerine bırakmışlardır" diye konuştu. Sahipsiz hayvan popülasyonunun artmasının en büyük nedenlerinden biri yerel yönetimlere Hayvanları Koruma Kanununun herhangi bir cezai yaptırım getirmemesi oldugunu savunan Köse, "Kanunun 2021 yılındaki revizyonu da cezasızlığı devam ettirmiş, “Geçici Madde 4 – (Ek:9/7/2021-7332/16 md.) Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu yetmiş beş bini aşan belediyeler 31/12/2022, diğer belediyeler ise 31/12/2024 tarihine kadar ek 1 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen hayvan bakımevlerini kurmakla yükümlüdür.” hükmüne rağmen yerel yönetimlerce gereken adım atılmamıştır. Özet olarak; kanun çıkarılmış, sorumluluk verilmiş ama denetim yapılmamış, bütçe ayrılmamış, kanununun gereğini yapmayanlara yaptırım uygulanmamıştır. Gelinen noktada ise sahipsiz hayvanların popülasyonu artmış, her biri mahalle sakini olan sahipsiz hayvanlarımızın hayvan refahına uygun olmayan barınak adı altındaki yerlere toplatılması, kısırlaştırmanın maliyetli olacağı gerekçe gösterilerek hayvanların dişi-erkek olarak ayrılması, barınaklara toplanan hayvanların sahiplendirilmeye çalışılması, 30 gün sonra sahiplenilmeyenlerin ise ötanazi yapılarak öldürülmesi gündeme getirilmektedir. Bu düşüncenin 2004 yılı öncesi sokaklarda yapılan itlaflardan hiçbir farkı yoktur" şeklinde konuştu. Köpek itilaf edilmesi konusuna vurgu yapan Köse, "Sahipsiz hayvanlar ile ilgili en çok gündeme getirilenlerden ve itlafa zemin hazırlamak için kullanılan argümanlardan biri de kuduz ve diğer hayvanlardan insanlara geçen zoonotik hastalıklardır. Oysa Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bilinenin aksine Kuduz kontrolü açısından, sahipsiz köpeklerin itlaf edilmelerine geniş ölçüde karşı çıkmaktadır. Hipokrat’tan günümüze evrensel hekimliğin en önemli değerlerinden biri “önce zarar verme”, ilkesidir. “Yararlı olma” ilkesi ise hayvanların sağlık ve refahına verilecek zararın engellenmesi ve iyiliğin artırılması halidir. Ülkemiz veteriner hekimleri veteriner fakültelerinden insanlara, hayvanlara ve içinde yaşadığı doğaya duyarlı, toplumsal refah için çaba harcayan, meslek ahlakına sahip kişiler olarak yemin ederek mezun olurlar" ifadelerini kullandı. Tasarıda olduğu söylenen ötanazi işlemi, hayvanların tıbbi yöntemler yoluyla, hızlı, ağrısız ve acısız bir şekilde yaşamının sonlandırılması anlamına geldiğini dile getiren Köse, "Ötanazi, ölümle karşı karşıya kalınması halinde, acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile uygulanan bir yöntemdir. Veteriner hekimler aldıkları eğitim ve ettikleri meslek yemini gereği tedavi ile ötanaziyi mümkün olduğu kadar geciktirmek, hayvan refahını sağlamak için çaba harcarlar. Ötanazi sadece veteriner hekimler tarafından uygulanabilir ve sağlıklı bir hayvana uygulandığında katliamdan başka bir anlam taşımaz. Sağlıklı hayvanların ötanazisi ve itlafı veteriner hekimler açısından da etik, insani ve vicdani değildir, evrensel hekimlik değerleri ile de bağdaşmamaktadır" dedi.  Veteriner hekimler olarak bu yasa çıksa da ötanazi yapmayacaklarını belirten Kösekonuşmalarını şöyle sürdürdü: “Önerilen bu yöntem sanıldığının aksine maliyet açısından da avantajlı değildir. Hayvana ötanazi yapılmadan önce uygulanacak prosedürler ile birlikte kısırlaştırmadan daha maliyetli ve zorludur, sahipsiz hayvan popülasyonun kontrolüne yönelik aktif bir yöntem olarak da değerlendirilemez. Ayrıca iletişim çağında Türkiye Yüzyılında ülkemizin uluslararası kamuoyunda algısını olumsuz olarak etkileyecektir. Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak sahipsiz hayvanların itlafına sebep olacak her türlü uygulamanın karşısında olduğumuzu, bu uygulamaların hayvan refahı açısından kabul edilemez olduğunu kamuoyu ile paylaşma zorunluluğu hissediyoruz. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH), evcilleştirilmiş bir tür olan köpeklerin topluma bağımlı olduğunu, sahipsiz oldukları durumlarda dahi sağlık ve refahlarını sağlamanın etik bir sorumluluk olduğunu hatırlatmaktadır. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) sahipsiz hayvan popülasyonun kontrolünde “yakala, kısırlaştır, aşılat ve yaşadığı bölgeye geri bırak” yaklaşımının sahipsiz hayvanların üremesinin kontrol edilmesine yönelik bir yaklaşım sağladığını ama bununla birlikte daha önce birçok kez meslek örgütü olarak vurguladığımız önlemlerin de birlikte alınması gerektiğini ifade etmektedir. Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü kurulmalıdır. Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüklerinde nitelikli ve yeterli sayıda personel istihdamı sağlanmalıdır. Geçici Bakımevi kapasitesini karşılar sayıda veteriner hekim, hayvan sağlığı yardımcı personeli ve işçi personel bulunmalıdır. Bu konuda standartlar oluşturulmalıdır. Geçici hayvan bakımevinde çalışan yardımcı personeller hijyen, hayvan davranışları, hayvan refahı ve bakımı, hayvanların tutulması ve yakalanması konusunda eğitim almalıdır. İhtiyaç duyulan bölgelerde veteriner fakülteleri ve serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma çalışmalarında destek alınmalıdır. Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışların önüne geçilmeli, üretim yapılacaksa ilgili bakanlığın denetimi ve mutlaka veteriner hekimlerin denetimi ve onayıyla yapılmalıdır. Sahipsiz kedi ve köpeklerin sokaktan sahiplenilmesi özendirilmeli, sahiplenilmesi halinde kimliklendirilmesi ile ilgili zorluklar ortadan kaldırılmalı, her yaştaki hayvan kimliklendirilebilmelidir. Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır Hayvan sahiplenme şartları yeniden düzenlenmelidir. Sokağa terkedilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır Önemli bir sokak hayvanı kaynağı olan kırsal yerleşim alanları ile tarım işletmelerindeki hayvanlar denetim altına alınmalıdır Ayrıca, sahiplendirmenin özendirilmesi, devletin bu konuda destek vermesi, bireysel sahiplenmenin yanı sıra, ülkemizde bulunan çok sayıda şirketin ve kamu kurumlarının hayvanları sahiplenmesi sağlanmalıdır Çözüm için başta meslek örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütleri ve diğer gönüllülerden yardım alınmalı, destekleri istismar eden kişi ve kurumlar denetlenmelidir. Son sözümüz şudur ki, bu yasa tasarısı son halini almadan önce, uygarlığın ilk zamanlarından beri birlikte yaşadığımız kedi ve köpekler ile  bütünleşik bir yaşamı en iyi bilen akademik meslek olarak görüşlerimizin alınması gerektiğini kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz."

Adana'da Veteriner Hekimler Odası Başkanı Köse çağrıda bulundu Haber

Adana'da Veteriner Hekimler Odası Başkanı Köse çağrıda bulundu

Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, son dönemlerde sokak hayvanlarının saldırısı sonucu birçok kişinin hayatını kaybetmesi ve yaralanmasıyla ilgili açıklama yaptı. Köse, yaptığı açıklamada sokak hayvanlarının sayısının azaltılması gerektiğini belirterek, "Dünya Sağlık Örgütü'nün hesaplama yöntemine göre Adana'da 200 bin sokak hayvanı bulunuyor. Bu kadar çok sokak köpeğinin bulunduğu bir kentte kısırlaştırma en önemli çözüm yöntemidir. Sokak hayvanlarının sayısındaki artış ilerleyen zamanlarda hayvanlar arasında yaygınlaşabilecek çeşitli hastalıkların önüne geçilmesini zorlaştıracaktır. Aynı zamanda bu durum insanlar için de potansiyel sağlık sorunları oluşturabilecektir. Veteriner Hekimler Odası olarak belediyelere de kısırlaştırma çalışmaları gerçekleştirmeye yönelik iş birliği çağrısında bulunuyoruz" diye konuştu. "Belediyeler kısırlaştırma seferberliği başlatmalı" Hayvanları Koruma Kanunu'na yönelik bilgilendirmelerde bulunan Köse, sokak hayvanlarına yönelik kanuni gerekliliklerinin bir an önce yerine getirilmesi gerektiğini savundu. Köse, "5199 sayılı yasaya göre nüfusu 75 bini aşan belediyeler bu güne kadar kısırlaştırma merkezlerini ve geçici hayvan barınaklarını yapmış olmalılardı. 25 bin nüfusa kadar olan ilçeler de hayvanların nakledilmesini için araçlarını ve kısırlaştırma merkezlerini hazırlamalılardı. Ama maalesef ilimizde de, Türkiye'nin birçok yerinde de belediyeler bu işi bu güne kadar yapmadılar. Çünkü sorun artık giderek büyüyünce işin içinden çıkılmaz hale geldi. Bu bir kısır döngü, sokak hayvanlarını sadece 'besleyelim' ile bu işin çözülemeyeceğini artık herkes gördü. Bu bir sağlık sorunudur. Hem hayvanlar için bir sağlık sorunudur, beraberinde ise insanlar için bir sağlık sorunudur. Dünyada artık sağlık tek sağlık konseptinde değerlendiriliyor. Sokakta bu kadar hayvan varsa, hayvanlar arasındaki salgın hastalıkların da önüne geçemezsiniz, zaman zaman insanlara saldırının da önüne geçemezsiniz. Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların da önüne geçemezsiniz. Tek yolu bunun kısırlaştırmak, başka bir çaresi yok. Bütün belediyeler bu gereklilikleri dün yapmış olmaları gerekirdi ancak yapmadılar. Bugünden itibaren kısırlaştırma seferberliği başlatmalılar. Biz bütün kliniklerimiz ile belediyelerle hizmet alımına yönelik kısırlaştırma seferberliği içerisinde olmaya hazırız" dedi. "Adana'da 200 bin sokak hayvanı olduğu düşünülüyor" Dünya Sağlık Örgütü'nün sokak hayvanlarına yönelik öneri ve kurallarını da hatırlatan Köse, "Dünya Sağlık Örgütü, 'bir kentin sokaklarında insan nüfusunun yüzde 10'u kadar hayvan yaşar' der. Bu açıdan bakarsak Adana'da 200 bin kadar sokak hayvanı olduğu düşünülüyor. Yine Dünya Sağlık Örgütü diyor ki 'bu popülasyonun yüzde 70'ini kısırlaştıramazsanız sayıyı sabit tutamazsınız.' İnsanlar hayvanları sevmeliler ancak korkmak da insani bir duygu. Zaman zaman korkabilirler. Olumsuz vakalar yaşanınca insanlar korkmaya başladılar. Buradan 'hayvanlara zarar verilebilir' anlamını çıkarmıyorum, kimse zarar veremez ama kısırlaştırarak popülasyonu azaltmak zorundayız, başka bir çaresi yok bu işin" şeklinde konuştu. "Sokakta bu kadar hayvan varsa ısırma vakaları yaşanacak, önüne geçmek mümkün değil" Özellikle köpeklerin grup haline geldikleri zaman daha tehlikeli hale geldiklerini belirten Köse, "Bir grup haline geldikleri zaman, ya da hayvan insanın onun için tehdit olduğunu algılarsa saldırabilir. Köpeğin insana saldırması çok sürpriz değil. Zaman zaman köpekler insanları ısıracaklar. Sokaklarda bu kadar çok köpek varsa ısırma vakasıyla karşılaşmamak mümkün değil. Sokakta bu kadar hayvan varsa ısırma vakaları yaşanacak, maalesef önüne geçmek mümkün değil. Kimse köpek ısırmaz şeklinde bir iddiada bulunamaz, köpek ısırır. Tehdit algılarsa, korkarsa, yiyeceğini kıskanır, sahibini kıskanır başka hayvandan yine ısırır. Böyle şeyler mümkün" dedi. "Evcil hayvan karne hediyesi değil, evin büyümeyen çocuğudur" Sahipsiz sokak hayvanı sayısındaki artışın önemli nedenlerinden birinin bir zamanlar sahipli durumda olan hayvanların sokağa bırakılmasından kaynaklandığına dikkat çeken Köse, vatandaşlara, "Sokak hayvanlarının en büyük nedeni, sahipli hayvanların vatandaşlar tarafından sokağa bırakılması. Kedi, köpek ve evcil hayvan karne hediyesi değildir, bisiklet değildir, evin büyümeyen çocuğudur. O hayvanı evinize alıyorsanız, bunun sorumluluğunu üstleneceksiniz" çağrısında bulundu. "Kısırlaştırma mümkünken uyutulma konuşulmamalı" Aktif kısırlaştırma seferberliği ile sokak hayvanı popülasyonu sayısındaki artışın önlenebileceğini kaydeden Köse, "Ben bir veteriner hekim olarak uyutulmanın karşısındayım. Ben uyutulsun demem, diyemem, dememeliyim. Çünkü onlar da canlılar. Bir başka canlıyı yok etme hakkı başkasında olmamalı. Kısırlaştırma mümkünken, kısırlaştırma ile popülasyonu sabit tutabilecekken başka şeyler konuşulmasını doğru bulmam" ifadelerini kullandı.

Nihat Köse: Aşı yemlerine kesinlikle dokunmayın Haber

Nihat Köse: Aşı yemlerine kesinlikle dokunmayın

Serhat ŞANLI  ADANA (İLKHABER) – Tarım ve Orman Bakanlığı'nın yaban hayatında kuduz hastalığı ile mücadele için başlattığı, "Türkiye'de Kuduza Karşı Oral Aşı Temini" Projesi kapsamında, 29 ilde 15-20 Ekim tarihleri arasında yaban hayatı bölgelerine, yaban hayatına daha yakın ilçelerinde yerleşim yerleri hariç alanlara uçakla aşı yemleri atılacak. Proje kapsamında kuduz hastalığının yoğun olarak görülebileceği alanlarda yılda iki kez olmak üzere üç yıl havadan aşılama çalışması yürütülecek. Yapılan çalışma hakkında gazetemize konuşan Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, projenin yaban hayatını koruma adına büyük önem arz ettiğini söyledi. Projede yer alan 29 il içerisinde Adana ilinin de olduğunu belirten Nihat Köse, “Son zamanlarda Türkiye'yi kuduz yönünden dünya kuduz riskli ülkeler listesine koydu ayrıca ülkemizde artık kuduz vakaları görülmeye başladı Tarım bakanlığı bu kapsamda bir çalışma başlattı. Bununla beraber ülkemizde içerisinde Adana’nın da olduğu 29 il bu proje ile birlikte yaban hayatını koruma altına alınması kararlaştırıldı.  Bu iller; Adana, Adıyaman, Ağrı, Amasya, Ardahan, Bitlis, Batman, Bingöl, Çorum, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Sinop, Samsun, Yozgat, Tokat, Sivas, Nevşehir, Kars, Kayseri, Kahramanmaraş, Konya, Malatya, Muş, Mersin, Niğde, Osmaniye ve Tunceli şeklinde olmakla beraber, yemle aşılama 15-20 Ekim tarihleri arasında yaban hayatı bölgelerine, yaban hayatına daha yakın ilçelerinde yerleşim yerleri hariç alanlara uçakla aşı yemleri atılacak.. Ayrıca proje kapsamında kuduz hastalığının yoğun olarak görülebileceği alanlarda yılda iki kez olmak üzere üç yıl havadan aşılama çalışması yürütülecek” diye konuştu. Yaban hayatında özellikle tilkilerin çiftlik hayvanları ile irtibatlarının yüksek olması sebebi ile aşılanmasının planlandığını belirten Nihat Köse, “Bu bakımdan tilkilere özel köfte biçiminde hazırlanan aşı yemleriyle kuduz hastalığının hayvanlar arasında yayılması önlenecek.  Adana’da 15-20 Ekim tarihleri arasında aşı yemleri atılacak ve vatandaşlarımızın havadan atılan aşılı yem bulduklarında kesinlikle dokunmamaları gerekir. Özellikle de çocuklar bu aşılı yemlere dokunmamalı. Kapsülün içindeki aşı göze veya ciltteki açık bir yaraya temas ederse, temas noktalarının su ve sabun ile yıkanması ve derhal bir sağlık kuruluşuna müracaat etmeli..” sözlerine yer verdi. YEMLERE KESİNLİKLE DOKUNMAYIN Atılacak yemler hakkında bilgi veren Nihat Köse, “Bölgemizde tilkilerin yaşayabilecekleri alanlara uçaklar aracılığıyla aşı yemleri atılacak. Yemler, kokusu ve lezzeti ile çok uzak mesafelerden dahi tilkileri kendine çekecek şeklinde hazırlandı.  Yemlerin dış kısmı köfte şeklinde olup, içerişinde aşı kapsülleri bulunmaktadır. Bu aşı, tilkilerin ağızları yoluyla vücutlarına girmekte ve tilkileri kuduza karşı korumaktadır. Tilki nüfusunu kuduza karşı korursak, diğer hayvanlarımız örneğin sığırlarımız ve bizler bu hastalığa yakalanmayız.  EVCİL KÖPEKLER BİR HAFTA BOYUNCA BAŞOBOŞ BIRAKILMAMALI Bu yemleri bulduğumuzda dokunmamalıyız çünkü dokunursak, yemlerin kokusu değişir ve tilkiler bu yemleri yemez. Ayrıca yemlerin atılmasını takip eden bir hafta süresince köpeklerimizi başıboş bırakmamalı, yemleri yemelerine engel olmalıyız. VETERİNER HEKİMLER SAĞLIK İÇİN ÖNEMLİ Sağlığını korumak bağlamında veterinerin hekimlerin önemli olduğuna dikkat çeken Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, şu açıklamalara yer verdi; “Acılarını dilleriyle değil ancak sesleri ve bakışlarıyla anlatabilen hayvanların dertlerini dindiren, sağlıklı hayvan, sağlıklı gıda ve neticede sağlıklı nesillerin yetişmesine öncü olan, hayvan sağlığı, gıda güvenliği, hayvansal üretim, hayvan refahı, biyoteknoloji, biyogüvenlik, çevre sağlığı ve veteriner halk sağlığı ile üretimden tüketime, kadar olan gıda kontrolünün bütün halkalarında veteriner hekimler yer alır.. Yani hem hayvan sağlığı, hem de insan sağlığının korunmasına yönelik olarak eğitim gören ve faaliyetler yürüten tek meslek grubu veteriner hekimlerdir. Bugün Sağlık Bakanlığı’nın tehlikeli görüp ihbarını mecbur kıldığı 50 hastalıktan 26’sı hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar olup, ülkemizde Dünyadaki 200’ün üzerindeki zoonotik hastalığın ortalama 5/2’sine rastlanmaktadır.  Halen en çok rastlanan zoonotik hastalıklar olarak Brucella (Malta humması), Şarbon, Salmonellozis, Tüberküloz, Kırım Kongo Kanamalı ateşi, Tokzoplazma, Kist Hidatik ile Kuduz hastalıklarını saymak mümkün. İşte tüm bunlarla mücadele eden, çözüm üreten sağlık grubu veteriner hekimliktir. Ayrıca veteriner hekim tarafından muayene edilmemiş hayvandan elde edilen her türlü gıda sağlıksızdır. Zoonoz Hastalıkları bilen veteriner hekimlerdir ve hayvan sağlığı konusunda karar vermeye yetkili tek meslek yine bizim mesleğimizdir. Sürdürülebilir hayvancılık ve sağlıklı et konusunda veteriner hekimler işin uzmanı konumundadır. Bu bakımdan veteriner hekimler çok önemlidir. Veteriner hekimler olarak geçmişte olduğu gibi gelecekte de sağlıklı bir toplum için sağlıklı çevre, sağlıklı hayvanlar ve güvenilir gıda olması gerektiği bilinciyle bilgi, iletişim, robotik, nanorobotik, yapay zeka teknolojileri ile biyokontrol, biyoteknoloji ve genetik gibi çağın gereklerine uygun bilimleri holistik bir yaklaşımla hem hayvan hem de insan sağlığı yararına etkin olarak kullanan tek sağlık çalışanı olmaya devam edeceklerdir..”

Veteriner hekimler siyasilerden umudunu kesti, parti kuracak Haber

Veteriner hekimler siyasilerden umudunu kesti, parti kuracak

İBRAHİM BAYSAL ADANA (İLKHABER)- Veteriner hekimler, kamuda ve kliniklerde yaşadıkları hak kayıpları ve çeşitli sorunlar nedeniyle siyasilerden umudunu kesti. Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, siyasilere çağrıda bulunarak, "Bizi daha fazla görmezden ve duymazlıktan gelmeye devam ederseniz, kendi gücümüzü ortaya koyarak siyasi bir parti kurarız" dedi. Köse, daha fazla görmezden gelinmeleri halinde kendi başlarının çaresine kendilerinin bakacağını belirterek, "Geniş halk kitlesiyle muhatap olan bir meslek grubuyuz. Eğer bir parti kursak, kesinlikle barajı geçeriz. Sahip çıkılmazsa öyle yapacağız" dedi. Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, yaptığı açıklamada, veteriner hekimlerin insan ve hayvan hayatının önemli aktörleri olmalarına rağmen son dönemde adeta var olma savaşı verdiklerini söyledi. Köse, "Adalet ve eşitlik için alanlara inen, her platformda taleplerini dile getirmeyi sürdüren veteriner hekimlerin feryatlarına, nedense kulak tıkanıyor ve yetkililerden çözüm için herhangi bir somut adım atılmıyor" dedi. Köse, veteriner hekimlerin özlük haklarına kavuşamadığı, sağlıkta şiddet yasası gibi birçok uygulamadan muaf tutulan kamuda ve kliniklerde çalışan veteriner hekimlerin, siyasilerden umudunu kestiğini belirterek, "Apolitik olma anlayışımızın bedelini ödüyoruz şu an. Bizler, veteriner hekimler olarak, köylerde yaşayan insanların evlerine, hayvancılıkla uğraştıkları için yılda en az 10 defa giriyoruz. Bir veteriner hekim, çalıştığı ilçelerde herkesi tanır. Kentlerde ise evcil hayvan besleme konusunda ciddi bir artış var. Her hayvan sahibinin bir veteriner hekimi mutlaka bulunuyor. Dolayısıyla, en geniş halk kitlesiyle muhatap olan bir meslek grubuyuz. Eğer bir parti kursak, kesinlikle barajı geçeriz" dedi. Köse, siyasilerin veteriner hekimlerden daha fazla destek vermesi gerektiğini belirterek, "Siyasetin ve politikanın içerisinde zayıf kalmış bir meslek örgütüyüz. Vatan ve millet için, Türkiye'de ki hayvancılığın iyi yerlere ulaşması için koşturmaktan siyasete zaman ayırmadık. Bildiğim kadarıyla, TBMM'de 600 milletvekili içerisinde, sadece bir tane veteriner hekim yer alıyor. TBMM'de yeterince temsil edilemeyince, haliyle sesimizi duyurmak da çok zor oluyor" diye konuştu.

Veterinerler sağlıkta şiddet yasası kapsamına alınsın Haber

Veterinerler sağlıkta şiddet yasası kapsamına alınsın

Serhat ŞANLI ADANA (İLKHABER) – Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, veteriner hekimlere artan şiddete dikkat çekti. Veteriner hekimlere yönelik şiddetin arttığını ancak Sağlıkta Şiddet Yasası'na dahil edilmediklerini belirten Nihat Köse, “Veteriner hekimler kaybettikleri tüm haklara rağmen, hayvan sağlığının ve refahının korunması, halk sağlığı için vazgeçilmez olan koruyucu hekimlik, güvenli ve sağlıklı hayvansal gıda alanlarında fedakarca çalışmaktadır. Ancak, yaşamın tüm alanlarında kadına, çocuğa, hayvana ve doğaya karşı uygulanan şiddet, sağlık alanında da hızla artmış ve artık dayanılmaz bir boyuta gelmiştir. Veteriner hekimler de bu şiddetin en büyük mağdurlarından olmakta, mobbinge, tacize, lince, şiddete uğramakta, darp edilmekte, hatta öldürülmektedirler” dedi. Nihat Köse, “Yıllardır, kaybettiğimiz tüm haklara rağmen, hayvan sağlığının ve refahının korunması, halk sağlığı için vazgeçilmez olan koruyucu hekimlik, güvenli ve sağlıklı hayvansal gıda alanlarında fedakarca çalışan veteriner hekimler olarak artık yeter dediğimiz noktaya geldik. Aldığımız risklere ve yıllardır süren sabırlı bekleyişimize rağmen ücretler ve özlük hakları açısından mesleğimizin uğradığı haksızlık ve değersizleştirme devam etmektedir.  Farklı meslek gruplarına yapılan düzenlemelerde kapsam dışı bırakılırken öne sürülen mazeretler ciddiyetten uzak, adeta maksatlı bir hal almıştır” diye konuştu. Veteriner Hekimlerin mutlaka Sağlıkta Şiddet Yasası kapsamına alınması gerektiğine vurgu yapan Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, şu açıklamalarda bulundu; “2022 yılı Nisan ayında, tam da Dünya Veteriner Hekimler Günü öncesinde, toplum sağlığını korumaya çalışırken görevi başında öldürülen Veteriner Hekim Volkan Lale’nin katilinin cezası henüz kesinleşmemişken, geçen ay İzmir’de, geçtiğimiz hafta da başka bir meslektaşımız Ankara’da muayenehanesinde saldırıya uğradı. Geçtiğimiz yıl, bir yetiştirici "köye hayvanlarımıza aşıya gelecek veteriner hekimi bu köye sokmayacağım" diyerek, silahlı fotoğrafını çekinmeden sosyal medya hesabından paylaşmıştı. Sağlığın her canlı için hak olduğunu savunarak, hayvan sağlığı için ülkenin en ücra köşelerinden kent merkezlerine kadar her yerde hizmet veren veteriner hekimler, mesleklerinin doğası gereği, aynı zamanda halk sağlığının da koruyucusudurlar. Veteriner hekimlerin toplum için sağlıklı gıdanın kontrolünü yaparken baskıya, mobbinge uğraması, aşılamaya giderken tehdit edilmesi, üreticiye destek olurken güvende olmaması, yerel yönetimlerde sahipsiz hayvanlar için çalışırken mobbinge, linçe uğraması, kendi özsermayesi ile kurduğu muayenehanesinde güvenli olmayan koşullarda çalışmak zorunda bırakılması, esasen toplum sağlığının, hayvan refahının, ülke hayvancılığı ve ekonomisinin saldırıya-şiddete uğramasıdır.! Veteriner hekimlerin, hangi alanda çalışırsa çalışsın aynı zamanda kamu hizmeti verdiği göz ardı edilmemelidir. Veteriner hekimler 657 sayılı kanunun 36. Maddesine göre sağlık hizmetleri sınıfındadır. Buna rağmen, kamu veteriner hekimleri yaklaşık son 30-35 yıldır her geçen gün hak kayıpları yaşamaktadır. Yaşanan hak kayıpları ve sorunlar; 1949 yılında beri her yıl için alınan iki aylık fiili hizmet zammı 2006 yılında “Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır” gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından sonlandırılmış, diğer meslek gruplarına verilmesine rağmen veteriner hekimler Anayasa karşısında eşit sayılmamışlardır. Veteriner hekimler sağlık sınıfında olmasına rağmen 2018, 2022 ve 2023 yıllarında doktor ve diş hekimlerine emeklilikte ek ilave haklar verilirken sağlık çalışanı olan veteriner hekimler kapsam dışı bırakılmıştır. Acılarını dilleriyle değil ancak sesleri ve bakışlarıyla anlatabilen hayvanların dertlerini dindiren, sağlıklı hayvan, sağlıklı gıda ve neticede sağlıklı nesillerin yetişmesine öncü olan, hayvan sağlığı, gıda güvenliği, hayvansal üretim, hayvan refahı, biyoteknoloji, biyogüvenlik, çevre sağlığı ve veteriner halk sağlığı ile üretimden tüketime, kadar olan gıda kontrolünün bütün halkalarında var olan veteriner hekimlerin saygın bir kurumsal yapının mensubu olduklarını bir kez daha vurgulamak istiyoruz.. Her şeye rağmen pandemide olduğu gibi depremde de gıda işletmelerinde, köylerde ve muayenehanelerindeki görevlerini aksatmadılar, hastalarını bırakmadılar. Bunca özveriye karşın, toplumun ve yetkililerin gözü önünde her gün darp ediliyor, bıçaklanıyor, hatta öldürülüyorlar. Buna karşın, tüm ısrarlarımıza rağmen veteriner hekimler Sağlıkta Şiddet Yasası kapsamı dışında tutulmaktadırlar. Oysa veteriner hekimler yasalar önünde sağlık çalışanıdır, bizlere karşı işlenen suçlar da dahil, özlük haklarımız, veteriner hekimlerin yaşam ve çalışma koşulları mevcut yasalara uygun düzenlenmelidir. Veteriner hekimlik eğitim-öğretimine, uzmanlık, istihdam, özlük hakları, mevzuat, mesleki uygulamalar, kamuda örgütlenme, iş sağlığı ve şiddet görme gibi pek çok konudaki kronikleşmiş sorunların giderilerek, hak ettiği statüye yükseltilmiş bir veteriner hekimliğe ve can çekişen ülke hayvancılığımıza katkısı olmasını diliyoruz. Biz tam zamanlı değil, tüm zamanlı çalışan bir mesleği icra ediyoruz. Gece-gündüz, yaz-kış demiyoruz. Yeri zaman ve mekan önemli değil. İşimiz zor, riskli ve meşakkatli.. O bakımdan günümüzün önemli meslek grubu olan ‘Veteriner Hekimlik’ iyi değerlendirilmeli ve gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Mesleğimize yönelik artarak devam eden şiddeti görmezden gelenlerin de bu saldırıda sorumluluğu olduğunu kamuoyuyla paylaşıyor, yaşatmayı ve şifa vermeyi ilke edinmiş bir meslek grubu olarak, sesimizi duyurmak için kritik noktalar ve durumlar hariç tüm çalışma alanlarımızda 21 Ağustos 2023 Pazartesi tarihinde 1 (bir) gün süreyle iş bırakacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız..”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.