SON DAKİKA

#milletvekili

İLKHABER-Gazetesi - milletvekili haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, milletvekili haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Milletvekili Ömer Fethi Gürer: "TOKİ’nin arsa ve ev teslimat süreci hakkında vatandaşlar bilgilendirilmeli" Haber

Milletvekili Ömer Fethi Gürer: "TOKİ’nin arsa ve ev teslimat süreci hakkında vatandaşlar bilgilendirilmeli"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, seçim öncesi TOKİ tarafından düzenlenen arsa ve ev kura çekilişlerinin ardından hak sahiplerinin teslimat süreci hakkında net bir bilgilendirme yapılmadığını belirterek, bu duruma tepki gösterdi. Gürer, mağduriyet yaşayan vatandaşlar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bir yazılı soru önergesi sundu. NET BİLGİLENDİRME YAPILMIYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TOKİ’nin “İlk Evim” ve “İlk Evim Arsa” projeleri kapsamında hak sahiplerinin mağduriyetine dikkat çekti. Gürer, 2023 genel seçimleri öncesi TOKİ tarafından duyurulan arsa ve ev kura çekilişlerinin ardından, hak sahiplerine teslimat süreci hakkında hiçbir net bilgilendirme yapılmadığını ifade etti. Bu durumun, vatandaşlar arasında tedirginlik yarattığını ve kamuoyunda seçim döneminde verilen vaatlerin yerine getirilmediği yönünde endişeler oluştuğunu vurgulayan Gürer, konuya ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a yazılı soru önergesi verdi. Ömer Fethi Gürer, yazılı soru önergesinde şu soruları yöneltti: Konuyla ilgili olarak yetkililer tarafından bir açıklama yapılacak mıdır? Kura çekilişi sonucunda hak sahibi olan kişi sayısı resmi olarak açıklanmış mıdır? Eğer açıklanmışsa toplam kaç kişiye arsa ve ev verileceği belirlenmiştir? Bakanlık Açıklaması Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, TOKİ’nin başvuru toplama ve hak sahibi belirleme aşamalarında ilan yoluyla bilgilendirme yapıldığını söyledi. Bakan Kurum, hak sahiplerine yönelik imar, projelendirme, ihale ve uygulama süreçlerinin, her projenin ili ve konut sayısına göre değişen sürelerde gerçekleştirildiğini belirtti. Ayrıca, hak sahiplerine SMS, e-Devlet ve TOKİ internet sitesi üzerinden bilgilendirme yapılacağını ifade etti. “İlk Evim” ve “İlk Evim Arsa” Projeleri Hakkında Detaylar: Bakan Kurum, "İlk Evim Arsa Projesi" kapsamındaki arsalar için başvuru sürecinin ardından yer belirleme kurasının yapılacağını ve sözleşme aşamasına geçileceğini belirtti. Bu sürecin yaklaşık 6 ay sürdüğünü ve sonrasında hak sahiplerinin tapu tescillerinin gerçekleştirileceğini de açıkladı.

Milletvekili Ömer Fethi Gürer'den emekli ve asgari ücretle ilgili kritik uyarılar: "Acil düzenleme şart" Haber

Milletvekili Ömer Fethi Gürer'den emekli ve asgari ücretle ilgili kritik uyarılar: "Acil düzenleme şart"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, emekli ve asgari ücretlilerin yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çekerek, iktidara acil bir düzenleme çağrısında bulundu. 2025 yılı için açıklanan maaş artışlarının yetersiz olduğunu belirten Gürer, emekli maaşlarının insanca bir yaşam sürdürmeye yetmediğini ve bu durumun, ülke genelinde yoksulluğu derinleştireceğini ifade etti. Ayrıca, borç yükü altında ezilen vatandaşların sayısının arttığını vurgulayan Gürer, asgari ücretin ve emekli maaşlarının asgari ücret düzeyine çıkarılması gerektiğini söyledi. "Emekli Maaşları Yokluk ve Yoksullukla Yüzleşiyor" Gürer, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranlarıyla yapılacak maaş artışlarının emekli ve asgari ücretlilerin yaşam standartlarını iyileştirmeye yetmeyeceğini ifade etti. "Bu düzenleme, emekliyi yokluk ve yoksulluğa mahkûm kılacak, aynı zamanda ülkeyi yönetenlere de ah çektirecek bir düzenlemedir" diyen Gürer, emekli maaşlarında yaşanan düşüşe dikkat çekerek bu sorunun çözülmesi gerektiğini vurguladı. Emekli Maaşındaki Ayrımcılık ve Çözüm Önerileri Ömer Fethi Gürer, geçmiş yıllarda yapılan maaş bağlama oranı değişiklikleri sonucu 2000 yılı öncesi, 2000–2008 arası ve sonrası emekli maaşlarının farklı seviyelere çekildiğini belirterek, “İntibak düzenlemesi ile bu ayrımcılığın ortadan kaldırılması şarttır” dedi. Gürer, emekli maaşlarının asgari ücret seviyesine çıkarılması gerektiğini, bayram ikramiyelerinin de bu seviyeye yükseltilmesi gerektiğini savundu. Ayrıca, emekli sağlık katkı paylarının kaldırılması, emekli sendikal haklarının verilmesi ve evi olmayan emeklilere kira yardımı yapılması gerektiğini belirtti. "Emekliye Yapılan Artış Açlığa Terk Ediyor" Gürer, 2025 yılında devletin alacaklarında iktidarın %44 oranında bir vergi artışı yapmayı planladığını, buna karşın emeklilere yapılan maaş artışlarının yetersiz olduğunu ifade etti. "Emeklilere yapılan bu ödeme, insan onuruna yakışan bir yaşam düzeyini sağlamak yerine, onları açlığa terk etmektir" diyen Gürer, emekli maaşlarının mutlaka yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, asgari ücretin 30 bin TL’ye çıkarılması gerektiğini belirtti. Memur Emeklisinin Durumu da Zorlaşıyor CHP Milletvekili, memur emekli maaşlarında da AK Parti hükümeti döneminde önemli hak kayıplarının yaşandığını ifade etti. Gürer, "Memur emekli maaşı, 2024 yılı Temmuz ayında yeterince artırılmadı ve ilk kez düşük memur maaşı asgari ücretin altına düştü" diyerek, memur emekli maaşlarının da ciddi şekilde yetersiz olduğunu söyledi. 2002 yılında ortalama memur maaşının asgari ücrete oranının %87 iken, 2024'te bu oranın %41'e gerilediğini vurguladı. "Borçla Yaşam Dayanılmaz Hale Geliyor" Gürer, emekli ve asgari ücretlilerin yaşadığı maddi zorlukları borçlar üzerinden de örnekledi. Türkiye'deki toplam borç miktarının 2025 yılı itibarıyla 3 trilyon 972 milyar TL'yi geçtiğini ve borçluların takipteki borçlarının 110 milyar TL'yi bulduğunu belirten Gürer, "Asgari ücretli ve emekli, aldığı ücretle yaşamını kıt kanaat sürdürüyor. Borçlarını ödeyemeyenler için icra işlemleri başladı" dedi. 2024 yılında batık kredi kartı borçlarının %244, bireysel kredi borçlarının ise %91 oranında arttığını hatırlatan Gürer, bu borç yükünün daha da artacağını, 2025'te durumun çok daha kötüleşeceğini belirtti. Gürer, “Gelir-gider dengesi bozulan ailelerde geçim sıkıntısı derinleşecek ve kaygılar artacak. 2025 yılı, borçlu kesimler için çok daha zorlu geçecek" dedi. Vergi Artışları ve Yüksek Enflasyonla Geçim Zorluğu Artacak Gürer, artan vergiler ve sürekli zamlarla birlikte vatandaşların gelirlerinin eridiğini, faiz oranlarındaki yüksek seyrin ise borçları ödemeyi daha da zorlaştırdığını vurguladı. Faizlerin kısa vadede gerilemeyeceğini belirten Gürer, "Hükümet, 2025 yılına yönelik emekli ve asgari ücret düzenlemelerini bir an önce gözden geçirmelidir. Aksi takdirde, bu durum yoksulluğu derinleştirecek ve vatandaşı daha fazla zorlama noktasına getirecektir" dedi.

CHP'li Ömer Fethi Gürer: "Çiftçiler, artan girdi maliyetleri ve yetersiz desteklerle üretim yapamıyor" Haber

CHP'li Ömer Fethi Gürer: "Çiftçiler, artan girdi maliyetleri ve yetersiz desteklerle üretim yapamıyor"

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye genelindeki çiftçilerin artan girdi maliyetleri nedeniyle büyük bir ekonomik zorluk yaşadığını belirtti. Gürer, tarımsal girdi maliyetlerindeki ciddi artışa dikkat çekerek, bu yıl da çiftçilerin ürettikleri ürünlerden para kazanamadığını ifade etti. Özellikle tohum, gübre ve mazot fiyatlarındaki yükselişin çiftçiler için büyük bir engel oluşturduğunu vurgulayan Gürer, tarımsal üretimi sürdürebilmek için verilen desteklerin ise yetersiz kaldığını söyledi. Girdi Maliyetlerinde Yüzde 42,52’lik Artış Gürer, Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi verilerine göre son bir yılda tarımsal girdi maliyetlerinde %42,52 oranında bir artış yaşandığını belirtti. Ancak, bu artışa karşılık tarım ürünlerinin fiyat artışlarının oldukça düşük seviyelerde kaldığını dile getiren Gürer, "Buğday için %12, arpa için %3, şeker pancarı için ise %28 oranında fiyat artışı yapıldı. Bu oranlar, girdi maliyetlerindeki artışın yarısının bile altında kalıyor" şeklinde konuştu. Tohum ve Gübre Fiyatlarındaki Yükseliş Çiftçiyi Zorluyor CHP'li milletvekili, özellikle tohum ve gübre fiyatlarındaki artışların çiftçiler için ciddi bir sorun haline geldiğini söyledi. Buğday üreticisinin geçen yıl 8 TL'den sattığı ürününü bu yıl da aynı fiyata sattığını belirten Gürer, "Ancak bu yıl buğday tohumunun fiyatı 21 TL'ye çıktı. Yani geçen yıl aynı ürünü satan çiftçi, bu yıl tohum için iki katı fiyat ödemek zorunda kaldı" dedi. Ayrıca, gübre fiyatlarındaki artışın da dikkat çekici boyutlara ulaştığını belirten Gürer, örnek olarak DAP gübresinin tonunun yılbaşında 18.350 TL iken şu anda 23.500 TL'ye çıktığını söyledi. Mazot ve Tarımsal Girdilerdeki Artış Üretimi Zorluyor Girdi maliyetlerindeki artışın sadece tohum ve gübre ile sınırlı kalmadığını vurgulayan Gürer, mazot zamlarının ve tarım ekipman giderlerinin de çiftçilerin üretim yapmasını zorlaştırdığını belirtti. "Mazota yapılan zamlar durmuyor ve traktör giderleri de çiftçiyi zorluyor. Tarımsal girdilerdeki bu kontrolsüz artış, üretimi daha da zorlaştırıyor" dedi. Destekler Yetersiz Ömer Fethi Gürer, hükümetin çiftçilere yönelik verdiği desteklerin yetersiz kaldığını belirterek, 2025 yılı için belirlenen 135 milyar TL’lik desteğin, Tarım Kanunu’na göre olması gerekenin çok altında olduğunu söyledi. "Tarım Kanunu’nun 21. maddesine göre, milli gelirin %1’i kadar destek verilmesi gerekiyor. Bu da yaklaşık 615 milyar TL’ye denk geliyor. Ancak iktidar, bu kanuni yükümlülüğü yerine getirmeyerek çiftçilerin mağduriyetini artırıyor" diye konuştu. Üretimde Ciddi Azalma Olabilir Gürer, artan maliyetler ve yetersiz desteklerin çiftçilerin üretim yapma motivasyonunu düşürdüğünü belirtti. "Eğer bu sorunlara acil ve kalıcı çözümler üretilmezse, tarımsal üretimde ciddi bir azalma yaşanabilir. Bu durum, hem çiftçiyi hem de tüketiciyi olumsuz etkiler" şeklinde uyarıda bulunan Gürer, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için hükümetin çiftçilere yönelik daha kapsamlı ve etkili politikalar üretmesi gerektiğini ifade etti. Çiftçilere Acil Destek İhtiyacı Var Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin ayakta kalabilmesi ve üretim yapabilmesi için girdi maliyetlerini azaltacak ve üretimi teşvik edecek düzenlemelerin bir an önce yapılması gerektiğini vurguladı. "Çiftçilerimizin bu zorlu koşullarda ayakta kalabilmesi için acil olarak gerekli önlemler alınmalıdır" diyerek, hükümete çiftçi dostu politikalar üretme çağrısında bulundu.

Milletvekili Ayhan Barut: "Doğum izni süresi 6 aya çıkarılmalı" Haber

Milletvekili Ayhan Barut: "Doğum izni süresi 6 aya çıkarılmalı"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut, Türkiye'de kamuda çalışan kadınlar için doğum sonrası ücretli iznin süresinin artırılması gerektiğini belirterek, bebek 2 yaşına gelene kadar devam edecek ücretli izin ve kısmi çalışma imkanı sağlanmasını talep etti. Barut, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda yaptığı açıklamada, doğum sonrası ücretli izin süresinin acilen 6 aya çıkarılması gerektiğini vurguladı. "Doğum İzni Süresi 6 Aya Çıkarılmalı" Ayhan Barut, Türkiye'deki mevcut doğum izni uygulamasının yetersiz olduğunu belirterek, "Kamuda çalışan kadın emekçilerimiz, doğumdan sonra 2 aylık bir bebeği nereye bırakıp göreve gidecek?" sorusunu gündeme getirdi. Barut, bu nedenle doğum sonrası ücretli iznin en az 6 ay olması gerektiğini ifade etti. "Bebek 2 Yaşına Kadar Ücretli İzin ve Kısmi Çalışma" Barut, doğum sonrası ücretli izin süresinin sadece 6 ayla sınırlı kalmaması gerektiğini, bebek 2 yaşına gelene kadar da ebeveynlere ücretli izin ve kısmi çalışma imkanları sağlanması gerektiğini söyledi. “Her evlat, anne ilgisi ve sevgisini sınırsız yaşamalıdır” diyen Barut, bu düzenlemenin hem kamuda hem de özel sektörde uygulanmasını talep etti. "Aile Bütünlüğünü Destekleyecek Adımlar Atılmalı" Ayhan Barut, aynı işyerinde 4 yıl çalışma zorunluluğunun kaldırılması gerektiğini vurgulayarak, bu uygulamanın aile bütünlüğünü engellediğini ifade etti. Sözlerini, "Doğum sonrası ücretli izin, acilen 6 ay ve üzerine çıkarılmalıdır. Bebek 2 yaşına gelene kadar da ücretli izin ve kısmi çalışma imkanı sunulmalıdır" şeklinde sürdüren Ayhan Barut, "Zaten bu konuyla ilgili yasa teklifi hazır. Burada siyasi ayrım gözetmeden hareket edelim. Her evlat, anne ilgisi ve sevgisini sınırsız yaşamalıdır. Hem kamuda hem özel sektörde bu konu ilgili düzenleme yapılmalıdır. Ayrıca kamuda aynı yerde zorunlu 4 yıl çalışma şartı kaldırılmalı, aile bütünlüğünü engelleyen uygulamalardan vazgeçilmelidir" açıklamasında bulundu.

AK Parti İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak, Oxford Üniversitesi'ndeki eğitimine yönelik torpil iddialarına yanıt verdi Haber

AK Parti İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak, Oxford Üniversitesi'ndeki eğitimine yönelik torpil iddialarına yanıt verdi

AK Parti İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak, dünyada sadece dört kişiye verilen özel bir bursla İngiltere'nin prestijli Oxford Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansı yaptı. Kadak, sosyal medyada kendisine yöneltilen "torpil" eleştirilerine sert bir yanıt vererek, eğitim süreci ve bursu hakkında açıklamalarda bulundu. Yüksek lisans programının, yalnızca çok sınırlı sayıda kişiye sunulan bir fırsat olduğunu belirten Kadak, tartışmalara son vermek amacıyla eğitimini ve Meclis'teki katılımını detaylı bir şekilde açıkladı. Torpil İddiaları ve Tepkiler Kadak’ın Oxford Üniversitesi’nden mezuniyet fotoğraflarını paylaşmasının ardından, sosyal medyada bazı kullanıcılar, "torpil" ve "eş-dost" ilişkileri üzerinden eleştirilerde bulunmuştu. Özellikle, "Halkın çocuklarına imam hatip, sizlere Oxford" ve "Ne adil dünya. Okulun yüzde 30'u kısmı burslu, yüzde 70'ini kim ödedi?" şeklinde yorumlar geldi. Kadak’tan Yanıt: “Yurt Dışında Eğitim Görmek İstedim” Tepkiler üzerine Kadak, sosyal medya hesabından açıklama yaparak, eğitim hayatı ile ilgili iddialara net bir yanıt verdi. Kadak, Oxford'da aldığı bursun tamamen resmi bir burs olduğunu ve yalnızca 4 kişiye verilen bu bursu kazanmak için büyük bir çaba sarf ettiğini belirtti. "İngiltere'de Türkiye'deki gibi ücretsiz eğitimin olmadığını ve Oxford’un resmi bursuyla okudum. Maksimum 4 kişinin faydalandığı bu bursu kazandığım için minnettarım." diyen Kadak, bursun çok sınırlı sayıda kişiye verildiğini vurguladı. Kadak, “Bu program, yoğun iş yükü olan yöneticilere özel olarak tasarlanmış bir yüksek lisans programıdır. Belçika'dan bir siyasetçi arkadaşım, Columbia Üniversitesi'nden dekanlık yapan bir arkadaşım ve dünyanın en büyük yatırım şirketlerinde yöneticilik yapan kişiler de sınıf arkadaşlarım.” diyerek, programın dünya çapında tanınan ve prestijli bir eğitim fırsatı sunduğunu söyledi. ''Meclis Çalışmalarını Aksatmadım'' Kadak, eğitim sürecinde Türkiye’deki meclis çalışmalarına katılımını aksatmadığını ve program için gerekli düzenlemeleri yaparak Meclis kayıtlarında aktif olduğunu belirtti. “Katip üye olduğum için meclis çalışmalarına katılmak benim için zorunluydu. Bu yüzden eğitimim süresince meclis çalışmalarına devam ettim ve her zaman katılım sağladım.” dedi. Yurt Dışında Eğitim Tercihi Kadak, Türkiye'deki herhangi bir üniversiteye başvursa, "torpil" iddialarının yine gündeme geleceğini öngördüğü için özellikle yurt dışında eğitim almayı tercih ettiğini söyledi. "Türkiye'de hangi üniversitede okursam okuyayım oraya torpille geldiğimi iddia edenler olacaktır diye özellikle yurt dışında eğitim görmek istedim." diyen Kadak, Oxford’daki eğitimini bu şekilde savundu.

Üretim artışı, gıda israfını beraberinde getirdi Haber

Üretim artışı, gıda israfını beraberinde getirdi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024 yılında sebze üretim miktarının %6 artarak 33,7 milyon tona ulaşacağı bildirildi. Ancak bu artış,yapılan plansız tarım politikaları nedeniyle gıda israfını da beraberinde getiriyor. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin yüksek maliyetlerle üretim yapmalarına rağmen, ürünlerini satamadıklarını ve tarlada bıraktıklarını belirtti. Gürer, "Çiftçi emeğinin karşılığını alamıyor, sofralarımıza uygun fiyatlı gıda ulaşmıyor," dedi. Gürer, üretim artışının tüketiciye fayda sağlamadığını ve birçok ürünün tarlada çürüyerek israf olduğunu vurguladı. Tarımda plansızlığın yarattığı bu sorunların çözümü için devletin sürece müdahale etmesi gerektiğini ifade etti. Gürer, çiftçilerin yüksek maliyetlerle üretim yaparken, hasat sonrası ürünlerini satamadıkları için tarlada bırakmak zorunda kaldıklarını vurguladı. Girdi maliyetlerinin artmasıyla birlikte devlet desteklerinin yetersiz kaldığını söyleyen Gürer, birçok ürünün tarlada çürüdüğünü veya çöpe gittiğini dile getirdi. TARLADA ÇÜRÜYEN ÜRÜN, PAZAR TEZGAHINDA FAHİŞ FİYATA SATILIYOR Üretim artışının tüketiciye fayda sağlamadığına dikkat çeken Gürer, tüketicilerin hala yüksek fiyatlarla sebze ve meyve almak zorunda kaldığını ifade etti. Tarlada çürüyen ürünlerin, pazardaki fiyatları düşürmediğini ve çiftçinin emeğinin değersizleşmesine yol açtığını vurguladı. Gürer, israfın önüne geçmek için devletin müdahale etmesi gerektiğini belirterek, "Ürünlerin pazara sürdürülebilir fiyatlarla yönlendirilmesi, girdi maliyetlerinin kontrol altına alınması ve alım garantileri verilmesi gibi tedbirler alınmalı" dedi. Ayrıca, Niğde'nin verimli topraklarında çiftçilerin büyük emekle ürettikleri ürünlerin maliyetinin altında satmak zorunda kaldığını ve bu durumun ülke için kabul edilemez olduğunu sözlerine ekledi.

Gürer: "Gıdamızı üretenin sağlığı, gıda içeriği kadar önemsenmelidir" Haber

Gürer: "Gıdamızı üretenin sağlığı, gıda içeriği kadar önemsenmelidir"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, gıda güvenliğinin sağlanması için gıda üretenlerin sağlık durumlarının da denetlenmesi gerektiğini vurguladı. Gürer, bu konunun önemine dikkat çekerek, TBMM'de bir Meclis araştırması talep etti. Gıda ile ilişkili işlerde çalışanların sağlığının, gıda içeriği kadar kritik olduğunu ifade eden Gürer, sağlık denetimlerinin artırılmasının toplum sağlığı için elzem olduğunu belirtti. Gıda Güvenliği ve Sağlık Denetimleri Gürer, gıda güvenliği ile birlikte gıda sektöründe çalışanların sağlığının da kritik öneme sahip olduğunu belirtti. Özellikle göçmen işçilerin kayıt dışı sektörde çalışmasının, sağlık risklerini artırdığını ifade etti. 1930 yılında kabul edilen Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na atıfta bulunan Gürer, portör muayenesinin kaldırılmasının sağlık açısından yarattığı risklerin araştırılması gerektiğini söyledi. "Gıda Şakaya Gelmez" Gürer, gıda ile ilgili taklit ve tağşiş konularının toplumda önemli bir hassasiyet yarattığını belirtti. Gıda üretim ve dağıtım sektöründe çalışanların sağlık kontrollerinin düzenli olarak yapılmasının, toplum sağlığını korumak için hayati önem taşıdığını vurguladı. Gürer, “Gıda üretim ve dağıtım sektöründe çalışan aşçılar, yemekhane görevlileri, garsonlar, anaokulu ve kreş çalışanları, temizlik sektörü çalışanları, gıda fabrikası personelleri, gıda satıcıları ve restoran çalışanları gibi iş grupları, toplumun sağlığını doğrudan etkileyen sektörlerde görev almaktadır. Bu işyerlerinde çalışan kişilerin düzenli olarak bulaşıcı hastalıklar açısından kontrol edilmesi, özellikle gıda yoluyla bulaşabilecek hastalıkların yayılmasını önlemek açısından kritik öneme sahiptir. Portör muayenesinin kaldırılması, çalışanların düzenli sağlık kontrollerinden geçmemesi nedeniyle, toplumda gıda yoluyla bulaşabilecek hastalıkların artmasına neden olabilir. Ayrıca, bu tür işyerlerinde çalışanların bulaşıcı bir hastalığı ya da cilt hastalığı olması durumunda toplum sağlığı ciddi bir tehdit altına girebilir. Bu nedenle çalışanların sürekli sağlık kontrolleri önemlidir,” diye konuştu. Hijyen Standartlarının Korunması Toplu tüketim alanlarında hijyen standartlarının korunmasının büyük önem taşıdığına dikkat çeken Gürer, portör muayenesinin kaldırılmasının getirdiği sağlık risklerini değerlendirmek amacıyla Meclis araştırması yapılmasının gerekliliğini ifade etti. Meclis Araştırması Talebi Gürer, portör muayenesi uygulamasının yeniden gözden geçirilmesi ve hijyen eğitimlerinin yeterliliğinin sorgulanması gerektiğini belirterek, sağlık sorunlarının tespit edilmesi için Meclis araştırması istedi. 

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.